Bizi Takip Edin

AMERİKA

Lula da Silva: Brezilya geri döndü

Yayınlanma

Brezilya’da dün ikinci turu yapılan başkanlık seçimini eski Devlet Başkanı (2003-2010) Lula da Silva yüzde 50,83 oyla kazandı. Mevcut sağcı lider Jair Bolsonaro’yu yenen solcu aday Lula da Silva, ülkesini uluslararası arenada yeniden hak ettiği yere getireceğini söyledi.

Nüfusu 212 milyonu aşan Latin Amerika’nın en büyük ülkesi Brezilya’da yaklaşık 156 milyon seçmen Pazar günü sandığa gitti.

Yüksek Seçim Mahkemesinin (TSE) yayınladığı yüzde 98,9’u açılan sandık sonuçlarına göre İşçi Partisi adayı Luiz Inácio Lula da Silva yüzde 50,83, Liberal Parti adayı mevcut Devlet Başkanı Jair Bolsonaro yüzde 49,17 oranında oy aldı.

2 Ekim’de ilk turu düzenlenen devlet başkanlığı seçimlerinde de Lula da Silva yüzde 48,43 oy ile Bolsonaro’yu (yüzde 43,20) geçmişti.

Daha önce Brezilya’yı iki dönem yöneten Lula, 1 Ocak 2023’te devlet başkanlığını Bolsonaro’dan devralacak.

Tek ülke, tek halk…

Lula da Silva, seçimi kazanmasının ardından destekçilerine yaptığı konuşmada, “1 Ocak 2023’ten itibaren sadece bana oy verenleri değil, 215 milyon Brezilyalıyı yöneteceğim. İki Brezilya yok. Biz tek ülke, tek bir halk ve büyük bir milletiz” dedi.

Hakkındaki yolsuzluk davaları ve hapiste kalmasına işaret eden Lula, “Brezilya siyasetinde bir diriliş süreci yaşadığımı düşünüyorum. Beni diri diri gömmeye çalıştılar ama şimdi ülkeyi yönetmek için buradayım. Çok zor bir durumun içindeyiz ama eminim ki halkın yardımıyla bir çıkış yolu bulacağız ve barışı yeniden tesis edeceğiz” ifadelerini kullandı.

En acil görev açlıkla mücadele

Açlıkla mücadele vurgusu yapan Lula, “En acil taahhüdümüz açlığın tekrar sona ermesidir, milyonlarca erkek, kadın ve çocuğun bu ülkede aç kalmasını veya gereğinden az protein tüketmesini normal karşılayamayız. Gıda üretiminde en büyük üçüncü üreticiyiz, hayvansal proteinde ise en büyük üreticiyiz” diye konuştu.

Taahhüdünü yineleyen Lula, “Tüm dünyaya ihracat yapabilecek durumdayız ve her Brezilyalının her gün kahvaltı, öğle ve akşam yemeği yiyebilmesini sağlama görevimiz var. Bu, bir kez daha hükümetimin bir numaralı taahhüdü olacak” dedi.

Konut sorununa da değinen Lula, “Ailelerin sokakta yatmaya zorlanmasını normal olarak kabul edemeyiz, bu yüzden ‘benim evim benim hayatım’ programına devam edeceğiz ve katılım programlarını geri getireceğiz. Brezilya artık bu devasa eşitsizlik duvarı ile yaşayamaz” ifadelerini kullandı.

Lula halkın taleplerini ise şöyle sıraladı: “Brezilya halkı iyi bir iş, her zaman enflasyonun üzerinde bir maaş, kaliteli bir halk sağlığı ve eğitime sahip olmak istiyor. Silah yerine kitap istiyor. Brezilya halkı umudunu yeniden kazanmak istiyor.”

Demokrasi mesajı

Seçim zaferini bir “demokrasi zaferi” olarak tanımlayan Lula, “Bu, demokrasinin zafere ulaşması için siyasi partilerin, kişisel çıkarların ve ideolojilerin üzerinde kurulmuş muazzam bir demokratik hareketin zaferidir” dedi.

Lula, Twitter hesabından da Brezilya bayrağını “Demokrasi” notuyla paylaştı.

Dış politika vurguları:

Dünyada saygınlık

“Bugün dünyaya Brezilya’nın geri döndüğünü ve üzücü bir parya rolüne indirgenemeyecek kadar büyük olduğunu söylüyoruz” ifadelerini kullanan Lula, “Uluslararası gezilerimde en çok duyduğum şey, dünyanın en zengin ve en güçlü ülkeleriyle eşit şartlarda konuşan ve aynı zamanda en fakir ülkelere katkıda bulunan egemen Brezilya’yı özlediğidir” dedi.

Bölgesel entegrasyon

Daha önceki yönetim dönemlerinde, Mercosur ve diğer bölgesel entegrasyon organizasyonlarını güçlendirdiğini hatırlatan Lula, “Ülkenin güvenilirliğini, öngörülebilirliğini ve istikrarını yeniden kazanacağız, böylece yatırımcılar Brezilya’ya olan güvenini yeniden kazanacaklar, böylece ülkemizi acil ve yırtıcı bir kâr kaynağı olarak görmekten vazgeçecekler ve çevresel sürdürülebilirlik ile ekonomik büyümede müttefikimiz olacaklar” diye konuştu.

ABD ve AB ile yeni standartlar

Ayrıca, ABD ve Avrupa Birliği (AB) ile yeni standartlar altında ortaklık kurtarmaktan söz eden Lula da Silva, “Ülkemizi emtia ve hammadde satıcısı rolüne girmeye mahkum eden ticaret anlaşmalarıyla ilgilenmiyoruz. Yeniden sanayileşeceğiz ve yeşil ekonomiye yatırım yapacağız” diye ekledi.

Lula aynı zamanda, Birleşmiş Milletler’de (BM) ülkeler arasındaki dengeyi sarsan ve Genel Kurul ile Güvenlik Konseyi’nin genişlemesini engelleyen beşi daimi üye sorununu gündeme getirdi.

İklim kriziyle mücadele

“Dünyadaki açlıkla mücadeleye yeniden katılmaya hazırız” diyen Lula da Silva, Brezilya’nın, Amazon ormanları başta olmak üzere tüm yağmur ormanlarını koruyarak iklim kriziyle mücadeledeki öncü rolünü kazanmaya hazır olduğunu dile getirdi.

Lula, Amazon ormanlarında artan ormansızlaşma ve tahribata son verileceğini vurgulayarak, “Amazon’u korumak için uluslararası işbirliğine açığız, ancak Brezilya’nın liderliğinde egemenliğimizden vazgeçmeden” ifadesini kullandı.

Latin Amerika’da sol rüzgar

ABD destekli darbeleri bertaraf eden Latin Amerika’da sol dalgası yükselmeye devam ediyor.

Peru, Bolivya, Arjantin, Şili, Honduras ve Kolombiya’nın ardından Brezilya seçimlerinde de solcu adayın kazanması, bölgesel entegrasyon çabalarının güçleneceğine dair beklentileri artırdı. Lula da Silva’nın zafer konuşmasında yaptığı bölgesel entegrasyon vurgusu da buna işaret ediyor. Lula ile Brezilya’nın, kendisi ile benzer perspektiflere sahip Arjantin, Şili, Meksika ve Kolombiya gibi diğer hükümetler arasında işbirliğini artırması bekleniyor.

Öyle ki, Lula’nın zaferini güçlü bir şekilde sahiplenen Latin Amerika liderleri, coşkulu tebrik mesajları paylaştı ve bu zaferin Latin Amerika’nın birleşmesini güçlendireceği vurgusunu yaptı.

Latin Amerika liderlerinden tam destek

Arjantin Arjantin Devlet Başkanı Alberto Fernandez kendi Twitter hesabından Lula ile fotoğrafını paylaşarak, “Tebrikler Lula da Silva! Zaferin Latin Amerika tarihi için yeni bir dönem açıyor. Bugün başlayan bir umut ve gelecek dönemi. Burada birlikte çalışacağın ve halklarımızın iyi yaşamı hakkında büyük hayaller kuracağın bir arkadaşın var. Yaşadığın onca adaletsizlikten sonra Brezilya halkı seni seçti ve demokrasi galip geldi” ifadelerini kullandı.

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro da Twitter hesabından şu paylaşımı yaptı: “”Bu 30 Ekim’de Lula’yı yeni devlet başkanı olarak seçen Brezilya halkının zaferini kutluyoruz. Yaşasın özgür, egemen ve bağımsız olmaya kararlı halklar! Bugün Brezilya’da demokrasi zafer kazandı. Tebrikler Lula!”

Küba Devlet Başkanı Miguel Diaz Canel ise paylaşımında, “Hain yöntemlerle zaferini geciktirdiler ama halkın oyu ile kazanmanızı engelleyemediler. Sosyal adalet geri dönecek” dedi.

Meksika Devlet Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador da sosyal medya hesabından Lula ile fotoğrafını, “Lula kazandı, kutlu Brezilya halkı. Eşitlik ve hümanizm olacak” ifadeleriyle paylaştı.

Bolivya Devlet Başkanı Luis Arce Catacora, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda entegrasyon vurgusu yaparak, “Tebrikler kardeşim Lula, Brezilya’nın seçilmiş başkanı! Zaferiniz demokrasiyi ve Latin Amerika’nın birleşmesini güçlendiriyor. Brezilya halkına barış, ilerleme ve sosyal adalet yolunda öncülük edeceğinizden eminiz” dedi.

Honduras Cumhurbaşkanı Xiomara Castro da Lula ile çekilmiş fotoğrafını paylaşarak, “Tarihin en muhafazakar güçleriyle mücadele etti ve Brezilya halkıyla beraber onları yendi. Latin Amerika, gerçek bir hümanist değişim ve kurtuluş sürecinde yeniden doğuyor” ifadesini kullandı.

Sosyal medya hesabından “Yaşa Lula” paylaşımı yapan Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro, sonraki paylaşımlarında da Latin Amerika’da entegrasyon vurgusu yaptı.

Şili Cumhurbaşkanı Gabriel Boric de Lula’nın paylaşımını alıntılayıp, “Lula. Mutluluk!” notunu paylaştı.

Peru Cumhurbaşkanı Pedro Castillo, Lula’nın zaferini şu ifadelerle tebrik etti: “Peru, Brezilya’nın seçilmiş devlet başkanını, işçi, sendikacı, mücadeleci yoldaş Lula’yı tebrik ediyor. Zaferi, Latin Amerika’nın birliğini ve sosyal adaletini güçlendirmek için esastır.”

Brezilya’da Lula’nın görevi devralmasıyla Latin Amerika ülkelerinin çok büyük bir bölümü sol hükümetlerce yönetiliyor olacak. Ayrıca Brezilya, Arjantin, Şili ve Kolombiya, Meksika ile birlikte Kıtanın en büyük 5 ekonomisini oluşturuyor.

Çin ile ilişkilerin iyileşmesi bekleniyor

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, seçimleri kazanan Lula da Silva’yı kutlayarak, iki ülke arasındaki “uzun vadeli dostluğun ve karşılıklı yarar sağlayan işbirliğinin derinleştirilmesinin iki ülkenin temel çıkarlarına hizmet ettiğini” vurguladı.

Çin-Brezilya ilişkilerinin geliştirilmesine büyük önem verdiğini söyleyen Xi, iki ülke ve iki halkın yararına olacak şekilde Çin-Brezilya kapsamlı stratejik ortaklığını yeni bir düzeye taşımak için Lula ile birlikte çalışmaya hazır olduğunu belirtti.

Global Times gazetesine konuşan Çinli uzmanlar, Lula’nın dönüşünün ticaret, yatırım ve küresel yönetişim açısından Çin ve Brezilya arasındaki işbirliği atmosferini önemli ölçüde iyileştirmesini bekliyor. Lula’nın dönüşünün ayrıca, Latin Amerika diplomasisinin özerkliğinin güçlendirilmesi anlamına da geldiği vurgulanıyor.

Çin Sosyal Bilimler Akademisi’nde Latin Amerika çalışmaları konusunda uzman olan Zhou Zhiwei, pazartesi günü Global Times’a verdiği demeçte, Lula’nın dönüşünün “daha yumuşak Çin-Brezilya ilişkisini” geri getirmesinin muhtemel olduğunu belirtti. Zhou, bu durumun her iki tarafın da daha fazla alan bulmasına olanak sağlayacağını, ekonomik ve ticari işbirliğini, özellikle de tarım ve altyapı inşaatında, geliştirilmesine yardımcı olacağını söyledi.

Zhou, “Lula yönetimindeki Brezilya, Kuşak ve Yol Girişimi’ne katılmayı da isteyebilir” dedi.

Lula ile BRICS daha uyumu olabilir

Lula’nın görevde olduğu sırada BRICS mekanizmasının kurulmasında ve başlatılmasında etkili olduğuna dikkat çeken Çinli uzman, onun BRICS konusunda aktif ve olumlu olmaya devam edeceğine inanıyor.

Çinli uzmana göre, Lula ile BRICS ülkeleri arasındaki işbirliği, uluslararası sıcak gündemler ve küresel ilişkiler konusundaki iletişim, Bolsonaro’ya göre daha sorunsuz ve istikrarlı olacak.

Bölgesel entegrasyon ve ABD hegemonyacılığının reddi

Global Times’a konuşan bir diğer Çinli Latin Amerika uzmanı Yang Jianmin, bölgede yükselen sol dalgaya dikkat çekti.

Lula’nın seçilmesiyle devam eden sol dalganın, bölgesel entegrasyonun desteklenmesi, bölgedeki ABD hegemonyasının reddedilmesi ve bağımsız bir diplomasinin savunulması için bir fırsat olduğunu belirten Yang, aynı zamanda Çin’in bu ülkelerle daha derin bağlar geliştirmesi için de bir fırsat olabileceğini vurguladı.

Daha pragmatik bir politika da izleyebilir…

Pekin’deki Çin Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü’nün Gelişmekte Olan Ülkeler Enstitüsü müdürü Wang Youming ise, diğerlerinden farklı olarak Lula’nın daha pragmatik bir politika da izleyebileceğine işaret etti.

“Lula’nın Güney-Güney işbirliğine ve yükselen güçlerle bağ kurmaya yaptığı vurgu, ABD’yi reddedeceği anlamına gelmiyor” diyen Wang, Lula’nın üçüncü döneminde daha pragmatik bir tarz sergileyebileceğini ve daha az Amerika karşıtı bir sese sahip olabileceğini söyledi. Wang’a göre, Lula bunun yerine, ekonomiyi istikrara kavuşturmak ve Kovid-19’un olumsuz etkisini azaltmak gibi daha pratik görevlere öncelik verebilir.

Brezilya ve Çin yeni işbirliği alanları keşfedebilir

Lula’nın izlemesi muhtemel Çin politikasına ilişkin Atlantic Council’a konuşan São Paulo Eyaleti Sanayiciler Federasyonu’nun ticaret ve uluslararası ilişkiler direktörü Tatiana Prazeres, Bolsonaro yönetimi sırasında Çin’e karşı olumsuz söylemlere rağmen, iki ülke arasındaki ticaret ve yatırımın büyük ölçüde bozulmadan geliştiğini, ancak Çin karşıtı söylemin yarattığı siyasi rahatsızlığın, bilim ve teknoloji gibi diğer alanlardaki ikili ilişkilerin derinleşmesini engellediğini belirtti. Prazeres, Lula yönetiminde ise, Brezilya ve Çin’in yeni işbirliği alanlarını keşfetmesini beklediğini ifade etti.

Lula’nın BRICS ve Kuşak Yol konusunda da daha istekli olabileceğini kaydeden Prazeres, Brezilya endüstrisini canlandırmaya yardımcı olmak için Çin yatırımlarından ve teknolojilerinden yararlanmayı tercih edebileceğini belirtti.

Biden, iklim üzerinden yakınlaşmaya çalışabilir

Atlantic Council’a konuşan bir diğer isim Brezilya’nın eski dış ticaret sekreteri, kıdemli araştırmacı Abrão Neto.

Lula’nın seçilmesinin, diğer şeylerin yanı sıra Brezilya’nın çevre gündeminde de önemli bir değişikliğe yol açacağını kaydeden Abrão Neto, bu durumun ise Brezilya’nın ABD ile ilişkisini geliştirmesini sağlayacağını belirtti.

Lula döneminde ABD-Brezilya ekonomik ilişkilerinin, pragmatik karşılıklı çıkarlar tarafından yönlendirilmeye devam edeceğini savunan uzman, “Brezilya hükümetinin iklim değişikliği ve diğer çevre sorunları konusundaki yenilenmiş duruşu, ABD ile Brezilya arasındaki genel siyasi ve ekonomik ilişki için olumlu yayılmalarla birlikte ikili işbirliği için genişletilmiş bir yol sunabilir” ifadelerini kullandı.

Uzmanlar, Biden’ın Brezilya’yı yoğun güç rekabetinde yanına çekmek için Lula’ya daha da yakınlaşmaya çalışacağı yorumunu yapıyor.

Lula’nın Amazon ormanlarının korunmasını güçlendirme fikrinin de Biden’ın iklim politikasıyla uyumlu olabileceği görüşü paylaşılıyor.

ABD Başkanı Joe Biden, Lula’yı ilk tebrik eden dünya liderleri arasında yer aldı.

Biden, pazar günü Lula’yı “özgür, adil ve güvenilir seçimler” sonrasında kazandığı zaferden dolayı kutladı ve Brezilya ile işbirliğini sürdürmeyi dört gözle beklediğini söyledi.

Lula’ya ‘CIA’ kumpası

Brezilya’ya 2003-2010 yıllarında iki dönem başkanlık yapan 77 yaşındaki Lula da Silva hakkında 2016’da yolsuzluk davası açılmıştı. Davanın siyasi olduğunu savunan Lula mahkemeye başvurmuştu, ancak 2017’de 9 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. 2018 yılında hapse girdi ve bir buçuk yıl hapiste kaldı.

Lula, 2018 yılındaki seçimlerde hapiste olduğu ve aday olamayacağı için yarışamadı. Lula hakkındaki davalar, Bolsonaro’nun seçilmesinin önünü açtı.

2021’de, Lula’nın aldığı cezalar ve davalarının, bu davalarda sorumlu yargıç Sergio Moro’nun taraflı ve politik davrandığına hükmeden Yüksek Mahkeme tarafından düşürülmesi üzerine, seçimlere katılmasının önü açıldı.

O dönem bir Brezilya haber sitesi tarafından bu soruşturmayla ilgili bazı mesajlar basına sızdırılmıştı. Sızan mesajlarda, o sırada soruşturmayı yürüten federal yargıç Sergio Moro’nun, savcılarla etik çizgileri aşabilecek ve hapis cezalarını etkileyebilecek şekilde işbirliği yaptığı ortaya çıkmıştı.

Yolsuzluk davalarının, Lula da Silva’ya komplo olarak kurulduğu anlaşılmıştı. Brezilya federal savcılık ofisi, soruşturmayı yürüten savcıların diğer birimlere atandığını duyurmuştu.

O dönem Lula’ya kurulan komplonun arkasında CIA’nın olduğu iddia edilmişti.

ABD’nin Brezilya’daki ve bölgedeki neoliberal dayatmalarına, IMF bağımlılığına son verilmesi doğrultusunda politikalar izleyen, Brezilya’yı dünyanın 10. büyük ekonomisi haline getiren, Çin ile ilişkileri geliştiren, ülkeyi BRICS’in kurucularından yapan, bölgesel entegrasyonu savunan Lula, uyguladığı sosyal politikalarla yaklaşık 30 milyon Brezilyalının fakirlikten kurtulmasını sağlayarak halkın da sevgisini kazanmıştı.

Lula’ya dava süreci ve hapsedilmesi, sağı iktidara taşıyan ABD destekli bir darbe olarak nitelendiriliyordu.

AMERİKA

Amazon, Trump’ın yemin töreni fonuna 1 milyar dolar bağış yapacak

Yayınlanma

Büyük teknoloji şirketleri ABD’nin yeni başkanı ile ilişki kurmaya çalışırken, Amazon perşembe günü Donald Trump’ın yemin töreni fonuna 1 milyon dolar nakit bağışta bulunacağını doğruladı.

Amazon’un bu hamlesi, Facebook ve Instagram’ın ana şirketi Meta’nın da benzer şekilde fona 1 milyon dolar bağışta bulunmasının ardından geldi. Amazon ayrıca Trump’ın yemin törenini Prime Video hizmetinde yayınlayacak.

Trump uzun zamandır Büyük Teknoloji şirketlerini, muhafazakâr medyaya yönelik sansür de dahil olmak üzere bir dizi suistimalle suçluyor. Kasım ayındaki seçim zaferinin ardından, Büyük Teknoloji yöneticileri onu tebrik etmek için sıraya girmişti.

Amazon’un bağışını ilk haber yapan Wall Street Journal’a göre şirketin icra kurulu başkanı ve kurucusu Jeff Bezos da önümüzdeki hafta Trump’ın Mar-a-Lago tatil köyünü ziyaret etmeyi planlıyor.

Google ve Apple üst düzey yöneticileri Sundar Pichai ve Tim Cook da seçimlerin ardından Trump’ı tebrik etmekte gecikmemişlerdi.

The Information’ın haberine göre Pichai’nin perşembe günü Mar-a-Lago’da Trump’la bir araya gelmesi bekleniyordu ve Meta’nın CEO’su Mark Zuckerberg de seçimi kazanmasının ardından Trump ile birlikte yemek yedi.

Apple’ın, Trump’ın vaat ettiği kapsamlı gümrük vergisi planlarına maruz kalma potansiyeline sahip olduğu ve bunun da kritik Çin tedarik zincirlerini alt üst etme riski taşıdığı belirtiliyor.

Trump’ın ilk döneminde Cook, şirketin ürünleri için muafiyetler sağlamayı başarmıştı.

Yeni başkan ilk döneminde Amazon ile çatışmış, online perakende devini şirketleri iflas ettirmekle suçlamış ve vergi politikasını eleştirmişti. Ayrıca 2018’de ABD Posta Servisinin paket teslimatları için uyguladığı fiyatlandırmanın gözden geçirilmesini emretmiş ve kurumu Amazon’un “kuryesi” gibi davranmakla suçlamıştı.

Biden yönetimi altında Amazon, Lina Khan yönetimindeki ABD Federal Ticaret Komisyonu (FTC) ve birkaç eyaletin geçen yıl şirkete karşı tekel davası açmasıyla daha fazla baskıyla karşı karşıya kaldı.

FTC ayrıca Amazon da dahil olmak üzere büyük bulut hizmeti sağlayıcılarını, üretken yapay zeka alanındaki ortaklıkları konusunda soruşturuyor.

Yaz aylarında Trump’a yönelik ilk suikast girişiminin ardından Bezos X’te bir mesaj yayınlayarak Trump’ı “gerçek ateş altında gösterdiği muazzam zarafet ve cesaret” dolayısıyla tebrik etmişti.

Washington Post’un da sahibi olan Bezos, ekim ayında gazetenin Trump’ın Demokrat rakibi Kamala Harris’i desteklemesini de engellemişti.

Trump ile Bezos arasında zımni bir anlaşmanın olduğu, bu anlaşmanın da Elon Musk’ın SpaceX’i ile rekabet eden roket şirketi Blue Origin ile ilgili olduğu ileri sürülmüştü.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Ukrayna için 117 silah üretim hattına yatırım yapıyor

Yayınlanma

ABD, Ukrayna’ya verdiği destek kapsamında 117 silah üretim hattına yatırım yaparken Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne göre, 2023’te küresel silah satışları 632 milyar dolara ulaştı; ABD ve NATO şirketleri bu satışların büyük bölümünü oluşturdu.

Bloomberg’in haberine göre, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Yönetim ve Kaynaklardan Sorumlu Müsteşarı Richard Verma, Ukrayna’ya verilen desteğin ABD’ye ekonomik olarak da katkı sağladığını belirtti.

Washington’daki Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde gerçekleştirdiği mülakatta Verma, “31’den fazla ABD eyaletinde 117’den fazla üretim hattına yatırım yapıyoruz,” ifadelerini kullandı.

Bu yatırımlar arasında obüsler, Bradley piyade savaş araçları, mühimmat ve diğer silahların üretimi yer alıyor.

Rusya’dan tepki: Silah sevkiyatları meşru hedef

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Ukrayna’ya silah taşıyan herhangi bir sevkiyatın Rusya için meşru bir hedef olduğunu ifade etti.

Lavrov, ABD ve NATO’nun yalnızca silah sağlayarak değil, aynı zamanda İngiltere, Almanya, İtalya ve diğer ülkelerdeki personeli eğiterek de çatışmaya doğrudan müdahil olduğunu savundu.

Rusya Dışişleri Bakanlığı da ABD’nin dondurulmuş Rus varlıklarından elde ettiği gelirle Ukrayna’ya kredi sağlamasını sert bir dille eleştirdi.

Bakanlık, “Bu sıradan bir hırsızlıktır,” diyerek durumu kınadı. Açıklamada, ABD’nin Kiev rejimine 20 milyar dolarlık yeni bir kredi sağlamak üzere harekete geçtiği belirtildi. Bu miktarın, G7 ülkelerinin Rusya’dan aldığı dondurulmuş devlet varlıklarından elde edilen gelir olduğu öne sürüldü.

Silah şirketlerinin gelirleri artıyor

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) raporuna göre, 2023 yılında 41 ABD silah şirketi, başta Ukrayna olmak üzere çatışma bölgelerine yapılan satışlardan 317 milyar dolar gelir elde etti.

Bu şirketler, dünyadaki toplam silah satışlarının yüzde 78’ini gerçekleştirdi.

Raporda, 2023 yılı toplam küresel silah satışlarının 632 milyar dolara ulaştığı, bunun 494 milyar dolarlık kısmının ABD ve NATO şirketlerine ait olduğu belirtildi.

Beyaz Saray’dan Ukrayna’ya ‘askeri yardım yağdırma’ sözü

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Elon Musk evsizlik için ‘yalan’ ve ‘propaganda’ dedi

Yayınlanma

Dünyanın en zengin insanı Elon Musk Amerikan hükümetinin, evsizliği sona erdirmek için çalışan kuruluşları zenginleştirmek amacıyla daha fazla insanı evsiz bırakmaya yönelik “küresel bir komplonun” arkasında.

Musk, “‘Evsizleri kurtaran’ STK’lara genellikle sokaklarda kaç evsiz olduğuna göre ödeme yapılıyor, bu da evsizlerin sayısını en üst düzeye çıkarmaları ve sorunu asla çözmemeleri için güçlü bir mali teşvik yaratıyor!” diye yazdı.

Musk X’te yaptığı başka bir paylaşımda, “Çoğu durumda, ‘evsiz’ kelimesi bir yalandır. Genellikle ağır akıl hastalığı olan şiddet eğilimli uyuşturucu bağımlıları için kullanılan bir propaganda sözcüğüdür,” dedi.

Musk eylül ayında da, “Ne kadar çok evsiz varsa, bu kuruluşlar o kadar çok para alıyor, bu yüzden teşvikleri evsizliği azaltmak değil, artırmak!” demişti.

Trump da “tedavi, akıl hastanesi veya gözaltı” öneriyor

SpaceX ve Tesla CEO’su ekim ayında ise Tucker Carlson’a verdiği demeçte, “Evsiz kelimesi yanlış bir isimlendirme. Birinin ev kredisini biraz geciktirdiğini ve eğer ona bir iş verirseniz, kendi ayakları üzerinde durabileceğini ima ediyor,” demişti.

Musk’a göre “Aslında sahip olduğunuz şey, sokaklarda ölü gözleri, iğneleri ve insan dışkıları olan şiddet yanlısı, uyuşturucu zombileri.”

Musk, evsizlikle mücadele için ne kadar çok para harcanırsa “durumun o kadar kötüye gittiğini” söylemişti.

Bu arada Trump, evsiz kalan insanların tedaviye ya da akıl hastanelerine zorlanmaları ya da “gözaltına alınmaları” gerektiğini söylüyor.

Kampanyasında “tehlikeli derecede dengesiz” olanların “kâbusuna son verme” sözü veren Trump, “ucuz araziler açmayı, doktorlar, psikiyatristler, sosyal hizmet uzmanları ve uyuşturucu rehabilitasyon uzmanları getirmeyi ve evsizlerin yerleştirilebileceği ve sorunlarının tespit edilebileceği çadır kentler kurmayı” planladığını söylemişti.

Yeni başkan, “ciddi derecede akıl hastası veya tehlikeli derecede dengesiz” olanları “topluma yeniden kazandırmak” amacıyla barındırmak ve rehabilite etmek için akıl hastanelerini geri getirmek istiyor.

Trump yanlısı zenginler de evsizliği bir “hastalık” olarak göre eğiliminde

Musk ve Trump bu konuda yalnız değil. Ulusal Evsizlik Hukuk Merkezinin kampanya ve iletişim direktörü Jesse Rabinowitz’e göre, etkili milyarderler ve sağcı düşünce kuruluşları Kongrede ve Yüksek Mahkemede evsizliği suç sayan yasaları geçirmek istiyor ve “hepsi de insanları yeterince cezalandırırsak yoksul olmamayı seçecekleri şeklindeki bu geriye dönük, yanlış görüşü paylaşıyor.”

Tam verilerin mevcut olduğu son tarih olan Ocak 2023’te, ABD’de tek bir gecede 650.000’den fazla kişi evsizdi. Bu, 2022’ye göre yüzde 12’lik bir artışa işaret ediyor ve Konut ve Kentsel Gelişim Bakanlığı tarafından yaklaşık 20 yıldır kaydedilen en yüksek rakam.

Rapora göre, evsizlik yaşayan her 10 kişiden yaklaşık üçü çocuklu bir ailenin parçası ve tüm evsizlerin yüzde 17’si 18 yaşın altındaki çocuklardan oluşuyor.

New York’ta ekim ayında 45.000’den fazlası çocuk olmak üzere 130.000’den fazla kişi barınaklarda uyuyordu.

Özellikle aileler arasında evsizliğin başlıca nedeni, evlerden tahliye, aşırı kalabalık konutlar, aile içi şiddet ve iş kayıplarının evsiz aileleri barınaklara ve sokaklara göndermesiyle birlikte, uygun fiyatlı istikrarlı konut eksikliği.

ABD’nin hiçbir yerinde asgari ücretli bir işçi iki odalı bir ev kiralayamıyor

İstatistiklere göre asgari ücret alan tam zamanlı bir işçi, ülkenin herhangi bir yerinde piyasa fiyatından iki yatak odalı bir ev kiralayamıyor.

Saatlik ücretle çalışan bir işçinin, ülkenin herhangi bir yerinde adil piyasa kirasıyla ortalama bir yatak odalı bir ev kiralayabilmesi için haftada 104 saat çalışarak saatte en az 15 dolar kazanması gerekiyor.

Musk evsizlik yaşayan insanları “şiddet yanlısı” olarak tanımlasa da, bu kişilerin suç faili olmaktan ziyade suç mağduru olma olasılığı daha yüksek. 

San Francisco’daki Kaliforniya Üniversitesi Benioff Evsizlik ve Barınma Girişimi, her gece yarım milyondan fazla Amerikalıyı sokaklara iten bir dizi politika başarısızlığından kaynaklanan “gizli bir salgın” olarak adlandırıyor.

Musk ve Ramaswamy, beslenme yardımı programında kesintiye gidecek

Musk ve milyarder girişimci Vivek Ramaswamy, sağlık sigortası ve gıda programlarındaki kesintiler de dahil olmak üzere, trilyonlarca dolarlık federal harcamalarda yapılacak kesintileri belirlemek üzere Kongre ile birlikte çalışmak üzere yeni oluşturulan bir danışma grubunu yönetiyor. 

Ramaswamy, yoksul Amerikalılar ve aileler için en kritik güvenlik ağı programlarından biri olan Ek Beslenme Yardımı Programı ya da gıda pulları için 1 milyar dolarlık kesinti yapılmasını önerdi.

Yardım alanların yaklaşık yüzde 75’i yoksulluk içinde ve yüzde 20’den fazlası bu yardımlar dışında başka bir geliri olmadığını bildirmiş durumda. 

Musk ve Ramaswamy’nin ayrıca düşük gelirli Amerikalılar ve çocuklara yönelik federal sağlık programlarında (evsiz Amerikalıların da hak sahibi olduğu programlarda) kesintiye gitmeyi düşündükleri bildiriliyor.

Trump’ın ilk döneminde evsizlik artmıştı

Trump ilk yönetimi sırasında, evsizliğe yönelik federal müdahaleyi denetleyen kurumun başına, kendini “evsizlik danışmanı” olarak tanımlayan birini atamıştı.

ABD Kurumlar Arası Evsizlik Konseyini 2019-2021 yılları arasında yöneten Robert Marbut, yıllardır krizi ele alma politikalarının arkasındaki itici güç olan ve ülke çapında evsizlik ve barınma kurumları ve hizmetleri tarafından yaygın olarak desteklenen standart “önce barınma” çerçevesini terk etti. 

Fakat Marbut, “dördüncü konut” olarak adlandırdığı ya da insanların destekleyici hizmetlere kaydolmasını sağlamak için konutun bir teşvik olarak kullanılmasını onayladı.

Trump “evsizlik belasını sona erdirme” sözü vermişti. Başkanlığının son yılı olan 2020’de, evsizliği deneyimleyen insanların sayısı üst üste dördüncü yıl artmıştı.

Covid-19 salgınının ilan edilmesinden iki ay önce, Ocak 2020’de tek bir gecede, yaklaşık 580.000 kişi (ya da ülkedeki her 10.000 kişiden yaklaşık 18’i) evsizdi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English