AMERİKA
Lula da Silva: Brezilya geri döndü
Yayınlanma
Brezilya’da dün ikinci turu yapılan başkanlık seçimini eski Devlet Başkanı (2003-2010) Lula da Silva yüzde 50,83 oyla kazandı. Mevcut sağcı lider Jair Bolsonaro’yu yenen solcu aday Lula da Silva, ülkesini uluslararası arenada yeniden hak ettiği yere getireceğini söyledi.
Nüfusu 212 milyonu aşan Latin Amerika’nın en büyük ülkesi Brezilya’da yaklaşık 156 milyon seçmen Pazar günü sandığa gitti.
Yüksek Seçim Mahkemesinin (TSE) yayınladığı yüzde 98,9’u açılan sandık sonuçlarına göre İşçi Partisi adayı Luiz Inácio Lula da Silva yüzde 50,83, Liberal Parti adayı mevcut Devlet Başkanı Jair Bolsonaro yüzde 49,17 oranında oy aldı.
2 Ekim’de ilk turu düzenlenen devlet başkanlığı seçimlerinde de Lula da Silva yüzde 48,43 oy ile Bolsonaro’yu (yüzde 43,20) geçmişti.
Daha önce Brezilya’yı iki dönem yöneten Lula, 1 Ocak 2023’te devlet başkanlığını Bolsonaro’dan devralacak.
Tek ülke, tek halk…
Lula da Silva, seçimi kazanmasının ardından destekçilerine yaptığı konuşmada, “1 Ocak 2023’ten itibaren sadece bana oy verenleri değil, 215 milyon Brezilyalıyı yöneteceğim. İki Brezilya yok. Biz tek ülke, tek bir halk ve büyük bir milletiz” dedi.
Hakkındaki yolsuzluk davaları ve hapiste kalmasına işaret eden Lula, “Brezilya siyasetinde bir diriliş süreci yaşadığımı düşünüyorum. Beni diri diri gömmeye çalıştılar ama şimdi ülkeyi yönetmek için buradayım. Çok zor bir durumun içindeyiz ama eminim ki halkın yardımıyla bir çıkış yolu bulacağız ve barışı yeniden tesis edeceğiz” ifadelerini kullandı.
En acil görev açlıkla mücadele
Açlıkla mücadele vurgusu yapan Lula, “En acil taahhüdümüz açlığın tekrar sona ermesidir, milyonlarca erkek, kadın ve çocuğun bu ülkede aç kalmasını veya gereğinden az protein tüketmesini normal karşılayamayız. Gıda üretiminde en büyük üçüncü üreticiyiz, hayvansal proteinde ise en büyük üreticiyiz” diye konuştu.
Taahhüdünü yineleyen Lula, “Tüm dünyaya ihracat yapabilecek durumdayız ve her Brezilyalının her gün kahvaltı, öğle ve akşam yemeği yiyebilmesini sağlama görevimiz var. Bu, bir kez daha hükümetimin bir numaralı taahhüdü olacak” dedi.
Konut sorununa da değinen Lula, “Ailelerin sokakta yatmaya zorlanmasını normal olarak kabul edemeyiz, bu yüzden ‘benim evim benim hayatım’ programına devam edeceğiz ve katılım programlarını geri getireceğiz. Brezilya artık bu devasa eşitsizlik duvarı ile yaşayamaz” ifadelerini kullandı.
Lula halkın taleplerini ise şöyle sıraladı: “Brezilya halkı iyi bir iş, her zaman enflasyonun üzerinde bir maaş, kaliteli bir halk sağlığı ve eğitime sahip olmak istiyor. Silah yerine kitap istiyor. Brezilya halkı umudunu yeniden kazanmak istiyor.”
Demokrasi mesajı
Seçim zaferini bir “demokrasi zaferi” olarak tanımlayan Lula, “Bu, demokrasinin zafere ulaşması için siyasi partilerin, kişisel çıkarların ve ideolojilerin üzerinde kurulmuş muazzam bir demokratik hareketin zaferidir” dedi.
Lula, Twitter hesabından da Brezilya bayrağını “Demokrasi” notuyla paylaştı.
Democracia. pic.twitter.com/zvnBbnQ3HG
— Lula 13 (@LulaOficial) October 30, 2022
Dış politika vurguları:
Dünyada saygınlık
“Bugün dünyaya Brezilya’nın geri döndüğünü ve üzücü bir parya rolüne indirgenemeyecek kadar büyük olduğunu söylüyoruz” ifadelerini kullanan Lula, “Uluslararası gezilerimde en çok duyduğum şey, dünyanın en zengin ve en güçlü ülkeleriyle eşit şartlarda konuşan ve aynı zamanda en fakir ülkelere katkıda bulunan egemen Brezilya’yı özlediğidir” dedi.
Bölgesel entegrasyon
Daha önceki yönetim dönemlerinde, Mercosur ve diğer bölgesel entegrasyon organizasyonlarını güçlendirdiğini hatırlatan Lula, “Ülkenin güvenilirliğini, öngörülebilirliğini ve istikrarını yeniden kazanacağız, böylece yatırımcılar Brezilya’ya olan güvenini yeniden kazanacaklar, böylece ülkemizi acil ve yırtıcı bir kâr kaynağı olarak görmekten vazgeçecekler ve çevresel sürdürülebilirlik ile ekonomik büyümede müttefikimiz olacaklar” diye konuştu.
ABD ve AB ile yeni standartlar
Ayrıca, ABD ve Avrupa Birliği (AB) ile yeni standartlar altında ortaklık kurtarmaktan söz eden Lula da Silva, “Ülkemizi emtia ve hammadde satıcısı rolüne girmeye mahkum eden ticaret anlaşmalarıyla ilgilenmiyoruz. Yeniden sanayileşeceğiz ve yeşil ekonomiye yatırım yapacağız” diye ekledi.
Lula aynı zamanda, Birleşmiş Milletler’de (BM) ülkeler arasındaki dengeyi sarsan ve Genel Kurul ile Güvenlik Konseyi’nin genişlemesini engelleyen beşi daimi üye sorununu gündeme getirdi.
İklim kriziyle mücadele
“Dünyadaki açlıkla mücadeleye yeniden katılmaya hazırız” diyen Lula da Silva, Brezilya’nın, Amazon ormanları başta olmak üzere tüm yağmur ormanlarını koruyarak iklim kriziyle mücadeledeki öncü rolünü kazanmaya hazır olduğunu dile getirdi.
Lula, Amazon ormanlarında artan ormansızlaşma ve tahribata son verileceğini vurgulayarak, “Amazon’u korumak için uluslararası işbirliğine açığız, ancak Brezilya’nın liderliğinde egemenliğimizden vazgeçmeden” ifadesini kullandı.
Latin Amerika’da sol rüzgar
ABD destekli darbeleri bertaraf eden Latin Amerika’da sol dalgası yükselmeye devam ediyor.
Peru, Bolivya, Arjantin, Şili, Honduras ve Kolombiya’nın ardından Brezilya seçimlerinde de solcu adayın kazanması, bölgesel entegrasyon çabalarının güçleneceğine dair beklentileri artırdı. Lula da Silva’nın zafer konuşmasında yaptığı bölgesel entegrasyon vurgusu da buna işaret ediyor. Lula ile Brezilya’nın, kendisi ile benzer perspektiflere sahip Arjantin, Şili, Meksika ve Kolombiya gibi diğer hükümetler arasında işbirliğini artırması bekleniyor.
Öyle ki, Lula’nın zaferini güçlü bir şekilde sahiplenen Latin Amerika liderleri, coşkulu tebrik mesajları paylaştı ve bu zaferin Latin Amerika’nın birleşmesini güçlendireceği vurgusunu yaptı.
Latin Amerika liderlerinden tam destek
Arjantin Arjantin Devlet Başkanı Alberto Fernandez kendi Twitter hesabından Lula ile fotoğrafını paylaşarak, “Tebrikler Lula da Silva! Zaferin Latin Amerika tarihi için yeni bir dönem açıyor. Bugün başlayan bir umut ve gelecek dönemi. Burada birlikte çalışacağın ve halklarımızın iyi yaşamı hakkında büyük hayaller kuracağın bir arkadaşın var. Yaşadığın onca adaletsizlikten sonra Brezilya halkı seni seçti ve demokrasi galip geldi” ifadelerini kullandı.
Después de tantas injusticias que viviste, el pueblo de Brasil te ha elegido y la democracia ha triunfado.
Latinoamérica sueña. pic.twitter.com/w9QwNAwhGk
— Alberto Fernández (@alferdez) October 30, 2022
Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro da Twitter hesabından şu paylaşımı yaptı: “”Bu 30 Ekim’de Lula’yı yeni devlet başkanı olarak seçen Brezilya halkının zaferini kutluyoruz. Yaşasın özgür, egemen ve bağımsız olmaya kararlı halklar! Bugün Brezilya’da demokrasi zafer kazandı. Tebrikler Lula!”
Celebramos la victoria del pueblo brasileño, quienes este #30oct, eligieron a @LulaOficial como su nuevo Presidente. ¡Qué vivan los pueblos decididos a ser libres, soberanos e independientes! Hoy en Brasil triunfó la democracia. ¡Felicitaciones Lula! ¡Un Gran Abrazo! pic.twitter.com/asnkPLhsNh
— Nicolás Maduro (@NicolasMaduro) October 30, 2022
Küba Devlet Başkanı Miguel Diaz Canel ise paylaşımında, “Hain yöntemlerle zaferini geciktirdiler ama halkın oyu ile kazanmanızı engelleyemediler. Sosyal adalet geri dönecek” dedi.
#LulaPresidente2022. #Cuba te felicita, querido compañero. Atrasaron tu victoria con métodos atroces, pero no pudieron impedir que vencieras con el voto del pueblo. Regresa @LulaOficial, regresa el @ptbrasil, regresará la justicia social. pic.twitter.com/TuQT0KIFYG
— Miguel Díaz-Canel Bermúdez (@DiazCanelB) October 30, 2022
Meksika Devlet Başkanı Andres Manuel Lopez Obrador da sosyal medya hesabından Lula ile fotoğrafını, “Lula kazandı, kutlu Brezilya halkı. Eşitlik ve hümanizm olacak” ifadeleriyle paylaştı.
Ganó Lula, bendito pueblo de Brasil. Habrá igualdad y humanismo. pic.twitter.com/2nCg5yo5UD
— Andrés Manuel (@lopezobrador_) October 30, 2022
Bolivya Devlet Başkanı Luis Arce Catacora, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda entegrasyon vurgusu yaparak, “Tebrikler kardeşim Lula, Brezilya’nın seçilmiş başkanı! Zaferiniz demokrasiyi ve Latin Amerika’nın birleşmesini güçlendiriyor. Brezilya halkına barış, ilerleme ve sosyal adalet yolunda öncülük edeceğinizden eminiz” dedi.
¡Felicidades hermano @LulaOficial, presidente electo de #Brasil!
Tu victoria fortalece la democracia y la integración latinoamericana. Estamos seguros que conducirás al pueblo brasileño por el camino de la paz, el progreso y la justicia social.
¡Jallalla Brasil🇧🇷! pic.twitter.com/GSznOi89ih— Luis Alberto Arce Catacora (Lucho Arce) (@LuchoXBolivia) October 30, 2022
Honduras Cumhurbaşkanı Xiomara Castro da Lula ile çekilmiş fotoğrafını paylaşarak, “Tarihin en muhafazakar güçleriyle mücadele etti ve Brezilya halkıyla beraber onları yendi. Latin Amerika, gerçek bir hümanist değişim ve kurtuluş sürecinde yeniden doğuyor” ifadesini kullandı.
Felicidades @LulaOficial, amigo solidario con la lucha de Honduras (2009), se enfrentó a los poderes más conservadores de la historia, y junto al pueblo de Brasil los ha vencido. América Latina renace con esperanza en un verdadero proceso humanista, de cambio y liberación. pic.twitter.com/vdXqluY9aH
— Xiomara Castro de Zelaya (@XiomaraCastroZ) October 31, 2022
Sosyal medya hesabından “Yaşa Lula” paylaşımı yapan Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro, sonraki paylaşımlarında da Latin Amerika’da entegrasyon vurgusu yaptı.
Viva Lula.
— Gustavo Petro (@petrogustavo) October 30, 2022
Şili Cumhurbaşkanı Gabriel Boric de Lula’nın paylaşımını alıntılayıp, “Lula. Mutluluk!” notunu paylaştı.
Lula. Alegría! https://t.co/ORsTb06D8y
— Gabriel Boric Font (@gabrielboric) October 30, 2022
Peru Cumhurbaşkanı Pedro Castillo, Lula’nın zaferini şu ifadelerle tebrik etti: “Peru, Brezilya’nın seçilmiş devlet başkanını, işçi, sendikacı, mücadeleci yoldaş Lula’yı tebrik ediyor. Zaferi, Latin Amerika’nın birliğini ve sosyal adaletini güçlendirmek için esastır.”
El Perú felicita al presidente electo de Brasil, al compañero @LulaOficial, obrero, sindicalista, luchador. Su triunfo es fundamental para fortalecer la unidad de Latinoamérica y la justicia social de la Patria Grande. https://t.co/hN8Ge3yEnW
— Pedro Castillo Terrones (@PedroCastilloTe) October 30, 2022
Brezilya’da Lula’nın görevi devralmasıyla Latin Amerika ülkelerinin çok büyük bir bölümü sol hükümetlerce yönetiliyor olacak. Ayrıca Brezilya, Arjantin, Şili ve Kolombiya, Meksika ile birlikte Kıtanın en büyük 5 ekonomisini oluşturuyor.
Çin ile ilişkilerin iyileşmesi bekleniyor
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, seçimleri kazanan Lula da Silva’yı kutlayarak, iki ülke arasındaki “uzun vadeli dostluğun ve karşılıklı yarar sağlayan işbirliğinin derinleştirilmesinin iki ülkenin temel çıkarlarına hizmet ettiğini” vurguladı.
Çin-Brezilya ilişkilerinin geliştirilmesine büyük önem verdiğini söyleyen Xi, iki ülke ve iki halkın yararına olacak şekilde Çin-Brezilya kapsamlı stratejik ortaklığını yeni bir düzeye taşımak için Lula ile birlikte çalışmaya hazır olduğunu belirtti.
Global Times gazetesine konuşan Çinli uzmanlar, Lula’nın dönüşünün ticaret, yatırım ve küresel yönetişim açısından Çin ve Brezilya arasındaki işbirliği atmosferini önemli ölçüde iyileştirmesini bekliyor. Lula’nın dönüşünün ayrıca, Latin Amerika diplomasisinin özerkliğinin güçlendirilmesi anlamına da geldiği vurgulanıyor.
Çin Sosyal Bilimler Akademisi’nde Latin Amerika çalışmaları konusunda uzman olan Zhou Zhiwei, pazartesi günü Global Times’a verdiği demeçte, Lula’nın dönüşünün “daha yumuşak Çin-Brezilya ilişkisini” geri getirmesinin muhtemel olduğunu belirtti. Zhou, bu durumun her iki tarafın da daha fazla alan bulmasına olanak sağlayacağını, ekonomik ve ticari işbirliğini, özellikle de tarım ve altyapı inşaatında, geliştirilmesine yardımcı olacağını söyledi.
Zhou, “Lula yönetimindeki Brezilya, Kuşak ve Yol Girişimi’ne katılmayı da isteyebilir” dedi.
Lula ile BRICS daha uyumu olabilir
Lula’nın görevde olduğu sırada BRICS mekanizmasının kurulmasında ve başlatılmasında etkili olduğuna dikkat çeken Çinli uzman, onun BRICS konusunda aktif ve olumlu olmaya devam edeceğine inanıyor.
Çinli uzmana göre, Lula ile BRICS ülkeleri arasındaki işbirliği, uluslararası sıcak gündemler ve küresel ilişkiler konusundaki iletişim, Bolsonaro’ya göre daha sorunsuz ve istikrarlı olacak.
Bölgesel entegrasyon ve ABD hegemonyacılığının reddi
Global Times’a konuşan bir diğer Çinli Latin Amerika uzmanı Yang Jianmin, bölgede yükselen sol dalgaya dikkat çekti.
Lula’nın seçilmesiyle devam eden sol dalganın, bölgesel entegrasyonun desteklenmesi, bölgedeki ABD hegemonyasının reddedilmesi ve bağımsız bir diplomasinin savunulması için bir fırsat olduğunu belirten Yang, aynı zamanda Çin’in bu ülkelerle daha derin bağlar geliştirmesi için de bir fırsat olabileceğini vurguladı.
Daha pragmatik bir politika da izleyebilir…
Pekin’deki Çin Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü’nün Gelişmekte Olan Ülkeler Enstitüsü müdürü Wang Youming ise, diğerlerinden farklı olarak Lula’nın daha pragmatik bir politika da izleyebileceğine işaret etti.
“Lula’nın Güney-Güney işbirliğine ve yükselen güçlerle bağ kurmaya yaptığı vurgu, ABD’yi reddedeceği anlamına gelmiyor” diyen Wang, Lula’nın üçüncü döneminde daha pragmatik bir tarz sergileyebileceğini ve daha az Amerika karşıtı bir sese sahip olabileceğini söyledi. Wang’a göre, Lula bunun yerine, ekonomiyi istikrara kavuşturmak ve Kovid-19’un olumsuz etkisini azaltmak gibi daha pratik görevlere öncelik verebilir.
Brezilya ve Çin yeni işbirliği alanları keşfedebilir
Lula’nın izlemesi muhtemel Çin politikasına ilişkin Atlantic Council’a konuşan São Paulo Eyaleti Sanayiciler Federasyonu’nun ticaret ve uluslararası ilişkiler direktörü Tatiana Prazeres, Bolsonaro yönetimi sırasında Çin’e karşı olumsuz söylemlere rağmen, iki ülke arasındaki ticaret ve yatırımın büyük ölçüde bozulmadan geliştiğini, ancak Çin karşıtı söylemin yarattığı siyasi rahatsızlığın, bilim ve teknoloji gibi diğer alanlardaki ikili ilişkilerin derinleşmesini engellediğini belirtti. Prazeres, Lula yönetiminde ise, Brezilya ve Çin’in yeni işbirliği alanlarını keşfetmesini beklediğini ifade etti.
Lula’nın BRICS ve Kuşak Yol konusunda da daha istekli olabileceğini kaydeden Prazeres, Brezilya endüstrisini canlandırmaya yardımcı olmak için Çin yatırımlarından ve teknolojilerinden yararlanmayı tercih edebileceğini belirtti.
Biden, iklim üzerinden yakınlaşmaya çalışabilir
Atlantic Council’a konuşan bir diğer isim Brezilya’nın eski dış ticaret sekreteri, kıdemli araştırmacı Abrão Neto.
Lula’nın seçilmesinin, diğer şeylerin yanı sıra Brezilya’nın çevre gündeminde de önemli bir değişikliğe yol açacağını kaydeden Abrão Neto, bu durumun ise Brezilya’nın ABD ile ilişkisini geliştirmesini sağlayacağını belirtti.
Lula döneminde ABD-Brezilya ekonomik ilişkilerinin, pragmatik karşılıklı çıkarlar tarafından yönlendirilmeye devam edeceğini savunan uzman, “Brezilya hükümetinin iklim değişikliği ve diğer çevre sorunları konusundaki yenilenmiş duruşu, ABD ile Brezilya arasındaki genel siyasi ve ekonomik ilişki için olumlu yayılmalarla birlikte ikili işbirliği için genişletilmiş bir yol sunabilir” ifadelerini kullandı.
Uzmanlar, Biden’ın Brezilya’yı yoğun güç rekabetinde yanına çekmek için Lula’ya daha da yakınlaşmaya çalışacağı yorumunu yapıyor.
Lula’nın Amazon ormanlarının korunmasını güçlendirme fikrinin de Biden’ın iklim politikasıyla uyumlu olabileceği görüşü paylaşılıyor.
ABD Başkanı Joe Biden, Lula’yı ilk tebrik eden dünya liderleri arasında yer aldı.
Biden, pazar günü Lula’yı “özgür, adil ve güvenilir seçimler” sonrasında kazandığı zaferden dolayı kutladı ve Brezilya ile işbirliğini sürdürmeyi dört gözle beklediğini söyledi.
Lula’ya ‘CIA’ kumpası
Brezilya’ya 2003-2010 yıllarında iki dönem başkanlık yapan 77 yaşındaki Lula da Silva hakkında 2016’da yolsuzluk davası açılmıştı. Davanın siyasi olduğunu savunan Lula mahkemeye başvurmuştu, ancak 2017’de 9 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. 2018 yılında hapse girdi ve bir buçuk yıl hapiste kaldı.
Lula, 2018 yılındaki seçimlerde hapiste olduğu ve aday olamayacağı için yarışamadı. Lula hakkındaki davalar, Bolsonaro’nun seçilmesinin önünü açtı.
2021’de, Lula’nın aldığı cezalar ve davalarının, bu davalarda sorumlu yargıç Sergio Moro’nun taraflı ve politik davrandığına hükmeden Yüksek Mahkeme tarafından düşürülmesi üzerine, seçimlere katılmasının önü açıldı.
O dönem bir Brezilya haber sitesi tarafından bu soruşturmayla ilgili bazı mesajlar basına sızdırılmıştı. Sızan mesajlarda, o sırada soruşturmayı yürüten federal yargıç Sergio Moro’nun, savcılarla etik çizgileri aşabilecek ve hapis cezalarını etkileyebilecek şekilde işbirliği yaptığı ortaya çıkmıştı.
Yolsuzluk davalarının, Lula da Silva’ya komplo olarak kurulduğu anlaşılmıştı. Brezilya federal savcılık ofisi, soruşturmayı yürüten savcıların diğer birimlere atandığını duyurmuştu.
O dönem Lula’ya kurulan komplonun arkasında CIA’nın olduğu iddia edilmişti.
ABD’nin Brezilya’daki ve bölgedeki neoliberal dayatmalarına, IMF bağımlılığına son verilmesi doğrultusunda politikalar izleyen, Brezilya’yı dünyanın 10. büyük ekonomisi haline getiren, Çin ile ilişkileri geliştiren, ülkeyi BRICS’in kurucularından yapan, bölgesel entegrasyonu savunan Lula, uyguladığı sosyal politikalarla yaklaşık 30 milyon Brezilyalının fakirlikten kurtulmasını sağlayarak halkın da sevgisini kazanmıştı.
Lula’ya dava süreci ve hapsedilmesi, sağı iktidara taşıyan ABD destekli bir darbe olarak nitelendiriliyordu.
İlginizi Çekebilir
-
ABD’li general, Çin savaş gemilerinin Peru’nun yeni büyük limanını kullanabileceği uyarısında bulundu
-
Brezilya, Venezuela’nın BRICS üyeliğine destek vermiyor
-
Charles Michel: AB gelişmekte olan dünyaya ders vermeyi bırakmalı
-
BRICS Zirvesi Putin’in vereceği akşam yemeğiyle başlıyor
-
AB-Mercosur müzakereleri sürerken Fransa “tecrit oluyor”
-
FT: Çin, Küba’nın serbest piyasa reformlarına direnmesinden rahatsız
AMERİKA
Biden’dan Ukrayna’ya kritik hamle: ATACMS füzeleri için onay çıktı
Yayınlanma
2 saat önce18/11/2024
Yazar
Harici.com.trThe New York Times gazetesinin konuya aşina yetkililere dayandırdığı haberine göre Joe Biden yönetimi, aylarca süren görüşmelerin ardından Ukrayna’ya uzun menzilli ATACMS füzeleriyle Rusya toprakları içindeki hedefleri vurma yetkisi verdi.
Yetkililerin aktardığına göre, ilk saldırıların hedefinde Kursk oblastındaki Rusya ordusu birlikleri yer alacak.
Ukrayna ordusunun ağustos başından bu yana bölgenin bir kısmını kontrolünde tutması üzerine Rusya, yaklaşık 50 bin kişilik bir güç oluşturarak bin kilometrekarelik alanı elinde tutan Ukrayna birliklerini bölgeden çıkarmaya çalışıyor.
Gazetenin kaynaklarına göre, ATACMS saldırılarının kapsamı ilerleyen dönemde genişleyebilir.
Reuters haber ajansının kaynaklarının aktardığına göre, Rusya’ya yönelik ilk ATACMS saldırıları önümüzdeki günlerde gerçekleştirilecek.
300 kilometre menzilli füzelerin özel bir versiyonunun kullanılması planlanıyor.
Kiev yönetimi, eylül ayında Washington’a sunduğu hedef listesinde, sınırdan yüzlerce kilometre içerideki depolar, yakıt üsleri ve askeri havaalanlarını içeren stratejik noktaları belirlemişti.
Amerikan Savaş Araştırmaları Enstitüsü (ISW) verilerine göre, 300 kilometre menzile sahip ATACMS füzeleri, Rusya’nın toplam nüfusu 4,7 milyon olan dokuz büyük şehrini hedef alabilme kapasitesine sahip.
Bu şehirler arasında Rostov-na-Donu (1,14 milyon nüfus), Voronej (1,046 milyon nüfus) gibi metropoller ile Kursk (436 bin), Orel (296 bin), Bryansk (373 bin), Lipetsk (486 bin), Smolensk (312 bin) ve Kaluga (329 bin) gibi oblastlar da bulunuyor.
ISW’nin analizine göre, Batı’nın uzun menzilli silahlarının etki alanında en az 245 Rus askeri tesisi yer alıyor. Bu tesisler arasında Rusya’nın askeri havacılığına ait 16 havaalanının yanı sıra birlik üsleri, karargahlar, komuta merkezleri ve yakıt depoları da bulunuyor.
Fransa ve İngiltere’den de izin geldi
Öte yandan Le Figaro gazetesi, Fransa ve İngiltere’nin Ukrayna’ya uzun menzilli SCALP/Storm Shadow füzeleri ile Rus topraklarına saldırı izni verdiğini bildirdi.
Hedefler arasında, “Kursk oblastındaki Ukrayna güçlerini tehdit eden” Rus birliklerinin yer alabileceği belirtiliyor. Ancak Biden, Kiev’e başka bölgelerde de uzun menzilli silahlar kullanma yetkisi verebilir.
Trump yönetimi, kararı yeniden değerlendirebilir
Bunun yanı sıra ekibinden bir temsilci, TASS’a yaptığı açıklamada, ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın, Biden’ın söz konusu kararını yeniden gözden geçirebileceğini belirtti.
İsmi belirtilmeyen temsilci, “Hemen hemen her şey yeniden değerlendirilecek. Ancak ABD’de her zaman yalnızca bir başkan vardır ve bu kişi, 20 Ocak 2025 günü öğlene kadar (Trump’ın yemin törenine kadar) Joe Biden’dır. Bu füzelerin kullanım kararı ona aittir,” dedi.
Bu arada, Trump’ın geçiş ekibinin bir temsilcisi olan İletişim Direktörü Stephen Cheung, Biden’ın kararını doğrudan yorumlamadı.
CNN’e yaptığı açıklamada Cheung, Trump’ın Moskova ile Kiev arasında müzakereler düzenlenmesine yönelik çağrılarını bir kez daha hatırlattı.
Cheung, “Başkan Trump’ın kampanya sırasında söylediği gibi, iki tarafı bir araya getirip barışı müzakere edebilecek, savaşı ve ölümleri sona erdirmek için çalışabilecek tek kişi kendisidir,” ifadelerini kullandı.
Ayrıca Cheung, Trump’ın veya danışmanlarının Biden yönetiminden bu konuda bir bilgilendirme alıp almadığına dair soruyu yanıtlamaktan kaçındı.
Trump’ın ekibindeki önemli isimlerden milyarder Elon Musk, Ukrayna’nın Batı silahlarını Rusya topraklarına karşı kullanmasının Batı açısından risk oluşturacağını söylemişti. Musk’a göre Moskova, bu tür saldırılara “ayni karşılık verecek.”
AMERİKA
Joseph Nye, Çin’e karşı ABD-Japonya ittifakını güçlendirmeyi önerdi
Yayınlanma
3 gün önce15/11/2024
Yazar
Harici.com.trEski ABD Savunma Bakan Yardımcısı ve Uluslararası İlişkiler teorilerinde neoliberal kurumsalcılığın temsilcilerinden Joseph Nye, cuma günü yaptığı açıklamada, ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın ikinci döneminde gümrük tarifeleri konusundaki öngörülemezliğini uluslararası müzakerelerde bir pazarlık taktiği olarak kullanacağını söyledi.
Nye, Nikkei ve ABD Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi tarafından düzenlenen bir güvenlik sempozyumunda konuştu.
Nye, Trump’ın “öngörülemezliği pazarlıktaki en önemli silahı olarak gördüğünü” söyledi.
Oturumda konuşan eski ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Armitage da “‘Transaksiyonel’ bir başkan bekleyebilirsiniz” dedi.
Trump seçim kampanyası sırasında Çin’den yapılan ithalata %60, diğer ülkelerden yapılan ithalata ise %10 ila %20 oranında gümrük vergisi getirme sözü vermişti. Armitage, “[Trump] bunu çok sık ve çok yüksek sesle söylediği için göreceğimiz ilk şey gümrük tarifeleri olacak” dedi ve ekledi: “Trump’ın gümrük tarifeleri ve bunların gerçekte ne anlama geldiği konusunda hiçbir fikri yok.”
Aynı zamanda Harvard Üniversitesi John F. Kennedy School eski dekanı olan Nye, ticaret hukukunun bir başkana ulusal güvenlik gerekçesiyle gümrük vergisi uygulama yetkisi verdiğini ancak bunun çelik ya da otomobilin ötesinde kozmetik gibi ürünlere nasıl uygulanabileceğinin belirsiz olduğunu belirtti.
“Bence %60 gümrük vergisi ilan edecekleri bir şey görmeniz muhtemel,” dedi ve ekledi: “Ancak [Çin Devlet Başkanı] Xi Jinping ile bir anlaşma yapmaya çalışması da ihtimal dışı değil.”
Nye, örneğin ABD’de yatırım yapma sözü karşılığında belirli malları ya da alanları muaf tutan bir anlaşma yapılabileceğini söyledi.
“[Trump] hem pastayı yemeyi hem de pastadan yemeyi seviyor. ‘X’e %60 gümrük vergisi koydum’ diyecek ama sonra Y ve Z’nin pazarlık konusu yapılmadığını ve %5’in üzerinde gümrük vergisi olmadığını göreceksiniz.”
Trump’ın “Önce Amerika” şeklindeki diplomatik tutumu sorulduğunda Armitage, “Bay Trump’ın dünya genelinde başka herhangi bir ilişki için gerçek duygular beslediğini sanmıyorum” dedi.
“Yönetiminde dost ve müttefiklerle daha iyi ilişkiler geliştirmek isteyen insanlar olacaktır, ama bunu çözmek biraz zaman alacak. En az ilk altı ay içinde retorik dışında büyük değişiklikler beklemiyorum” diye devam etti.
Çin’e karşı Japonya kartı
Bu arada Nye, “ABD’de Çin’e karşı durma konusunda iki partiden de çok güçlü bir destek var ve bu da Japonya’nın kesinlikle kilit bir müttefik olduğu anlamına geliyor” dedi.
Bununla birlikte Nye, “Trump [Japonya’dan] örneğin daha fazla katkı ve ev sahibi ülke desteği isteyebilir ya da belirli ticaret alanlarında bazı tavizler talep edebilir” diye ekledi.
Nye ayrıca Japon yumuşak gücünün rolünü de vurguladı. Japonya’nın özellikle altyapı projelerine odaklanan uluslararası yardımlarına atıfta bulunarak, Güney Pasifik adaları da dahil olmak üzere Çin’in bölgedeki Kuşak ve Yol Girişimine meydan okumak için “Japonya’nın ABD’den daha uygun olduğunu” söyledi.
Armitage, Japonya Başbakanı Shigeru Ishiba’ya bir öneri olarak şunları söyledi: “Bay Trump’ın dostu olmaya çalışmayın. Sadece uygun bir ilişki kurmaya çalışın. … Anladığım kadarıyla uluslararası alanda hiç kimse Trump’ın dostu değil.”
Nye, Çin’in Japonya ve ABD için zorluklar teşkil ettiğini, bu nedenle Washington ve Tokyo’nun “kaderlerinin birlikte kalmak olduğunu” söyledi. “Temel olarak, daha geniş jeopolitik durum, ABD-Japonya ittifakının dünyadaki en önemli ittifak olarak kalacağı anlamına geliyor” dedi.
ABD-Çin ilişkileri üzerine bir başka oturumda, yakın zamana kadar Başkan Joe Biden’ın Ulusal Güvenlik Konseyi’ndeki öne çıkan Çin uzmanlarından biri olan Rush Doshi, Trump’ın Çin politikası ile Trump’ın ekibinin politikasının “tam olarak aynı şey olmadığına” dikkat çekti.
Doshi, Trump’ın ilk döneminde ekibinin iki partili uzlaşıya dayalı “rekabetçi bir yaklaşım” benimsediğini, Trump’ın kendisinin ise “daha işlemsel, daha çok kendi bireysel öngörülemezliğine dayalı” bir yaklaşım benimsediğini ve bunun da bazen ekibinin yaklaşımını baltaladığını söyledi.
Asya güvenliği alanında kıdemli araştırmacı ve Çin Güç Projesi direktörü Bonny Lin ise, ikinci Trump yönetiminin “çok daha keskin bir çerçeveye ve Çin’e daha keskin bir odaklanmaya” sahip olmasını beklediğini belirtti.
AMERİKA
Biden, Trump dönmeden önce TSMC’ye 6,6 milyar dolarlık Çip Yasası hibesini kesinleştirdi
Yayınlanma
3 gün önce15/11/2024
Yazar
Harici.com.trBiden yönetimi, seçilmiş başkan Donald Trump’ın göreve gelmesinden iki ay önce Taiwan Semiconductor Manufacturing Co. (TSMC) şirketine 6,6 milyar dolarlık Çip Yasası hibesini tamamladı.
Üst düzey yönetim yetkilileri, paranın şirketin proje kilometre taşlarına ulaşmasına bağlı olarak aşamalı olarak ödeneceğini, ancak TSMC’nin bu yılın sonuna kadar en az 1 milyar dolar almasının beklendiğini söyledi.
TSMC Arizona’daki üç fabrikada 3 nanometre, 2 nm ve A16 çipleri üretecek ve şirketin ABD’deki toplam yatırımı 65 milyar dolara ulaşacak.
Arizona’daki ilk fabrikada 4 nm ve 5 nm çipler de üretilecek ve 2025 yılının ilk yarısında yüksek hacimli üretime başlanacak. İkinci fabrikada üretimin 2028’de, üçüncü fabrikada ise on yılın sonunda başlaması planlanıyor.
Nanometre, bir çip üzerindeki transistörler arasındaki mesafeyi ifade ediyor. Daha küçük bir sayı genellikle daha gelişmiş ve güçlü bir çipe işaret etmekte.
ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo perşembe günü düzenlenen bir brifingde gazetecilere yaptığı açıklamada, “İlk kez bu öncü çipleri ABD’de üreteceğimizi söyleyebileceğiz” dedi.
Raimondo, “TSMC, çip [üretiminin] verimliliğinin önemli bir göstergesi olan verim oranlarının Arizona’da da Tayvan’da olduğu kadar iyi olduğunu doğruladı” dedi. “Bu inanılmaz bir şey. Bunu yapmak inanılmaz derecede zor … ve burada ilk kez yapılıyor” diye ekledi.
TSMC, 6.6 milyar dolarlık hibenin yanı sıra 5 milyar dolarlık kredi de alacak ve sermaye harcamalarının %25’ine kadar yatırım vergisi kredisi talep edebilecek.
Tayvanlı şirket, 8,5 milyar dolar hibe alan Intel’in ardından Çip Yasası’ndan yararlanan en büyük ikinci şirket konumunda. Güney Koreli Samsung ise 6.4 milyar dolarla üçüncü en büyük hibeyi alacak.
Biden’ın Ticaret Bakanlığı, 39 milyar dolarlık Çip Yasası üretim fonunun 36 milyar dolardan fazlası için ön şartnameleri açıkladı. TSMC, şu ana kadar nihai şartlara ulaşan sadece ikinci proje. Kesinleşen diğer tek Çip Yasası fonu, 123 milyon dolar ile ödüllendirilen ABD’li yarı iletken üreticisi Polar Semiconductors.
Trump’ın dönüşü, yarı iletken üretimini ülkeye taşımayı amaçlayan Çip Yasası’nın geleceğine gölge düşürdü. Seçilmiş başkan anlaşmayı eleştirerek “çok kötü” olarak nitelendirdi ve bunun yerine yarı iletken üretimini ABD’ye çekmek için gümrük tarifelerini kullanmayı önerdi.
Nikkei Asia’ya konuşan üst düzey bir yönetim yetkilisi, nihai anlaşmaların imzalanmasının Trump yönetimine şartları değiştirmek için çok az alan bıraktığını çünkü “bunun bağlayıcı bir sözleşme olduğunu” söyledi. “Yani şirket kilometre taşlarını yerine getirdiği sürece, hükümetin ilerlemesi için sözleşmeye bağlı bir anlaşma” dedi.
Beyaz Saray ulusal ekonomi danışmanı ve Çip Uygulama Yönlendirme Konseyi eş başkanı Lael Brainard’a göre ufukta benzer hamleler var. Brainard perşembe günü gazetecilere verdiği demeçte, “Önümüzdeki iki ay boyunca, Ticaret Bakanlığı’nın daha fazla ödülü sonuçlandırdığını görmeye devam edeceksiniz ve bugüne kadar kaydedilen ilerlemenin on yılın sonuna kadar devam etmesini sağlayacağız” dedi.
“Avrupa, ABD’nin eklentisi olarak kalırsa, dünyanın önemsiz bir parçası haline gelecek”
Tusk, Putin’i aradığı için Scholz’u önce övdü sonra eleştirdi
Rusya’dan ABD’ye uranyum ihracatına geçici kısıtlama
Graham’den Netanyahu’ya: Nükleer İran’ı durdurmak için ne gerekiyorsa yapın
Biden’dan Ukrayna’ya kritik hamle: ATACMS füzeleri için onay çıktı
Çok Okunanlar
-
GÖRÜŞ2 hafta önce
Rusya-Ukrayna Savaşında Kuzey Kore’nin askeri hamlesinin etkileri
-
AMERİKA2 hafta önce
ABD seçimlerinde “üçüncü aday”: Jill Stein
-
RUSYA6 gün önce
Patruşev’in Kommersant röportajı: Montrö ihlaline göz yummayacağız
-
AMERİKA1 hafta önce
Fukuyama: Trump’ın geri dönüşü Amerika ve dünya için ne anlama geliyor?
-
GÖRÜŞ1 hafta önce
Valdai izlenimleri: Trump’lı yıllar başlarken…
-
AVRUPA2 hafta önce
Almanya’da hükümet dağıldı: Buraya nasıl gelindi?
-
GÖRÜŞ2 hafta önce
İsrail’in ‘sekiz cepheli çatışmada’ tuzağa düşürülmesine dair bir inceleme
-
DÜNYA BASINI6 gün önce
Donald J. Trump’ın ideolojisi