Bizi Takip Edin

AVRUPA

Macron’dan darbe girişimi: Hükümeti Halk Cephesi’ne vermedi

Yayınlanma

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, erken Ulusal Meclis seçimlerinin ikinci turundan birinci parti olarak çıkan Yeni Halk Cephesi’nin (NFP) başbakan adayı Lucie Castets’i geri çevirerek, 5. Cumhuriyet tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir uygulamaya imza attı.

Dün Ulusal Birlik (RN) liderleri Marine Le Pen ve Jordan Bardella’nın yanı sıra, Les Républicains (LR) lideri Éric Ciotti ile de bir araya gelen Macron, akşam saatlerinde yaptığı açıklamada, kararını “bir NPF hükümetini aday göstermesi halinde kısa süre içinde parlamento tarafından engellenecekleri ve yok edilecekleri” gerekçesine dayandırdı.

Oysa teamüller, Cumhurbaşkanının seçimlerden birinci çıkan partiye hükümeti ve başbakanlığı vermesine işaret ediyordu.

Seçimlerin kaybedeni olmasına rağmen yaklaşık 50 gündür ülkeyi yönetmeye devam eden Macron, Fransa’nın “kurumsal istikrara” ihtiyacı olduğunu ve solun parlamentoda güvenoyu alamayacağını ileri sürdü.

Seçimlerden bu yana, Paris Olimpiyatları da dahil olmak üzere, Fransa’yı NFP’nin öfkesine yol açan geçici bir hükümet yönetiyor.

Fransa’da hükümet müzakereleri: Boyun Eğmeyen Fransa dışlanıyor

Cumhurbaşkanı, Boyun Eğmeyen Fransa’yı dışladı

Macron, bugün (27 Ağustos) parti liderleriyle yeni istişarelere başlayacağını söyledi ve solu diğer siyasi güçlerle işbirliği yapmaya çağırdı.

Macron açıklamasında, “Sosyalist Parti, Yeşiller ve Komünistler henüz diğer siyasi güçlerle işbirliği yapmanın yollarını önermediler. Şimdi bunu yapmak onlara düşüyor,” diye ekledi.

Burada ilginç olan, Macron’un NFP’yi oluşturan ana unsurlardan biri olan Boyun Eğmeyen Fransa’dan (LFI) bahsetmemesi. Hükümet kurma görüşmeleri sırasında sağcı-muhafazakâr LR, LFI’nın yer aldığı ya da LFI’nın programının damga vurduğu bir hükümeti asla istemediklerini söylemişti.

Le Pen ve Bardella, Halk Cephesi’ni “ulusal tehlike” ilan etti

Nitekim RN lideri Bardella da Macron ile görüştükten sonra yaptığı açıklamada, NFP’nin ülke için bir “tehlike” olduğunu ileri sürdü. 

Bardella gazetecilere verdiği demeçte, “Yeni Halk Cephesi, programı, hareketleri ve onu temsil eden kişilikleriyle kamu düzeni, sivil barış ve tabii ki ülkenin ekonomik yaşamı için bir tehlike oluşturmaktadır. Ülkeyi Fransız toplumunu parçalayacak bir hükümetten korumak niyetindeyiz,” diyerek Macron’un hamlesine destek vereceğinin sinyalini verdi.

Le Pen ise Macron’un kaostan çıkış yolunu çizmek için bir referandum çağrısı yapabileceğini öne sürdü ve apolitik teknokratlardan oluşan sözde bir “teknik” hükümete karşı olduğunu söyleyerek, “Sadece teknik isimlerin arkasına saklanan siyasi hükümetler var,” dedi.

RN, herhangi bir solcu başbakan adayına hükümet kurma görevi verilmesi halinde derhal güvensizlik oylaması çağrısı yapacaklarını da söyledi.

Boyun Eğmeyen Fransa’dan eylem çağrısı

Yeni Halk Cephesi ve LFI ise Macron’un kararına sert tepki gösterdi. Macron’un seçim sonuçlarına saygı göstermeyeceğini söylemesinin ardından, seçimleri kazanan Yeni Halk Cephesi koalisyonunun ana siyasi gücü olan LFI tarafından Macron’a karşı azil süreci başlatıldı. 

Parti ayrıca Fransa çapında bir protesto hareketi çağrısında da bulundu.

LFI açıklamasında, Macron’un “kurumsal istikrarı” öne sürdüğü, fakat bunu yapmanın ona değil, parlamentoya düştüğü vurgulanıyor. Macron’un yetkisini suiistimal ettiğini savunan LFI, Lucie Castets dışında herhangi bir başbakan önerisinin de gensoru önergesine konu olacağını ilan etti.

Açıklamada, “İçinde bulunduğumuz anın ciddiyeti, Fransız toplumunun, kurbanı olduğu otokratik gücün inanılmaz bir şekilde kötüye kullanılmasına karşı kesin bir tepki vermesini gerektirmektedir. Boyun Eğme hareketi, demokrasiye saygı için yürüyüşler yapılmasını önermektedir. Demokrasiye bağlı tüm örgütlerin bir araya gelerek cumhurbaşkanını seçim sonuçlarını tanımaya zorlaması dileğini ifade eder,” denildi.

Mélenchon’dan halka ve siyasetçilere davet

LFI ulusal koordinatörü Manuel Bompard da, Macron’un yorumlarını “kabul edilemez bir anti-demokratik darbe” olarak nitelendirdi.

LFI lideri Jean-Luc Mélenchon, cumhurbaşkanına karşı bir “görevden alma önergesi” de dahil olmak üzere halk ve siyasetçiler tarafından “sağlam ve güçlü bir tepki” verilmesi çağrısında bulundu.

Komünist Parti lideri Fabien Roussel “büyük bir halk seferberliği” çağrısında bulundu ve yeni görüşmeleri reddetti.

Yeşiller Partisi lideri Marine Tondelier ise “demokrasinin iyiliği için halkın Macron’dan kurtulması gerektiğini” söyledi ve “O kaos ve istikrarsızlık demektir,” dedi.

AVRUPA

İktisatçılara göre Avro bölgesi küresel ticaret savaşının tehdidi altında

Yayınlanma

Financial Times’ın (FT) 72 iktisatçıyla yaptığı bir ankete göre, olası bir küresel ticaret savaşı ve bölgesel siyasi felç olma hali, 2025 yılında Avro bölgesi ekonomisinin karşı karşıya olduğu en büyük iki tehdit.

ABD ile büyük bir ticaret fazlasına sahip olan Avro bölgesi, sadece yüksek gümrük vergilerine değil, aynı zamanda Donald Trump’ın eylemlerine karşılık olarak Çin’in küresel piyasalara ucuz ürünler sürmesi tehdidine de maruz kalıyor.

Analist Eurasia Group’un Avrupa Genel Müdürü Mujtaba Rahman, “Trump’ın ikinci başkanlığı şu anda en büyük siyasi ve iktisadi risk. Avrupa gümrük tarifelerine ve Trump’ın Çin’den daha agresif bir şekilde ayrışmaya zorlamasına maruz kalacak,” dedi.

FT’nin anketine katılan iktisatçılar, ABD’nin uygulayacağı gümrük vergilerinin tetikleyeceği bir ticaret çatışmasına neredeyse kesin gözüyle bakıyor: Katılımcıların yüzde 69’u bunu olası görürken, yüzde 68’i böyle bir senaryonun gelecek yıl bölge için en büyük tehdit olduğu konusunda uyarıyor.

Ankete katılanların yüzde 81’i, ikinci bir Trump döneminin Avro bölgesi büyümesi üzerinde baskı yaratacağını söyledi.

Ankete katılan 72 kişi Avro bölgesi ekonomisinin ortalama olarak sadece %0,9 oranında büyümesini bekliyor. Bu, üst üste üçüncü düşük büyüme yılı olacak ve Avrupa Merkez Bankası personelinin aralık ayında öngördüğü yüzde 1,1’in altında kalacak.

Fakat tek para birimi bölgesinin resesyondan kaçınabileceği konusunda geniş bir mutabakat var.

Ankete katılan ekonomistlerin çoğu (yüzde 61) AMB Başkanı Christine Lagarde’ın AB politika yapıcılarına topyekûn bir ticaret savaşından kaçınmak için Trump ile ticaret müzakerelerine girme çağrısını destekliyor.

İyimserlik için potansiyel nedenler sorulduğunda, her beş kişiden biri faiz oranlarındaki düşüşe ve tüketici talebinde bir miktar artış umuduna atıfta bulundu.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Elon Musk’ın Almanya hücumundaki son durağı Der Spiegel

Yayınlanma

Dünyanın en zengin insanı Elon Musk, Almanya’da açıkça Almanya için Alternatif’i (AfD) desteklediğini ilan edip bu ülkedeki “önemli yatırımları” nedeniyle Almanya hakkında konuşabileceğini söylemesinin ardından şimdi de ünlü Alman dergisi Der Spiegel’e çattı.

Musk, Alman siyasetine karıştıktan ve özellikle de Şansölye Olaf Scholz’e “aptal” diyerek saldırdıktan sonra şimdi de ünlü haber dergisi Der Spiegel’in peşine düştü.

Musk, “[Bill] Gates’in Spiegel’e para göndermesi ve Spiegel’in de benim hakkımda hit yazılar yazması ilginç,” diye yazdı. 

Haber dergisi son yıllarda Microsoft’un kurucusu Bill Gates’in vakfından 5,4 milyon dolardan fazla para aldı. Medya mensuplarına göre bu fon tartışmalara yol açtı ve artık sona erecek.

Musk, Gates’in bağışlarını Almanca olarak yorumladı ve “Der Spiegel yozlaşmış!” dedi.

Musk, hafta sonu Welt am Sonntag için kaleme aldığı yazıda, AfD’yi “bu ülke için son umut kıvılcımı” olarak tanımlayınca Alman siyasetinin tepkisini çekmişti.

Bir Alman hükümet sözcüsü pazartesi günü yaptığı açıklamada, teknoloji milyarderi Elon Musk’ın Almanya’da şubat ayında yapılacak ulusal seçimlere müdahale etmeye çalıştığını söyledi.

Sözcü gazetecilere yaptığı açıklamada, “Elon Musk’ın federal seçimleri etkilemeye çalıştığı gerçekten de söz konusu,” dedi ve Musk görüşlerini ifade etmekte özgür olsa da, “fikir özgürlüğünün en büyük saçmalıkları da kapsadığını” ekledi.

Sözcü, Alman hükümetinin şimdilik Musk’ın X platformunda kalacağını söyledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya’da “Mittelstand”lar 2025’te krizin derinleşmesini bekliyor

Yayınlanma

Alman Mittelstand İşletmeler Birliği (BVMW) tarafından yapılan bir ankete göre, her on Mittelstand’dan sekizi 2025 yılında Alman ekonomisinin hızla küçülmesini bekliyor.

Mittelstand adı verilen şirketler, klasik “KOBİ” kategorisine alınamayacak, kimisi ihracat pazarının yüzde 90’ına sahip geleneksel Alman şirketlerine verilen isim. Mittelstand kategorisindeki şirketler, Alman ekonomisinin, özellikle istihdamın bel kemiğini oluşturuyor.

WELT’te yer alan habere göre ankete katılan şirketlerin yüzde 58’i iktisadi bir gerileme beklediklerini söyledi. Her beş şirketten biri önümüzdeki on iki ay içinde bir bunalıma hazırlanıyor.

Ankete göre, Mittelstandların yüzde 40’ı sona eren yılda cirolarında düşüş kaydetti. Katılımcıların yüzde 40’ı da yeni yılda bir önceki yıla kıyasla daha az yatırım yapmayı planladıklarını belirtti.

Genel iktisadi duruma ek olarak, Mittelstandlar özellikle vasıflı işgücü sıkıntısı konusunda endişe duyuyor: Şirketlerin yüzde 62’si önümüzdeki yıl boş eğitim pozisyonlarını dolduramayacaklarından korkuyor.

BVMW Federal Genel Müdürü Christoph Ahlhaus, “Sadece ekonomimiz değil, toparlanmaya olan güven de son yıllardaki siyasi gidiş gelişler nedeniyle sarsıldı. Almanya’da siyasi sorumluluk üstlenmek isteyen herkes, ekonomimizin yeniden nasıl ilerleyebileceğini kesin bir şekilde açıklamalıdır,” dedi.

BVMW baş iktisatçısı Hans-Jürgen Völz, şirketlerin umutlarını yeniden kazanabilmeleri ve Almanya’ya yatırım yapabilmeleri için bürokrasinin azaltılması, enerji maliyetleri, işgücü piyasası ve sosyal politika alanlarında bir reform politikası uygulanmasının önemli olduğunu söyledi.

Völz, “Dünya çapında yer seçebilen büyük şirketlere ve kurumlara değil, 3,5 milyon Alman Mittelstandına odaklanmak çok önemlidir. Pazar günleri Mittelstandları öven iyi niyetli konuşmaların, pazartesiden cumaya kadar parlamentoda buna uygun siyasi eylemlerle eşleştirilmesi önemlidir,” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English