Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Çin dönüşü yaptığı ‘stratejik özerklik’ açıklamaları Avrupa’yı karıştırdı.
ABD’nin Kıta üzerindeki etkisini azaltma çağrısına özellikle Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinden tepki gelirken, Macron’un görüşlerinin alıcısının arttığı da anlaşılıyor.
Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel’e göre, Macron’un ‘stratejik özerklik’ açıklamaları, gitgide daha fazla AB lideri tarafından kabul görmeye başladı.
Bugün (Çarşamba) yayınlanacak bir röportajda Michel, Fransız televizyon programı La Faute à l’Europe’a, “Stratejik özerklik konusunda birkaç yıl öncesine kıyasla bir sıçrama yaşandı,” dedi.
Macron’un ‘stratejik özerklik’ meselesinde yalnız olmadığını savunan Michel, “Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkiler konusunda, Avrupa Konseyinde nüanslar ve hassasiyetler olabileceği açıktır. Bazı Avrupalı liderler bazı şeyleri Emmanuel Macron’un söylediği şekilde söylemeyebilir. Bence pek azı gerçekten Emmanuel Macron gibi düşünüyor,” ifadelerini kullandı.
Michel, ABD ile ittifaka büyük bir bağlılık bulunduğunu, bununla birlikte bu ittifakın ABD’yi her koşulda ‘körü körüne, sistematik olarak izlemek’ anlamına gelmesi durumunda buna ‘Hayır’ diyeceğini söyledi.
Liz Truss’tan ‘zayıflık’ açıklaması
Eski Birleşik Krallık Başbakanı Liz Truss, Washington’da Heritage Foundation’da yaptığı konuşmada, Pekin ile köprü kurma girişimi nedeniyle Emmanuel Macron’u eleştirdi.
Batıdaki pek çok insanın Çin ve Rusya gibi ‘otoriter’ yönetimleri ‘yatıştırdığını’ öne süren Truss, Batılı liderlerin Çin’i ziyaret ederek Xi Jinping’den Ukrayna savaşı için destek istemelerinin bir ‘zayıflık işareti’ olduğunu söyledi.
Truss, “Bunun yerine enerjimizi Tayvan’ı desteklemek için daha fazla tedbir almaya harcamalıyız. Tayvan’ın kendini savunabildiğinden emin olmalıyız,” dedi.
Borrell de Çin yolcusu
Öte yandan Avrupa Birliği Dış İlişkiler Temsilcisi Josep Borrell, Perşembe günü Çin’e gidecek.
Borrell’in Çin Dışişleri Bakanı Qin Gang ile yıllık AB-Çin stratejik diyaloğu için bir araya gelmesi bekleniyor. Borrell, Çin Savunma Bakanı Li Shangfu ile de görüşecek.
Borrell’in, birliğin kendi ‘Tek Çin’ politikasına olan bağlılığını yinelemesi, ancak bu çerçevede Tayvan ile bağlar kurma hakkını yeniden vurgulaması bekleniyor.
Euractiv’e konuşan üst düzey bir AB yetkilisi, Borrell’in seyahati ile ilgili yaptığı açıklamada, “Bu, özellikle Tayvan Boğazında, Tayvan’ın içinde ve çevresinde barışın korunması açısından kritik bir öneme sahip,” dedi.
Yetkili, AB ülkelerinin ABD gibi Tayvan’a askeri yardım etmediğini, bununla birlikte ‘güçlü bir ekonomiye sahip’ Tayvan ile ‘güçlü bir ilişkiye’ sahip olduklarını belirtti.
Borrell’in, Pekin’e yönelik üçlü Brüksel politikasını yinelemesi bekleniyor. Bu politika, Çin’i hem ortak, hem rakip, hem de hasım olarak görüyor.
Doğu ve Orta Avrupa Macron’a kızgın
Avrupa içinden Macron’un açıklamalarına yönelik en büyük tepki Doğu Avrupa’dan geldi.
Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki, ABD’ye yapacağı ziyaret öncesinde verdiği demeçte, “Bazı Batılı liderler herkesle, Rusya ile ve Uzak Doğu’daki bazı güçlerle işbirliği yapmayı hayal ediyor,” dedi.
Morawiecki, ABD ile ittifakın Avrupa güvenliğinin ‘mutlak temeli’ olduğunu savundu. Başbakan, “ABD’den stratejik özerklik inşa etmek yerine, ABD ile stratejik bir ortaklık öneriyorum,” ifadelerini kullandı.
Politico’ya göre ise Doğu Avrupalılar kapalı kapılar ardında çok daha açık sözlü davranıyor.
Doğu Avrupa ülkelerinden bir diplomat, Politico’ya şunları söyledi: “[Macron’un] bu çok zorlu zamanlarda transatlantik ilişkiler konusundaki tutumunu anlayamıyoruz. AB olarak birlik içinde olmalıyız. Ne yazık ki bu ziyaret ve ardından gelen açıklamalar yardımcı olmuyor.”
Doğu Avrupa’dan bir başka üst düzey diplomat ise, “Jeopolitik değişimlerin yaşandığı mevcut dünyada ve özellikle de Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaş karşısında, demokrasilerin her zamankinden daha yakın bir şekilde birlikte çalışması gerektiği açıktır,” dedi.
Üçüncü diplomat ise Macron’un açıklamalarının ‘kendi görüşleri’ olduğunu ve AB’nin politikalarını yansıtmadığını savundu.
Orta Avrupalı bir diplomat Macron’un tutumunu ‘oldukça çirkin’ olarak nitelerken, aynı bölgeden bir başka yetkili de emeklilik reformları nedeniyle Fransa’yı sarsan protestolara atıfta bulunarak, Macron’un ‘dikkatleri diğer sorunlardan uzaklaştırma ve Fransa’nın olduğundan daha büyük olduğunu gösterme’ çabası içinde olduğunu savundu.