Hindistan Başbakanı Narendra Modi, perşembe günü Beyaz Saray’da Donald Trump’la görüşecek. Reuters’ın haberine göre Modi görüşmeye, gümrük tarifeleri, yeni iş anlaşmaları ve Çin’e karşı işbirliği konusunda vereceği tavizlerin ABD başkanının beğenisini kazanacağını umarak geliyor.
Başkanlık koltuğuna oturalı henüz bir ay bile olmayan Trump, yeni ticaret anlaşmaları, yatırım ya da kolluk kuvvetlerinden yardım almak için hem dostlarına hem de düşmanlarına karşı gümrük vergisi tehdidini kullanıyor.
Hindistan bir istisna olmayabilir. Trump’ın ilk döneminde Modi ile sıcak bir ilişkisi olmasına rağmen, Hindistan’ı ticaret konusunda “çok büyük bir istismarcı ” olarak nitelendirdi ve çelik ve alüminyum üzerindeki vergileri Hindistan’ı özellikle sert bir şekilde vurdu.
Modi’nin vaatleri
Adlarının açıklanmasını istemeyen Hintli hükümet yetkililerinin Reuters’a aktardığına göre Modi, perşembe günü Beyaz Saray’da yapacağı görüşme öncesinde sıvılaştırılmış doğal gaz, savaş aracı ve jet motoru alımlarının arttırılması gibi vaatlerde bulundu.
Hintli yetkililer ayrıca ticaret müzakereleri, ABD’nin Hindistan’a tarım ihracatı ve nükleer enerji yatırımlarına ilişkin olası anlaşmalar ile elektronik, tıbbi ve cerrahi ekipman ve kimyasallar da dahil olmak üzere en az bir düzine sektörde tarife indirimlerini de değerlendiriyor.
Trump’ın ekibinin düşüncelerini bilen bir başka kişiye göre bu alanlar Hindistan’ın iyileştirme yapması gerektiğine inandığı alanlar.
Özel bir toplantının önizlemesini yaptıkları için ismini vermek istemeyen kaynaklardan biri, Reuters’a, bunun Trump için bir “hediye” olduğunu söyledi.
Çetrefilli konular
Modi ise kasım ayında Adalet Bakanlığı tarafından rüşvet iddiasıyla suçlanan müttefiki milyarder Gautam Adani’nin davasında yardım istiyor.
Arka planda bir başka çetrefilli konu daha olacak: Trump’ın selefi Joe Biden’ın yönetimi sırasında Hindistan istihbaratının ABD’de bir Sih aktiviste suikast planladığı iddiası.
Washington’daki bir düşünce kuruluşu olan Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nin Hindistan programı başkanı Richard Rossow, bu kez gümrük tarifeleri konusunun ön planda olacağını söylüyor.
“Bu bir boks maçı olacak” dedi. “Hindistan’ın birkaç darbe almaya istekli olduğunu düşünüyorum ama bunun da bir sınırı var” diye ekledi.
ABD’nin Hindistan ile 45,6 milyar dolar ticaret açığı var. Dünya Ticaret Örgütü verilerine göre ABD’nin ticaret ağırlıklı ortalama gümrük vergisi oranı Hindistan’ın %12’sine kıyasla yaklaşık %2,2.
Trump yönetimi, ABD’den ithal edilen ürünlere gümrük vergisi uygulayan tüm ülkelere karşılıklı gümrük vergisi uygulama sözü vererek, küresel ticaret savaşının genişlemesine yönelik korkuları artıracak bir adım attı.
Trump ne istiyor?
Trump izinsiz göç konusunda Hindistan’dan daha fazla yardım istiyor . Bu ülke, teknoloji endüstrisinde çalışma vizesi ile çalışan çok sayıda kişi ve ABD’de yasadışı olarak bulunan diğerleri de dahil olmak üzere, ABD’ye gelen göçmenlerin önemli bir kaynağı.
Planlar hakkında bilgi sahibi iki kişinin Reuters’e verdiği bilgiye göre Modi’nin Washington ziyareti sırasında Elon Musk ile de bire bir görüşmesi bekleniyor. Trump’ın önemli bir müttefiki olan milyarderin Starlink şirketinin Güney Asya pazarına girme teklifi de gündeme gelebilir.
Çin gündemi
Hindistan, Trump’ın yönetimindeki pek çok kişinin ABD’nin en büyük rakibi olarak gördüğü Çin’i engelleme ve çevreleme stratejisi açısından kritik önem taşıyabilir. Hindistan, komşusu Çin’in askeri yığınağına karşı temkinli ve aynı pazarların çoğu için rekabet ediyor.
ABD-Hindistan Stratejik Ortaklık Forumu lobi grubu başkanı Mukesh Aghi’ye göre Modi, Trump’ın Çin ile Hindistan’ı dışlayan bir anlaşma yapmasından da endişe ediyor.
Şu anda Center for a New American Security adlı düşünce kuruluşunda çalışan ve Trump yönetiminin ilk döneminde Beyaz Saray’da Hindistan’a odaklanan eski bir yetkili olan Lisa Curtis, “Konuşmaların çoğu ikili ilişkiler, ticaret, göçmenlik ve savunma alımları üzerine olacak olsa da Çin konusu toplantıya damgasını vuracak” dedi.
Yine de Hindistan, Pekin ile doğrudan karşı karşıya gelmekten kaçınmaya çalışıyor ve büyük uluslararası çatışmalarda taraf seçmekten kaçınmak için “stratejik belirsizlik” dış politikasını sürdürüyor.
Bu yaklaşım aynı zamanda Hindistan’ın, Ukrayna ile savaşta olan Moskova ile ilişkilerini sürdürdüğü anlamına da geliyor. Örneğin Batı, savaşın başlamasından bu yana kendi tüketimini azaltmaya çalışırken Hindistan, Rusya’nın önemli bir enerji tüketicisi olmaya devam etti. Yeni Delhi yönetimi, Batı’nın baskılarına rağmen, müttefiki Rusya’ya yaptırım uygulamadı.
Trump çarşamba günü hem Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hem de Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskiy ile Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek için müzakerelere başlama konusunu görüştü.
ABD-Hindistan görüşmesi, Trump’ın bu görüşmeleri ilerletmek için büyük dış güçlere ne tür bir baskı uygulamak istediğine dair ipuçları sunacak.
İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, ülkesinin ABD ve Avrupa arasında taraf seçmek zorunda kalacağı fikrini “çocukça” ve “yüzeysel” olarak niteleyerek ülkesinin çıkarlarını savunmak için ne gerekiyorsa yapacağında ısrar etti.
2022’de göreve gelmesinden bu yana yabancı bir gazeteye verdiği ilk mülakatta İtalya başbakanı, Financial Times’a (FT) transatlantik ilişkilerdeki ciddi gerginliklerin üstesinden gelmenin “herkesin çıkarına” olduğunu söyledi ve bazı Avrupalı liderlerin Donald Trump’a yönelik tepkilerini “biraz fazla siyasi” olarak niteledi.
İtalyan lider, ABD Başkanını düşman olarak görmediğini ve Roma’nın “ilk müttefikine” saygı duymaya devam edeceğini açıkça belirtti.
Meloni, “Ben muhafazakârım. Trump Cumhuriyetçi bir lider. Elbette ona diğer pek çok kişiden daha yakınım ama ulusal çıkarlarını savunan bir lideri anlıyorum. Ben kendi çıkarlarımı savunuyorum,” dedi.
Avrupa’da Trump yönetimine yönelik endişelerin arttığı bir dönemde Meloni, Beyaz Saray’ın Avrupa’nın ticaret uygulamaları ve savunma harcamalarına ilişkin şikâyetlerinin önceki ABD yönetimlerini tekrarladığını söyledi.
Trump’ın otomobil ithalatına yüzde 25 gümrük vergisi getireceğini açıklamasından birkaç saat önce konuşan Meloni, ABD’nin uzun zamandır Joe Biden’ın Enflasyonu Düşürme Yasası (IRA) da dahil olmak üzere giderek daha ‘korumacı’ bir gündem izlediğini ileri sürdü.
“ABD’de korumacılığın gerçekten Donald Trump tarafından icat edildiğini mi düşünüyorsunuz?” diye soran Meloni ayrıca Trump’ın Avrupa savunması konusundaki “çatışmacı” yaklaşımının, kıtanın kendi güvenliğinin sorumluluğunu üstlenmesi için çok ihtiyaç duyulan bir “teşvik” olacağını umduğunu söyledi.
İtalyan lider, “Krizin her zaman bir fırsatı gizlediğini söylemeyi severim,” dedi. Meloni, Ekim 2022’deki seçim zaferinden bu yana İtalya’ya getirdiği siyasi istikrarı övdü ve şu anda ülkesinin savaş sonrası tarihinde en uzun süre görev yapan beşinci hükümete liderlik ettiğine işaret etti.
ABD ile ilişkilerinin sahip oldukları “en önemli ilişki” olduğunu savunan Meloni, transatlantik bir çatlaktan kaçınmanın önemini vurgulayarak, Ukrayna için güvenlik garantileri ve Trump’ın gümrük vergisi saldırısına karşı “çatışmacı olmayan bir yanıt” vizyonunu özetledi.
Meloni, “İtalya’nın [ABD] ile iyi ilişkileri olabilir ve [ABD’nin] Avrupa ile karşı karşıya gelmesini önlemek ve köprüler kurmak için İtalya’nın da yapabileceği bir şey varsa, bunu yapacağım ve bu Avrupalıların yararınadır,” dedi.
Meloni, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’in ifade özgürlüğü ve demokrasiye olan bağlılığını terk ettiği iddiasıyla Avrupa’ya yönelik sert saldırısına sempati duyduğunu da söyledi.
İtalya Başbakanı, “Aynı fikirde olduğumu söylemek zorundayım. Bunu yıllardır söylüyorum. Avrupa biraz kendini kaybetti,” iddiasında bulundu.
Meloni, Trump’ın Avrupa’ya yönelik eleştirilerinin Kıta halkına değil, “yönetici sınıfına … ve gerçekliği okumak ve insanlara cevap vermenin yollarını bulmak yerine, ideolojinizi insanlara empoze edebileceğiniz fikrine” yönelik olduğunu da ileri sürdü.
Avrupa Komisyonu, Trump’ın gümrük vergilerine misilleme yapma sözü vermiş olsa da Meloni AB’nin soğukkanlılığını korumasını istiyor. İtalyan lider, “Bazen sadece içgüdüsel olarak tepki verdiğimiz izlenimine kapılıyorum. Bu tür konularda ‘Sakin olun çocuklar’ demelisiniz. ‘Düşünelim’ demelisiniz,” dedi.
Meloni özellikle, ABD ve Avrupa arasındaki genel gümrük vergisi seviyeleri kabaca eşit olsa da, bazı spesifik kalemlerdeki yüksek vergilerin sürtüşmeye neden olduğunu savundu fakat AB’nin karar alma sürecinin yavaş ilerlemesi nedeniyle geri kaldığını söyledi.
Avrupa’da pek çok kişi Trump’ın Ukrayna’yı elverişsiz bir barış anlaşmasına zorlamaya hazırlandığından korkarken, Meloni Trump’ın çabalarına olan inancını dile getirdi ve Rusya’nın gelecekte savaşı yeniden başlatmamasını sağlamak için güçlü garantilere ihtiyaç olduğunu tekrar tekrar vurguladı.
Fransızların ve İngilizlerin Ukrayna’ya bir Avrupa “güvence gücü” gönderilmesi önerisine şüpheyle yaklaşan Meloni, bunun Moskova tarafından bir provokasyon olarak görülebileceğini söyledi ve “Burada dikkatli olmalıyız. Bu daha çok bir tehdit olarak görülebilir,” dedi.
Meloni bunun yerine, Kiev’i ittifaka kabul etmeden NATO’nun 5. Maddesindeki karşılıklı savunma hükmünün Ukrayna’yı da kapsayacak şekilde genişletilmesini savunuyor ve bunun diğer önerilerden “daha kolay ve daha etkili” olacağını iddia ediyor.
ABD, Ukrayna’da gelecekte yapılacak tüm büyük altyapı ve maden yatırımlarını kontrol etmek, Kiev’in diğer müttefiklerinin rolünü veto etmek ve Avrupa Birliği üyeliği hedefini baltalamak için bastırıyor.
Bloomberg tarafından elde edilen taslak belgeye göre Donald Trump yönetimi, Ukrayna ile revize edilmiş bir ortaklık anlaşması kapsamında tüm altyapı ve doğal kaynak projelerine yapılacak yatırımlarda “ilk teklif hakkı” talep ediyor.
Kabul edilmesi halinde ortaklık anlaşması ABD’ye Ukrayna’da karayolları ve demiryolları, limanlar, madenler, petrol ve doğalgaz ile kritik minerallerin çıkarılması gibi projelere yapılacak yatırımları kontrol etme konusunda muazzam bir güç sağlayacak.
Anlaşma, Washington tarafından kontrol edilecek özel bir yeniden yapılandırma yatırım fonuna aktarılan kârlar üzerinde ABD’ye ilk hak talebini verecek.
Belgenin en önemli noktası ise ABD’nin, savaşın başlangıcından bu yana Ukrayna’ya sağladığı “maddi ve mali faydaları” bu fona katkı olarak görmesi.
Aslında bu, Trump yönetiminin Ukrayna’yı, Kiev ortaklık fonundan herhangi bir gelir elde etmeden önce, savaşın başlangıcından bu yana sağlanan tüm ABD askeri ve ekonomik desteğinin bedelini ödemeye zorlayacağı anlamına geliyor.
Taslak belgeye göre, ABD Uluslararası Kalkınma Finansmanı Kurumu (DFC), beş yönetim kurulu üyesinden üçünü aday göstererek ve belirli kararları engellemek için kendisine özel oy hakkı veren bir “altın hisseye” sahip olarak yatırım fonunu kontrol edecek. Ukrayna diğer iki üyeyi belirleyecek ve fonun günlük yönetimine müdahale etmesi engellenecek.
Kiev hükümetinin tüm yeni doğal kaynaklar ve altyapı projelerinden elde ettiği kazancın %50’sini fona yatırması gerekecek. Taslakta, ABD’nin, yatırımı geri kazanılana kadar kârın tamamına ve yıllık %4’lük bir getiriye sahip olacağı belirtiliyor.
Ukrayna tüm projeleri “mümkün olan en erken zamanda” incelenmek üzere fona sunmakla yükümlü olacak ve DFC finanse edilen tüm programlarda yönetim kurulu üyeliği veya gözetim hakkı elde edecek.
Kiev’in reddedilen projeleri en az bir yıl boyunca “maddi açıdan daha iyi” koşullarla başka taraflara sunması da yasaklanacak.
Ayrıca taslağa göre ABD hükümeti, fonun projeyi finanse edip etmediğine bakmaksızın, Ukrayna’nın metallerini, minerallerini ve petrol ve gazını ticari koşullarla diğer taraflardan önce satın alma hakkına sahip olacak.
Herhangi bir zaman sınırlaması olmayan anlaşma, Kiev’in kritik mineralleri ABD’nin “stratejik rakibi” olan ülkelere satmasını da yasaklıyor.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’in daha önceki bir anlaşmayı imzalama planlarının geçen ay Oval Ofis’te Trump’la yaşadığı gergin tartışmanın ardından suya düşmesinin ardından ABD geçtiğimiz hafta sonu Kiev’deki yetkililere revize edilmiş bir anlaşma sundu.
Beyaz Saray geçen hafta yaptığı açıklamada, yönetimin Ukrayna’daki kritik madenleri kapsayan daha önce müzakere edilen anlaşmanın ötesine geçtiğini söyledi.
İki taraf arasında görüşmeler devam ediyor ve nihai taslak şartlarda revizyonlar içerebilir. Konuyla ilgili bilgi sahibi bir kişi Bloomberg’e yaptığı açıklamada, Ukrayna’nın ABD belgesine bu hafta kendi değişiklikleriyle yanıt vereceğini söyledi.
Zelenskiy perşembe günü Avrupalı liderlerle bir zirveye katılmak üzere gittiği Paris’te gazetecilere yaptığı açıklamada, ABD tarafından öne sürülen tam anlaşmanın “detaylı bir çalışma” gerektirdiğini ve müzakereler sırasında şartların sürekli değiştiğini söyledi.
Bir anlaşmaya varıldığını söylemek için henüz erken olsa da, “ABD ile işbirliğini destekliyoruz, ABD’nin Ukrayna’ya yardımı durdurmasına neden olabilecek tek bir sinyal vermek istemiyoruz,” dedi.
ABD Hazine Bakanlığı sözcüsü yorum talebine cevaben yaptığı açıklamada, ABD’nin anlaşmanın hızlı bir şekilde sonuçlandırılması ve hem Ukrayna hem de Rusya için kalıcı bir barışın sağlanması konusundaki kararlılığını sürdürdüğünü söyledi.
Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü James Hewitt, “Maden anlaşması Ukrayna’ya ABD ile uzun vadeli güvenlik ve barışın temeli olan kalıcı bir ekonomik ilişki kurma fırsatı sunuyor. Bu anlaşma iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendirecek ve her iki tarafa da fayda sağlayacaktır,” diye konuştu.
Ukrayna 2022 yılında AB’ye aday ülke statüsü kazandı ve tam üyelik için tamamlanması yıllar alabilecek katılım görüşmelerine başlayacak. ABD’nin Ukrayna ekonomisinin geniş alanlarını kapsayan yatırım kararları üzerinde etkin bir kontrole sahip olması halinde bu durumun daha da karmaşık bir hal alması muhtemel.
Ukrayna daha önce ABD ile yapılacak bir anlaşmanın AB ile olan ortaklık antlaşması ile çelişmemesi gerektiğini söylemişti. Ayrıca daha önce ABD’nin, Washington’un Ukrayna’ya geçmişte verdiği desteğin ortak fona katkı olarak dahil edilmesi yönündeki talebini de reddetmişti.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Paris’teki Avrupa liderleri zirvesinin ardından, Rusya’nın dondurulan 230 milyar avroluk varlığının Ukrayna’nın savaş sonrası yeniden inşası için kullanılmasını önerdi. Macron, bu konunun barış müzakerelerinin bir parçası olacağını belirtti.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Paris’te 27 Mart’ta düzenlenen Avrupa liderleri zirvesinin ardından yaptığı açıklamada, Rusya’nın dondurulan 230 milyar avroluk varlığının Ukrayna’nın savaş sonrası yeniden inşası için kullanılmasını önerdi.
Macron, bu varlıkların akıbetinin barış müzakereleri kapsamında ele alınacağını kaydetti.
Reuters haber ajansının aktardığına göre, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, dün yaptığı açıklamada, “Rusya’nın 230 milyar avro (248,12 milyar dolar) değerindeki dondurulan varlıkları, barış anlaşması kapsamında gelecekteki yeniden inşa için kullanılabilir,” ifadesini kullandı.
Macron, daha önce Maliye Bakanlığı’na, Rusya’nın dondurulan varlıklarına el konulmasının olası sonuçlarını detaylı bir şekilde inceleme talimatı vermişti.
Macron, bu talimattan önce yaptığı bir açıklamada ise uluslararası hukuka aykırı olacağı gerekçesiyle, “Dondurulan varlıkların gelirleri alınabilir ancak varlıkların kendisi alınamaz,” demişti.
Çeşitli tahminlere göre AB, G7 ülkeleri ve Avustralya, Rusya’ya ait yaklaşık 280 milyar dolarlık devlet varlığını dondurdu.
Ayrıca, özel şahıslara ait ev, yat ve uçakları da içeren yaklaşık 58 milyar dolarlık varlık da dondurulanlar arasında yer alıyor.
AB, Mayıs 2024’te dondurulan varlıklardan elde edilen gelirlerin Ukrayna’ya yardım amacıyla kullanılmasına onay vermişti.
Bu karar sayesinde Kiev yönetimi 2024 yılında 3 milyar avro elde etti ve bu meblağın yüzde 90’ı Ukrayna ordusuna destek için ayrıldı. Fonların dağılımı her yıl yeniden değerlendiriliyor.