Bizi Takip Edin

Ortadoğu

Netanyahu hükümetinde “Haredi” krizinde yeni perde

Yayınlanma

İsrail’de Yüksek Mahkeme’nin Ultra Ortodoksların (Haredi) askerlik muafiyetinin iptal edilmesiyle başlayan kriz derinleşiyor. Ultra Ortodoks koalisyon ortaklarını kaybetmeyi göze alamayan Netanyahu’nun atmaya çalıştığı son adım, koalisyonundaki diğer partilerce boşa düşürüldü.

Yüksek Mahkeme, 25 Haziran’da oy birliğiyle Ultra Ortodoks Yahudi (Harediler) erkeklerin zorunlu askerlikten muaf tutulmasının yasal dayanağının bulunmadığına ve askerliğe uygun olanların göreve alınması gerektiğine karar verdi. Kararda, askere alınmayanların kamu tarafından finanse edilen sosyal yardım ve eğitim yardımlarından da yararlanamayacakları ifade edildi.

Böylece yıllardır askerlik yapmayan ve sübvansiyonlardan yararlanan Harediler İsrail tarihinin en sağcı hükümeti döneminde bu haklarını kaybetmiş oldular. Bunun üzerine İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Ultra Ortodoks partilerin koalisyondan kopuşunu önlemek için bazı girişimlerde bulunmaya çalışıyor. Bu kapsamda Meclis’ten geçirmeye çalıştığı yasalardan biri olan Haredilerin çocuklarına kreş desteği verilmesini öngören tasarı için yeterli çoğunluğu sağlayamadı.

Netanyahu’nun tüm baskılarına rağmen Yeni Umut partisinin başkanı Bakan Gideon Sa’ar, dört sandalyeye sahip partisinin yasaya karşı oy kullanacağını söylerken, Dini Siyonizm milletvekili Ofir Sofer ile Likud milletvekili Moshe Saada ve Dan Illouz da tasarıyı desteklemeyeceklerini açıkladı. Bu durumda koalisyondaki 10 milletvekilinin tasarıya karşı oy kullanması bekleniyor. Koalisyon sekiz sandalyelik bir çoğunluğa sahip ve Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın da yasaya karşı oy kullanması bekleniyor.

Yüksek Mahkeme kararından sonra hemen hemen her hafta Harediler askerlik şubeleri önünde, zorunlu askerlik hizmetini protesto ediyor ve polis bu eylemleri zor kullanarak dağıtıyor. Fotoğraf: Mostafa Alkharouf/AA

Tasarı pazar günü Bakanlar Kurulu’nda kabul edildi ve yarın Meclis’te oylanması planlanıyordu. Ancak çoğunluğu kaybeden hükümet tasarıyı yarın Meclis’e sunmayabilir.

Yasa tasarısı askerlik hizmetini yerine getirmekle yükümlü olan ancak bunu yapmayan Haredi erkeklerin çocuklarının devlet tarafından finanse edilen kreş sübvansiyonlarından yararlanmaya devam etmesini garanti altına almayı amaçlıyor. Tasarıyı eleştirenler, İsrail ordusunun çok cepheli savaş nedeniyle ciddi insan gücü sıkıntısı çektiği bir dönemde Haredi erkekleri askerlik kaçmaya teşvik edeceğini ileri sürüyor.

7 bin Harediye askerlik yolu mu gözüktü?

Öte yandan Yüksek Mahkeme’nin Harediler için askerlik muafiyetini iptal etmesinden sonra başlayan zorla askere alınma tartışması da sürüyor.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ı koalisyon partileriyle karşı karşıya getiren krizde Netanyahu’nun Gallant’ı görevden alması beklenirken bakandan sürpriz bir hamle geldi. Gallant’ın 7 bin Haredinin askere alınması için talimat verdiği ileri sürüldü.

Israel Hayom gazetesinin haberine göre, Gallant, Haredilerin askere alınması konusunu görüşmek üzere Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, Genelkurmay Başkan Yardımcısı Amir Baram ve Ordunun Personel Müdürlüğü Başkanı Yaniv Asor ile bir araya geldi. Görüşmede, Haredilerden askere alınacak ilk grubun bilgilerine ilişkin kısa bir sunum yapıldı.

Görüşmenin sonunda Gallant, ordunun, ilerleyen günlerde 7 bin Haredi’nin askere alınmasıyla ilgili tavsiye kararını onayladı.

Temmuz ayının sonlarından bu yana, 3 bin Haredi’ye gönderilen zorunlu askerlik emrine yalnızca 900 Haredi’nin yanıt verdiği ve askerlik bürosuna gittiği belirtiliyor.

Çoğu, dini gerekçelerle askere gitmeyi reddeden Harediler, 9 milyonluk ülkede nüfusun yaklaşık yüzde 12’sini oluşturuyor.

İsrail ordusu Lübnan’da savaşmak istemiyor

Laik Yahudilerle aralarında birçok konuda görüş ayrılığı olan ve toplumun geri kalanına entegre olmayı reddeden Haredi Yahudilerin çoğu, orduda dinlerinin gerektirdiği şekilde yaşayamayacakları gerekçesiyle askerlik yapmayı istemiyor.

Kadın ve erkekler için İsrail’de 3 yıl zorunlu askerlik hizmeti bulunuyor. Yüksek Mahkeme kararına kadar Ultra Ortodoks Yahudilik inancına sahip Harediler ise 26 yaşına kadar Tevrat kurslarında (Yeşiva) eğitim almaları halinde askerlikten muaf tutuluyordu.

Haredi partiler, “Tevrat eğitiminin temel hak olduğu” yönünde bir kanunu geçirerek temsil ettikleri kesimin askerlikten muaf tutulmasını yasal güvence altına almak istiyor.

Netanyahu’nun koalisyonundaki Haredi partilerin 11’i Şas, 7’si Birleşik Tevrat Yahudiliği olmak üzere toplam 18 milletvekili bulunuyor. Bu sayı Netanyahu’nun koalisyonu için kritik önemde.

Diplomasi

Hamaney’den Trump’a nükleer anlaşma resti

Yayınlanma

Ali Hamaney

Tahran’ın kendi topraklarında uranyum zenginleştirmekten vazgeçmeyeceğini vurgulayan Hamaney’den Trump’a nükleer anlaşma resti geldi: “ABD’nin son teklifi doktrinimize ve pozisyonlarımıza yüzde 100 aykırı.”

İran’ın dini lideri Ali Hamaney İran devriminin kurucusu Ruhullah Humeyni’nin ölümünün 36. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen törende, ABD ile nükleer müzakere süreci, bölgesel ve uluslararası konular hakkında değerlendirmelerde bulundu.

ABD’nin, İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin tamamen durdurulmasını içeren nükleer anlaşma teklifini, “ulusal bağımsızlığa” yönelik bir tehdit olarak nitelendiren Hamaney, “Nükleer meselede ABD’nin sunduğu plan, ‘biz yapabiliriz’ anlayışına yüzde yüz karşıdır. Ulusal bağımsızlık demek, bir ülkenin ABD ve benzeri ülkelerden gelecek yeşil ya da kırmızı ışığı beklememesi demektir” ifadesini kullandı.

Reuters: İran ABD’nin nükleer teklifini reddetmeye hazırlanıyor

Ülkesi için “nükleer endüstrinin” önemine değinen Hamaney, konuşmasına şöyle devam etti: “İran, büyük çabalar sonucunda nükleer yakıt çevrimini tamamlamayı başardı. Nükleer endüstri sadece enerji amaçlı değildir. Nükleer endüstri bir ana endüstridir. Nükleer endüstriden çok sayıda bilimsel alan etkilenmektedir. Uranyum zenginleştirme nükleer meselenin anahtarıdır. Amerikalıların temel söylemi, nükleer teknolojiye sahip olmamamızdır. Radyofarmasötiklerde (nükleer teknolojiyle üretilen ilaç) ve diğer nükleer tabanlı bilimlerde ‘bize ihtiyaç duyun’ diyorlar. ABD’nin kaba ve kibirli liderleri bunu istiyor. ABD’nin saçmalıklarına cevabımız açıktır. Bu konuda hiçbir halt yapamazlar.”

Hamaney’in gözetimindeki “nükleer müzakere komitesi”nin ABD’nin teklifi ile ilgili “tamamen tek taraflı” ve “Tahran’ın çıkarlarına aykırı” değerlendirmesinde bulunduğu iddia edilmişti.

İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü soykırıma dair de konuşan Hamaney, “Bugünkü İslam ülkelerinin Filistin meselesiyle ilgili yapabileceği çok şey var. Bugün tarafsızlık zamanı veya sessiz kalma günü değil. Siyonist rejime herhangi bir şekilde destek veren alnında ebedi bir utanç kalacağından emin olabilir” dedi.

Hamaney, ABD’nin de İsrail’e verdiği destek nedeniyle Gazze’de işlenen suçların ortağı olduğunu ve Amerikan güçlerinin bölgeden çıkarılması gerektiğini söyledi.

Irakçi: Zenginleştirme kırmızı çizgimiz

İran Dışişleri Bakanı Abbas Irakçi da dün Beyrut’u ziyaretinde, ABD’nin Umman üzerinden ilettiği taslakta “çok sayıda belirsizlik ve soru işareti” olduğunu belirterek “İran topraklarında uranyum zenginleştirmeye devam etmek bizim kırmızı çizgimiz” çıkışı yapmıştı. İran Dışişleri Bakanı’nın, “Ancak bu zenginleştirmenin nükleer silah üretimine yol açmamasını sağlamak için adımlar atmaya hazırız” demesi dikkat çekmişti. Irakçi Amerikan teklifine önümüzdeki günlerde yanıt vereceklerini de eklemişti.

Konsorsiyum yeniden mi gündemde?

ABD merkezli haber sitesi Axios’a konuşan İranlı bir yetkili ise Tahran’ın, kendi topraklarında olduğu sürece uranyum zenginleştirmenin bölge ülkelerinden oluşacak bir konsorsiyum ile uranyum zenginleştirmeyi kabul edebileceğini söyledi. Haberde, konsorsiyum önerisinin Amerikan teklifinde de yer aldığı iddia edildi. İranlı üst düzey yetkili ise Axios’a demecinde “İran toprakları” şartını yineledi: “Konsorsiyum İran sınırları içinde faaliyet gösterecekse bu, dikkate alınmayı hak edebilir. Ancak ülke sınırları dışında konuşlandırılırsa, kesinlikle başarısızlığa mahkum olacak.”

İlk başkanlık döneminde İran’la 2015 tarihli nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekilen, Beyaz Saray’a döndükten sonra Tahran’a yaptırım öngören “azami baskı” politikasını yeniden yürürlüğe koymuştu. Trump, bu baskı ve askeri tehditler eşliğinde İran liderliğine bir mektup göndererek müzakere teklifinde bulunmuştu.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

İsrail, yardım dağıtım noktalarına yaklaşılmasını yasakladı

Yayınlanma

İsrail ordusu, Filistinlilerin, “yenileme ve düzenleme çalışmaları” nedeniyle bugün sözde insani yardım dağıtım noktalarına yaklaşmasının yasaklandığını duyurdu.

Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, yaptığı açıklamada, Gazze’deki sözde insani yardım dağıtım noktalarının “yenileme, düzenleme ve verimlilik artırma çalışmaları” nedeniyle bugün açık olmayacağını belirtti.

Sözcü Adraee, “Gazze Şeridi sakinlerine; Gazze İnsani Yardım Vakfının (GHF) çarşamba günü insani yardım dağıtım merkezlerini kapatacağı yönündeki açıklamasına dikkat edin” ifadesini kullandı.

Adraee, bugün, “çatışma bölgeleri kabul edilen” sözde yardım dağıtım noktalarına giden yollarda hareket etmenin ve dağıtım merkezleri bölgelerine girişin kesinlikle yasak olduğunu vurguladı.

İsrail ordusunun, dün sabah Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentinin El-Alem isimli sözde yardım dağıtım noktasında insani yardım bekleyen Filistinlileri hedef alması sonucu 27 kişi hayatını kaybetmişti.

Gazze’deki Filistin hükümetinin Medya Ofisinden dün yapılan açıklamada, İsrail ordusunun, 27 Mayıs’tan bu yana İsrail-ABD güdümlü Gazze İnsani Yardım Vakfı tarafından “yardım” adı altında kurulan dağıtım bölgelerinde açlıkla boğuşan Filistinlileri hedef alan saldırılarında 102 kişinin öldüğü, 490 kişinin de yaralandığı duyurulmuştu.

İsrail’in Gazze’de kullandığı yeni silah: Yardım dağıtımları

ABD’nin üstlendiği İsrail’in desteklediği Gazze İnsani Yardım Vakfı, 27 Mayıs’ta “Gazze’de operasyona başladığını” ve sözde yardım dağıtımı için tırların yola çıktığını açıklamıştı.

İsrail ordusu ise Gazze Şeridi’nde 3’ü güneyde, biri kuzeyde olmak üzere 4 sözde yardım dağıtım merkezi kurulduğunu duyurmuştu.

Gazze Şeridi’ni kantonlara bölerek yaklaşık yüzde 80’inden fazlasını Filistinliler için yasak bölge ilan eden İsrail ordusunun açıklamasında, sözde yardım dağıtım merkezlerinden Morag Koridoru üzerindeki 2’sinin faaliyetlerine başladığı kaydedilmişti.

Sözde yardım dağıtımının ilk gününde, İsrail ordusunun açlığa maruz bıraktığı Filistinlilerin Tel Sultan’daki merkeze akın etmesi nedeniyle çıkan kargaşada açılan ateş sonucu 3 Filistinli hayatını kaybetmiş, onlarcası yaralanmıştı.

GHF kontrolündeki dağıtım noktasından gelen görüntüler, sosyal medya kullanıcıları tarafından 2. Dünya Savaşı’nda Alman Nazilerin kurduğu toplama kamplarında çekilen sembol fotoğrafa benzetilmişti.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

Reuters: İran ABD’nin nükleer teklifini reddetmeye hazırlanıyor

Yayınlanma

Tahran, ABD’nin nükleer teklifini bir “başlangıç bile olamayacak” nitelikte görüyor ve teklifin, aşırı talepler yoluyla İran’a “kötü bir anlaşma”yı dayatma girişimi olduğuna inanıyor.

Reuters’a konuşan, İran’ın müzakere heyetine yakın üst düzey bir diplomat, “İran, ABD teklifine olumsuz yanıt vermeye hazırlıyor; bu da teklifin reddi olarak yorumlanabilir” dedi.

ABD’nin nükleer teklifini, cumartesi günü Tahran’a kısa bir ziyarette bulunan ve İran ile Washington arasındaki nükleer görüşmelere arabuluculuk yapan Umman Dışişleri Bakanı Badr bin Hamad Al Busaidi, İran’a iletildi.

Ancak İran Dışişleri Bakanı Abbas Irakçi ile ABD Başkanı Donald Trump’ın Ortadoğu Özel temsilcisi Steve Witkoff arasında yapılan beş tur görüşmeye rağmen, nükleer çıkmazı çözmeye yönelik birçok mesele hâlâ çözümsüz.

Taraflar arasındaki en büyük anlaşmazlıklardan biri, ABD’nin Tahran’dan uranyum zenginleştirmeyi tamamen bırakmasını istemesi.

Tahran, nükleer teknolojiyi barışçıl amaçlarla geliştirmek istediğini belirtiyor ve Batılı ülkelerin İran’ın nükleer silah geliştirmeye çalıştığı yönündeki suçlamalarını uzun süredir reddediyor.

Sıfır uranyum zenginleştirme dayatması

Reuters’a konuşan diplomat, “Bu teklifte, ABD’nin İran topraklarında uranyum zenginleştirme konusundaki tutumu değişmedi ve yaptırımların kaldırılmasına ilişkin net bir açıklama da yok” dedi.

Tahran, petrol temelli ekonomisini zora sokan tüm ABD yaptırımlarının derhal kaldırılmasını talep ediyor. Ancak ABD, nükleerle ilgili yaptırımların aşamalı olarak kaldırılmasını savunuyor.

Washington’a göre, İran ekonomisi için hayati öneme sahip merkez bankası ve ulusal petrol şirketi dâhil düzinelerce İran kurumu, 2018’den bu yana yaptırım altına alındı.

Trump’ın ocak ayında Beyaz Saray’a dönmesinden bu yana Tahran’a karşı yeniden başlattığı “maksimum baskı” kampanyası; yaptırımların sıkılaştırılmasını ve mevcut müzakereler sonuçsuz kalırsa İran’ı doğrudan saldırı tehdidini içeriyor.

Trump, ilk başkanlık döneminde, 2018 yılında İran’ın altı büyük güçle yaptığı 2015 tarihli nükleer anlaşmadan çekilmiş ve İran ekonomisini felce uğratan yaptırımları yeniden yürürlüğe koymuştu. Buna karşılık Tahran da 2015 nükleer anlaşmasının nükleer program üzerindeki kısıtlamalarını hızla ihlal etmeye başlamıştı.

2015 anlaşması, İran’ın nükleer programını sınırlayıcı adımlar atması karşılığında ABD, AB ve BM’nin ekonomik yaptırımlarından muaf tutulmasını öngörüyordu.

Diplomat, İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in gözetimindeki “nükleer müzakere komitesi”nin değerlendirmesine göre, ABD’nin teklifinin “tamamen tek taraflı” olduğu ve Tahran’ın çıkarlarına hizmet etmeyeceği sonucuna vardığını belirtti.

Bu nedenle, diplomatın ifadesine göre, Tahran bu teklifi bir “başlangıç bile olamayacak” nitelikte görüyor ve teklifin, aşırı talepler yoluyla İran’a “kötü bir anlaşma”yı tek taraflı olarak dayatma girişimi olduğuna inanıyor.

Geçen hafta iki İranlı yetkili Reuters’a yaptığı açıklamada, ABD’nin dondurulmuş İran fonlarını serbest bırakması ve Tahran’ın sivil amaçlarla uranyum zenginleştirme hakkını tanıması hâlinde, İran’ın uranyum zenginleştirmeye ara verebileceğini ve bunun daha geniş bir nükleer anlaşmaya zemin hazırlayabilecek “siyasi bir uzlaşı” olabileceğini söylemişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English