Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Putin: Kuzey Kore ile imzalanan ortaklık anlaşması, saldırı durumunda karşılıklı yardımlaşmayı öngörüyor

Yayınlanma

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, Moskova ile Pyongyang arasında imzalanan Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşmasının, taraflardan birine yönelik bir saldırı durumunda karşılıklı yardımlaşmayı öngördüğünü söyledi.

TASS haber ajansının aktardığına göre Putin, “Bugün imzalanan kapsamlı ortaklık anlaşması, diğer hususların yanı sıra, anlaşmanın taraflarından birine yönelik bir saldırı durumunda karşılıklı yardımlaşmayı öngörmektedir,” ifadelerini kullandı.

Belge, 1961 tarihli eski Dostluk ve Karşılıklı Yardım Antlaşması, 2000 tarihli Dostluk, İyi Komşuluk ve İşbirliği Antlaşması ve sırasıyla 2000 ve 2001 yıllarında imzalanan Pyongyang ve Moskova Deklarasyonlarının yerini aldı.

Putin, ABD ve diğer NATO ülkelerinin Rusya topraklarına saldırılar için yüksek hassasiyetli, uzun menzilli silah sistemleri, F-16 savaş uçakları ve diğer benzer silah ve teçhizatın teslim edilmesine ilişkin açıklamalarına dikkat çekti.

Putin, bunun, ‘Batılı ülkelerin çeşitli uluslararası taahhütler çerçevesinde üstlendiği kısıtlamaların ağır bir ihlali’ olduğunu belirtti.

Daha önce Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Moskova’nın Ukrayna’ya F-16 uçaklarının gönderilmesini NATO’ya nükleer alanda kasıtlı bir sinyal olarak algılayacağını ifade etmişti.

Reuters ajansı da geçen ay Kiev’in ilk F-16 savaş uçaklarını haziran ya da temmuz ayı gibi teslim alacağını bildirmişti.

Devlet Başkanı, Moskova ve Pyongyang’ın, sadece küresel iktisadi ve siyasi sisteme zarar veren siyasi amaçlı yaptırımların kullanılmasına karşı çıkacaklarını da vurguladı.

Putin, “Batı’nın siyasi, iktisadi ve diğer alanlardaki hegemonyasını korumak için kullanmaya alışkın olduğu bir araç olan yaptırımlarla boğma uygulamasına karşı çıkmaya devam edeceğiz,” diye konuştu.

Anlaşmanın ‘uzun vadede Rusya-Kore ilişkilerinin derinleştirilmesi için büyük ölçekli görevler ve kriterler belirlediğine’ dikkat çeken Putin, “Bu siyasi, ticari ve yatırım, kültürel ve insani alanların yanı sıra güvenlik alanını da ilgilendiriyor,” dedi.

Putin bir gün önce resmi ziyaret için Pyongyang’a geldi. Bu devlet başkanının Kuzey Kore’ye yaptığı ikinci ziyaret. Putin Pyongyang’ı ilk kez 2000 yılında Kim Jong Il’in Kuzey Kore lideri olduğu dönemde ziyaret etmişti.

Ziyaret iki gün sürüyor ve bugün içinde çeşitli formatlarda görüşmeler yapılması planlanıyor.

DİPLOMASİ

Kremlin’den Batı’nın Ukrayna’ya asker konuşlandırma planlarına tepki

Yayınlanma

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, NATO ülkelerinden Ukrayna’ya asker konuşlandırılması tartışmalarının tehlikeli bir eğilim olduğunu belirtti. Peskov, Moskova’nın Ukrayna ile ilgili temel sorunların çözümüyle mümkün olabilecek bir uzlaşmayı desteklediğini vurgularken, Batı’nın bu tür adımlarının yeni sorunlara yol açabileceğini ifade etti.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Mayak Radyosu’na yaptığı açıklamada, NATO ülkelerinden Ukrayna’ya asker konuşlandırılması tartışmalarının tehlikeli bir eğilim olduğunu söyledi.

Peskov, “Avrupalılar neyden bahsediyor? NATO birliklerinin Ukrayna topraklarına konuşlandırılmasından. Biz ise sürdürülebilir bir çözümün ancak Ukrayna ile ilgili temel sorunların dikkate alınması ve çözülmesiyle mümkün olabileceğini söylüyoruz. Onlar ise ek sorunlar yaratmaya hazırlanıyorlar. Bundan ne çıkar? Hiçbir şey çıkmaz,” ifadesini kullandı.

Bu ayın başlarında Londra ve Paris, Ukrayna’da ateşkes sağlanmasına yönelik bir plan sundu.

Söz konusu plan, bir ay boyunca “havada, denizde ve enerji altyapısına yönelik saldırılarda ateşkesi” içeriyor ve ikinci aşamada Batılı birliklerin Ukrayna’ya konuşlandırılmasına izin veriyor.

Kiev, 11 Mart’ta 30 günlük bir ateşkes için hazır olduğunu açıkladı.

Moskova henüz bu konuda nihai kararını açıklamadı. Devlet Başkanı Vladimir Putin, bu fikri desteklediğini ancak anlaşmaya varılmadan önce netleştirilmesi gereken bazı nüanslara işaret etti.

Diğer yandan The Times gazetesinin haberinde, İngiltere Başbakanı Keir Starmer’in Ukrayna’da barışı sağlama konusunda “gönüllüler koalisyonu” ülkelerinin liderleriyle yaptığı görüşmelerde, bölgeye 10 binden fazla askerden oluşan bir birlik gönderme planlarından bahsettiğini aktardı. Bu ülkeler arasında Türkiye de yer alıyor.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ise 100 bin barış gücüne ihtiyaç olduğunu söylemişti.

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Aleksandr Gruşko, taraflar arasında bir anlaşmaya varıldıktan sonra barış anlaşmalarına herhangi bir yabancı eşliğin tartışılmasının mümkün olabileceğini belirtti.

Gruşko, “Taraflar, ‘barış paketinin’ uluslararası bir eşliğe ihtiyaç duyduğu konusunda bir anlayışa varırlarsa, o zaman bir tartışma konusu ortaya çıkar. Söz konusu olan, bu anlaşmanın belirli yönlerinin uygulanmasını izleyecek silahsız gözlemciler, sivil bir misyon veya garanti mekanizmaları olabilir. Şimdilik bunlar sadece laf kalabalığı,” ifadelerini kullandı.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

İngiltere ve AB, Rusya’nın dondurulan varlıklarının müsadere edilmesini görüşüyor

Yayınlanma

İngiltere ve AB, Rusya’nın Ukrayna’ya dönük askeri müdahalesinin ardından dondurulan varlıklarının müsadere edilmesinin hukuki ve mali zeminini hazırlamaya çalışıyor. Bu konu, İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy ile Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas’ın bugün Londra’da yapacağı görüşmenin gündeminde yer alıyor.

Bloomberg‘in haberine göre, İngiltere ve Avrupa Birliği (AB) yetkilileri, Ukrayna’ya yönelik başlattığı askeri müdahalenin ardından Rusya’nın dondurulan varlıklarının müsadere edilmesi için hukuki ve mali destek sağlamanın yollarını araştırıyor.

Bu konu, İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy ile AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas’ın bugün Londra’da gerçekleştireceği toplantının gündeminde yer alıyor.

Bloomberg‘e konuşan kaynaklar, Rusya’nın varlıklarının olası müsadere hazırlıklarının, Almanya ve Belçika dahil olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinin bu adıma karşı çıkmasına rağmen devam ettiğini belirtti.

Söz konusu ülkeler, Rus varlıklarına el konulmasının uluslararası hukuk normlarını ihlal edebileceği ve avro kurunu etkileyebileceği görüşünde.

Rusya Merkez Bankası’nın ülke dışındaki varlıkları, savaşın başlamasının ardından toplam 260 milyar avroyu aşan bir miktarda dondurulmuştu.

Dondurulan varlıkların büyük bir kısmı Belçika’daki Euroclear saklama kuruluşunda tutuluyor.

Rusya’nın dondurulan varlıklarının müsadere edilmesi konusu, savaşın üzerinden geçen üç yıldan uzun bir süredir defalarca tartışıldı.

Fakat şu ana kadar yalnızca bu varlıkların faizinden elde edilen gelirin kullanılmasına karar verildi ve bu gelir, Ukrayna’ya destek için yönlendiriliyor.

AB yetkilileri, varlıkların doğrudan müsadere edilmesi için yasal bir dayanak bulunmadığını ifade etti.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Trump ile Putin arasındaki telefon görüşmesinin ana başlıkları neler?

Yayınlanma

Rusya ve ABD başkanları Vladimir Putin ve Donald Trump, bugün ikinci resmi telefon görüşmelerini gerçekleştirecek.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, planlanan görüşmeden bir gün önce bu bilgiyi doğruladı. Peskov, “Evet, bu doğru. Salı günü böyle bir görüşme hazırlanıyor,” dedi.

Daha önce Kremlin ile olası bir teması Trump kendisi açıklamıştı. Trump, 17 Mart’ta basın mensuplarına yaptığı açıklamada, “Salı günü Devlet Başkanı Putin ile görüşeceğim. Hafta sonu boyunca çok iş yapıldı. Çatışmayı bitirip bitiremeyeceğimizi anlamak istiyoruz. Belki başarabiliriz, belki başaramayız ama bence iyi bir şansımız var,” ifadelerini kullandı.

Reuters haber ajansının liderlerin hangi konuları ele alacağına ilişkin sorusuna Trump, “toprak” ve “nükleer santraller” konularını işaret etti.

Ayrıca Kiev ve Moskova ile “bazı varlıkların paylaşımı” konusunda görüştüğünü vurguladı. ABD Başkanı Özel Temsilcisi Steven Witkoff ise, “Hepimizin bildiği gibi Rusların hedefinde olan bölgeler var. Orada (Zaporojye Nükleer Santrali’nde) Ukrayna’ya oldukça fazla elektrik sağlayan bir nükleer reaktör bulunuyor. Bununla ilgilenilmesi gerekiyor. Limanlara erişim ve Karadeniz’de potansiyel bir anlaşma da gündemde,” diye konuştu.

Diğer yandan Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Aleksandr Gruşko, İzvestiya gazetesine verdiği mülakatta Rusya’nın tutumunu izah etti.

Gruşko’ya göre, Ukrayna’da kalıcı barışa ulaşmak ancak ABD ve NATO’nun Moskova’ya “demir gibi güvenlik garantileri” vermesiyle mümkün olabilir. Bu garantilerin doğrudan bir parçası olarak Ukrayna’nın tarafsız statüsü ve ülkelerin Ukrayna’yı NATO’ya kabul etmeyi reddetmesi gerektiği belirtildi.

Hem Trump hem de yönetimindeki isimler, Kiev’in ittifaka girmesine gerek olmadığını defalarca vurguladılar. Fakat Ukrayna yönetimi, NATO’ya katılmanın önceliğini koruduğunu açıkladı.

Ayrıca Gruşko, NATO üyesi Avrupa ülkelerinin liderlerinin Ukrayna’ya barış gücü olarak asker gönderme niyetinde oldukları yönündeki açıklamalarını “saçma” olarak nitelendirdi.

Gruşko, bu çatışma bağlamında barışı koruma konusundaki konuşmaları “arabayı atın önüne koşma girişimi” olarak değerlendirdi.

Uluslararası bir anlaşmanın eşlik etmesi konusuna “ancak bu anlaşma geliştirildiğinde” yaklaşılabileceğine işaret eden Gruşko, söz konusu olanın, bu anlaşmanın belirli maddelerinin uygulanmasını izleyecek silahsız gözlemciler, sivil bir misyon veya garanti mekanizmaları olabileceğini vurguladı.

Askeri uzman ve Military Russia portalının kurucusu Dmiitriy Kornev, Vedomosti gazetesine verdiği demeçte, yalnızca karşılıklı anlaşmalar ve formatların uygulanabileceğini söyledi.

Gözlemci formatlarının belirlenmesinin genellikle varsayımsal bir anlaşmanın başlangıç koşulları üzerinde fikir birliğine varıldıktan sonra başladığını açıklayan Kornev’e göre, ateşkes rejiminin şartlı gözlemcisi, Çin veya Hindistan gibi bir uluslararası kuruluş veya üçüncü bir ülke olabilir.

Ateşkesin sağlanmasına yönelik olası mekanizmalar, 11 Mart’ta Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde yapılan ABD-Ukrayna görüşmelerinin ardından aktif olarak tartışılmaya başlandı.

Bu görüşmelerin sonucunda Kiev, Amerikalılar tarafından önerilen 30 günlük bir ateşkesi kabul etmeye hazır olduğunu ifade etti. 14 Mart’ta Putin, Rusya’nın çatışmaları durdurma önerisine katıldığını, ancak bu önerinin uzun vadeli bir barışa yol açması gerektiğini vurguladı.

Devlet başkanı, ABD ve Ukrayna’nın bir aylık ateşkes ilan etme önerisi hakkında konuşurken, “Biz ‘evet’ diyoruz ama nüanslar var,” demişti.

Bu nüanslar arasında, Rus birliklerinin başarılı bir şekilde ilerlediği Kursk oblastı, ateşkes durumunda Kiev’e silah sevkiyatının devam etmesi ve Ukrayna’nın seferberliği yer alıyor.

Çözülmesi gereken bir diğer önemli konu ise ateşkesi sürdürme ve kontrol etme mekanizmalarının varlığı.

Rusya ile Ukrayna ihtilafı konusunda Trump’ın diyaloğunda bir ana kırmızı çizgi var: Zaman.

Vedomosti‘ye demeç veren Rusya Bilimler Akademisi Kuzey Amerika Araştırmaları Merkezi Başkanı Viktoriya Juravleva’ya göre, ABD Başkanı’nın 2026 kasım ayında yapılacak ara seçimler öncesinde Amerikan seçmenine “satmak” için bu alanda mümkün olan en kısa sürede sonuç alması gerekiyor.

Bu nedenle Trump, Rusya ile ikili ilişkileri iyileştirmekten bahsettiğinde, öncelikle Ukrayna ihtilafını çözmeyi umuyor, tersini değil.

Juravleva, “Trump, diplomatik alandaki faaliyetlerinin sonuç vermediğini düşünür düşünmez, tüm süreci tersine çevirmeye çalışabilir ve bundan Rusya da dahil olmak üzere herkesi suçlayabilir,” değerlendirmesini yaptı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English