Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Reuters: Xi’nin Avrupa gezisi Batı’nın Çin stratejisindeki bölünmüşlüğünü gözler önüne serebilir

Yayınlanma

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping önümüzdeki hafta beş yıl aradan sonra ilk kez Avrupa’ya gidecek. Analistlere göre ziyaret, Avrupa’nın Pekin’le ticaret konusundaki bölünmüşlüğünü ve kıtanın kendisini ABD ile Çin arasında bir kutup olarak nasıl konumlandırdığını vurgulayacak.

Xi, Avrupa Birliği’nin Çin’in elektrikli araç ve yeşil enerji endüstrilerini, bloğun Çin’deki üreticilere haksız bir avantaj sağladığını söylediği büyük sübvansiyonlar nedeniyle gümrük vergileriyle vurmakla tehdit ettiği bir zamanda Fransa, Sırbistan ve Macaristan’a seyahat ediyor. Çin lideri 5-10 Mayıs tarihleri arasında Avrupa’da olacak.

Uzmanlara göre, Çin ekonomisinin rüzgarlarla karşı karşıya olduğu ve ABD’nin yaptırımlarla Çinli firmaları hedef aldığı bir dönemde, Avrupa Birliği’nin Pekin’e karşı bazı “kozları” olabilir. Ancak analistler, bloğun 27 üyesinin “aynı hizada olmamasının” Çin’in eylemlerini etkileme kabiliyetlerini zayıflattığını söylüyor.

Ziyaretle ilgili tartışılacak bir diğer husus ise Avrupa’nın, Çin’in Rusya ekonomisine verdiği desteğe ilişkin endişeleri.

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Lin Jian, Xi’nin ziyaretinin “Çin-Avrupa ilişkilerinin gelişimine istikrar katacağını ve dünyada barış ve istikrara yeni katkılar sağlayacağını” söyledi.

‘Xi iç farklılıklara oynayacak’

Institut Montaigne’de kıdemli araştırmacı olan Mathieu Duchatel, Reuters’a verdiği demeçte, Xi’nin amacının AB’nin ekonomik güvenlik gündemini, tarife tehditleri de dahil olmak üzere, iç farklılıkları kullanarak etkisiz hale getirmek olacağını söyledi.

Duchatel, Çin’in Avrupa’ya yönelik stratejisi için “Çok güçlü bir böl ve yönet unsuru var” dedi ve ekledi: “Bu gizli değil, açık bir şekilde görülüyor.”

Avrupalı şirketler ve hükümetler uzun zamandır Çin pazarına erişimin kısıtlanmasından ve haksız rekabetten şikayet ediyor. Avrupa Komisyonu tüm AB için ticaret politikası yürütme yetkisine sahip ancak üye devletler ticaret dengesizliğinin nasıl giderileceği konusunda anlaşmakta zorlanıyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, AB’nin sübvansiyonlar konusunda daha agresif bir tutum sergilemesini istiyor ve Çin ve ABD’nin ‘aşırı sübvansiyonları’ karşısında kendi rekabet kurallarında muafiyetlere izin vermezse bloğun geride kalma riskiyle karşı karşıya kalacağı uyarısında bulunuyor.

Macron perşembe günü yayınlanan bir röportajında The Economist’e “Çok fazla düzenleme yapıyoruz, yeterince yatırım yapmıyoruz, yeterince korumuyoruz” dedi.

Almanya Şansölyesi Olaf Scholz nisan ayında Xi’ye Alman firmalarına daha iyi pazar erişimi için baskı yaptı. Ancak AB’nin sübvansiyon karşıtı soruşturmaları konusunda Pekin’i kızdırmaktan kaçınmak isteyen Scholz, rekabetin adil olması gerekse de bloğun korumacı kişisel çıkarlarla hareket etmemesi gerektiğini söyledi.

Planlamayla ilgili iki kaynağın verdiği bilgiye göre Scholz perşembe günü Paris’te Macron ve iki liderin eşleriyle birlikte yemek yiyecek.

Rhodium Group’un kıdemli danışmanı ve AB-Çin ilişkilerinin yakın takipçisi Noah Barkin, Reuters’a yaptıpı açıklamada, Macron’un Scholz’u kendisine ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’e katılması için teşvik edeceğini, Paris’in birleşik bir cephe sunmaya çalışırken Xi ile Fransa’nın başkentinde dörtlü görüşmeler yapacağını söyledi. Elysee Sarayı yorum yapmayı reddetti.

Rusya endişeleri

Barkin, “Avrupa’nın elinde epeyce koz var ama Avrupalı kreditörler Xi’ye farklı mesajlar gönderirse bu koz da uçup gider” dedi.

Sırbistan ve Macaristan’da Xi’nin Rusya’ya ilişkin yapacağı her türlü kamuoyu açıklaması yakından izlenecek.

Xi’nin mayıs ayı sonunda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i Çin’de ağırlaması bekleniyor.

Analistler, Xi’nin Sırbistan ve Macaristan’ı seçmesinin, Rusya yanlısı olan ve başkentlerini birbirine bağlayan gecikmiş bir demiryolu projesi için mali yardım da dahil olmak üzere Çin yatırımlarının büyük alıcıları olan iki Avrupa ülkesini yakınlaştırmak için tasarlandığı görüşünde.

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Xi’nin ziyaretinden onur duyduğunu ve iki ülke arasında geçen ekim ayında imzalanan serbest ticaret anlaşmasının 1 Temmuz’da yürürlüğe girmesini beklediğini söyledi.

Çinli analistler ise, Xi’nin NATO’nun Çin Büyükelçiliğini bombalamasının 20. yıldönümüne denk gelen Belgrad ziyaretini Çin’in NATO karşıtı gündemini öne çıkarmak için kullanabileceğini belirtti.

DİPLOMASİ

Pentagon, Kursk’ta Kuzey Kore askerlerinin olduğunu teyit edemedi

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Kuzey Kore ordusunun Kursk oblastındaki muharebe operasyonlarına katıldığına dair iddiaları bağımsız olarak doğrulayamadı.

Reuters‘ın aktardığına göre Pentagon Sözcü Yardımcısı Sabrina Singh, dün basın toplantısında bu konuda açıklamalarda bulundu:

“Bu bilgiyi bağımsız olarak teyit edemiyoruz. Ancak, Kursk’a gitmiş olmalarının bir nedeni olmalı. Muharebe operasyonlarına katılmalarını bekliyoruz; yine de şu anda bunu kesin olarak söyleyemem.”

Pentagon, 11 bin Kuzey Kore askerinin Kursk oblastına giriş yaptığı yönünde tahmin öne sürmüştü.

Geçen günlerde ise The New York Times, Joe Biden’ın Ukrayna’ya, Rusya topraklarının derinliklerine saldırı düzenlemek için Amerikan yapımı uzun menzilli ATACMS füzelerinin kullanımına izin verdiğini bildirdi.

Gazeteye göre, uzun menzilli füzelerin kullanımına ilişkin bu karar, Moskova’nın Kuzey Kore askerlerini Kursk oblastına konuşlandırma hamlesine bir yanıt niteliği taşıyor.

Rusya, Biden’ın ATACMS kararına nasıl tepki verecek?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

G20’den Gazze’ye daha fazla yardım, iki devletli çözüm ve Ukrayna’da barış çağrısı

Yayınlanma

Dünyanın 20 büyük ekonomisinin liderleri, açlıkla mücadele için küresel bir anlaşma, savaştan zarar gören Gazze’ye daha fazla yardım ve Ortadoğu ve Ukrayna’daki düşmanlıkların sona erdirilmesi çağrısında bulunarak, pazartesi günü ortak bir bildiri yayınladılar.

Ortak bildiri grup üyeleri tarafından onaylandı ancak tam bir oybirliği sağlanamadı. Bildiride ayrıca milyarderlere gelecekte küresel bir vergi konulması ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin mevcut beş daimi üyesinin ötesine geçmesini sağlayacak reformlar yapılması çağrısında bulunuldu.

Çarşamba günü resmen sona erecek olan üç günlük toplantının başlangıcında uzmanlar, Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva’nın, ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın yeni yönetimine ilişkin belirsizlik ve Ortadoğu ve Ukrayna’daki savaşlar nedeniyle artan küresel gerilimlerle dolu bir toplantıda, bir araya gelen liderleri herhangi bir anlaşmaya varmaya ikna edebileceğinden şüphe duyuyordu.

Arjantin ilk taslaklardaki bazı dillere itiraz etti ve belgenin tamamını onaylamayan tek ülke oldu.

Yine de ortak bir deklarasyonun yayınlanabilmesi, Lula’nın ‘başarı’ hanesine yazıldı.

Bildiride savaşlar kınandı, barış çağrısı yapıldı ancak herhangi bir suçlama yapılmadı.

Gazze ve Ukrayna gündemi

Deklarasyonda “Gazze’deki felaket boyutundaki insani duruma ve Lübnan’daki tırmanışa” atıfta bulunularak insani yardımın genişletilmesi ve sivillerin daha iyi korunması gerektiği vurgulandı.

“Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin hakkını teyit ederek, İsrail ve Filistin Devleti’nin barış içinde yan yana yaşayacağı iki devletli çözüm vizyonuna olan sarsılmaz bağlılığımızı yineliyoruz” denildi.

Yerel sağlık yetkililerine göre İsrail’in saldırıları şu ana kadar Gazze’de 43,000’den fazla Filistinlinin, Lübnan’da ise 3,500’den fazla kişinin ölümüne neden oldu.

Bildiri yayınlanmadan önce G20 liderleriyle bir araya gelen Biden, “savaşın tek sorumlusunun Hamas olduğunu” öne sürdü ve diğer liderlere bir ateşkes anlaşmasını kabul etmeleri için “Hamas üzerindeki baskıyı artırmaları” çağrısında bulundu.

Biden’ın Ukrayna’nın daha uzun menzilli ABD füzelerini kullanmasına yönelik kısıtlamaları hafifleterek Rusya’yı vurmasına olanak sağlama kararı da toplantıda gündem oldu.

“Amerika Birleşik Devletleri Ukrayna’nın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü güçlü bir şekilde desteklemektedir. Bana göre bu masanın etrafındaki herkes de desteklemelidir,” dedi Biden zirve sırasında.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin toplantıya katılmadı ve onun yerine Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’u gönderdi. G20 deklarasyonunda “Ukrayna’da yaşanan insani acılar” vurgulanırken Rusya’nın adı anılmadan barış çağrısında bulunuldu.

Milyarderler vergisi ve açlıkla mücadele

Bildiride Lula’nın da desteklediği küresel milyarderlere olası bir vergi çağrısı yapıldı. Böyle bir vergi, Latin Amerika’daki yaklaşık 100 kişi de dahil olmak üzere dünya çapında yaklaşık 3,000 kişiyi etkileyecektir.

Bildiride cinsiyet eşitliğini teşvik eden bir madde de yer aldı.

Arjantin G20 deklarasyonunu imzaladı ancak BM’nin 2030 sürdürülebilir kalkınma gündemine yapılan atıflarla ilgili sorunları vardı. Aşırı sağcı Devlet Başkanı Javier Milei, gündemi “sosyalist nitelikte uluslarüstü bir program” olarak nitelendirdi. Ayrıca Milei’nin ulusal egemenliği ihlal ettiğini söylediği sosyal medyada nefret söyleminin düzenlenmesi çağrılarına ve hükümetlerin açlıkla mücadele için daha fazlasını yapması gerektiği fikrine de itiraz etti.

Bildirgenin büyük bir bölümü Lula’nın önceliği olan açlığın ortadan kaldırılmasına odaklanıyor.

Brezilya hükümeti Lula’nın pazartesi günü açlık ve yoksulluğa karşı küresel ittifakı başlatmasının en az nihai G20 deklarasyonu kadar önemli olduğunu vurguladı. Brezilya hükümeti, pazartesi günü itibariyle 82 ülkenin planı imzaladığını söyledi. Plan ayrıca Rockefeller Vakfı ve Bill & Melinda Gates Vakfı gibi kuruluşlar tarafından da destekleniyor.

Birleşmiş Milletler’de reform çağrısı

Liderler, BM Güvenlik Konseyi’nin “21. yüzyılın gerçekleri ve talepleriyle uyumlu hale getirilmesi, daha temsili, kapsayıcı, verimli, etkili, demokratik ve hesap verebilir olması” amacıyla “dönüştürücü reform” için çalışma sözü verdi.

Neredeyse tüm ülkeler Birleşmiş Milletler’in kuruluşundan yaklaşık seksen yıl sonra Güvenlik Konseyi’nin 21. yüzyıl dünyasını yansıtacak ve daha fazla sesi içerecek şekilde genişletilmesi gerektiği konusunda hemfikir. Temel ikilem ve en büyük anlaşmazlık bunun nasıl yapılacağı. G20 deklarasyonu bu soruya yanıt veremedi.

Bildirgede “Afrika, Asya-Pasifik ve Latin Amerika ve Karayipler gibi yeterince temsil edilmeyen ve temsil edilmeyen bölge ve grupların temsilini geliştiren genişletilmiş bir Güvenlik Konseyi bileşimi çağrısında bulunuyoruz” denildi.

ABD, eylül ayındaki BM zirvesinden kısa bir süre önce Afrika ülkeleri için veto yetkisi olmayan iki yeni daimi koltuk ve gelişmekte olan küçük ada ülkeleri için ilk kez bir daimi olmayan koltuk verilmesini desteklediğini açıklamıştı. Ancak Dörtlü Grup – Brezilya, Almanya, Hindistan ve Japonya – daimi koltuklar için birbirlerinin tekliflerini destekliyor. Aralarında Pakistan, İtalya, Türkiye ve Meksika’nın da bulunduğu bir düzine ülkeden oluşan daha büyük Uniting for Consensus grubu ise daha uzun süreli ilave daimi olmayan koltuklar istiyor.

Xi’den reform ve eşitlik çağrılarına destek

Zirvede konuşan Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Küresel Güney olarak adlandırılan ve gelişmekte olan ekonomileri kapsayan kesimin çıkarlarını vurgulayarak, uluslararası kurumlarda reform yapılması ve finans, ticaret, dijital teknoloji ve çevre konularında eşitliğin nasıl sağlanacağı konusunda fikir birliğine varılması çağrısında bulundu.

Çin lideri, yapay zekanın “zengin ülkelerin ve varlıklıların bir oyunu” olmaması gerektiğini söyledi ve kapsayıcı ekonomik küreselleşme için dijital yönetişimin iyileştirilmesi gerektiğini vurguladı.

Xi, ev sahibi Brezilya’nın yoksulluğun ortadan kaldırılması ve gelişmekte olan ülkelere küresel kreditörler gibi kurumların reformu da dahil olmak üzere daha fazla ekonomik eşitlik çağrısını yineledi.

Xi, Dünya Ticaret Örgütü’nün anlaşmazlıkların çözümü mekanizmasının “mümkün olan en kısa sürede” normal işleyişine dönmesi için reform yapılması çağrısında bulundu. ABD’nin yargısal aktivizm endişesiyle temyiz organı atamalarını engellemesi nedeniyle mekanizma belirsizliğini koruyor.

Çin, Avrupa Birliği’nin geçtiğimiz ay Çin elektrikli araçlarına yeni vergiler getirmesinin ardından DTÖ’ye bir uyuşmazlık çözümü davası açmıştı.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

“Şin Bet şefi Türkiye’ye geldi” iddiası

Yayınlanma

İsrail basını, Şin Bet şefi Ronen Bar’ın hafta sonu Türkiye’ye gelerek MİT Başkanı İbrahim Kalın ile görüştüğünü yazdı. Times of Israel’in Arap bir yetkiliye dayandırdığı habere göre görüşmede Gazze’deki ateşkes ve rehine müzakerelerinin yeniden başlatılması ile Türkiye’nin bu süreçte olası yardımı ele aldı.

İddia Katar’da bulunan Hamas’ın üst düzey yetkililerinin Türkiye’ye taşındığı iddialarının hemen ardından geldi.

Katar’ın İsrail-Hamas müzakerelerindeki arabuluculuk görevlerini askıya aldığını duyurmasının ardından, Hamas liderliğinin Katar’dan ayrılarak Türkiye’ye taşınacağı iddia edilmişti.

Ankara ise iddiaları yalanladı. Dışişleri Bakanlığı kaynakları, “Hamas siyasi büro üyeleri, zaman zaman Türkiye’yi ziyaret etmektedirler” dedi. Ancak Hamas siyasi bürosunun Türkiye’ye taşındığı yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtildi.

ABD’den üstü kapalı uyarı

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matt Miller ise basın toplantısında Hamas’ın Türkiye’ye taşındığı iddialarıyla ilgili haberleri ne doğrulayabileceklerini ne de yalanlayabileceklerini söyledi. Ancak Miller, “Vahşi bir terör örgütünün liderlerinin herhangi bir yerde rahatça yaşamaması gerektiğine inanıyoruz ve buna kesinlikle kilit müttefiklerimizden ve ortaklarımızdan birinin büyük bir şehri de dahil” ifadelerini kullandı.

Financial Times’a konuşan bir Arap diplomat da Katar’ın arabuluculuk rolünü askıya almasının ardından Hamas’ın bazı yetkililerinin Katar’dan Türkiye’ye taşındığını söyledi.

Katar geçen ay grubu, müzakerelere ciddi bir şekilde katılmaya istekli olmaması halinde Körfez ülkesindeki siyasi ofisini koruyamayacağı konusunda uyarmıştı. Konu hakkında bilgi sahibi ikinci bir kişi ise bazı Hamas yetkililerinin Türkiye’de olduğunu söyledi.

Arap diplomat, Hamas yetkililerinin uzun süredir örgüte sempati duyan Türkiye’ye gelişlerinin kalıcı mı yoksa geçici mi olduğunun net olmadığını söyledi.

Katar 2012’den bu yana Hamas’ın siyasi bürosuna ev sahipliği yapıyor ve ABD ve Mısır’la birlikte Gazze’de bir yılı aşkın süredir devam eden savaşı sona erdirecek kalıcı bir ateşkes için çalışan arabuluculardan biri. Ancak Hamas’ın siyasi liderliğine ev sahipliği yapmasındaki rolü nedeniyle özellikle ABD’de Cumhuriyetçi milletvekillerinin eleştirilerine maruz kaldı. Doha ayrıca İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu başta olmak üzere İsrailli siyasetçilerinin de hedefinde.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English