Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Tahran ve İslamabad yakınlaşmasının ardından John Bass Pakistan’a gitti

Yayınlanma

Analistlere göre ABD Siyasi İşlerden Sorumlu Müsteşar Vekili John Bass’ın Pakistan’a yaptığı son ziyaret, ikili ilişkilerde önemli bir değişime işaret edebilir.

ABD’nin eski Afganistan büyükelçisinin ziyaretinin ABD-Pakistan ilişkilerinde kritik bir dönemece girildiğinin altını çizen analistler, İslamabad’ın İran-İsrail gerilimindeki konumundan enerji anlaşmasına ve Afgan mülteciler meselesine kadar pek çok konuda Washington’un dikkatini çekmeye hazırlandığını belirtiyor.

Devlete ait Karaçi Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler akademisyeni olan Nausheen Wasi, Bass’ın salı gününden itibaren yaptığı iki günlük ziyaret için “ABD müsteşarının bu ziyareti birçok açıdan çok önemli” dedi.

Pakistan Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Bass’ın ziyareti sırasında “ikili ilişkilerin tüm yönleriyle ilgili verimli bir görüşme gerçekleştirildiği” ifade edilirken, ziyaretin İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin bir hafta önce İslamabad’a yaptığı ziyaretin ardından gelmedi dikkat çekti.

Reisi’nin ziyareti, İran’ın Şam’daki konsolosluğuna yapılan saldırının üzerine 15 Nisan’da İsrail’e balistik füzeler ve insansız hava araçlarıyla düzenlediği ilk doğrudan saldırının ardından gerçekleşmişti.

South China Morning Post’a konuşan Nausheen Wasi, bölgede tansiyonun yükseldiği bir dönemde, Washington’ın bölgede “güvenilir bir ortak” arayışında olduğunu ve Pakistan’a yöneldiğini söyledi.

Wasi, “Pakistan’ın stratejik önemi [son derece] artmış durumda… Bölgede ABD’nin üzerinde düşünebileceği bu tür pek çok gelişme var ve Pakistan’ın rolünü anlıyor” yorumunu yaptı.

İran’la boru hattı projesi ve ABD’nin karşı hamlesi

Reisi’nin ziyareti sırasında Pakistan ve İran, ilk olarak 1990’ların başında iki ülke tarafından gündeme getirilen ve 2013 yılında resmen imzalanan sınır ötesi doğalgaz boru hattının tamamlanması konusunu ele aldı. İran kendi bölümünü tamamlarken, Pakistan tarafından inşa edilecek 80 km’lik bölümün inşaatı ABD yaptırımlarından korkulduğu için askıya alındı.

Enerji açığı olan Pakistan, azalan döviz rezervleri nedeniyle ağır petrol ithalat faturaları ödemekten kaçınmak için daha ucuz kaynaklardan yararlanmayı umuyor. İslamabad ve Tahran ayrıca geçen yıl 1,5 milyar dolar olan ikili ticareti önümüzdeki yıllarda 10 milyar dolara çıkarma konusunda anlaştı.

Bölgesel Çalışmalar Enstitüsü’nde araştırma analisti olan Nabila Jaffer, South China Morning Post’a yaptığı değerlendirmede, “Pakistan boru hattı projesini daha fazla geciktirecek durumda değil zira bunun da sonuçları olacaktır” dedi.

Pakistan’ın projenin kendi payına düşen kısmını tamamlayamaması halinde İran tarafından talep edilen 18 milyar ABD doları tutarındaki cezanın ciddi sonuçları olacağının altını çizdi.

Gözlemcilere göre, ABD yaptırımlarının İran’dan ithal edilen doğalgazı da hedef alması ihtimali, büyük ölçüde Batı’nın mali yardımına bağımlı olan Pakistan için bir kabus senaryosu olabilir.

Karaçi Üniversitesi Pakistan Çalışma Merkezi Başkanı Jaffer Ahmed, “İran Pakistan’a baskı yapıyor ve ABD yaptırımlarının korkusu da büyük” dedi ve İslamabad için “dengeleyici bir hareket” yönetmenin zor olacağı uyarısında bulundu.

Gözlemcilere göre Bass’ın ziyareti ABD’nin İran yerine Pakistan için alternatif bir enerji kaynağı bulmak istediğinin de bir işareti olabilir.

Wasi şunları söyledi: “İran Cumhurbaşkanı’nın ziyaretinin ardından [ABD ile] görüşmeler artık ekonomik işbirliğini de kapsayacak… Bu da ABD’nin Pakistan’ın İran ile ticaret ve enerji konularında ilişki kurmasını istemediğini açıkça gösteriyor.”

Pakistan Dışişleri Bakanlığı bir açıklama yaptı: “İki taraf [ABD ve Pakistan] ticaret, yatırım ve bölgesel güvenlik alanlarında işbirliğini geliştirme kararlılığını bir kez daha teyit etti.”

Afgan mülteciler meselesi

Bass’ın İslamabad ziyareti sırasında ele alındığı söylenen konulardan biri de Afgan mültecilerin uzun süredir devam eden kötü durumuydu.

Geçtiğimiz kasım ayında Pakistan mültecilerin ilk tur geri dönüşünü başlatarak ülkede yaşayan yaklaşık 1.7 milyon mültecinin yaklaşık yarım milyonunu geri gönderdi.

Ancak İslamabad’a sınır dışı işlemlerinin durdurulması için uluslararası çağrılar geldi.

Wasi, “Pakistan’daki Afgan mültecilerin ülkelerine geri gönderilmesi konusu [Washington ve İslamabad arasında] görüşülecek konulardan biri olmaya devam edebilir,” dedi.

Pakistan’ın Afgan mültecileri ülkelerine geri gönderme kararı, Çin çıkarlarının başlıca hedef olduğu, hükümet ve yabancı tesislere yönelik bir dizi terör saldırısının ardından geldi. Bu saldırıları Pakistan Talibanı ve Afganistan’da barındığına inanılan ve Afgan mültecilerin arasına kolayca karışabilen diğer terörist grupların yaptığı düşünülüyor.

Öte yandan, analistlere göre ABD ve diğer ülkeler kendi güvenliklerini de sağlamak için Pakistan’ı ticaret, eğitim ve diğer alanlarda Afganistan’la ilişki kurmaya teşvik edebilir.

Wasi, “ABD’nin Pakistan’la ilişkilerin vazgeçilmezliği görüşünü pekiştiren pek çok bölgesel gelişme var” dedi.

DİPLOMASİ

Trump’ın özel temsilcisi savaşın 180 günde biteceğini öne sürdü

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump’ın özel temsilcisi Keith Kellogg, Ukrayna’daki savaşın 180 gün içinde sona erebileceğini belirtti. Kellogg, Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı açıklamada, ABD’nin arabulucu rolü üstleneceğini ve müzakerelere Avrupa’nın katılmayacağını ifade etti.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Ukrayna’daki savaşın sona ermesi için yeni bir zaman çizelgesi belirledi.

Daha önce Beyaz Saray’ın 2024 sonuna kadar savaşı durdurabileceğini ve göreve başladıktan sonra yüz gün içinde barışı sağlayabileceğini iddia eden Başkan Trump’ın özel temsilcisi Keith Kellogg, şimdi ise bir barış anlaşması sağlamak için altı aya ihtiyacı olduğunu söyledi.

Kellogg, cumartesi günü Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı açıklamada, “Tüm taraflarla görüşmek için kamuoyu önünde 180 gün süre istiyorum,” dedi.

Ukrayna’daki savaşın bu yıl içinde sona erebileceğini belirten Kellogg, ABD’nin savaşan taraflar arasında arabulucu olarak hareket edeceğini, Avrupa’nın ise müzakerelere katılmayacağını vurguladı.

Kellogg, “Önemli bilgiler toplamak için buradayım. Ben bir diplomatım. Masada Ukraynalılar ve Ruslar olacak ve Amerikalılar da arabulucu olarak yer alacak,” diye konuştu.

Washington’ın Kiev’e mali desteği sürdüreceğini ancak artık çatışmaları derhal durdurmanın gerekli olduğunu ekleyen Kellogg, verilerine göre Ukrayna’nın Rusya’ya karşı savaşta verdiği kayıpların, ABD’nin Vietnam ve Kore savaşlarında toplam kayıplarından üç kat daha fazla olduğunu (yaklaşık 94 bin ölü) belirtti.

Özel temsilci, “Trump buna bir son vermek istiyor,” dedi ve Trump’ın Ukrayna’nın çıkarlarını göz ardı etmeyeceğini, bu nedenle “zayıf bir anlaşma” olmayacağını da sözlerine ekledi.

RBK-Ukrayna gazetesinin aktardığına göre, Trump’ın özel temsilcisi, Rus saldırganlığının sona ermesine yönelik müzakerelerin süreci hızlandırmak için iki ayrı hatta —Rusya hattı ve Ukrayna-müttefikler hattı— yürütüldüğünü açıkladı.

Kellogg, ABD-Ukrayna-müttefikler hattı üzerinde çalıştığını belirtirken, Rusya hattının ise ABD Başkanı’nın Orta Doğu özel temsilcisi Steve Witkoff tarafından yönetildiğini ifade etti.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ise, Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile “ancak Trump ve Avrupa ile ortak bir planımız olduktan sonra” görüşeceğini söyledi.

Zelenskiy bir gün önce yaptığı açıklamada, “Putin ile oturup savaşı durduracağız. Sadece bu durumda görüşmeye hazırım,” ifadelerini kullandı.

Aralık ayında Kellogg, Trump’ın 2024 sonuna kadar savaşı durdurmaya çalışabileceğini söylemişti. Fox Business kanalına konuşan diplomat, “Şimdi bunu yapmak için mükemmel zaman. Kampanyası sırasında bu sözü (savaşı sona erdirme) veren Başkan Trump’ın bunu yerine getireceğine ve bunun gerçekleşeceğine inanıyorum. Bence bu yıl olacak. Bunun için gerekli yeteneklere ve fırsatlara sahip,” demişti.

Şubat ayı başlarında Kellogg, Ukrayna’daki savaşı sona erdirmenin ABD’nin ve dünyanın çıkarına olduğunu belirterek, önümüzdeki 100 gün içinde barışçıl bir çözüme ulaşılabileceğine olan güvenini dile getirmişti.

Kellogg, “Müzakereleri başlatmak ve bu yönde çalışmak için güvenilir bir planımız olduğunu düşünüyorum,” demiş ve Trump’ın “hem Ukraynalılar hem de Ruslar üzerinde etkili bir baskı oluşturacağını” kaydetmişti.

Trump’ın Ukrayna’da maden hamlesindeki gizli özne: Çin

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Ukrayna, ABD’nin nadir toprak minerallerinin yüzde 50’si teklifini reddetti

Yayınlanma

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, ABD’nin ülkenin nadir toprak minerallerinin yüzde 50’sini alma teklifini daha iyi bir anlaşma müzakere etmek amacıyla reddetti. Zelenskiy, ABD ve Avrupa’nın sunacağı güvenlik garantilerinin mineral rezervleriyle ilgili olası bir anlaşmaya doğrudan bağlanmasını istiyor.

Financial Times gazetesinin haberine göre, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, ABD’nin ülkenin nadir toprak minerallerinin yüzde 50’sine sahip olma teklifini reddetti. Zelenskiy’nin daha iyi bir anlaşma müzakere etmeye çalıştığı belirtildi.

NBC kanalının kimliğini açıklamadığı sekiz ABD’li yetkiliye dayandırdığı haberine göre de ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, çarşamba günkü toplantılarında Zelenskiy’e taslak bir sözleşme sunarak bu teklifi iletti.

ABD’li yetkililer, Zelenskiy’nin belgeyi imzalamadığını ve üzerinde çalışması ve başkalarına danışması gerektiğini söylediğini aktardı.

Financial Times‘a konuşan ve kimliği belirtilmeyen üç kaynağa göre, Zelenskiy, ABD ve Avrupa güvenlik garantilerinin mineral rezervleriyle ilgili herhangi bir anlaşmaya doğrudan bağlanmasını istiyor.

Gazeteye konuşan üst düzey bir Ukraynalı yetkili, Kiev’in “daha iyi bir anlaşma” arayışında olduğunu ifade etti.

Trump yönetimi, 2022’de başlayan Rusya’nın askeri müdahalesine karşı askeri ve iktisadi desteğinin karşılığında Kiev’in kritik mineraller de dâhil olmak üzere doğal kaynaklarına erişim izni vermesini ve ABD enerji ihracatını satın alma taahhüdünde bulunmasını beklediğini belirtmişti.

Pek çok kritik mineral gibi, nadir toprak elementleri de küresel olarak nispeten bol miktarda bulunuyor.

Fakat, ekonomik olarak çıkarılıp rafine edilmelerini sağlayacak konsantrasyonlarda bulunmuyorlar. ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu’nun (USGS) verilerine göre, Çin dışında en büyük rezervler Brezilya, Hindistan, Avustralya, Rusya, Vietnam ve ABD’de bulunuyor.

USGS verileri, Ukrayna’nın büyük bir nadir toprak rezervine sahip olmadığını gösteriyor.

Ancak ülkenin kendi jeoloji kurumu, bu elementlerin öncelikle ülkenin doğusunda, kısmen Rus kontrolü altında olan bölgelerdeki birkaç mineral yatağında bulunduğunu belirtiyor.

Ayrıca titanyum, lityum ve grafit de dâhil olmak üzere diğer bazı kritik minerallerin rezervlerini de tespit etti.

‘Nadir toprak elementleri karşılığı Ukrayna’ya askeri yardım’ ne kadar mümkün?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

JD Vance AfD liderleri ile görüştü

Yayınlanma

ABD Başkan Yardımcısı JD Vance cuma günü Münih’te Almanya’nın sağcı partisi Almanya için Alternatif’in (AfD) lideriyle bir araya geldi ve Berlin’in “istenmeyen seçim müdahalesi” olarak nitelendirdiği görüşmede bu partiyi siyasi ortak olarak desteklediğini açıkladı.

Reuters’ta yer alan habere göre Vance’in ofisinden bir yetkili görüşmeyle ilgili daha fazla ayrıntı vermedi fakat başkan yardımcısının Almanya’daki tüm büyük siyasi partilerin liderleri ile görüştüğünü söyledi.

AfD Eş Başkanı Alice Weidel’in sözcüsü görüşmeyi doğrulayarak ikilinin Vance’in otelinde yaklaşık 30 dakika görüştüklerini ve Ukrayna savaşı, Alman iç politikası ve ifade özgürlüğü konularını ele aldıklarını söyledi.

AfD, 23 Şubat’ta yapılacak genel seçimler öncesinde %20 civarında bir oy oranına sahip.

“Güvenlik duvarı” olarak adlandırılan bir politika çerçevesinde partiler, Alman iç istihbarat servisi tarafından izlenen AfD ile çalışmama konusunda hemfikir görünüyor.

Vance ise bu politikaya açık bir gönderme yaparak, “Demokrasi, halkın sesinin önemli olduğu kutsal ilkesine dayanır. Güvenlik duvarlarına yer yoktur,” dedi.

Vance, Münih Güvenlik Konferansı’nda Avrupalıları ‘göç’ ve ‘savunma harcamaları’ konusunda uyardı

Cuma günü Münih Güvenlik Konferansında konuşan Vance ayrıca, “Bu kıtadaki hiçbir seçmen, milyonlarca incelenmemiş göçmene kapıları açmak için sandığa gitmedi,” dedi.

Şansölye Olaf Scholz, Deutschlandfunk radyosuna verdiği ve pazar günü yayınlanacak olan mülakatta, Vance’in sözlerini “son derece olağandışı” olarak değerlendirdi ve Almanya’nın Nasyonal Sosyalizm geçmişine atıfta bulunarak, aşırı sağcı partilere karşı “iyi bir nedenden ötürü” güvenlik duvarı olduğunu sözlerine ekledi.

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius ise cuma günü yaptığı açıklamada Vance’in Alman ve Avrupalı siyasi güçlere yönelik eleştirilerini kabul edilemez olarak niteledi.

Pistorius cuma günü Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı açıklamada, “ABD Başkan Yardımcısı sadece Alman demokrasisini değil, tüm Avrupa’nın demokrasisini sorguladı,” dedi.

Vance’in, Avrupa’nın durumunu “bazı otoriter rejimlerdeki durumla” karşılaştırdığını savunan Pistorius, bunu “kabul edilemez” bulduğunu söyledi.

Cuma günü erken saatlerde bir Alman hükümet sözcüsü, Wall Street Journal’da yayınlanan ve Vance’in Alman siyasetçileri AfD dahil tüm partilerle çalışmaya teşvik edeceğini söylediği haberle ilgili bir soru üzerine Vance’in Almanya’daki seçimlere müdahale etmemesi gerektiğini söyledi.

Alman hükümet sözcüsü düzenlediği basın toplantısında, “Dost yabancı ülkelerden gelenler de dahil olmak üzere yabancıların seçim döneminin ortasında bir seçim kampanyasına bu kadar yoğun bir şekilde müdahale etmelerinin doğru olduğunu düşünmüyorum,” dedi.

Hıristiyan Demokrat (CDU) lider ve bir sonraki Alman şansölyesi olmak için favori olan Friedrich Merz, Trump yönetimini “seçime açıkça müdahale etmekle” suçladı.

Merz, Deutsche Welle‘ye yaptığı açıklamada Vance’in sözlerinden rahatsız olduğunu söyledi ve “Demokratik kurumlarımızı nasıl koruyacağımızı Almanya’da bize açıklamak Amerikan hükümetinin görevi değildir,” diye ekledi.

Başkan Donald Trump’ın seçim çalışmalarında en büyük bağışçı olan ve şu anda Trump’ın ABD hükümet harcamalarını kısma görev gücünün başında bulunan milyarder ABD’li işadamı Elon Musk da AfD’yi açıkça destekliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English