Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Richard Haass: ABD, Ukrayna’da hedeflerini yeniden tanımlamalı

Yayınlanma

ABD’nin Ukrayna’ya yönelik stratejisi, savaşın devam eden maliyetleri ve zorlukları karşısında yeni bir değerlendirmeye tabi tutuluyor. Dünyanın en önemli düşünce kuruluşlarından olan Council on Foreign Relations’ın (CFR) eski başkanı Richard Haass, Foreign Affairs dergisinde yayımlanan analizinde, Washington’un Ukrayna’ya yönelik hedeflerini yeniden tanımlaması gerektiğini savunarak, “Mükemmeli ararken iyiyi kaybediyoruz,” ifadelerini kullandı.

Haass, ABD’nin “mutlak zafer” tanımının, Ukrayna’nın tüm topraklarını geri almasını içerdiğini, ancak bu hedefin artık gerçekçi olmadığına dikkat çekti.

Ukrayna’nın 1991 sınırlarına dönmesi mümkün mü?

Haass, Ukrayna’nın 1991 sınırlarına dönmesinin askeri ve iktisadi olarak sürdürülemez bir hedef olduğuna vurgu yaptı. Ukrayna’nın elindeki insan gücü ve askeri altyapı, Rusya gibi büyük bir ülkeyle doğrudan savaşı kaldırabilecek kapasitede değil.

Öte yandan Rusya, Çin, İran ve Kuzey Kore gibi müttefiklerinden destek alırken, Batı’nın Ukrayna’ya sağladığı yardımların kapasitesi de sınırlı. “Ukrayna, ülkenin mevcut topraklarının yüzde 80’ini savunmak için bile büyük bir güç harcamak zorunda kalıyor,” diyen Haass, bu nedenle ABD ve müttefiklerinin Ukrayna’nın zafer tanımını yeniden belirlemesi gerektiğini belirtti.

Diplomasi ve gerçekçi bir ‘zafer’ tanımı

Haass, ABD ve Avrupa’nın, Ukrayna’nın bağımsızlığını ve güvenliğini koruyacak bir zafer tanımı benimsemesi gerektiğini savundu.

Ukrayna’nın topraklarının tamamını geri alması yerine, ülkenin özgür, bağımsız ve ekonomik olarak sürdürülebilir kalmasının, Batı’nın uzun vadeli hedeflerine daha uygun bir tanım olacağını kaydeden Haass, bu bağlamda ABD ve müttefiklerinin Ukrayna’ya, Rusya ile bir ateşkesi kabul etmesi yönünde teşvikte bulunması gerektiğini vurguladı.

“ABD’nin Ukrayna’ya silah yardımı devam etmeli ancak destek, yalnızca savunma amaçlı kullanılacak silahlarla sınırlanmalı,” diyen Haass, bu şekilde ABD’nin Rusya’ya caydırıcı bir mesaj verebileceğine dikkat çekti.

İki aşamalı diplomasi planı

Haass, bu stratejinin diplomatik bir çözümle desteklenmesi gerektiğini ve bunun iki aşamalı bir planla yapılabileceğini ifade etti. İlk aşamada, çatışmaların sonlandırılmasına yönelik bir ateşkesin sağlanması gerektiğini belirtti. Ateşkes, mevcut cephe hatları veya küçük düzenlemelerle sağlanarak kan dökülmesini durdurabilir ve Ukrayna’nın yeniden inşasını başlatabilir.

İkinci aşamada ise uzun vadeli diplomatik görüşmelerin başlaması gerektiğini söyleyen Haass, Rusya’nın bu süreçte Ukrayna üzerindeki bazı taleplerini gevşetebileceği değerlendirmesini yaptı. Bu aşamada, Ukrayna’nın sınırlarının belirlenmesi gibi konuların zamanla ele alınması gerektiğini öne sürdü.

‘Sürdürülebilir ve gerçekçi’ bir strateji

ABD’nin Ukrayna’da hedef belirleme konusunda gerçekçi adımlar atması gerektiğine inanan Haass, mevcut stratejinin hem Ukrayna hem de Batı açısından yıpratıcı olduğuna dikkat çekti.

Uzman, savaşın askeri, iktisadi ve insani maliyeti arttıkça, Washington’ın daha sürdürülebilir bir yaklaşımı benimsemesinin kaçınılmaz hale geldiğine işaret etti.

“ABD, Ukrayna’nın zafer tanımını 1991 sınırlarına dönme zorunluluğundan çıkararak, daha gerçekçi bir noktaya taşımak zorunda,” diyen Haass, aksi takdirde bu politikanın başarısızlığa mahkûm olacağına vurgu yaptı.

Austin: Ukrayna’da prensiplerin bedeli, teslimiyetin bedelinin yanında cüce kalıyor

DİPLOMASİ

Çin bankalarının Rusya’ya yönelik ödeme kontrolleri sertleşiyor

Yayınlanma

Çin bankaları, Rusya ile ticarette yeni kontroller uygulayarak Hindistan, BAE ve Hong Kong üzerinden yapılan ödemelerde ‘Rusya bağlantısı’ tespit etmeye odaklanıyor.

İzvestiya gazetesine konuşan iş dünyası temsilcileri, Çin bankalarının Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Hong Kong’dan gelen ödemelerdeki “Rusya bağlantısını” tespit etmeye yönelik kontrolleri sıkılaştırdığını ifade etti.

Impaya Rus şirketinin ticari direktörü Aleksey Razumovskiy, ödeme işlemlerinin giderek zorlaştığını belirtti.

Razumovskiy’e göre, Çin bankaları artık nakliye belgelerini analiz ederek malların kimlere, nerelere ve hangi amaçla gönderildiğini detaylı bir şekilde inceliyor.

Daha önce Türkiye ve Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri üzerinden yapılan transferlerde uygulanan bu tür gelişmiş kontroller, artık diğer ülkelere de genişletilmiş durumda.

Opora Rusya’nın Çin Temsilcisi İlona Gorşeneva-Dolunts, Çin bankalarının, ödeme yapılan ülkeden gelen malların yine o ülkeye gönderilmesi şartını koştuğunu doğruladı.

Dış ticaret uzmanı ve Atvira Genel Müdürü Yekaterina Kiseviç de bu kontrollerin sıkılaştırılmasının amacının, Çin bankalarının ikincil yaptırımlara maruz kalmaktan kaçınması olduğunu dile getirdi.

First Group CEO’su Aleksey Poroşin, Çin bankalarının ödeme süreçlerini sıkılaştırmasının geçmişe dayandığını hatırlattı.

Poroşin, Donald Trump’ın başkanlığı döneminde başlatılan ticaret savaşı politikalarının hala etkili olduğunu ve Çin bankalarının yeni yaptırım riskleriyle karşılaşmamak için ihtiyatlı davrandığını belirtti. Ayrıca, mevcut durumun 2025 yılına kadar düzelmeyeceğini öngördü.

Alternatif ödeme yöntemleri var mı?

Poroşin’e göre, Çin’e ödeme göndermek için hâlâ bazı alternatifler mevcut. Bölgesel Rus bankalarından Çin bankalarına doğrudan transferler yapılabiliyor.

Bunun yanında, Malezya ve Endonezya üzerinden gerçekleştirilen ödemeler de seçenekler arasında yer alıyor.

Kiseviç, en güvenli ve hızlı yöntemin, Rus bankalarının Çin’deki şubeleri aracılığıyla doğrudan ödeme yapmak olduğunu ifade etti.

Ancak Kiseviç bunun için, Çin’deki karşı tarafların bu bankalarda hesap açması gerektiğini belirtti. Böyle bir durumda, ödemelerin genellikle 2 ila 3 gün içinde tedarikçilere ulaştığını ve bankanın transfer için yüzde 4 oranında sabit komisyon aldığını ekledi.

Çin bankalarının Rus şirketlerine yönelik bu tür sıkı kontroller uygulamaya başlaması, 2022’de Ukrayna’daki savaş nedeniyle devreye alınan yaptırımlarla alakalı.

2023’ün sonlarından itibaren, “dost ülkelerin” bankaları da ABD Başkanı Joe Biden’ın nedeniyle Rusya ile olan işbirliklerine yeni tedbirler getirdi.

Bu yıl ise, ABD’nin yaptırımları daha da genişletilerek, bankalar dahil olmak üzere tüm Rusya bağlantılı kuruluşları savunma sanayii kapsamında değerlendirilmeye başlandı.

Çin-Rusya ödemeler sorunu

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Britanya Başbakanı Starmer yatırım çekmek için Körfez’i ziyaret edecek

Yayınlanma

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer’ın önümüzdeki ay Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne seyahat edeceği bilgisini veren bir kaynak çarşamba günü Reuters’a yaptığı açıklamada, Britanya’nın zengin Körfez ülkeleriyle bağlarını derinleştirmeye çalıştığını söyledi.

Starmer’ın BAE seyahat planları hakkında bilgi veren bir başka kaynak da BAE ziyaretini doğruladı.

Kaynak, Londra’nın BAE’nin enerji projeleri de dahil olmak üzere Körfez ülkelerinden yatırım çekmeyi umduğunu söyledi. Starmer’ın Gazze, İsrail ve Lübnan’daki çatışmalar da dahil olmak üzere bölgesel konuları da ele alması bekleniyor.

Gezi, İşçi Partisi’nin temmuz ayında iktidara gelmesinden bu yana Starmer’ın Körfez’e yaptığı ilk ziyaret olacak.

Starmer hükümeti, BAE ile önceki Muhafazakâr hükümet döneminde, kısmen bazı Muhafazakâr parlamenterlerin BAE bağlantılı Telegraph gazetesini satın alma teklifi gibi İngiltere’deki BAE yatırımlarına karşı çıkması nedeniyle gerilen ilişkileri onarmaya çalışıyor.

Starmer’ın ziyareti ilk olarak çarşamba günü Financial Times tarafından, planları hakkında bilgi sahibi olan kişilere dayandırılarak duyuruldu.

Gazete Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın önümüzdeki yıl Londra’yı ziyaret edebileceğini fakat seyahat planlarının henüz kesinleşmediğini belirtti.

Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Es-Sani 3-4 Aralık tarihleri arasında Britanya’yı ziyaret edecek ve Buckingham Sarayında Kral Charles ve Kraliçe Camilla tarafından ağırlanacak.

Birleşik Krallık’ın bakanları ayrıca Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve BAE’den oluşan Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ile serbest ticaret anlaşmasına yönelik müzakereleri ilerletmek amacıyla eylül ayında Körfez’i ziyaret etmişti.

Birleşik Krallık İş ve Ticaret Bakanlığı, KİK ile yapılacak bir serbest ticaret anlaşmasının Britanya ekonomisine uzun vadede 1,6 milyar pound (2,10 milyar dolar) katkı sağlayacağını tahmin ediyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

UCM’den Netanyahu’ya tutuklama emri

Yayınlanma

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Gazze’de savaş suçu ı̇şledikleri gerekçesiyle İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı.

İsrail ve ABD’nin yaptırım ve tehditlerine rağmen Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı.  Mahkeme, İsrail’in Filistinlilere karşı işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarla ilgili ezici deliller doğrultusunda harekete geçerek bu kararı aldı. Netanyahu ve Gallant’a yöneltilen suçların arasında açlığı silah olarak kullanmaktan suçlu bulunduklarını da belirtildi. Mahkeme bu suçlamaların, “makul temellere” dayandığını söyledi.

“İsrailli yetkililer hakkında yakalama kararı almaması UCM’nin sonunu getirebilir”

İsrail, mahkemenin kendisiyle ilgili soruşturmaları engellemek amacıyla istihbarat teşkikatı Mossad’ı gözetlemek, hacklemek, baskı yapmak, karalamak ve iddiaya göre üst düzey UCM personelini tehdit etmek için devreye sokmuştu. Uluslararası basına da yansıyan UCM yetkililerinin de bir kısmını kamuoyuna duyurduğu bu baskılar sonuç vermedi.

UCM, İsrail’in kararı ya da mahkemeyi tanımasının bir önemi olmadığını belirtti.

Mahkeme, bunun yanında Hamas lideri Muhammed Diab İbrahim Al-Masr için de bir tutuklama emri çıkardı.

İsrail, UCM savcısı Khan’ı da tehdit etmiş

Bu kararın İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırılarını engellemesi veya ABD’nin bu saldırılara verdiği desteği azaltması beklenmiyor. Ancak karar sonrası Avrupa ülkelerinin İsrail’e verdikleri destek konusunda daha fazla iç bölünme yaşamaları muhtemel.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English