Bizi Takip Edin

Rusya

Rusya, 9 Mayıs Zafer Bayramı için Ukrayna’da ateşkes ilan etti

Yayınlanma

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 9 Mayıs Zafer Bayramı’nın 80. yıl dönümü kutlamaları sırasında Ukrayna’da üç günlük ateşkes ilan etti. 7 Mayıs gece yarısından 10 Mayıs dahil olmak üzere sürecek ateşkesin, barış görüşmeleri için iyi niyet göstergesi olduğu belirtildi. Ukrayna’dan gelen ilk tepkiler ise temkinli oldu.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 9 Mayıs Zafer Bayramı’nın 80. yıl dönümü kutlamaları vesilesiyle Ukrayna’daki silahlı çatışmada üç günlük bir ateşkes ilan etti.

Kremlin’den yapılan açıklamaya göre, ateşkes 7 Mayıs gece yarısından başlayıp 10 Mayıs dahil olmak üzere sürecek.

Kremlin, bu süre zarfında tüm muharebe eylemlerinin durdurulacağını belirterek, “Rusya, Ukrayna tarafının da bu örneği takip etmesi gerektiğine inanıyor,” ifadelerini kullandı.

Açıklamada ayrıca, Kiev’in bu dönemde ateşkese uymaması hâlinde Rusya ordusunun “yeterli ve etkili bir yanıt vereceği” kaydedildi.

Daha önce de Paskalya döneminde 30 saatlik bir ateşkes ilan edilmişti.

Kremlin, yeni kararıyla Rusya’nın “Ukrayna krizinin temel nedenlerini ortadan kaldırmayı amaçlayan, ön koşulsuz barış görüşmelerine hazır olduğunu bir kez daha ilan ettiğini” bildirdi.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, “Barışçıl çözüm çabaları devam ediyor, Rusya ve ABD ikili ilişkileri engelini kaldırmayı başardı,” diyerek, yeni ateşkesin “iyi niyet göstergesi” olduğunu vurguladı.

Kiev’in Moskova’nın bu girişimine ilk tepkisi belirsiz oldu. Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrey Sibiga, X sosyal medya platformundan yaptığı paylaşımda, “Eğer Rusya gerçekten barış istiyorsa, ateşi derhal kesmeli,” ifadelerini kullandı.

Sibiga, “Neden 8 Mayıs’a kadar beklemeli?” diye sorarak, bunun “bir geçit töreni için değil” yapılması gerektiğini öne sürdü.

28 Nisan akşamı geç saatlerde Zelenskiy, video mesajında dışişleri bakanının düşüncesini sürdürerek, “Biz inanıyoruz, dünya inanıyor ki 8 Mayıs’a kadar beklemenin bir nedeni yok ve ateş birkaç günlüğüne değil, derhal, tam, koşulsuz olarak ve en az 30 gün kesilmelidir,” dedi.

Geçmişteki ateşkesin (19-20 Nisan) ihlali konusunda karşılıklı suçlamalara rağmen, Ukrayna yetkilileri en azından o 30 saat boyunca hiçbir hava saldırısı sireninin çalmadığını kabul etti. 21 Nisan’da Zelenskiy de bunu, bazı çekincelerle de olsa, prensipte ateşkesin mümkün olduğunun bir kanıtı olarak doğruladı.

Moskova, Paskalya ateşkesini uzatmadı. Rusya Savunma Bakanlığı, Ukraynalıların sınır bölgelerine insansız hava araçları kullandığını ve Ukrayna ordusu birliklerinin gece saatlerinde Donetsk Halk Cumhuriyeti’ndeki Rus birliklerinin mevzilerine saldırı girişimlerinde bulunduğunu belirtti.

Genel olarak, cephedeki saldırıların yoğunluğu belirgin şekilde azaldı.

Ay içinde ikinci kez ilan edilen ateşkes, Ukrayna’daki çözüm seçenekleri etrafındaki istişare sürecinin devam ettiğini gösteriyor, ancak tarafların ne kadar ilerleme kaydettiği ve hangi yönde ilerlediği konusunda sessiz kaldığını belirten Rusya Bilimler Akademisi Dünya Ekonomisi ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nden kıdemli araştırmacı Dmitriy Ofitserov-Belskiy, Vedomosti gazetesine verdiği demeçte muharebe eylemlerinin durdurulmasının bu bağlamda tek olası yön olmadığını kaydetti.

Military Russia portalı editörü ve askeri uzman Dmitriy Kornev ise, ay içinde ikinci kez ilan edilen ateşkes süresince bazı koşullarda devamı konusunda anlaşmaya varılabileceğini kabul etti.

Fakat, 10 Mayıs’tan sonra muharebe eylemlerinin yeniden başlama olasılığının yüksek olduğunu belirten Kornev, Ukrayna’nın 8-10 Mayıs ateşkesini belirli çekincelerle destekleyebileceğini, ancak bunun pratikte nasıl gerçekleşeceğinin bir soru işareti olduğunu söyledi.

Yeni ateşkes girişiminin etkinliği bağlamında, şu anda Ukrayna konusunda kilit uluslararası müzakereci olan ABD’nin tepkisinin önemli olacağını belirten Kornev, ABD yetkililerinin Rus tarafını uzun vadeli bir barış anlaşması yapmaya ikna etmeye devam ettiğini kaydetti.

Üç günlük ateşkes haberinden sonra bile Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, Trump’ın “her iki ülkenin liderlerinden (Rusya ve Ukrayna) artan bir hayal kırıklığı duyduğunu ve tam bir ateşkes görmek istediğini” söyledi.

Trump’ın kendisi de 28 Nisan gecesi Moskova saatiyle gazetecilere, Putin’den “ateş etmeyi bırakmasını, oturup bir anlaşma imzalamasını” istediğini yineledi.

Ayrıca, ABD Başkanı, Zelenskiy’nin Kırım üzerindeki iddialarından vazgeçmeye hazır olduğuna inandığını ve bu nedenle ABD’nin bir anlaşma için koşulları gördüğünü belirtti. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Washington’un çözüm sürecine devam edip etmeyeceğine karar vermeyi planladığı için önümüzdeki haftanın “belirleyici nitelikte” olacağını söyledi.

Yeni ateşkesin büyük ölçüde Rusya tarafından ABD’deki Cumhuriyetçi yönetime gönderilen yeni bir sinyal olarak değerlendirilebileceğini düşünen Rusya Bilimler Akademisi ABD ve Kanada Enstitüsü’nden kıdemli araştırmacı Pavel Koşkin, burada Trump’ın 100 günlük iktidar eşiğinin (30 Nisan) yaklaşması faktörünün dikkate alınması gerektiğini söyledi.

Koşkin, “Amerikan iç politikasının bu önemli eşiğine Rusya, ABD Başkanı’na sanki eşlik ediyor, aynı zamanda diplomatik çabalarının sonuç verdiğini de ima ediyor. Kremlin, Washington’un oyundan çıkmasını istemediğini açıkça belirtiyor,” diye konuştu.

Koşkin, mayıs ateşkesinin duyurulmasından bir gün önce Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Rubio arasında bir telefon görüşmesi yapıldığını hatırlattı.

25 Nisan’da, Reuters‘ın Amerikan ve Avrupa-Ukrayna barış planlarının sızdırılan bilgilerini yayınladığı gün, Trump’ın özel temsilcisi Steve Witkoff Moskova’yı ziyaret ederek Putin ile görüştü.

Görüşmenin ardından Rusya Devlet Başkanı’nın yardımcısı Yuriy Uşakov, görüşmenin “yapıcı” olduğunu ve Rusya ile Ukrayna arasında doğrudan müzakerelerin yeniden başlama olasılığının ele alındığını belirtti.

Koşkin, Rusya’nın mevcut “iyi niyet jestinin” durmuş olan barış sürecini ilerletme arzusundan kaynaklandığını kabul etti. Zira daha yakın zamanda Trump, çatışmayı sona erdirme niyetinin samimiyetinden kamuoyu önünde şüphe duymuştu.

Koşkin, “Şimdi Moskova’dan bir yanıt geldi,” dedi.

9 Mayıs Zafer Bayramı’nın 80. yıl dönümü kutlamaları ve özellikle 9 Mayıs’ta Kızıl Meydan’da düzenlenecek geçit töreni için Moskova, yaklaşık 20 yabancı liderin gelmesini bekliyor.

Tüm Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinin yanı sıra Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Vietnam Komünist Partisi Merkez Komitesi Genel Sekreteri To Lam, Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Sırbistan Devlet Başkanı Aleksandar Vucic ve Slovakya Başbakanı Robert Fico’nun katılımı teyit edildi.

9 Mayıs kutlamalarının, büyük insan kalabalığı ve yabancı heyetlerin katılımıyla ilgili belirli riskler taşıdığını hatırlatan Ofitserov-Belskiy, “Bu nedenle burada Rusya’nın çıkarı belli. Ancak Kiev için de bu anda Rus şehirlerine saldırmak mantıksız olacaktır. Dolayısıyla her iki taraf için de en iyi seçenek, bu günlerde genel olarak ciddi askeri faaliyetlerden kaçınmak olacaktır,” diye konuştu.

Lavrov: Rusya, Ukrayna konusunda çıkarlar dengesi aramaya hazır

Rusya

İsrail, İran’la çatışmada Putin’in arabuluculuk teklifini reddetti

Yayınlanma

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, İsrail yönetiminin İran ile yaşanan çatışmanın çözümünde Rusya’nın arabuluculuk teklifini geri çevirdiğini duyurdu. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, hedeflerine askeri yollarla ulaşacaklarını söyledi.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, İsrail yönetiminin İran ile yaşanan çatışmanın çözümünde Rusya’nın arabuluculuk teklifini reddettiğini bildirdi.

Peskov, “Şu anda en azından İsrail tarafında herhangi bir arabuluculuk hizmetine başvurma veya barışçıl bir çözüm yoluna girme konusunda bir isteksizlik görüyoruz. Tespit ettiğimiz durum budur,” ifadelerini kullandı.

Peskov ayrıca, Orta Doğu’daki durumun “dizginlenemeyen bir tırmanış” yolunda ilerlediğini ve “tamamen öngörülemez” olduğunu belirtti.

Putin’den yoğun diplomasi trafiği

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İsrail’in İran’a yönelik saldırısının başladığı 13 Haziran’da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirmişti.

Putin bu görüşmede, “gerilimin daha fazla tırmanmasını önlemek amacıyla” İran ile müzakerelerde arabuluculuk yapmayı teklif etmişti.

Ancak Putin, aynı gün İran Cumhurbaşkanı Masud Pezeşkiyan ile yaptığı görüşmede ise Rusya’nın, BM Şartı’nı ve uluslararası hukuku ihlal eden İsrail’in eylemlerini kınadığını dile getirmişti.

Ertesi gün, 14 Haziran’da Putin, ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı telefon görüşmesinde de İsrail ve İran arasında arabulucu olmayı önermiş ve bu teklif Trump tarafından desteklenmişti.

Macron’dan Rusya’nın arabuluculuğuna itiraz

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise Rusya’nın arabuluculuğuna karşı çıktı. Macron, “Bugün yüksek yoğunluklu bir çatışmanın içinde olan ve birkaç yıldır bilinçli olarak BM Şartı’na uymayan Rusya’nın herhangi bir şekilde arabulucu rolü üstlenebileceğini düşünmüyorum,” dedi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, saldırının başlamasının ardından yaptığı açıklamada, İsrail’in İran’ın nükleer programı meselesini diplomasi yoluyla çözme fırsatı verdiğini ancak şimdi kendileri için kabul edilebilir bir sonuca askeri yollarla ulaşmaya kararlı olduğunu söylemişti.

İsrail’in “varoluşsal bir savaş” yürüttüğünü vurgulayan Netanyahu, “Hedefimize ulaşacağız ve onlara ezici bir darbe indireceğiz,” diye konuştu.

Trump: İran tamamen teslim olmalı

ABD Başkanı Donald Trump da İran’ın “tamamen teslim olmasını” istediğini belirtti. Trump’a göre, İsrail tarafından yapılan saldırıların durması için Tahran’ın uranyum zenginleştirme programından vazgeçmesi gerekiyor.

Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada Trump, “İran nükleer silaha sahip olamaz, bu çok basit,” dedi. Trump ayrıca, İran ile müzakere etmeye “artık pek hevesli olmadığını” ancak İslam Cumhuriyeti yetkililerinin buna ihtiyacı olması durumunda kendisine nasıl ulaşacaklarını bildiklerini de sözlerine ekledi.

Okumaya Devam Et

Rusya

Rusya’da RFKP’nin seçim yasasında değişiklik teklifine Duma’dan ret

Yayınlanma

Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma’da Devlet İnşası Komisyonu, Komünist Parti (RFKP) tarafından hazırlanan yeni seçim yasası tasarısının reddedilmesini önerdi. Komünistler tasarıyla elektronik oylama ve belediye filtresi gibi uygulamaların kaldırılmasını hedeflerken, iktidardaki Birleşik Rusya partisi tekliflerin mevcut mevzuata aykırı olduğunu savundu.

Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma’nın Devlet İnşası Komisyonu, Komünist Parti (RFKP) milletvekilleri tarafından hazırlanan kapsamlı seçim yasası tasarısının reddedilmesi yönünde tavsiye kararı aldı.

Komünistlerin 22 Şubat 2023’te sunduğu tasarının, haziran veya temmuz ayında genel kurul gündemine getirilmesi bekleniyor.

Komisyon toplantısında söz alan RFKP’li Komisyon Başkan Vekili Yuriy Sinelşçikov, partisinin hazırladığı yasa teklifinin temel amacının seçim mevzuatını demokratikleştirmek, vatandaşların haklarını güvence altına almak ve yasalardaki boşluklar ile tekrarları ortadan kaldırmak olduğunu belirtti.

Elektronik oylama ve ‘lokomotif aday’ uygulamasına son verilmesi isteniyor

Komünistlerin teklifi, mevcut karma seçim sisteminin (450 milletvekilinin yarısının parti listelerinden, diğer yarısının ise tek sandalyeli seçim bölgelerinden seçilmesi) korunmasını öngörüyor.

Tasarıda ayrıca, uzaktan elektronik oylama, valilik seçimlerindeki “belediye filtresi” ve tanınmış kişilerin seçim listelerine dahil edilip seçildikten sonra vekillikten feragat ettiği “lokomotif aday” gibi uygulamaların kaldırılması talep ediliyor.

Teklif, seçimlerde video gözetiminin zorunlu hale getirilmesini ve adayların televizyon tartışmalarına vekillerini göndermek yerine bizzat katılmalarını şart koşuyor.

İktidar partisinden dört maddelik itiraz

Komisyonun Birleşik Rusya partili üyesi Aleksandr Teterdinko, tasarıdaki normların dört ana gruba ayrıldığını savunarak teklife karşı çıktı.

Teterdinko’ya göre bu gruplar; halihazırda mevzuatta bulunan maddeler, Duma’nın daha önce reddettiği teklifler (mart ayında tek bir oy verme günü belirlenmesi ve belediye filtresinin kaldırılması gibi), Duma’nın yakın zamanda kabul ettiği yasalarla doğrudan çelişen normlar (elektronik oylamanın kaldırılması gibi) ve Duma’nın henüz ele almadığı ancak “kabul edilmesi imkansız” olan yeniliklerden (aşırılıkçı maddelerden hüküm giymiş kişilerin seçimlere katılmasına izin verilmesi gibi) oluşuyor. Bu gerekçelerle Teterdinko, tasarının reddedilmesini önerdi.

‘Seçim kuralları iktidar lehine değiştiriliyor’

Toplantıda söz alan RFKP’li milletvekili Denis Parfenov, hiçbir seçimin bir öncekiyle aynı kurallarla yapılmadığını belirterek, “Tüm bu kurallar mevcut iktidarın lehine değiştirildi ve hiçbir değişiklik seçimlerin şeffaflığına katkıda bulunmadı,” dedi.

Parfenov, “Moskovalı bir milletvekili olarak 2021’de birçok yoldaşımızın zaferinin burnumuzun dibinden nasıl çalındığını gördüm,” ifadelerini kullandı.

Komisyon Başkanı Pavel Kraşeninnikov ve Birleşik Rusya’dan Dmitriy Vyatkin, Parfenov’un sözünü keserek siyasi sloganlar yerine yasa teklifi hakkında konuşmasını istedi.

Parfenov ise bu eleştiriye, “geçmişi anlatmadan komünistlerin neden böyle bir yasa teklifi sunduğunun anlaşılamayacağı” yanıtını verdi.

RFKP’li bir diğer milletvekili Aleksey Kurinnıy ise seçimlerin en iyileri belirlemeye odaklanmış bir sistem olduğunu vurgulayarak, “Siyasi rekabet, en iyilerin seçildiği ekonomik ve yönetimsel rekabeti de beraberinde getirir,” diye konuştu.

Yeni İnsanlar Partisi’nden Komisyon Başkan Yardımcısı Sardana Aksentyeva, tasarıya yönelik bazı çekinceleri olmasına rağmen, seçim mevzuatını sistematik hale getirmeyi ve demokratikleştirmeyi amaçladığı için bu girişimi destekleyeceklerini açıkladı.

Komisyon Başkanı Kraşeninnikov, seçim mevzuatının “dinamik” olduğunu kabul ederek, “Her seçimden önce değişmesi bir rezalet. Ancak düzenleme netleştiğinde yasaları birleştiriyoruz. Elinizdeki her şey donarken veya erirken seçim mevzuatını nasıl birleştirebilirsiniz?” sözleriyle sık sık yapılan değişikliklere felsefi bir göndermede bulundu.

Komisyondaki oylamada RFKP ve Yeni İnsanlar Partisi tasarıyı desteklerken, iktidardaki Birleşik Rusya milletvekilleri karşı oy kullandı.

Rusya Federasyonu Komünist Partisi seçimlere hazırlanıyor

Okumaya Devam Et

Rusya

Rusya’dan İsrail-İran savaşı yorumu: ‘Bölgesel çatışma kısmen faydalı, topyekun savaş felaket’

Yayınlanma

Rus basını, 13 Haziran’da başlayan İsrail-İran savaşını mercek altına aldı. Uzmanlar, İsrail’in nihai hedefinin İran’ın nükleer programını tamamen yok etmek olduğunu belirtirken, Rusya’nın arabuluculuk rolü ile Tahran’a olası stratejik desteği arasındaki hassas dengeyi tartışıyor. Analizlerde, savaşın İran için ‘varoluşsal’ riskler taşıdığı ve Rusya’nın jeopolitik çıkarlarını yakından etkilediği vurgulanıyor.

Rusya’nın önde gelen yayın organları, 13 Haziran’da İsrail ile İran arasında patlak veren savaşı, uzman görüşleri ve analizlerle yakından takip ediyor. Rus medyasında öne çıkan değerlendirmeler, çatışmanın nedenleri, olası sonuçları ve Rusya’nın pozisyonu üzerinde yoğunlaşıyor.

Uzmanlar, İsrail’in İran’ın nükleer programını yok etme kararlılığına dikkat çekerken, Moskova’nın arabuluculuk çabaları ile Tahran’la olan stratejik ortaklığının getirdiği zorlukları ele alıyor.

İzvestiya: İsrail hedefinden vazgeçmiyor, diplomasi masada değil

İzvestiya gazetesine göre İsrail, İran’a yönelik askeri operasyon için bir zaman sınırı belirlemiş değil ve çatışmanın diplomatik yollarla çözülmesini şu an için mümkün görmüyor.

Gazeteye konuşan İsrail’in Moskova Büyükelçisi Simona Halperin, operasyonun amacının İran’ın nükleer silah üretme niyetini, arzusunu ve kabiliyetini ortadan kaldırmak olduğunu belirtti.

İsrail ordusu sözcüsü Anna Ukolova ise “İran liderleri her zaman İsrail’i yok etme arzularından bahsettiler ama biz buna izin veremeyiz. İsrail’e güvenliği geri getirmek için ne kadar gerekiyorsa o kadar hareket edeceğiz,” ifadelerini kullandı.

Gazeteye görüş bildiren uzmanlar, müzakere ihtimalini zayıf görüyor. Doğu bilimci Farhad İbragimov, Tahran’ın Washington’un desteği olmadan İsrail’in bu kadar saldırgan davranmayacağına inandığını ve bu nedenle müzakerelerin söz konusu olamayacağını belirtti.

MGIMO Doğu Bilimleri Bölümü’nden Doçent Nikolay Surkov ise krizden çıkış yollarından birinin, İran’ın baskı altında yeni bir nükleer anlaşma imzalaması olabileceğini, ancak bunun “fiili bir teslimiyet belgesi” anlamına geleceğini savundu.

Svobodnaya Pressa: Stratejik ortaklık anlaşması Rusya’ya ne yüklüyor?

Svobodnaya Pressa gazetesi, savaşın ortasında onaylanan Rusya-İran Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşması’nın Moskova’ya getireceği yükümlülüklere odaklandı.

Finans Üniversitesi’nden Doçent Vladimir Blinov, anlaşmanın tarafları müttefikinin saldırıya uğraması durumunda savaşa girmeye zorunlu kılmadığını hatırlattı.

Blinov, “İran, Rusya’dan yardım bekliyor. Rusya, İran için son derece önemli olan S-300 gibi savunma sistemleri ve füzeler tedarik edebilir. Ancak Trump’ın Putin’i, Ukrayna’ya sevkiyatların durdurulması vaadiyle İran’a silah vermekten caydırmaya çalışması muhtemel,” değerlendirmesinde bulundu.

Siyasi ve Ekonomik İletişim Ajansı’ndan Mihail Neyjmakov ise anlaşmanın büyük ölçüde “çerçeve” niteliğinde olduğunu ve tarafları katı yükümlülükler altına sokmadığını belirtti.

Neyjmakov’a göre Rusya’nın İran’a yardımı büyük olasılıkla insani konular ve arabuluculuk rolüyle sınırlı kalacak.

Uzman, “Rusya’nın Kiev ile çatışma koşullarında kendi hava savunma sistemlerine ihtiyacı var. Ayrıca, İsrail istihbarat ağlarının İran topraklarına sızdığı düşünüldüğünde, Tahran’a aktarılan bilgilerin hızla İsrail’in eline geçme riski bulunuyor,” dedi.

Vedomosti: ABD’nin rolü ve plansızlığı

Vedomosti gazetesi, ABD’nin çatışmadaki pozisyonunu ve Başkan Donald Trump’ın açıklamalarını öne çıkardı. Trump, bir anlaşmaya varılacağını düşündüğünü ancak “bazen mücadeleden geçmek gerektiğini” belirtti.

ISKRAN’dan kıdemli araştırmacı Nikolay Bobkin, ABD’nin saldırılara dolaylı olarak karıştığını ve her an İsrail’in yanında çatışmaya çekilebileceğini söyledi. Bobkin, “Sorun, Netanyahu’nun onların tavsiyelerini ne kadar dinlemeye hazır olduğu,” diye ekledi.

VŞE’den Doçent Dmitriy Novikov ise Beyaz Saray’ın Orta Doğu’da net bir eylem planı olmadığını ve bu nedenle Netanyahu’nun proaktif rol oynamaya devam edeceğini savundu. Novikov, “ABD, İran’a güvenlik garantisi veremez ve vermeyecektir; bu, bir nükleer anlaşma için tek seçenek olurdu. İsrail’in saldırgan eylemleri, İranlılara nükleer bomba yapmaktan başka seçenek bırakmadı,” dedi.

Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi’nden İvan Boçarov ise güç dengesinin henüz çok büyük ölçüde değişmediğini, çünkü İran’ın yaptırımların yanı sıra Gazze, Lübnan ve Yemen’deki müttefiklerinin zayıflamasıyla zaten güç kaybettiğini belirtti.

Vzglyad: Rusya için ‘kısmen faydalı’ ama tehlikeli bir savaş

Vzglyad gazetesinde bir analiz kaleme alan Finans Üniversitesi’nden Gevorg Mirzayan, İsrail’in, İran’ın “yıpratma savaşı” stratejisini tersine çevirdiğini savundu.

Mirzayan’a göre İsrail, önce Hamas’ı, ardından Hizbullah’ı zayıflatarak ve Suriye’de Esad rejiminin düşüşüne zemin hazırlayarak İran’ı bölgede yalnızlaştırdı.

Mirzayan, İsrail’in şimdi Tahran’a “ya nükleer tesislerinin yok edilmesine izin vererek aşağılanmayı kabul et ya da direnerek hem aşağılanmayı hem de bir darbeyi göze al” şeklinde bir ültimatom verdiğini belirtti.

Mirzayan, bu durumun Rusya için karmaşık sonuçları olduğunu vurguladı.

Analizde, “Rusya için Orta Doğu’da yerel bir savaş, ABD’nin dikkatini ve kaynaklarını Ukrayna’dan başka yöne çektiği için kısmen faydalıdır. Ancak İran’ın yok edilmesi veya parçalanmasıyla sonuçlanacak topyekun bir savaş, Rusya için kesinlikle kabul edilemez. Tahran yenilgiye uğrarsa ‘Kuzey-Güney’ ulaşım koridorlarının üzerine bir çarpı atılabilir ve istikrarsızlık hızla Güney Kafkasya’ya, oradan da Kuzey’e sıçrar,” ifadeleri kullanıldı.

Bu nedenle Rusya’nın durumu istikrara kavuşturmak için tüm diplomatik kanalları kullandığı kaydedildi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English