Bizi Takip Edin

RUSYA

Rusya’nın en büyük elektronik mağaza zinciri devletleştiriliyor

Yayınlanma

Rusya’nın en büyük elektronik perakendecisi M.Video-Eldorado, finansal zorluklar nedeniyle devlete ait Promsvyazbank’a satılabilir. Bu, Rusya’da savaş sonrası artan devletleştirme trendinin bir parçası.

Rusya’nın 250 şehrinde 1200 mağazasıyla en büyük elektronik ve ev aletleri perakendecisi olan M.Video-Eldorado, devlet kontrolüne geçebilir.

Vedomosti‘nin şirket kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, şirket sahipleri, yüzde 100’ü devlete ait olan ve Rusya savunma sanayisinin ana bankası konumundaki Promsvyazbank’a satış görüşmeleri yürütüyor.

Rusya tüketici elektroniği pazarının dörtte birini elinde bulunduran M.Video-Eldorado, savaş öncesinde Forbes listesinde 3,8 milyar dolarlık servetiyle Rusya’nın en zengin 40 kişisi arasında yer alan milyarder Mihail Gutseriyev’in ailesine aitti.

Şirket, 2022’de yeni sahibini açıklamadan işletmeyi sattığını duyurdu. Geçen yıl ise M.Video’nun varlıklarının üst düzey yönetime devredildiği ve Genel Müdür Bilan Ujahov’un yüzde 53,63 hisseyle çoğunluk hissedarı haline geldiği ortaya çıktı.

Vedomosti, M.Video sahiplerinin satış kararını, şirketin finansal durumunun yaptırımlar ve Merkez Bankası’nın politika faizini keskin bir şekilde artırmasıyla ciddi şekilde kötüleşmesi üzerine aldıklarını aktardı.

Satışlarda yüzde 13, gelirlerde yüzde 10 artışa rağmen, M.Video, 2024’ün ilk yarısında bir önceki yılın aynı dönemine göre iki kat fazla olan 10,3 milyar ruble net zarar açıkladı.

Arika Capital Yatırım Stratejisti Sergey Suverov, şirketin 19 milyar ruble olan piyasa değerinin 3,5 katı, yani 70 milyar rublelik önemli bir borca sahip olduğunu belirtti. Suverov, optimizasyon çalışmalarına rağmen grubun sorunlu bir varlık olmaya devam ettiğini vurguladı.

M.Video’nun devletin kontrolüne geçmesi, Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesinin ardından başlayan ve bir dizi kovuşturma ve zorunlu varlık müsaderesiyle devam eden devletleştirme trendinin devamı niteliğinde.

Devletleştirmenin en yaygın nedenleri arasında yolsuzlukla mücadele yasalarının ihlali (29 şirket), 90’larda yapılan yasa dışı özelleştirmeler (8 şirket), zararın karşılanması (11 şirket), aşırılıkçı faaliyetlere katılım (2 şirket) veya aşırılıkçı bir örgüte üyelik (3 şirket) yer alıyor.

RUSYA

Rusya Merkez Bankası, petrol fiyatlarında çöküş uyarısı yaptı

Yayınlanma

Rusya Merkez Bankası, hükümeti petrol fiyatlarında 1980’lerdeki Sovyetler Birliği’nin dağılması öncesindeki gibi bir çöküş yaşanabileceği konusunda uyardı. Kurum, OPEC ülkeleri ve ABD’nin petrol üretimini kayda değer ölçüde artırması durumunda küresel petrol fiyatlarının düşebileceğini belirtti. Rusya bütçesi önümüzdeki üç yıl için petrol fiyatlarını varil başına yaklaşık 70 dolar olarak öngörse de, petrol fiyatlarındaki düşüş bütçe açıklarını daha da artırabilir.

Rusya Merkez Bankası, hükümeti, petrol fiyatlarında Sovyetler Birliği’nin dağılmasından önceki döneme benzer bir çöküş yaşanabileceği konusunda uyardı.

Reuters haber ajansının aktardığına göre Merkez Bankası, Rusya ekonomisine dönük risklere ilişkin yıllık kapalı raporunda, OPEC ülkeleri ve ABD’nin petrol üretimini kayda değer ölçüde artırması durumunda, küresel petrol fiyatlarının düşebileceği belirtildi.

Merkez Bankası, OPEC ülkelerinin mevcut serbest kapasitelerinin, küresel pazarda Rus petrolünün tamamının yerini alabileceğini hatırlattı.

Ayrıca Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) tahminlerine göre, OPEC ülkeleri üretimi günde 5 milyon varil artırabilir; bu miktar, Rusya’nın tüm petrol ihracatını karşılamaya yeterli.

Sadece Suudi Arabistan’ın günde 3 milyon varil pompalayabilecek atıl durumda petrol sahaları ve kuyuları bulunuyor. Bu miktar, Rusya’nın deniz yoluyla küresel pazara ihraç ettiği miktara eşit.

Merkez Bankası, benzer bir durumun daha önce yaşandığını hatırlattı: 1970’lerin ortalarından 1980’lerin ortalarına kadar Suudi Arabistan, o dönemde rekor seviyede olan varil başına 30 dolarlık fiyatı korumak amacıyla üretimini kıstı.

Fakat 10 yıl içinde pazar payının üçte ikisini kaybettikten sonra, 1985’te Suudiler üretimi üçe katladı ve fiyatları 10 ila 15 dolara düşürdü.

Bu durum, Sovyet ekonomisinde ciddi bir döviz krizine yol açtı ve 6 yıl sonra fiili iflas ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla sonuçlandı.

Reuters, Merkez Bankası raporuna atıfta bulunarak, 1980’lerin ortalarında başlayan düşük petrol fiyatları döneminin 18 yıl sürdüğünü aktardı.

1990’lar boyunca petrolün varili 10-20 dolardan işlem gördü ve ancak 2000’lerde fiyatlar yükselmeye başladı. Bu da Rusya ekonomisinin toparlanmasına olanak sağladı.

Hükümet, önümüzdeki üç yıl için Rusya bütçesini planlarken petrol fiyatını varil başına yaklaşık 70 dolar olarak belirledi.

Ancak bu durumda bile bütçe açık verecek: Gelirler, bu yıl 1,17 trilyon, 2026’da 2,2 trilyon ve 2027’de 2,7 trilyon ruble daha az olacak.

Gerçekte ise, Rus Ural petrolü 2025’in ilk aylarında varil başına 60 doların altına düştü ve bütçenin petrol ve doğalgaz gelirleri yaklaşık yüzde 20 azaldı.

Maliye Bakanlığı daha önce, yıl sonu itibarıyla mevcut petrol fiyatlarıyla bütçenin 2 trilyon ruble eksik gelir elde edebileceği konusunda uyarmıştı.

ABD Başkanı Donald Trump, görevinin ilk günlerinde OPEC ülkeleri aracılığıyla küresel petrol fiyatlarını düşürme planlarını açıklamıştı.

Bununla birlikte, Rusya’nın da dahil olduğu OPEC+ karteli, aralık ayında halihazırda günde 5,8 milyon varil olan (veya küresel talebin yüzde 5’inden fazla) üretim kesintilerinden kademeli olarak vazgeçme planlarını duyurdu.

OPEC+’ın planına göre, kartel ülkeleri nisan ayından itibaren üretimi artırmaya başlayacak ve 2026’nın sonuna kadar piyasaya günde 2,2 milyon varil yeni arz ekleyecek.

Okumaya Devam Et

RUSYA

Kaç Batılı şirket Rusya’yı terk etti?

Yayınlanma

Ukrayna’daki savaşın başlamasından bu yana Rusya’yı terk eden Batılı şirketlerin oranı yüzde 62’ye ulaştı. En fazla çekilme İskandinav ülkelerinden geldi; Finlandiya, Norveç ve İzlanda’daki tüm şirketler Rusya’dan ayrıldı. ABD, Almanya ve İngiltere’den giden şirketlerin oranı ise yüzde 59-67 arasında değişiyor.

Ukrayna’daki savaşın başlamasından üç yıl sonra, Rusya’nın “hasım ülkeler” listesindeki şirketlerin yüzde 62’sinin ülkeden ayrıldığı belirlendi.

Denetim ve danışmanlık firması Kept tarafından hazırlanan ve RBK gazetesi tarafından yayımlanan raporda, Rusya’da yıllık geliri en az 1 milyar ruble (yaklaşık 320 milyon TL) olan ve “önemli varlıkları” bulunan 300’den fazla yabancı şirket incelendi.

Bu şirketlerden 183’ü, 2024 yılı sonu itibarıyla Rusya pazarından tamamen çekildi.

Şirketlerin çoğu varlıklarını Rus işletmelerine (103 şirket) ya da yerel yönetimlere (40 şirket) devretti. 17 şirket Rus ortaklarıyla olan işbirliklerini sonlandırırken, 14 şirket faaliyetlerini durdurdu veya tamamen kapattı. Yalnızca dokuz şirket varlıklarını başka bir yabancı yatırımcıya sattı.

İskandinav şirketleri çabuk gitti

Rusya’dan en hızlı çekilenler İskandinav şirketleri oldu.

Kept’in verilerine göre, Finlandiya’daki 20 şirketin tamamı, İsveç’teki 15 şirketten 13’ü, Norveç ve İzlanda’daki tüm şirketler Rusya’dan ayrıldı.

Danimarka’daki şirketlerin yüzde 74’ü çekilme sürecini tamamlarken; ABD, Almanya, Fransa ve İngiltere’den ayrılan şirketlerin oranı yüzde 59 ile 67 arasında kaldı.

Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda’daki şirketlerin hepsi Rusya’yı terk etti.

En düşük çıkış oranları ise Avusturya (yüzde 50), İsviçre (yüzde 38), İtalya (yüzde 22) ve Belçika’daki şirketlerde görüldü.

Rusya’da kalanlar

Kept’in analizine dahil edilen 96 şirket (yaklaşık üçte biri) Rusya’daki faaliyetlerine devam ediyor.

19 şirket çıkış sürecinde bulunurken, yedi yabancı şirketin varlıklarına devlet tarafından el konuldu.

Bu şirketler arasında, ABD-Belçika ortaklığındaki bira üreticisi AB InBev ile Türk Efes’in ortak girişimi, İtalyan beyaz eşya markası Ariston’un Rusya operasyonu ve ABD’li NCH Capital’in tarım şirketi Agroterra yer alıyor.

Kept’in verilerine göre, Rusya’dan ayrılan şirketlerin oranı 2023’te yüzde 55 iken, geçen sene yüzde 62’ye yükseldi.

Çıkış kararı alan şirketlerin oranı ise yüzde 64’ten yüzde 68,5’e çıktı.

Şirket yetkilileri, “Bu sürecin geleceği büyük ölçüde jeopolitik gelişmelere ve yaptırımlardaki değişikliklere bağlı,” değerlendirmesinde bulundu.

Okumaya Devam Et

RUSYA

Hazar Denizi’ndeki su seviyesi düşüşü kıyı şeridini değiştirdi

Yayınlanma

Hazar Denizi’nin su seviyesindeki düşüş, Rusya’nın Astrahan, Kalmıkya ve Dağıstan bölgelerinde kıyı şekillerini önemli ölçüde değiştirdi. Volga Deltası’nda yeni adalar oluşurken, bazı bölgelerde deniz birkaç kilometre çekildi. Bilim insanları, bu durumun su canlılarının yaşam alanlarını ve besin zincirini etkilediğini belirtiyor.

Hazar Denizi’nin su seviyesindeki düşüş, Rusya’da üç bölgede kıyı şeridinin şeklini önemli ölçüde değiştirdi.

Astrahan bölgesinde Volga Deltası’nda değişimler yaşanırken yeni adalar oluştu, Kalmıkya’da bir dizi ada yarımadaya dönüştü, Dağıstan’da ise deniz kıyısı birkaç kilometre geri çekilerek Ağrahan Körfezi neredeyse yok oldu.

TASS ajansının aktardığına göre Hazar Balıkçılık Araştırmaları Enstitüsü yetkilileri, Hazar Denizi’nin su seviyesindeki düşüşün 1990’ların ortalarından beri gözlemlendiğini ve 2020’den bu yana yaklaşık 0.8 metre azaldığını belirtti.

Bu düşüş, denizin ana su kaynağı olan Volga Nehri’nin yıllık akışının azalmasıyla bağlantılı. Geçen yıl ağustos ayında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Astrahan Valisi İgor Babuşkin ile yaptığı görüşmede, Hazar Denizi’nin çekilmesini önlemek için bilimsel bir analiz yapılması talimatını vermişti.

Astrahan bölgesi ve Hazar Denizi’nin bitişik sularında su seviyesinin düşmesi, Volga Deltası’nda ciddi jeomorfolojik değişimlere yol açtı.

Denizin geri çekilmesi, delta üzerinde yeni kara parçalarının oluşması, yeni su yollarının ortaya çıkması, mikro deltaların ve adaların meydana gelmesi gibi sonuçlar doğurdu.

Volga Deltası’ndaki bataklık göller (balıkların yumurtladığı göl sistemleri) için su seviyesi kötüleşirken, ilkbahar ve erken yaz dönemlerinde taşkın sularının denize akış hızı arttı.

Yetkililer, komşu Kalmıkya’da denizdeki sazlık alanların 10 kilometreden fazla yer değiştirdiğini ve bazı adaların yarımadaya dönüştüğünü ekledi.

Örneğin, 150 yıl önce bir ada üzerinde bulunan Lagan yerleşimi, artık ana karada yer alıyor ve Lagan Gemi Geçidi önemli ölçüde sığlaştı.

Dağıstan’ın kuzeyinde ise denizin çekilmesi nedeniyle Kızlyar Körfezi’nde kıyı şeridi birkaç kilometre geriledi ve Ağrahan Körfezi’nin büyük bölümü yok oldu.

Bilim insanları, Hazar Denizi’nin su seviyesindeki düşüşün özellikle en sığ ve biyolojik açıdan en verimli olan kuzey kesiminin küçülmesine neden olduğunu vurguladı.

Bu durum, su canlılarının yaşam alanlarını, besin kaynaklarını ve üreme döngülerini etkileyerek ekosistemde önemli değişimlere yol açıyor.

Hazar Denizi, dünyanın en büyük kapalı su kütlesi. Volga, Ural, Terek, Sulak ve Samur gibi 130’dan fazla nehir Hazar’a dökülüyor.

Kıyısında Rusya, Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan ve İran bulunuyor.

Geçen yıl Volga’nın yıllık akışı 232 milyar metreküpe yükselerek Hazar’ın su seviyesindeki düşüş hızını bir miktar yavaşlattı.

Fakat bilim insanlarına göre, denizin seviyesinin istikrarlı bir şekilde yükselmesi için yıllık akışın 1970’lerin sonundan 1990’ların ortasına kadar olduğu gibi yaklaşık 270 milyar metreküp seviyesinde sabitlenmesi gerekiyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English