Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Rusya’nın enerji ticareti yaptırımların hafiflemesinden nasıl etkilenir?

Yayınlanma

Ukrayna’daki çatışmaya ilişkin müzakerelerde, enerji sektörü de dahil olmak üzere Rusya’ya yönelik yaptırımların hafifletilmesi ihtimali gündemde. Yaptırımların gevşetilmesi, Rusya’nın ABD ve AB ile ticaretini, küresel ödeme sistemlerine erişimini, petrol fiyatlarını, deniz taşımacılığını ve doğalgaz projelerini ciddi ölçüde etkileyebilir. Ancak Avrupa Birliği’nin Rus enerjisine bağımlılığı azaltma kararlılığı ve zarar gören altyapı, ticaretin eski seviyelerine dönmesini zorlaştırıyor.

Ukrayna’daki çatışmaya ilişkin müzakerelerde tartışılan konulardan biri, enerji sektöründeki kısıtlamalar da dahil olmak üzere Rusya’ya yönelik yaptırımların hafifletilmesi ihtimali.

Rusya ekonomisi açısından kilit öneme sahip petrol ve doğalgaz sektörü, 2014 yılından bu yana Batı’nın yaptırımları altında.

Bu kısıtlamalar, Rusya’nın 2022’de Ukrayna’da başlattığı askeri müdahalenin ardından sıkılaştırılmış, Washington’un 10 Ocak 2025’te şimdiye kadarki en sert yaptırım turunu duyurmasıyla daha da ağırlaşmıştı.

Harici, yaptırımların hafifletilmesi durumunda ortaya çıkabilecek olası sonuçlara ilişkin bir genel bakış sunuyor:

Rusya’nın ABD ve AB ile enerji ticareti

Ukrayna’daki çatışma başlamadan önce Rusya, Amerika Birleşik Devletleri’ne en büyük mazot tedarikçilerinden biriydi ve aylık sevkiyatları 1 milyon metrik tona (günlük 240 bin varil) ulaşıyordu.

ABD ayrıca, çoğunlukla Rusya’nın Uzak Doğu bölgesinden olmak üzere bir miktar ham petrol de ithal ediyordu. Yaptırımların hafifletilmesi durumunda bu sevkiyatlar yeniden başlayabilir.

Askeri müdahale öncesinde Avrupa, Rusya’dan petrol ve doğalgaz ithal eden ana taraf konumundaydı.

Avrupa Birliği’nin (AB) uyguladığı ve sonuncusu eylül ayına kadar uzatılan birkaç yaptırım turu ve birliğin Moskova’ya olan bağımlılığını azaltma çabası, sevkiyatlarda keskin bir düşüşe yol açtı.

Eurostat verilerine göre, 2024’ün dördüncü çeyreğinde AB’nin Rusya’dan petrol ithalatı, 2021’in ilk çeyreğindeki seviyenin yüzde 10’una geriledi.

Brüksel’in mevcut yaptırımları bir sonraki gözden geçirmesine kadar AB’nin Rus petrol ve doğalgaz ithalatında bir değişiklik beklenmiyor.

Bununla birlikte AB, Rus sevkiyatlarına karşı hâlâ temkinli yaklaşıyor ve 2027 yılına kadar Rusya Federasyonu’ndan enerji ithalatını tamamen durdurmayı hedefliyor.

Bu durum, yaptırımlar hafifletilse bile eski hacimlere geri dönüşü pek olası kılmıyor.

Ayrıca, 2022’de patlatılan Kuzey Akım-1 ve Kuzey Akım-2 doğalgaz boru hatları da dahil olmak üzere altyapının zarar görmesi, gelecekte sevkiyatların yeniden sağlanması olasılığını sınırlıyor.

Ödemeler meselesi

ABD’nin mali yaptırımlarının kaldırılması, Rusya’nın enerji ihracatı ve gelirleri üzerinde daha ciddi bir etki yaratacak.

ABD ve AB yaptırımları kapsamında büyük Rus bankalarının küresel ödeme sistemi SWIFT ve diğer finansal hizmetlerden çıkarılması, Rus ihracatçıları için komisyon maliyetlerini artırmış ve ödemelerde aylarca süren gecikmelere neden oldu.

İhracatçılar, ödemeleri gerçekleştirmek için alternatif yöntemler kullanmak zorunda kaldı.

Amerikan yaptırımlarının hafifletilmesi, Rus şirketleri için dolar cinsinden işlem yapmayı kolaylaştırabilir.

Rus ve Çin bankaları, ödeme sürelerini kısaltmak için alternatif bir yol bulmuş olsalar da sorunlar devam ediyor.

Rusya’nın üçüncü ve dördüncü büyük petrol şirketleri olan Gazpromneft ve Surgutneftegaz, 10 Ocak’ta ABD yaptırımlarına maruz kalmış ve bu durum onları aracılara daha fazla bağımlı hâle getirdi.

ABD, kasım ayında Gazprom’un kalan Avrupalı müşterilerinin doğalgaz ödemelerini gerçekleştiren Gazprombank’a da yaptırım uygulamıştı.

Daha sonra Washington yönetimi; Macaristan, Slovakya ve Türkiye’nin de aralarında bulunduğu bazı ülkelere, Rus bankası aracılığıyla ödeme yapabilmeleri için geçici muafiyetler tanımıştı.

Çin bankalarının Rusya’ya yönelik ödeme kontrolleri sertleşiyor

Fiyatlar

ABD, AB ve müttefikleri, Rus petrolü için varil başına 60 dolarlık bir tavan fiyat uygulaması getirmişti.

Yaptırım rejimi, Batılı sigortacıların ve taşımacıların belirlenen sınırın üzerindeki fiyatlarla yapılan işlemlere hizmet vermesini yasaklıyor.

Eğer ABD, bu sınıra uyulup uyulmadığını denetlemeyi bırakırsa, daha geniş bir deniz taşımacılığı hizmet sağlayıcısı yelpazesi Rus ihracatçılarıyla çalışmaya istekli olacak.

Rus Ural petrolünün fiyatları, ana alıcıları olan Avrupalı rafinerilerin ithalatı durdurmasıyla 2022 başında düşmüştü.

Ural petrolünün küresel referans Brent petrolüne göre iskontosu varil başına yaklaşık 10 dolar seviyesindeyken, çatışma öncesinde bu fark varil başına yaklaşık 1 ila 2 dolar civarındaydı.

ABD yaptırımları hafifletilirse Ural petrolü fiyatları yükselebilir, fakat Avrupa kısıtlamaları yürürlükte kaldığı sürece tarihi seviyelere dönmesi pek olası değil.

Bu noktaya kadar Rusya, Avrupalı rafinerilerin alımları durdurmasının ardından en büyük alıcıları hâline gelen Hindistan ve Çin’e petrolünün büyük kısmını sevk etmeye devam edecek.

Rusya Merkez Bankası, petrol fiyatlarında çöküş uyarısı yaptı

Sevkiyatlar

ABD Hazine Bakanlığı, 2022 yılında Rus petrol ve yakıtlarının taşınmasında kullanılan yüzlerce gemiye, onlarca gemi işletmecisine ve bir dizi Rus sigorta şirketine yaptırım uyguladı.

Yaptırımlar, pek çok geminin kullanımının askıya alınmasına yol açtı.

Bu gemilerin çoğu Rus limanlarında demirli vaziyette bekliyor ve bazı tüccarlar bu durumu “tanker mezarlıkları” olarak adlandırıyor.

Yaptırımlar kaldırılırsa, Moskova petrol taşımacılığı için daha az ödeme yapacak ve bu da “kara altın” satışından elde ettiği gelirleri artıracak.

Yaptırımlar, Rus boru hattı gazı ithalatını kapsamıyor, ancak çoğu ülke çatışmanın başlamasının ardından alımları durdurdu.

Bu durum, Gazprom’u muhtemelen çatışmanın en büyük kurumsal mağduru hâline getirdi.

Rusya’nın Arktik LNG-2 projesinin geliştirilmesinde yer alan şirketler de ABD yaptırımlarına maruz kaldı.

Yaptırımların kaldırılması, Rusya’nın sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) tesislerinin inşasını hızlandırabilir.

Rusya, ABD ile Kuzey Akım’dan Avrupa’ya doğalgaz tedarikini görüşüyor

DİPLOMASİ

Meloni, Trump ile Avrupa arasında seçim yapmayı ‘çocukça’ buluyor

Yayınlanma

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, ülkesinin ABD ve Avrupa arasında taraf seçmek zorunda kalacağı fikrini “çocukça” ve “yüzeysel” olarak niteleyerek ülkesinin çıkarlarını savunmak için ne gerekiyorsa yapacağında ısrar etti.

2022’de göreve gelmesinden bu yana yabancı bir gazeteye verdiği ilk mülakatta İtalya başbakanı, Financial Times’a (FT) transatlantik ilişkilerdeki ciddi gerginliklerin üstesinden gelmenin “herkesin çıkarına” olduğunu söyledi ve bazı Avrupalı liderlerin Donald Trump’a yönelik tepkilerini “biraz fazla siyasi” olarak niteledi.

İtalyan lider, ABD Başkanını düşman olarak görmediğini ve Roma’nın “ilk müttefikine” saygı duymaya devam edeceğini açıkça belirtti.

Meloni, “Ben muhafazakârım. Trump Cumhuriyetçi bir lider. Elbette ona diğer pek çok kişiden daha yakınım ama ulusal çıkarlarını savunan bir lideri anlıyorum. Ben kendi çıkarlarımı savunuyorum,” dedi.

Avrupa’da Trump yönetimine yönelik endişelerin arttığı bir dönemde Meloni, Beyaz Saray’ın Avrupa’nın ticaret uygulamaları ve savunma harcamalarına ilişkin şikâyetlerinin önceki ABD yönetimlerini tekrarladığını söyledi.

Trump’ın otomobil ithalatına yüzde 25 gümrük vergisi getireceğini açıklamasından birkaç saat önce konuşan Meloni, ABD’nin uzun zamandır Joe Biden’ın Enflasyonu Düşürme Yasası (IRA) da dahil olmak üzere giderek daha ‘korumacı’ bir gündem izlediğini ileri sürdü.

“ABD’de korumacılığın gerçekten Donald Trump tarafından icat edildiğini mi düşünüyorsunuz?” diye soran Meloni ayrıca Trump’ın Avrupa savunması konusundaki “çatışmacı” yaklaşımının, kıtanın kendi güvenliğinin sorumluluğunu üstlenmesi için çok ihtiyaç duyulan bir “teşvik” olacağını umduğunu söyledi.

İtalyan lider, “Krizin her zaman bir fırsatı gizlediğini söylemeyi severim,” dedi. Meloni, Ekim 2022’deki seçim zaferinden bu yana İtalya’ya getirdiği siyasi istikrarı övdü ve şu anda ülkesinin savaş sonrası tarihinde en uzun süre görev yapan beşinci hükümete liderlik ettiğine işaret etti.

ABD ile ilişkilerinin sahip oldukları “en önemli ilişki” olduğunu savunan Meloni, transatlantik bir çatlaktan kaçınmanın önemini vurgulayarak, Ukrayna için güvenlik garantileri ve Trump’ın gümrük vergisi saldırısına karşı “çatışmacı olmayan bir yanıt” vizyonunu özetledi.

Meloni, “İtalya’nın [ABD] ile iyi ilişkileri olabilir ve [ABD’nin] Avrupa ile karşı karşıya gelmesini önlemek ve köprüler kurmak için İtalya’nın da yapabileceği bir şey varsa, bunu yapacağım ve bu Avrupalıların yararınadır,” dedi.

Meloni, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’in ifade özgürlüğü ve demokrasiye olan bağlılığını terk ettiği iddiasıyla Avrupa’ya yönelik sert saldırısına sempati duyduğunu da söyledi.

İtalya Başbakanı, “Aynı fikirde olduğumu söylemek zorundayım. Bunu yıllardır söylüyorum. Avrupa biraz kendini kaybetti,” iddiasında bulundu.

Meloni, Trump’ın Avrupa’ya yönelik eleştirilerinin Kıta halkına değil, “yönetici sınıfına … ve gerçekliği okumak ve insanlara cevap vermenin yollarını bulmak yerine, ideolojinizi insanlara empoze edebileceğiniz fikrine” yönelik olduğunu da ileri sürdü.

Avrupa Komisyonu, Trump’ın gümrük vergilerine misilleme yapma sözü vermiş olsa da Meloni AB’nin soğukkanlılığını korumasını istiyor. İtalyan lider, “Bazen sadece içgüdüsel olarak tepki verdiğimiz izlenimine kapılıyorum. Bu tür konularda ‘Sakin olun çocuklar’ demelisiniz. ‘Düşünelim’ demelisiniz,” dedi.

Meloni özellikle, ABD ve Avrupa arasındaki genel gümrük vergisi seviyeleri kabaca eşit olsa da, bazı spesifik kalemlerdeki yüksek vergilerin sürtüşmeye neden olduğunu savundu fakat AB’nin karar alma sürecinin yavaş ilerlemesi nedeniyle geri kaldığını söyledi. 

Avrupa’da pek çok kişi Trump’ın Ukrayna’yı elverişsiz bir barış anlaşmasına zorlamaya hazırlandığından korkarken, Meloni Trump’ın çabalarına olan inancını dile getirdi ve Rusya’nın gelecekte savaşı yeniden başlatmamasını sağlamak için güçlü garantilere ihtiyaç olduğunu tekrar tekrar vurguladı.

Fransızların ve İngilizlerin Ukrayna’ya bir Avrupa “güvence gücü” gönderilmesi önerisine şüpheyle yaklaşan Meloni, bunun Moskova tarafından bir provokasyon olarak görülebileceğini söyledi ve “Burada dikkatli olmalıyız. Bu daha çok bir tehdit olarak görülebilir,” dedi.

Meloni bunun yerine, Kiev’i ittifaka kabul etmeden NATO’nun 5. Maddesindeki karşılıklı savunma hükmünün Ukrayna’yı da kapsayacak şekilde genişletilmesini savunuyor ve bunun diğer önerilerden “daha kolay ve daha etkili” olacağını iddia ediyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

ABD, Ukrayna’ya ‘sömürge’ anlaşması teklif etti

Yayınlanma

ABD, Ukrayna’da gelecekte yapılacak tüm büyük altyapı ve maden yatırımlarını kontrol etmek, Kiev’in diğer müttefiklerinin rolünü veto etmek ve Avrupa Birliği üyeliği hedefini baltalamak için bastırıyor.

Bloomberg tarafından elde edilen taslak belgeye göre Donald Trump yönetimi, Ukrayna ile revize edilmiş bir ortaklık anlaşması kapsamında tüm altyapı ve doğal kaynak projelerine yapılacak yatırımlarda “ilk teklif hakkı” talep ediyor.

Kabul edilmesi halinde ortaklık anlaşması ABD’ye Ukrayna’da karayolları ve demiryolları, limanlar, madenler, petrol ve doğalgaz ile kritik minerallerin çıkarılması gibi projelere yapılacak yatırımları kontrol etme konusunda muazzam bir güç sağlayacak.

Anlaşma, Washington tarafından kontrol edilecek özel bir yeniden yapılandırma yatırım fonuna aktarılan kârlar üzerinde ABD’ye ilk hak talebini verecek.

Belgenin en önemli noktası ise ABD’nin, savaşın başlangıcından bu yana Ukrayna’ya sağladığı “maddi ve mali faydaları” bu fona katkı olarak görmesi.

Aslında bu, Trump yönetiminin Ukrayna’yı, Kiev ortaklık fonundan herhangi bir gelir elde etmeden önce, savaşın başlangıcından bu yana sağlanan tüm ABD askeri ve ekonomik desteğinin bedelini ödemeye zorlayacağı anlamına geliyor.

Taslak belgeye göre, ABD Uluslararası Kalkınma Finansmanı Kurumu (DFC), beş yönetim kurulu üyesinden üçünü aday göstererek ve belirli kararları engellemek için kendisine özel oy hakkı veren bir “altın hisseye” sahip olarak yatırım fonunu kontrol edecek. Ukrayna diğer iki üyeyi belirleyecek ve fonun günlük yönetimine müdahale etmesi engellenecek.

Kiev hükümetinin tüm yeni doğal kaynaklar ve altyapı projelerinden elde ettiği kazancın %50’sini fona yatırması gerekecek. Taslakta, ABD’nin, yatırımı geri kazanılana kadar kârın tamamına ve yıllık %4’lük bir getiriye sahip olacağı belirtiliyor.

Ukrayna tüm projeleri “mümkün olan en erken zamanda” incelenmek üzere fona sunmakla yükümlü olacak ve DFC finanse edilen tüm programlarda yönetim kurulu üyeliği veya gözetim hakkı elde edecek.

Kiev’in reddedilen projeleri en az bir yıl boyunca “maddi açıdan daha iyi” koşullarla başka taraflara sunması da yasaklanacak.

Ayrıca taslağa göre ABD hükümeti, fonun projeyi finanse edip etmediğine bakmaksızın, Ukrayna’nın metallerini, minerallerini ve petrol ve gazını ticari koşullarla diğer taraflardan önce satın alma hakkına sahip olacak.

Herhangi bir zaman sınırlaması olmayan anlaşma, Kiev’in kritik mineralleri ABD’nin “stratejik rakibi” olan ülkelere satmasını da yasaklıyor.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’in daha önceki bir anlaşmayı imzalama planlarının geçen ay Oval Ofis’te Trump’la yaşadığı gergin tartışmanın ardından suya düşmesinin ardından ABD geçtiğimiz hafta sonu Kiev’deki yetkililere revize edilmiş bir anlaşma sundu.

Beyaz Saray geçen hafta yaptığı açıklamada, yönetimin Ukrayna’daki kritik madenleri kapsayan daha önce müzakere edilen anlaşmanın ötesine geçtiğini söyledi.

İki taraf arasında görüşmeler devam ediyor ve nihai taslak şartlarda revizyonlar içerebilir. Konuyla ilgili bilgi sahibi bir kişi Bloomberg’e yaptığı açıklamada, Ukrayna’nın ABD belgesine bu hafta kendi değişiklikleriyle yanıt vereceğini söyledi.

Zelenskiy perşembe günü Avrupalı liderlerle bir zirveye katılmak üzere gittiği Paris’te gazetecilere yaptığı açıklamada, ABD tarafından öne sürülen tam anlaşmanın “detaylı bir çalışma” gerektirdiğini ve müzakereler sırasında şartların sürekli değiştiğini söyledi.

Bir anlaşmaya varıldığını söylemek için henüz erken olsa da, “ABD ile işbirliğini destekliyoruz, ABD’nin Ukrayna’ya yardımı durdurmasına neden olabilecek tek bir sinyal vermek istemiyoruz,” dedi.

ABD Hazine Bakanlığı sözcüsü yorum talebine cevaben yaptığı açıklamada, ABD’nin anlaşmanın hızlı bir şekilde sonuçlandırılması ve hem Ukrayna hem de Rusya için kalıcı bir barışın sağlanması konusundaki kararlılığını sürdürdüğünü söyledi.

Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü James Hewitt, “Maden anlaşması Ukrayna’ya ABD ile uzun vadeli güvenlik ve barışın temeli olan kalıcı bir ekonomik ilişki kurma fırsatı sunuyor. Bu anlaşma iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendirecek ve her iki tarafa da fayda sağlayacaktır,” diye konuştu.

Ukrayna 2022 yılında AB’ye aday ülke statüsü kazandı ve tam üyelik için tamamlanması yıllar alabilecek katılım görüşmelerine başlayacak. ABD’nin Ukrayna ekonomisinin geniş alanlarını kapsayan yatırım kararları üzerinde etkin bir kontrole sahip olması halinde bu durumun daha da karmaşık bir hal alması muhtemel.

Ukrayna daha önce ABD ile yapılacak bir anlaşmanın AB ile olan ortaklık antlaşması ile çelişmemesi gerektiğini söylemişti. Ayrıca daha önce ABD’nin, Washington’un Ukrayna’ya geçmişte verdiği desteğin ortak fona katkı olarak dahil edilmesi yönündeki talebini de reddetmişti.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Macron: Rusya’nın dondurulan varlıkları Ukrayna’nın yeniden inşasında kullanılabilir

Yayınlanma

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Paris’teki Avrupa liderleri zirvesinin ardından, Rusya’nın dondurulan 230 milyar avroluk varlığının Ukrayna’nın savaş sonrası yeniden inşası için kullanılmasını önerdi. Macron, bu konunun barış müzakerelerinin bir parçası olacağını belirtti.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Paris’te 27 Mart’ta düzenlenen Avrupa liderleri zirvesinin ardından yaptığı açıklamada, Rusya’nın dondurulan 230 milyar avroluk varlığının Ukrayna’nın savaş sonrası yeniden inşası için kullanılmasını önerdi.

Macron, bu varlıkların akıbetinin barış müzakereleri kapsamında ele alınacağını kaydetti.

Reuters haber ajansının aktardığına göre, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, dün yaptığı açıklamada, “Rusya’nın 230 milyar avro (248,12 milyar dolar) değerindeki dondurulan varlıkları, barış anlaşması kapsamında gelecekteki yeniden inşa için kullanılabilir,” ifadesini kullandı.

Macron, daha önce Maliye Bakanlığı’na, Rusya’nın dondurulan varlıklarına el konulmasının olası sonuçlarını detaylı bir şekilde inceleme talimatı vermişti.

Macron, bu talimattan önce yaptığı bir açıklamada ise uluslararası hukuka aykırı olacağı gerekçesiyle, “Dondurulan varlıkların gelirleri alınabilir ancak varlıkların kendisi alınamaz,” demişti.

Çeşitli tahminlere göre AB, G7 ülkeleri ve Avustralya, Rusya’ya ait yaklaşık 280 milyar dolarlık devlet varlığını dondurdu.

Ayrıca, özel şahıslara ait ev, yat ve uçakları da içeren yaklaşık 58 milyar dolarlık varlık da dondurulanlar arasında yer alıyor.

AB, Mayıs 2024’te dondurulan varlıklardan elde edilen gelirlerin Ukrayna’ya yardım amacıyla kullanılmasına onay vermişti.

Bu karar sayesinde Kiev yönetimi 2024 yılında 3 milyar avro elde etti ve bu meblağın yüzde 90’ı Ukrayna ordusuna destek için ayrıldı. Fonların dağılımı her yıl yeniden değerlendiriliyor.

Fransa parlamentosu, Rusya’nın dondurulan varlıklarının el konulması yönünde karar aldı

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English