Bizi Takip Edin

AVRUPA

Saksonya’da koalisyon müzakereleri çöktü

Yayınlanma

Almanya’nın doğu eyaletlerinden Saksonya’da Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW), Hıristiyan Demokratik Birlik (CDU) ve Sosyal Demokratlar (SPD) arasında süren eyalet hükümeti koalisyon görüşmeleri sonuç alınamadan sona erdi.

Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW), CDU ve SPD ile yapılan istikşafi görüşmelerin iptal edildiğini duyurdu. Haber dpa ve AFP haber ajansları tarafından geçildi.

dpa’nın haberine göre BSW, barış formülü, göç politikası ve mali konular üzerinde anlaşmaya varamadıklarını ve bu nedenle müzakerelerin sonuç alınamadan iptal edildiğini açıkladı.

BSW eyalet başkanı CDU ve SPD’yi suçladı

BSW Eyalet Başkanı Sabine Zimmermann, diğer partileri özellikle Ukrayna’da barış taahhüdünü kabul etmek istememekle suçladı.

Zimmermann, “Bu şekilde politika yapan herkes ülkedeki insanları kaybeder. Rusya’nın Ukrayna’da uluslararası hukuku ihlal eden bu korkunç saldırı savaşı Saksonya’da o kadar çok insanı endişelendiriyor ki, yeni bir eyalet hükümeti bu endişeleri ve korkuları ele almalıdır. Bunu yapmayan herkes gözlerini ve kulaklarını kapatıyor demektir,” dedi.

Koalisyonun ilk görüşmeleri de zor geçmişti. SPD, BSW temsilcilerinin AfD’nin Saksonya eyalet parlamentosunda bir koronavirüs araştırma komisyonu kurulması için verdiği önerge lehinde oy kullanmasının ardından ekim ayı sonunda istikşafi görüşmeleri durdurmuştu.

Müzakerelerin iptalinin ardından eyalette belirsizlik hakim

Üç partili koalisyon görüşmelerinin kesilmesiyle birlikte Saksonya’da bundan sonra ne olacağı belirsizliğini koruyor.

CDU’nun AfD ve Sol Parti ile koalisyona yanaşmaması nedeniyle Eyalet Başbakanı Michael Kretschmer’in (CDU) önünde sadece bir azınlık hükümeti kurma seçeneği bulunuyor.

CDU/CSU içindeki güçlü muhafazakâr güçler son zamanlarda defalarca bu yönde çağrıda bulundu. Kretschmer ise buna karşı çıkıyor. Eyalet lideri, böyle bir hükümetin her gün müzakere gerektireceğini ve bunun da “inanılmaz bir enerjiyi tüketeceğini” savunuyor.

Anayasaya göre Saksonya Eyalet Başbakanı, yeni eyalet parlamentosunun oluşturulmasından sonraki dört ay içinde seçilmek zorunda. Bu süre Şubat 2025’in başında doluyor. Aksi takdirde parlamento feshedilecek ve yeni bir seçim yapılacak.

CDU 1 Eylül’de yapılan eyalet seçimlerinde %31,9 oy oranıyla AfD’nin (%30,6) hemen önünde yer alarak en güçlü parti olmuştu. CDU, AfD ve Sol Parti ile bir ittifakı kategorik olarak reddetti; bu da sadece CDU, BSW ve SPD’den oluşan bir çoğunluk hükümetinin bir seçenek olduğu anlamına geliyordu.

AVRUPA

Alman otomotiv lobisinden Trump uyarısı

Yayınlanma

Almanya’nın otomobil lobisi Otomotiv Endüstrisi Birliği Başkanı Hildegard Müller, Donald Trump’ın “acı verici” gümrük vergileri uygulama sözünü yerine getirmesi halinde Avrupa’nın üretimi ABD’ye kaptırma riskiyle karşı karşıya kalacağı uyarısında bulundu.

Müller, Berlin’de düzenlenen bir etkinlikte yaptığı konuşmada, AB’nin ABD’ye ihracatına yüzde 10 gümrük vergisi tehdidi karşısında kıtanın rekabet gücünü artırmanın hayati önem taşıdığını söyledi.

Lobi lideri, “Almanya’da ve Avrupa’da bizim kendi ev ödevimizi yapmamız artık çok daha gerekli, buna lokasyonun rekabetçiliği de dahil. Çünkü bu arka plan karşısında yer değiştirme baskısı elbette çok büyük olacaktır,” dedi.

Almanya 2023 yılında ABD’ye 400.000 otomobil ihraç ederek, bu ülkeyi Almanya’da üretilen otomobiller için en önemli ihracat pazarı haline getirdi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya’da “aşırı sağcı komplo” iddiasıyla 8 kişi gözaltında

Yayınlanma

Aralarında Almanya için Alternatif (AfD) partisinden seçilmiş bir yetkilinin de bulunduğu sekiz kişi, ülkenin doğusundaki bölgeleri ele geçirmek ve “istenmeyen” gruplara karşı etnik temizlik yapmak amacıyla yapıldığı söylenen “aşırılıkçı bir planın “parçası olma iddiasıyla gözaltına alındı.

Alman medyası, Saksonya eyaletinin doğusundaki Grimma kasabasında AfD’li meclis üyesi Kurt Hättasch’ın salı günü geniş çaplı bir polis operasyonunun parçası olarak gözaltına alınanlardan biri olduğunu belirtti.

Bazıları 21 yaşın altında olan sekiz şüpheli, Saksonya’nın Leipzig ve Dresden kentlerinin yanı sıra Polonya’da da gözaltına alındı. Federal savcılar, bu kişilerin “nazi ideolojisi” ve “Almanya’nın çöküşe yaklaştığı” inancıyla hareket eden “ırkçı, antisemitik ve kısmen kıyametçi fikirlere” sahip olduklarını söyledi.

Savcılar, “Örgüt üyeleri, Federal Almanya Cumhuriyeti’nin liberal demokratik anayasal düzenini derinden reddetme konusunda birleşmişlerdir”, dediler.

Soruşturma hakkında bilgi sahibi bir kişinin FT’ye aktardığına göre, salı günkü tutuklamalarla daha önceki planlar arasında bir bağlantı olmadığını söyledi. Baskınları duyuran bir açıklamada savcılar, gözaltına alınanlardan ikisinin “Saksonya Ayrılıkçıları” adlı bir örgüt kurduklarını ve hükümetin ve toplumun belirtilmemiş bir “X Günü”nde çökeceğine inandıklarını söyledi.

Bu kişiler Saksonya’nın ve Almanya’nın doğusundaki diğer bölgelerin kontrolünü ele geçirmeyi ve nasyonal sosyalizmden esinlenen hükümet ve toplum yapıları kurmayı planlamakla suçlanıyor.

Savcılar, iddia edilen planlarına göre, “gerekirse istenmeyen insan gruplarının etnik temizlik yoluyla bölgeden uzaklaştırılacağını” da sözlerine ekledi.

Savcılar, örgütün paramiliter faaliyetler yürüttüğünü, bunların arasında defalarca savaş teçhizatı eğitimi almak ve şehir savaşı, ateşli silah kullanma, gece yürüyüşü ve devriye gezme pratiği yapmak olduğunu söyledi.

İddiaya göre grup kamuflaj kıyafetleri, savaş kaskları, gaz maskeleri ve kurşun geçirmez yelekler gibi askeri donanımlar temin etmişti.

Savcıların bildirdiğine göre polisin arama yaptığı bazı yerler Avusturya’da bulunuyordu.

AfD, Hättasch’ın tutuklanmasıyla ilgili haberlerden haberdar olduğunu söyledi. Alman iç istihbaratı BfV tarafından “radikal bir örgüt” olarak sınıflandırılan partinin Saksonya’daki birimi “demokrasiyi desteklediğini” söyledi.

“Ne içerik ne de örgütlenme açısından böyle bir neo-nazi ‘ayrılıkçı grup’ iddiasıyla hiçbir ortak noktamız yok,” diyen Saksonya teşkilatı, iddiaların kanıtlanması halinde Hättasch’ın partiden ihraç edileceğini de sözlerine ekledi.

Grimma belediye başkan yardımcısı Ute Kabitzsch ise, “[Bir meclis üyesinin] aşırı sağcı bir örgütle ilişkisi olabileceğine dair şüphelerden derin endişe duyuyoruz. Bir belediye meclisi üyesinin bu bağlantıya dahil olabileceği tamamen öngörülemezdi,” dedi.

BfV Başkanı Thomas Haldenwang da tutuklamaların “Almanya’nın iç güvenliğine yönelik aşırı sağcılıktan kaynaklanan ve süregelen yüksek tehlikeyi” gösterdiğini ileri sürdü.

2022 yılının sonlarında, aralarında eski ve aktif polis ve silahlı kuvvetler mensuplarının da bulunduğu onlarca kişi, Almanya’nın savaş sonrası düzenini reddeden Reichsbürger (Reich Vatandaşları) olarak bilinen bir hareketin parçası olarak darbe planladıkları iddiasıyla tutuklanmıştı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

AB, Rusya’nın Türkiye üzerinden petrol sevkiyatına ilişkin inceleme başlattı

Yayınlanma

Avrupa Dolandırıcılıkla Mücadele Ofisi, Rusya’dan Türkiye üzerinden AB’ye yapılan petrol sevkiyatını, yaptırımların delinmesi şüphesiyle soruşturuyor. Türkiye’nin, yaptırım kararlarından sonra AB’ye 3 milyar avrodan fazla Rus petrol ürünü ihraç ettiği belirtiliyor.

Avrupa Dolandırıcılıkla Mücadele Ofisi (OLAF), AB’nin Rusya’ya uyguladığı ambargoya rağmen Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine sevk edilen Rus petrol ürünlerine yönelik soruşturma başlattı.

Yaptırım kararlarının uygulanmasından sonraki bir yıl içinde, Türkiye’nin AB’ye 3 milyar avrodan fazla değerinde yakıt ihraç ettiği ve bu sevkiyatın yaptırımları ihlal edebileceği iddia edildi.

Konuya aşina iki kaynak, Politico’ya yaptıkları açıklamalarda Moskova’nın, Batı ile sürekli çatışma halinde olduğunu söylerken, aynı zamanda iktisadi bağlarını sürdürme ve askeri ürünleri Batı’dan satın alma çabasını da sürdürdüğünü belirtti.

Kaynaklar, Rusya’nın AB’nin yaptırım kurallarında yer alan ve belirli bir rafinasyon işleminden geçirilmiş Rus petrol ürünlerinin alımına izin veren yasal boşluklardan faydalandığını, böylece bazı Türk limanları aracılığıyla teslimat yaptığını savundu.

Demokrasi Araştırmaları Merkezi ve Enerji ve Temiz Hava Araştırmaları Merkezi (CREA) tarafından yapılan bir analiz, 5 Şubat 2023’te AB’nin Rus petrol ürünlerine yönelik ambargosundan sonra bir yıl boyunca, AB ülkelerinin Ceyhan, Marmara Ereğlisi ve Mersin limanlarından toplamda 3,1 milyar avro değerinde 5,16 milyon ton ürün ithal ettiğini ortaya koydu.

Ancak, bu limanlarda petrol rafinasyon kapasitesinin bulunmadığı, dolayısıyla ithal edilen petrol ürünlerinin yüzde 86’sının doğrudan Rusya’dan geldiği kaydedildi.

Avrupalı şirketlerin, Türk limanlarındaki depolarda karıştırılan petrol ürünlerini satın aldığı veya bu ürünlerin yeniden ihraç edildiği belirtildi.

Örneğin, Mayıs 2023’te Toros Ceyhan terminali, Rusya’nın Novorossiysk limanından 26.923 ton gaz yağı aldı; yaklaşık 10 gün sonra aynı miktarda gaz yağı, Yunanistan’daki MOH Corinth rafinerisi için bu terminalden gönderildi.

Şubat 2023 başında başlayan ambargo ile Şubat 2024 sonuna kadar Türkiye’nin Rusya’dan toplam 17,6 milyar avro değerinde petrol ürünü ithal ettiği, bu miktarın bir önceki döneme göre yüzde 105 artış gösterdiği ifade edildi. Aynı dönemde AB’ye yapılan akaryakıt ihracatının da yüzde 107 oranında arttığı gözlemlendi.

Rapora göre, Rusya, Türkiye’ye petrol ürünleri tedarikinden toplamda 5,4 milyar avro gelir elde etti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English