Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Shell, Kızıldeniz’deki tüm sevkiyatları askıya aldı

Yayınlanma

İngiliz petrol şirketi Shell, ABD ve Britanya’nın Yemen’de Husileri hedef alan saldırılarının çatışmanın daha da tırmanacağı endişelerini artırmasıyla birlikte Kızıldeniz’deki tüm sevkiyatlarını süresiz olarak askıya aldı.

Hamas ile dayanışma içinde hareket ettiklerini blirten Husilerin gemilere yönelik saldırıları küresel ticareti sekteye uğratmıştı.

Wall Street Journal (WSJ) gazetesinde yer alan habere göre geçtiğimiz hafta şirket, saldırıların büyük bir petrol sızıntısını tetikleyebileceği ve gemi mürettebatı açısından güvenlik riskleri oluşturabileceği endişesiyle tüm sevkiyatı durdurma yönünde adımlar attı.

Dün Macaristan’daki Suzuki fabrikasının tedarik zincirindeki sorunlar nedeniyle üretime bir hafta ara vereceği öğrenildi. Söz konusu aksama, Kızıldeniz’deki çatışmaların beraberinde geldi.

Bölgedeki Husilerin artan saldırıları nedeniyle şirket, gemilerin rotalarını değiştirmek zorunda kaldı. Suzuki, fabrikanın 22 Ocak’tan itibaren faaliyetlerine devam edeceğini bildirdi. Geçen hafta ortasında, otomobil üreticileri Tesla ve Volvo da Kızıldeniz’deki durum nedeniyle çalışmalarını askıya aldıklarını duyurdu.

Husiler, Kasım 2023’ten bu yana Filistin ile dayanışma amacıyla İsrail’e giden ya da giden gemileri durdurarak Kızıldeniz’de deniz taşımacılığını aksatıyor.

Kızıldeniz’deki konteyner ve kuru yük gemi trafiğinde keskin düşüş

Diğer yandan AA’nın gemi takip ve denizcilik analiz sağlayıcısı MarineTraffic’ten edindiği verilere göre, Husilerin saldırıları sonrası ilk etapta ağırlıklı olarak konteyner gemi trafiğinde düşüş olsa da bölgedeki gerilimin tırmanmasıyla şu anda tüm gemi türlerindeki seferlerin yavaşladığı görülüyor.

Bu kapsamda, 1-10 Ocak 2024 tarihleri arasında Kızıldeniz’deki günlük toplam gemi trafiği geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25 azaldı.

Aynı dönemde, bölgedeki günlük konteyner gemi trafiği geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 50 geriledi. Kızıldeniz’de 1-10 Ocak 2023 tarihlerinde bulunan konteyner sayısı 248 iken, bu yılın aynı döneminde bu sayı 118’e düştü.

Kızıldeniz’deki kuru yük gemi trafiği 1-10 Ocak 2024 tarihlerinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5 azaldı. Buna rağmen, günlük kuru yük gemi trafiği 1 Ocak 2024 ile 10 Ocak 2024 arasında yüzde 53 düşüş kaydetti. Bölgede 1 ila 6 Ocak arasında 45 kuru yük gemisi seyir halindeyken, bu sayı 10 Ocak itibarıyla 21’e indi.

Ro-ro gemi trafiği yüzde 35 ve yaş yük gemi trafiği ise yüzde 31 azaldı.

ORTADOĞU

İsrail’in “Hizbullah” hazırlığı: Direniş Ekseni Hizbullah’ı “her türlü araçla” destekleyecek

Yayınlanma

İsrail, Gazze’deki çatışmaları durdurmaya ve böylece Hizbullah’la çatışmaların yoğunlaştığı kuzey cephesini takviye etmeye hazırlanıyor. İran dini lideri Ali Hamaney’in danışmanı, İsrail’in Hizbullah’a karşı topyekûn bir saldırı başlatması halinde İran ve direniş ekseninin Hizbullah’ı “her türlü araçla” destekleyeceği uyarısında bulundu.

İsrail’in Gazze’de yürüttüğü savaşın yoğunluğunu düşüreceği ve başka bir aşamaya geçeceği duyurulmuştu. Bu kapsamda pazar günü İsrail Başbakanı, Savunma Bakanı ve üst düzey subaylar Güney Komutanlığı’nda bir araya geldi. Haaretz’den Amos Harel, görüşmenin “Gazze Şeridi’ndeki savaşın en yoğun aşamasının sona yaklaştığını gösteriyor” diye yazdı ve ekledi, “Bundan sonra izlenecek yol daha da netleşiyor: Gazze’deki güçlerin azaltılması, Hamas hedeflerine yönelik bir baskın sistemine geçilmesi ve birliklerin kuzey sınırına kaydırılması.”

Öte yandan İsrail’in Kanal 12 televizyonunun haberine göre, kuzeydeki savaşa hazırlık amacıyla 10 Ekim’den bu yana ilk kez kuzey sınırındaki bazı hastanelerin yoğun bakım ünitesinde tedavi gören hastalar ülkenin orta kesimlerindeki hastanelere nakledildi.

Haberde kuzeydeki hastanelerden sevk edilen hastaların ağır vakalar olduğu ve bazılarının solunum cihazına bağlı yaşadığı ifade edildi.

Kuzeydeki hastanelerin ayrıca ülkenin merkezindeki diğer hastanelere göre nispeten küçük ve yoğun bakım ünitelerindeki yatak kapasitelerinin de daha az olduğuna dikkat çekildi.

İsrail ordusu, 18 Haziran’da Lübnan’a yönelik olası bir saldırıya ilişkin “operasyonel planı” onayladığını duyurmuştu.

İsrail’in Gazze’den çekeceği birliklerin bir kısmını kuzey sınırına kaydırarak Hizbullah’a “savaşmaya hazır” olduğu mesajını vermeye hazırlandığına dikkat çekiliyor. Hem Gazze’deki savaşın yoğunluğunun azalması hem de gövde gösterisi ile Hizbullah’ı ABD ve Fransa’nın arabuluculuk ettiği anlaşma masasına çekebilmeyi umuyor.

Bölgeyi yakından bilenler olası bir İsrail-Hizbullah savaşının her iki taraf için de oldukça yıkıcı sonuçlar doğuracağına dikkat çekiyor. Nitekim İran, İsrail’in Lübnan’a saldırması halinde Lübnan’a destek vereceğini açıkladı. İran dini lideri Ali Hamaney’in dış ilişkiler danışmanı Kemal Harrazi Financial Times’a verdiği demeçte, İsrail’in Hizbullah’a karşı topyekûn bir saldırı başlatması halinde, Tahran ve “direniş ekseni”nin Hizbullah’ı “her türlü araçla” destekleyeceği söyledi.

Harrazi, İran’ın en önemli ve güçlü vekili olan Hizbullah’ı tam bir çatışma durumunda askeri olarak destekleyip desteklemeyeceği sorusuna şu yanıtı verdi: “Tüm Lübnan halkı, Arap ülkeleri ve direniş ekseni üyeleri İsrail’e karşı Lübnan’ı destekleyecektir.”

İsrail ile Hizbullah 8 Ekim Ekim’den bu yana “kontrollü” bir çatışma içerisinde ancak iki taraf da topyekûn bir savaşa çekilmek istemiyor. Ancak Gazze’deki katliamın boyutu büyüdükçe Hizbullah da çatışmaların dozajını artırıyor. İsrail ise bir yandan caydırıcılığını yeniden tesis etmek için Hizbullah’a yanıt vermeye diğer yandan ikinci bir cephenin açılmaması için dikkatli olmaya çalışıyor. Ancak Mavi Hat üzerinde gerilim arttıkça kontrollü çatışmaların her an rayından çıkabileceği değerlendiriliyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

KDP ile KYB arasında “PKK” krizi

Yayınlanma

IKBY; Kerkük, Erbil ve Duhok’ta meydana gelen kundaklama olaylarının PKK’lı faillerinin KYB ile ilişkili olduğunu iddia etti. PKK mensupları ile “partisinin bağı olmadığını” söyleyen KYB ile bu suçlamaların “seçimleri sabote etmek için yapıldığını” ileri sürdü.

Irak İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Mikdad Miri el-Musevi, Bağdat’ta Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) İçişleri Bakanlığı Divanı Genel Müdürü Hemin Mirani ile Duhok, Erbil ve Kerkük’te iş yerlerinin yakılmasına ilişkin düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.

Musevi, yangınlarla ile ilgili yürütülen kapsamlı soruşturmanın ardından tutuklanan 3 kişinin PKK mensupları olduğunu söyledi.

Kerkük-Ceyhan boru hattını da hedef alacaklardı

Erbil ve Duhok’ta çıkan yangınlardan sonra Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani’nin talimatı ile bir inceleme ve araştırma komisyonu oluşturulduğunu belirten Musevi, IKBY İçişleri Bakanlığı ile koordineli bir şekilde yapılan operasyonda ikisi Kerkük’te biri Diyala kentinde olmak üzere 3 kişinin yakalandığını ve cezaevine gönderildiğini aktardı.

Yakalanan şahısların ifadelerinde başka bölgelerde de yangın çıkarmayı planladıklarını itiraf ettiklerini belirten Musevi, “Bu eylemlerin ardından Irak topraklarındaki Kerkük-Ceyhan petrol boru hattına da sabotaj yapmayı planlıyorlardı. Bağdat’ın ticaret merkezlerinden Şorca ve Sadr bölgelerinde de yangın çıkaracaklardı” ifadesini kullandı.

Failler KYB Anti Terör Servisi ve KYB Peşmerge mensubu

IKBY İçişleri Bakanlığı Divanı Genel Müdürü Hemin Mirani, Kerkük, yangınların faillerinin Kürdistan Yurtsever Birliği’ne (KYB) bağlı Anti Terör Servisi ile Peşmerge askeri birliğinde görevli kişiler olduklarını açıkladı.

Mirani, yakalanan faillerin kimliklerine de değinerek, şunları kaydetti: “Burada bulunan suçlulardan ‘Fahrettin Ahmed’ ismindeki kişi olayın denetimini yapıyordu ve 70’nci askeri birlikte (KYB Peşmergesi) çalışıyor. Diğer fail Muhammed Necat Hüseyin ise Terörle Mücadele Servisi’inde subay. Bunlar Süleymaniye’de PKK’dan eğitim aldı.”

KYB Sözcüsü Sadi Ahmed Pire, suçlamalara yanıt verdi. Yangınların faillerinin KYB ile ilişkisini reddeden Pire, “Seçimlere hazırlanıyoruz, iç savaşa değil. Bu yanlış ve bozuk senaryolar seçimleri sabote etmek içindir” ifadelerini kullandı.

Sadi Pire, bu kişilerden biriyle 2018’de ve diğer kişiyle ise 8 ay önce “partisinin bağlarının kalmadığını” söyledi.

Öte yandan KYB’ye bağlı 70. Peşmerge Birliği de yangınların failleri ile “herhangi bir bağları olmadığı” açıklamasında bulundu.

Ne olmuştu?

Son aylarda Kerkük, Erbil ve Duhok’ta peş peşe pazar yerleri ve dükkanlar kundaklanmıştı. Hedef alınan yerlerden biri de 200 yıllık tarihi Kırdar Hanı’ydı. Han 19 Mayıs’ta kimliği belirsiz kişiler tarafından ateşe verilmiş, ticaretin en önemli noktalarından biri haline gelen tarihî çarşı küle dönmüştü. Esnafları zor durumda bırakan yangın, dükkanları kullanılamaz hale getirmişti. Han’da 37 dükkân ile 14 depo kullanılmaz duruma gelmişti.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İran’da cumhurbaşkanı adayları dış politikayı tartıştı

Yayınlanma

Reformist Mesud Pezeşkiyan, “dış politikam dünyayla ilişkileri normalleştirmeye odaklanacaktır” derken muhafazakâr Said Celili, “Dünyada 200 ülke var. En çok farklılıklarımızın olduğu ülkelerden fayda sağlamayı hedeflersek bunu başaramayız” ifadelerin kullandı.

İran’daki cumhurbaşkanı seçiminin 5 Temmuz’da yapılacak ikinci turunda yarışan reformist aday Mesud Pezeşkiyan ile muhafazakâr Said Celili, devlet televizyonunda yapılan ve canlı yayınlanan münazarada dış politika, internet yasakları ve ülkenin sorunlarını tartıştı.

Yaklaşık 2 saat süren münazarada iki adaydan dış politika, ekonomi, internet yasakları ve toplumsal sorunlarla ilgili 10 soruya cevap vermeleri istendi.

İnternet yasakları

Münazarada reformistlerin adayı Pezeşkiyan, internet yasaklarının kriz zamanlarında olabileceğini ancak normal koşullarda halka zarar verdiğini belirterek, “İnternet alanındaki engeller nedeniyle birçok kişi işini kaybetti. İnsanlar, filtre kırıcıya (VPN) internet parasından daha fazla para ödüyor. Filtre kırıcı satanları neden durdurmuyorlar” diye konuştu.

Muhafazakâr Celili ise yabancı platformların İran’da temsilcilik açması ve ülkenin yasalarına uygun hareket etmesi halinde İran’da faaliyetlerinin önünde engel bulunmayacağını söyledi. İnternetin her alanda önemli olduğuna ve ülkedeki internet hızının düşüklüğüne işaret eden Celili, “İnternet hızı insanlar için kabul edilebilir düzeyde olmalıdır. Sanal alanı kullanmak istiyorsak hızımızın iyi olması gerekir” dedi.

Yaptırımlar ve nükleer anlaşma

İran’ın kendi içine kapanarak sorunları çözemeyeceğini ve dış politikada dünya ile ilişkilerin önemli olduğunu belirten Pezeşkiyan, Celili ve ekibinin nükleer anlaşma ve Uluslararası Mali Eylem Görev Gücü’ne (FATF) üyelik konusundaki “muhalif” duruşunu eleştirdi.

Pezeşkiyan, İran’ın şu anda kara listede bulunduğu ve uluslararası ekonomik ilişkilerine etkisi olan FATF’ın öngördüğü düzenlemelerin eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani döneminde kabul edildiğini ancak İbrahim Reisi’nin hükümetinde uygulanmadığını hatırlattı.

Nükleer anlaşma konusunda ise Pezeşkiyan, “Anlaşmanın detaylarına vakıf değilim ancak dışarıda Netanyahu, Trump ve içeride elçiliklere saldıranlardan bazıları buna karşıydı. FATF ve nükleer anlaşmanın uygulanmaması nedeniyle her gün para kaybediyoruz. Bu arada bazıları da yaptırımlardan çıkar sağlıyor. Ucuza alıp pahalıya satıyorlar” diye konuştu.

Celili ise müzakerelere karşı olmadığını ancak İran’ın nükleer anlaşmayı uygulayarak “alacaklı” olduğunu ve “İran’da hiç kimsenin nükleer anlaşmanın uygulanmasını engellemediğini” savundu.

Ruhani hükümetinin, “Batılı ülkelerle ilişkilere odaklanan dış politikasının hatalı” olduğunu savunan Celili, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünyayı birkaç ülkeyle sınırlamak doğru değil. Dünyada 200 ülke var. En çok farklılıklarımızın olduğu ülkelerden fayda sağlamayı hedeflersek bunu başaramayız. (Ruhani yönetimi) Hem ekonominin hem de santrifüj çarklarını çevireceğimizi iddia etti ama ne oldu? Ajans (UAEA), 14 kez İran’ın taahhütlerini yerine getirdiğini bildirdi ve anlaşma 15 uluslararası kurum tarafından onaylandı ancak karşı taraf nükleer anlaşmadan tamamen çekildi.”

Celili, FATF konusunun da takip edilmesi gerektiğini ancak ülke ekonomisinin FATF’a bağlanmamasının gerektiğini söyledi.

Pezeşkiyan ise “Yaptırımları ciddi bir zarar olarak görüyorum ve dış politikam dünyayla ilişkileri normalleştirmeye odaklanacaktır. FATF ve nükleer anlaşmanın uygulanması gerektiğine inanıyorum” dedi.

Zaman zaman iki adayın da seslerini yükselttiği münazara sonrasında Pezeşkiyan ile Celili, birbirlerine sarılarak salondan birlikte ayrıldı.

İran’da 28 Haziran’da yapılan 14’üncü dönem cumhurbaşkanı seçiminde adaylardan hiçbiri yüzde 50’yi geçemeyince seçimi önde tamamlayan reformist aday Mesud Pezeşkiyan ile muhafazakâr aday Said Celili, ikinci tura kalmıştı.

Ülke genelinde yüzde 40 katılımın olduğu seçimde Pezeşkiyan, oyların yüzde 42,5’ini alırken Celili’nin oyu yüzde 38,6 olmuştu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English