Bizi Takip Edin

Diplomasi

Suriye’nin kuzeyi için hem saha hem masa hareketli

Yayınlanma

Suriye’nin kuzeyindeki hareketlilik devam ediyor. Türkiye bölgeye sevkiyata devam ederken ABD de yığınak yapıyor. Hem Washington hem Kremlin’in YPG’yi Türkiye sınırından çekilmeye zorladığı iddia ediliyor. Diplomaside ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şam için araladığı kapıya Suriye Cumhurbaşkanı Esad’dan şimdiye kadarki en ılımlı mesaj geldi: “Türkiye Şam’ın taleplerini karşılamaya istekli olduğunu gösterdi.”

İran’ın basınına yansıyan haberlere göre Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad geçen hafta Şam’daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir grup Suriyeli gazeteci ve araştırmacı ile bir araya geldi, onlardan gelen soruları yanıtladı. İran’ın ülkesini yüzüstü bırakmadığını ve hala aktif destek olduğunu anlatan Esad, Rusya’nın da kendilerine yardım ettiğini söyledi, “Ancak Ukrayna’daki askeri operasyonu ve üzerlerindeki ekonomik ve askeri baskılardan sonra bugün gerçekler farklı” dedi.

Lübnan’da Hizbullah’ı “stratejik müttefik” olarak gördüklerini ve desteklemeye devam edeceklerini ifade eden Esad, buradaki istikrarın Suriye için çok önemli olduğunu vurguladı. Esad, diğer Arap ülkelerinin geçmişte Şam’a karşı tavırlarını eleştirdi, Mısır’dan da farklı bir tutum beklediklerini söyledi: “Bize karşı tavrını değiştirmesi şartıyla, herhangi bir ülkeyle ilişkilerimizi savaştan önce olduğu gibi normale döndürme konusunda hiçbir sorunumuz yok.”

Türkiye, Şam ile iletişimin “yalnızca istihbarat” düzeyinde olduğunu ancak önümüzdeki zamanlarda bu düzeydeki temasların yükselebileceğini açıklamıştı. Bu bağlamda, “Türkiye, Şam’ın taleplerini karşılamaya istekli olduğunu gösterdi” diyen Esad, ancak Türkiye’den söz değil icraat beklediğini de sözlerine ekledi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “pozitif” yaklaşımlarına atıfta bulunan Beşar Esad, “gazetecilerin ve araştırmacıların bir ülkenin politikasındaki değişimi insanların değişen tavrına göre ölçmesinin yanlış” olduğunu söyledi. Yine de Türkiye ile yaklaşımlarında bazı Arap ülkelerinden daha samimi olabileceğini ifade eden Esad Türkiye’nin tutumunu ciddi mi yoksa sadece siyasi bir manevra mı olduğuna karar vermenin mümkün olmadığını anlattı.

‘SDG ile ilerleme yok’

Öte yandan Esad’a Suriye’nin kuzeyindeki PKK/YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile ilişkileri de soruldu. SDG ile günlük sorunlar, bazı hizmet ve yaşam alanlarında yaşanan aksaklıklar konusunda temasları olduğunu ve bu sorunların “para” ile çözüldüğünü söyledi.

Bu güçlerle ilişkilerini “Aşiretçilik ilişkisi gibi” yorumlayan Esad, “Diyalog sürüyor ama gelişme yok” dedi. Esad, “Amerikalılarla iletişimimiz yok ve onları işgal ettikleri topraklardan çıkmak adına artan halk direnişine güveniyoruz” dedi.

Şam’ın Ankara’dan beklentisi

Suriye’nin Türkiye’den atmasını beklediği adımlara Suriye parlamentosu milletvekili ve Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Pierre Marjane açıklık getirdi. Kısa Dalga’ya konuşan Merjane, “Türkiye ile bir diyalog zemini oluşabilir ancak öncelikle Türkiye terörist çeteleri finanse ederek, eğiterek Suriye topraklarını işgal ettiğini kabul etmeli. İkincisi Suriye topraklarından çekilmeye hazır olduğunu belli etmeli” dedi.

Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik hava operasyonlarını “Kürt ayrılıkçı milislere bir mesaj” olarak yorumlayan Marjane, “Ama aynı zamanda şehitler arasında Suriyeli siviller ve askerler var” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin PKK konusundaki endişelerini anladıklarını söyleyen Marjane, Adana Anlaşması’na işeret ederek “Bu anlaşmanın düzenlendiği zamanlarda Türkiye’nin Suriye’deki Kürt varlığına dair saldırgan bir tutumu ya da korkusu yoktu. Kürtlerin büyük çoğunluğu Suriye vatandaşları. Bunların ABD tarafından silahlandırılan, eğitilen, güçlendirilen ayrılıkçı bir grubu hariç bütün Kürtleri vatana ihanet ile suçlayamayız” dedi.

‘Suriye ve Irak için de tehdit’

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise bugün İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Ekonomik ve Ticari İş birliği Daimi Komitesi’nin (İSEDAK) açılış toplantısında konuştu. İslam dünyasını 10 yılı aşkın süredir meşgul eden önemli konulardan birinin de Suriye’deki ihtilaf olduğunu söyleyen Erdoğan, salgınla birlikte bu ülkedeki sosyoekonomik ve insani durumun daha trajik bir hal aldığının altını çizdi. Erdoğan, “Türkiye olarak 3,5 milyonu aşkın Suriyeli sığınmacıya topraklarımızda ev sahipliği yaparak milyonlarcasını da Suriye sınırları içinde destekleyerek kardeşlik vazifemizi layıkıyla yerine getiriyoruz. Suriye’nin çatışma, insani kriz ve terör sarmalından kurtulması için İslam ülkeleri daha güçlü bir irade ortaya koymalı, siyasi çözüm çabalarına etkin destek vermelidir. Biz de bu konuda gereken adımları atmakta tereddüt etmeyeceğiz” dedi. Erdoğan PKK/YPG’ye işaret ederek “Ülkemizle birlikte Suriye ve Irak’ın da toprak bütünlüğüne tehdit oluşturan bu terör örgütünün kökünü kazımakta kararlıyız” ifadelerini kullandı.

‘Akdeniz’de güzel gelişmeler olacak’

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün katıldığı bir etkinlikte de “Nasıl Mısır ile bu iş yoluna girdiyse aynı şekilde Suriye ile de bu iş yoluna girebilir. Siyasette küslük olmaz” dedi. Aynı toplantıda Erdoğan’a Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi ile görüşmesi de sorulması üzerine Erdoğan şunları söyledi: “Sayın Sisi ile yaptığımız görüşmede, Türkiye-Mısır ilişkilerinde, olayın liderler seviyesinde tartışılmasından öte, ben kendisine onu da söyledim, bizim Mısır halkıyla ilişkilerimiz farklı, tarih orada var. Son dönemde, bir 9 yıllık süreç içerisinde bir sıkıntı yaşadık. O akşam özellikle de Katar Emiri’nin araya girişiyle bu adımı attık. O sıkıntıyı aştıktan sonra da bir yarım saat, 45 dakika kadar biz Sayın Sisi ile dar kapsamlı bir görüşme yaptık. ‘Şimdi alt düzeyde bakanlarımız gidiş gelişleri başlatsınlar, ondan sonra da biz görüşmelerimizi genişletelim, geliştirelim, tüm derdimiz, sizlerle Türkiye arasındaki bu kırgınlığı, dargınlığı gidermek. Akdeniz’de Türkiye-Mısır arasında böyle bir sıkıntı yaşanmaması gerekir’ dedik. Çok farklı bazı şeyler daha aramızda konuştuk. Daha sonra da aldığım bilgi, haberler çerçevesinde kendisi de bu görüşmeden çok mutlu olmuş, aynı mutluluk temennisini biz de ilettik. Şimdi süreç başladı, bakanlarımızla bir süreç devam edecek. Daha sonra da bir araya gelmek suretiyle Akdeniz’de, çünkü Mısır halkıyla Türkiye’nin birbiriyle olan bağlantıları çok farklı, bizim bu gücü başkalarına kaptırmamamız gerekir. Yunanistan’ın buralara ulaşması, bu olacak iş değil. Onun için güzel gelişmeler olacak diye inanıyorum.”

‘ABD ve Rusya’dan YPG’ye baskı iddiası’

Öte yandan TSK, sınırlı da olsa bölgeye sevkiyat yaparken Tel Rifat, Münbiç ve Ayn el Arap’daki (Kobani) hedefleri bombalamayı sürdürüyor. SMO adını alan ÖSO’nun YPG ile zaman zaman çatışmaya girdiği bölgeden gelen bilgiler arasında. Gelişmeler TSK’nın bölgeye olası bir kara harekatına işaret ederken Rusya ve ABD’nin YPG’yi 30 km güneye çekmek için baskı yaptığı öne sürüldü. Basına yansıyan bilgiye göre Rusya, YPG’den, Türkiye’nin harekâttan vazgeçmesi için Türkiye sınır hattındaki tüm askeri varlığını Türkiye-Rusya ve ABD arasında daha önce yapılan anlaşma kapsamında M-4 Karayolu çizgisine çekmesi ve tüm bölgeyi Rusya gözetiminde Suriye ordusuna bırakmasını istedi. Rusya, planını kabul ettirmek için örgüte baskı yaparken benzer bir teklifin ABD kanadından da örgüte iletildiği aktarıldı. ABD’nin teklifine göre YPG’den boşalacak alana ABD askerleri konuşlanacak. Bu iddia ile eş zamanlı ABD’nin Haseke kırsalına askeri takviyeye devam etmesi dikkat çekti. Irak’ın El Velid Sınır Kapısı’ndan geçerek Suriye’ye giren silah ve zırhlı araç yüklü yaklaşık 100 TIR, Tel Bedir’deki ABD üslerine konuşlandırıldı.

Diplomasi

Ukrayna, AB’ye Rus petrolü alıcılarına da yaptırım uygulanmasını istedi

Yayınlanma

Ukrayna, ABD Başkanı Trump’ın Moskova’ya yönelik yaptırımları sıkılaştırmaktan geri adım atması üzerine, Avrupa Birliği’ne Rusya’yı tecrit etmek amacıyla Rus varlıklarına el konulması ve Rusya’dan petrol alanlara yaptırım uygulanması gibi yeni ve kapsamlı adımlar önermeye hazırlanıyor. Kiev, Washington’un konuya ilişkin belirsiz tutumu nedeniyle AB’nin yaptırımlar konusunda daha agresif ve bağımsız bir rol üstlenmesini talep ediyor.

Kiev, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin Moskova’ya yönelik yaptırımları sıkılaştırma konusunda geri adım atmasının ardından, gelecek hafta Avrupa Birliği’ne (AB) Rusya’yı daha fazla “tecrit etmeyi” amaçlayan yeni ve kapsamlı adımlar önermeye hazırlanıyor.

Reuters haber ajansının gördüğü ve daha önce kamuoyuna yansımayan strateji belgesine göre Ukrayna, Washington’un gelecekteki rolüne ilişkin belirsizliklerin sürdüğü bir ortamda 27 üyeli ittifakın yaptırımlar konusunda daha agresif ve bağımsız bir tutum sergilemesini talep ediyor.

Ukrayna tarafından AB’ye sunulacak olan 40 sayfalık tavsiye metninde, AB’nin yaptırım uygulanan kişilerin mal varlıklarına el koyma sürecini hızlandıracak ve bu varlıkları Ukrayna’ya gönderecek bir yasal düzenlemeyi kabul etmesi çağrısında bulunuluyor.

Belgede, yaptırım uygulanan kişilerin daha sonra Rusya’dan tazminat talep edebileceği bir mekanizma öneriliyor.

Strateji belgesinde ayrıca, AB’nin yaptırımlarının kendi toprakları dışında daha güçlü bir şekilde uygulanmasını sağlamak için, Rusya’ya yardım etmek amacıyla AB teknolojisini kullanan yabancı şirketlerin hedeflenmesi ve “Rus petrolü alanlara ikincil yaptırımlar getirilmesi” gibi bir dizi adımın değerlendirilmesi isteniyor.

Hindistan ve Çin gibi büyük alıcıları etkileyebilecek bu tür ikincil yaptırımlar, Avrupa’nın şimdiye kadar atmaktan çekindiği büyük bir adım anlamına geliyor.

Başkan Trump, şimdilik harekete geçmeme kararı almadan önce bu konuyu kamuoyunda tartışmaya açmıştı.

Beyaz kitapta ayrıca, AB’nin yaptırımlar konusunda daha fazla çoğunluk kuralıyla karar alma mekanizmasını değerlendirmesi ve böylece bireysel üye devletlerin oy birliği gerektiren tedbirleri engellemesinin önüne geçilmesi çağrısı yapılıyor.

Başkan Trump, pazartesi günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştükten sonra Rusya’ya yeni yaptırımlar uygulamama kararı almıştı.

Bu karar, haftalardır Moskova üzerindeki baskının artırılması için lobi faaliyeti yürüten Avrupalı liderler ve Kiev için hüsran yaratmıştı.

Reuters‘a konuşan ve görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan bir kaynak, Trump’ın Putin ile yaptığı görüşmenin ardından Ukraynalı ve Avrupalı liderlerle konuştuğunu ve onlara şu anda yaptırım uygulamak istemediğini, görüşmelere zaman tanımak istediğini söylediğini aktardı.

AB ve İngiltere ise dün Rusya’ya karşı ek yaptırımlar uygulayarak Washington’un kendilerine katılmasını hâlâ umut ettiklerini belirtti.

Fakat Avrupalılar, Washington’un artık katılmaya istekli olmaması durumunda Moskova üzerindeki baskıyı sürdürmenin yollarını açıkça tartışıyor.

Ukrayna, Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin şubat ayında Beyaz Saray’da Başkan Trump tarafından sert bir şekilde uyarılmasından bu yana Washington’a yönelik herhangi bir eleştiri imasından kaçınmaya çalışıyor.

Yaptırımlarla ilgili beyaz kitap, AB tarafından şimdiye kadar uygulanan “eşi benzeri görülmemiş” yaptırımları vurguluyor ve daha fazlasını yapma potansiyelinden bahsediyor.

Belge aynı zamanda Trump yönetiminin şimdiye kadarki koordinasyon çabalarına olan bağlılığına dair çarpıcı bir değerlendirme içeriyor.

Belgede, “Bugün pratikte Washington, yaptırımlar ve ihracat kontrolüne odaklanan neredeyse tüm hükümetler arası platformlara katılımı durdurmuştur,” ifadelerine yer verildi.

Ayrıca, Washington’un Rus petrolüne tavan fiyat uygulanmasını denetleyen izleme grubundaki çalışmaları yavaşlattığı, yaptırım ihlallerini soruşturan federal bir görev gücünü lağvettiği ve önemli sayıda yaptırım uzmanını başka sektörlere kaydırdığı belirtildi.

Belgede, biri hükümet diğeri ise Trump yanlısı senatör Lindsey Graham tarafından olmak üzere iki büyük ABD yaptırım paketinin hazırlandığı ancak Başkan Trump’ın bunlardan herhangi birini imzalayıp imzalamayacağının “belirsiz” olduğu kaydedildi.

ABD’nin tutumundaki belirsizliğin ekonomik karşı tedbirlerin ve çok taraflı koordinasyonun hızını yavaşlattığı, ancak bunun “Avrupa Birliği’nin yaptırım baskısını hafifletmesine neden olmaması” gerektiği ifade edildi.

Aksine, “Bu durum, AB’yi bu alanda öncü bir rol üstlenmeye teşvik etmelidir,” denildi.

Kıdemli bir Ukraynalı hükümet yetkilisi Reuters‘a yaptığı açıklamada, “Amerika’nın yaptırım rejiminden çekilmesi, AB’nin birliğine büyük bir darbe olur. Çok büyük,” dedi.

Bunun yanı sıra Harvard Üniversitesi Davis Merkezi’nden Rus enerji uzmanı Craig Kennedy, Avrupa’nın kararlı durması halinde ABD’nin Rusya’ya yönelik yaptırımları hafifletmesinin yabancı yatırımcıların ve yatırımların önemli ölçüde geri dönüşünü sağlamayacağını belirtti.

Kennedy, “Avrupa, sandığınızdan çok daha fazla karta sahip,” iddiasında bulundu.

AB’nin Rusya’ya yeni yaptırım tehdidi havada kalabilir

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Güney Afrika, Trump’ı kazanmak için golf diplomasisine yöneldi

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump çarşamba günü Beyaz Saray’da Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa ile bir araya gelecek. Bu yüksek riskli toplantı, iki ülke arasındaki zaten soğuk olan ilişkilerin iyileşmesine veya daha da kötüleşmesine neden olabilir.

İki ülke arasındaki ilişkilerin bozulmasıyla birlikte Afrika ülkesinin ABD’nin bazı ticari ayrıcalıklarını kaybetme ihtimali de var.

Trump, göreve başladığından bu yana Güney Afrika’ya tüm yardımları kesti, Pretorya’nın ev sahipliği yapacağı bu yılki G20 zirvesinden ABD’nin desteğini çekmekle ve zirveyi boykot etmekle tehdit etti ve Ramaphosa’yı beyaz çiftçilere yönelik “soykırım” suçlamasıyla haksız yere suçladı. Ayrıca vergiler yürürlüğe girdiği takdirde yüzde 30’luk bir gümrük vergisiyle karşı karşıya kalacak.

Trump’ın sert tutumu karşısındaki endişeler arasında Ramaphosa’nın tavizler vermeyi planladığı söyleniyor. Yetkililer, bu tavizlerin ABD’ye maden kaynakları ve gaz yataklarına öncelikli erişim izni ve ülkenin tarım şirketlerine pazarın açılması olduğunu belirtiyor.

Güney Afrika hükümeti, Elon Musk’un ülkede Starlink uydu internet hizmetini işletmesine izin vermek için bir uzlaşma da düşünüyordu.

Bu arada golfsever başkan Trump’la ikili ilişkilerin düzeltilmesine yardımcı olması için golfün dört büyük şampiyonluğunu kazanan 55 yaşındaki Güney Afrikalı golfçü Ernie Els de heyete dahil edildi. Bu durum, Trump’ın hedefindeki ülkelerin onu kazanmak için alışılmadık yöntemlere başvurduğunu gösteriyor.

Çarşamba günkü toplantının arabuluculuğunu yapan bir Güney Afrikalı, “Bunu başaran kişi Ernie’ydi” dedi.

Hazırlıklara katılan kişiler, Güney Afrika’nın Trump’ın ilk döneminin başında Japonya’nın golf diplomasisinde elde ettiği başarıyı incelediğini söyledi. 2017 yılında dönemin başbakanı Shinzo Abe, bir golf maçı sırasında Trump’ı etkileyerek onu kendine hayran bırakmıştı. Onlara eşlik eden kişi de Els’ti.

Ramaphosa’nın partisinden bir kişi, Financial Times’a verdiği demeçte, Els’in, Trump’ı tanıdığını ve onun tarafından sevildiğini söyledi.

Bir başka deneyimli Güney Afrikalı golfçü olan 89 yaşındaki Gary Player da Trump ile düzenli olarak golf oynuyor ve Trump, 2021’de ona Başkanlık Özgürlük Madalyası verdi. Güney Afrika hükümeti danışmanlarından birine göre, Gary Player, Ramaphosa ile ABD başkanıyla nasıl çalışılacağı konusunda konuştu, ancak gezide yer almıyor.

Oval Ofis’teki görüşme, Ramaphosa’nın yedi yıllık görev süresindeki en önemli uluslararası toplantılardan biri olarak görülen Güney Afrika’da derin endişeyle izleniyor.

Pretorya, Trump’ın Güney Afrika’daki beyaz çiftçilerin soykırıma maruz kaldığına dair komplo teorisini defalarca dile getirmesinden dehşete düştü. ABD Kongre yardımcıları, Güney Afrika’nın Moskova ve Tahran’a karşı eleştirel olmayan tutumu ve Gazze’deki savaş nedeniyle İsrail’i soykırımla suçlayan Uluslararası Adalet Divanı davası nedeniyle Washington’la ilişkilerinin kötüleştiğini belirtiyor.

Güney Afrika’nın son büyükelçisinin, Washington’ın politikalarını “üstünlükçü” olarak nitelendirmesi üzerine mart ayında sınır dışı edilmesiyle, alışılmadık diplomasi daha da önemli hale geldi.

Güney Afrika yetkilileri, Güney Afrika’nın teklif paketinin ABD’nin tavuk ve domuz eti ihracatına getirilen kısıtlamaların hafifletilmesinin yanı sıra madencilik şirketlerine helyum yatakları ve kritik minerallerin geliştirilmesi için fırsatlar sunulmasını da içereceğini belirtiyor.

Planlama, izleme ve değerlendirme bakanı Maropene Ramokgopa, Financial Times’a verdiği demeçte, “Her iki tarafın da ticari işbirliğinin iyi olduğunu ve tek taraflı olmadığını hissedeceği rahat bir ilişki kurabiliriz” dedi ve ekledi: “Amerika’ya ihtiyacımız var. Onların da bize ihtiyacı var.”

Güney Afrikalı yetkililer, ülkeden ve bazı diğer Afrika ülkelerinden birçok ihracatın Amerikan pazarlarına gümrüksüz erişimini sağlayan ABD’nin Afrika Büyüme ve Fırsat Yasası’nın eylül ayında süresi dolduğunda yenilenmeyeceğini kabul ediyor.

Bu, yüzde 1’in biraz üzerinde büyüyen Güney Afrika ekonomisi için büyük bir darbe olacaktır. Önerilen anlaşmanın bir parçası olarak, Güney Afrika otomobil ihracatını korumaya çalışıyor. Ancak diplomatlar, ticaret anlaşmasının çok hızlı bir şekilde hazırlandığını ve önceden planlamanın asgari düzeyde olduğunu düşünüyor.

Afrikaner sorunu

Trump’ın milyarder danışmanı Musk, Güney Afrika’nın Siyahların Ekonomik Güçlendirilmesi yasalarını “açıkça ırkçı” olarak eleştirerek gerilimi daha da tırmandırdı.

Apartheid’in ekonomik adaletsizliklerini gidermek amacıyla siyahların sahip olduğu kuruluşlara işletmelerde hisse verilmesi ile uygulanan BEE yasaları, Musk’a göre ülkedeki yatırımları için aşılmaz bir engel oluşturuyor.

Kendisi de Güney Afrika doğumlu Musk, ülkede “ırkçı mülkiyet yasaları” olduğunu ve uydudan internet servisi sağlayan Starlink’in “sırf siyah olmadığı için” Güney Afrika’da faaliyet göstermesine izin verilmediğini iddia etti.

Güney Afrikalı yetkililer, eğitim veya altyapıya yatırım yaparak hisse vermek yerine alternatifler olduğunu belirtiyor. Ramokgopa, Musk’ın durumuna değinmeden, “hafifletici yollar” olduğunu ve yetkililerin bu sorunu çözmek için “ellerinden geleni” yaptığını ekledi.

Trump, bir “soykırım” yaşandığını iddia ederek Güney Afrika’nın Afrikaner toplumu üyelerinden bazılarına mülteci statüsü verdi.

Trump, Güney Afrika’da beyaz çiftçilerin “vahşice öldürüldüğünü” ve “topraklarına el konduğunu” iddia etti.

Hızlandırılmış bir süreçle sığınma hakkı verilen 60 Afrikaner 12 Mayıs’ta ABD’ye ulaştı.

Afrikaner etnik grubu, 17. yüzyılın ortalarında Afrika’ya göç eden Batı Avrupalıların soyundan geliyor ve 1948’de Güney Afrika’daki Afrikaner toplum liderlerinin kurduğu hükümet, apartheid adıyla ırk ayrımcılığını kurumsal bir yapıya dönüştürdü.

Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa, Trump’ın iddiasının tamamen yanlış olduğunu söyledi ve ülkesinde “belli bir ırk ve kültüre mensup insanların hedef alınmadığını” belirtti.

Ramaphosa, ABD’ye göç eden kişiler içinse, “Gidiyorlar çünkü ülkemizde ve anayasamızdaki değişiklikleri benimsemek istemiyorlar” dedi.

Son tartışmanın kökeninde ocak ayında çıkarılan bir yasa da yer alıyor.

Hükümet, ocak ayında imzalanan yasa tasarısı ile apartheid döneminde siyahların karşı karşıya kaldığı topraksızlaştırma sorununu çözmeyi amaçladığını söylüyor.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Rubio: Yeni hükümete yardım etmezsek Suriye’de iç savaş başlar

Yayınlanma

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, bütçe görüşmelerinde Senato önünde verdiği ifadede, Şam’daki yeni hükümete destek vermemenin alternatifinin “iç savaş” olacağını öne sürdü.

Senatörlerin dış siyaset sorularına yanıt veren Rubio, Suriye’deki yeni yönetim ve Beyaz Saray’ın bu ülkeye yönelik yaptırımları hafifletme kararı hakkında da konuştu.

Bakan, Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye’deki büyükelçi de dahil olmak üzere personelinin Suriye’deki yerel yetkililerle çalışmasına izin vereceğini söyledi.

Zaman içindeki hedefinin, “standartları karşıladıkları takdirde” Suriye’nin “terör destekçisi ülke” statüsünün değiştirilmesi olduğunu belirten Rubio, “Onlara [HTŞ yönetimine] yardım etmeliyiz. Bu hükümetin başarılı olmasını istiyoruz, çünkü alternatif tam ölçekli bir iç savaş ve kaos olur ve bu da elbette tüm bölgeyi istikrarsızlaştırır,” dedi.

Türkiye’deki Amerikan büyükelçilik personelinin Suriyeli yerel yetkililerle birlikte çalışarak ne tür yardıma ihtiyaçları olduğuna karar vereceklerini söyleyen bakan, “İnsani yardım mı? Kolluk kuvvetlerinin veya yönetim işlevlerinin iyileştirilmesi mi? Bunun yeni modelin ilk sınavı olacağını düşünüyoruz, fakat kararlarımız ve kararları alma gücümüzün ve aldığımız kararların ve girdilerin çoğu durumda yukarıdan aşağıya değil, aşağıdan yukarıya doğru yönlendirilmesi ve dünyanın farklı bölgelerinde farklı öncelikler ve dikkat gerektiren benzersiz faktörler olduğu gerçeğine odaklanması gerektiğine inanıyorum,” ifadelerini kullandı.

Rubio, hükümetin “karşı karşıya olduğu zorluklar göz önüne alındığında, birkaç ay değil, birkaç hafta içinde çöküşe ve epik boyutlarda bir iç savaşa, yani ülkenin bölünmesine” yol açabilecek bir durumun eşiğinde olduğunu da ileri sürdü.

Rubio şaka yollu, “[Suriye’deki] Geçiş dönemi yetkilileri, FBI’ın sicil araştırmasından geçemediler,” derken, HTŞ yönetim ile işbirliği yapmalarının işe yarayıp yaramayacağını bilmediğini, ama HTŞ ile işbirliği yapmasalardı, “işe yaramayacağının kesin olduğunu” öne sürdü.

Perşembe günü Türkiye’de Suriye Dışişleri Bakanı ile de bir araya gelen Rubio, İran’ın “Esad’ın kalıntılarıyla” işbirliği yapmaya çalıştığını savundu.

Rubio, komşu ülkedeki hedefleri bombalamaya devam eden İsrail’in Suriye’nin gidişatına ilişkin endişelerini kabul etti.

Öte yandan son günlerde iki kez İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşen Rubio, “saldırıların üssü” olarak kullanılmayan daha istikrarlı bir Suriye’nin “İsrail’in güvenliği için olağanüstü bir başarı” olacağını söyledi.

Rubio, “Bölgedeki ülkeler yardım almak, onlara yardım etmeye başlamak istiyorlar, ama yaptırımlarımızdan korktukları için bunu yapamıyorlar,” dedi.

Rubio, Trump’ın, Esad yönetimi altındaki “ihlallere ilişkin hesap verebilirliği sağlamak” amacıyla Suriye’ye yatırımları yasaklayan Sezar Yasası’nı da kaldırmayı planladığını söyledi.

Öte yandan bu tür muafiyetler geçici olacak ve Suriye, ABD tarafından “terör destekçisi ülke” olarak sınıflandırılmaya devam edecek, bu da ticari ilişkiler için büyük bir engel teşkil ediyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English