Amerika
Trump, 443 federal mülkü satmayı planlıyor

ABD hükümeti, Başkan Donald Trump’ın federal işgücünü ve işgal ettiği binaları küçültme kampanyasının bir parçası olarak 47 eyalet, Columbia Bölgesi ve Porto Riko’da bulunan geniş bir mülk portföyünü satmayı düşünüyor.
Genel Hizmetler İdaresi (GSA) tarafından salı günü yayınlanan 443 “çekirdek olmayan” varlık envanteri, federal kurumlar için yerel ve bölgesel ofisleri barındıran ve vergi mükellefleri, Sosyal Güvenlik alıcıları, çiftçiler ve işçiler için hizmet sağlayan ana ticari binaların çoğunu içeriyor.
Bu yapılar toplamda yaklaşık 80 milyon kiralanabilir feet kare (7,4 milyon metrekare) kullanılabilir alanı temsil ediyor; yani Pentagon’un aşağı yukaru 12 katı büyüklüğünde.
GSA, bu yapıların satışının yıllık işletme maliyetlerinde 430 milyon dolardan fazla tasarruf sağlayabileceğini tahmin ediyor ki bu da Trump ve hükümet harcamalarını azaltma çabaları için önemli bir odak noktası.
Henüz satışa çıkmadılar ama listenin yayınlanması yönetimin devlete ait gayrimenkulleri satma niyetini yansıtıyor. Trump tarafından Kamu Binaları Hizmeti’nin başına getirilen eski bir yatırım bankacısı olan Michael Peters, “Bir şeyin çekirdek olmayanlar listesinde yer alması, o şeyin satılık olduğu anlamına gelmez. Ama eğer birisi masaya bir teklif koyarsa, bunu değerlendiririz,” dedi.
Her bir mülkün ve piyasanın kendine özgü özellikleri göz önüne alındığında, hükümetin binalarının ne kadar değerli olabileceği ve hatta bir satışta net olarak ne bekleyebileceği net değil.
Genel olarak ticari gayrimenkuller yüksek faiz oranları ve Covid salgınının yarattığı çifte darbeden hâlâ etkileniyor. Bloomberg’in emlak analiz firması Green Street’ten aktardığına göre, ofis fiyatları ocak ayına kadar 2022 zirvesinden %36 düştü.
Uzaktan çalışma da ofis alanlarına olan talebi azaltarak birçok büyük şehirde daha fazla boş alan bıraktı fakat ticari binaları konut kullanımına dönüştürmek, inşaat ve finansman maliyetlerinin yüksek olduğu bir dönemde zor görülüyor.
Peters’ın ocak ayında Kamu Binaları Reform Kurulu’na söylediği gibi, bugünlerde ticari kiracılar daha fazla imkana sahip yeni alanları tercih ediyor; federal portföydeki binaların çoğu eski ve önemli ölçüde onarıma ihtiyaç duyuyor olabilir.
Peters, “Ertelenmiş bakım bu binaların durumuna yansıyor. Birçoğunu gezmiş olsaydınız, bırakın çalışma ortamınızı, köpeğinizle bile orada olmak istemezdiniz,” iddiasında bulundu.
Listedeki binaların yaklaşık üçte biri Washington, DC metropol bölgesinde yer alıyor, fakat kısmen büyük kurumların merkezlerinin orada olması nedeniyle metrekare açısından orantısız bir paya sahipler.
Binaları satışa çıkarılan departmanlar arasında Tarım, Enerji, Sağlık ve İnsani Hizmetler, Konut ve Kentsel Gelişim, Çalışma, Adalet ve Gazi İşleri yer alıyor.
Binalar arasında FBI’ın da mülkleri bulunuyor. Genel Hizmetler İdaresi kendi genel merkezinin satışını bile öneriyor.
Trump yönetimi, kira ve maaşlardan tasarruf etmek için kurumları Columbia Bölgesi (Washington, DC’nin formel adı) dışına taşımayı araştırıyor.
Bu taşınmalar zaten zor durumda olan DC ofis piyasasını tehdit edecek ve Peters, federal hükümetin ticari gayrimenkul piyasası üzerindeki büyük etkisi göz önüne alındığında GSA’in buradaki mülkleri konusunda “çok düşünceli” olması gerektiğini söyledi.
Bu haliyle, DC’deki kiralanabilir ofis alanlarının payı 2024 yılı sonunda yaklaşık %24’tü; bu oran şehrin pandemi öncesi kullanılabilirlik oranından daha yüksek ve Manhattan’daki mevcut seviyenin üzerinde.
Satışa uygun diğer binalar arasında New Bedford, Massachusetts; Portland, Maine ve Norfolk, Virginia’da bulunan ve bir zamanlar ABD’nin gelir vergilerinden önce federal hükümeti finanse eden ithalat vergilerini topladığı 19. yüzyıl gümrük evleri gibi tarihi mülkler yer alıyor.
Fakat bazıları, Cambridge, Massachusetts’teki John A. Volpe Ulaşım Sistemleri Merkezi ve Thomasville, Georgia’daki Federal Acil Durum Yönetim Ajansı için bir bölge ofisi de dahil olmak üzere daha yeni binalar.
GSA listesi, ülkenin en tanınmış kamu binalarından bazılarını içerdiği için dikkate değer olsa da, hükümetin gayrimenkul envanterini küçültme hareketi on yıldan fazla bir süredir devam ediyor.
Hükümet 2015 yılından bu yana toplam 24 milyon metrekarelik 1.000’den fazla mülkü sattı. Aralık ayında Biden yönetimi toplam 1,5 milyon metre karelik sekiz federal binanın satılmasını teklif etmişti.
Amerika
Politico, ‘ABD, Rusya’ya enerji yaptırımlarını kaldıracak’ dedi, Rubio yalanladı

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Politico dergisinin Beyaz Saray’da Rusya’ya yönelik enerji yaptırımlarının Ukrayna ile barış anlaşması kapsamında kaldırılabileceğine dair bir tartışma yürütüldüğü yönündeki haberini yalanladı. Rubio, bu iddiayı ‘kesinlikle yalan’ olarak nitelendirerek, kendisinin veya Steve Witkoff’un böyle bir görüşme yapmadığını belirtti.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Politico dergisinin Beyaz Saray’da Rusya’ya yönelik enerji yaptırımlarının Ukrayna ile barış anlaşması çerçevesinde kaldırılabileceği yönünde tartışma yürütüldüğüne dair haberini yalanladı.
Rubio, X (eski Twitter) hesabından yaptığı açıklamada, söz konusu haberi “kesinlikle yalan” olarak nitelendirdi.
Rubio, X üzerinden yaptığı paylaşımda, “Bu kesinlikle yalan. Ne Steve Witkoff ne de ben, Ukrayna ile bir anlaşma kapsamında Rusya’ya yönelik yaptırımların kaldırılması hakkında herhangi bir görüşme yapmadık. Bu, gazeteciliğin kötüye kullanılmasıdır. Politico‘nun zerre kadar dürüstlüğü varsa, bu uydurmayı tamamen yalanlayacaklardır,” ifadesini kullandı.
Politico‘nun haberine göre, ABD Başkanı’nın özel temsilcisi Steve Witkoff’un öncülüğünde Beyaz Saray yönetiminde Kuzey Akım-2 doğalgaz boru hattı ve Rusya’nın Avrupa’daki diğer enerji projelerine yönelik yaptırımların kaldırılması olasılığı tartışılıyor.
Derginin kaynaklarına göre Witkoff, astlarına Rusya’ya yönelik tüm Amerikan enerji yaptırımlarının bir listesini hazırlama talimatı verdi.
Bunun yanı sıra Politico, Witkoff ve Rubio’nun bu konudaki görüşlerinin farklılaştığını, Dışişleri Bakanı’nın bu öneriyi desteklemediğini iddia etti.
Derginin bir kaynağı, durumu değerlendirirken, “Malzemeler toplanmış olsa da, bu fırında pişen bir pasta değil,” yorumunu yaptı.
Habere göre, bu fikir sadece Rubio’nun değil, aynı zamanda Beyaz Saray Enerji Hakimiyeti Konseyi Başkanı Doug Burgum’un da hoşuna gitmiyor.
Burgum, Amerikan sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) üreticileri için pazarlar sağlamayı hedeflerken, Witkoff Rusya ile yakınlaşma istiyor.
Fakat Politico‘nun kaynağı, Rusya’nın Avrupa’ya ana enerji tedarikçisi olarak geri dönmesinin Amerikan petrol ve doğalgaz üreticileri için “kan banyosu” olacağı uyarısında bulundu.
Bild ve Financial Times gazetelerinin haberlerine göre ise Moskova ile Washington, Amerikan yatırımcıların katılımıyla doğalgaz boru hattının yeniden faaliyete geçirilmesini görüştü.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, geçen ay yaptığı açıklamada, Kuzey Akım projesinin boru hatlarının onarılması konusunda diyalog yürüttüklerini belirtmişti.
Lavrov, “Şu anda elbette anlaşmazlıklar var. Ancak Avrupa’nın normal enerji tedarikini yeniden sağlama ilgisi, sadece ABD ve Rusya’nın mı ilgisi? Kuzey Akım hakkında konuşmalar sürüyor,” demişti.
Amerika
Scott Bessent, IMF ve Dünya Bankası’nda ‘düzeltmeler’ talep etti

ABD Hazine Bakanı Scott Bessent çarşamba günü yaptığı açıklamada, Trump yönetiminin Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nı yeni bir yöne “itmek” için gücünü kullanacağını söyledi.
Bessent’in açıklamaları Beyaz Saray’ın bu kurumları Trump’ın gündemiyle daha uyumlu hale getirmeye çalışacağına dair en güçlü ipucunu verdi.
Bessent, Uluslararası Finans Enstitüsü’nde yaptığı konuşmada, “IMF ve Dünya Bankası uluslararası sistemde kritik roller üstleniyorlar. Fakat mevcut durumda yetersiz kalıyorlar,” dedi.
Bakan, bu kurumlara “temel görevlerini yerine getirme kabiliyetlerini engelleyen genişleyen ve odaklanmamış gündemlerinden geri adım atmaları” çağrısında bulundu.
Bessent ayrıca, IMF’yi asli görevlerinden sapmakla suçlayarak, grubun “iklim değişikliği, toplumsal cinsiyet ve sosyal konulardaki çalışmalara orantısız zaman ve kaynak ayırdığını” iddia etti.
“Bugünün IMF’si mezarlıktan geçerken ıslık çalıyor,” diyen Bessent, her iki kurumun gündeminin de küresel iktisadi dengesizliklerin ele alınmasıyla uyumsuz olduğunu iddia etti.
Bessent, “İleriye dönük olarak, Trump yönetimi ABD’nin bu kurumlardaki liderliğini ve etkisini kullanacak ve önemli görevlerini yerine getirmeleri için onları zorlayacaktır,” dedi.
Bessent, ABD’nin ayrıca bu kurumların yönetim ve personelinden gerçek bir ilerleme göstermeleri için hesap verebilir olmalarını talep edeceğini de sözlerine ekledi.
IMF ve Dünya Bankası bu hafta Washington’da küresel liderlerin, maliye bakanlarının ve merkez bankacılarının yıllık toplantıları olan bahar toplantılarına ev sahipliği yapıyor.
Bu yılki toplantılar, Trump yönetiminin ticaret savaşları ve ABD’nin küresel sahneden potansiyel çekilmesinin dünya ekonomisi üzerindeki etkilerine odaklanıyor.
Öte yandan Bessent konuşmasında, yönetim korumacı politikalar izlese de ABD’nin kendisini dışarıda bırakmak değil, küresel ekonomiye dahil olmak istediğini söyledi.
Bessent, “Önce Amerika demek yalnız Amerika demek değildir. Aksine, ticaret ortakları arasında daha derin bir işbirliği ve karşılıklı saygı için bir çağrıdır,” dedi.
Bessent, ABD’nin IMF ve Dünya Bankası da dahil olmak üzere dünya iktisadi sistemiyle angajmanını “iki katına çıkardığını” da savundu.
Amerika
Trump: Ukrayna savaşında Rusya ile anlaştığımızı düşünüyorum

ABD Başkanı Trump, Ukrayna savaşında Rusya ile bir anlaşmaya vardığını düşündüğünü ancak Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ile anlaşmanın kendisi için ‘biraz daha zor’ olduğunu belirtti. Trump, Zelenskiy’in Kırım’ın statüsüne ilişkin açıklamalarının barış görüşmelerine zarar verdiğini dile getirdi.
ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna savaşında Rusya ile anlaşmaya vardığını düşündüğünü ancak Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile anlaşmanın kendisi için “biraz daha zor” olduğunu söyledi.
Trump, 23 Nisan Çarşamba akşamı Beyaz Saray’da basın mensuplarının Ukrayna’daki savaşla ilgili müzakerelerin gidişatına ilişkin sorularını yanıtladı.
Donald Trump, “Rusya ile bir anlaşmamız olduğunu düşünüyorum,” diyerek, “Zelenskiy ile anlaşmamız gerekiyor. Zelenskiy ile daha kolay olacağını düşünmüştüm. Şimdilik biraz daha zor, ama bu normal,” şeklinde konuştu.
Her iki tarafla da anlaşmaya varılacağına inandığını belirten Trump, “Umarım bunu başarırlar,” diye ekledi.
Trump, birkaç saat önce Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in Kiev’in “Kırım’ın işgalini yasal olarak tanımayacağı” yönündeki açıklamasından duyduğu memnuniyetsizliği dile getirmişti.
Donald Trump, kendisine ait sosyal medya platformu Truth Social’dan yaptığı paylaşımda, “Bu açıklama, ile barış görüşmeleri için son derece zararlı, çünkü Kırım yıllar önce Başkan Barack Obama döneminde kaybedildi ve tartışma konusu bile değil,” ifadelerini kullandı.
Hiç kimsenin Ukrayna’dan Kırım’ı Rus toprağı olarak tanımasını talep etmediğini vurgulayan Trump, Zelenskiy’in “savaşa devam etmesi halinde tüm ülkeyi kaybedebileceğini” belirtti.
Aynı günün erken saatlerinde Londra’da, Rusya-Ukrayna savaşının sona erdirilmesine ilişkin İngiltere, Fransa, Almanya ve Ukrayna temsilcilerinin katılımıyla ifstişareler tamamlanmıştı.
Başlangıçta Amerikalı diplomatların da katılması planlanan görüşmelere, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Zelenskiy’in bir gün önce Kiev’de düzenlediği brifingde Kırım hakkında yaptığı “Burası bizim toprağımız, Ukrayna halkının toprağı. Konuşulacak bir şey yok, bu anayasamızın dışında,” şeklindeki açıklamasının ardından Londra’ya gitmekten vazgeçmişti.
Bu gelişmeler yaşanırken, ABD medyası Trump’ın Ukrayna’daki çözüm planının detaylarını ortaya çıkardı. Çok sayıda Amerikan medya kuruluşu, ABD’nin 17 Nisan’da Paris’teki bir toplantıda Ukrayna heyetine Donald Trump’ın gizli planını ilettiğini bildirdi.
Axios haber portalı, The Telegraph gazetesi ve CNN televizyon kanalı, 23 Nisan’da kaynaklara dayandırarak bu planın bazı maddelerini yayımladı.
Haberlere göre, Trump’ın temel teklifi, Kırım’ın Rusya’nın bir parçası olarak tanınması ve Moskova’nın, Şubat 2022’de askeri müdahale başlatmasından sonra Rusya ordusu tarafından kontrol edilen doğu Ukrayna’daki dört oblastın (Lugansk, Donetsk, Herson ve Zaporojye oblastları) toprakları üzerindeki fiili kontrolünü sürdürmesi.
Plan ayrıca Kiev’in Ukrayna’nın NATO üyeliğinden vazgeçmesi yükümlülüğünü içeriyor.
Axios‘a göre bir sayfa uzunluğundaki metinde, Ukrayna’nın Avrupa Birliği’ne “katılabileceği” belirtiliyor.
Aynı zamanda plan, 2014’ten sonra Rusya’ya uygulanan yaptırımların kaldırılmasını ve Rusya Federasyonu ile ABD arasındaki ekonomik işbirliğinin, “özellikle enerji ve sanayi sektörlerinde” genişletilmesini öngörüyor.
The Telegraph gazetesi, Trump’ın yedi maddeden oluşan barış planının “Ukrayna için acı bir ilaç olacağını” belirtiyor.
Gazete, “Ukrayna, ABD’den net güvenlik garantileri almadan toprak kaybedecek,” diye yazmıştı.
-
Söyleşi2 hafta önce
Çin uluslararası sistemi nasıl değerlendiriyor? Şanghay, Hangzhou ve Pekin’den akademisyenlerle özel söyleşi
-
Görüş2 hafta önce
Avrupa’da savaşa hazırlık tam gaz: Fransız askeri haritacılar Romanya’da ne arıyor?
-
Görüş2 hafta önce
Trump’ın gümrük vergileri ticaret savaşını tetikliyor
-
Görüş2 hafta önce
İran-ABD müzakereleri: Maskat görüşmesi ne anlama geliyor?
-
Ortadoğu1 hafta önce
“Suriye ve İsrail normalleşmeye hazırlanıyor” iddiası
-
Dünya Basını1 hafta önce
Trump’ın anti-sosyal devleti
-
Dünya Basını2 hafta önce
Beyaz Saray’da “İran” çekişmesi
-
Dünya Basını1 hafta önce
FT: Xi’nin eli neden Trump’tan daha güçlü?