Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Trump, AB’yi gümrük tarifeleri ile vurmaya hazırlanıyor

Yayınlanma

Donald Trump, üst düzey kabine yetkililerinden, Avrupa Birliği’nin yeni “karşılıklı gümrük vergileri” ile vurulabileceğini görebilecek ABD ticaret politikasının kapsamlı bir incelemesini yapmalarını istedi.

ABD Başkanı perşembe günü, ticaret bakanı adayı Howard Lutnick ve üst düzey ticaret yetkilisi Jamieson Greer’i ABD’nin ticari ilişkilerinin ülke bazında analizini denetlemek ve Amerikan şirketlerine karşı ayrımcılık yapıldığı iddia edilen durumlarda belirli “çareler” önermekle görevlendiren bir emir imzaladı.

Lutnick’in 2 Nisan’a kadar yürürlüğe girebileceğini söylediği bu tür telafiler, diğer ülkelerin ABD ithalatına uyguladıkları gümrük vergisi oranını eşleştirmeye çalışacak. Ayrıca yüksek düzeydeki devlet sübvansiyonları gibi diğer “adil olmayan” ekonomik korumacılık vakalarını da ele alacaklar.

Trump, “Adil olmak amacıyla, karşılıklı bir tarife uygulamaya karar verdim, yani ülkeler Amerika Birleşik Devletleri’nden ne alıyorsa ben de onu alacağım. Neredeyse her durumda, onlar bizden bizim onlardan aldığımızdan çok daha fazlasını alıyorlar ama artık o günler geride kaldı,” dedi.

Trump ayrıca AB’nin “çok çirkin” ticaret politikalarını hedef alarak Brüksel’in Google, Apple ve Facebook gibi ABD’li teknoloji firmalarına ceza kesme kararlarına yönelik şikayetlerini yineledi.

Başkan, “Hepimiz Avrupa’yı seviyoruz, Avrupa’daki ülkeleri seviyoruz ama Avrupa Birliği ticaret konusunda kesinlikle acımasız. AB çok kötü davrandı ve… bize doğru dürüst davranmadılar,” diye konuştu.

Trump ayrıca ülkelerin üretimi ABD’ye kaydırarak yeni vergilerden kaçınabileceğini öne sürdü.

Açıklar otomotiv ve gıdada AB, hizmetlerde ABD lehine

Gümrük vergilerinin, zaten zayıf talep, yüksek enerji fiyatları ve Çin’in artan rekabeti gibi bir dizi sorunla boğuşan Avrupa ekonomisinin sıkıntılarını artırması muhtemel.

ING’deki ekonomistlere göre AB’nin gümrük vergisi oranı, ihracata bağlı birçok kritik sektörde ABD’den daha yüksek. AB’nin otomobillere uyguladığı %10’luk vergi ABD’den dört kat daha yüksekken, kimyasallar ve gıda üzerindeki vergiler sırasıyla yüzde 1 ve 3,5 puan daha yüksek.

Bununla birlikte, ABD’nin %3,95 olan genel ortalama gümrük vergisi oranı, AB’nin %3,5 olan ortalamasından biraz daha yüksek.

Trump’ın açıklamasından önce gazetecilere konuşan Beyaz Saray’ın Ticaret ve Üretimden Sorumlu Kıdemli Danışmanı Peter Navarro da AB’nin yüksek KDV oranından şikayet etti.

Navarro, “Almanya’nın bize bizim onlara sattığımızdan sekiz kat fazla araba satmasına şaşmamalı. Başkan Trump artık buna müsamaha göstermeyecek,” iddiasında bulundu.

Bu haftanın başlarında Trump, tüm çelik ve alüminyum ithalatına 12 Mart’tan itibaren %25 vergi uygulanacağını duyurdu. Trump ayrıca tüm Çin mallarına %10 ek vergi getirirken Meksika ve Kanada’yı da %25’e varan vergilerle tehdit etti.

Washington’un AB ile olan mal ticaretindeki açığı keskin bir artış göstererek 208,7 milyar dolardan 235,6 milyar dolara yükseldi. Artışın büyük bir kısmı 29,4 milyar dolar artan ithalattaki keskin artıştan kaynaklandı.

Bununla birlikte, AB’ye göre ABD, 2023 yılında 104 milyar avroya ulaşan önemli bir hizmet fazlası veriyor.

AB’den “kadife eldiven içinde demir yumruk” stratejisi

Bloğun 27 ülkesini ticaret konusunda temsil eden Avrupa Komisyonu, Trump’a ilk etapta diyalog arayışıyla karşılık verdi. 

Fakat müzakerelerin başarısız olması halinde AB, geçen seferkinden çok daha hazırlıklı olduğunu iddia ediyor ve stratejisini “kadife eldiven içinde demir yumruk” olarak nitelendiriyor.

Trump’ın ilk döneminde Komisyonun ticaret departmanının başında olan Jean-Luc Demarty POLITICO’ya verdiği demeçte, “Özellikle Trump gibi bir kişiliğe sahipken, eğer tepki vermezsek bizi ezip geçer. Tüm enstrümanlara sahibiz ve ilkesel olarak etkin bir şekilde tepki vermeliyiz,” dedi.

Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen, ABD’nin yüzde 25 oranındaki çelik ve alüminyum gümrük vergilerine karşı “kararlı ve orantılı” bir yanıt verme sözü verdi.

Bunları hukuk dışı olarak nitelendiren Leyen, Trump’ın korumacı politikalarının “cevapsız kalmayacağını” söyledi fakat salı günü Paris’te ABD Başkan Yardımcısı JD Vance ile bir araya geldiğinde, iki yönetim arasındaki ilk üst düzey toplantıda zeytin dalı da uzattı.

Çin’deki çelik bolluğuyla mücadelede işbirliği çağrısında bulunan Vance, bunu iki tarihi müttefik için “kritik” bir sorun olarak nitelendirdi.

AB ticaret şefi Maroš Šefčovič de çarşamba günü Trump’ın atadığı Ticaret Bakanı Howard Lutnick ve Ticaret Temsilcisi adayı Jamieson Greer ile yaptığı görüşmede yapıcı diyalog çağrısında bulundu.

Hemen ardından yapılan acil bir video görüşmesinde de AB ticaret bakanlarından Komisyonun yaklaşımına güçlü bir destek aldı.

DİPLOMASİ

Alman hükümetinden İmamoğlu açıklaması

Yayınlanma

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bugün sabah saatlerinde gözaltına alınmasının yankıları sürüyor.

DW Türkçe’nin haberine göre Alman hükümetinden yapılan açıklamada İmamoğlu’nun gözaltına alınması kınandı. Alman Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Sebastian Fischer, gözaltıyı “Türkiye’deki demokrasi açısından ağır bir gerileme” diye nitelendirdi.

Son dönemde İmamoğlu üzerinde artan yargı baskısına işaret eden Fischer, “Alman hükümeti için işleyen bir demokrasinin temel koşulu, demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkelerine duyulan saygıdır,” dedi.

Berlin’deki Türk büyükelçinin dışişlerine çağrılması gibi somut adımların henüz gündemde olmadığını belirten sözcü, hem Berlin hem de Ankara’daki Türk hükümet temsilcileriyle sürekli temas halinde olduklarını, gelişmelerin bu temaslarda “münasip bir şekilde” ele alınacağına emin olduğunu kaydetti.

Fischer, “Önemli olan, Türkiye’deki seçmenin iradesine saygı duyulmasıdır. Bu tüm demokrasiler için geçerlidir. Gözaltı, Türkiye’deki demokrasi ve hukukun üstünlüğü temel ilkelerine riayet edilmesi konusunda son derece endişe verici bir gelişmedir,” değerlendirmesinde bulunarak Türkiye’nin AB üyeliğine aday ülke ve Avrupa Konseyi üyesi olarak bu temel ilkelere uymakla yükümlü olduğunu hatırlattı.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

AB’nin 150 milyar avroluk silahlanma fonunda ABD, Britanya ve Türkiye yok

Yayınlanma

ABD, Birleşik Krallık ve Türkiye’den silah şirketleri, kendi ülkeleri Brüksel ile savunma ve güvenlik anlaşmaları imzalamadığı sürece, AB’nin 150 milyar avroluk yeni savunma fonunun dışında tutulacak.

Financial Times’ın (FT) haberine göre yetkililer çarşamba günü yaptıkları açıklamada, başkentlerin silah harcamaları için planlanan fonun yalnızca AB savunma şirketlerine ve blokla savunma anlaşmaları imzalayan üçüncü ülkelerin savunma şirketlerine açık olacağını söyledi.

Yetkililer ayrıca, üçüncü bir ülkenin “tasarım yetkisine” (yapımı ya da belirli bileşenlerin kullanımı üzerindeki kısıtlamalar) sahip olduğu ya da nihai kullanımı üzerinde kontrol sahibi olduğu gelişmiş silah sistemlerinin de bu fonun dışında tutulacağını sözlerine ekledi.

Bu durum, savunma şirketi RTX tarafından üretilen ABD Patriot hava ve füze savunma platformunu ve Washington’un nerede kullanılabilecekleri konusunda kısıtlamalara sahip olduğu diğer ABD silah sistemlerini kapsam dışı bırakacak.

Bu politika, ABD’nin bir savunma ortağı ve tedarikçisi olarak uzun vadede güvenilirliği konusunda Başkan Donald Trump’ın yol açtığı korkuların ortasında, kıtanın savunma yatırımları için “Avrupalı Satın Al” yaklaşımını talep eden Fransa ve diğer ülkeler için bir zafer olarak görülüyor.

Ürünlerin maliyetinin en az %65’inin AB, Norveç ve Ukrayna’da harcanması gerekecek. AB üyesi ülkeler bu parayı “silahın kullanımının ya da varış yerinin kontrol edilebildiği” ürünlere harcayamayacaklar.

Yetkililerden biri, ülkeler tarafından satın alınan teçhizatın üçüncü bir ülke itiraz edeceği için kullanılamamasının gerçek bir sorun olacağını söyledi. 

Birleşik Krallık, özellikle kıtanın savunma kabiliyetlerini güçlendirmeyi amaçlayan Avrupa “istekliler koalisyonu”ndaki kilit rolü göz önüne alındığında, bu girişime dahil olmak için yoğun lobi faaliyetlerinde bulunmuştu.

BAE Systems ve Babcock International gibi Birleşik Krallık savunma şirketleri, İtalya ve İsveç gibi AB ülkelerinin savunma sanayisine derinlemesine entegre olmuş durumdalar.

Yetkililer, ABD, Britanya ve Türkiye gibi üçüncü ülkelerin bu girişime katılmak istemeleri halinde, AB ile bir savunma ve güvenlik ortaklığı imzalamaları gerektiğini söyledi.

Londra ve Brüksel arasında böyle bir anlaşmaya ilişkin görüşmeler başladı ama balıkçılık hakları ve göç gibi tartışmalı konuları da içeren daha büyük bir AB-Birleşik Krallık anlaşması taleplerine takıldı. 

Britanya ve Türkiye’nin dışarıda bırakılması, bu pazarlardaki üretici ya da tedarikçilerle yakın bağları olan Avrupalı büyük savunma şirketleri için büyük sıkıntı yaratabilir.

Salı günü yeni AB fonuna ilişkin kurallar konusunda ülkesinin tutumu sorulduğunda bir İngiliz yetkili, “Avrupa savunma piyasalarındaki bölünmeyi önlemek ve üye devletlerin üçüncü ülkelerle ortaklık kurmasına imkan tanıyacak yasal yapıları oluşturmak üzere, daha geniş anlamda Avrupa güvenliğinin çıkarları doğrultusunda Avrupa savunması konusunda birlikte çalışmaya hazırız,” dedi.

Birleşik Krallık savunma sektöründen üst düzey bir yetkili bunun “önemli bir endişe” olduğunu söyledi ve “Büyük miktarda fırsat görüyoruz ve İngiltere’nin Avrupa’nın bir parçası olarak görülmesi doğru. Fakat AB ve özellikle Fransa bu konuda alışveriş hesabıyla davranacaksa, savunma ve güvenlik açısından ortak ve birleşik bir Avrupa felsefesinin altını oyar,” iddiasında bulundu.

Fransa’nın savunma harcamalarını sadece AB şirketleri için sınırlandırmaya yönelik önceki çabaları, AB dışındaki savunma üreticileriyle yakın bağları olan Almanya, İtalya, İsveç ve Hollanda gibi ülkelerin sert direnişiyle karşılaşmıştı.

Teklifin AB ülkelerinin çoğunluğu tarafından onaylanması gerekiyor. Yetkililer, planın şartlarına göre, AB ülkelerinin kredileri Norveç, Güney Kore, Japonya, Arnavutluk, Moldova, Kuzey Makedonya ve Ukrayna’dan gelen bileşenleri kullanan ürünler için harcayabileceklerini söyledi.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Kremlin: Putin ve Trump birbirine güveniyor, ilişkileri onarmak istiyor

Yayınlanma

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve ABD Başkanı Donald Trump’ın birbirlerini iyi anladıklarını ve karşılıklı güven duyduklarını belirtti. Peskov, iki liderin Moskova ve Washington arasındaki ilişkileri kademeli olarak düzeltme konusunda kararlı olduklarını ifade etti.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve ABD Başkanı Donald Trump’ın birbirlerini iyi anladıklarını ve Moskova ile Washington arasındaki ilişkileri kademeli olarak onarmak istediklerini belirtti.

Peskov, bugün düzenlediği basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Büyük bir güvenle söyleyebilirim ki, Devlet Başkanı Putin ve Trump birbirlerini iyi anlıyor, birbirlerine güveniyor ve Rusya-ABD ilişkilerinin normalleşmesi yolunda adım adım ilerlemeye kararlılar,” dedi.

Peskov, “Elbette, Rusya ve ABD çok büyük devletler ve Moskova ile Washington arasındaki ilişkilerde önceki yönetimler sırasında çok fazla şey bozuldu. Bu nedenle, elbette, bu ilişkilerin onarılması için iki ülke devlet başkanlarının iradesiyle desteklenen zamana ve çabaya ihtiyaç duyulacak, ancak şimdilik iki devlet başkanının bu kararlı iradesi, muhtemelen herkesin bu yolda ilerleyeceğinin en iyi garantisi, yani hem Amerika’da hem de Rusya’da,” ifadelerini kullandı.

Putin ve Trump, salı akşamı Ukrayna’daki çatışmayı ele aldıkları bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Peskov’un açıklamasına göre, görüşme yaklaşık iki saat sürdü.

Sözcü, Putin ve Trump’ın Rusya ile ABD arasındaki “ekonomik işbirliğinin muazzam potansiyelini” vurguladıklarını belirtti.

Peskov, “Devlet başkanları, abartısız, ekonomi alanında bir dizi büyük ikili işbirliği projesinin hayata geçirilmesi için muazzam bir potansiyel olduğunu belirttiler,” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English