Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Trump, Ukrayna için yeni bir Minsk Anlaşması tasarlıyor

Yayınlanma

Donald Trump, seçimleri kazanması halinde Ukrayna’daki savaşı göreve gelmeden durduracağını ve hatta bunu “24 saat içinde” yapabileceğini defalarca söyledi.

Ancak bu iddialı hedefi nasıl gerçekleştireceğine dair ayrıntılı bir plan sunmuş değil. Trump’ın çevresinden gelen son bilgilere göre, eski başkan bir tür “Minsk-3” anlaşması imzalamayı ve uygulama sürecini Avrupa’nın sorumluluğuna bırakmayı planlıyor.

Yaklaşık bir buçuk ay önce, Cumhuriyetçi adayların seçim vaatlerine dair ipuçları, Trump’ın kampanya ortağı JD David Vance tarafından verilmişti.

Vance, barış planının Rusya ve Ukrayna birlikleri arasındaki mevcut temas hattında bir “askerden arındırılmış bölge” oluşturulmasını içerebileceğini belirtti.

Vance’e göre, bu bölge ağır tahkimatlarla korunacak ve karşılığında Ukrayna, NATO’ya katılmayı reddederek tarafsız kalma pahasına egemenliğini sürdürecekti.

Trump’ın başkan yardımcısından Ukrayna’ya: Topraklardan ve NATO’dan vazgeçin

Bu teklife Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, sert tepki gösterdi. Zelenskiy, Ukrayna’ya topraklarından vazgeçmeyi öneren bir planın “kesinlikle kabul edilemez” olduğunu vurguladı.

Trump’ın uzun süredir danışmanlığını yapan bir isim, Financial Times’a yaptığı açıklamada Vance’in, 2014 ve 2015 Minsk anlaşmalarını yeniden ele almayı düşündüğünü belirtti.

Belarus’un arabuluculuğuyla imzalanan bu anlaşmalar, Donbass’taki çatışmaları sona erdirmiş ve Ukrayna’nın doğusundaki bölgelere özerklik tanımıştı.

Danışman, yeni bir anlaşmada ihlalleri önlemek için daha güçlü bir uygulama mekanizmasının gerektiğini söyledi.

Falat bu mekanizmanın NATO veya BM güçleri yerine Avrupa orduları tarafından denetlenmesi gerektiği konusunda ısrarcı:

“Amerika iki konuda taviz vermeyecek: Uygulama sürecine hiçbir Amerikalı asker dahil olmayacak ve bu süreç için ödeme yapmayacağız. Bu masrafları Avrupa karşılayacak.”

Eski CIA analisti ve Önce Amerika Politika Enstitüsü Amerikan Güvenliği Merkezi yetkilisi Fred Fleitz ise Ukrayna’ya NATO üyeliği teklif edilmeden Rusya’nın müzakereye zorlanması gerektiğini belirtti.

Fleitz, “Çatışmayı donduruyoruz. Ukrayna hiçbir toprak talebinden vazgeçmiyor ve işgal altındaki bölgeler üzerindeki hak iddialarını sürdürüyor. Fakat Putin sahneden çekilene kadar nihai bir anlaşma beklemiyoruz,” değerlendirmesini yaptı.

Cumhuriyetçilerin önde gelen ulusal güvenlik sözcülerinden Mike Waltz da, Trump’ın Rusya’yı masaya oturtmak için petrol ve doğalgaz fiyatlarını düşürmekle tehdit edebileceğini dile getirdi.

Waltz, Trump’ın bu konuda güçlü olduğunu belirterek şunları ekledi:

“Başkan, nasıl baskı uygulanacağını çok iyi bilir. Rusya’ya ekonomik baskı uygulamak için elimizde büyük bir koz var. ABD, petrol üretimini artırarak dünyayı daha ucuz ve daha temiz Amerikan petrolü ve gazıyla dolduracak, fiyatlar düşecek.”

Ancak Waltz, özel Amerikan şirketlerinin antitröst yasaları nedeniyle ortak hareket edemeyeceğini, bu nedenle üretim ve ihracatta ani bir artış yapmalarının zor olduğunu kabul etti.

Ayrıca Waltz, üretim maliyetlerinin altında fiyat sunmanın, şirketlerin hissedar temettülerine zarar verebileceğini vurguladı.

Bu politika, Trump’ın başkanlığı döneminde ABD’nin önemli bir müttefiki olan Suudi Arabistan ile ilişkileri zorlayabilir.

Ancak Financial Times’a konuşan Trump’a yakın isimler, ekonomik baskının Putin üzerinde etkili olacağına inanıyor. Trump döneminde İsrail’in Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Fas ile yaptığı normalleşme anlaşmalarına atıfta bulunarak, barış anlaşmalarını uygulama becerisine vurgu yapıyorlar.

Eski Almanya Büyükelçisi ve Trump’ın sadık destekçilerinden Rick Grenell de Financial Times’a yaptığı açıklamada, Trump’ın seçimi kazanması durumunda önemli makamlara getirilebileceğini söyledi.

Grenell, “Trump’ın insanları müzakere masasına oturtma konusunda usta olduğunu gösterdi. Sırada Araplar ve İsraillilerden sonra Ruslar ve Ukraynalılar var,” değerlendirmesini yaptı.

DİPLOMASİ

Çin bankalarının Rusya’ya yönelik ödeme kontrolleri sertleşiyor

Yayınlanma

Çin bankaları, Rusya ile ticarette yeni kontroller uygulayarak Hindistan, BAE ve Hong Kong üzerinden yapılan ödemelerde ‘Rusya bağlantısı’ tespit etmeye odaklanıyor.

İzvestiya gazetesine konuşan iş dünyası temsilcileri, Çin bankalarının Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Hong Kong’dan gelen ödemelerdeki “Rusya bağlantısını” tespit etmeye yönelik kontrolleri sıkılaştırdığını ifade etti.

Impaya Rus şirketinin ticari direktörü Aleksey Razumovskiy, ödeme işlemlerinin giderek zorlaştığını belirtti.

Razumovskiy’e göre, Çin bankaları artık nakliye belgelerini analiz ederek malların kimlere, nerelere ve hangi amaçla gönderildiğini detaylı bir şekilde inceliyor.

Daha önce Türkiye ve Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri üzerinden yapılan transferlerde uygulanan bu tür gelişmiş kontroller, artık diğer ülkelere de genişletilmiş durumda.

Opora Rusya’nın Çin Temsilcisi İlona Gorşeneva-Dolunts, Çin bankalarının, ödeme yapılan ülkeden gelen malların yine o ülkeye gönderilmesi şartını koştuğunu doğruladı.

Dış ticaret uzmanı ve Atvira Genel Müdürü Yekaterina Kiseviç de bu kontrollerin sıkılaştırılmasının amacının, Çin bankalarının ikincil yaptırımlara maruz kalmaktan kaçınması olduğunu dile getirdi.

First Group CEO’su Aleksey Poroşin, Çin bankalarının ödeme süreçlerini sıkılaştırmasının geçmişe dayandığını hatırlattı.

Poroşin, Donald Trump’ın başkanlığı döneminde başlatılan ticaret savaşı politikalarının hala etkili olduğunu ve Çin bankalarının yeni yaptırım riskleriyle karşılaşmamak için ihtiyatlı davrandığını belirtti. Ayrıca, mevcut durumun 2025 yılına kadar düzelmeyeceğini öngördü.

Alternatif ödeme yöntemleri var mı?

Poroşin’e göre, Çin’e ödeme göndermek için hâlâ bazı alternatifler mevcut. Bölgesel Rus bankalarından Çin bankalarına doğrudan transferler yapılabiliyor.

Bunun yanında, Malezya ve Endonezya üzerinden gerçekleştirilen ödemeler de seçenekler arasında yer alıyor.

Kiseviç, en güvenli ve hızlı yöntemin, Rus bankalarının Çin’deki şubeleri aracılığıyla doğrudan ödeme yapmak olduğunu ifade etti.

Ancak Kiseviç bunun için, Çin’deki karşı tarafların bu bankalarda hesap açması gerektiğini belirtti. Böyle bir durumda, ödemelerin genellikle 2 ila 3 gün içinde tedarikçilere ulaştığını ve bankanın transfer için yüzde 4 oranında sabit komisyon aldığını ekledi.

Çin bankalarının Rus şirketlerine yönelik bu tür sıkı kontroller uygulamaya başlaması, 2022’de Ukrayna’daki savaş nedeniyle devreye alınan yaptırımlarla alakalı.

2023’ün sonlarından itibaren, “dost ülkelerin” bankaları da ABD Başkanı Joe Biden’ın nedeniyle Rusya ile olan işbirliklerine yeni tedbirler getirdi.

Bu yıl ise, ABD’nin yaptırımları daha da genişletilerek, bankalar dahil olmak üzere tüm Rusya bağlantılı kuruluşları savunma sanayii kapsamında değerlendirilmeye başlandı.

Çin-Rusya ödemeler sorunu

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Britanya Başbakanı Starmer yatırım çekmek için Körfez’i ziyaret edecek

Yayınlanma

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer’ın önümüzdeki ay Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne seyahat edeceği bilgisini veren bir kaynak çarşamba günü Reuters’a yaptığı açıklamada, Britanya’nın zengin Körfez ülkeleriyle bağlarını derinleştirmeye çalıştığını söyledi.

Starmer’ın BAE seyahat planları hakkında bilgi veren bir başka kaynak da BAE ziyaretini doğruladı.

Kaynak, Londra’nın BAE’nin enerji projeleri de dahil olmak üzere Körfez ülkelerinden yatırım çekmeyi umduğunu söyledi. Starmer’ın Gazze, İsrail ve Lübnan’daki çatışmalar da dahil olmak üzere bölgesel konuları da ele alması bekleniyor.

Gezi, İşçi Partisi’nin temmuz ayında iktidara gelmesinden bu yana Starmer’ın Körfez’e yaptığı ilk ziyaret olacak.

Starmer hükümeti, BAE ile önceki Muhafazakâr hükümet döneminde, kısmen bazı Muhafazakâr parlamenterlerin BAE bağlantılı Telegraph gazetesini satın alma teklifi gibi İngiltere’deki BAE yatırımlarına karşı çıkması nedeniyle gerilen ilişkileri onarmaya çalışıyor.

Starmer’ın ziyareti ilk olarak çarşamba günü Financial Times tarafından, planları hakkında bilgi sahibi olan kişilere dayandırılarak duyuruldu.

Gazete Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın önümüzdeki yıl Londra’yı ziyaret edebileceğini fakat seyahat planlarının henüz kesinleşmediğini belirtti.

Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Es-Sani 3-4 Aralık tarihleri arasında Britanya’yı ziyaret edecek ve Buckingham Sarayında Kral Charles ve Kraliçe Camilla tarafından ağırlanacak.

Birleşik Krallık’ın bakanları ayrıca Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve BAE’den oluşan Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ile serbest ticaret anlaşmasına yönelik müzakereleri ilerletmek amacıyla eylül ayında Körfez’i ziyaret etmişti.

Birleşik Krallık İş ve Ticaret Bakanlığı, KİK ile yapılacak bir serbest ticaret anlaşmasının Britanya ekonomisine uzun vadede 1,6 milyar pound (2,10 milyar dolar) katkı sağlayacağını tahmin ediyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

UCM’den Netanyahu’ya tutuklama emri

Yayınlanma

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Gazze’de savaş suçu ı̇şledikleri gerekçesiyle İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı.

İsrail ve ABD’nin yaptırım ve tehditlerine rağmen Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı.  Mahkeme, İsrail’in Filistinlilere karşı işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarla ilgili ezici deliller doğrultusunda harekete geçerek bu kararı aldı. Netanyahu ve Gallant’a yöneltilen suçların arasında açlığı silah olarak kullanmaktan suçlu bulunduklarını da belirtildi. Mahkeme bu suçlamaların, “makul temellere” dayandığını söyledi.

“İsrailli yetkililer hakkında yakalama kararı almaması UCM’nin sonunu getirebilir”

İsrail, mahkemenin kendisiyle ilgili soruşturmaları engellemek amacıyla istihbarat teşkikatı Mossad’ı gözetlemek, hacklemek, baskı yapmak, karalamak ve iddiaya göre üst düzey UCM personelini tehdit etmek için devreye sokmuştu. Uluslararası basına da yansıyan UCM yetkililerinin de bir kısmını kamuoyuna duyurduğu bu baskılar sonuç vermedi.

UCM, İsrail’in kararı ya da mahkemeyi tanımasının bir önemi olmadığını belirtti.

Mahkeme, bunun yanında Hamas lideri Muhammed Diab İbrahim Al-Masr için de bir tutuklama emri çıkardı.

İsrail, UCM savcısı Khan’ı da tehdit etmiş

Bu kararın İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırılarını engellemesi veya ABD’nin bu saldırılara verdiği desteği azaltması beklenmiyor. Ancak karar sonrası Avrupa ülkelerinin İsrail’e verdikleri destek konusunda daha fazla iç bölünme yaşamaları muhtemel.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English