Bizi Takip Edin

RUSYA

Ukrayna Kursk’taki Kuzey Kore birliklerine ateş açtığını açıkladı

Yayınlanma

Ukraynalı yetkililer pazartesi günü yaptıkları açıklamada, Rusya tarafından batıdaki Kursk bölgesine konuşlandırılmalarından bu yana ilk kez Kuzey Koreli askerlere ateş açtıklarını iddia ettiler.

Ukrayna’nın ulusal güvenlik konseyindeki en üst düzey dezenformasyonla mücadele yetkilisi Andriy Kovalenko Telegram’da yaptığı açıklamada “KDHC’nin (Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti) ilk askeri birlikleri Kursk’ta ateş altına alındı bile” dedi. Ukraynalı üst düzey bir istihbarat yetkilisi Financial Times’a askeri angajmanı doğruladı ancak daha fazla ayrıntı vermekten kaçındı.

Kiev’de bulunan Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha, kendisini ziyaret eden Alman mevkidaşı Annalena Baerbock ile Kuzey Kore’nin savaşa derinlemesine müdahil olması karşısında “kararlı adımlar atılması gerektiğini” görüştüklerini söyledi.

Sybiha düzenlediği basın toplantısında “Avrupa’yı, Kuzey Kore birliklerinin şu anda Avrupa’da egemen bir Avrupa devletine karşı saldırgan bir savaş yürüttüğünün farkına varmaya çağırıyoruz” dedi.

ABD pazartesi günü BM Güvenlik Konseyi’nde Rusya ve Çin’i Kuzey Kore’yi “utanmazca korumak” ve cesaretlendirmekle suçladı. Güney Kore ve AB konuşlandırmayı kınadı ve Rusya’nın Kuzey Kore’yi nükleer ve balistik teknoloji transferiyle ödüllendirebileceğine dair endişelerini dile getirdi.

FT’ye konuşan bir başka üst düzey Ukraynalı yetkili ise Moskova’nın halihazırda Pyongyang’a füze programlarına yardımcı olması için askeri teknolojilerin yanı sıra “para” da sağladığını söyledi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin pazartesi günü Moskova’da Kuzey Kore Dışişleri Bakanı Choe Son-hui ile bir araya geldi.

Choe, haziran ayında Putin ile karşılıklı güvenlik yardımı maddesini içeren bir anlaşma imzalayan Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’un selamlarını iletti.

Dışişleri Bakanı geçen hafta yaptığı açıklamada Kuzey Kore’nin “Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bilge liderliği altında Rus ordusu ve halkının, devletlerinin egemenlik haklarını ve güvenliğini savunmak için verdikleri kutsal mücadelede kesinlikle büyük bir zafer elde edeceklerinden hiçbir şüphesi olmadığını” söyledi.

Putin Kuzey Kore’nin konuşlanmasını teyit etmedi ancak geçen ay bunun anlaşmadaki güvenlik hükümleri kapsamına girdiğini ima etti.

Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Nebenzia da Batı’nın kınamalarına tepki göstererek, “Ukrayna’nın Batılı müttefiklerinden yardım alma hakkı var ama Rusya’nın kendi müttefiklerinden yardım alma hakkı yok, öyle mi?” ifadelerini kullanmıştı.

ABD ve Güney Koreli yetkililer geçtiğimiz hafta, Rus ordusunun Ukrayna güçlerini ağustos ayından bu yana işgal ettikleri topraklardan çıkarmasına yardımcı olmak üzere geçen ay Kursk’a yaklaşık 8,000 Kuzey Kore askeri gönderildiği yönündeki iddiaları doğruladı. FT’ye konuşan üst düzey Ukraynalı istihbarat yetkilileri bu güçlerin Ukrayna sınırına yaklaşık 50 km uzaklıktaki kışlalarda bulunduğunu ve “birkaç gün” içinde savaşa girmeye hazırlandıklarını söyledi.

Beyaz Saray, Kuzey Korelilerin Ukrayna’ya karşı savaşa girmeleri halinde “meşru askeri hedef” haline geleceklerini söyledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy pazartesi günü akşam saatlerinde yaptığı konuşmada, askeri ve dış istihbarat servislerinin kendisine Kursk bölgesinde 11,000 Kuzey Koreli askerin konuşlandığını bildirdiğini söyledi. Zelenskiy, “Kuzey Kore güçlerinde bir artış görüyoruz ama ne yazık ki ortaklarımızdan bir karşılık göremiyoruz” dedi.

Ukraynalı üst düzey istihbarat yetkilisi, ülkesinin güçleri ile Kuzey Koreliler arasındaki ilk askeri çatışma hakkında ayrıntı vermeyi reddetti. Ancak bunun Rusya’nın Kursk bölgesinde gerçekleştiğini, Ukrayna’nın burada 600 km2’lik bir alanı kontrol ettiğini söyledi.

Ukrayna’nın askeri istihbarat müdürlüğü GUR hafta sonu yaptığı açıklamada Rusya’nın Kursk’taki Kuzey Kore birliklerini 60 mm’lik havan topları, saldırı tüfekleri, makineli tüfekler, keskin nişancı tüfekleri, tanksavar güdümlü füzeler ve omuzdan fırlatılan tanksavar roketatarlarla silahlandırdığını söyledi. GUR, bazılarına gece görüş cihazları ve termal kameralar da verildiğini ekledi.

RUSYA

Rus sermayedarlar Merkez Bankası’nın faiz politikasından rahatsız

Yayınlanma

Rusya’da sermayedarlar Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina’ya yüksek faiz oranları nedeniyle tepkili. Nabiullina, enflasyonu dizginlemek için faiz oranlarını yüzde 21’e yükseltirken, bu durum iş dünyasında maliyetleri artırıyor ve büyümeyi engelliyor. Ancak, Devlet Başkanı Putin’in Nabiullina’ya desteği sürüyor.

Enflasyonu dizginlemek için şimdiye kadar sonuçsuz kalan çabalarında Rusya Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina, baz faiz oranını rekor seviyelere çıkararak borçlanma maliyetlerini artırdı.

RBK gazetesine konuşan çelik üreticisi Severstal’ın sahibi milyarder Aleksey Mordaşov, “Bugünkü merkez bankası faiz oranları, ekonomi ve sanayinin gelişimi için çok ciddi bir engel. Bu doğru ilaç mı? Umarım ilaç hastalıktan daha zararlı çıkmaz,” değerlendirmesini yaptı.

Petrol satışları ve devasa askeri harcamalarla desteklenen ekonomi şaşırtıcı şekilde direnç gösterse de Ukrayna’daki askeri müdahale ekonomik dengesizlikleri artırdı, enflasyonu yükseltti ve ciddi bir iş gücü sıkıntısına yol açtı. ABD’nin son yaptırımları rubleyi düşürürken, yerli şirketler genişleme planlarını azaltıyor.

Berlin’deki Carnegie Rusya Avrasya Merkezi’nde görev yapan eski Rusya Merkez Bankası yetkilisi Aleksandra Prokopenko, Wall Street Journal (WSJ) gazetesine verdiği demeçte, “Seçkinler hayatta kalma mücadelesi veriyor; Putin’e sadık kalsalar da giderek daha memnuniyetsizler. Nabiullina uygun bir hedef haline geldi,” ifadelerini kullandı.

Rusya’nın politika faiz oranı yüzde 21’de ve merkez bankasının cuma günü bunu daha da artırması bekleniyor. Ancak enflasyon hâlâ yüzde 9 civarında seyrediyor. Tereyağı fiyatlarındaki artış, Rusya genelinde süpermarketlerde ürün hırsızlıklarının artmasına neden oldu. Votka fiyatları da yükseldi.

Yönetim kurulu toplantılarında, faiz oranları ve enflasyon birlikte yükselirken, maliyetler arttıkça kar marjları daralıyor. Rusya’nın en büyük mobil operatörü MTS, üçüncü çeyrek net karındaki yüzde 90’a yakın düşüşün, faiz ödemelerini finanse etme maliyetlerinin artmasından kaynaklandığını açıkladı.

Rusya Merkez Bankası’ndan rubledeki dalgalanmalara faizle müdahale

Rosneft, ülkenin en büyük petrol üreticisi, geçen ay yüksek faiz oranlarını gerekçe göstererek rafinerilerini modernize etme planlarını ertelemek zorunda kalacağını duyurdu.

İflas dalgası korkuları da artıyor. Rusya’da 200’den fazla alışveriş merkezi, artan borç yükleri nedeniyle iflas riski altında. Rus nakliye şirketlerinin neredeyse üçte biri önümüzdeki yıl iflas etmekten korktuklarını belirtiyor.

Savunma holdingi Rostec’in başkanı olan Sergey Çemyozov, faiz oranlarının “sanayi büyümesinde ciddi bir fren” olduğunu ifade etti.

İnterfaks ajansına konuşan Çemyozov, “Delice yüksek bir faiz oranıyla kredi almak bir işletme için intihar demektir. Bu iflas yoludur,” dedi.

Merkez bankasının sık sık eleştiren milyarder Oleg Deripaska ise, bu yılın başlarında “köleleştirici” oranların ülkenin nefes alabilmesi için yüzde 5’e indirilmesini talep etti.

Nabiullina’ya yönelik tepkiler artarken, bazıları onun görevden alınması çağrısında bulundu. Bu ayın başlarında, Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma’daki üçüncü en büyük partinin lideri Sergey Mironov, Nabiullina’nın görevden alınması ve ekonomideki sorunlardan kişisel olarak sorumlu tutulması gerektiğini öne sürdü. Rusya Sanayiciler ve Girişimciler Birliği, para politikasının bazı yönlerine hükümetin müdahale etmesini önerdi.

Yine de gözlemciler, Putin’in başkanı değiştirmesi ya da para politikasında değişiklik yapmasının olası olmadığını söylüyor. Nabiullina, savaşın başlarında aldığı acil tedbirlerle rublenin düşüşünü durdurdu ve hükümetin teşvik tedbirlerinin reel ekonomiye ulaşması için zaman kazandırdı.

Ekim ayında Nabiullina, “Yüksek enflasyon sürdürülebilir ekonomik büyümeyi engeller. Yüksek enflasyonun belirli bir aralıkta tutulabileceği fikri tehlikeli bir yanılsamadır,” demişti.

Putin şimdiye kadar tartışmalara müdahale etmedi. Perşembe günü yıllık televizyon konuşmasında, “enflasyonla ilgili bazı sorunlar” olduğunu kabul etti, ancak ekonominin genel olarak istikrarlı olduğunu söyledi. Gözlemciler, enflasyonun kontrolden çıktığı 1990’lardaki derin ekonomik kriz konusunda son derece hassas olan Putin’in fiyat istikrarına öncelik vereceğini söylüyor.

Alman Uluslararası ve Güvenlik İşleri Enstitüsü’nde Rusya’ya odaklanan iktisatçı Janis Kluge, “Nabiullina, Putin’in tam desteğine sahip. Gerekirse enflasyonu kontrol altına almak için Rus ekonomisini resesyona sürükleyebilir,” diye konuştu.

Nabiullina’dan yılbaşı sürprizi: Rusya Merkez Bankası faiz artışına gitmedi

Okumaya Devam Et

RUSYA

Lavrov: Ukrayna’da yasal garantiler şart

Yayınlanma

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Ukrayna ile olası bir ateşkesin Rusya’yı tatmin etmeyeceğini, bunun yerine yasal bağlayıcılığı olan anlaşmalara ihtiyaç duyulduğunu belirtti.

Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Moskova’nın Kiev ile ateşkesi kabul etmeyeceğini, zira Rus tarafının “yasal bağlayıcılığı olan garantilere” ihtiyaç duyduğunu belirtti.

Perviy Kanal‘da yayınlanan “60 Dakika” programına katılan Lavrov, Batılı ülkeler ve Ukrayna’nın şu anda bir ateşkes olasılığını aktif olarak tartıştığını, ancak bu tür adımların Kiev’e güçlerini toparlama fırsatı verip daha sonra “sahiplerinin talimatlarını yerine getirerek Rusya’ya stratejik bir mağlubiyet yaşatmaya çalışacağını” ifade etti.

“Ateşkes bizi tatmin etmez. Ana ihtilaf nedenlerinin ortadan kaldırılmasına odaklanan güvenilir, yasal bağlayıcılığı olan anlaşmalara ihtiyacımız var,” diyen Lavrov, Avrupa’daki, özellikle Ukrayna’daki krizlerin uzun vadeli çözümüne yönelik çalışılması gerektiğini, varılan anlaşmaların hukuki olarak garanti altına alınmasının şart olduğunu vurguladı.

Lavrov ayrıca, Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşünün, Rusya ile ABD arasında otomatik olarak müzakerelere başlanacağı anlamına gelmediğini söyledi.

“Trump yönetiminin gelişiyle küresel güvenlik veya Ukrayna konusunda bir müzakere sürecinin mutlaka başlayacağına dair hiçbir açıklama yapmadık,” diye açıklama yapan Bakan, Moskova’nın Ukrayna krizinin kolayca çözüleceğine dair herhangi bir yanılsaması olmadığını belirtti.

Lavrov, Krizin ancak Rusya ve diğer ülkelerin çıkarlarını göz önünde bulundurarak Avrupa’da güvenliğin ve istikrarın sağlanabileceği anlaşmalar çerçevesinde çözülebileceğini de sözlerine ekledi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, haziran ayında ateşkesin sağlanması ve müzakerelere başlanması için koşullarını açıklamıştı. Bu koşullar arasında Ukrayna birliklerinin Lugansk, Donetsk, Zaporojye ve Herson oblastlarından çekilmesi, Ukrayna’nın NATO üyeliğinden vazgeçmesi, nükleersiz statüsünün teyit edilmesi ve Kırım ile dört bölgenin Rusya’nın bir parçası olarak tanınması yer alıyordu. Ayrıca, Putin Rusya’ya uygulanan yaptırımların kaldırılmasını talep etmişti. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy bu koşulları bir ültimatom olarak nitelendirdi ve tartışmayı reddetti.

Seçim kampanyası sırasında Donald Trump, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşı hızla sona erdirebileceğini sıkça dile getirmiş, ancak bu planın ayrıntıları hakkında bilgi vermemişti.

Reuters‘e göre, Trump’ın danışmanları birkaç seçenek geliştirdi. Keith Kellogg, cephe hattı boyunca çatışmaların dondurulmasını, Ukrayna’nın NATO’ya davet edilmesinin 10 yıl ertelenmesini ve Kiev’e sağlanan Amerikan askeri yardımının Moskova üzerinde baskı aracı olarak kullanılmasını önerdi. J.D. Vance’in girişiminin içeriği açıklanmasa da daha önce cephe hattı boyunca bir askerden arındırılmış bölge oluşturulmasını ve Ukrayna’nın tarafsız statüsünün korunmasını savunduğu biliniyor.

Richard Grenell ise bir barış anlaşması çerçevesinde “özerk bölgeler” oluşturulmasını ve Ukrayna’nın NATO’ya üyelik çabalarının desteklenmemesini öneriyor. Daha önce müzakerelerin ancak 1991 sınırlarına dönüş koşuluyla mümkün olduğunu belirten Zelenskiy, kasım ayında Rusya’nın kontrolündeki toprakların diplomatik yollarla geri alınabileceğini kabul etmişti. Ancak ateşkesin yalnızca Ukrayna’nın NATO’ya davet edilmesi halinde mümkün olduğunu vurgulamıştı.

Dugin: Ukrayna ile barış anlaşması Rusya için yenilgi olur

Okumaya Devam Et

RUSYA

Moskova Belediye Başkanı, Rusya’nın demografi krizinden SBKP’yi sorumlu tuttu

Yayınlanma

Moskova Belediye Başkanı Sergey Sobyanin, Rusya’nın günümüzde yaşadığı demografik sorunlardan Sovyetler Birliği Komünist Partisi’ni (SBKP) sorumlu tuttu.

Sobyanin, Komünist Parti politikalarının Sovyetler Birliği’nin dağılmasına ve derin bir sosyo-ekonomik krize yol açtığını iddia etti.

Komünist Parti’nin Moskova Şehir Duması’ndaki grup başkanı Nikolay Zubrilin’in çok çocuklu ailelere yönelik yetersiz destek eleştirisine yanıt veren Sobyanin, “SSCB’nin çöküşünden sonra insanlar korkunç bir durumda kaldı ve doğum oranı Büyük Anayurt Savaşı seviyelerine düştü,” dedi.

Sobyanin ayrıca şunları ekledi: “Bugün, o dönemde oluşan demografik çukur bizi içine çekiyor. Bu, Moskova ve ülke için ciddi bir meydan okuma. Devlet Başkanı, bu sorunun ciddi ve somut bir şekilde ele alınmasını istiyor. Moskova, çok çocuklu ailelere yılda 100 milyar rubleden fazla harcıyor.”

‘Nüfus kaybı ulusal güvenlik sorunudur’

Bununla beraber Rusya Bilimler Akademisi Merkezi Ekonomik ve Matematiksel Araştırma Enstitüsü Direktörü Albert Bahtizin, Rusya nüfusunun yılda 500–600 bin kişi azaldığını ve bunun bir felaket ile ulusal güvenlik tehdidi olduğunu söyledi.

Bahtizin, Birleşmiş Milletler’in tahminlerine göre 21. yüzyılın sonuna kadar Rusya nüfusunun göçmenlere rağmen 120 milyona düşeceğini belirtti.

Dünya Sağlık Örgütü’yle bağlantılı bir enstitünün daha karamsar öngörülerine göre bu rakam 106 milyona kadar düşebilir.

Rosstat verilerine göre, Rusya’da doğum oranları 2014 yılından beri düşüşte. 2023 yılında doğan çocuk sayısı 1,264 milyon ile 1999’dan bu yana en düşük seviyeye indi ve 2014’e kıyasla üçte bir oranında azaldı.

2024 yılının ilk yarısında yeni doğan bebek sayısı yüzde 3 daha azalarak 599,6 bine düştü ve bu, gözlemlenen en düşük seviye oldu. Toplam doğurganlık oranı şu anda kadın başına yalnızca 1,4 çocuk.

Temmuz ayında Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov bu oranı “korkutucu derecede düşük” olarak nitelendirmiş ve nüfus kaybının her yıl devam ettiğini vurgulamıştı.

Öte yandan Ukrayna’daki askeri müdahale nedeniyle vatandaşlar ülkeden daha yoğun bir şekilde ayrılmaya başladı. En büyük göç dalgası 2022’de gerçekleşti.

İlk dalga, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının hemen ardından baharda başladı; ikinci dalga ise mobilizasyon ilanı sonrası sonbaharda yaşandı. Re: Russia projesine göre, savaşın başlamasından bu yana 817 bin ila 922 bin kişi Rusya’yı terk etti. Bu, 1920’lerde yaşanan büyük göçten bu yana en büyük çıkış olarak kaydedildi.

BM’den Rusya’nın demografi sorununa dair karamsar tahmin

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English