Bizi Takip Edin

Ortadoğu

WSJ: Rusya, HTŞ’ye askeri üsler karşılığında milyarlarca dolar teklif etti

Yayınlanma

İddiaya göre Moskova Suriye’deki askeri üslerini korumak amacıyla Suriye’deki HTŞ yönetimine milyarlarca dolarlık bir teklifte bulundu. The Wall Street Journal‘ın haberine göre, Moskova ile Şam arasında devam eden müzakerelerde, Rusya’nın savaş sırasındaki  bombardımanları için tazminat ödemesi, Beşar Esad’ın iadesi ve Suriye’nin yurt dışına kaçırılan parasının iadesi gibi konular da gündeme geldi.

The Wall Street Journal‘ın haberine göre, Moskova ve Suriye’de iktidarı ele geçiren Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ), bir dizi konuda müzakereler yürütüyor.

Bu konular arasında; Beşar Esad hükümetinin yurt dışına çıkardığı paranın iadesi, milyarlarca dolarlık yatırımlar, Rusya’nın vekalet savaşı sırasındaki bombardımanlar nedeniyle özür dilemesi ve Esad’ın iadesi yer alıyor.

Gazeteye konuşan ve müzakerelerin içeriğine vâkıf olan kaynaklar, görüşmelerin ocak ayında Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov ve Rusya Devlet Başkanı’nın Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev’in ülkeye gelmesiyle başladığını belirtti.

Başlangıçta Rus askeri üslerinin (Hmeymim’deki hava üssü ve Tartus’taki deniz üssü) akıbeti ele alınmak istense de, görüşmeler kısa sürede daha geniş kapsamlı ekonomik ilişkilere yöneldi.

Fakat HTŞ yönetimi, Rusya ile yapılan görüşmeleri, “Moskova’nın neden olduğu zarar için” tazminat alma girişimi olarak sunmaya çalışıyor.

WSJ‘ye konuşan Avrupalı ve Suriyeli yetkililer, Moskova’nın yeni yönetimin talep ettiği Esad’ın iadesini görüşmeyi reddettiğini aktardı.

Ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye’de kendini cumhurbaşkanı ilan eden Ebu Muhammed el-Colani (Ahmed eş-Şaraa) ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından, Moskova’nın önceki hükümet ile imzalanan anlaşmaların şartlarını görüşmeye hazır olduğunu belirtti.

Müzakerelerin seyrine aşina olan kaynaklara göre, bu, Şam’ın temel talebi. Söz konusu anlaşmalar, şu anda askıya alınmış durumda olan Tartus limanının genişletilmesi, doğalgaz yataklarının ve fosfat madenlerinin işletilmesi ve bir gübre fabrikasının inşasını içeriyor.

HTŞ ayrıca Esad’ın Rusya’ya kaçırdığı parayı da geri istiyor. Gümrük verilerine göre, Suriye Merkez Bankası 2018-2019 yıllarında yaklaşık 250 milyon doları bir Rus devlet bankasına transfer etti.

Bloomberg‘in ocak ayı sonlarında Moskova’daki bir kaynağa dayandırdığı haberine göre, başlangıçta Hmeymim ve Tartus’taki üslerin korunması konusunda anlaşmaya varılamadı.

Rusya’nın hava üssündeki faaliyetleri kısıtlanmış, iki nakliye gemisi ise haftalarca Tartus açıklarında askeri teçhizat çıkarma izni bekledi.

Bu üsler, Moskova açısından büyük önem taşıyor, zira Doğu Akdeniz’deki varlığı sağlıyor ve Afrika’da operasyonlar yürütmesine olanak tanıyor. Bu üslere alternatifler ise neredeyse yok.

Rusya ordusunun, Libya’da Halife Hafter’in kontrolündeki bölgelerinde yer alan hava üslerine erişimi bulunuyor. Libyalı, Avrupalı ve Amerikalı yetkililere göre, burada bir deniz üssü kurulması için görüşmeler yapılıyor, ancak bu görüşmeler henüz sonuç vermedi.

Şubat ortasında Putin ile Colani arasında gerçekleşen telefon görüşmesinin ardından Şam ile yapılan görüşmeler hız kazandı.

Birkaç gün sonra, Rusya’da basılan 23 milyon dolar değerindeki Suriye banknotlarını taşıyan bir uçak Suriye’ye gönderildi.

Bu arada, Suriye’ye milyonlarca dolarlık bütçe yardımı sağlamayı görüşen Katar ve Suudi Arabistan, ABD’nin geçmişte terör örgütü olarak ilan ettiği ülkenin yeni yöneticilerine yönelik yaptırımları kaldırıp kaldırmayacağını bekleyerek somut adımlar atmaktan şimdilik kaçınıyor.

Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü’nden araştırmacı Anna Borşevskaya, “Rusya’nın Suriye ile müzakerelerdeki avantajı, hiçbir etik kaygısının olmaması ve kararları kimseyle istişare etmeden alabilmesi,” dedi.

Borşevskaya, “Buradaki kilit soru, Batı’nın kendisini nasıl konumlandıracağı ve Suriye’nin Rusya’ya bağımlı kalma nedenlerini azaltmak için Suriye ile nasıl etkileşim kuracağıdır,” diye ekledi.

Ortadoğu

Reuters: İran, Hürmüz Boğazı’nı mayınlamak için hazırlıklar yaptı

Yayınlanma

İki ABD’li yetkiliye göre, İran ordusu geçen ay Basra Körfezi’ndeki gemilere deniz mayınları yükledi. Bu hamle, İsrail’in İran’ın çeşitli bölgelerindeki saldırılarının ardından Tahran’ın Hürmüz Boğazı’nı ablukaya almaya hazırlandığına dair Washington’daki endişeleri artırdı.

Hassas istihbarat konularını tartışmak için isminin açıklanmamasını isteyen yetkililer, Reuters’a, ABD istihbaratı tarafından tespit edilen ve daha önce bildirilmemiş olan bu hazırlıkların, İsrail’in 13 Haziran’da İran’a ilk füze saldırısını gerçekleştirmesinden bir süre sonra yapıldığını söyledi.

Henüz boğaza yerleştirilmemiş olan mayınların yüklenmesi, Tahran’ın dünyanın en yoğun deniz ticaret yollarından birini kapatma konusunda ciddi olabileceğini gösteriyor. Böyle bir hamlenin küresel ticareti ciddi şekilde sekteye uğratacağından endişe ediliyor.

Küresel petrol ve doğalgaz sevkiyatlarının yaklaşık beşte biri Hürmüz Boğazı’ndan geçiyor ve boğazın kapatılması dünya enerji fiyatlarında ani bir artışa neden olabilir.

Öte yandan, ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırılarından bu yana, küresel referans petrol fiyatları %10’dan fazla düştü. Bu düşüşün nedenlerinden biri, çatışmanın petrol ticaretinde önemli kesintilere yol açmamasıydı.

22 Haziran’da, ABD’nin Tahran’ın nükleer programını durdurmak amacıyla İran’ın üç önemli nükleer tesisini bombalamasından kısa bir süre sonra, İran parlamentosunun boğazı kapatma kararını desteklediği bildirildi.

İran Press TV’nin o sırada verdiği habere göre, bu karar bağlayıcı değildi ve boğazın kapatılmasına ilişkin nihai kararı İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi’ne aitti. İran zaman zaman boğazı kapatmakla tehdit etse de, bunu hiçbir zaman yerine getirmedi.

Reuters, İsrail-İran hava savaşı sırasında Tahran’ın mayınları ne zaman yüklediğini kesin olarak belirleyemedi. Mayınlar kullanılırsa, gemilerin bu önemli geçiş yolundan geçmesini etkili bir şekilde engelleyecekti.

Mayınların o zamandan beri boşaltılıp boşaltılmadığı da belirsiz.

Kaynaklar, ABD’nin mayınların İran gemilerine yerleştirildiğini nasıl belirlediğini açıklamadı, ancak bu tür istihbarat genellikle uydu görüntüleri, gizli insan kaynakları veya her iki yöntemin bir kombinasyonu ile toplanır.

İran’ın hazırlıklarıyla ilgili yorum istenen bir Beyaz Saray yetkilisi, “Başkan’ın Gece Yarısı Çekici Operasyonu’nu ustaca yürütmesi, Husi’lere karşı başarılı kampanya ve maksimum baskı kampanyası sayesinde Hürmüz Boğazı açık kalmaya devam ediyor, seyir özgürlüğü yeniden sağlandı ve İran önemli ölçüde zayıflatıldı” dedi.

Pentagon, yorum talebine hemen yanıt vermedi. İran’ın Birleşmiş Milletler nezdindeki misyonu da yorum taleplerine yanıt vermedi.

İki yetkili, ABD hükümetinin mayınların yüklenmesinin bir hile olabileceği ihtimalini dışlamadığını söyledi. Yetkililer, İranlıların, Tahran’ın boğazı kapatma konusunda ciddi olduğunu Washington’a ikna etmek için mayınları hazırlamış olabileceğini, ancak bunu yapma niyetinde olmadığını belirtti.

Hürmüz Boğazı, Umman ve İran arasında yer alır ve Basra Körfezi’ni güneydeki Umman Körfezi ve ötesindeki Umman Denizi’ne bağlar.

En dar noktasında 21 mil (34 km) genişliğinde olan boğazın her iki yönündeki deniz yolu ise sadece 2 mil genişliğindedir.

OPEC üyeleri Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Irak, ham petrolünün çoğunu bu boğazdan, özellikle Asya’ya ihraç etmektedir. Dünyanın en büyük sıvılaştırılmış doğal gaz ihracatçılarından biri olan Katar, LNG’sinin neredeyse tamamını bu boğazdan göndermektedir.

İran da ham petrolünün çoğunu bu geçitten ihraç etmektedir, bu da teorik olarak Tahran’ın boğazı kapatma isteğini sınırlamaktadır. Ancak Tahran, gerekli gördüğü takdirde bunu yapabilmek için önemli kaynaklar ayırdığını açıklamıştı.

2019 itibariyle İran, küçük, yüksek hızlı teknelerle hızla konuşlandırılabilen 5.000’den fazla deniz mayını bulunduruyor.

E. Koramiral Kadir Sağdıç: ‘Hürmüz’ü kapatmak ABD-İsrail’e yarar’

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

İsrail ordusu Kuneytra’da askeri üs kurdu

Yayınlanma

İsrail, Suriye ile normalleşme görüşmeleri sürerken Kuneytra’da askeri üs kurarak güneydeki işgalini derinleştiriyor; bölge halkı ilhak ve yerinden edilme korkusu yaşıyor.

İsrail, Suriye’nin güneyinde yer alan Kuneytra vilayetindeki Doğu el Ahmar tepesinde yeni bir askeri üs inşa etti. Al Ahbar gazetesine göre bu tepe, İsrail’in daha önce kurduğu bir üssün hemen yanında yer alıyor ve bölgeyi “önemli bir operasyon merkezi”ne dönüştürme hazırlığı sürüyor.

İsrail’in askeri faaliyetleri, bölgede yaşayan sivillerde ciddi tedirginliğe yol açıyor. 17 Haziran’da El Hamidiye köyünde 16 evin yıkılması sonrası, benzer yıkımların tekrarlanacağı endişesi artmış durumda. BM gözlem gücü UNDOF, yıkım sonrası bölgeye ancak 10 gün sonra ulaşabildi.

Yeni karakollar kuruluyor

İsrail ordusu, Birul-Acem köyü yakınlarında yeni bir karakol daha kuruyor ve Sayda Golan çevresindeki köylerdeki askeri devriyeleri artırıyor. Bölgedeki yolların tahrip edilmesi, İsrail’in fiili sınırlar oluşturmaya çalıştığı yönünde yorumlanıyor. Al Ahbar, bölge halkının “kaçmak ya da işgal altında yaşamak” arasında seçim yapmaya zorlandığını belirtiyor.

Gözaltına alınan Suriyelilerin durumu belirsiz

Öte yandan İsrail’in gözaltına aldığı 22 Suriyelinin nerede tutulduğu ve akıbeti hâlâ bilinmiyor. UNDOF’un yerel yetkililere, bu kişilerin ancak “daha geniş barış görüşmeleri” çerçevesinde serbest bırakılabileceğini söylediği bildiriliyor.

Tel Aviv: İşgalden geri adım yok

İsrail, Suriye ile olası normalleşme görüşmelerine rağmen işgal ettiği bölgelerden çekilmeyeceğini açıkça ilan ediyor. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, 30 Haziran’da yaptığı açıklamada Golan Tepeleri’nin Suriye tarafındaki Şeyh Dağı’ndan çekilmeyeceklerini söyledi.

İsrail-Suriye anlaşması gündemde

İsrail Kanal 12 televizyonuna göre, planlanan güvenlik anlaşmasında şu maddeler öne çıkıyor: 1974 Ayrıştırma Anlaşması’nın güncellenmesi, İran ve Hizbullah’a karşı istihbarat iş birliği, Şeba Çiftlikleri’nin Suriyeli kimliğinin tanınması ve Yermuk Nehri’nin paylaşımı konusunda Ürdün’ü de kapsayan bir düzenleme.

ABD yaptırımları kaldırdı, normalleşme tartışmaları alevlendi

Tüm bu gelişmeler, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ahmed Şara (Ebu Muhammed Colani) liderliğindeki yeni Suriye hükümetinin “olumlu eylemleri”ni gerekçe göstererek Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırmasının ardından yaşanıyor. Yeni yönetimin hayatta kalmak için İsrail’le anlaşmaya ve ülkedeki Filistinli grupların sınır dışı edilmesine razı olabileceği belirtiliyor.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

Ateşkes teklifi masada: Hamas temkinli

Yayınlanma

Hamas, ateşkes teklifi için kapıyı aralasa da ABD Başkanı Donald Trump’ın duyurduğu ve Washington tarafından desteklenen yeni planı doğrudan kabul etmedi. Örgüt, herhangi bir anlaşmanın Gazze’deki savaşın kalıcı biçimde sona ermesini güvence altına alması gerektiğini yineledi.

Trump, İsrail’in 60 günlük bir ateşkes teklifini kabul ettiğini açıklarken, Katar da bu duyuruyla eş zamanlı olarak yeni bir öneri sundu. Ancak ABD’li yetkililer, Hamas’ın henüz plana onay vermediğini ve çekincelerini koruduğunu ifade ediyor. CNN’e göre, teklif Hamas’ın geçmişte dile getirdiği bazı endişeleri göz önüne alıyor; fakat savaşın tamamen sona ereceğine dair kesin bir güvence içerip içermediği hâlâ belirsiz.

Trump, Truth Social üzerinden yaptığı açıklamada, İsrail’in “gerekli koşulları” kabul ettiğini ve 60 günlük bir ateşkes boyunca tüm taraflarla çalışacaklarını söyledi. Bu süreç, İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer’in Washington ziyaretiyle aynı döneme denk geldi; görüşmeler Katar tarafından sunulan yeni teklif etrafında şekillendi.

ABD’li yetkililer, planın son günlerde tamamlandığını ve hâlâ Hamas’ın yanıtını beklediğini belirtti. Plan, Trump’ın Orta Doğu özel temsilcisi Steve Witkoff’un koordinasyonuyla geliştirildi. Katar’ın yeni teklifinin, Hamas’ın daha önce reddettiği önerilere dair çekinceleri gidermeye çalıştığı ifade ediliyor.

Ancak, Hamas’ın temel talebi olan savaşın kalıcı şekilde sona erdirilmesi konusunda net bir ifade olup olmadığı belirsizliğini koruyor. Bu nokta, daha önceki müzakerelerde de tıkanma sebebi olmuştu. Hamas yetkilisi Taher el-Nunu, “bir anlaşmaya varma konusunda ciddi olduklarını” ve “savaşı açıkça sona erdirecek her türlü girişime hazır olduklarını” söyledi.

Öte yandan, bir Mısırlı yetkiliye göre Hamas heyetinin bugün Kahire’de Katar ve Mısır arabulucularıyla yeni ateşkes teklifini görüşmek üzere bir araya gelmesi bekleniyor.

Trump, açıklamasını Hamas’a yönelik sert bir mesajla sonlandırdı: “Ortadoğu’nun iyiliği için umarım Hamas bu anlaşmayı kabul eder, çünkü durum daha iyiye gitmeyecek, daha kötü olacak.” İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar ise, ateşkes sürecinin Gazze’de tutulan rehinelerin serbest bırakılması için bir fırsat sunduğunu belirtti ve bu fırsatın kaçırılmaması gerektiğini vurguladı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English