Bizi Takip Edin

AVRUPA

Yunanistan’da seçimlerin galibi iktidardaki Yeni Demokrasi

Yayınlanma

Yunanistan’da 21 Mayıs Pazar günü yapılan genel seçimler, iktidardaki Yeni Demokrasi’nin (ND) galibiyetiyle sonuçlandı.

2019 seçimlerinde %39,9 olan oy oranını %40,8’e yükselten sağcı-muhafazakâr ND, salt çoğunluğa ulaşamasa da en yakın rakibi Syriza’ya yaklaşık 20 puan fark attı.

Yunanistan Başbakanı Kyriakos Miçotakis, 25 Haziran ya da 2 Temmuz’da yapılması beklenen ikinci turda tek partili bir hükümet arayışında olacağını söyledi.

Syriza 11 puanlık bir düşüşle %20 oy alırken, sosyal demokrat PASOK oylarını artırarak (%11,5) üçüncü parti oldu. Seçimden başarıyla çıkan bir diğer parti de Yunanistan Komünist Partisi (KKE) oldu. KKE, oylarını %7,2’ye çıkararak dördüncülüğe yerleşti.

Bu sonuçlara göre ND 300 koltuklu parlamentoda 146 milletvekili kazanırken, Syriza 71, PASOK 41, KKE 26 ve ND’den ayrılanların kurduğu Yeni Sağ (EL) da 16 milletvekilliği elde etti.

Syriza yenilgiyi kabul etti

Seçimden mağlubiyetle ayrıldığını kabul eden Syriza lideri Aleksis Çipras, “Seçim sonuçları Syriza için son derece olumsuzdur,” dedi.

Çipras ikinci bir oylama yapılacağını, dolayısıyla ‘kaybedecek zamanlarının olmadığını’ da sözlerine ekledi.

“Bir sonraki kritik ve son seçim mücadelesinde mümkün olan en iyi koşulları sağlamak için gereken tüm değişiklikleri derhal yapmalıyız,” diyen Çipras’ın liderliğinin ikinci turdan sonra tartışmaya açılabileceği belirtiliyor.

PASOK, ND’nin zaferinden Çipras ve Syriza’yo sorumlu tuttu. Pasok lideri Nikos Androulakis’e göre Çipras, ND’nin ‘altın sponsoru’ oldu.

Yunan medyası, PASOK’un ikinci sıraya yerleşmesi ve Yunan siyasetindeki başlıca ‘ilerici’ alternatif olduğunu iddia etmesi nedeniyle Syriza’nın ikinci turda tasfiye edilme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu bildiriyor.

Yunan medyasında ‘Orbanizasyon’ alarmı

Haber sitesi News247.gr, Pazartesi günkü ana makalesinde Miçotakis’in ‘seçilmiş ve kontrol edilemez’ olduğunu ileri sürdü.

Makalede, “Syriza’nın stratejik yenilgisi nedeniyle kendilerini kazanmış sayan partiler, kendilerini iktidar sorumluluğu yerine sınırsızca yönetmeye yeşil ışık yakan bir rejimin sürprizleriyle karşı karşıya bulacaklar,” deniyor.

Ekili internet sitesinde yer alan yazıda, “Ülkenin ‘Orbanizasyon’ tehlikesi artık apaçık ortadadır ve bunu görenler birleşmeli, örgütlenmeli ve dün hiçbir şeyin bitmediğine dair bir plan, ciddiyet ve inançla tepki göstermelidir,” ifadeleri kullanılıyor.

Yunan medyası ayrıca, aylardır Yunan siyasetini sarsan telekulak skandalının seçmenleri etkilememiş göründüğünü yazıyor. Bunun yanı sıra, 57 kişinin ölümüne neden olan ölümcül tren kazası da seçmenleri sınırlı oranda etkilemiş görünüyor. Kazanın ardından istifa eden Ulaştırma Bakanı Kostas Karamanlis, 23.000’den fazla oyla kuzey Yunanistan’daki seçim bölgesinde birinci gelerek yeniden seçildi.

Miçotakis’in dünkü demecinde ND’nin ‘AB’deki en güçlü merkez sağ hükümet’ haline geldiğini söylemesi de önemli kabul ediliyor. Yeni Demokrasi’nin Avrupa Parlamentosu’ndaki merkez sağ grup Avrupa Halk Partisi (EPP) içindeki konumunu güçlendirmesi bekleniyor.

Varufakis: Yunanistan’ın ‘Erdoğanizasyonu’ tamamlandı

Öte yandan eski Syriza hükümetinin maliye bakanı ve MeRA25 lideri Yanis Varufakis seçim sonrası yaptığı açıklamada, “Yunanistan’ın Erdoğanizasyonu ve Orbanizasyonu artık tamamlanmıştır,” iddiasında bulundu.

MeRA25, % 3’lük seçim barajını geçemeyerek parlamento dışı kalırken, Varufakis, ND’nin ‘ezici zaferini’ ortak kampanya örgütlemeyi reddeden ‘Syriza liderliğine’ bağladı.

MeRA25 lideri, bu kararın ‘inanılmaz bir muhafazakârlık tsunamisine yol açtığını’ ileri sürdü.

Varoufakis, parti programının gözden geçirileceğini ve yeniden masaya yatırılacağını söylerken, ikinci seçimler için diğer partilerle işbirliğine de kapıyı kapattı.

KKE’den ND, Syriza ve PASOK’a tepki

KKE MK Genel Sekreteri Dimitris Kutsumbas Pazar gecesi yaptığı açıklamada, seçim sonuçlarının ve Komünist Parti’nin Yunanistan’ın belirli bölgelerindeki siyasi etkisinin gelecek için ‘umut verici mesajlar’ olduğunu söyledi.

KKE lideri, partinin önemli kent merkezlerinde, büyük şehirlerin işçi sınıfı mahallelerinde ve Attika gibi sanayi ve işgücünün büyük bir bölümünün yoğunlaştığı bölgelerde kazandığını kaydetti.

Kutsumbas, iktidardaki Yeni Demokrasi (ND), ana muhalefet Syriza ve PASOK’u temel stratejik politikalarında yakınlaşmakla suçladı. KKE Genel Sekreteri, özellikle Syriza’yı halkı muhafazakârlığa yönelterek ND’nin hâkimiyetini körüklemekle itham etti.

Kutsumbas ayrıca, ikinci turla birlikte yürürlüğe girecek ve birinci partiye fazladan sandalye verecek yeni seçim yasasına dayanarak, ikinci tur seçimlerin ‘hükümet kurulamadığı için değil, halkın oyunu çarpıtmak istedikleri için’ yapıldığını iddia etti.

AVRUPA

Ukrayna’da zorlu kış: Günlük elektrik kesintileri 20 saati bulabilir

Yayınlanma

Yaklaşan kış, Rusya’nın enerji altyapısına saldırılarının ardından Ukrayna için oldukça zorlu geçecek. Elektrik kesintilerinin günde 20 saate kadar ulaşabileceği, doğalgaz rezervlerinin talebi karşılamakta yetersiz kalabileceği ve santrallere yönelik tehditlerin nükleer felakete yol açabileceği öngörülüyor.

Yaklaşan kış, Ukraynalılar için bu savaşın en zorlu dönemlerinden biri olmaya aday.

Ülkenin pek çok bölgesinde günün büyük bir kısmında elektrik kesintileri yaşanacak; sadece bölge halkı değil, ekonomi ve sanayi de bu durumdan ciddi şekilde etkilenecek. Özellikle silah üretimi gibi kritik sektörlerin de elektriksiz kalması ihtimal dahilinde.

Rusya, Ukrayna’nın termik santrallerinin neredeyse tamamını ve hidroelektrik kapasitesinin önemli bir kısmını yok etti.

Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, eylül ayı sonunda BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Putin, milyonlarca Ukraynalıya eziyet çektirmeyi umarak kışa bu şekilde hazırlanıyor,” ifadesini kullanmıştı.

Ukrayna hükümetine enerji konusunda danışmanlık yapan Enerji Araştırmaları Merkezi Direktörü Aleksandr Harçenko, Politico‘ya yaptığı açıklamada, “Havanın çok soğuk olması ve Rusya’nın nükleer santralleri devre dışı bırakmayı başarması durumunda, elektrik kesintilerinin günlük 20 saate kadar çıkabileceğini” belirtti.

Uluslararası Enerji Ajansı’nın tahminlerine göre, Ukrayna’nın enerji kapasitesi savaş öncesinde 37.6 GW iken, ikinci kışa girerken Mart 2024’te bu rakam 21.3 GW’a, yaz aylarında ise sadece 12.1 GW’a düştü.

Bu düşüş, ağustos ayı sonunda enerji tesislerine yapılan 200’den fazla füze ve insansız hava aracı saldırısıyla yaşanan kayıpları tam olarak yansıtmıyor.

Ukrayna Ulusal Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nde baş uzman olan enerji piyasası uzmanı Gennadiy Ryabtsev, “[Bu kış] en gerçekçi senaryo, sanayi ve hanelere elektrik arzının günde 8 ila 14 saatle sınırlanmasıdır,” değerlendirmesini yaptı.

Gas Infrastructure Europe’un verilerine göre Ukrayna’nın doğalgaz depolama tesislerinin yalnızca yüzde 27,1’i dolu.

ICIS danışmanlık şirketinde Doğu Avrupa enerji piyasaları uzmanı olan Aura Sabadus, gaz rezervlerinin bu kış talebi karşılamakta yetersiz kalabileceğini kaydetti.

Sabadus, Ukrayna’nın Batılı şirketlere ek rezervler için depolama tesislerini sunduğu geçen kıştan farklı olarak, bu yıl “Rusya’nın saldırıları ve daha düşük kar marjları” nedeniyle şirketlerin depoları kullanma konusunda isteksiz olduklarını ifade etti.

Bu bağlamda, Rusya’nın Ukrayna’nın kalan üç nükleer santralini devre dışı bırakma girişimleri son derece ciddi bir tehdit oluşturuyor.

Zelenskiy, BM’de yaptığı konuşmada, bu tür bir saldırının “nükleer felakete” yol açabileceği uyarısında bulunmuştu. Şu anda nükleer enerji santralleri, Ukrayna’nın elektriğinin yaklaşık yüzde 60’ını sağlıyor.

Uluslararası Enerji Topluluğu örgütü, yıl sonuna kadar Batılı hükümetlerden ve özel bağışçılardan yaklaşık 1 milyar avro toplamayı hedefliyor ve Ukrayna’nın kışa kadar 3 GW kapasitesini geri kazanmasına yardımcı oluyor.

AB şebeke operatörü ENTSO-E ise geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada, 1 Aralık itibarıyla Ukrayna’ya sağladığı enerjiyi 400 MW artıracağını belirtti; ancak bu miktar, toplam tüketim karşısında oldukça sınırlı bir katkı sağlıyor.

Ukrayna, termik santrallerinin neredeyse tamamını kaybetti

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya, Rus milyarder Usmanov’a dönük kara para aklama davasını kapattı

Yayınlanma

Bloomberg’in Frankfurt am Main Başsavcılığı’na dayandırdığı haberine göre, Rus milyarder Alişer Usmanov, Almanya’daki bir kara para aklama soruşturmasının sona erdirilmesi karşılığında 4 milyon avro (4,4 milyon dolar) ödemeyi kabul etti.

71 yaşındaki iş insanı hakkındaki dava, Almanya’nın Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 153a paragrafına göre, 11 Ekim’de kapatıldı. Bu madde, sanığın belirli koşulları yerine getirmesi durumunda, soruşturmanın sonlandırılmasına olanak tanıyor.

Savcılık, Usmanov’a yöneltilen suçlamaların yıllar önce gerçekleşmiş olması ve Almanya’da maddi bir zarara yol açmaması nedeniyle bu yöntemi tercih etti.

Usmanov, çeşitli kâr amacı gütmeyen kuruluşlara 1,5 milyon avro ve Alman devlet bütçesine 2,5 milyon avro bağışta bulunmayı taahhüt etti.

Ancak bu ödeme, suçu kabul ettiği anlamına gelmiyor. Usmanov’un avukatları Uwe Lembruck ve Markus Gotzen, 2,5 yılı aşkın bir sürenin ardından, “Usmanov’a atfedilen suçların ya da kara para aklama da dahil olmak üzere savcılığın ana tezlerinin kanıtlanamadığını” belirtti.

Avukatlar, davanın sona ermesinin, “nihai ve geri dönülemez bir usul engeli” oluşturduğunu ve dolayısıyla Usmanov’un yargılanmasına devam edilemeyeceğini ifade etti.

Avukatlar, Usmanov’un bu ödemeyi kabul etmesini “usul ekonomisi” düşüncesine, özellikle de milyarderin bu “asılsız davayı” uzatmak istememesine bağladılar.

Ayrıca Usmanov’un Başsavcılığa ve “yetkilerini kötüye kullanan” birim yetkililerine karşı açtığı davalardan ve Hessen eyaletine karşı “haksız soruşturma” nedeniyle açtığı tazminat davasından da vazgeçtiğini belirttiler.

Frankfurt am Main Başsavcılığı, Haziran 2022’de Usmanov hakkında bir soruşturma başlatmış ve ülke genelinde kapsamlı aramalar gerçekleştirmişti.

Bu aramalar, Bavyera, Baden-Württemberg, Schleswig-Holstein ve Hamburg’da toplam 24 tesiste yapıldı. Mahkeme daha sonra bu aramaların yasadışı olduğuna hükmetmiş ve el konulan tüm malların sahiplerine iade edilmesine karar vermişti.

Usmanov hakkında Almanya’da açılan tek dava bu değil. Alman makamları, Usmanov’un Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesinin ardından uygulanan AB yaptırımlarını ihlal ettiğinden şüpheleniyor.

Soruşturmacılara göre, milyarder, dondurulmuş varlıkları kullanması yasak olmasına rağmen Almanya’daki mülklerinin korunması için ödeme yaptı.

Alişer Usmanov, Metalloinvest, MegaFon ve Udokan Copper’ı bünyesinde barındıran USM Holding’in kurucusu.

Forbes’a göre, 13,4 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zenginleri arasında 9. sırada yer alıyor ve AB, İngiltere, ABD ile Kanada yaptırımları altında. Usmanov, Avrupa’nın getirdiği kısıtlamalara itiraz etmeye çalışmış, ancak mahkemede başarısız olmuştu.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya’da kritik gün: SPD’den FDP’ye “sorumlu davranma” çağrısı

Yayınlanma

SPD’li Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, Yeşil Ekonomi Bakanı Robert Habeck ve Hür Demokratlardan (FDP) Maliye Bakanı Christian Lindner ile salı ve çarşamba günleri bir araya gelerek, üç partili iktidar koalisyonundaki (“trafik lambası”) gerilimi tırmandıran bütçe anlaşmazlığının önüne geçmeyi amaçlayan kriz görüşmelerinde bulunacak.

Scholz’un Sosyal Demokrat Partisinin (SPD) lideri Saskia Esken pazartesi günü gazetecilere yaptığı açıklamada, “ABD seçimlerinin sonucu ne olursa olsun, bu ülkenin sorumlu bir şekilde yönetilmeyi hak ettiğine inanıyorum ve önümüzdeki birkaç gün içinde herkesin bunu gerçekten yapacak gücü toplayıp toplayamayacağını göreceğiz,” dedi.

Geçen cuma, aynı zamanda FDP lideri olan Lindner’in vergi indirimleri ve halihazırda benimsenmiş olan iklim politikalarının gevşetilmesine yönelik bir plan ortaya koyduğu bir politika belgesi sızdırıldı.

FDP’nin “denk bütçe” yaklaşımıyla uyumlu olan önerileri, partinin koalisyon ortakları SPD ve Yeşiller’in vizyonlarıyla taban tabana zıt.

Sızdırılan 18 sayfalık belge, 1982 yılında dönemin Ekonomi Bakanı Otto Graf Lambsdorff (yine FDP’li) tarafından hazırlanan ve SPD liderliğindeki hükümetin düşmesine neden olan bir belgeyle kıyaslanıyor. Lambsdorff belgesinin ardından Hıristiyan Demokratların (CDU/CSU) iktidarı devralmasının ve Helmut Kohl’ün 16 yıl boyunca Almanya’yı yönetmesinin yolu açılmış oldu.

Ya erken seçim, ya azınlık hükümeti

Scholz, Lindner ve Habeck arasında birçok kriz toplantısı planlandı ve sonuncusu çarşamba günü (6 Kasım) gerçekleşecek. Yarın akşam hükümetin en üst düzey konseyi olan koalisyon komitesi toplanarak ortakların ortak bir plana imza atıp atmayacaklarına ya da yollarını ayırıp ayırmayacaklarına karar verecek.

İkinci durum ya iktidar koalisyonunun çökmesi ve dolayısıyla muhtemelen ilkbaharda erken seçime gidilmesi anlamına gelecek ya da FDP’nin iktidar koalisyonundan ayrılması ve SPD ile Yeşiller’in azınlık hükümetinde yönetime devam etmesi demek olacak.

FDP Genel Sekreteri Bijan Djir-Sarai pazartesi günü Berlin’de gazetecilere yaptığı açıklamada, “Şansölye ve Maliye Bakanı Çarşamba gününe kadar kendiliğinden bir karar alınmayacağı konusunda birbirlerine güvence verdiler,” dedi.

Müzakerelerin merkezinde, en az 2,4 milyar avroluk ve potansiyel olarak daha da genişleyebilecek bir boşluğun doldurulması gereken 2025 bütçesinin parlamento tarafından kabul edilmesi ve ülkenin zor durumdaki ekonomisini canlandırmaya yönelik tedbirler üzerinde anlaşmaya varılması yer alıyor.

Her iki Almandan biri erken seçim istiyor

“Bütçe başarısız olursa, Almanya’da uzun bir belirsizlik dönemine gireceğiz. Mümkün olan en kötü zamanda bir çıkmaza gireceğiz,” diyen Habeck, pazartesi günü Ukrayna’daki durum, ABD başkanlık seçimleri ve ülkedeki iktisadi durumu göz önünde bulundurdu.

Kamu yayıncısı ARD’nin geçen hafta sonunda yayınladığı bir ankete göre her dört Almandan yaklaşık üçü ülkenin iktisadi durumundan endişe duyarken, ankete katılan her iki kişiden biri erken seçimden yana olduğunu ve iktidardaki koalisyondan memnuniyetin yüzde 14 ile yeni bir dip seviyeye ulaştığını gösterdi.

ABD seçimlerini Donald Trump’ın kazanması da siyasi hesapları değiştirebilir ve Almanya’daki koalisyon liderlerinin önüne yeni bir zorluk çıkarabilir.

Yeşiller’in görevden ayrılan liderlerinden Omid Nouripour çarşamba akşamı yapılacak önemli koalisyon toplantısıyla ilgili olarak, “Zamanlamaya bakarsanız en önemli konu ABD seçimlerinin sonuçlarıyla nasıl başa çıkacağımızı konuşmak. Bunun ekonomimiz, güvenliğimiz ve Avrupa’daki askeri durum açısından ciddi sonuçları olacaktır,” dedi.

Scholz şimdilik geri adım atmıyor

Pazartesi günü hükümet sözcüsü Steffen Hebestreit önümüzdeki birkaç gün içinde Scholz, Habeck ve Lindner arasında üçlü görüşmelerin planlandığını açıklamıştı.

Hebestreit, “Şu anda yüksek baskı altında çok şey oluyor,” diye vurguladı ve amacın iktisat politikasına ilişkin çeşitli önerilere dayanarak “genel bir konsept” geliştirmek olduğunu söyledi.

Pazartesi günü Berlin’de NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile bir araya gelen Scholz’a gazeteciler tarafından hükümetinin istikrarsız olup olmadığı sorulduğunda Scholz, “Hükümet işini yapacaktır,” dedi ve daha sonra sert bir şekilde “kendisinin Şansölye olduğunu ve bunun ideolojiyle değil, pragmatizmle ilgili olduğunu” ekledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English