Bizi Takip Edin

Diplomasi

ABD ve Avustralya, Tokyo ile askeri drone işbirliği arayışında

Yayınlanma

Washington, Çin’in artan askeri gücü karşısında üstünlüğünü korumak için Asya-Pasifik müttefikleri ve ortaklarıyla ilişkilerini güçlendirmeye devam ederken, ABD ve Avustralya liderleri çarşamba günü Japonya ile savunma işbirliğini insansız hava araçlarını da kapsayacak şekilde genişletme konusunda anlaştı.

Beyaz Saray’da yapılan bir toplantının ardından ABD Başkanı Joe Biden ve Avustralya Başbakanı Anthony Albanese üçlü ortaklığın hızla gelişmekte olan “işbirliğine dayalı savaş uçakları ve otonomi” alanında birlikte çalışabilirliği artırmayı ve teknoloji transferini (ABD Hava Kuvvetleri’nin otonom insansız hava aracı operasyonları ve insanlı-insansız ekiplere atıfta bulunan bir konsepti) hızlandırmayı amaçladığını söylediler.

Daha fazla ayrıntı verilmedi ancak duyuru, Pentagon’un geçen ay “Çoğaltıcı” girişimini açıklamasının ardından geldi: Çin’in personel ve insanlı teçhizattaki askeri avantajına karşı koymak için 18 ila 24 ay içinde binlerce ucuz otonom insansız hava aracını sahaya sürmeye odaklanan radikal yeni bir strateji.

Bazı ülkelerin, birkaç insansız hava aracının sadece bir savaş uçağını desteklemesini ve ona eşlik etmesini değil, aynı zamanda keşif, elektronik harp ve hassas saldırı operasyonları da dahil olmak üzere kendi görevlerini yerine getirmesini sağlayabilecek işbirliğine dayalı hava sistemleri üzerinde çalıştığı biliniyor.

The Japan Times’ı haberine göre, Avustralya’nın Boeing Defence Australia ve Avustralya Kraliyet Hava Kuvvetleri (RAAF) tarafından ortaklaşa geliştirilen Loyal Wingman projesi bu tür projelerden biri. Proje sonucunda savaş uçağı büyüklüğünde MQ-28A Ghost Bat otonom insansız hava aracı ortaya çıktığı ve şu anda test aşamasında olduğu ancak yakın gelecekte RAAF hizmetine girmesinin beklendiği kaydedildi.

İşbirliği teklifi, Washington ve Tokyo’nun geçen yıl Japonya’nın bir sonraki savaş uçağı programını tamamlayabilecek otonom sistem yetenekleri üzerinde birlikte çalışacaklarını duyurmalarının ardından geldi.

Biden ve Albanese yaptıkları ortak açıklamada Avustralya Savunma Kuvvetleri’nin ABD ve Japon kuvvetleriyle birlikte yaklaşmakta olan iki büyük ölçekli komuta merkezi tatbikatına ilk kez tam katılımını da memnuniyetle karşıladıklarını ifade ettiler: Aralık ayında Yama Sakura ve şubat ayında Keen Edge tatbikatlarının her ikisi de Japonya’da gerçekleştirilecek.

Canberra ve Tokyo arasında artan askeri angajmanın temelinde, geçen yılın başlarında imzalanan ve daha fazla ikili işbirliği için yasal çerçeve sağlayan bir tür ziyaret kuvvetleri anlaşması olan Karşılıklı Erişim Anlaşması yatıyor.

Washington, bölgedeki müttefikleriyle Çin’in etkisini sınırlandırmak amacıyla “ağ bağlantılı” bir güvenlik mimarisi oluşturma tasarımının bir parçası olarak, müttefikleri arasında daha yakın bağlar kurulmasını teşvik ediyor.

Sidney’deki Birleşik Devletler Çalışmaları Merkezi’nde savunma ve dış politika uzmanı olan Tom Corben, ortak açıklamada Japonya’dan tekrar tekrar bahsedilmesinin, üçlü ilişkinin “Hint-Pasifik’te kolektif bir bölgesel caydırıcılık stratejisinin merkezinde yer aldığı” yönündeki ortak görüşü vurguladığını söyledi.

ABD-Avustralya stratejik işbirliğinde yeni dönem

Bu arada iki lider, uzay teknolojisi, temiz enerji, tedarik zincirinin çeşitlendirilmesi, kritik mineraller, siber ve iklim değişikliği alanlarında bir dizi ikili girişimi duyurarak “ABD-Avustralya stratejik işbirliğinde yeni bir dönem” olarak adlandırdıkları süreci de selamladılar.

Ayrıca, Washington’un Çin’e karşı “entegre caydırıcılık stratejisinin” kilit bir unsuru olan 2021 AUKUS güvenlik anlaşması kapsamında Avustralya’nın sekiz adede kadar nükleer güçle çalışan denizaltı edinme planlarında ilerleme kaydedildiğini söylediler.

Ancak taraflar aynı zamanda ABD Kongresi’nin hem ABD nükleer denizaltı teknolojisinin satışı hem de gelişmiş askeri sistemlerin ortak geliştirilmesi için gerekli olan ihracat kontrol hükümlerinin reformu çabalarını geciktirmesine ilişkin artan endişeleri de ele aldılar.

Mevcut planlara göre Canberra’nın 2030’ların başında “en kısa sürede” üç Virginia sınıfı denizaltı satın alması, iki tane daha satın alma opsiyonu olması ve 2040’ların başında üç ülkenin teknolojisini içeren ilk üç taraflı geliştirilmiş denizaltısını teslim alması bekleniyor.

Ancak, çoğunluğunu Cumhuriyetçilerin oluşturduğu, ancak bazı Demokratların da yer aldığı bir grup milletvekili, halihazırda üretim sıkıntıları yaşayan ABD tersanelerinin hem ABD hem de Avustralya’nın taleplerini karşılayacak kadar denizaltı üretemeyeceğini savunarak gerekli yasal değişiklikleri engelliyor.

Diplomasi

Moritanya’nın Beyaz Saray’da İsrail ile yeniden diplomatik ilişki kuracağı iddia edildi

Yayınlanma

Moritanya’nın Trump’ın desteğiyle çarşamba günü Beyaz Saray’da yapılacak bir toplantıda İsrail ile diplomatik ilişkilerini yeniden kurmaya hazırlandığı iddia edildi.

İsrail Başbakan Benyamin Netanyahu’nun bugün ABD yönetiminin arabuluculuğunda Moritanya Cumhurbaşkanı Muhammed Veled Gazvani ile görüşmesi bekleniyor.

Görüşmenin, İsrail ile Arap ve Müslüman ülkeler arasındaki İbrahim Anlaşmaları’nın genişletilmesi amacıyla Trump yönetimi tarafından organize edildiği iddia edildi.

ABD haber sitesi Semafor’a göre, görüşme Washington’da düzenlenen ABD-Afrika zirvesi sırasında yapılacak.

The Times of Israel, Trump’ın ilk başkanlık döneminin sonunda, İsrail ile Moritanya ve Endonezya arasında normalleşme anlaşmaları imzalamaya çok yaklaştığını ancak görev süresinin sona ermesi nedeniyle bunun hayata geçmediğini ileri sürmüştü.

Moritanya, 1999’da İsrail ile diplomatik ilişki kuran ilk Müslüman ülkelerden biri olmuş, ancak İsrail’in Gazze’ye saldırmasının ardından 2010 yılında İsrail ile ilişkilerini kesmişti. Bir dizi yıkıcı saldırının ilki olan bu savaş, Arap dünyasında geniş çaplı öfkeye yol açmıştı. Moritanya’nın iddia edilen bu son hamlesi İsrail’in Gazze’deki saldırılarının uluslararası kamuoyunca “soykırım” olarak nitelendirildiği bir dönemde geldi.

Trump yönetimi, Arap ve Afrika ülkeleri ile İsrail arasında normalleşme anlaşmalarını uzun süredir destekliyor ve bunları ekonomik ortaklıklar olarak sunuyor. Ancak, bu anlaşmaların İsrail’in Filistin topraklarında sürdürdüğü işgal ve savaş suçlarına siyasi bir örtü sağladığı yaygın olarak savunuluyor.

Moritanya, İsrail’i tanımayan (Cezayir, Komorlar, Cibuti, Libya, Somali ve Tunus dahil) veya ilişkilerini askıya alan (Mali ve Nijer gibi) dokuz Afrika ülkesinden biri.

ABD’li yetkililer İsrail’le normalleşme ve İbrahim Anlaşmaları için büyük sürprizleri olduğunu iddia etmişti. Beyaz Saray Basın Sekreteri Karoline Leavitt, “Başkan, bölgedeki daha fazla ülkenin İbrahim Anlaşmaları’nı imzalayacağından kesinlikle umutlu” açıklamasını yapmıştı.

Suudi Arabistan’ın bu ülkelerden biri olacağı konuşuluyordu, ancak analistler Riyad’ın şu an bu anlaşmayı jeopolitik açıdan “karlı” bulmadığını ve yanaşmadığını belirtmişti. Nitekim savaşın bölgede yayılmasıyla Suudi Arabistan, İran ile ilişkilerini de güçlendirdi ve İsrail’in İran’a yönelik saldırıları kınadı.

İsrail’le görüşmeleri sürdüren Suriye’nin ise şimdilik “sınır güvenliği” bağlamında Tel Aviv’le anlaşacağı düşünülüyor.Kaynaklara göre, Suriye ile İsrail arasındaki “sessiz” görüşmeler tam anlamıyla normalleşmeyi değil taraflar arasında sınırlı bir güvenlik anlaşmasını hedefliyor.

Okumaya Devam Et

Asya

Malezya Başbakanı ASEAN toplantısında Trump’ın tarifelerinin ‘baskı altına almak’ için kullanıldığını söyledi

Yayınlanma

Malezya Başbakanı Enver İbrahim, çarşamba günü ASEAN’ın önemli dışişleri bakanları toplantısının açılışında, ABD’nin gümrük tarifelerinin artık diğer ülkeleri “baskı altına almak, izole etmek ve kontrol altında tutmak” için kullanıldığını söyledi.

Kuala Lumpur’da düzenlenen bakanlar toplantısının açılış töreninde konuşan İbrahim, “Dünya çapında, bir zamanlar büyümeyi sağlamak için kullanılan araçlar artık baskı, izolasyon ve kontrol altında tutmak için kullanılıyor” dedi. “Gümrük tarifeleri, ihracat kısıtlamaları ve yatırım engelleri artık jeopolitik rekabetin keskin araçları haline geldi” diye ekledi.

Enver İbrahim, ASEAN’daki meslektaşlarına, bölgenin bu gerçekle “açık ve kararlı” bir şekilde yüzleşmesi gerektiğini ve bloğun birlikteliğinin deklarasyonlarla sınırlı kalmaması gerektiğini hatırlattı.

Pazartesi günü, ABD Başkanı Donald Trump, altı ASEAN üyesini etkileyen yeni bir dizi gümrük vergisi oranı açıkladı. Bunlar arasında Myanmar ve Laos’tan gelen mallara %40, Tayland ve Kamboçya’dan gelen mallara %36 vergi yer alıyor. Endonezya için oran %32, Malezya için ise %25.

Malezya, 10 üyeli bloğun bu yılki dönüşümlü başkanlığını yürütüyor. Bu haftaki toplantılar arasında ASEAN’ın içişleri bakanları toplantısı ve ardından ABD, Çin, Rusya, İngiltere, Japonya ve Hindistan gibi önemli ortak ülkelerle toplantılar yer alıyor.

Nikkei Asia‘nın gördüğü dışişleri bakanları toplantısının ortak bildiri taslağı, tek taraflı gümrük vergisi uygulamalarının “kontra üreten nitelikte olduğunu ve küresel ekonomik parçalanmayı şiddetlendirme riski taşıdığını” ve “ASEAN’ın ekonomik istikrarı ve büyümesi için karmaşık zorluklar oluşturduğunu” belirtiyor.

Malaya Üniversitesi Uluslararası ve Stratejik Çalışmalar Bölümü’nde doçent olan Khoo Ying Hooi, Nikkei Asia’ya verdiği demeçte, Trump’ın son gümrük vergisi açıklamalarının, Japonya ve Güney Kore gibi müttefikleri hedef almak anlamına gelse bile, daha çok güç gösterisi ve “Önce Amerika” söylemini canlandırmak amacıyla yapıldığını söyledi.

“Bu, stratejik olmaktan çok sembolik bir hamle gibi görünüyor ve kimin zarar göreceği önemli olmaksızın seçmenlere ticaret konusunda sert olduğunu göstermek amacıyla yapılmış bir hamle” dedi.

Khoo, Güneydoğu Asya’nın ticareti çeşitlendirmek, bölgesel entegrasyonu güçlendirmek ve tek bir pazara bağımlılığı azaltmak için adımlar attığını belirtti. Güney-Güney ticaret ortaklıklarının kurulduğunu ekleyen Khoo, bu çabaların “hızlanıp derinleşebileceğini” kaydetti.

Malezya Başbakanı Enver İbrahim konuşmasında, ASEAN’ın “merkeziliğinin” devam etmesi gerektiğini yineleyerek, jeopolitik ve ekonomik belirsizliklerin dünya çapında arttığı bir dönemde bloğun diyalog için birincil dayanak noktası olması gerektiğini vurguladı.

“Küresel düzen parçalanıyor” dedi ve ekledi: “Çatışma, zorlama ve güvensizlik artık çok sayıda ilişkiyi tanımlıyor ve bunların sonucunda sayısız hayat kaybediliyor veya altüst oluyor.”

Öte yandan, toplantıda Malezya Dışişleri Bakanı Mohamad Hasan, küresel siyasi manzaranın “iki kutupluluktan tek kutupluluğa ve nihayet çok kutupluluğa” doğru değişmeye devam edeceğini vurguladı.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Çekya Cumhurbaşkanı: Savaş bittikten sonra Rusya ile ilişkiler düzelebilir

Yayınlanma

Çekya Cumhurbaşkanı Petr Pavel, Ukrayna’daki savaş sona erdikten sonra Avrupa ülkelerinin Rusya ile ilişkilerini yeniden kurabileceğini belirtti. Pavel, önceliğin ateşkese ve Rusya’yı müzakere masasına getirmeye verilmesi gerektiğini vurgularken, Moskova’nın yapıcı bir diyalog sergilemesi halinde Avrupa güvenliği ve ekonomik işbirliği konularının tartışılabileceğini ifade etti.

Çekya Cumhurbaşkanı Petr Pavel, Ukrayna’daki savaşın sona ermesinin ardından Avrupa ülkelerinin Rusya ile ilişkilerini yeniden kurabileceğini söyledi.

BBC Rusça‘ya konuşan Pavel, öncelikli görevin Rusya’yı müzakerelere çekmek ve ateşkesi sağlamak olduğunu vurguladı.

Pavel, bu adımların ardından barış anlaşması ve Ukrayna’nın yeniden inşası konularının ele alınabileceğini belirtti.

‘Moskova’nın tutumu belirleyici olacak’

Pavel, “bitmeyen bir savaşın” hem Ukrayna hem de Rusya için ağır insani kayıplara yol açacağı ve sadece bu iki devletin değil, tüm Avrupa’nın ekonomisine ciddi zarar vereceği uyarısında bulundu.

Gelecekte atılacak adımların büyük ölçüde Moskova’nın tutumuna bağlı olacağını ifade eden Çekya lideri, Rusya’nın yapıcı bir diyaloğa hazır olduğunu göstermesi durumunda Avrupa güvenliği ve ekonomik işbirliği konularında müzakere masasına dönebileceğini dile getirdi.

Ancak Pavel, “Ukrayna’da barışın sağlanmasının, atılacak her türlü adım için kilit ve vazgeçilmez bir koşul olduğunun” altını çizdi.

Pavel, Rusya ile temasların yeniden kurulması fikrinin “insan adaleti ve uluslararası hukuk temelinde” kabul edilmesinin son derece zor olduğunu da kabul etti.

‘Putin ile eşit ortaklar olarak görüşürüm’

Gerektiği takdirde Vladimir Putin ile kişisel bir görüşmeye hazır olduğunu belirten Pavel, bu diyaloğun “büyüğün küçüğe veya güçlünün zayıfa karşı olduğu bir pozisyondan değil, eşit ortaklar arasında” gerçekleşmesi şartını koştu.

Çekya Cumhurbaşkanı’na göre Rusya yönetimi şu anda “ya kazanırsın ya da kaybedersin” mantığıyla hareket ederken, kendisi “karşılıklı kazancın” mümkün olduğuna inanıyor.

Çekya, Rusya’nın devlet mülklerini mühürlemeye başladı

‘Kimse Rusya’yı kontrol etmeye çalışmıyor’

Pavel, savaşın sona ermesi, Avrupa güvenlik mimarisinin düzenlenmesi ve taraflar arasında güvenin yeniden tesis edilmesinin ardından askeri harcamaların azaltılması ve ekonomilerin güçlendirilmesi gibi konuların da konuşulabileceğini söyledi.

“Bunun hem Rus hem de Avrupalı vatandaşlar için eşit derecede faydalı olacağına eminim, çünkü hepsi barış içinde yaşamak istiyor,” diyen Pavel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kimse Rusya’yı kontrol etmeye çalışmıyor; bizim de kendimize ait yeterince sorunumuz var.”

Çekya Cumhurbaşkanı ayrıca, Vladimir Putin’in “sonsuza dek iktidarda kalmayacağını” ve Rusya’daki insanların onurlu bir yaşam, dünyada serbestçe dolaşma, eğitim ve diğer ülkelerle iş yapma imkânları arzuladığını düşündüğünü ekledi.

Pavel, “Rusların çoğunluğunun tecrit altında ve bu kadar sıkı bir kontrol altında olmaktan memnun olduğunu sanmıyorum,” dedi.

‘NATO’nun Ukrayna kararı değişmedi’

NATO’nun 2025 yılı sonuç bildirisinde Ukrayna’nın üyelik perspektifine neden doğrudan atıfta bulunulmadığı sorusuna ise Pavel, bunun mevcut bir uygulamadan kaynaklandığını belirtti.

Pavel’e göre, daha önceki deklarasyonlarda yer alan ve iptal edilmeyen her şey yürürlükte kalmaya devam ediyor.

Çekya Cumhurbaşkanı, “Dolayısıyla, bir önceki zirvenin sonuçları hâlâ geçerli ve güncelliğini koruyor. Ukrayna bu deklarasyonda anılmadıysa, bunun tek sebebi hiçbir şeyin değişmemiş olmasıdır,” diye açıkladı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English