Bizi Takip Edin

Diplomasi

AB, ABD ve Britanya’dan yapay zeka hamlesi

Yayınlanma

ABD Başkanı Joe Biden Pazartesi günü yapay zeka konusunda, en son teknoloji şirketlerinin ihtiyaçlarını ulusal güvenlik ve tüketici hakları ile dengelemeyi amaçlayan iddialı bir başkanlık emri imzaladı.

Emri imzalamadan önce Biden, yapay zekanın değişimi ‘baş döndürücü bir hızla’ yönlendirdiğini ve tehlikelerin yanı sıra muazzam bir potansiyel taşıdığını söyledi.

Biden, “Yapay zeka her yerimizi sarmış durumda. Onun vaatlerini gerçekleştirmek ve risklerden kaçınmak için bu teknolojiyi yönetmemiz gerekiyor,” dedi.

Emir, yapay zekanın ‘aldatıcı ve yıkıcı’ olmaktan ziyade ‘güvenilir ve yararlı’ olmasını sağlamayı amaçlayan ilk adım olarak nitelendiriliyor. Muhtemelen kongre kararıyla genişletilmesi gerekecek olan emir, şirketlerin ‘kamu güvenliğini tehlikeye atmadan kâr edebilmeleri’ için yapay zekanın nasıl geliştirildiğini yönlendirmeyi amaçlıyor.

Savunma Üretim Yasasını kullanan emir, önde gelen yapay zeka geliştiricilerinin güvenlik testi sonuçlarını ve diğer bilgileri hükümetle paylaşmasını gerektiriyor. Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü, yapay zeka araçlarının kamuya açıklanmadan önce güvenli ve emniyetli olmasını sağlamak için standartlar oluşturacak.

Biden’a göre ABD ‘normal hızda hareket edemez’

Ticaret Bakanlığı, gerçek etkileşimler ile yazılım tarafından üretilenler arasında ayrım yapılmasına yardımcı olmak için yapay zeka tarafından oluşturulan içeriği etiketlemek için rehber yayınlayacak. Emirde yer alan rehberlik 90 gün ile 365 gün arasında uygulanacak ve yerine getirilecek. Kapsamlı emir gizlilik, medeni haklar, tüketici korumaları, bilimsel araştırma ve işçi hakları konularına da değiniyor.

Beyaz Saray Genel Sekreteri Jeff Zients, emri formüle ederken Biden’ın personeline ‘aciliyetle hareket etmeleri’ yönünde bir direktif verdiğini söyledi.

Zients, başkanın kendisine, “Normal bir hükümetin hızında hareket edemeyiz. Teknolojinin kendisinden daha hızlı olmasa bile onun kadar hızlı hareket etmeliyiz,” dediğini söyledi.

Öte yandan emirdeki bazı muğlak ifadeler endişe yaratıyor. AB’nin yakında çıkacak olan yapay zeka yasası kamusal alanda gerçek zamanlı yüz tanımayı yasaklamaya hazırlanırken, Biden’ın emri sadece federal kurumlardan ceza sisteminde yapay zekayı nasıl kullandıklarını gözden geçirmelerini istiyor gibi görünüyor.

Geçtiğimiz yıl OpenAI’ın ChatGPT ve Google’ın Bard üretken yapay zeka hizmetlerinin yükselişi, ileride neler olabileceğine dair endişeleri de artırdı. Bu sistemler, insanların bu tür otomatik hizmetlerin kendi akıllarına sahip olduklarına inanmalarını sağlayacak şekilde gerçeğe yakın metin, video ve görüntüler üretebiliyor.

ABD’den AB’ye mevzuat uyarısı

Bloomberg’de yayınlanan bir habere göre ABD, Avrupa Birliği’ni yapay zekayı düzenlemek için önerdiği yasanın, uyum maliyetlerini karşılayacak kaynaklara sahip şirketleri desteklerken daha küçük firmalara zarar vereceği konusunda uyardı.

Daha önce yayınlanmayan belgelere dayanarak yapılan habere göre ABD’nin analizi daha çok, üretken yapay zekaya ilişkin kurallar içeren Yapay Zeka Yasası’nın Avrupa Parlamentosu versiyonuna odaklanıyor. 

ABD’nin endişelerinden biri, Avrupa Parlamentosu’nun yapay zeka modellerinin nasıl geliştirildiğine odaklanırken, ABD’nin bu modellerin gerçekte nasıl kullanıldığına ilişkin ‘riske odaklanan’ bir yaklaşımı tercih etmesi gibi görünüyor.

Analiz, AB düzenlemelerinin ‘üretkenlikte beklenen artışı azaltma ve potansiyel olarak işlerin ve yatırımların diğer pazarlara göç etmesine yol açma’ riski taşıdığı konusunda uyarıyor. 

Analizde, büyük dil modellerinin eğitiminin yoğun kaynak gerektirmesi nedeniyle yeni kuralların ‘AB’de yapay zeka Ar-Ge ve ticarileştirme yatırımlarını engelleyerek Avrupalı firmaların rekabet gücünü sınırlayacağı’ da ileri sürüldü.

Konuyla ilgili bilgi sahibi kişilere göre, yasadaki bazı hükümlerin satır satır düzenlenmesi de dahil olmak üzere ABD Dışişleri Bakanlığı’nın geri bildirimi geçtiğimiz haftalarda Avrupalı meslektaşlarıyla paylaşıldı.

Avrupa da yasal düzenlemeye hazırlanıyor

Dünyanın dört bir yanındaki hükümetler, özellikle de Avrupa ülkeleri yeni yapay zeka mevzuatları oluşturmak için hareket geçti.

AB, iki yıldan fazla süren müzakerelerin ardından kapsamlı bir dizi düzenlemeye son rötuşları yapıyor.

G7 grubu da ChatGPT gibi üretken yapay zekayı düzenlemek için bağlayıcı olmayan ayrı bir yönetmelik açıkladı.

Avrupa Parlamentosu’nun Haziran ayında oyladığı Yapay Zeka Yasası, çoğu üretici yapay zeka ürününün temelini oluşturan büyük dil modellerini eğitmek için kullanılan kaynak materyal hakkında daha fazla şeffaflık gerektiriyor. Bu oylama parlamento, Avrupa Komisyonu ve üye ülkeler arasındaki müzakerelerin önünü açtı ve yetkililer nihai kurallar için yıl sonuna kadar bir anlaşma yapmayı umuyor.

Küresel yapay zeka müzakerelerine katılan bir batılı yetkili POLITICO’ya verdiği demeçte, “Hepimiz aynı türküyü söylüyoruz. Fakat bunların çoğu tekil siyasetle ilgili ve politikacılar seçmenlere yetkili olduklarını göstermek istiyorlar,” dedi.

AB ‘kendi yolundan’ gitmek istiyor

Öte yandan AB, ABD’nin müdahalesinden bağımsız bir mevzuat geliştirmek istiyor. Üç Avrupa Komisyonu yetkilisi POLITICO’ya Biden yönetiminin çabalarını memnuniyetle karşıladıklarını söyledi fakat Amerikan mevzuatını AB’de planlananlara benzer şekilde temelden güncellemeden ne kadarının yapılabileceğini sorguladı. Bu kişilerden biri, Brüksel’in ‘kendi kural kitabıyla’ yoluna devam edeceğini söyledi.

Amerikalı ve Avrupalı yetkililer, bir sonraki toplantısı Aralık ayında Washington’da yapılacak AB-ABD Ticaret ve Teknoloji Konseyi kapsamında yapay zeka için teknik standartlar üzerinde birlikte çalışıyorlar. 

Fakat Komisyon yetkililerinden ikisi, Beyaz Saray’ın liderliğinin gerisinde kaldıkları fikrini kabul etmiyor. AB yetkilileri, Brüksel’dekinin aksine, Capitol Hill’den gelen yapay zeka odaklı mevzuatın eksik olduğunu düşünüyor.

Bir yetkili, “Başkanlık emrinde gördüklerimiz hoşumuza gitti. Ancak bu bizim burada yaptığımızla aynı şey değil. Biz yasa yapıyoruz, onlar yapmıyor,” dedi.

Britanya yapay zeka zirvesi düzenliyor

Birleşik Krallık da bu hafta ‘dönüm noktası’ niteliğindeki yapay zeka zirvesini düzenlemeye hazırlanıyor.

İki gün sürecek olan ve 1-2 Kasım tarihlerinde gerçekleşecek olan zirve, en ileri yapay zeka teknolojilerini geliştirme yarışında iki süper güç olan ABD ve Çin de dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanından hükümet yetkilileri ve şirketlere ev sahipliği yapacak.

Yapay zeka zirvesinin temel amacı, yapay zeka modellerinin ‘etik ve sorumlu bir şekilde geliştirilmesine’ ilişkin bazı ilkeler üzerinde anlaşmaya varılması söz konusu olduğunda bir düzeyde uluslararası koordinasyon sağlamak.

Zirve, OpenAI, Anthropic ve Cohere gibi şirketler tarafından geliştirilenler gibi gelişmiş büyük dil modelleri (LLM’ler) olarak adlandırılan yapay zeka modellerine odaklanıyor. Zirve ayrıca yapay zeka söz konusu olduğunda iki temel risk kategorisini ele almaya çalışacak: kötüye kullanım ve kontrol kaybı.

Zirveye katılacak isimler arasında Microsoft Başkanı Brad Smith,

OpenAI CEO’su Sam Altman, Google DeepMind CEO’su Demis Hassabis, Meta yapay zeka şefi Yann LeCun, Meta küresel ilişkiler başkanı Nick Clegg, ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris, Bilim ve Teknoloji Bakanlığından bir Çin hükümeti heyeti ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de yer alıyor.

POLITICO tarafından elde edilen nihai bildiriye göre, zirvede liderlerin ‘sorumlu yapay zeka’ olarak adlandırılan yeni çabaları desteklemesi bekleniyor. Geçen hafta Birleşmiş Milletler tarafından duyurulan ayrı bir yapay zeka yönetişim çabasını yansıtan bu terim, ‘teknolojinin toplumsal zarara yol açmasını engellemeyi’ ifade ediyor.

Zirve öncesinde Birleşik Krallık Başbakanı Rishi Sunak, “Benim vizyonum ve nihai hedefimiz, güvenlik konusunda daha uluslararası bir yaklaşım için çalışmak olmalı. Yapay zeka sınırlara saygı duymuyor, dolayısıyla bunu tek başımıza yapamayız,” dedi.

Londra ve Washington yapay zeka güvenlik ortaklığı kuruyor

Birleşik Krallık ve ABD’den bir yetkilinin POLITICO’ya yaptığı açıklamaya göre, Londra ve Washington bugün yapay zeka güvenliği konusunda ‘yakın bir işbirliğini’ duyurmayı planlıyor.

İşbirliğinin, Biden’ın başkanlık emrini Birleşik Krallık’ın ‘Frontier AI Taskforce’ tarafından yapılan mevcut çalışmalarla birleştirmesi bekleniyor.

Londra’nın yapay zeka güvenlik zirvesinin planlamasına yakın bir İngiliz yetkili POLITICO’ya yaptığı açıklamada, “Bu hafta ABD güvenlik enstitüsü ile yakın ikili işbirliğini duyurmayı planlıyoruz,” dedi.

Zirve başlarken her iki ülke de enstitülerin kendi versiyonlarını duyuracak. Zirvede Biden yönetimini temsil eden ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris, Çarşamba günü Londra’da yapacağı bir konuşmada, iç planları tartışmak üzere adının açıklanmasını istemeyen bir ABD’li yetkiliye göre, Ticaret Bakanlığında yer alacak olan ABD Yapay Zeka Güvenlik Enstitüsünü duyuracak.

ABD’li yetkili, “Enstitü, tüm risk yelpazesini değerlendirmek ve hafifletmek için kılavuzlar, standartlar ve en iyi uygulamaları oluşturmak için çalışacak. Potansiyel olarak yıkıcı risklerden önyargı, ayrımcılık ve yanlış bilginin yayılması gibi halihazırda meydana gelen toplumsal zararlara kadar tüm risk yelpazesini ele almalıyız,” dedi.

Diplomasi

Moritanya’nın Beyaz Saray’da İsrail ile yeniden diplomatik ilişki kuracağı iddia edildi

Yayınlanma

Moritanya’nın Trump’ın desteğiyle çarşamba günü Beyaz Saray’da yapılacak bir toplantıda İsrail ile diplomatik ilişkilerini yeniden kurmaya hazırlandığı iddia edildi.

İsrail Başbakan Benyamin Netanyahu’nun bugün ABD yönetiminin arabuluculuğunda Moritanya Cumhurbaşkanı Muhammed Veled Gazvani ile görüşmesi bekleniyor.

Görüşmenin, İsrail ile Arap ve Müslüman ülkeler arasındaki İbrahim Anlaşmaları’nın genişletilmesi amacıyla Trump yönetimi tarafından organize edildiği iddia edildi.

ABD haber sitesi Semafor’a göre, görüşme Washington’da düzenlenen ABD-Afrika zirvesi sırasında yapılacak.

The Times of Israel, Trump’ın ilk başkanlık döneminin sonunda, İsrail ile Moritanya ve Endonezya arasında normalleşme anlaşmaları imzalamaya çok yaklaştığını ancak görev süresinin sona ermesi nedeniyle bunun hayata geçmediğini ileri sürmüştü.

Moritanya, 1999’da İsrail ile diplomatik ilişki kuran ilk Müslüman ülkelerden biri olmuş, ancak İsrail’in Gazze’ye saldırmasının ardından 2010 yılında İsrail ile ilişkilerini kesmişti. Bir dizi yıkıcı saldırının ilki olan bu savaş, Arap dünyasında geniş çaplı öfkeye yol açmıştı. Moritanya’nın iddia edilen bu son hamlesi İsrail’in Gazze’deki saldırılarının uluslararası kamuoyunca “soykırım” olarak nitelendirildiği bir dönemde geldi.

Trump yönetimi, Arap ve Afrika ülkeleri ile İsrail arasında normalleşme anlaşmalarını uzun süredir destekliyor ve bunları ekonomik ortaklıklar olarak sunuyor. Ancak, bu anlaşmaların İsrail’in Filistin topraklarında sürdürdüğü işgal ve savaş suçlarına siyasi bir örtü sağladığı yaygın olarak savunuluyor.

Moritanya, İsrail’i tanımayan (Cezayir, Komorlar, Cibuti, Libya, Somali ve Tunus dahil) veya ilişkilerini askıya alan (Mali ve Nijer gibi) dokuz Afrika ülkesinden biri.

ABD’li yetkililer İsrail’le normalleşme ve İbrahim Anlaşmaları için büyük sürprizleri olduğunu iddia etmişti. Beyaz Saray Basın Sekreteri Karoline Leavitt, “Başkan, bölgedeki daha fazla ülkenin İbrahim Anlaşmaları’nı imzalayacağından kesinlikle umutlu” açıklamasını yapmıştı.

Suudi Arabistan’ın bu ülkelerden biri olacağı konuşuluyordu, ancak analistler Riyad’ın şu an bu anlaşmayı jeopolitik açıdan “karlı” bulmadığını ve yanaşmadığını belirtmişti. Nitekim savaşın bölgede yayılmasıyla Suudi Arabistan, İran ile ilişkilerini de güçlendirdi ve İsrail’in İran’a yönelik saldırıları kınadı.

İsrail’le görüşmeleri sürdüren Suriye’nin ise şimdilik “sınır güvenliği” bağlamında Tel Aviv’le anlaşacağı düşünülüyor.Kaynaklara göre, Suriye ile İsrail arasındaki “sessiz” görüşmeler tam anlamıyla normalleşmeyi değil taraflar arasında sınırlı bir güvenlik anlaşmasını hedefliyor.

Okumaya Devam Et

Asya

Malezya Başbakanı ASEAN toplantısında Trump’ın tarifelerinin ‘baskı altına almak’ için kullanıldığını söyledi

Yayınlanma

Malezya Başbakanı Enver İbrahim, çarşamba günü ASEAN’ın önemli dışişleri bakanları toplantısının açılışında, ABD’nin gümrük tarifelerinin artık diğer ülkeleri “baskı altına almak, izole etmek ve kontrol altında tutmak” için kullanıldığını söyledi.

Kuala Lumpur’da düzenlenen bakanlar toplantısının açılış töreninde konuşan İbrahim, “Dünya çapında, bir zamanlar büyümeyi sağlamak için kullanılan araçlar artık baskı, izolasyon ve kontrol altında tutmak için kullanılıyor” dedi. “Gümrük tarifeleri, ihracat kısıtlamaları ve yatırım engelleri artık jeopolitik rekabetin keskin araçları haline geldi” diye ekledi.

Enver İbrahim, ASEAN’daki meslektaşlarına, bölgenin bu gerçekle “açık ve kararlı” bir şekilde yüzleşmesi gerektiğini ve bloğun birlikteliğinin deklarasyonlarla sınırlı kalmaması gerektiğini hatırlattı.

Pazartesi günü, ABD Başkanı Donald Trump, altı ASEAN üyesini etkileyen yeni bir dizi gümrük vergisi oranı açıkladı. Bunlar arasında Myanmar ve Laos’tan gelen mallara %40, Tayland ve Kamboçya’dan gelen mallara %36 vergi yer alıyor. Endonezya için oran %32, Malezya için ise %25.

Malezya, 10 üyeli bloğun bu yılki dönüşümlü başkanlığını yürütüyor. Bu haftaki toplantılar arasında ASEAN’ın içişleri bakanları toplantısı ve ardından ABD, Çin, Rusya, İngiltere, Japonya ve Hindistan gibi önemli ortak ülkelerle toplantılar yer alıyor.

Nikkei Asia‘nın gördüğü dışişleri bakanları toplantısının ortak bildiri taslağı, tek taraflı gümrük vergisi uygulamalarının “kontra üreten nitelikte olduğunu ve küresel ekonomik parçalanmayı şiddetlendirme riski taşıdığını” ve “ASEAN’ın ekonomik istikrarı ve büyümesi için karmaşık zorluklar oluşturduğunu” belirtiyor.

Malaya Üniversitesi Uluslararası ve Stratejik Çalışmalar Bölümü’nde doçent olan Khoo Ying Hooi, Nikkei Asia’ya verdiği demeçte, Trump’ın son gümrük vergisi açıklamalarının, Japonya ve Güney Kore gibi müttefikleri hedef almak anlamına gelse bile, daha çok güç gösterisi ve “Önce Amerika” söylemini canlandırmak amacıyla yapıldığını söyledi.

“Bu, stratejik olmaktan çok sembolik bir hamle gibi görünüyor ve kimin zarar göreceği önemli olmaksızın seçmenlere ticaret konusunda sert olduğunu göstermek amacıyla yapılmış bir hamle” dedi.

Khoo, Güneydoğu Asya’nın ticareti çeşitlendirmek, bölgesel entegrasyonu güçlendirmek ve tek bir pazara bağımlılığı azaltmak için adımlar attığını belirtti. Güney-Güney ticaret ortaklıklarının kurulduğunu ekleyen Khoo, bu çabaların “hızlanıp derinleşebileceğini” kaydetti.

Malezya Başbakanı Enver İbrahim konuşmasında, ASEAN’ın “merkeziliğinin” devam etmesi gerektiğini yineleyerek, jeopolitik ve ekonomik belirsizliklerin dünya çapında arttığı bir dönemde bloğun diyalog için birincil dayanak noktası olması gerektiğini vurguladı.

“Küresel düzen parçalanıyor” dedi ve ekledi: “Çatışma, zorlama ve güvensizlik artık çok sayıda ilişkiyi tanımlıyor ve bunların sonucunda sayısız hayat kaybediliyor veya altüst oluyor.”

Öte yandan, toplantıda Malezya Dışişleri Bakanı Mohamad Hasan, küresel siyasi manzaranın “iki kutupluluktan tek kutupluluğa ve nihayet çok kutupluluğa” doğru değişmeye devam edeceğini vurguladı.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Çekya Cumhurbaşkanı: Savaş bittikten sonra Rusya ile ilişkiler düzelebilir

Yayınlanma

Çekya Cumhurbaşkanı Petr Pavel, Ukrayna’daki savaş sona erdikten sonra Avrupa ülkelerinin Rusya ile ilişkilerini yeniden kurabileceğini belirtti. Pavel, önceliğin ateşkese ve Rusya’yı müzakere masasına getirmeye verilmesi gerektiğini vurgularken, Moskova’nın yapıcı bir diyalog sergilemesi halinde Avrupa güvenliği ve ekonomik işbirliği konularının tartışılabileceğini ifade etti.

Çekya Cumhurbaşkanı Petr Pavel, Ukrayna’daki savaşın sona ermesinin ardından Avrupa ülkelerinin Rusya ile ilişkilerini yeniden kurabileceğini söyledi.

BBC Rusça‘ya konuşan Pavel, öncelikli görevin Rusya’yı müzakerelere çekmek ve ateşkesi sağlamak olduğunu vurguladı.

Pavel, bu adımların ardından barış anlaşması ve Ukrayna’nın yeniden inşası konularının ele alınabileceğini belirtti.

‘Moskova’nın tutumu belirleyici olacak’

Pavel, “bitmeyen bir savaşın” hem Ukrayna hem de Rusya için ağır insani kayıplara yol açacağı ve sadece bu iki devletin değil, tüm Avrupa’nın ekonomisine ciddi zarar vereceği uyarısında bulundu.

Gelecekte atılacak adımların büyük ölçüde Moskova’nın tutumuna bağlı olacağını ifade eden Çekya lideri, Rusya’nın yapıcı bir diyaloğa hazır olduğunu göstermesi durumunda Avrupa güvenliği ve ekonomik işbirliği konularında müzakere masasına dönebileceğini dile getirdi.

Ancak Pavel, “Ukrayna’da barışın sağlanmasının, atılacak her türlü adım için kilit ve vazgeçilmez bir koşul olduğunun” altını çizdi.

Pavel, Rusya ile temasların yeniden kurulması fikrinin “insan adaleti ve uluslararası hukuk temelinde” kabul edilmesinin son derece zor olduğunu da kabul etti.

‘Putin ile eşit ortaklar olarak görüşürüm’

Gerektiği takdirde Vladimir Putin ile kişisel bir görüşmeye hazır olduğunu belirten Pavel, bu diyaloğun “büyüğün küçüğe veya güçlünün zayıfa karşı olduğu bir pozisyondan değil, eşit ortaklar arasında” gerçekleşmesi şartını koştu.

Çekya Cumhurbaşkanı’na göre Rusya yönetimi şu anda “ya kazanırsın ya da kaybedersin” mantığıyla hareket ederken, kendisi “karşılıklı kazancın” mümkün olduğuna inanıyor.

Çekya, Rusya’nın devlet mülklerini mühürlemeye başladı

‘Kimse Rusya’yı kontrol etmeye çalışmıyor’

Pavel, savaşın sona ermesi, Avrupa güvenlik mimarisinin düzenlenmesi ve taraflar arasında güvenin yeniden tesis edilmesinin ardından askeri harcamaların azaltılması ve ekonomilerin güçlendirilmesi gibi konuların da konuşulabileceğini söyledi.

“Bunun hem Rus hem de Avrupalı vatandaşlar için eşit derecede faydalı olacağına eminim, çünkü hepsi barış içinde yaşamak istiyor,” diyen Pavel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kimse Rusya’yı kontrol etmeye çalışmıyor; bizim de kendimize ait yeterince sorunumuz var.”

Çekya Cumhurbaşkanı ayrıca, Vladimir Putin’in “sonsuza dek iktidarda kalmayacağını” ve Rusya’daki insanların onurlu bir yaşam, dünyada serbestçe dolaşma, eğitim ve diğer ülkelerle iş yapma imkânları arzuladığını düşündüğünü ekledi.

Pavel, “Rusların çoğunluğunun tecrit altında ve bu kadar sıkı bir kontrol altında olmaktan memnun olduğunu sanmıyorum,” dedi.

‘NATO’nun Ukrayna kararı değişmedi’

NATO’nun 2025 yılı sonuç bildirisinde Ukrayna’nın üyelik perspektifine neden doğrudan atıfta bulunulmadığı sorusuna ise Pavel, bunun mevcut bir uygulamadan kaynaklandığını belirtti.

Pavel’e göre, daha önceki deklarasyonlarda yer alan ve iptal edilmeyen her şey yürürlükte kalmaya devam ediyor.

Çekya Cumhurbaşkanı, “Dolayısıyla, bir önceki zirvenin sonuçları hâlâ geçerli ve güncelliğini koruyor. Ukrayna bu deklarasyonda anılmadıysa, bunun tek sebebi hiçbir şeyin değişmemiş olmasıdır,” diye açıkladı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English