Bizi Takip Edin

Amerika

Trump’ın ilk başkanlık emirleri: DSÖ, Küba, TikTok ve daha niceleri

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump, görevdeki ilk gününe eşi benzeri görülmemiş bir “yürütme gücü gösterisi” ile gird.

Yeni başkan, doğuştan vatandaşlık hakkını sona erdirmekten, federal çalışanları ofise geri dönmeye zorlamaya, Tik Tok’a erteleme vermeden Küba’yı tekrar ‘terörün sponsoru ülkeler’ listesine dahil etmeye kadar birçok kararname imzaladı.

ABD’yi Paris iklim anlaşmasından çeken emri bir kez daha imzalayan Trump, aralarında kolluk kuvvetlerine saldırı ve “kışkırtıcı komplo” suçlarından hüküm giyenlerin de bulunduğu 1.500’den fazla 6 Ocak 2021 Kongre baskını isyancısının cezalarını affetti ya da hafifletti.

Federal hükümetin göçmenlere yönelik muamelesini elden geçiren bir emrin yanı sıra, ülkeyi Dünya Sağlık Örgütünden (DSÖ) çeken bir dizi emri imzalarken Oval Ofis’te gazetecilerin düzinelerce sorusunu yanıtlamak için 45 dakika harcadı.

Trump Oval Ofis’e geri dönüşüyle ilgili olarak, “Ne harika bir duygu. Yaşadığım en güzel duygulardan biri,” dedi.

Göçle mücadele ve sınır güvenliği en büyük yeri kaplıyor

Trump, en belirleyici gündemi olan göçmenlik konusunda birkaç kararname imzaladı. Belgesiz göçmenlerin çocuklarını 14. Anayasa Değişikliği kapsamında tanınan doğuştan vatandaşlık hakkının dışında bırakacak bir eylem olan doğuştan vatandaşlığı sona erdirmek için harekete geçti.

Göçmenlik grupları ve sivil haklar örgütleri pazartesi gecesi yasal itirazlarını sonuçlandırarak Trump’ı ilk uzun yargı savaşlarından birine çekmeye hazırlar.

Trump ayrıca göç yetkililerini arttırdı, güney sınırında ulusal acil durum ilan etti, göçmenlerin mahkeme duruşmalarını beklerken şartlı tahliye edilmelerine izin veren “yakala ve bırak” politikalarını sona erdirmek için harekete geçti, sınır duvarının inşasına yeniden başladı ve ilk döneminden kalma bir politika olan ve sığınmacıların davalarının işleme konması için Meksika’da beklemelerini gerektiren “Meksika’da Kal” politikasını yeniden canlandırmak için harekete geçti.

Başkan ayrıca “ordunun ABD’nin toprak bütünlüğünün korunmasındaki rolünü netleştirmek” için bir emir yayınladı.

Trump ilgili kurumları, güvenli olduğundan endişe duyulan ülkelerin vatandaşlarının girişinin askıya alınması için tavsiyelerde bulunmaya yönlendirdi ve mültecilerin yeniden yerleştirilmesini en az dört ay süreyle askıya aldı.

Ayrıca sığınma hakkını daha da kısıtlamak, bir dizi uyuşturucu kartelini yabancı terör örgütü olarak tanımlamak ve başsavcıya kolluk kuvvetlerinin öldürülmesi ve kayıtsız göçmenler tarafından işlenen ölümcül suçlar için idam cezası talep etme talimatı vermek için harekete geçti.

DEI’ye ve ‘trans’ programlarına karşı savaş

İç cepheye odaklanan bir başka emir de, hükümet genelinde işe alım uygulamalarında ve topluluk programlarında DEI’yi (çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık) teşvik eden programları hedefliyor.

Trump ayrıca transseksüel ve ‘non-binary’ bireyleri tanıyan programları geri almak için geniş bir emir imzaladı.

Trump yönetimi ayrıca, genç trans bireyleri kimliklerini reddetmeye ikna etmeyi amaçlayan bir uygulama olan “dönüşüm terapisi” üzerindeki kısıtlamaları da kaldırmaya çalışacak.

Latin Amerika ve Küba’ya ‘maksimum baskı’ başlıyor

Trump yönetimi, Başkan Joe Biden’ın görev süresinin sonuna doğru verdiği erteleme kararını tersine çevirerek Küba’yı hızla ABD hükümetinin “terörizmin devlet destekçileri” listesine geri aldı.

Donald Trump’ın, Biden yönetiminin adadaki siyasi tutukluların serbest bırakılmasına yönelik bir anlaşmanın parçası olarak Küba’ya uzattığı zeytin dalını iptal etme sözü vermesi nedeniyle, Trump’ın bu açıklamayı yapması bekleniyordu.

Trump’ın bu adımı, yönetiminin Küba’ya karşı, görevdeki ilk döneminin bir özelliği olan düşmanca tavrını sürdüreceğine işaret ediyor.

Yeni Dışişleri Bakanı Marco Rubio, onay oturumu sırasında yönetimin Küba’nın terör listesinden çıkarılmasını geri almayı ve adaya diğer kısıtlamaları yeniden getirmeyi planladığını söylemişti.

Beyaz Saray pazartesi günü ayrıca ilk Trump yönetimi sırasında oluşturulan “kısıtlı kuruluşlar” listesini de yeniledi. Birçoğu Küba hükümetine bağlı olan bu Kübalı kuruluşlar, ABD yasaları uyarınca belirli finansal işlemlerden men ediliyor.

Küba Devlet Başkanı Miguel Díaz-Canel bir Facebook paylaşımında bu hareketleri “küstahlık ve gerçeği hiçe sayma” olarak nitelendirdi ve “Halkımızın meşru ve asil davası galip gelecek ve biz bir kez daha başaracağız,” dedi.

Küba Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez Parrilla da meydan okudu ve “Zarar verecek ama halkımızın kesin kararlılığını bastıramayacak,” dedi.

Trump yönetiminin, Biden yönetiminin Helms-Burton Yasasının, Kübalı sürgünlerin Küba Devrimi sırasında el konulan mülk ve varlıklar için Havana’ya karşı dava açmalarına izin vermek üzere tasarlanan fakat o zamandan beri çoğunlukla çok uluslu şirketler tarafından kullanılan Başlık III’ü askıya alma kararını tersine çevirmemesi dikkat çekici.

Bir dizi kararnameyi imzaladıktan sonra Oval Ofis’te konuşan Trump’a, Latin Amerika ve Brezilya ile ilişkiler soruldu ve başkan da ilişkilerin “harika olması gerektiğini” söyledi.

Öte yandan Trump, “Onların bize ihtiyacı bizim onlara ihtiyacımızdan çok daha fazla. Bizim onlara ihtiyacımız yok. Onların bize ihtiyacı var. Herkesin bize ihtiyacı var,” dedi.

Sembolik ‘Amerikan milliyetçiliği’ emirleri

Trump’ın yeni basın sekreteri tarafından sosyal medyada duyurulan ve Meksika Körfezinin adını “Amerika Körfezi” olarak değiştirmeyi ve eski Başkan Barack Obama’nın 2015 yılında Alaska’daki yerli gruplarına saygı göstergesi olarak Denali adını verdiği Alaska’nın en yüksek zirvesine McKinley Dağı adını geri vermeyi içeren iki hamle de dahil olmak üzere, Trump’ın hamlelerinin çoğu dikkat çekmeyi ve kendi tabanına hitap etmeyi amaçlıyor gibi görünüyor.

Trump’ın kapsamlı başkanlık emirlerinden hangilerinin anında etki yaratacağı, hangilerinin tamamen sembolik olduğu ve Kongre ya da mahkemelerin etkilerini sınırlayıp sınırlayamayacağı henüz bilinmiyor.

ABD saatiyle 21.00 itibariyle Trump düzinelerce başkanlık emrini imzalamıştı.

Öte yandan ilk gün yayınlanan bazı emirlerin, yeni başkanın müttefiklerinin Yemin Günü öncesinde vaat ettikleri “gök gürültülü günlerin” gerisinde kaldığı anlaşılıyor.

Gümrük vergisi konusunda şimdilik ‘dağ fare doğurdu’

Örneğin yakın zamanda ithalata yüzde 100’e varan gümrük vergileri getirme sözü vermesine rağmen Trump, yabancı ülkelere herhangi bir yeni gümrük vergisi getirmeden sadece federal kurumları ticaret açıklarını ve adil olmayan ticaret ve döviz uygulamalarını araştırmaya ve ele almaya yönlendiren bir emir yayınladı.

Emir, Çin’in yanı sıra Kanada ve Meksika’yı da değerlendirmeye tabi tutuyor ama pek çok ülkenin korktuğu gibi tüm ülkeler için geçerli bir temel tarife ya da belirli ticaret ortaklarına gümrük vergisi getirmiyor.

Bu durum, Trump’ın kasım ayında yasadışı göçü ve ABD’ye fentanil akışını engellemek amacıyla göreve geldiği ilk gün Meksika ve Kanada’ya yüzde 25 gümrük vergisi uygulama vaadiyle çelişiyor.

Bu kararın, Trump’ın seçim kampanyası sırasında ana hatlarını çizdiği, tüm ithalatlara yüzde 10 ila 20 gümrük vergisi, Çin’den ithal edilen mallara yüzde 60 veya daha yüksek gümrük vergisi uygulanması ve gelir vergisinin gümrük vergileriyle değiştirilmesini de içeren “şahin” gümrük tarifesi politikasının destekçilerini kızdırması muhtemel.

Pazartesi günü erken saatlerde Kongre Binası Rotunda’da konuşan Trump, “rekor düzeydeki enflasyonu yenme ve maliyetleri ve fiyatları hızla düşürme” sözü verdi fakat çevre düzenlemelerini geri almak ve fosil yakıt çıkarımını artırmak dışında yönetiminin bunu nasıl başaracağı konusunda ayrıntı vermedi.

Trump ayrıca Panama hükümetinin uluslararası hukuka göre mümkün olmadığını söylediği Panama Kanalını “geri alma” sözü verdi.

Amerika

ABD’nin borç yükü uzun vadeli tahvillerden kaçışa neden oluyor

Yayınlanma

Yatırımcılar, ABD’nin artan borç yükünün dünyanın en önemli pazarlarından birinin cazibesini gölgelemesi nedeniyle, uzun vadeli ABD tahvil fonlarından kaçıyor.

EPFR verilerine dayanan Financial Times (FT) hesaplamalarına göre, devlet ve şirket borçlarını kapsayan uzun vadeli ABD tahvil fonlarından ikinci çeyrekteki net çıkışlar şu ana kadar yaklaşık 11 milyar dolara ulaştı.

İkinci çeyrekteki bu çıkış, 2020’nin başındaki şiddetli piyasa türbülansından bu yana en ağır çıkış olarak kayıtlara geçecek ve önceki 12 çeyrekteki ortalama 20 milyar dolarlık girişlerin ardından güçlü bir değişim işaret ediyor.

Kurumsal yatırımcılar tarafından yaygın olarak kullanılan uzun vadeli tahvil fonlarından yapılan itfa işlemleri, Amerika’nın borç geleceğine ilişkin endişelerin arttığı bir dönemde gerçekleşiyor. Fon akışları, devasa ABD tahvil piyasasının sadece küçük bir bölümünü yansıtıyor, fakat yatırımcı duyarlılığının bir göstergesi niteliğinde.

Tahvil odaklı yatırım şirketi DoubleLine’dan Bill Campbell, fon akışlarına atıfta bulunarak, “Bu, çok daha büyük bir sorunun belirtisi. Yurt içinde ve yabancı yatırımcı topluluğu arasında, Hazine tahvillerinin uzun vadeli kısmına sahip olma konusunda büyük endişe var,” dedi.

Kongrede görüşülmekte olan Başkan Donald Trump’ın “büyük ve harika” vergi tasarısının, bağımsız analistlere göre önümüzdeki on yıl içinde ABD’nin borç tutarına trilyonlarca dolar ekleyeceği ve bu durumun Hazineyi büyük miktarda tahvil satmaya zorlayacağı tahmin ediliyor.

Beyaz Saray ise gümrük vergileri ve daha yüksek büyümenin borç yükünü azaltacağını savunuyor.

Aynı zamanda, piyasa katılımcıları, tahvil yatırımcıları için en büyük belalardan biri olan enflasyonu körüklemek için yönetimin başlıca ticaret ortaklarına uygulayacağı gümrük vergilerine hazırlık yapıyor.

Goldman Sachs’ın baş kredi stratejisti Lotfi Karoui, bu çıkışın “mali sürdürülebilirliğin uzun vadeli görünümüne ilişkin endişeleri yansıttığını” söyledi.

Varlık yönetimi şirketi PGIM’in küresel tahvil başkanı Robert Tipp, Fed’in %2’lik enflasyon hedefine atıfta bulunarak, “Enflasyonun hâlâ hedefin üzerinde olduğu ve gözle görülür bir şekilde devlet arzının yüksek olduğu, dalgalı bir ortam var. Bu durum, getiri eğrisinin uzun vadeli kısmında tedirginlik ve genel bir huzursuzluk yaratıyor,” dedi.

Uzun vadeli tahviller enflasyona özellikle duyarlıdır, çünkü fiyatlardaki yüksek büyüme, uzun vadede ödenen sabit faiz ödemelerinin değerini eritir.

Bloomberg’in geniş endeksine göre, bu tedirginlik, uzun vadeli ABD tahvillerinin fiyat performansına da yansıdı. Bu tahviller, Trump’ın nisan ayında yaptığı gümrük vergisi açıklamalarının piyasaları sarsmasının ardından, bu çeyrekte yaklaşık %1 değer kaybetti.

Buna karşılık, EPFR rakamlarına göre, yakın vadede vadesi dolacak ABD tahvillerini elinde bulunduran fonlara para akışı devam etti ve bu çeyrekte kısa vadeli stratejilere 39 milyar dolardan fazla para akışı oldu.

Fed’in bu yıl şimdiye kadar kısa vadeli faizleri yüksek seviyelerde tutması nedeniyle, bu fonlar cazip getiriler sağlıyor.

Okumaya Devam Et

Amerika

Dolar 3 yılın en düşük seviyesine geriledi

Yayınlanma

Donald Trump’ın Fed Başkanı Jerome Powell’ın halefini erken açıklamayı düşündüğü haberinin ardından dolar üç yılın en düşük seviyesine geriledi.

ABD Başkanı, Powell ile defalarca çatışmış ve merkez bankası başkanını faiz indiriminde çok yavaş olmakla suçlayarak salı günü yaptığı son açıklamasında onu “çok aptal” olarak nitelendirmişti.

Powell’ın başkanlık görevi önümüzdeki Mayıs 2025’e kadar 11 ay daha sürecek ve geleneksel olarak halefinin adı üç veya dört ay önceden açıklanıyor.

Fakat Wall Street Journal, Trump’ın Powell’ın yerine geçecek kişiyi eylül veya ekim ayında seçip açıklamayı düşündüğünü bildirdi.

Bu haber üzerine dolar, diğer para birimlerinden oluşan sepet karşısında %0,5 değer kaybederek Mart 2022’nin başından bu yana en düşük seviyesine geriledi.

WSJ, Trump’ın Powell ve Fed’e yönelik hayal kırıklığı göz önüne alındığında, halefinin bu yaz erken saatlerde açıklanabileceğini bildirdi. Fed, Trump’ın faiz indirim çağrılarına direniyor.

Fed başkanının erken açıklanması, Trump’ın seçeceği kişinin faiz oranlarının gidişatına ilişkin beklentileri etkilemesine olanak tanıyabilir ve bu da Powell’ın görev süresinin son aylarında zayıflamasına neden olabilir.

Trump, Powell’a defalarca küçümseyle yaklaştı ve geçen hafta merkez bankasının faiz kararını açıklamadan önce onu “aptal” olarak nitelendirdi.

Başkan çarşamba günü Lahey’de düzenlenen NATO zirvesinde düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin Powell’ın halefini seçip seçmediğini sorması üzerine, “Seçeceğim üç veya dört kişi var,” dedi.

Trump’ın eski Fed yöneticisi Kevin Warsh, Ulusal Ekonomi Konseyi direktörü Kevin Hassett ve ABD Hazine Bakanı Scott Bessent’i düşündüğü bildiriliyor.

Trump daha önce Powell hakkında, “Akıllı biri değil, politikacı bir adam, ama ülkeye bir servete mal oluyor,” demişti.

Powell’a yönelik saldırıları ve Fed’in para politikasını gevşetmesi yönündeki çağrıları, merkez bankasının bağımsızlığı konusunda soru işaretleri yarattı.

Okumaya Devam Et

Amerika

ABD istihbaratı: İran’ın nükleer tesisleri yok edildi

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump’ın üst düzey istihbarat yetkililerinden ikisi, yeni istihbarat bilgilerine göre İran’ın nükleer tesislerinin hafta sonu ABD hava saldırılarında “yok edildiğini” ileri sürdü.

CIA Direktörü John Ratcliffe ve Ulusal İstihbarat Direktörü (DNI) Tulsi Gabbard, saldırıların İran’ın nükleer programını önemli ölçüde geriletmediğine dair hükümetin ön değerlendirmesine ilişkin medya haberlerine karşı yönetimin gün boyu süren yoğun çabalarını pekiştiren açıklamalarını birkaç saat arayla yayınladılar.

Gabbard, X’te yaptığı açıklamada, “Yeni istihbarat, @POTUS’un [ABD Başkanı] defalarca belirttiği şeyi doğruluyor: İran’ın nükleer tesisleri yok edildi,” dedi.

Ratcliffe, yaklaşık iki saat sonra sosyal medyada kendi açıklamasının bir görüntüsünü paylaştı. Ratcliffe açıklamasında, “Güvenilir istihbarat kaynakları, İran’ın nükleer programının son saldırılarda ciddi şekilde hasar gördüğünü gösteriyor,” dedi.

Bu bilgilerin, “tarihsel olarak güvenilir ve doğru bir kaynak/yöntemden elde edilen yeni istihbarat bilgilerini” de içerdiğini söyleyen CIA şefi, ellerindeki istihbaratın İran’ın birkaç önemli nükleer tesisinin tahrip edildiğini ve yıllar içinde yeniden inşa edilmesi gerektiğini gösterdiğini savundu.

Ratcliffe, ajansın konuyla ilgili “güvenilir kaynaklardan elde edilen bilgileri” toplamaya devam ettiğini de ekledi.

Ne Gabbard ne de Ratcliffe istihbarat hakkında daha fazla ayrıntı veya istihbaratın ne zaman elde edildiğine dair ayrıntılar verdi. Fakat DNI sözcüsü Olivia Coleman daha sonra Gabbard’ın bahsettiği istihbaratın ABD kaynaklı olduğunu söyledi.

POLITICO’ya konuşan eski bir CIA analisti, kurumun direktörünün bir basın açıklamasında analitik bir değerlendirme yayınlamasının “son derece olağandışı” olduğunu söyledi. 

Ne var ki hassas istihbarat süreçlerini tartışmak için isminin açıklanmaması koşuluyla konuşan bu kişi, açıklamanın herhangi bir kaynak veya yöntemi ifşa etmiş olma ihtimalinin düşük olduğunu söyledi.

Savunma İstihbarat Ajansının (DIA) daha önceki değerlendirmesi salı günü CNN ve diğer medya kuruluşları tarafından yayınlanmıştı. Değerlendirmede, saldırıların ülkenin nükleer programının temel bileşenlerini yok etmediği ve muhtemelen sadece birkaç ay geciktirdiği belirtilmişti.

DIA çarşamba günü yaptığı açıklamada, bulgularının kesin olmadığını vurguladı.

DIA yaptığı açıklamada, “Bu, kesin bir sonuç değil, ön ve güvenilirliği düşük bir değerlendirmedir. Ek istihbarat elde edildikçe değerlendirme daha da netleşecektir. Bize en iyi göstergeyi sağlayacak olan fiziksel tesisleri henüz inceleyemedik,” dedi.

DIA’in değerlendirmesinin sızdırılması Trump’ı öfkelendirdi. Çarşamba günü, ilk haberi yazan CNN muhabirlerinden birine yönelik öfkeli bir mesaj yayınladı ve İran’ın nükleer tesislerinin “yok edildiği” iddiasını yineledi.

Gabbard da gönderisinde “propaganda medyasını” eleştirdi.

Çarşamba günü Hollanda’da düzenlenen NATO zirvesinde yaklaşık bir saat süren basın toplantısında Trump’ın yanında duran Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Savunma Bakanı Pete Hegseth de sırayla DIA raporunun bulgularını ve medyanın bu konudaki haberlerini öfkeyle reddettiler.

Hegseth bir noktada, “Bombaların yıkıcı olmadığını söyleyenler, sadece başkanı ve başarılı görevi baltalamaya çalışıyor,” diye suçladı. Savunma Bakanı ayrıca gazetecilere, Pentagon ve FBI’ın gizli raporun nasıl sızdırıldığını araştırdığını söyledi.

İsrailli yetkililer de Trump’ı savundu. İsrail Başbakanlığı çarşamba günü İsrail Atom Enerjisi Komisyonunun yaptığı açıklamayı yayınladı. Açıklamada, ABD hava saldırıları ve İsrail’in saldırılarının birleşik etkisinin “İran’ın nükleer silah geliştirme kabiliyetini yıllarca geriye götürdüğü” öne sürüldü.

Biden yönetimi sırasında Orta Doğu’dan sorumlu savunma bakan yardımcısı olarak görev yapan Daniel Shapiro, ilk değerlendirmelere fazla güvenilmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Shapiro, “Bu tesislere çok ciddi zarar vermiş olma ihtimali yüksek, ancak verileri ve gerçek bilgileri beklemeliyiz,” dedi. Shapiro, istihbarat teşkilatının böyle bir saldırının etkisine ilişkin kesin bir sonuca varmasının normalde birkaç hafta süreceğini tahmin etti.

Çarşamba akşamı Truth Social’da yaptığı bir paylaşımda Trump, yönetimin saldırıların yol açtığı hasara ilişkin daha fazla bilgiyi yakında paylaşabileceğini ima etti.

Trump, Pentagon şefi Hegseth’in bugün (26 Haziran) “ilginç ve reddedilemez” bir basın toplantısı düzenleyeceğini söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English