Bizi Takip Edin

Asya

Çin, stratejik mineraller için devlet fonlarını artırıyor

Yayınlanma

Çin, ABD ile rekabetin kızıştığı bir dönemde yerli madenlerin aranmasına yönelik devlet desteğini artırıyor.

Financial Times’ın resmi duyurular üzerine yaptığı bir analize göre, geçtiğimiz yıl Çin’in Sincan gibi en çok kaynak üreten bölgeleri de dahil olmak üzere 34 eyalet düzeyindeki hükümetinin en az yarısı, maden aramaları için artan sübvansiyonlar ya da genişletilmiş erişim ilan etti.

Finansman artışı, dünyanın stratejik mineralleri üzerindeki kontrolün ABD ve Çin arasında bir parlama noktası olarak ortaya çıkmasıyla geldi. Diğer yandan iki süper güç yarı iletkenler, elektrikli araçlar, robotik ve füzeler gibi ileri teknolojiler için gereken kaynaklar üzerinde rekabet ediyor.

Çin Doğal Kaynaklar Bakanlığı jeolojik keşif ve yönetim departmanı direktörü Xiong Zili bu yıl gazetecilere verdiği demeçte, “Maden aramalarında bir dizi büyük atılım gerçekleştirilerek, önemli endüstriyel zincirlerin ve tedarik zincirlerinin güvenliğini sağlama ve dış çevresel belirsizliklere yanıt verme yeteneği önemli ölçüde artırıldı” dedi.

Yeni maden arama planının yerli enerji kaynaklarını ve “stratejik” mineralleri artırmaya odaklandığını da sözlerine ekledi

Çin, ABD Jeoloji Araştırmaları tarafından takip edilen 44 kritik mineralden 30’unun dünyadaki en büyük üreticisi konumunda.

Pekin’in sektör üzerindeki hakimiyetini kırmak isteyen ABD Başkanı Donald Trump, ocak ayında Beyaz Saray’a dönüşünden bu yana yerli madenciliğin yanı sıra Grönland, Ukrayna ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti de dahil olmak üzere yurtdışındaki kritik madenlere erişime öncelik verdi.

Xi Jinping ise, 2012 yılında iktidardaki Çin Komünist Partisi’nin lideri olduğundan beri Çin’in bilim ve teknolojide kendine güvenmesine ve kendi kendine yetebilme kabiliyetinin geliştirilmesine odaklandı.

ABD ile gerilimin tırmandığı bir dönemde bu çaba daha da zorunlu hale geldi ve Xi tedarik zincirlerini güçlendirmeye, gelişmiş imalat ve yeni gelişen yüksek teknolojiye öncelik vermeye yöneldi.

Pekin’in maden tedarik zincirleri, ABD ile olan ticaret ve teknoloji savaşında kritik bir jeopolitik kaldıraç noktası. Hükümet 2022’den bu yana jeolojik keşif yatırımlarına yılda 100 milyar Rmb’den (13,8 milyar $) fazla kaynak ayırarak son on yılın en yüksek üç yıllık dönemini geçirdi.

Çin ayrıca geçtiğimiz yıl, ABD’nin Çin’e teknoloji ihracatını kısıtlamasına karşılık olarak, galyum, germanyum, antimon, grafit ve tungsten dahil olmak üzere birçoğu çip üretimi için hayati önem taşıyan stratejik minerallerin ihracatı üzerindeki kontrolü sıkılaştırdı.

Pekin merkezli danışmanlık şirketi Trivium China’nın müdür yardımcısı Cory Combs, Çin’in emtia piyasası döngülerinden “bağımsız olarak” yerli madencilik sektörüne sübvansiyonlar, vergi teşvikleri ve diğer türden destekler sağladığını söyledi.

Financial Times’a konulan Combs, “Piyasa açısından bakıldığında bu bir savurganlık. Ancak siyasi ve ekonomik güvenlik anlamında hiç de savurgan değil, maliyetine değer. Pekin’e göre para tek amaç değil” değerlendirmesini yaptı.

Asya

Japon şirketleri, ABD’nin gümrük vergilerinden 28 milyar dolarlık darbe alabilir

Yayınlanma

Japonya’nın en büyük şirketleri, Trump yönetimi tarafından planlanan gümrük vergilerinin yıllık karlarını on milyarlarca dolar azaltabileceğini ve ABD’de bir resesyon olması durumunda etkisinin daha da büyük olabileceğini açıkladı. Financial Times‘ın mevcut tam yıl kazanç sezonundaki şirket tahminlerine dayanan hesaplamalarına göre, Japon devleri Toyota, Sony ve Mizuho gibi şirketler toplamda 4 trilyon yen (27,6 milyar dolar) kadar zarar görebilir.

“Aşırı belirsizlik” gerekçesiyle tahminlerde bulunmayı reddeden birçok şirket ve henüz raporlarını açıklamayanlar da olduğu için bu rakam daha da yükselebilir.

Analistler, önde gelen sanayi gruplarının yöneticilerinin gümrük vergilerinin büyük bir etki yaratacağını bildirmeleriyle, ülkenin müzakerecileri üzerinde vergilerin düşürülmesi için bir anlaşma sağlanması yönündeki baskıların arttığını belirtiyor.

Nikkei Asia‘nın edindiği bilgiye göre, Japonya’nın baş müzakerecisi Ryosei Akazawa, Trump yönetiminin muhataplarıyla üçüncü tur görüşmeler için cuma günü ABD’ye gidiyor. Bu ay dördüncü ziyaretin de yapılması düşünülüyor.

Japonya’nın Ekonomi ve Maliye Bakanı Akazawa, tarifelerin yeniden değerlendirilmesini, başka bir deyişle kaldırılmasını şiddetle talep eden tutumumuzda herhangi bir değişiklik yok” dedi.

Japon otomobil şirketleri ile çelik ve alüminyum üreticileri, ABD’nin ithalatına uygulanan %25’lik gümrük vergisine tabi iken, diğer sektörlerde ise Başkan Donald Trump’ın “karşılıklı” gümrük vergileri kapsamında ürünlerine %24’lük vergi uygulanıyor.

En çok otomotiv endüstrisi etkilendi

Japonya’nın en büyük ihracat sektörü olan otomotiv endüstrisi, bu vergilerden en çok etkilenen sektör. 2023 yılında Japonya, ABD’ye 40 milyar dolardan fazla değerde 1,5 milyon araç sevk etti. Otomobil üreticileri, gümrük vergilerinden de etkilenen Meksika ve Kanada’dan ABD’ye çok sayıda araç ve parça sevk ediyor.

Honda’nın CEO’su Toshihiro Mibe, “Gümrük vergisi politikalarının etkisi çok büyük” dedi. Honda, 650 milyar yen (4,5 milyar dolar) ek maliyet öngörerek 2030 yılına kadar yatırım planlarını 3 trilyon yen (20 milyar dolar) azaltarak 7 trilyon yene düşürdü.

Toyota, nisan ve mayıs aylarında 1,2 milyar dolarlık bir etki öngörerek en çok etkilenen şirket oldu.

Kazançlar, ABD’de üretimi yerelleştirme yönündeki on yıllardır süren çabalara ve birçok şirketin potansiyel zararı rakamlarla ifade etmemesine rağmen, Japonya’nın geri kalanında da büyük kırılganlıklar olduğunu ortaya koydu.

Hala US Steel’i 15 milyar dolara satın almaya çalışan ve gümrük vergilerinin etkisini tahmin etmeyi reddeden Nippon Steel’in başkanı Tadashi Imai, vergilerin “dolaylı etkiler de dahil olmak üzere, yurt içi ve yurt dışı çelik endüstrisi üzerinde muazzam bir etki yaratmasının beklendiğini” söyledi.

Birçok şirket, fiyatları artırarak veya üretimin daha fazlasını ABD’ye kaydırarak etkiyi hafifletmek için önlemler alabileceklerini belirtti.

Yıllardır rekabetçi fiyatlı ekskavatörleri nedeniyle Trump’ın öfkesinin hedefi olan Komatsu’nun başkanı Takuya Imayoshi, “Orta ve uzun vadede, ürün tedarik kaynağını değiştirmek ve gümrük vergilerinin etkisini azaltmak için daha verimli hale gelmek istiyoruz” dedi.

Japon ekonomisine darbe

Gümrük vergilerinin uzun süre devam etmesi, muhtemelen çok daha büyük bir mali darbe anlamına gelecektir. Birçok şirketin yöneticileri, uygulamadaki dalgalanma ve belirsizlik nedeniyle güvenilir bir tahminde bulunamayacaklarını belirtti.

Japonya ekonomisinin daha da kötüye gitme riski de var. Cuma günü açıklanan rakamlara göre, ABD’nin gümrük vergileri ihracat rakamlarına yansımaya başlamadan önce bile, Japonya’nın Ocak-Mart döneminde GSYİH’si bir önceki çeyreğe göre negatif oldu.

Analistler, bu rakamın genel olarak piyasa beklentileriyle uyumlu olmakla birlikte, yıllık bazda %0,7’lik çeyrek daralmasının ekonominin kırılganlığını ortaya koyduğunu belirtti.

Japonya’nın ABD ile ticaret müzakereleri ilk ivmesini kaybetmiş görünüyor ve şirket yöneticileri hükümeti anlaşmaya varmak için çabalarını hızlandırmaya çağırıyor.

Nissan CEO’su Ivan Espinosa, “Dürüst olmak gerekirse, daha hızlı hareket etmelerini bekliyorum” dedi. “Mümkün olan en kısa sürede netlik kazanmamız gerekiyor” diye ekled.

Akazawa, nisan ortasında ABD ile ilk tur müzakereleri, bu ayın başında ise ikinci tur müzakereleri gerçekleştirmiş ve Hazine Bakanı Scott Bessent dahil olmak üzere yetkililerle bir araya gelmişti.  İki taraf, ayın sonlarında yoğun görüşmeler yapma konusunda mutabık kalmıştı.

Okumaya Devam Et

Asya

Çin Savunma Bakanı Singapur’daki Shangri-La Diyaloğu’na katılmayacak

Yayınlanma

Çin savunma bakanının önümüzdeki hafta Singapur’da düzenlenecek Shangri-La Diyaloğu’na katılmayacağı tahmin ediliyor. Pekin yılladır savunma bakanını Asya savunma toplantısına gönderirdi, o yüzden bu alışılmadık bir durum olacak.

Konuya yakın beş kişinin Financial Times’a aktardığına göre, Çin, Amiral Dong Jun’un düşünce kuruluşu IISS tarafından düzenlenen yıllık savunma forumuna katılmayacağını Singapur’a bildirdi.

IISS Shangri-La Diyaloğu, Asya’nın en önemli savunma toplantısıdır ve özellikle her iki tarafın da on yıldan fazla bir süredir birbirlerinin ülkelerine en üst düzey savunma yetkililerini göndermediği için, ABD ve Çin savunma bakanlarının bir araya geldiği ana forum haline gelmiştir.

Konuya yakın kaynaklar, Dong’un neden katılmayacağının belli olmadığını söyledi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 30 Mayıs’ta etkinlikte bir konuşma yapacak.

Bir kişi, Pekin’in fikrini değiştirebileceğini ancak forumdan sadece iki hafta önce bunun çok olası olmadığını söyledi.

Son yıllarda, Shangri-La Diyaloğu’na katılan Çin heyeti, ABD yetkililerinin Tayvan ve Güney Çin Denizi’nin diğer bölgelerinde Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun (PLA) giderek daha iddialı faaliyetlerini eleştirmesiyle karşı karşıya. ABD forumu, Çin’i baskı altına almak için kullanmaya çalışıyor.

Biden yönetimi sırasında Pentagon’un Hint-Pasifik işlerinden sorumlu en üst düzey yetkilisi olan Ely Ratner, “Shangri-La Diyaloğu, Çin Halk Kurtuluş Ordusu için her zaman rahatsız edici bir olaydır, çünkü orada bulunan neredeyse herkes Çin’in bir şekilde iddialı ve zorlayıcı davranışlarına maruz kalmaktadır” dedi.

Bir ABD’li yetkili, Pentagon’a Dong’un katılmayacağına dair bir bilgi verilmediğini söyledi. ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth’in etkinlikte konuşma yapması bekleniyor. Çin’in ABD büyükelçiliği yorum talebine yanıt vermedi.

Dong’un olası yokluğu, Başkan Xi Jinping’in PLA’yı yöneten altı üyeli Merkez Askeri Komisyonu’ndaki üst düzey subayları yolsuzlukla soruşturma kapsamında tasfiye etmeye devam ettiği bir dönemde geliyor.

Financial Times geçen ay, Xi’nin PLA’nın iki numaralı generali General He Weidong’u, başka bir merkezi komisyon üyesi olan Amiral Miao Hua’yı görevden aldıktan altı ay sonra görevden aldığını bildirmişti.

FT geçen yıl Dong’un da soruşturulduğunu, ancak görevinde kaldığını bildirmişti. Dong’un davasına yakın iki kişi, Dong’un ilk soruşturmadan geçtiğini ancak aklanmış gibi göründüğünü söyledi.

Amerikan Girişim Enstitüsü’nün Asya güvenlik uzmanı Zack Cooper, ABD başkanının ticaret savaşından önce bile Çin’in Singapur’daki forumu, kendini Güneydoğu Asya ülkeleri için daha güvenilir bir ortak olarak gösterme amacıyla değerlendirdiği söyledi.

Cooper, “Hegseth’in katılıp katılmayacağına dair sorular dolaşırken, ABD’nin geri çekilme olasılığı bu yılki toplantının ana gündem maddesi olabilirdi. Ancak şimdi Hegseth katılıyor, Dong ise katılmıyor” dedi. “Çin, kendisini bölgedeki daha güvenilir ve angaje büyük güç olarak gösterme fırsatını kaçırmış görünüyor” diye ekledi.

Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun, daha düşük düzeyli bir savunma yetkilisinin başkanlığında bir heyet göndermesi bekleniyor.

Okumaya Devam Et

Asya

Güvenlik izinleri iptal edilen Türk şirketi Çelebi, Hindistan hükümetine dava açtı

Yayınlanma

Hindistan’ın dokuz havalimanında yer hizmetleri sunan Türk şirketi Çelebi, güvenlik izninin iptal edilmesi nedeniyle hükümeti dava etti. Şirket, kararın “keyfi, mantıksız ve usulüne uygun olmadığını” iddia ediyor.

Çelebi Holding’in mahkemeye sunduğu belgelerde, şirketin güvenlik izninin Kasım 2022’de beş yıl süreyle yenilendiği ve 3 bin 791 çalışanının tek tek güvenlik kontrolünden geçirilerek izin aldığı belirtiliyor. Ancak Hindistan ile Pakistan arasında gerginliğin tırmanması ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İslamabad’a desteğini yinelemesi üzerine Hindistan’da hükümetin tavrı ve halkın duyarlılığı değişti ve Türkiye ile ticari ve turistik ilişkilerin boykot edilmesi çağrısı yapıldı.

Türk şirketinin Hindistan’daki faaliyetlerine karşı Hint medyasında ve sosyal medyada kampanya yürütüldü.

Perşembe günü, Hindistan Sivil Havacılık Güvenliği Bürosu, Çelebi Airport Services India ve Çelebi Delhi Cargo Terminal Management’ın tüm çalışanlarının izinlerini derhal iptal ederek şirketlerin faaliyetlerini durdurdu. Düzenleyici kurum, ulusal güvenlik endişelerini gerekçe gösterdi. Çalışanlar, havaalanı operasyonlarının devamı için diğer yer hizmetleri şirketlerine atandı.

Çelebi, özel bir şirket olduğu ve Türk hükümeti tarafından kontrol edilmeyen, yüzde 65 hissesi küresel mavi çip yatırımcılara ait bir kuruluş olduğu için, Ankara’nın jeopolitik bağlantılarından bağımsız olarak faaliyetlerine devam etmesine izin verilmesi gerektiğini savunuyor. Şirket ayrıca, hükümet kararının ulusal güvenliğe yaptığı “belirsiz” atıfları ve gerekçesinin yetersiz olduğunu eleştirdi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English