Diplomasi
Trump’ın gümrük vergileri sonrası Çin ürünleri Rusya pazarına mı yönelecek?

ABD’nin Çin mallarına yönelik yüksek gümrük vergileri uygulama kararı, Çin’in ihracatını Rusya gibi BRICS ülkelerine yönlendirmesi ihtimalini artırdı. Uzmanlar, ABD pazarının daralmasıyla Çin’in yaklaşık 350 milyar dolarlık ihracat kaybını telafi etmek için yeni pazarlar arayacağını, ancak Rusya ve diğer BRICS ülkelerinin pazar kapasitesinin sınırlı olduğunu belirtiyor. Bu durumun Rusya ekonomisine etkileri tartışılırken, bazı uzmanlar artan rekabetin enflasyonu düşürebileceğini, bazıları ise etkinin sınırlı kalacağını öngörüyor.
ABD, bugünden itibaren Çin dahil onlarca ülkeye karşı “karşılıklı” ithalat vergileri uygulamaya başladı.
Bu kapsamda Çin mallarının ABD’ye ithalatında yüzde 54 vergi uygulanacak.
ABD Başkanı Donald Trump, Pekin’in Amerikan mallarına yüzde 34’lük misilleme vergisi planından vazgeçmemesi halinde 9 Nisan’dan itibaren Çin mallarına ek yüzde 50 vergi getirme tehdidinde bulundu.
Trump’ın tehdidi gerçekleşirse, Çin ürünlerinin ABD’ye ithalatındaki toplam vergi yüzde 104’e ulaşacak (Nitekim Trump, Çin’e yönelik vergilerin bu seviyeye çıkarılmasına ilişkin belgeyi imzaladı ve vergiler 9 Nisan Moskova saatiyle 07.01’de yürürlüğe girdi).
Rus ekonomi gazetesi RBK‘ya konuşan Freedom Finance Global analisti Natalya Milçakova, Trump için Çin ile ticaret koşullarına ilişkin söylemin sertleşmesinin, örneğin TikTok’un Amerikan biriminin satışına izin verilmesi gibi konularda Çinli yetkililerden taviz koparma yöntemi olabileceğini öne sürüyor.
Ancak Milçakova, Amerikan vergisinin gerçekten yüzde 100’e çıkması durumunda, Çin’in ABD’ye bazı mal, hammadde ve malzeme tedarikini durdurabileceğini belirtiyor.
Uzman, bu durumda Çin’in, BRICS ülkelerine, özellikle de Rusya’ya mal tedarikini artırmaya başlayabileceğini ifade ediyor.
Milçakova, “Çin, Rusya’nın en büyük hammadde alıcısı olduğu için, Rusya’nın bu ithalata vergi uygulamayacağı aşikâr,” diyor.
Diğer yandan Bloomberg Economics ekonomisti Aleksandr İsakov’a göre, ABD’nin Çin mallarına yönelik mevcut (yüzde 20) ve açıklanan (yüzde 34) vergi artışları, yürürlükteki vergilerle birlikte ortalama oranı yüzde 63’e çıkaracak.
İsakov’a göre bu durum, ABD’nin Çin’den yaptığı ithalatın (2024’te yaklaşık 439 milyar dolar) önümüzdeki 24 ay içinde yüzde 80, yani yaklaşık 350 milyar dolar azalabileceği anlamına geliyor.
İsakov, “Çin için bu, GSYİH’nin yaklaşık yüzde 2’sine denk bir kayıp anlamına geliyor, ancak ihracatın yeni pazarlara yönlendirilmesi ve daha yumuşak bütçe ve para politikalarıyla iç talebin teşvik edilmesi sayesinde tam etkinin yaklaşık yüzde 1,5 olacağını tahmin ediyoruz,” diye değerlendiriyor.
Bloomberg ekonomisti, Çinli üreticilerin ihracatı BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) ülkelerine artırmayı deneyebileceğini, ancak BRICS pazarının kapasitesinin açıkça yetersiz kalacağını belirtiyor. İsakova göre, bu ülkelerin Çin’den yaptığı toplam ithalat yılda 200 milyar doların biraz üzerinde ve önümüzdeki yıllarda muhtemelen istikrarlı kalacak.
Rusya Ekonomi Okulu Profesörü Oleg Şibanov ise, ülkenin geçen sene Çin’den yaklaşık 115 milyar dolarlık mal ithal ettiğini ve bunun 2023’e göre sadece yüzde 4,1’lik bir artış olduğunu söylüyor.
Şibanov, “Elbette Çin, tüm ortak ülkelerle ek bağlantılar kurmaya çalışacaktır, ancak yönlendirilen tedariklerin ana tüketicisinin BRICS olacağını sanmıyorum,” yorumunu yapıyor.
Geçen sene Çin’in Rusya’ya mal tedariki şunları içeriyordu:
— 27 milyar dolar: Ekipman ve mekanik cihazlar;
— 25,5 milyar dolar: Taşıtlar (15,2 milyar doları binek otomobiller dahil).
Bu yılın ilk iki ayında Çin’in Rusya’ya ihracatı 14,96 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu rakam, geçen yılın aynı dönemine (16,79 milyar dolar) göre yüzde 10,9 daha az.
Aynı dönemde Çin’in tüm ülkelere ihracatı ise yıllık bazda yüzde 2,3 arttı. Bu dönemdeki ticaret hacimleri genellikle Çin Yeni Yılı’ndan etkileniyor. Ayrıca, Şubat 2024’te bir gün fazlaydı.
Şibanov, ABD pazarının yerini sadece BRICS ülkelerinin alacağını düşünmüyor. Ayrıca, Çinli tedarikçilerin 2018-2019 yıllarında olduğu gibi akışları üçüncü ülkeler üzerinden ABD’ye yönlendirmeye çalışacaklarını ekliyor.
Ulusal Uluslararası İşbirliği Koordinasyon Merkezi Başkan Yardımcısı ve Rusya Bilimler Akademisi Çin ve Modern Asya Enstitüsü Direktör Yardımcısı Pavel Kuznetsov da “Çin ile ABD arasındaki gümrük vergisi savaşının yeni turu koşullarında Çin tarafından Rusya’ya veya özellikle BRICS ülkelerine yönelik ihracatta önemli bir artış beklemiyoruz,” dedi.
Kuznetsov, Çin’in dış pazara yönelik üretim yapan tesislerin kapanmasını önlemek için ortaya çıkan fazla ihracat hacmini “yerleştirmeye” çalışacağını belirtiyor.
Uzman, “Ancak, Çin’den ABD’ye ciddi sanayi ve yüksek teknoloji ürünlerinin sabit alım fiyatlı uzun vadeli sözleşmelerle tedarik edildiğini dikkate almak gerekir. Bu nedenle, ABD topraklarındaki ek maliyetler, Çinli tedarikçilerden ziyade, Çinli fabrikalara ve ihracatçılara karşı tedarik yükümlülükleri bulunan Amerikalı kurumsal alıcıların sorunudur,” değerlendirmesini yapıyor.
Kuznetsov, ABD’de Çin ürünlerine yönelik önemli bir alternatif bulunmadığını, bu nedenle ürünlerden vazgeçilmesi yerine fiyatlarda önemli bir artış yaşanmasının beklendiğini düşünüyor.
Kuznetsov, “BRICS ülkelerinin pazarları, Amerikan tüketici pazarının yerini tutamaz,” diye kesin bir dille belirtiyor.
DTÖ Konularında Uzmanlık Merkezi Danışmanı Maksim Medvedkov da Çin’in ihracatını özellikle BRICS ülkelerine yönlendireceği fikrine katılmıyor.
Medvedkov, “En azından bu ülkelerin pazarları çok farklı olduğu için; bazıları Çin için cazip olabilir, bazıları daha az. Fakat gerçek şu ki, Çin malları Amerikan pazarından çekilir ve muhtemelen Avrupa pazarına da giremezse, bu büyük pazarlar için tasarlanan malların satışı sorunu ortaya çıkacaktır,” diyor.
Bununla beraber Opora Rossii’nin Çin’deki (Guangdong eyaleti) temsilcisi İlon Gorşeneva-Dolunts, Çin’in ABD ve AB ile olan gümrük vergisi savaşları nedeniyle ihracatını gerçekten yeniden yönlendirdiğini, ancak Rusya’nın Güneydoğu Asya, Afrika ve Latin Amerika ile birlikte sadece pazarlardan biri olduğunu düşünüyor.
Gorşeneva-Dolunts’a göre, odak noktası, Çin’in yatırım ve ticareti artırdığı BRICS+ ülkeleri, özellikle Hindistan, Brezilya ve Suudi Arabistan.
Temsilci, Rusya’ya Çin sanayi ekipmanı ve bileşenleri (Avrupalı ve Amerikalı tedarikçilerin yerini alarak), otomobil ve yedek parçaları, elektronik ve ev aletleri, giyim ve günlük tüketim malları ile yeşil teknolojilerin tedarikini artırma potansiyeli olduğunu belirtiyor.
RBK‘ya daha önce konuşan uzmanlar, Joe Biden’ın başkanlığı sırasında üçüncü ülkelerden pek çok tedarikçinin ikincil yaptırımlardan çekindiğini, ancak şimdi bu risklere karşı daha az hassas hale gelip Rusya’ya tedariki artırmaya karar verebileceklerini söylemişti.
İsakov’a göre, Amerikan ihracat pazarının potansiyel olarak daralması koşullarında, Çinli tedarikçilerin öncelikle elektronik (ABD’ye yıllık 130 milyar dolar ihracat) ve sanayi ekipmanı (100 milyar dolar) ihracatı için yeni pazarlara ihtiyacı olacak.
Şibanov ise “ABD’ye Çin’den kitlesel olarak ev elektroniği ve ekipmanı tedarik ediliyordu; bunların Rusya’da talep göreceğinin garantisi yok,” diye belirtiyor.
Teorik olarak, ucuz Çin malları akını durumunda Rus makamları koruyucu önlemler alabilir.
Medvedkov, “Evet, elbette alabilir. Rusya’nın Avrasya Ekonomi Birliği (AEB) üyesi olarak, anti-damping dahil olmak üzere geniş bir özel koruyucu önlem yelpazesi var,” diyor.
Fakat uzman, bu tür önlemlerin alınmasının zaman gerektirdiğini, birkaç aydan bir yıla kadar sürebilecek prosedürler olduğunu belirtiyor.
Medvedkov, Rusya’nın prensipte herhangi bir menşeli mal akışına hazır olması gerektiğini, zira ABD ile anlaşamayan ve başka pazarlar aramak zorunda kalacak tüm ülkelerin benzer bir durumla karşılaşacağını vurguluyor.
Şibanov da belirli sektörlerin izlenmesi ve gerekirse korunması gerektiği konusunda hemfikir.
Rusya Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina 8 Nisan’da yaptığı açıklamada, kurumun ABD’nin dünya ülkelerinden ithalata uyguladığı büyük ölçekli gümrük vergilerinin Rusya ekonomisini nasıl etkileyeceğini değerlendireceğini bildirmişti.
Nabiullina’ya göre, ana etki kanalı petrol fiyatlarındaki düşüş olabilir.
İsakov’a göre, gümrük vergisi savaşlarının BRICS ülkeleri üzerindeki etkisi eşit olmayacak: Petrol ihracatçıları (Rusya, İran) daha düşük petrol fiyatlarına uyum sağlamak zorunda kalacakken, üretimin bir kısmının Çin’den kayması sayesinde Brezilya ve Hindistan’ın üretim hacimleri üzerindeki etki sıfıra yakın olacak. (ABD’nin Brezilya’ya uyguladığı ithalat vergisi yüzde 10, Hindistan’a ise yüzde 26; yani Çin’den kayda değer ölçüde düşük).
Şibanov, Rusya için sonuçların sınırlı olacağından emin. Şibanov, “Dolar kuru 85 ruble iken bile önemli bir ithalat artışı görmüyoruz,” diyor.
9 Nisan itibarıyla resmi kur dolar başına 85,5 ruble olarak belirlendi, yani ruble yıl başındaki 101,7 ruble seviyesinden bu yana önemli ölçüde güçlendi.
Bunun yanı sıra T-Investments Baş Ekonomisti Sofya Donets, potansiyel Çin tedarik artışının iyi olduğu görüşünde.
Donets, “Çin ihracatını Rusya’ya zorla sokmayacak. Eğer Rusya’ya gelirse, rekabet edecektir. Rekabet ederse, bunu fiyatta yapacaktır,” diye konuştu.
Uzman, fiyat rekabetindeki herhangi bir artışın enflasyon için olumlu olduğunu belirtiyor. Ruble kuru veya enflasyon açısından büyük riskler görmüyor.
Donets genel olarak bunun piyasayı güçlü bir şekilde değiştireceğini söylemenin mümkün olmadığı görüşünde.
Donets, “Zira Rusya’ya yapılan ithalat oldukça çeşitlendirilmiş bir pazar. Yüzde 50 yatırım, yüzde 50 tüketim malları; bunların içinde çok sayıda elektronik, teknik ürün var ama genel olarak oldukça geniş bir mal yelpazesi söz konusu. Yani bu yine de bir talep pazarı, tüketici pazarı, alıcı pazarı [tedarikçinin kendi koşullarını, fiyat dahil olmak üzere dikte ettiği bir pazar değil],” diye açıklıyor.
Başka bir deyişle, Rusya’nın yeni Çin ürünleriyle “dolup taşmasının” pek muhtemel olmadığını, özellikle de alıcının şu anda (hem maaş artışlarının yavaşlaması hem de pahalı kredi —hem tüketici hem de yatırım kredisi— nedeniyle) “oldukça temkinli” olduğunu belirtiyor.
Ekonomist, ithal ikamesi üzerinde çalışanların ise muhtemelen bu rotayı sürdüreceklerini, çünkü ithal ikamesinin yine de başka, stratejik faktörler tarafından teşvik edildiğini düşünüyor.
Donets, “Bizi daha önce jeopolitik yaptırımlar şeklinde Çin ile yakınlaşmaya iten şey, şimdi yeni bir ivme kazanıyor; ticaret savaşlarının yeni turu bizi daha da birbirimizin kollarına itiyor. İlk turdan kesinlikle kaybetmedik. Piyasanın Çin ile eşitlikçi, ortaklık temelinde nasıl yeniden yapılandığını gördük. Yeni dalga daha ziyade etkili rekabetle ilgili,” diyerek iyimserliğini dile getiriyor.
Diplomasi
Trump ve Avrupa, Rusya’ya karşı ortak yaptırıma hazır

Donald Trump’ın, Ukrayna’da barış anlaşması sağlanması amacıyla Rusya Devlet Başkanı Putin’in müzakereleri geciktirmesi durumunda Avrupa ülkeleriyle birlikte Moskova’ya yeni yaptırımlar uygulamaya hazır olduğu bildirildi.
Bloomberg‘in Avrupalı yetkililere dayandırdığı haberine göre, Donald Trump son haftalarda Ukrayna’da bir barış anlaşmasına varılması amacıyla Avrupalı ülkelerle eylemlerini daha aktif bir şekilde koordine ediyor.
Habere göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in müzakereleri “daha fazla geciktirmesi” durumunda Batılı ülkeler, Rusya üzerinde ek baskı oluşturmak için ortak tedbirler alabilir.
Trump, kamuoyuna yaptığı açıklamalarda Avrupalı devletlerin temsilcileri kadar sert bir tutum sergilemese de, eylemlerde daha fazla uyum gözleniyor.
Cumartesi günü Almanya, Fransa, Birleşik Krallık ve Polonya liderleri Kiev’i ziyaret ederek Vladimir Zelenskiy’e desteklerini göstermiş ve Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırılarını durdurmaması hâlinde pazartesi günü yeni yaptırımların hazırlıklarına başlanacağını belirterek Putin’e fiili bir ültimatom vermişti.
Konuya aşina bir Avrupalı yetkili Bloomberg‘e, Trump’ın onların açıklamasını onayladığını ve özel görüşmelerde ek yaptırımlar uygulamak gerekse bile onlarla birlikte hareket edeceğini belirttiğini söyledi.
Başka bir üst düzey Avrupalı yetkili pazar günü ajansa verdiği demeçte, Avrupalı liderlerin Rusya’nın pazartesi gününden itibaren ateşkese uymasını talep ettiğini; saldırıların devam etmesi durumunda Avrupa ve ABD’den kararlı bir yanıtla karşılaşacağını söyledi. Yetkili, ABD’nin bu pozisyonu tamamen desteklediğini de sözlerine ekledi.
Avrupalıların ve Kiev’in ABD’nin desteğini alarak 12 Mayıs’tan itibaren 30 günlük ateşkese razı olma çağrısının ardından Putin, Ukrayna ile İstanbul’da “ön koşulsuz” olarak müzakerelerin yeniden başlatılmasını önerdi.
Rus heyetinin yapısı hakkında henüz bir bilgi verilmedi. Zelenskiy ise Trump’ın Kiev’e Moskova ile barış diyaloğu başlatma çağrısının ardından 15 Mayıs’ta Rusya ile görüşmek üzere İstanbul’a gitme kararı aldı.
Trump, kendi sosyal medya platformu Truth Social’da yaptığı paylaşımda, “Putin ateşkes anlaşması yapmak istemiyor, ancak kanlı katliamın bir şekilde sona ermesini görüşmek üzere perşembe günü Türkiye’de buluşmak istiyor. Ukrayna bunu derhal kabul etmeli,” ifadelerini kullandı.
Trump’a göre bu görüşme, tarafların prensipte bir barış anlaşması yapmaya hazır olup olmadıklarını ortaya çıkaracak ve eğer değillerse, “Avrupalı liderler ve ABD durumun nasıl olduğunu bilecek ve buna göre hareket edebilecekler.”
Trump’ın müttefiki ABD’li senatör Lindsey Graham, mayıs ayı başında yaptığı açıklamada, Kongre’deki her iki partinin de Rusya’dan petrol, petrol ürünleri, gaz veya uranyum alan ülkelere yönelik ithalata yüzde 500’lük gümrük vergileri de dâhil olmak üzere Rusya’ya karşı “diş gıcırdatan” yeni yaptırımlar getirilmesini öngören bir yasa tasarısını desteklediğini belirtti.
Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı David Lammy, ülkesinin pazartesi günü yeni yaptırımlar açıklamayı planladığını duyurdu. Lammy, bu açıklamayı Londra’da düzenlenecek olan önde gelen Avrupa ülkeleri güvenlik bakanları toplantısında yapacak.
Rusya’dan Putin’in Kiev’e ön koşulsuz müzakere teklifine dair yorumlar
Diplomasi
Küresel piyasalar ABD-Çin anlaşmasını olumlu karşıladı

ABD ve Çin, ticaret müzakereleri sonucunda daha önce uygulamaya konan gümrük vergilerini 90 gün süreyle en aza indirme kararı aldı. Anlaşmanın 14 Mayıs 2025’te yürürlüğe gireceği duyurulurken, haber küresel piyasalarda ve dolar üzerinde önemli hareketlenmelere yol açtı.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Çin arasında yürütülen ticaret müzakereleri sonucunda, iki ülke daha önce uygulamaya koydukları gümrük vergilerini 90 gün süreyle en düşük seviyeye çekme konusunda anlaştı.
Beyaz Saray’ın internet sitesinde yayımlanan resmi belgeye göre, anlaşma bu yıl 14 Mayıs’ta yürürlüğe girecek.
Bloomberg‘in aktardığına göre, bu anlaşma kapsamında ABD, Çin’den ithal edilen ürünlere uyguladığı gümrük vergilerini yüzde 145’ten yüzde 30’a indirecek. Çin ise ABD ürünlerine uyguladığı vergileri yüzde 125’ten yüzde 10’a düşürecek.
Piyasalar anlaşmaya tepki gösterdi
ABD ve Çin’in gümrük vergilerini düşürme kararı, Amerikan borsalarında yükselişle karşılandı. Türkiye saati ile 10.37 itibarıyla piyasa verileri şu şekildeydi:
— S&P 500 vadeli kontratları yüzde 2,82 artışla 5 bin 819,5 puana yükseldi.
— Dow Jones vadeli kontratları yüzde 2,22 değer kazanarak 42 bin 164,9 puana ulaştı.
— NASDAQ 100 vadeli kontratları ise yüzde 3,65’lik artışla 20 bin 794,4 puana çıktı.
Müzakerelerin olumlu sonuçlandığı haberinin ardından altın fiyatları düşüşünü hızlandırdı. Türkiye saati ile 10.27’de değerli metal ons başına yüzde 3,52 düşüşle 3222,9 dolardan işlem görüyordu.
Petrol fiyatları ise yükselişe geçti. Türkiye saati ile 10.11’deki verilere göre, ICE borsasında Brent tipi petrolün varil fiyatı yüzde 3,74 artarak 66,3 dolara kadar çıktı.
DXY dolar endeksi yüzde 1,26’lık bir sıçrama yaparak 101,691 puana ulaştı ve 10 Nisan’dan bu yana en yüksek seviyesini gördü. DXY dolar endeksi, ABD’nin başlıca ticaret ortaklarının para birimlerine (avro, yen, İngiliz sterlini, Kanada doları, İsveç kronu ve İsviçre frangı) karşı Amerikan dolarının değerini gösteriyor.
Bloomberg‘e göre, hafta sonu yayımlanan ABD-Çin müzakerelerine ilişkin haber başlıklarına verilen ilk temkinli tepki, döviz piyasasında keskin bir yeniden değerlendirmeye dönüştü.
Bloomberg Dollar Spot Index yüzde 0,7 artarak 14 Nisan’dan bu yana en yüksek seviyesine ulaşırken, avro yüzde 1,1 düşüşle 1,1122 dolara geriledi ve yılın en kötü gününü yaşama yolunda ilerledi.
Ajans, bu durumun Avrupa para birimi için kritik bir an olduğunu, zira kilit bir destek bölgesini kırdığını ve yılın ilerleyen dönemlerinde 1,15 hatta 1,20 doların üzerine çıkmayı hedefleyen hedge fonlarının pozisyonlarını sorgulattığını belirtti.
Asya ve Avrupa piyasaları da yükseliş gösterdi. 12 Mayıs’ta Hang Seng endeksi yüzde 2,98 artışla kapanırken, Çin’in CSI 300 endeksi yüzde 1,16 değer kazandı. Saat 11.48 itibarıyla İngiltere’nin FTSE endeksi yüzde 0,49, Fransa’nın CAC 40 endeksi ise yüzde 1,2 artış gösteriyordu.
Beyaz Saray’ın internet sitesinde yayımlanan ortak açıklamada, “Yukarıda belirtilen eylemlerin yerine getirilmesinin ardından taraflar, ekonomik ve ticari ilişkiler hakkındaki görüşmelere devam etmek için bir mekanizma oluşturacaktır,” denildi.
ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, “Hiçbir taraf ilişkilerin kopmasını istemiyor, biz gerçekten ticaret istiyoruz. Daha dengeli bir ticaret istiyoruz. Sanırım her iki taraf da bu hedefe ulaşmaya çalışıyor,” diye konuştu.
Bloomberg, piyasaların müzakerelerdeki ilerleme haberine yükselişle yanıt vermesine rağmen, geçmişin detaylı bir anlaşmaya varmanın, eğer mümkünse bile, uzun zaman alabileceğini gösterdiğini belirtti.
Ajans, 2018’de de her iki tarafın bir müzakere turunun ardından anlaşmazlıklarını askıya alma konusunda anlaştığını, ancak ABD’nin kısa süre sonra bu anlaşmadan çekildiğini ve bunun 18 aydan fazla süren yüksek gümrük vergilerine yol açtığını hatırlattı.
Reuters‘ın aktardığına göre, Pepperstone Kıdemli Uzmanı Michael Brown, “Bu hafta sonu müzakerelerin olası en kötü sonucu değil, kesinlikle değil, ama somut bir anlaşma da değil. Bu ilerleme, herhangi bir gümrük vergisinin askıya alınmasına, düşürülmesine veya kaldırılmasına izin veriyor mu, eğer öyleyse ne kadar süreyle?” diye sordu.
ABD Başkanı Donald Trump, 2 Nisan’da onlarca ülkeye karşı yüzde 50’ye varan gümrük vergileri uygulamaya koyduğunu duyurmuş, ancak bunlar kısa süre sonra askıya alınmıştı.
Buna karşılık Çin için uygulanan gümrük vergileri yüzde 145’e ulaşmış ve yürürlükte kalmıştı. Çin ise misilleme olarak gümrük vergilerini yüzde 125’e yükseltmişti.
Pekin, Amerikan yönetiminin eylemlerini “hatalı bir uygulama” olarak nitelendirmişti.
Washington, gümrük vergisi politikasını ticaret dengesizliklerini düzeltme ve üretimin ABD’ye kaydırılmasını teşvik etme gerekçeleriyle açıklamıştı.
Ayrıca Trump, gümrük vergilerinin uygulanmasını Çin’den ABD’ye fentanil adlı uyuşturucunun gelmesiyle ilişkilendirmişti.
Diplomasi
49 beyaz Güney Afrikalı ABD’ye göçtü

49 kişilik beyaz Güney Afrikalı grup, şubat ayında açıklanan yeni bir program kapsamında Trump yönetimi tarafından mülteci statüsü teklif edilen özel bir charter uçağıyla ABD’ye göçtü.
Güney Afrika Ulaştırma Bakanlığı sözcüsü Collen Msibi’ye göre, aileler ve küçük çocukların da bulunduğu grubun, pazartesi sabahı Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanına varması bekleniyor.
Bu kişiler, ABD Başkanı Donald Trump’ın 7 Şubat’ta Güney Afrika’nın siyahi liderliğindeki hükümetini onlara karşı “ırk ayrımcılığı” yapmakla suçlayan ve onlara Amerika’ya yerleştirme programı sunan bir başkanlık kararnamesi yayınlamasının ardından yerleştirilen ilk Afrikanerler (Güney Afrika’daki beyaz azınlık grubu).
Güney Afrika hükümeti, Afrikanerlerin zulüm gördüğü iddialarının “tamamen yanlış” olduğunu söyledi.
Trump yönetimi, diğer mülteci programlarını askıya alırken, Afganistan, Irak, Sahra altı Afrika’nın çoğu ve diğer ülkelerden gelenlerin girişini durdurarak, mahkemede itiraz edilen bir adım atmıştı.
Mülteci grupları, savaş ve doğal afetlerle harap olmuş ülkelerden gelen insanlara göre beyaz Güney Afrikalıların neden öncelik verildiğini sorguladı. ABD’de mülteci statüsü için yapılan incelemeler genellikle yıllar sürüyor.
Trump yönetimi, Güney Afrika hükümetinin Afrikanerlerin topraklarını hedef alan pozitif ayrımcılık yasaları ve yeni bir kamulaştırma yasası yoluyla ırkçı, beyaz karşıtı politikalar izlediğini söylüyor. Hükümet, bu iddiaların yanlış bilgilere dayandığını ve Afrikanerlere karşı ırkçılık olmadığını ve hiçbir toprağın kamulaştırılmadığını söylüyor, fakat tartışmalı yasa kabul edildi ve Güney Afrika’da eleştirilerin odağında yer alıyor.
Güney Afrika, Afrikanerlerin bazı kırsal topluluklarda ırkçı saldırılara maruz kaldığı yönündeki ABD iddialarını da reddediyor. Bunun yerine, Güney Afrika hükümeti, Hollanda ve Fransız sömürgecilerin torunları olan Afrikanerlerin ülkedeki “iktisadi olarak en ayrıcalıklı kesimlerden biri” olduğunu söylüyor.
Msibi, ilk Afrikaner mültecilerin Oklahoma’nın Tulsa kentinde bulunan charter şirketi Omni Air International’ın işleten bir uçuşla seyahat ettiklerini söyledi.
Güney Afrika hükümeti, bunların yerlerinin değiştirilmesinin hiçbir gerekçesi olmadığını fakat onları durdurmayacaklarını ve seçim özgürlüklerine saygı duyduklarını söyledi.
Beyaz Saray Genel Sekreter Yardımcısı Stephen Miller cuma günü gazetecilere verdiği demeçte, bu uçuşun “çok daha büyük çaplı bir yer değiştirme girişiminin” ilk adımı olacağını söyledi.
Yetkili, Güney Afrika’da Afrikanerlere olanların “mülteci programının neden oluşturulduğunun ders kitaplarındaki tanımına uyduğunu” ileri sürdü ve “Bu, korunan bir özelliğe, bu durumda ırka dayalı bir zulümdür. Bu ırk temelli bir zulümdür,” dedi.
-
Görüş1 hafta önce
Hindistan ve Pakistan savaşır mı?
-
Görüş2 hafta önce
ABD, Ukrayna’ya ihanet etti
-
Rusya5 gün önce
Rusya’da havaalanlarında toplu uçuş ertelemeleri
-
Dünya Basını2 hafta önce
Bender Abbas patlaması: Sabotaj mı kaza mı?
-
Dünya Basını2 hafta önce
The Ekonomist: Afrika’dan Göç Dünyayı Değiştirecek
-
Görüş5 gün önce
Kim kazandı?
-
Dünya Basını2 hafta önce
ABD’nin eski Asya çarı Kurt Campbell: Çin’le hesapsız bir çatışmaya girmekten kaçınılmalı
-
Ortadoğu2 hafta önce
Netanyahu: Beşar Esad yardımımızla düştü