Bizi Takip Edin

Diplomasi

Rusya, Amerika’nın ‘altın kubbesini’ nasıl aşacak?

Yayınlanma

Savunma uzmanı İgor Garnov’un Rusya’nın önde gelen diplomasi yayınlarından Vzglyad‘da yer bulan makalesi, ABD’nin mevcut füze savunma sistemlerinin (FSS) yetersizliğine ve “Altın Kubbe” adı verilen yeni bir uzay tabanlı sistem geliştirme çabalarına odaklanıyor. Garnov, Elon Musk’ın SpaceX’inin bu yeni sistemin hayata geçirilmesindeki potansiyel rolünü vurgularken, “Altın Kubbe”nin Brilliant Pebbles ve Brilliant Eyes gibi eski projelerin modern bir versiyonu olabileceğini öne sürüyor. Garnov, bu sistemin Rusya’nın kitlesel nükleer saldırısına karşı tam koruma sağlamayacağını, fakat Çin gibi diğer ülkelerin potansiyelini önemli ölçüde sınırlayabileceğini belirtiyor. Sonuç olarak Garnov, ABD’nin bu alandaki stratejik hedeflerinin Çin’e karşı koymaya yönelik olabileceği değerlendirmesini yapıyor.


Rusya, Amerika’nın ‘altın kubbesini’ nasıl aşacak?

İgor Garnov

Vzglyad

ABD’nin füze savunma sistemi (FSS), mevcut hâliyle yalnızca kıtalararası (stratejik) balistik füzelerin (KABF) savaş başlıklarını engelleyebildiği için “stratejik” olarak adlandırılıyor. Ancak bu sistem, tüm ülke toprakları için tam koruma sağlayamıyor.

Yer konuşlu GBI önleyici füzeleri kullanılarak inşa edilen bu sistem, tesadüfi (tekil) veya sınırlı saldırıyı püskürtmek üzere tasarlandı. KABF’leri engelleme kapasitesi, hedef başına iki füze harcanması durumunda en iyi ihtimalle yaklaşık yirmi hedefle sınırlı. Çoklu başlığa sahip KABF’ler için bu, 2 ila 6 füzenin savaş yüküne karşılık gelir. Fakat ABD topraklarına yönelik herhangi ciddi saldırı, yüzlerce KABF’nin yanı sıra FSS’yi aşma araçları ve çeşitli elektronik harp (EH) sistemlerini de içerecek. Amerikan FSS’nin yüzde 100 etkinlikle çalıştığı varsayılsa bile —ki bu teknik olarak imkansız— kitlesel saldırının ilk dakikalarında mühimmatını tüketerek bu kadar çok hedef karşısında yetersiz kalacak.

Deniz konuşlu SM-3 önleyici füzeleri ve kara konuşlu THAAD kompleksini stratejik FSS olarak sınıflandırmak tam olarak doğru olmaz. Bu sistemlerin görevi, orta ve ara menzilli füzeleri engellemek. Gerçek anlamda stratejik ve kitlesel saldırıyı püskürtme konusundaki yetenekleri ise sıfıra yakın.

Ancak şimdi Beyaz Saray, “Altın Kubbe” kod adlı yeni stratejik FSS’nin oluşturulmaya başlandığını duyuruyor. Bu yeni sistemin etkinliğinin çok daha yüksek olacağı belirtiliyor. Sistemin ilk taslakları şimdiden Pentagon başkanının incelemesine sunulmuş durumda.

Bu mümkün mü? Böylesine büyük ülkenin tüm topraklarını aşılmaz kalkanla kaplamak nasıl gerçekleştirilebilir? Bu soruyu yanıtlamak için ABD FSS’nin oluşturulma tarihindeki bazı anlara dönmek gerekiyor.

Reagan döneminin “Yıldız Savaşları” programı, ilgili geliştirmelerin durdurulduğuna dair açıklamalara rağmen aslında hiçbir zaman sona ermedi.

Sadece FSS sistemleri geliştirilirken ortaya konan hedefler, 1980’lerin ortalarında önde gelen süper güçlerin bile sahip olduğu teknik imkanlarla uyuşmuyordu. Kamuoyunun hafızasında daha çok fantastik projeler —nükleer pompalamalı X-ışını lazerleri, yörünge parçacık hızlandırıcıları, railgun’lar ve diğer benzeri sıra dışı tasarımlar— kaldı. Bu tür “devrimci” fikirlerin büyük çoğunluğu prototip aşamasına bile ulaşamadı. Daha “Yıldız Savaşları” programının başlangıcında, 1980’lerin ortalarında, ABD daha pratik ve nispeten basit yörünge tabanlı imha araçlarını araştırmaya yöneldi.

Böyle sistemin ilk taslak projesi Smart Rocks olarak adlandırıldı. Esasen, çok sayıda hafif önleyici füzeyle donatılmış ağır yörünge istasyonundan (sözde “garaj”) oluşuyordu. Bu konsept, savunmasız kabul edildi, çünkü böyle yörünge istasyonlarından sadece birinin bile imha edilmesi savunmada önemli gedik açıyordu. Aynı zamanda, füzelerin hafif yapılamayacağı ve uzayda yönlendirme ve manevra sistemlerinin yeniden geliştirilmesi gerektiği anlaşıldı.

İkinci proje Brilliant Pebbles adını aldı. Fikir olarak Smart Rocks programını takip ediyordu, fakat birkaç büyük savaş yörünge istasyonu yerine, yörüngeye çok sayıda önleyici füzenin bireysel kapsüller içinde yerleştirilmesini öngörüyordu. Barış zamanında bu önleyici füzeler kendi nöbet yörüngelerinde bulunacak, kitlesel saldırı tespit edildiğinde ise düşman KABF’lerini uzaya çıktıktan hemen sonra engellemeye başlayacaktı.

Brilliant Pebbles programı oldukça gerçekçiydi ancak aşırı pahalıydı. ABD topraklarını korumak için uzaya 7 binden fazla önleyici kapsül yerleştirmek gerekiyordu. O dönemde ABD Uzay Kuvvetleri ve NASA bu kapasiteye sahip değildi. Ancak bu program da tamamen rafa kaldırılmadı.

1980’lerin “Yıldız Savaşları” sadece imha araçlarının geliştirilmesiyle sınırlı değildi. En önemli bileşenlerinden biri, yeni uzay tabanlı takip ve hedef belirleme sistemleriydi. Daha sonra SBIRS olarak yeniden adlandırılan Brilliant Eyes projesinden bahsediyoruz. Bu sistem hem jeostatik yörünge (geniş alanları gözlemlemek için) hem de alçak yörünge (SBIRS LEO) versiyonlarında oluşturuluyordu.

Brilliant Pebbles gibi, SBIRS LEO programı da önemli teknik zorluklarla karşılaştı. Yine de bu program kapsamında, balistik hedefleri takip etme ve FSS unsurları için hedef belirleme yeteneğini doğrulayan çalışan prototipler inşa edildi ve test edildi. Fakat sistemin tam ölçekli konuşlandırılması yörüngede birkaç uydu değil, birkaç yüz uydu gerektiriyordu. ABD, SBIRS prototiplerinin test edildiği 2000’lerin başında bile bu tür imkanlara sahip değildi.

Ancak Amerikalı girişimci ve mühendis Elon Musk ve şirketi SpaceX’in çabaları sayesinde gözlerimizin önünde her şey yeniden değişiyor. Şirketin Starlink uydu sisteminin yörüngedeki uydu sayısı Nisan 2025 itibarıyla 5 bin 200’ü aşıyor ve toplamda 6 binden fazla uydu fırlatıldı. Planlanan tam uydu takımyıldızı en az 12 bin uydudan oluşuyor.

Starlink uydu takımyıldızının uyduları 2020 yılında uzaya yerleştirilmeye başlandı. Böylece SpaceX, her yıl 1000’den fazla karmaşık donanıma sahip uydu sistemini yörüngeye çıkardı. Aynı zamanda, bu uyduların seri üretimi, takımyıldızının iletişim ve kontrol sistemleri ile yer altyapısı unsurları da geliştirildi. Küresel, parazite dayanıklı iletişim sistemi olarak savaş alanındaki değerini Ukrayna’da bizzat gözlemliyoruz.

Karşımızda, uydu platformlarının büyük ölçekli seri üretimi ve bunların bireysel yörüngelere kitlesel olarak fırlatılması için ayarlanmış sistem bulunuyor. Bu, Brilliant Pebbles ve SBIRS LEO programlarının başarılı şekilde uygulanması için eksik olan şeydi.

Elbette, ABD’nin yeni stratejik FSS’si resmi olarak rekabetçi başvuruların değerlendirilmesi sonucunda seçilecek. Fakat 40 yıllık araştırma ve geliştirme geçmişiyle gelecekteki projenin genel mimarisi halihazırda belirlenmiş olduğundan, bu rekabeti daha çok formalite olarak değerlendirebiliriz. Yürütülen rekabetin detayları daha çok ilgili şirketler arasında finansmanın dağıtılması, sistem bileşenleri için yüklenicilerin seçilmesi ve uygulama hatlarının netleştirilmesiyle ilgili. Ayrıca, yenilikçiliği vurgulamak için isimler değiştirilecek; örneğin, SBIRS LEO şimdiden NG OPIR, yani Yeni Nesil Sürekli Kızılötesi Gözetleme Sistemi gibi gelecek vaat eden isme kavuştu. Sonuç olarak, büyük ihtimalle ABD’nin yeni FSS’si, yeni bileşen tabanı kullanılarak Brilliant Pebbles ve Brilliant Eyes’ın 2.0 sürümünün yeniden basımı olacak.

Böyle çözüm zarafetten yoksun değil. Gerekli tüm teknolojiler prototip düzeyinde zaten test edildi, geriye sadece deneysel tasarım çalışmaları ve büyük ölçekli seri üretimin organizasyonu kalıyor.

Sistemin ana savaş unsuru da mevcut; bu, şu anda GBI füze platformunda bulunan EKV kinetik önleyicisi. Dahası, burada seçenekler de mümkün. Örneğin, SM-3 için geliştirilen küçük boyutlu LEAP savaş başlığı, uzay tabanlı versiyonda ana sorunundan —geliştirildiği uçaksavar füzesinin enerjisiyle sınırlı olan kullanılan füze platformunun düşük menzili— kurtuluyor. Belki de konuşlandırılacak yörünge imha araçlarının bileşiminde her iki kinetik önleyici türü de kullanılacak: Yörüngenin orta kısmında engelleme için uzun menzilli ağır EKV ve kıtasal ABD enlemlerinde yerel olarak koruma yoğunluğunu artırmak için nispeten kısa menzilli hafif LEAP.

Brilliant Eyes ve SBIRS LEO’dan miras kalan sensör sistemi de test edildi. Seri üretime geçememesinin nedeni çok karmaşık olması değil, yüzlerce uyduyu kitlesel olarak yörüngeye çıkarma imkanlarının olmamasıydı. Starlink ağının konuşlandırılmasındaki deneyim burada tam olarak kullanılabilir.

Brilliant Pebbles tasarlandığı zamanlarda hantal ve pahalı olan taktik bilgi değişim ağı halihazırda mevcut, yani Starlink.

Tüm savaş platformları ve sensör takımyıldızını kapalı devre uydu internetine bağlamak yeterli. Bu durumda, tüm iletişim sistemi ek parazit koruma özellikleri de kazanır, zira herhangi yer tabanlı röle kullanmaz ve uydu platformlarının doğrudan görüş hattındaki yörüngelerde iletişim, EH etkisine karşı bağışık olan lazer sistemleri kullanılarak gerçekleştirilebilir. Bu tür alıcı-vericiler Starlink bünyesinde zaten test edilmiş ve seri olarak üretiliyor. Bunların gelecekteki savaş uydu platformlarına monte edilmesi basit teknik görev.

Gelecekteki “Altın Kubbe”nin büyük ihtimalle, yer tabanlı bölgesel FSS füzeleri de dahil olmak üzere başka savunma katmanları da olacak. Ancak kavramsal temeli neredeyse kesinlikle Brilliant Pebbles 2.0 fikri olacak; belki de günümüzde yapay zeka ile ilişkilendirilen modern sensörlerin ve görüntü tanıma algoritmalarının kabiliyetleri dikkate alınarak güncellenmiş hâliyle. Bileşen tabanının geliştirilmesi, sensör kompleksini ve sistemin savaş unsurlarını hafifletmeyi, 1980’lerin teknolojilerine kıyasla seri üretimlerini basitleştirmeyi ve yörüngeye fırlatılacak pakete tekil değil, onlarca uydu platformu sığdırmayı sağlayacak.

Sistemin ana avantajları seriliği, tekrarlanabilirliği ve genişletilebilirliği olacaktır. Konuşlandırmaya yüzlerce unsurla başlanabilir ve uydu takımyıldızı kademeli olarak hesaplanan gerekli 7 bin ve daha fazlasına doyurularak, modüler yapım prensibinden yararlanılarak oluşturulan FSS’nin yetenekleri planlı şekilde artırılabilir.

Bu analiz, Reuters‘ın yeni yayımladığı ve gelecekteki “Altın Kubbe”nin altyapısı için açılan ihalede ana yüklenici rolü için favorinin SpaceX şirketi olduğunu iddia eden haberle de doğrulanıyor. Haberde ayrıca Palantir ve Anduril şirketlerinden de bahsediliyor. Muhtemelen bu şirketler sensör sisteminin üretimi ve kontrol algoritmalarının geliştirilmesiyle ilgilenecek, SpaceX ise oluşturulan sistem unsurlarının yörüngeye kitlesel olarak çıkarılmasını sağlayacak. Yani “Kubbe”nin temeli yer tabanlı değil, uzay tabanlı olacak.

Böyle “Altın Kubbe” aşılamaz mı olacak? Hayır. Rusya’nın FSS’yi aşma kompleksleri mevcut hâliyle sadece sahte hedefleri ve parazit oluşturucuları değil, aynı zamanda FSS unsurlarına karşı fiziksel karşı koyma araçlarını da içeriyor. Yani kitlesel saldırıda, hedefe ulaştırılan savaş yükünü hafifçe azaltarak hedefe giden yolu açabiliriz.

Ancak bu yol sadece nükleer kulübün seçkinleri için geçerli ve oluşturulan sistem, iyi planlanmış kitlesel nükleer saldırıya karşı güvenilir araç olarak lanse ediliyor. Fakat yetenekleri, ABD’de halihazırda konuşlandırılmış yer tabanlı FSS sistemlerini kat kat aşıyor. Ayrıca, başlangıçtan itibaren genişletilebilir sistem olarak tasarlanıyor.

Reuters, uydu takımyıldızının ilk aşamasının 400 ila 1000 yörünge platformundan oluşacağını belirtiyor. Böyle küresel kapsama ağı, yaklaşık olarak Birleşik Krallık, Hindistan, Fransa’nın balistik saldırı nükleer potansiyeline karşılık gelen 150 kadar savaş başlığını engelleyebilecek; ancak Rusya’nınkini değil. Fakat sistemin ilk aşaması bile Kuzey Kore veya İran tarafından ABD topraklarına yönelik saldırı olasılığını güvenilir şekilde engellemiyor. Starlink uydu platformlarının seri üretim hacimlerine bakılırsa, ilk aşamanın konuşlandırılma süresi iki yıl veya biraz daha fazla olarak tahmin edilebilir.

Ancak bu aşama kesinlikle son olmayacak. ABD’nin FSS hedefleri nükleer süper gücün saldırısına karşı mutlak koruma sağlamaya kadar uzanmasa da, şu anda potansiyeli 350 ila 400 savaş başlığı olarak tahmin edilen Çin’den gelebilecek olası saldırıyı tamamen engelleyebilir veya en aza indirebilir. Böyle saldırının püskürtülmesi —ki bu Çin’in sahip olduğu her şey— oluşturulan “Altın Kubbe”nin ikinci etabının hizmete girmesiyle gerçekçi hâle geliyor. Bu, beş ila yedi yıl içinde gerçekleşebilir. ABD dış politikasının değişen vektörü ışığında, orta vadede “Altın Kubbe” unsurlarının konuşlandırılması ve üretiminin kilit hedefinin büyük olasılıkla Çin’in stratejik potansiyeline karşı koymak olacağı söylenebilir.

Diplomasi

İsrail, İran ve Suriye konusunda Rusya ile gizli görüşmeler yürütmüş

Yayınlanma

İsrail’in, Tahran ile sağladığı ateşkes sırasında İran ve Suriye konusunda Rusya ile gizli müzakereler yürüttüğü iddia edildi.

İsrail devlet televizyonu KAN, Tel Aviv’in İran ve Suriye konusunda diplomatik bir çözüm bulmak için Moskova ile üst düzey temaslarını sürdürdüğünü bildirdi.

Rusya’nın İsrail ile İran arasında arabuluculuk yapma teklifinin ardından, İsrail yetkililerinin ateşkes ilanından yaklaşık bir hafta sonra Moskova ile görüşmelere başladığı bildirildi.

Raporda görüşmelerin içeriğine ilişkin ayrıntılı bilgi verilmedi.

Bu arada İsrail’in İran konusunda ABD ile daha geniş bir anlaşma arayışında olduğu da belirtiliyor.

Rapora göre, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun önümüzdeki hafta Washington’da ABD Başkanı Donald Trump ile yapacağı görüşmede bu konuyu gündeme getirmesi bekleniyor.

İsrail’in, daha önce Lübnan ile varılan anlaşmaya benzer bir çerçeve belirlemeyi hedeflediği bildirildi.

İsrail, 13 Haziran’da İran’a hava saldırıları düzenlemiş, ancak 24 Haziran’da Trump’ın ateşkes açıklaması üzerine saldırıları durdurmuştu.

İran ile ateşkesin yürürlüğe girmesinin ardından İsrailli yetkililer, “normalleşme anlaşmaları” olarak da bilinen İbrahim Anlaşmaları’nın genişletilmesini görüşüyor ve bu çabaların bir parçası olarak Suriye ile müzakerelerin sürdüğü ortaya çıktı.

ABD’li ve İsrailli yetkililer Suriye ile yapılan “normalleşme” görüşmelerini doğruladı.

İsrail: Normalleşme süreci Golan işgali devam ederken yürütülmeli

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Trump ve Zelenskiy telefonda, ABD’nin silah teslimatını durdurmasını görüşecek

Yayınlanma

Planlamaya yakın kaynaklara göre, Donald Trump ve Volodimir Zelenskiy’nin cuma günü yapacakları telefon görüşmesinde, ABD’nin Kiev’e bazı önemli silah teslimatlarını ani durdurma kararını görüşmeleri bekleniyor. Financial Times’a göre, kaynaklar, Ukrayna cumhurbaşkanının gelecekteki olası silah satışlarını da gündeme getireceğini belirtti.

Ukrayna, Pentagon’un birkaç gelişmiş silah sisteminin teslimatını durdurma kararını beklenmedik bir şekilde öğrenmesinin ardından çarşamba günü üst düzey bir ABD diplomatını çağırdı. Zelenskiy, Trump’ın “çok güzel” olarak nitelendirdiği geçen haftaki NATO zirvesi sırasında yapılan bir toplantıda da dahil olmak üzere, ABD’den Patriot savunma füzeleri satın almak için lobi faaliyetleri yürütüyor.

Rusya, geçen hafta sonu savaşın en büyük hava saldırısını içeren yaz taarruzunu yoğunlaştırırken, Ukrayna Polonya’da tutulan silahların teslimatının durdurulmasından endişe duydu. Zelenskiy, Rus insansız hava araçları ve füzelere karşı savunma amacıyla 15 milyar dolar karşılığında 10 Patriot sistemi satın almak istediğini söyledi.

Trump, NATO zirvesi sırasında Kiev’e Patriot füze savunma sistemleri satmayı düşüneceğini belirtti, ancak stokların az olduğunu söyledi. Savunma Bakanlığı sözcüsü Sean Parnell çarşamba günü yaptığı açıklamada, teslimatların durdurulmasının “ABD’nin askeri yardımının savunma önceliklerimizle uyumlu olmasını sağlamak için” yapılan “kapasite gözden geçirme” sonrasında geldiğini söyledi.

Planlamaya yakın ve kamuoyuna açıklama yapma yetkisi olmadığı için ismini vermek istemeyen kaynaklar, toplantının zamanının değişebileceğini belirtti.

Beyaz Saray ve Ukrayna cumhurbaşkanlığı, planlanan görüşmeyle ilgili yorum taleplerine yanıt vermedi.

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sybiha, Çarşamba günü ABD’nin geçici büyükelçisi John Ginkel’i dışişleri bakanlığına çağırarak ABD’nin askeri yardımının önemini vurguladı.

Pentagon, yetkililerin kritik seviyeye düştüğünü söylediği kendi stokları konusunda endişeli. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte çarşamba günü Fox News’e, Washington’un rezervlerini dikkatli bir şekilde yönetme ihtiyacını anladığını, ancak Ukrayna’nın “alabileceği tüm desteğe ihtiyaç duyduğunu” söyledi.

Washington’da bazı milletvekilleri ve eski diplomatlar, Pentagon’u Ukrayna’ya taahhüt edilen silahları durdurduğu için eleştirdi.

ABD ve Ukrayna’nın üst düzey yetkililerine göre, askıya alınan sevkiyatlar arasında Patriot önleme füzeleri, Stinger hava savunma sistemleri, güdümlü top mermileri ve F-16 ve Nasam’lar tarafından kullanılan mühimmat yer alıyor.

100’den fazla Hellfire füzesi, uzun menzilli hassas saldırılar için yaklaşık 250 GMLRS mermisi ve AT4 fırlatıcı gibi tanksavar sistemleri de askıya alındı. Bazı silahların teslimatı devam etti.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Çin, Trump’ın Vietnam ile yaptığı ticaret anlaşmasına sert tepki gösterdi

Yayınlanma

Çin, ABD başkanının üçüncü ülkelerle yaptığı gümrük vergisi müzakerelerini, Çin’in ihracatını frenlemek için kullandığına dair endişeler nedeniyle, ABD-Vietnam ticaret anlaşmasına sert tepki gösterdi.

Vietnam ile yapılan anlaşma, Hanoi’nin ihracatına uygulanan gümrük vergilerini tehdit edilen yüzde 46’dan yüzde 20’ye düşürüyor, ancak malların “trans-nakliyesi”ne yüzde 40’lık bir vergi uygulamasını sürdürüyor. Bu verginin, Çin’in ABD’ye yeniden ihracatını hedef aldığı düşünülüyor.

Çarşamba günü açıklanan anlaşma, Başkan Donald Trump’ın 2 Nisan’da “kurtuluş günü” gümrük vergisi artışlarını açıklamasından bu yana Çin’i hedef aldığına dair ikinci anlaşma olarak görülüyor.

Mayıs ayında ABD ve İngiltere, çelik ve ilaçlar için sıkı güvenlik şartları içeren ve Çin’i İngiliz tedarik zincirlerinden çıkarmak amacıyla yapıldığına inanılan bir anlaşma imzaladı.

Çin’in önemli ticaret ortağı Vietnam ile yapılan anlaşma hakkında perşembe günü sorulan bir soruya, Pekin’de dışişleri bakanlığı, ticaret müzakerelerinin “üçüncü tarafların” çıkarlarına zarar vermemesi gerektiğini söyleyerek yanıt verdi.

Bakanlık, “İlgili müzakereler ve anlaşmalar, herhangi bir üçüncü tarafın çıkarlarını hedef almamalı veya zedelememelidir” dedi.

Trump’ın askıya aldığı “karşılıklı” gümrük vergilerinin yürürlüğe gireceği 9 Temmuz tarihinden önce, çok sayıda ülke ABD ile ticaret anlaşmaları imzalamak için yarışıyor.

Dünyanın ticarete en bağımlı ülkelerinden biri olan Vietnam, ABD’nin gümrük vergilerinden kaçınmak için hızlı hareket etmek için özellikle güçlü bir motivasyona sahipti. ABD, Vietnam’ın ihracatının yüzde 30’unu satın alıyor.

Ancak analistler, üzerinde anlaşmaya varılan nihai gümrük vergilerinin boyutu ve aktarma nakliyesine uygulanan ek verginin, Hanoi’nin anlaşmayı imzalamak için ödediği ağır bedeli yansıttığını söyledi.

Hong Kong Şehir Üniversitesi’nde uluslararası ekonomi hukuku uzmanı Julien Chaisse, “Yeni ABD-Vietnam anlaşması sadece ticaretle ilgili değil; açıkça Çin’i hedef alıyor… Mevcut ABD gümrük vergilerinden kaçınmak için genellikle Vietnam üzerinden taşınan Çin mallarının akışını engellemeyi amaçlıyor” dedi.

Financial Times’a konuşan Chaisse, “Bu, çok daha geniş bir eğilime uyuyor: ABD, ekonomik işbirliğini sıkılaştırmak ve aynı zamanda Pekin’in tedarik zinciri üzerindeki etkisini genişletmesini zorlaştırmak için Çin’e yakın ülkelerle ikili anlaşmalar yapıyor” ifadelerini kullandı.

Birçok Güneydoğu Asya ülkesi, ABD-Çin ticaret savaşı sırasında, ABD’nin gümrük vergilerinden kaçınmak isteyen Çinli şirketlere alternatif üretim ve ihracat merkezleri sunarak refah içinde yaşadı. Ancak bu “Çin artı bir” stratejisinden yararlanmak, ABD ile mal ticaretinde büyük ticaret fazlasına yol açtı.

Capital Economics’in Asya baş ekonomisti Mark Williams ve kıdemli Asya ekonomisti Gareth Leather bir notta, “Bu anlaşmadan ve daha önce İngiltere tarafından kabul edilen anlaşmadan diğer ülkeler için çıkarılacak en önemli ders, Çin ile bazı ticaret ilişkilerini kısıtlamalarının bekleneceği” dedi.

“Bu, özellikle önümüzdeki günlerde imzalanacak diğer anlaşmalarda da benzer koşullar yer alırsa, Pekin tarafından bir provokasyon olarak görülecektir” diye ekledi.

Çin Ticaret Bakanlığı perşembe günü yaptığı açıklamada, kendi aleyhine bir ticaret anlaşması imzalayan ülkelere karşı kararlı olduğunu ve hak ve çıkarlarını koruyacağını belirtti.

Analistler, Vietnam anlaşmasının yanı sıra Pekin’in çıkarlarını tehlikeye attığını düşündüğü diğer anlaşmaların da ABD-Çin ticaret müzakerelerini baltalayabileceği uyarısında bulundu. Trump geçtiğimiz günlerde Pekin ile gümrük vergileri konusunda ateşkes imzalandığını iddia etse de, Çin’in nadir toprak elementleri ihracatına getirdiği kısıtlamalar ve ABD’nin yarı iletkenler gibi ileri teknolojilere uyguladığı ihracat kontrolleri konusunda endişeler devam ediyor.

Hanoi’deki Amerikan Ticaret Odası’nın yönetici direktörü Adam Sitkoff, Vietnam’ın son tarihten önce bir anlaşma imzalamış olmasının olumlu bir işaret olduğunu ve Trump’ın bu hafta yine daha yüksek gümrük vergileriyle tehdit ettiği Japonya gibi ülkelerin durumundan kaçındığını söyledi.

Ancak Sitkoff, ABD-Vietnam anlaşmasının ayrıntılarının belirsizliğini koruduğunu kaydetti.

“Gümrük vergilerinin gerçekte ne anlama geldiğine dair daha fazla ayrıntı görmeden anlaşmanın artılarını ve eksilerini değerlendirmek zor” dedi.

Hanoi için kilit nokta, yüzde 40’lık aktarma vergisinin nasıl uygulanacağı olacak. Aktarma işlemlerini takip etmek zor ve Trump yönetimi, Vietnam ve diğer Güneydoğu Asya ülkeleriyle ticaret görüşmelerinde bu konuyu öncelikli hale getirmiş olmasına rağmen, bu uygulamayı nasıl tanımladığını açıklamadı.

Sitkoff, %20’lik gümrük vergisinin nihai miktar olup olmadığı veya mevcut vergilere ek olarak uygulanıp uygulanmayacağı ve hangi ürünlerin %40’lık vergiye tabi olacağı konusunda belirsizlik olduğunu da ekledi.

Trump’ın gümrük vergilerini erteleme süresi 9 Temmuz’da doluyor, şimdi ne olacak?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English