Bizi Takip Edin

Diplomasi

ABD ve Çin, ihracat kısıtlamalarını hafifletmek ve ateşkesi sürdürmek için anlaşmaya vardı

Yayınlanma

ABD ve Çin yetkilileri, ticaret ateşkesini yeniden rayına oturtmak ve Çin’in nadir toprak mineralleri ve mıknatıslara uyguladığı ihracat kısıtlamalarını çözmek için bir çerçeve üzerinde anlaştılar. ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick, Londra’da iki gün süren yoğun müzakerelerin ardından salı günü yaptığı açıklamada bu bilgiyi verdi.

Lutnick gazetecilere verdiği demeçte, çerçeve anlaşmasının, Çin’in kritik minerallerin ihracatına getirdiği kısıtlamalar nedeniyle aksayan misilleme gümrük vergilerini hafifletmek için geçen ay Cenevre’de varılan anlaşmaya “somut içerik” kazandırdığını söyledi. Anlaşma ayrıca, yakın zamanda yürürlüğe giren bazı ABD ihracat kısıtlamalarını da kaldıracak.

Lutnick, “Cenevre konsensüsünü ve iki başkanın görüşmesini uygulamak için bir çerçeveye vardık” dedi ve ekledi: “Fikir, geri dönüp Başkan Trump ile konuşmak ve onun onayladığından emin olmak. Onlar da geri dönüp Başkan Xi ile konuşacak ve onun onayladığından emin olacaklar. Onaylanırsa, çerçeveyi uygulayacağız.”

ABD ve Çin’in üst düzey ekonomi yetkilileri, üç haneli rakamlara ulaşan gümrük vergilerini düşüren Cenevre anlaşmasını bozma tehdidi oluşturan karşılıklı ihracat kısıtlamalarını hafifletecek bir anlaşma için bastırıyordu.

Ayrı bir brifingde, Çin Ticaret Bakan Yardımcısı Li Chenggang da, ABD ve Çin liderlerine sunulacak bir ticaret çerçevesinin üzerinde anlaşmaya varıldığını söyledi.

Li, gazetecilere verdiği demeçte, “İki taraf, 5 Haziran’daki telefon görüşmesinde iki devlet başkanının ulaştığı mutabakat ve Cenevre toplantısında varılan mutabakatın uygulanması için ilke olarak bir çerçeveye ulaştı” dedi.

Li, “Umarız, Londra toplantısında kaydedilen ilerleme, Çin ve ABD arasında güvenin güçlendirilmesine, iki ülke arasında ekonomik ve ticari bağların sağlıklı ve istikrarlı gelişimine katkı sağlar” diye ekledi.

Li, görüşmelerde ne yönde ilerleme kaydedildiğine ilişkin detay vermezken, tarafların ülke liderlerinin onayının ardından uzlaşmanın içeriğini duyurması bekleniyor.

Lutnick, Çin’in ABD’ye nadir toprak mineralleri ve mıknatıs ihracatına getirdiği kısıtlamaların çerçeve anlaşmasının “temel” bir parçası olarak çözüleceğini söyledi.

Lutnick, “Ayrıca, bu nadir topraklar gelmediğinde Amerika Birleşik Devletleri’nin uyguladığı bir dizi önlem vardı. Bunların, Başkan Trump’ın da söylediği gibi, dengeli bir şekilde kaldırılmasını beklemelisiniz” dedi.

Londra ev sahipliğinde

ABD ve Çin’in, karşılıklı tarife artışlarıyla tırmanan ticaret geriliminin çözümü için başlattığı müzakerelerin yeni turu, 9-10 Haziran’da İngiltere’nin başkenti Londra’da Buckingham Sarayı’na yürüme mesafesindeki Lancaster House adlı hükümet konağında yapıldı.

İngiltere hükümetinin 39.000 şişelik şarap mahzenine de ev sahipliği yapan tarihi mekan, iki ekonomik süper güç arasındaki görüşmeler için tarafsız bir zemin olarak İngiliz hükümeti tarafından sağlandı.

Müzakerelerde ABD tarafını Hazine Bakanı Scott Bessent, Ticaret Bakanı Howard Lutnick ve Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer, Çin tarafını ise Ekonomik İlişkilerden Sorumlu Başbakan Yardımcısı He Lifeng, Ticaret Bakanı Wang Wentao ve Uluslararası Ticaret Temsilcisi Li Li Chenggang temsil etti.

Cenevre sonrası

Londra’daki toplantı, Cenevre’de 90 günlük ateşkes anlaşmasının imzalanmasından bu yana He ve Bessent’in ilk yüz yüze görüşmesi oldu.

Yüksek riskli müzakereler, iki zorlu konunun — Çin’in ABD’ye nadir toprak ihracatı ve ABD’nin Çin’e teknoloji ihracatı kontrolleri — daha geniş kapsamlı görüşmeleri rayından çıkarmaması için başlatıldı.

Cenevre’deki ilk tur görüşmeler öncesinde Bessent, her iki tarafın birbirine uyguladığı yüksek gümrük vergilerinin ikili ticarete ambargo anlamına geldiği uyarısında bulunmuştu. Riskleri vurgulayan Çin’in ABD’ye ihracatı, mayıs ayında yıllık bazda 2020’deki pandemiden bu yana en keskin düşüşünü yaşadı.

ABD, Çin’i Cenevre’de nadir toprak elementleri ihracatındaki kısıtlamaları hafifleteceği yönündeki taahhüdünü yerine getirmediğini suçlarken, Pekin ise Washington’a teknolojiyle ilgili ihracat kontrollerini kaldırması için baskılarını artırdı. Çin, ABD’nin Cenevre toplantısının ardından yeni kısıtlamalar açıklamasına da sert tepki gösterdi.

ABD, Çin’i savunma, otomotiv ve teknoloji sektörleri için hayati önem taşıyan nadir toprak elementlerinin sevkiyatlarının onaylanmasında ayak sürmekle suçladı. Onayların yavaşlığı, ABD ve Avrupa’daki üretim tedarik zincirlerini etkiledi.

Pekin ise Washington’u, Huawei çiplerinin küresel olarak kullanılmasına ilişkin yeni uyarılar yayınlayarak, Çinli şirketlere çip tasarım yazılımı satışını durdurarak ve Çinli öğrencilerin vizelerini iptal ederek Cenevre anlaşmasını “ciddi şekilde ihlal etmekle” suçladı.

Pazartesi günü, üst düzey bir Beyaz Saray yetkilisi, Pekin’in nadir toprak elementlerinin ihracatını hızlandırmayı kabul etmesi halinde Trump’ın Çin’e çip satışındaki kısıtlamaları hafifletebileceğini belirtti.

Bu, Joe Biden yönetiminin, Çin’in ABD teknolojisini elde etme kabiliyetini kısıtlamak için “küçük bahçe, yüksek çit” olarak adlandırdığı yaklaşımı uygulamasından önemli bir politika değişikliği anlamına gelir.

Diplomasi

Almanya ile Fransa arasındaki yeni nesil savaş uçağı sorunu sürüyor

Yayınlanma

Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Avrupa’nın yeni nesil savaş uçağı programına desteğini yineledi, fakat projenin yapısı konusunda Fransa ile devam eden gerginliği kabul etti.

Berlin’de NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile birlikte konuşan Merz, 2040 yılına kadar mevcut savaş uçağı filosunu yenilemek için başlatılan milyarlarca avroluk bir girişim olan Gelecek Savaş Hava Sistemi (FCAS) konusunda Paris ve Madrid ile yapılan geçmiş anlaşmalara bağlı olduğunu söyledi.

Merz, “FCAS ile ilgili olarak Fransa ve İspanya ile yaptığımız anlaşmalara kesinlikle bağlı kalmak istiyorum,” diyerek, bunu “Avrupa savunması için iyi bir proje” olarak nitelendirdi ve Almanya’nın operasyonel gereksinimlerini karşılamak için “bu tür uçaklara ihtiyaç olduğunu” ekledi.

Merz’in açıklamaları, Fransız sanayi oyuncularının programın temel unsuru olan yeni nesil savaş uçağı projesinin yüzde 80’ini talep etmesiyle Berlin ve Paris arasında gerginliğin tırmandığı bir dönemde geldi. Bu talep, Alman sanayi ve hükümetinde endişe yarattı.

Merz çarşamba günü, sınır ötesi anlaşmazlıkların hâlâ çözülmediğini kabul etti. Şansölye, “Fransa’da yapılan görüşmeler” olarak nitelendirdiği konuyla ilgili olarak, “Bu konuyu önümüzdeki birkaç ay içinde kesin olarak netleştirmeye karar verdik. Bu konsorsiyumun yapısı konusunda farklı görüşler hâlâ çözülmedi,” diye ekledi.

Merz’in açıklamaları, POLITICO’nun Almanya’nın bu girişimdeki başlıca endüstri ortağı olan Airbus’ın, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un bu ayın sonunda Berlin’i ziyaret etmeden önce siyasi bir yeniden düzenleme yapılmazsa projenin çökebileceği uyarısında bulunmak için şansölye ile görüşme talep ettiğini bildirmesinden sonra FCAS hakkında yaptığı ilk kamuoyu açıklaması oldu.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Parlamento komitesi: İran, İngiltere için ‘kalıcı bir tehdit’

Yayınlanma

İngiltere parlamentosunun istihbarat ve güvenlik komitesi, İran’ın İngiltere için “kalıcı ve öngörülemez” bir risk oluşturduğu uyarısında bulundu.

Geçen yılki genel seçimler nedeniyle yayınlanması ertelenen İran güvenlik raporu, İngiliz hükümetini Tahran’ın etkisine karşı önlemleri güçlendirmeye çağırdı.

Komite başkanı Lord Beamish, “İran, Birleşik Krallık, Birleşik Krallık vatandaşları ve Birleşik Krallık’ın çıkarları için geniş kapsamlı, kalıcı ve öngörülemez bir tehdit oluşturmaktadır,” iddiasında bulundu.

Beamish, İran’ın devlet politikası aracı olarak “suikastı kullanmaya istekli olduğunu” göz önünde bulundurarak, Birleşik Krallık’ta bulunan muhaliflere ve rejim karşıtlarına yönelik fiziksel tehdidin keskin artışından “özellikle endişe duyduklarını” ekledi.

Raporda, 2022’nin başından bu yana İran’ın Birleşik Krallık’ta yaşayan kişilere yönelik tehditlerinde “önemli bir artış” olduğu ve bu tehditlerin “İngiliz vatandaşlarına veya Birleşik Krallık’ta yaşayan kişilere yönelik 15 cinayet veya kaçırma girişimini” içerdiği belirtildi.

Raporda, “Bu tehdit, muhaliflere ve rejim muhaliflerine yoğun bir şekilde odaklanıyor. Birleşik Krallık’taki Yahudi ve İsrail çıkarlarına yönelik tehdit de artıyor,” denildi ve saldırıların çoğunun “üçüncü taraf ajanlar” aracılığıyla gerçekleştirildiği öne sürüldü.

Raporda, “İran, Birleşik Krallık’taki muhalif, Yahudi ve İsrail hedeflerine yönelik saldırıları Birleşik Krallık’a yönelik saldırılar olarak görmüyor,” denildi.

Rapor, İngiliz hükümetini ve uluslararası ortaklarını, bu tür saldırıların aslında Birleşik Krallık’a yönelik saldırılar olduğunu ve uygun şekilde yanıtlanacağını İran’a her fırsatta açıkça belirtmeye teşvik ettiğini duyurdu.

Raporda, İran’ın “gizli yabancı nüfuz”u izlemek için İngiliz hükümetinin yeni kayıt defterinde Rusya ile birlikte en üst sıraya yerleştirilmesinden kısa bir süre sonra yayınlandı.

Komite, 7 Ekim Aksa Tufanı operasyonu ve ardından Orta Doğu’da çıkan çatışmalardan önce, Ağustos 2021’den Ağustos 2023’e kadar delil topladı.

Raporu hazırlayanlar, “Orta Doğu’daki manzaranın önemli ölçüde değiştiğini” kabul ederken, İran’ın faaliyetlerine ilişkin daha geniş bakış açısının “hâlâ geçerli olduğunu” belirtti.

Raporda, İran’ın casusluk ve siber tehditlerine karşı uyarıda bulunuldu ve Birleşik Krallık’ın “öncelikli hedef” olduğu belirtildi, fakat bu tehdidin Rusya ve Çin’in oluşturduğu tehditten “daha dar” ve “daha az sofistike” olduğu ifade edildi.

Raporda, hükümetin İran tehdidine daha uzun vadeli bir yaklaşım benimsemesi tavsiye edildi ve acil krizlere yanıt olarak hükümetin çok fazla “yangın söndürme” faaliyetinde bulunduğu belirtildi.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Lavrov ve Rubio, Ukrayna, İran ve Suriye’yi görüştü

Yayınlanma

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Malezya’nın başkentinde bir araya geldi. Görüşmede Ukrayna, İran ve Suriye’deki durum ele alınırken, Rubio, Rusya’nın Ukrayna konusunda esneklik göstermemesinden duyulan hayal kırıklığını iletti.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Malezya’nın başkentinde gerçekleştirdikleri görüşmede Ukrayna, İran ve Suriye’deki durum başta olmak üzere bir dizi uluslararası sorunu ele aldı.

ABD tarafı, Rusya’nın Ukrayna meselesindeki tutumundan duyduğu rahatsızlığı dile getirirken, Rusya ise iki ülke arasında doğrudan uçuşların yeniden başlatılmasını gündeme getirdi.

Görüşmenin ardından açıklama yapan ABD Dışişleri Bakanı Rubio, Lavrov ile yaptığı görüşmenin “önemli ve samimi” olduğunu belirtti.

Rubio, Başkan Donald Trump’ın, Rus tarafının Ukrayna ihtilafının çözümünde esneklik göstermemesinden dolayı hayal kırıklığına uğradığını Lavrov’a ilettiğini söyledi.

Rubio, “Bu çatışmanın nasıl sona erebileceğini belirleyen bir yol haritasına ihtiyacımız var,” diye konuştu.

Moskova’dan işbirliği ve hava bağlantısının yeniden kurulması vurgusu

Rusya Dışişleri Bakanlığından yapılan resmi açıklamada ise görüşmenin, çatışma durumlarına barışçıl çözümler bulma ve Rusya-ABD iktisadi ve insani işbirliğini yeniden tesis etme yönündeki karşılıklı niyeti teyit ettiği vurgulandı.

Açıklamada, Rusya ile ABD arasında doğrudan hava bağlantısının yeniden kurulmasının bu sürece katkı sağlayabileceği ifade edildi.

Bakanlık, “İkili diplomatik misyonların işleyişinin normalleştirilmesi için daha fazla çalışmanın önemi vurgulandı,” ifadelerine yer verdi.

Açıklamanın devamında Moskova, “Rusya ve ABD dışişleri bakanlıkları arasındaki yapıcı ve karşılıklı saygıya dayalı diyalog, karşılıklı çıkar sağlayan ve genişleyen bir dizi konuda devam edecektir,” mesajını verdi.

ABD’den Rusya’nın enerji sektörünü hedef alan yeni yaptırım hamlesi

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English