Bizi Takip Edin

AVRUPA

AB dışişleri bakanları Budapeşte’de değil Brüksel’de toplanacak

Yayınlanma

AB’nin diplomasi şefi Josep Borrell 22 Temmuz Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Macaristan’ın Ukrayna konusundaki tartışmalı “tek başına diplomatik çabalarına” bir karşı çıkış olarak, AB’nin gayri resmi dışişleri ve savunma bakanları toplantısının Budapeşte yerine Brüksel’de yapılacağını söyledi.

Pazartesi günü Brüksel’de yapılan dışişleri bakanları toplantısının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada Borrell, “Sembolik de olsa bir sinyal göndermemiz gerekiyor,” dedi ve toplantı yerinin değiştirildiğini duyurdu.

Borrell ayrıca, Macaristan’ın AB birliğine karşı konuşmak için tekrarladığı koordinasyonsuz adımların “bazı resmi sonuçları olması gerektiğini” söyledi.

Diplomasi şefi, “Fakat boykot kelimesini reddediyorum, toplantı gerçekleşecek ve Macaristan orada olacak,” diye ekledi.

Budapeşte’nin “barış diplomasisi” topun ağzında

AB ülkelerinin Macaristan ve Başbakan Viktor Orbán’ı Ukrayna, Rusya, Çin ve Florida’ya (Donald Trump’ın yaşadığı yer) yönelik kendi ilan ettiği “barış misyonları” nedeniyle kınamasının ardından böyle bir Macaristan 31 Aralık’a kadar AB Konseyi dönem başkanlığını yürütecek.

Bu adım, bazı AB üye ülkelerinin Macaristan’ın AB dönem başkanlığı sırasında Budapeşte’de planlanan gayri resmi toplantılara katılımlarını azaltacaklarını açıklamalarının ardından geldi.

Avrupa Komisyonu  geçtiğimiz hafta Komisyon üyelerinden, Orbán’ın Ukrayna konusundaki diplomatik tek başına çabalarını protesto etmek amacıyla Macaristan’ın altı aylık AB dönemi boyunca gayri resmi bakanlık toplantılarına katılmamalarını istemişti.

AB’nin gayri resmi dışişleri ve savunma bakanları toplantısı 28-30 Ağustos’ta yapılacak.

Bazı AB ülkeleri toplantının Kiev’de yapılmasını istemiş

Bazı AB diplomatlarına göre 13 üye ülke toplantının Budapeşte’de yapılmasını isterken, beşi katılmayacağını söyledi ve sekizi de kararı Borrell’e bıraktı. Hatta bazıları Borrell’in toplantıyı Budapeşte yerine sembolik olarak Kiev’de yapabileceği fikrini ortaya atmıştı. Fakat bu fikri destekleyenler azınlıkta kaldı.

Nihayetinde Slovakya ve Macaristan hariç 25 AB ülkesinin Orbán’ın girişiminin kınanmasını desteklemesi üzerine Borrell kararını uygulamaya karar verdi.

Slovakya İçişleri Bakanı Matus Sutaj Estok pazartesi günü Budapeşte’de yapılacak ayrı ve gayri resmi AB içişleri bakanları toplantısı öncesinde gazetecilere yaptığı açıklamada, “Macaristan’ı ve barış girişimini tamamen destekliyoruz,” dedi.

Macar Dışişleri Bakanı: Kendimi anaokulunda gibi hissettim

Bazı AB diplomatlarına göre, bloğun üye ülkelerinin çoğunluğu pazartesi günkü görüşmeler sırasında toplantı salonunda Macaristan Dışişleri Bakanı Péter Szijjártó’ya yönelik öfkelerini dile getirdiler.

Szijjártó toplantı sonrasında yaptığı açıklamada, “Ne kadar da harika yanıtlar verdiler. Kimsenin duygularını incitmek istemem ama kendimi bir anaokulunda gibi hissediyorum,” dedi.

Borrell toplantı sonrasında yaptığı açıklamada, Macaristan’ın AB antlaşmalarının 24.3 maddesine bağlı olduğunu ve buna göre tüm üyelerin bloğun dış politikasını “sadakat ve karşılıklı dayanışma ruhu içinde aktif ve kayıtsız şartsız” desteklemesi gerektiğini söyledi. Daha önce de bazı üye devletler tarafından atıfta bulunulan söz konusu maddenin ne “süs” ne de “boş laf” olduğunu sözlerine ekledi.

Orbán’ın eylemlerinin yasal bir ihlal anlamına gelip gelmeyeceği sorusuna cevap veren Borrell, “Bana göre, yaşananların sadık bir işbirliği eksikliği alanına ait olduğu açık,” dedi.

AVRUPA

Stonehenge’in kökenine dair gizem büyüyor

Yayınlanma

Jeologların, devasa neolitik kaya dizisi Stonehenge’in İskoçya’nın en kuzeyinden Wiltshire’a yüzlerce kilometre taşınmış olduğunu sansasyonel bir şekilde ortaya çıkarmasından haftalar sonra sunak taşının gizemi daha da derinleşti.

The Guardian’da yer alan habere göre ilgili bilim adamlarından biri tarafından “dudak uçuklatan” olarak tanımlanan bu keşif, altı ton ağırlığındaki megalitin uzun süredir inanıldığı gibi Galler’den getirilmediğini, Orkney ve Shetland adaları ile kuzeydoğu İskoç anakarasındaki bir kıyı şeridini kapsayan bir bölgedeki kumtaşı yataklarından geldiğini kesin olarak ortaya koymuştu.

Pek çok uzman, adaların zengin neolitik kültürüne ve anıt inşa etme geleneğine dayanarak en olası çıkış yerinin Orkney olduğunu varsaymıştı.

Fakat şimdi ayrı bir akademik çalışma, Orkney’in aslında sunak taşının kaynağı olmadığını ortaya çıkardı; bu da Stonehenge’in çıkış yeri için tartışmanın devam ettiği anlamına geliyor.

Geçen ay Avustralya’da yayımlanan makaleden ayrı olarak yürütülen fakat aynı bilim insanlarının yer aldığı yeni çalışmada, Orkney’in iki büyük taş çemberindeki (Stenness Taşları ve Brodgar Halkası) taşların kimyasal ve mineralojik yapısının yanı sıra Orkney adalarındaki kaya birikintilerinden alınan saha örnekleri de incelendi.

Taşınabilir X-ışınlarında tanımlanan anahtar işaretleri sunak taşınınkilerle karşılaştırıldığında, çarpıcı bir şekilde farklı oldukları görüldü ve bu da yazarları Orkney’in kaynak olamayacağı sonucuna götürdü.

Raporun başyazarı, Aberystwyth Üniversitesi’nde coğrafya ve yer bilimleri fahri profesörü olan Richard Bevins, birkaç yıl önce yapılan ilk araştırmanın Galler’den kuzey Britanya’da bilinmeyen bir yere işaret etmesinin ardından Orkney’in “bakılması gereken bariz yer” olarak göründüğünü söyledi.

Orkney ile Stonehenge arasında M.Ö. 3000 yıllarında uzun mesafeli iletişim kurulduğuna dair kapsamlı kanıtlar mevcut ve teknoloji ve kültür alanındaki bir dizi önemli yeniliğin takımadalardan kaynaklandığına inanılıyor.

Bevins gibi Avustralya liderliğindeki araştırmada yer alan, University College London’da fahri kıdemli araştırma görevlisi olan Dr. Rob Ixer da, “[Stonehenge hakkında] ne kadar çok şey öğrenirsek, o kadar tuhaflaşıyor,” diye yazdı.

Orkney’in bu kadar çabuk elenmesinin, eski kırmızı kumtaşının bulunduğu diğer bölgelerdeki araştırmaların daraltılmasına yardımcı olabileceğini söyleyen Bevins, kayanın kaynağının bir gün belirleneceği konusunda “iyimser” olduğunu da sözlerine ekledi.

Araştırmada yer almayan İskoçya Ulusal Müzeleri (NMS) tarihöncesi eski baş küratörü Alison Sheridan, yeni bulguların “hikayede ilgi çekici ilave bir beklenmedik gelişme” olduğunu söyledi.

Sheridan, “Stonehenge’deki pek çok şeyde olduğu gibi, hiçbir şey net değildir,” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya’da sanayi üretimi temmuz ayında düştü

Yayınlanma

Almanya’nın sanayi üretimi temmuz ayında beklentilerin üzerinde geriledi.

Sanayi üretimi haziran ayına kıyasla %2,4 azalarak Bloomberg anketine katılan analistlerin tahmininden daha kötü gerçekleşti. İstatistik ofisi, çoğu sektörde düşüş olmasına rağmen otomotivin ana etken olduğunu söyledi.

Almanya ekonomisi ikinci çeyrekte %0,1 oranında daralarak yıllardır süren durgunluğu nihayet geride bırakabileceğine dair umutları suya düşürdü. Volkswagen’in kendi pazarında eşi benzeri görülmemiş fabrika kapatma planları yapması da karamsarlığı artırıyor.

Perşembe günü Ifo Enstitüsü bu yıl ve gelecek yıl için tahminlerini önemli ölçüde düşürdü.

Enstitü daha önce %0,4 olan büyüme oranının 2024’te sıfıra inmesini, 2025’te ise %1,5 olan büyüme oranının sadece %0,9 olmasını bekliyor.

Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü ise daha da karamsar bir tablo çizerek bu hafta yaptığı açıklamada gayrisafi yurtiçi hasılanın 2023’teki %0,3’lük daralmanın ardından bu yıl %0,1 küçüleceğini öngördüğünü belirtti.

Avrupa Komisyonu mayıs ayında yayınladığı son ekonomik tahmininde, Almanya’nın şubat ayındaki%0,3’lük tahminine kıyasla sadece %0,1 oranında büyüyeceğini öngörmüştü.

Bu hafta başında açıklanan verilere göre Almanya’da fabrika siparişleri Temmuz ayında beklenmedik bir artış gösterdi. Yine de bu artış, büyük ölçekli siparişlerden kaynaklandı ve bu siparişler olmasaydı gösterge daha da düşecekti.

Bu arada, ticaret verileri temmuz ayında hem ihracat hem de ithalatta ekonomistlerin öngördüğü yönde bir artış olduğunu gösterdi.

Ifo’nun tahminler bölümü başkanı Timo Wollmershäuser yaptığı açıklamada, “Yapısal bir kriz yaşıyoruz. Özellikle imalat sektöründe çok az yatırım yapılıyor ve verimlilik yıllardır durgun seyrediyor,” dedi.

Analist, Almanya’nın ekonomik rahatsızlığının zayıf tüketici talebiyle daha da kötüleştiğini ve ülkenin mevcut %11,3’lük tasarruf oranının COVID-19 pandemisinden önceki on yıldaki %10,1’lik ortalamanın çok üzerinde olduğunu belirtti.

Wollmershäuser ayrıca yaşlanan nüfus, yavaşlayan dış talep ve Çin’in artan rekabeti gibi Alman ekonomisinin karşı karşıya olduğu diğer uzun vadeli zorluklara da işaret etti.

Bundesbank Başkanı Joachim Nagel salı günü yaptığı açıklamada ilkbahardaki daralmanın bir “uyandırma çağrısı” olması gerektiğini ve “mevcut şirket raporlarının belirli sektörlerin baskı altında olduğunu açıkça ortaya koyduğunu” söyledi.

İmalat sektöründeki toparlanma Almanya ekonomisini canlandırmak için kilit önem taşıyor, fakat şu ana kadar gerçek bir geri dönüş belirtisi yok. Bu da sorunlarının geçici olmaktan çok yapısal olduğu endişelerini artırıyor.

Üçüncü çeyreğin başında sıkıntı yaşayan tek ülke Almanya değildi. Bugün yayınlanan Fransız sanayi üretim rakamları da ekonomistlerin beklediği %0,3’ten daha kötü bir şekilde %0,5’lik bir daralma gösterdi. Burada da otomotiv sektöründeki üretimin keskin bir şekilde azalması etkili oldu.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Telegram kurucusu Durov, tutuklanmasıyla ilgili ilk kez konuştu: ‘Fransa’dan ayrılmaya hazırız’

Yayınlanma

Popüler mesajlaşma uygulaması Telegram’ın kurucusu Pavel Durov, Fransa’da yaşadığı tutuklanma olayıyla ilgili ilk kez açıklamalarda bulundu ve Telegram’ın Fransa’dan çekilmeye hazır olduğunu belirtti.

Durov, Paris’e varışının ardından dört gün boyunca polis tarafından sorgulandığını ve Fransız yetkililerin iddialarını ‘şaşırtıcı’ bulduğunu ifade etti.

Durov, Telegram’ın Avrupa Birliği (AB) yasalarına uyduğunu ve AB’deki taleplere yanıt veren bir temsilcisi bulunduğunu vurguladı.

Paris’te kendisiyle temas kurmanın pek çok yolu olduğunu belirten Durov, Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki (BAE) Fransız konsolosluğunu da defalarca ziyaret ettiğini söyledi.

Durov, “Bir süre önce, Fransa’daki terör tehdidiyle mücadele etmek için Telegram ile bir yardım hattı oluşturmalarına şahsen yardımcı oldum,” diye ekledi.

Bir ülkenin bir internet hizmetinden memnun olmadığı durumlarda, hizmetin CEO’sunu üçüncü şahıslar tarafından işlenen suçlarla suçlamak yerine, hizmeti hukuki yollarla dava etmesi gerektiğini savunan Durov, “Bazen bir ülkenin düzenleyici kurumu ile gizlilik ve güvenlik arasındaki doğru denge konusunda anlaşamayabiliyoruz. Böyle durumlarda o ülkeyi terk etmeye hazır oluruz,” değerlendirmesini yaptı.

Durov, daha önce de benzer durumlarla karşılaştıklarını belirterek, “Rusya, gözetimi mümkün kılmak için ‘şifreleme anahtarlarını’ teslim etmemizi talep ettiğinde, bunu reddettik ve Telegram Rusya’da yasaklandı. İran, barışçıl protestocuların kanallarını engellememizi talep ettiğinde de aynı şekilde reddettik ve Telegram İran’da yasaklandı,” ifadelerini kullandı.

Telegram’ın ilkeleriyle bağdaşmayan pazarlardan çekilmeye hazır olduğunu vurgulayan Durov, “Bunu para için yapmıyoruz,” diyerek sözlerini tamamladı.

Politico‘nun haberine göre, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da dahil olmak üzere ülkenin siyasi elitinin Telegram’ı aktif olarak kullandığı belirtiliyor.

Telegram’ın kurucusu Durov, gözaltına alınmadan önce Fransız istihbaratı ile temas kurmuş

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English