Federal Meclis istihbarat komitesi başkanı, Almanya’daki federal seçimlerin Rusya ve diğer yabancı aktörler tarafından “açık” ve “başarılı” bir şekilde manipüle edildiği iddiasında bulunarak, hükümeti AfD’nin rekor bir sonuç elde ettiği oylama üzerindeki etkisini kabul etmeye çağırdı.
Alman istihbarat servislerini denetleyen komiteye başkanlık eden Yeşiller milletvekili Konstantin von Notz, geçtiğimiz hafta sonu yapılan oylama öncesinde manipülasyon kampanyalarıyla “tam olarak kaç oyun değiştirildiğini” söylemenin imkansız olduğunu söyledi.
Financial Times’a verdiği demeçte Notz, “Bence kesin olarak söyleyebileceğimiz şey, karar alma süreci üzerinde ilgili, gayrimeşru bir etki olduğudur,” dedi.
Notz sonucun iptal edilmesi için çağrıda bulunmadığını vurguladı fakat Alman seçimlerinin halihazırda ve başarılı bir şekilde manipüle edildiğini kabul etmek zorunda olduklarını ileri sürdü.
Almanya için Alternatif (AfD) partisi, pazar günkü oylamada yaklaşık yüzde 21 oy alarak tarihi bir başarı elde etmişti. Merkez sağ Hıristiyan Demokratlar (CDU) ve Bavyera’daki kardeş partisi CSU, yüzde 28,5 ile umduklarından daha düşük bir oy oranıyla da olsa seçimi birinci sırada tamamladı.
Notz, CDU-CSU’nun neden Şansölye Olaf Scholz’un Sosyal Demokratlar, Liberaller ve Yeşiller arasında kurduğu üçlü koalisyona yönelik derin seçmen hoşnutsuzluğundan daha güçlü bir şekilde faydalanamadığını sorguladı.
Yeşil vekil, “Bence bunun, karar alma sürecinin etkilenme biçimiyle de bir ilgisi var. Aşırı sağcı ve radikal partiler tüm Batı tipi demokrasilerde güçleniyor. Ve elbette bunun bu etkiyle bir ilgisi var. Bence bu oldukça açık. Eğer hukukun üstünlüğünü ve özgürlüğümüzü korumak istiyorsak kararlı bir şekilde hareket etmeliyiz,” diye konuştu.
Milletvekili, AfD’nin solcu Die Linke (Sol Parti) ile birlikte bir sonraki parlamentoda “engelleyici bir azınlık” oluşturabilecek olmasından duyduğu endişeyi dile getirdi. Bu durum, bir sonraki hükümetin anayasayı değiştirme kabiliyetini sınırlama riski taşıyor.
Notz, “Şu anda parlamentoda gördüğümüz bu kutuplaşma, aynı zamanda gerçekleşen bu manipülasyon girişimlerinin bir sonucudur,” iddiasında bulundu.
Notz, “tüm Batı demokrasilerini etkilediğini” söylediği bu soruna kolay bir çözüm sunamayacağını söyledi ama Scholz hükümetini bu konuda daha açık konuşmadığı için eleştirdi.
Almanya’nın iç istihbarat teşkilatı BfV kampanya sırasında yabancı aktörlerin seçimleri etkileme girişimleri konusunda uyarıda bulunmuş ve içişleri bakanlığı internette dezenformasyon yaymaya yönelik “bazı belirgin girişimler” hakkında yorum yapmıştı.
Fakat Notz, hükümetin büyük resmi daha net bir şekilde ele alması gerektiğini savunarak, “Neler olduğu, ne tür kampanyalar yürütüldüğü konusunda şeffaf ve net olunmadı. Bu kitlesel olarak gerçekleşiyor; ve dünyadaki neredeyse tüm demokrasilerde. Avrupa ve Amerika’daki aşırı sağ partilerin büyük çoğunluğunun Rusya’ya yakınlığı hepimize düşünecek bir şeyler vermelidir. Çin ve Rusya yeni dünya düzenini bozmak ve demokrasileri istikrarsızlaştırmak istiyor. İşte bu yüzden saldırıya uğramamız hiç de şaşırtıcı değil,” dedi.
2022’den bu yana istihbarat komitesine başkanlık eden Von Notz, pazar günkü oylama öncesinde farklı aktörler tarafından yapılan ve Suriye, Afganistan ve Suudi Arabistan’dan gelen sığınmacılar tarafından gerçekleştirilen ve göç konusunda sert bir ulusal tartışmaya yol açan bir dizi şiddetli saldırı da dahil olmak üzere “çok çeşitli manipülasyonlara” işaret etti.
Notz bu saldırıların en azından bir kısmının siyasi İslamcılar tarafından “toplumu istikrarsızlaştırmak, kutuplaştırmak, huzursuz etmek ve bölmek” amacıyla gerçekleştirildiğini söyledi.
Ayrıca, bu ayın başlarında Avusturya polisinin partiye yapılan 2,35 milyon avroluk bir bağışla ilgili olarak kara para aklama soruşturması başlattığının ortaya çıkmasının ardından AfD’nin finansmanına ilişkin soruları da gündeme getirdi.
Bağış, daha önce ülkenin aşırı sağı için çalışmış olan Avusturya vatandaşı Gerhard Dingler adına yapılmıştı. Fakat Alman Der Spiegel dergisi ve Avusturya’nın Der Standard gazetesi Dingler’in milyarder bir Alman işadamının paravanı olarak hareket ettiğini ileri sürdü. AfD ise, Dingler tarafından paranın kendisine ait olduğuna dair güvence verildiğini söyledi.