Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

ABD tehditlerine karşı Suudi Arabistan’a tam destek

Yayınlanma

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubunun petrol üretimini düşürme kararının ardından ABD’nin baskılarına maruz kalan Suudi Arabistan’a Arap dünyasından ve Türkiye’den destek geldi.

Petrol üretimini düşürme kararı sonrası Suudi Arabistan’ı sert açıklamalarla suçlayan ve çeşitli yaptırımlarla tehdit eden Washington’a Arap dünyasından ve bölge ülkelerinden tepkiler yükseliyor. Kararı savunan ülkeler, Suudi Arabistan’ın ABD tarafından hedef haline getirilmesine de karşı çıkıyor.

Arap Ligi Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, Suudi Arabistan’ın petrol üretimini azaltma kararına “tam desteğini” dile getirirken, Riyad’a karşı başlatılan sert medya kampanyasını kınadı.

Gayt, Washington’dan gelen suçlamalara ilişkin, “Bu açıklamalar, devam eden tehlikeli zorluklar karşısında dünya ekonomisinin istikrarı için gerekli olan saf ekonomik kararları siyasallaştırmayı amaçlıyor” dedi.

Arap Parlamentosu Başkanı Adil bin Abdurrahman el-Usumi de, Suudi Arabistan’a karşı yapılan açıklamaları reddettiğini ve kınadığını açıkladı. Usumi, Arap Parlamentosu’nun Suudi Arabistan ile tam bir dayanışma içinde olduğunu, OPEC ve OPEC+ tarafından alınan kararların üye devletlerin oy birliği ile alındığını ve söz konusu kararın küresel petrol piyasasındaki arz ve taleplerin dikkate alınarak verildiğini belirtti.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha, OPEC+ kararının ardından Suudi Arabistan’ın kendisine yapılan açıklamaları reddetmesini memnuniyetle karşıladığını bildirdi.

Riyad’a destek açıklayan bir diğer isim Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita oldu. Burita, Rabat’ın Suudi Arabistan’ın tüm dış politika kararlarını desteklediğini söyledi. Burita, “Suudi Arabistan’ın dış politikası, ister diplomasi ister enerji olsun, uzun vadeli bir yol izliyor. Baskıya karşı bağışık olan rasyonel bir yaklaşım benimsiyor” diye ekledi.

Cezayir Enerji Bakanı Mohamed Arkab da, OPEC+ kararının uluslararası ekonomi ve enerji piyasasının durumu göz önüne alındığında “tamamen teknik” ihtiyaçlardan kaynaklandığını söyledi.

Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) OPEC+ kararının siyasi bir motivasyonu olmadığını vurgulayarak, karara desteklerini yinelediler.

Irak: Tehdit ve baskı politikasını reddediyoruz

Irak, OPEC+ kararına ve Suudi Arabistan’a desteğini açıklayan bir diğer ülke oldu.

Irak Dışişleri Bakanlığı Salı günü yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan’a verdiği desteği yineleyerek tehdit edici veya baskıcı herhangi bir politikayı reddettiğini söyledi.

Bakanlık, devlet haber ajansı aracılığıyla yapılan açıklamada, “bu davayla ilgili her türlü anlaşmazlığın doğal yollarla, doğrudan ve dengeli bir diyalog bağlamında çözülmesi” çağrısında bulundu.

Çavuşoğlu: Fiyatların düşmesini istiyorsanız yaptırımları kaldırın

Türkiye de Washington’ın tepkisel açıklamalarına karşı OPEC+’nın petrol üretimini düşürme kararına ve Suudi Arabistan’a destek açıklayan ülkelerden oldu.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, petrol fiyatlarına ilişkin yaptığı açıklamada, “Bir ülkenin kalkıp da Suudi Arabistan’ı tehdit ettiğini görüyoruz. Bu kabadayılık doğru değil. Kaldırın bu yaptırımları kardeşim fiyatların düşmesini istiyorsanız. Sadece bir ülkeyi (Suudi Arabistan’ı) tehdit ederek sorunu çözemezsiniz” dedi.

OPEC kararı ve ABD’nin tepkisi

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubu 5 Ekim’de Avusturya’nın başkenti Viyana’da düzenlenen toplantıda günlük petrol üretimini kasımdan itibaren 2 milyon varil azaltma kararı almıştı.

Ancak Rusya’nın Ukrayna müdahalesi sonrası yüksek petrol fiyatlarından etkilenen ülkelerin başında gelen ABD ve Avrupa, fiyatların düşürülmesi için Suudi Arabistan ve Körfez’deki diğer Arap ülkelerinin petrol üretimlerini yükseltme kararı almasını bekliyordu.

ABD Başkanı Joe Biden’ın temmuzda yaptığı Suudi Arabistan ziyaretinde Riyad yönetiminden petrol üretimini artırma talebinde bulunduğu gündeme gelmişti.

ABD ve Avrupa’nın beklentilerinin tersi yönde gelen petrol üretimini azaltma kararı, Washington yönetiminin tepkisine yol açmıştı. Beyaz Saray kararı “OPEC+’ın Rusya ile aynı safta olduğu açık” diye yorumlayarak, Suudi Arabistan’ı Ukrayna savaşında “Rusya’ya fayda sağlamakla” suçlamıştı.

Karara itiraz eden Joe Biden, ABD’nin Suudi Arabistan ile ilişkisini gözden geçireceğini söyleyerek, bu kararın krallık için belirsiz “sonuçları” olacağı tehdidinde bulundu.

Suudi Arabistan ise, kararın ekonomik gerekçelerle alındığını söyleyerek suçlamaları reddediyor.

Suudi Arabistan’ın, ABD ve Batı’nın baskılarına rağmen Rusya’nın Ukrayna müdahalesini kınamaması ilişkileri daha da gerginleştirdi.

Uzmanlar, Biden yönetimi ile başta Körfez ülkeleri olmak üzere OPEC+ arasındaki gerilimin daha da artacağı görüşünü paylaşıyor.

OPEC ülkeleri

OPEC üyesi ülkeler şöyle: Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Venezuela, İran, Irak, Libya, Kuveyt, Cezayir, Angola, Kongo, Ekvator Ginesi, Gabon, Nijerya.

2016’da OPEC’in diğer 10 petrol üreticisiyle güçlerini birleştirmesiyle kurulan OPEC+’daki 10 ülke ise şunlar: Azerbaycan, Bahreyn, Brunei, Kazakistan, Malezya, Meksika, Umman, Rusya, Güney Sudan ve Sudan.

Tüm bu ülkeler dünyadaki toplam ham petrolün üretiminin yaklaşık yüzde 40’ını üretiyor.

Suudi Arabistan ise, OPEC’teki en büyük petrol üreticisidir.

DİPLOMASİ

AB ve Ukrayna, Biden’ı 2022’de Kiev’in ‘zaferine’ engel olmakla suçluyor

Yayınlanma

Joe Biden’ın başkanlık süresi sona yaklaşırken, ABD’nin Rusya’ya karşı Ukrayna’ya 90 milyar doları aşan yardım sağlamasına rağmen, Avrupa Birliği (AB) ve Ukrayna, Amerikan başkanını kararsız davranmakla suçluyor.

Bazı Avrupalı liderlere göre bu kararsızlık, Ukrayna’nın 2022 sonbaharında Rusya ordusunu Harkov ve Herson’dan püskürtmesine rağmen savaşı kendi lehine çevirememesine neden oldu.

‘Çok az, çok geç’

Bloomberg‘in haberine göre, Biden yönetimi Ukrayna’ya yoğun bir şekilde askeri yardım sağlama konusunda çaba gösterdi ve hatta Batı menşeli uzun menzilli füzelerle Rusya topraklarına saldırılara izin verdi.

Fakat Ukraynalı yetkililer, savaş boyunca defalarca dile getirdikleri bir şikâyeti yineledi: “Çok az, çok geç.”

Bir yılı aşkın süredir devam eden savaş ve Donald Trump’ın başkanlık yarışında yükselişi, Ukrayna’yı işgal altındaki topraklardan vazgeçme veya NATO üyeliğinden yoksun bir barış anlaşmasını kabullenme gibi ihtimallerle karşı karşıya bıraktı.

Bloomberg’e konuşan Ukraynalı yetkililer, böyle bir sonucun büyük ölçüde Biden’ın aldığı ya da almadığı kararlardan kaynaklanacağını savundu.

Avrupa ne ediyor?

Letonya Dışişleri Bakanı Baiba Brazhe, ABD’nin daha erken ve daha güçlü bir şekilde silah sağlaması durumunda bunun “geniş kapsamlı sonuçları” olabileceğini, ancak “olan oldu” diyerek konuyu değerlendirdi.

2022 sonbaharında Ukrayna ordusu, Harkov ve Herson’da hızlı bir taarruz gerçekleştirerek bazı bölgeleri geri aldı. Fakat Ukrayna lideri Vladimir Zelenskiy, bu zaferlerin sürdürülebilmesi için daha fazla silah talep etti. Biden ise bu konuda tereddütlü davrandı.

Biden’ın bu temkinli yaklaşımı, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından doğrulandı. Sullivan, ABD’nin nükleer bir tırmanış riskini dikkate aldığını belirtti.

Eski İngiltere Savunma Bakanı Grant Shapps, Biden’ın Ukrayna’ya desteği konusunda genelde temkinli ve kararsız bir tutum sergilediğini, bu yüzden gerekli desteğin cephe dengelerini değiştirecek şekilde verilmediğini söyledi.

Diğer bazı Amerikalı yetkililer ise, Avrupa ülkelerinin Ukrayna’yı desteklemek ve yaptırım uygulamak konusunda yavaş davrandığını belirtti.

Örneğin, Almanya ve diğer AB ülkeleri, Ukrayna’nın NATO üyeliği konusundaki Amerikan tavrının yumuşamasına rağmen şiddetle karşı çıkmaya devam etti.

Biden’ın bir Soğuk Savaş gazisi olarak nükleer tırmanma tehdidine takıntılı hale geldiği belirtilirken, Avrupa’daki bazı liderler Biden’ın stratejisinin Ukrayna’nın yenilmesini önlemeye odaklandığını ancak zafer için gerekli yolu sunmadığını savundu.

Bu stratejinin, Ukrayna’yı uzun ve maliyetli bir çatışmanın içine çektiği iddia edildi.

Ukrayna’da kamuoyu yoklamaları: Halk, Rusya ile müzakereler hakkında ne düşünüyor?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Trump’tan AB’ye gümrük tarifesi tehdidi

Yayınlanma

ABD’nin yeni başkanı Donald Trump, AB’yi “büyük ölçekli” miktarlarda ABD petrol ve doğalgazını satın almayı taahhüt etmemesi halinde gümrük vergileriyle karşı karşıya kalacağı konusunda uyardı.

Trump cuma günü Truth Social platformunda yayınladığı mesajda, “Avrupa Birliği’ne, ABD ile aralarındaki muazzam açığı petrol ve doğalgazımızı büyük ölçekte satın alarak kapatmaları gerektiğini söyledim. Aksi takdirde, her şekilde TARİFELER!!!” diye yazdı.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen kasım ayında yaptığı açıklamada AB’nin ABD’den daha fazla sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) almayı değerlendirebileceğini söylemişti.

Leyen gazetecilere verdiği demeçte, “Rusya’dan hâlâ çok miktarda LNG alıyoruz ve neden bunu bizim için daha ucuz olan ve enerji fiyatlarımızı düşüren Amerikan LNG’si ile değiştirmeyelim?” diye sormuştu.

Financial Times’a (FT) konuşan bir AB yetkilisi, “Leyen’in tam da bunu yapma olasılığını ima ettiği göz önüne alındığında, bu bir ‘tehdit’ olarak tuhaf görünüyor,” dedi.

ABD halihazırda Avrupa’nın en büyük LNG tedarikçisi konumunda, fakat Rusya’dan yapılan ithalat ikinci sıradaki yerini koruyor.

Trump, Çin menşeli olmayan tüm ithalata yüzde 20’ye varan genel bir gümrük vergisi uygulama tehdidinde bulunuyor.

Geçtiğimiz ay Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde, Avrupa’nın siyasi liderlerini gümrük vergileri konusunda Trump ile işbirliği yapmaya ve ABD’de üretilen daha fazla ürünü satın almaya çağırmıştı.

Trump’ın ilk başkanlığı sırasında, dönemin Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, ticaret savaşı tehditlerini engellemek için daha fazla ABD gazı satın almayı teklif etmişti.

Uluslararası petrol göstergesi Brent ham petrol fiyatları cuma günü yüzde 0,4 düşüşle varil başına 72,61 dolar oldu. West Texas Intermediate vadeli işlemleri de yüzde 0,4 düşüşle varil başına 69,14 dolardan işlem gördü.

ABD dünyanın en büyük ham petrol üreticisi ve en büyük sıvılaştırılmış doğalgaz ihracatçısı. Aralarında AB ve Vietnam’ın da bulunduğu LNG alıcıları, kısmen gümrük vergisi tehdidini caydırmak için ABD’den daha fazla yakıt satın almayı şimdiden konuşmaya başladılar.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

ABD’den Türkiye Gazprombank yaptırımlarında özel muafiyet

Yayınlanma

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank yaptırımlarında Türkiye’ye muafiyet tanıdığını belirterek, doğalgaz ödemelerinin sorunsuz devam edeceğini duyurdu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, ABD’nin Gazprombank’a uyguladığı yaptırımlar konusunda Türkiye’ye özel bir muafiyet tanıdığını duyurdu.

Bakan Bayraktar, bu sayede Türkiye’nin doğalgaz borcu ödemelerini Gazprombank üzerinden yapmaya devam edebileceğini belirtti.

Bloomberg’e yaptığı açıklamada Bayraktar, bu kararın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı’nın ABD’li yetkililerle yürüttüğü yoğun görüşmelerin ardından alındığını ifade etti.

Türkiye’nin uzun süredir talep ettiği muafiyetin, Rusya ile doğal gaz ticaretinde önemli bir rol oynayacağını vurguladı.

Gazprombank’ın ABD tarafından yaptırım listesine alınması, Türkiye açısından ciddi endişelere yol açmıştı.

Bakan Bayraktar, yaptırımların Türkiye’yi de hedef alması durumunda bunun ekonomik ve stratejik sonuçlarının büyük olabileceğine dikkat çekmişti.

Türkiye’nin geçmişte İran yaptırımları sürecinde de benzer bir muafiyet elde ettiğini hatırlatan Bayraktar, bu kararın iki ülke arasındaki iş birliğini destekleyeceğini söyledi.

Muafiyetin sağlanmasına rağmen Türkiye, Rusya ile alternatif ödeme yöntemleri üzerinde de görüşmeler gerçekleştirdi.

Geçen ay Ankara’da yapılan toplantılarda, her iki tarafın bürokratları olası senaryoları masaya yatırdı. Ancak Bayraktar, alternatif çözümlerle ilgili detaylı bir değerlendirme yapmaktan kaçındı.

Türkiye, Gazprombank yaptırımında ABD’den muafiyet istiyor

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English