Bizi Takip Edin

AMERİKA

ABD, Ukrayna’nın NATO üyeliğini takvime bağlamaya karşı

Yayınlanma

ABD, bazı Doğu Avrupalı müttefiklerinin, ittifakın Temmuz zirvesinde Ukrayna’ya NATO üyeliği için bir ‘yol haritası’ sunma çabalarına karşı çıkıyor.

Görüşmelerde yer alan dört yetkilinin Financial Times’a (FT) verdiği bilgiye göre Polonya ve Baltık ülkeleri gibi ülkeler, Kiev’e NATO ile daha derin bağlar kurma ve gelecekteki üyeliğini desteklediklerini açıkça ifade etme konusunda bastırırken; ABD, Almanya ve Macaristan buna direniyor.

Habere göre, bu hafta Brüksel’de yapılan NATO dışişleri bakanları toplantısında ihtilaflar açıkça ortaya kondu.

Üye ülke yetkilileri önümüzdeki iki ayı Temmuz ayında Vilnius’ta yapılacak liderler zirvesi öncesinde müzakerelere kilitlenerek geçirecekler.

Ukrayna lideri Volodimir Zelenski, Temmuz ayındaki zirveye, ancak NATO üyeliğine yönelik, üyelerden savaş sonrası güvenlik garantileri ya da ittifakla daha derin işbirliği gibi somut adımlar sunulması halinde katılacağını söylemişti.

Yetkililer, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in geçen ay üye ülkelere, Kiev’e yönelik ‘pratik ve siyasi’ önerilerin taslağını çizen taslak bir belge sunduğunu söyledi.

Bu taslakta, Ukrayna’nın NATO ile ilişkilerine dair 2008’deki bildirinin üzerine inşa edilecek yeni bir bildiri önerisi de yer alıyordu.

Bu hafta görüşmelere katılan diplomatlar Brüksel’de dışişleri bakanları arasında Ukrayna’ya ne sunulması gerektiği konusunda yoğun bir tartışma yaşandığını söyledi.

Batılı bir yetkili, “Bu boşlukları kapatmak ve siyasi bir sonuç oluşturmak için önümüzde birkaç hafta sürecek zorlu müzakereler var,” dedi.

Fakat bu hafta yapılan toplantılara katılan iki kişi, Ukrayna’ya Vilnius’ta ittifak ile Kiev arasındaki bağları ‘sıkılaştıracak’ bir üyelik için ‘siyasi bir yol’ önerilmesini destekleyenlerin sayısının arttığını söyledi.

ABD ise bu öneriye karşı çıktı. ABD bunun yerine müttefiklerini, Ukrayna’ya kısa vadeli askeri, mali ve insani yardıma odaklanmaya çağırıyor.

ABD’li yetkililer, mühimmat sevkiyatı gibi pratik desteğin Vilnius zirvesi için ana öncelik olması gerektiğini, savaş sonrası olası bir siyasi ilişki üzerine tartışmaların sadece bu hedeften uzaklaştırdığını söyledi.

Washington, savaş sırasında derinleşen bağların Putin’in Rusya ile NATO arasında bir savaş olduğu söylemini güçlendirebileceğinden ve Moskova’nın nükleer silah kullanma ihtimali de dahil olmak üzere çatışmayı tırmandırabileceğinden endişe ediyor.

Üst düzey bir ABD’li yetkili şunları söyledi: “Ukrayna’yı ittifaka ne zaman ve nasıl dahil edeceğimiz konusuna gelebilmemiz için, Genel Sekreterin de belirttiği gibi, ‘Ukrayna’nın egemen ve bağımsız bir ulus olarak varlığını sürdürmesini sağlamalıyız.’”

Görüşmeler hakkında bilgi sahibi bir kişi, “Doğu Avrupalılar elbette süreci başlatacak formüller bulmaya çalışıyorlar. Bizi kaçınılmaz olarak kendi arzu ettikleri son duruma [Ukrayna’nın üyeliğine] götürecek bir sürecin içine çekmek istiyorlar ve diğerleri bu konuda tereddütlü,” dedi.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English