Amerika
ABD’de otomotiv sektöründe grev başladı

ABD’de ‘Üç Büyükler’ olarak bilinen General Motors, Stellantis ve Ford fabrikalarında Birleşik Otomotiv İşçileri (UAW) sendikasının çağrısıyla 12 bin işçi greve gitti.
İşçilerin bu üç şirket ile imzaladıkları sözleşmenin süresi Perşembe günü ABD saatiyle 23:59’de sona erdi ve patronlar sendikaların yeni sözleşme şartlarını kabul etmedi.
UAW Başkanı Shawn Fain yaptığı açıklamada, grevin ilk etapta GM’nin Missouri’deki Wentzville Montaj fabrikasını, Stellantis’in Ohio’daki Toledo Montaj fabrikasını ve Ford’un Wayne, Michigan’daki fabrikasını etkileyeceğini söyledi.
Fain, diğer tesislerdeki sendika üyelerini şimdilik sözleşmesiz çalışmaya devam etmeye yönlendirdiği için işçilerden tepki gördü.
İş bırakma eylemi, süresi dolan sözleşmeler kapsamındaki işçiler tarafından gerçekleştirilecek geniş çaplı bir grevin sadece küçük bir parçası olarak görülüyor. Fain, grevin Detroit’teki üç büyük otomobil üreticisine karşı aynı anda yapılan ilk grev olduğunu ve sendikanın otomobil şirketleriyle mücadelesinde yeni bir cephe açtığını söyledi.
Biden yönetimi, tam da Biden’ın yeniden seçilme çabalarının yoğunlaştığı bir dönemde ekonomiyi sarsabilecek bir grevden kaçınmak için çalışıyor.
Sendika, ilk dalgada kaç şantiyenin ya da hangi lokasyonların yer alacağını açıklamadı. Perşembe günkü duyuruda Fain, diğer tesislerin greve ne zaman katılacağı ya da nasıl belirleneceği konusunda, üyelerini ‘her an hazır’ olmaya çağırmaktan başka bir ipucu vermedi. Fain’a göre, “Bu strateji şirketlerin tahmin yürütmesini sağlayacak. Ulusal müzakerecilerimize pazarlıkta maksimum kaldıraç ve esneklik sağlayacak. Eğer elimizden geleni yapmamız gerekirse, yaparız.”
Geçmişte UAW, toplu sözleşmeleri yönlendirmek için genellikle tek bir şirketi seçiyordu. Örneğin, 2019’daki son grev sırasında sendika GM’de işi durdurdu ve bir anlaşmaya varmadan önce yaklaşık 50.000 işçiyi 40 gün boyunca grev hattında bekletti.
UAW, hayat pahalılığı düzenlemelerine ek olarak, iki kademeli ücret yapısının ortadan kaldırılması ve tesislerin kapatılması durumunda belirli hakların yanı sıra, yeni sona eren şartların yüzde 40’ına varan ücret artışları talep etti.
Şirketler bir dizi karşı teklif sundular, fakat hiçbiri sendikanın şartlarını karşılamaya yaklaşamadı. Perşembe günü GM, UAW üyeleri için ‘zorlayıcı ve benzeri görülmemiş’ bir anlaşma olduğunu söylediği, daha uzun süreli çalışanlar için anlaşmanın tamamına yayılmış yüzde 20’lik bir zam önerdi. Fain bu teklifleri ‘aşağılayıcı’ olarak nitelendirerek reddetti.
Wentzville fabrikasında 4.100 kişi çalışıyor ve Chevrolet Colorado ve Express ile GMC Canyon ve Savana dahil olmak üzere orta boy kamyonlar ve tam boy minibüsler üretiyor. Stellantis Toledo’nun 4.420 çalışanı var ve elektrikli versiyonu Wrangler 4xe de dahil olmak üzere Jeep Gladiator ve Jeep Wrangler üretiyor. Ford Michigan’da 4.900 kişi çalışıyor ve Ford Ranger ve Bronco modellerini üretiyor. Hedeflenen fabrikaların her birinde kaç çalışanın UAW üyesi olduğu veya Ford Michigan’daki son montaj ve boya hatlarında kaç çalışanın çalıştığı net değil.
Biden’ın ‘yeşil’ dönüşümü ve UAW’nin itirazı
UAW ile patronlar arasındaki çatışma ücretler ve sosyal haklar gibi geleneksel konulara odaklanmış olsa da, Biden’ın daha fazla elektrikli araç ürettirme çabası önemli bir ‘arka plan’ oluşturuyor.
UAW bu hamlenin sendikalı işler için risk oluşturduğunu düşünüyor. Fain, diğer konuların yanı sıra yönetimin içten yanmalı motorlardan elektrikli araçlara geçişi desteklemeye yönelik teşvikleri ele alış biçimini eleştiriyor ve UAW, başkanın yeniden seçilme kampanyasına da destek vermiyor.
Beyaz Saray, ‘örgütlü emeği güçlendirmek ve iklim değişikliği ile mücadele’ şeklindeki ikili amacının birbirini dışlamadığında ısrar ediyor ve otomobil şirketlerini elektrikli araç işlerinin ücret ve sosyal haklarını geleneksel montaj hattı işleriyle aynı seviyeye getirmeye zorluyor.
UAW ise elektrikli araçların geleneksel araçlardan daha az işçiye ihtiyaç duyduğunu ve yeni tesislerin çoğunun sendikal örgütlenme çabalarını engelleyen eyaletlerde ortaya çıktığını belirterek bu argümanlara şüpheyle yaklaşıyor. Sendika, Biden yönetimini sendikalı iş gücünün geçişten etkilenmemesini sağlamak için daha fazlasını yapmaya çağırıyor.
UAW Başkanı Shawn Fain, “Federal hükümet sadece gidişatı değiştirmek için gücünü kullanmamakla kalmıyor, aynı zamanda milyarlarca kamu parasıyla dibe doğru yarışı aktif olarak finanse ediyor,” diyerek, Biden’ın Enflasyonu Düşürme Yasası (IRA) kapsamında ‘temiz enerji’ dönüşümüne verdiği devlet teşviklerini ve vergi indirimlerine işaret ediyor.
Öte yandan eski ABD Başkanı Donald Trump da konu hakkında açıklama yaptı. Eski başkan Çarşamba günü UAW üyelerini 2024 seçimlerinde kendisine destek vermeleri için yönetime baskı yapmaya ya da alternatif olarak ‘sendikadan ayrılmaya ve çıkarlarınızı doğru şekilde koruyacak yeni bir sendika kurmaya’ çağırdı.
Şirketlerin kârlılık korkusu
Greve gidilen şirketlerin elektrikli araçlar söz konusu olduğunda durumları pek iç açıcı değil. Temmuz ayında Ford, EV biriminin bu yıl 4,5 milyar dolar zarar etmesini beklediğini açıkladı ve bu rakam daha önceki 3 milyar dolarlık tahmine göre yukarı yönlü revize edildi. GM şu anda EV işinin 2025 yılına kadar kârlı olmayacağını öngörüyor. Dolayısıyla elektrikli araçların üretimi söz konusu olduğunda maliyetleri düşürmenin en kolay yolu, işçi maliyetlerini düşürmek.
Üstelik, sektördeki en büyük oyuncu Tesla, sendika düşmanı yapısıyla biliniyor. Üç Büyükler’in şu anda işçilerine ödediği saatlik ücret 66 dolar seviyesinde. Tesla’da ise bu rakam sadece 45 dolar.
Otomobil üreticileri elektrikli araçlardan kâr elde edebilmek için bazı bilindik stratejiler izliyor. Birçoğu elektrikli otomobil üretimini ya yurtdışına ya da sendika dostu olmayan eyaletlere taşıyor. Sendika yapımı elektrikli araç satın alan tüketicilere IRA vergi indirimi verilmesi önerisi, geçen yaz yapılan müzakereler sırasında, bu hükmün yatırımları kendi eyaletindeki sendikasız firmalardan uzaklaştıracağından korkan Batı Virginia Senatörü Joe Manchin tarafından reddedilmişti.
Sendika düşmanı Cumhuriyetçi eyaletlere yatırım akıyor
Bu durum, Kuzey Carolina’dan Alabama’ya kadar uzanan yeni ‘batarya kuşağı’ da dahil olmak üzere Cumhuriyetçilerin kontrolündeki eyaletlerde yeni EV yatırımlarının yoğunlaşmasına katkıda bulunuyor. Yabancı otomobil üreticileri uzun zamandır daha düşük ücretler ve sendika karşıtı yasalar için Güney’e akın ediyor. Genel olarak, otomobil şirketleri bölgeyi elektriğe geçmek için iyi bir yer olarak görüyor.
Brookings Metro tarafından yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre IRA, CHIPS, Science Act ve Bipartisan Infrastructure Law’dan akan kamu paralarının beşte ikisi Güney’e gidiyor. Bu yatırımların yüzde altmış ikisi elektrikli araç ve batarya üretimi ya da temiz enerji teknolojilerine yapılıyor.
İşçiler arasında bölünme yaygınlaşıyor
Sendikanın diğer endişeleri arasında, Stellantis’in Samsung SDI ile yaptığı anlaşma da dahil olmak üzere, bu tür ortak girişimlerin endüstri standartlarını zayıflatmak ve işçileri birbirinden ayırmak için kullanılması yer alıyor.
EV’lerde kullanılan bataryaların üretimi, ABD fabrikaları için nispeten yeni teknikler içeriyor. Bunların üretimi için gerekli uzmanlığın çoğu ABD dışından geliyor, bu nedenle otomobil üreticileri yabancı firmalarla işbirliği yapıyor.
Bunlar arasında GM ile Güney Koreli LG Energy Solutions şirketi arasında bir ortaklık olan Ohio’daki Ultium Cells fabrikası da yer alıyor. Mevcut Ultium çalışanlarının çoğu GM’nin 2018’de kapattığı Lordstown fabrikasında çalışıyordu. Fakat yeni düzenleme kapsamındaki işler, bu işçilerin bir zamanlar sahip oldukları işlerden çok farklı: GM Lordstown’da ücretler saat başına 32 dolardan başlarken, yakın zamana kadar Ultium’da işe başlayan işçiler sadece 16,50 dolar kazanıyordu. Yedi yıl sonra, üretim işçileri saatte 20 dolar kazanabiliyordu.
Financial Times (FT), Chicago Fed’de politika danışmanı Kristin Dziczek’in verdiği bilgileri aktarıyor. Buna göre UAW çalışanlarının ücretleri geçici işçiler için saat başına 16,67 dolardan başlıyor ve 32,32 dolara kadar çıkıyor (Haftada 40 saat çalışıldığında bu rakam yılda 35.000 ila 67.000 dolar arasında değişmektedir.) Tüm tazminat, yasal maliyetler ve emekli yardımları dahil olmak üzere çalışan başına işgücü maliyetinin saat başına 66 dolar olduğu tahmin ediliyor.
Tehlikeli ‘yeşil’ işler
Görünüşte ‘yeşil’ olan bu işler aynı zamanda tehlikeli de olabiliyor. Ultium’un Ohio’daki tesisi bu yıl şimdiye kadar altı İş Güvenliği ve Sağlığı İdaresi (OSHA) şikayetine konu oldu. İşçiler yüzlerine zehirli kimyasallar püskürtüldüğünü ve çalışma alanlarının dumanla dolduğunu bildirdiler. Haziran ayı sonlarında arızalı bir akü alev aldı ve iki çalışan duman soluma nedeniyle hastaneye gönderildi.
Labor Notes’tan Keith Brenner Brown’ın haberine göre, altı Ultium işçisi, fabrikada OSHA tarafından zorunlu kılınan güvenlik duşlarının bulunmamasını protesto etmek için iş bıraktıktan sonra aylarca işten uzaklaştırıldı.
Üç Büyükler’in otomobillerinde Tesla tarzı marjlar peşinde koşmaları, Tesla tarzı işyeri güvenlik normlarına ‘ısınacaklarına’ dair korkuları da artırıyor. Forbes tarafından yapılan bir araştırma, Tesla’nın Fremont, Kaliforniya’daki fabrikasının 2014-2018 yılları arasında eyalet OSHA müfettişlerinden 54 ihlal aldığını ortaya koydu. Fabrikanın bu dönemdeki ihlalleri ve para cezaları, Ford ve GM’ye ait olanlar da dahil olmak üzere diğer 10 büyük ABD fabrikasının toplamını aştı.
‘Yeşil’ dönüşüm, işçileri de daha az ücrete mahkum ediyor
Fabrikalar elektrikli araçlar üretmek için yeniden düzenlenirken, bazı değişiklikler dikkat çekiyor.
GM’nin Detroit-Hamtramck ‘Fabrika Sıfır’ fabrikası bir buçuk yıl sonra elektrikli Hummer da dahil olmak üzere sadece elektrikli araçlar üretmek üzere yeniden açıldığında, içten yanmalı motorlu araçların montajına ayrılmış hatlar ortadan kaldırılmıştı.
Diğer değişiklikler ise işçilere aynı iş için daha az ücret ödemek ve elektrikli araç üretim sürecinin bazı kısımlarını ana sözleşmenin dışına çıkarmak üzere tasarlanmış görünüyor.
Fabrika Sıfır’daki akü montaj işi artık fabrikanın ayrı bir bölümünde GM Subsystems adlı GM’nin tamamına sahip olduğu bir yan kuruluşun çalışanları tarafından yapılıyor; daha önce bu işi yapan GM işçileri bu işlere uygun değildi ve ana sözleşme kapsamındaki işçiler, işin farklı bir toplu iş sözleşmesine tabi olduğu akü montajına geçemiyor.
Üç Büyükler ana sözleşmesi, şirketin kazandığı her 1 milyon dolar için fazladan 1 dolar kâr paylaşımı hakkı verirken, GM Subsystems çalışanları sadece 25 sent alıyor.
Ayrıca işçiler iş yerinde de daha az korumadan yararlanıyorlar. Fabrika Sıfır’da GM çalışanı olan Chris Viola geçtiğimiz günlerde şunları yazdı: “Yakın zamana kadar tüm birimleri için tek bir temsilci ile yetinmek zorunda kaldılar; haftada sadece 30 saat pazarlık birimlerini eğitmek ve savunmak için, geri kalan zamanda ise bir işte çalışan bir temsilci. Buna kıyasla, fabrikanın geri kalanında çalışan General Motors işçilerinin en az iki tam zamanlı temsilcisi var.”
Amerika
Trump, BRICS ülkelerine yüzde 10 gümrük vergisi tehdidini yineledi

ABD Başkanı Trump, Rusya Devlet Başkanı Putin’den memnuniyetsizliğini dile getirerek Moskova’ya yönelik yeni ve sert yaptırımlar içeren yasa tasarısını değerlendirdiğini açıkladı. Trump ayrıca, Ukrayna’ya silah sevkiyatını artırma adımını onayladığını ve BRICS ülkelerinden yapılan ithalata çok yakında yüzde 10’luk gümrük vergisi getireceklerini duyurdu.
ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den memnun olmadığını vurgulayarak Moskova’ya karşı ek yaptırımlar getirme olasılığını değerlendirdiğini belirtti.
Trump ayrıca, BRICS ülkelerinden yapılan ithalata yüzde 10’luk gümrük vergisi uygulanacağını duyurarak hem Rusya’yı hem de gelişmekte olan ekonomileri hedef alan adımların sinyalini verdi.
Dün yaptığı açıklamada Trump, Ukrayna’ya yönelik, özellikle savunma sistemlerini kapsayan silah sevkiyatını artırma kararını onayladığını da bildirdi.
Putin’e sert sözler: Sözleri boş çıkıyor
Başkan Trump, Putin’e yönelik memnuniyetsizliğini net bir dille ifade ederek, “Putin’den memnun değilim. Şu anda söyleyebileceğim bu,” dedi.
Rus mevkidaşıyla ilgili eleştirilerini sürdüren Trump, “Putin’den çok fazla boş laf duyuyoruz… Her zaman çok nazik davranıyor ancak bunun boş laftan ibaret olduğu ortaya çıkıyor,” ifadelerini kullandı.
Bu açıklamalar doğrultusunda Trump, ABD Senatosunda Moskova’ya karşı sert yaptırımlar öngören yasa tasarısına destek vermeyi düşündüğünü belirtti.
Trump, “Bu konuyu çok dikkatli bir şekilde inceliyorum,” diye ekledi.
Söz konusu yasa tasarısının, Rusya’dan petrol, doğalgaz, uranyum ve diğer ihraç ürünlerini satın alan ülkelere yüzde 500 oranında gümrük vergisi getirilmesini içerdiği bildirildi.
BRICS ülkelerine yüzde 10 vergi
Trump, salı günü Beyaz Saray’da düzenlenen kabine toplantısında yaptığı konuşmada, BRICS ülkelerine yönelik ekonomik baskıyı da gündeme getirdi. Pazar günü ittifakı tarifelerle tehdit eden Trump, bu planını yineleyerek, “BRICS’teki herkes çok yakında yüzde 10’luk gümrük vergisiyle karşılaşacak… Eğer BRICS üyesiyseler, yüzde 10’luk vergi ödemek zorunda kalacaklar ve uzun süre üye olarak kalamayacaklar,” şeklinde konuştu.
Ancak ABD Başkanı, BRICS ülkelerine yönelik gümrük vergilerinin ne zaman yürürlüğe gireceğine dair net bir tarih vermedi.
Amerika
Eski CIA analisti Johnson: Trump’ın İran anlatısı ikinci el araba tüccarlığı

Eski CIA analisti Larry C. Johnson, Donald Trump’ın kamuoyunu hem Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı telefon görüşmesi hem de İran-İsrail savaşı konusunda yanılttığını öne sürdü. Johnson, İran’ın İsrail’i bir yıpratma savaşında yenebilecek askeri kapasiteye sahip olduğunu ve son saldırılarda İsrail’in limanları ile havalimanlarının ciddi şekilde etkilendiğini belirtti.
Eski ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) analisti Larry C. Johnson, Dialogue Works podcast yayınında yaptığı değerlendirmelerde, ABD Başkanı Donald Trump’ın kamuoyunu hem Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı telefon görüşmesi hem de İran-İsrail savaşı konusunda yanılttığını söyledi.
Johnson, Trump’ın aksine görüşmenin önemli bir bölümünün İran’a ayrıldığını ve İran’ın İsrail karşısında askeri olarak çok daha üstün bir konumda olduğunu savundu.
‘Putin ile görüşmenin odağında İran vardı’
Trump’ın Putin ile yaptığı telefon görüşmesini önemsiz gibi göstermeye çalıştığını belirten Johnson, Rus tarafından yapılan resmi açıklamaların bunun tam tersini gösterdiğini ifade etti.
Johnson, “Trump, Putin ile kısa bir görüşme yaptığını ve onun yardımına ihtiyacımız olmadığını söylediğini ima etti. Bunun hiç de doğru olduğunu sanmıyorum. Çünkü Rusların açıklamasına göre, görüşmenin önemli bir kısmı İran ve Orta Doğu’daki duruma ayrılmıştı. Hatta Suriye’yi ayrı bir başlıkta ele almışlar,” dedi.
Johnson, Putin’in görüşmeyi başlatan taraf olduğunu ve Trump’a Rusya’nın Amerika’nın kuruluşundaki rolünü hatırlattığını da ekledi.
Johnson, “Trump’ın Putin’e ‘Senin lanet olası yardımına ihtiyacım yok. Sen kendine bak’ dediği yönündeki iddiasının gerçeği yansıtmadığını düşünüyorum,” değerlendirmesinde bulundu.
‘İran, İsrail’i dizlerinin üzerine çöktürebilir’
İran-İsrail gerilimini de analiz eden Johnson, İsrail’in çatışmanın tırmanması durumunda çok daha büyük bir risk altında olduğunu vurguladı.
Johnson, “Açıkçası, eğer bombalar ve füzeler yeniden konuşursa İsrail daha fazla risk altında. Zira İran’ın İsrail’i dizlerinin üzerine çöktürebileceğine inanıyorum. İsrail, bir yıpratma savaşını sürdürebilecek kadar büyük değil,” şeklinde konuştu.
Johnson, İran’ın 12 gün boyunca 21-22 farklı dalga halinde füze saldırısı düzenlediğini ve bu saldırıların İsrail’e ağır hasar verdiğini belirtti.
Johnson, “İki liman kapatıldı. Tek uluslararası havalimanı olan Ben Gurion kapatıldı. Petrol rafinerileri kapatıldı. Nükleer tesisler, Savunma Bakanlığı, istihbarat merkezi ve 8200. Birim gibi hepsi vuruldu. İsrail’in hava savunma füzelerinin tükendiğine dair raporlar ortaya çıktı ve bu abartı değildi, gerçekti,” ifadelerini kullandı.
‘Trump’ın anlatısı ikinci el araba tüccarlığı’
Johnson, Trump’ın İran’a yönelik saldırıyı “olağanüstü bir başarı” ve “yok etme” olarak tanımlamasını sert bir dille eleştirdi.
Johnson, Trump için “O bir kullanılmış araba satıcısı. Bir parça inek gübresini alıp altın rengine boyayabilir ve size som altından yapıldığını söyleyebilir,” benzetmesini yaptı.
Trump’ın, İran’ın kendisini “saygılı bir şekilde” arayarak saldırı düzenlemek için izin istediği yönündeki açıklamalarını da narsistik olarak niteleyen Johnson, “Gerçekte olan şuydu: İsrail, savaşı kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyaydı ve hükümet çökebilirdi. Bu, İsrail için varoluşsal bir tehdit yaratıyordu. İsrailliler Trump’a giderek ‘Bizi bu durumdan kurtar’ dediler,” yorumunu yaptı.
Ukrayna’ya yardımda ikili oyun şüphesi
Johnson, ABD’nin Ukrayna’ya yönelik askeri yardımları konusunda çelişkili bilgiler olduğunu belirtti. Pentagon’un bir silah listesi açıkladığını, ancak The Economist dergisinin yardımların tamamen kesildiğini yazdığını hatırlatan Johnson, bunun Trump’ın “ikili bir oyunu” olabileceğini öne sürdü.
Johnson, “Trump, kamuoyu önünde Rusya’dan memnun değilmiş gibi davranıyor ama perde arkasında bu yardımları durduruyor olabilir. Çünkü Putin’in taleplerinden biri, Batı’nın Ukrayna’ya yardımını kesmesiydi. Yardımların İsrail’e yönlendirildiği bahanesi de inandırıcı değil. İsrail 155 mm’lik top mermisi kullanmıyor ve Hamas’ın tankları yok,” diye konuştu.
‘Asıl hedef Çin’
Johnson’a göre tüm bu gelişmelerin arkasında daha büyük bir jeopolitik hedef yatıyor. Johnson, Batı’nın nihai hedefinin Çin’in küresel bir ekonomik güç haline gelmesini engellemek olduğunu dile getirdi.
Johnson, “Bunu yapmak için Rusya’yı Çin’den koparmak ve zayıflatmak gerekiyor. Bu yüzden önce Rusya’yı devreden çıkarmalılar. Rusya’yı ortadan kaldırmak için de ona güneyden saldırmak gerekiyor. Gürcistan ve Azerbaycan’daki renkli devrim girişimleri, Ermenistan’daki karışıklıklar bu yüzden. Batı, nihayetinde Çin’i yok etmek için sahneyi hazırlıyor. Rusya bu yoldaki basamaklardan biri, İran ise bu satranç tahtasındaki en büyük piyonlardan biri,” değerlendirmesinde bulundu.
Çinli akademisyen İsrail-İran savaşını Harici’ye değerlendirdi: İran, Çin için stratejik öneme sahip
Amerika
Biden yönetiminin son yılında Green Card dağıtımında rekor kırıldı

ABD İç Güvenlik Bakanlığı verilerine göre, 30 Eylül 2024’te sona eren mali yılda 1 milyon 356 bin 760 Green Card verilerek 1991’den bu yana en yüksek sayıya ulaşıldı. Bir önceki yıla göre yüzde 15’ten fazla artış yaşanan dağıtımda Meksika, Küba ve Çin en çok Green Card alan ülkeler oldu.
ABD İç Güvenlik Bakanlığı (DHS) verilerine göre, 30 Eylül 2024’te sona eren mali yılda 1 milyon 356 bin 760 Green Card (daimi ikametgah izni) verildi.
Bu rakam, kitlesel bir yasallaştırma programı kapsamında 1,8 milyondan fazla kişinin daimi ikamet statüsü aldığı 1991 yılından bu yana kaydedilen en yüksek seviye oldu.
DHS verileri, 2023 mali yılına kıyasla yüzde 15’in üzerinde bir artış yaşandığını gösteriyor. 2023’te 1 milyon 173 bin 640 Green Card dağıtılmıştı.
Meksika, Küba ve Çin zirvede
2024 yılında en çok Green Card alan ülkeler sıralamasında ilk üçte Meksika (200 bin 720), Küba (178 bin 130) ve Çin (70 bin 90) yer aldı.
Bu ülkeler, aile birleşimi ve insani yardım gibi kategoriler sayesinde geleneksel olarak listenin başında bulunuyor.
Bir önceki yıl olan 2023’te Meksika vatandaşları 179 bin 830, Küba vatandaşları 74 bin 40 ve Çin vatandaşları 58 bin 820 Green Card almıştı.
Trump dönemi kısıtlamaları ve yeni vize denetimleri
Donald Trump yönetimi döneminde bazı ülkelere yönelik kısıtlamalar getirilmişti. Aralarında İran, Sudan, Yemen ve Somali’nin de bulunduğu 12 ülkeye yatırımcı vizeleri de dahil olmak üzere tüm kategorilerde tam giriş yasağı uygulanmıştı.
Küba, Türkmenistan ve Venezuela gibi yedi ülke için ise turistik ve öğrenci vizelerine kısmi kısıtlamalar getirilmişti. Rusya ise bu yasak ve kısıtlamaların kapsamına alınmamıştı.
Öte yandan ABD, 2025 yılından itibaren F (öğrenci), M (mesleki eğitim) ve J (değişim programı) kategorilerindeki vize başvurularında denetimi sıkılaştırıyor.
Yeni kurallar uyarınca konsolosluk yetkililerine, başvuru sahiplerinin çevrim içi faaliyetlerini analiz etme talimatı verildi.
Sosyal medyadaki kapalı veya anonim hesaplar, başvuranın görüşlerini veya niyetlerini gizleme girişimi olarak değerlendirilebilecek.
Bu düzenlemenin resmi amacı, aşırılık yanlısı veya Yahudi karşıtı görüşler, Amerikan kurumlarına karşı düşmanca tutumlar, şiddet veya terörizm desteği gibi potansiyel tehditleri tespit etmek olarak açıklandı.
Yeni uygulama hem ilk başvuruları hem de vize yenileme işlemlerini kapsayacak.
Trump’ın göçmen politikası Amerikan toplumunu daha da parçalıyor
-
Ortadoğu1 hafta önce
Reuters: Suriye’de Şara’ya bağlı güçler 1.500 Alevi’yi katletti
-
Söyleşi2 hafta önce
İsrail-İran savaşını kim kazandı? E. Tuğamiral Alaettin Sevim Harici’ye anlattı
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran-İsrail savaşı ve Orta Asya
-
Görüş1 hafta önce
Altı Gün Savaşı’ndan ‘On İki Gün Savaşı’na
-
Avrupa2 hafta önce
Yeni MI6 şefinin dedesi, “Kasap” olarak bilinen Nazi casusu çıktı
-
Söyleşi2 hafta önce
E. Koramiral Kadir Sağdıç: ‘Hürmüz’ü kapatmak ABD-İsrail’e yarar’
-
Amerika2 hafta önce
Zohran Mamdani: Canavarın ininde bir ‘nepo bebek’
-
Dünya Basını2 hafta önce
Jerusalem Post: Rusya-Ukrayna savaşının gölgesinde Çin’in Orta Doğu stratejisi