Bizi Takip Edin

AVRUPA

Alman firmaları, risklere rağmen Çin yatırımlarını artırmayı planlıyor

Yayınlanma

Yeni bir ankete göre, Çin ekonomisindeki rüzgar ve belirsizliğe rağmen, Alman işletmelerinin çoğu, yoğunlaşan rekabet çıtayı yükselttiği ve Çin pazarının cazibesi vazgeçilemeyecek kadar büyük olduğu için burada kalmayı planlıyor.

Çin’deki Alman Ticaret Odası tarafından çarşamba günü açıklanan 2023/24 İş Dünyası Güven Anketi’ne göre, firmaların yüzde 54’ü Çin’in yatırım cazibesinin diğer pazarlara kıyasla azaldığını düşünürken, eşit bir orandaki firma da risk azaltma çağrılarına rağmen önümüzdeki iki yıl içinde yatırımlarını artırmayı planladığını açıkladı. Ancak yatırımın büyüklüğü araştırılmadı.

Ekim ayında makine ve endüstriyel ekipman, otomotiv ve ticari hizmetler gibi sektörlerden 566 üye şirketle yapılan ankete göre şirketlerin yüzde 91’i Çin’de iş yapmaya devam etmeyi planlıyor.

Ticaret Bakanlığı’na göre, 2023 yılında yeni kurulan yabancı sermayeli işletmelerin sayısı yüzde 40’lık artışla toplam 53.766’ya ulaşmasına rağmen, yuan cinsinden kullanılan fiili yabancı sermaye bir önceki yıla göre yüzde 8 azalarak son üç yılın en düşük seviyesi olan 1,1 trilyon yuana (155 milyar ABD Doları) geriledi.

Çin’deki Alman Ticaret Odası Kuzey Çin Şubesi İcra Direktörü Jens Hildebrandt, “Şimdi şirketlere sorarsak, ki bunu az önce yaptım, şirketlerin ekim ayına göre biraz daha az iyimser olduklarını söyleyebilirim” dedi.

Anket, Çin’de faaliyet gösteren Alman şirketlerinin, yerel şirketlerin artan rekabeti, eşit olmayan pazar erişimi, ekonomik rüzgarlar ve jeopolitik riskler gibi bir dizi zorlukla karşı karşıya olduğunu gösterdi. Katılımcıların üçte biri ise yasal belirsizliği en önemli mevzuat zorluğu olarak görüyor.

Ankete katılan şirketlerin yüzde 83’ü Çin ekonomisinin aşağı yönlü bir seyir izlediğini düşünürken, bunların yüzde 64’ü yavaşlamayı geçici olarak görüyor ve önümüzdeki bir ila üç yıl içinde toparlanacağını tahmin ediyor.

Alman şirketlerinin sadece yüzde 21’inin sektörde olumlu bir gelişme beklediği hayal kırıklığı yaratan 2023’ün ardından, bu oran 2024’te iki katına çıkarak yüzde 42’ye ulaştı ve yüzde 78’i önümüzdeki beş yıl boyunca istikrarlı bir büyüme bekliyor.

Pazarın büyümesi, yapısal sorunların çözülmesine bağlı

Çin’deki Alman Ticaret Odası – Güney ve Güneybatı Çin Başkanı Ulf Reinhardt, South China Morning Post’a verdiği demeçte, Alman şirketlerinin pazarın büyümesinin temel yapısal sorunların çözülmesine bağlı olduğuna inandığını söyledi.

Reinhardt, “Çin pazarının potansiyeli hala mevcut, ancak Çin’in pazar cazibesi değişiyor, Çin’de kar elde etmek geçmişte olduğu kadar kolay değil çünkü pazar değişti. Hala fırsatlar olduğu gibi zorluklar ve riskler de var” dedi.

Almanya her zaman Çin ile Avrupa Birliği arasındaki ticaretin önemli bir parçası olmuştur, ancak Çinli şirketler sanayi ve otomobil sektörlerinde rekabet güçlerini arttırdıkça, Alman firmaları için de inovasyon çıtası yükseldi.

Rapora göre, otomotiv sektöründe şirketlerin yüzde 11’i Çinli rakiplerini inovasyon lideri olarak görüyor ve yüzde 58’i önümüzdeki beş yıl içinde bu rolü üstlenmelerini bekliyor.

Ancak, ankete katılan şirketlerin neredeyse yarısı, jeopolitik gerilimler ve belirsiz ekonomik gelişme de dahil olmak üzere Çin’de faaliyet göstermenin artan risklerini gerekçe göstererek, risk yönetimini artırmak için adımlar attıklarını söyledi.

Bu adımlar arasında Çin’den bağımsız tedarik zincirleri oluşturmak, Çin dışında ek operasyonlar kurmak ve aynı zamanda Çin’deki araştırma ve geliştirme operasyonlarını yerelleştirmek yer alıyor.

Çin’deki Alman Ticaret Odası, Çinli politika yapıcılara adil rekabeti teşvik eden ve yatırımcı güvenini güçlendiren tedbirler uygulayarak yabancı işletmeler için gerçek bir oyun alanı yaratma çağrısında bulundu.

Hildebrandt, “Yatırımın yeniden gerçekleşebilmesi için güvenin tesis edilmesi gerekiyor, bunun için de ihtiyacımız olan şey yasal kesinlik ve şeffaflığın iyileştirilmesi. Sınır ötesi veri transferinin basitleştirilmesinin yanı sıra yasa ve yönetmeliklerde dilin muğlak olduğu diğer alanlar da önemlidir. Fikri mülkiyetin korunması da ortadan kalkmayacak bir başka konu” diye ekledi.

AVRUPA

Avrupa kamuoyu, Ukrayna’nın savaşı kazanacağına inanmıyor

Yayınlanma

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre, Ukraynalıların çoğunluğu Kiev’in Moskova ile savaşında galip geleceğine inanırken, Avrupalılar daha şüpheci.

9-11 Temmuz’da Washington’da yapılacak NATO zirvesine günler kala yayınlanan araştırma, Ukrayna ve 14 AB ülkesindeki çatışmaya yönelik tutumları haritalandırdı. Saha çalışması mayıs ayında gerçekleştirildi.

Avrupalıların Ukrayna’nın Rusya’yı savaş alanında yenemeyeceğine inanma eğiliminde olduğu, ankete katılanların yaklaşık üçte biri ila yarısının savaşın müzakere edilmiş bir çözümle sona ereceğine inandığı ve yüzde 31’e kadarının (Yunanistan) bir Rus zaferini en olası gördüğü ortaya çıktı. Ankete katılan AB ülkeleri arasında sadece Estonya’da Ukrayna’nın zafer kazanacağı görüşü hakim (yüzde 38).

Bunun tersine, Ukraynalıların çoğunluğu (yüzde 58) birliklerinin kazanabileceğinden ve uluslararası müttefiklerinin desteğine güvenmeye devam edebileceklerinden emin. Ukraynalıların sadece yüzde 1’i Rusya’nın savaşı kazanacağına inanırken, yüzde 30’u müzakere edilmiş bir çözümü en olası sonuç olarak görüyor.

Bulgular, NATO liderlerinin üye ülke halkları arasında “asker konuşlandırılması için yerel destek bulmalarının pek olası olmadığını” ortaya koyuyor. Ülke sonuçları yüzde 4 ile yüzde 22 arasında değişiyor.

Savunma harcamaları konusunda, veriler çoğu ülkenin katkılarının artırılmasına karşı olduğunu gösterdi. İstisnalar Polonya (yüzde 53’ü savunma harcamalarının artırılmasını destekliyor), Estonya (yüzde 45), İsveç (yüzde 41) ve Almanya (yüzde 40).

Bununla birlikte, Avrupalıların çoğu savaşa teknik yardım sağlamak ve silah ve mühimmat tedarikini artırmak gibi başka şekillerde dahil olmayı destekliyor.

Sadece Bulgaristan, Yunanistan ve İtalya’da nüfusun çoğunluğu (sırasıyla yüzde 63, yüzde 54 ve yüzde 53) Ukrayna’ya mühimmat ve silah tedarikini artırmanın “kötü bir fikir” olduğunu düşünüyor.

Avrupalılar Ukrayna’yı AB’ye kabul etmenin faydaları konusunda da bölünmüş durumda. En fazla destek veren ülkeler Portekiz, Estonya, İsveç, İspanya ve Polonya iken en şüpheci ülkeler Almanya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti ve Fransa.

Ukraynalıların neredeyse üçte ikisi (yüzde 64) AB üyeliğinin ülkelerinin geleceği için NATO üyeliği kadar önemli olduğuna inanıyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Fransa’da kim, kime oy verdi?

Yayınlanma

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un AP seçimlerindeki yenilginin ardından çağrısını yaptığı erken Ulusal Meclis seçimlerinin ilk turu Marine Le Pen’in Ulusal Birlik (RN) partisibnin zaferiyle sonuçlanmıştı.

Fransa’daki 49,5 milyon seçmenin yaklaşık %67’si oy kullanınca seçimlere katılım oranı 1990’ların sonundan bu yana görülmemiş bir seviyeye ulaştı.

RN oyların %33’ünü alırken, ikinci sırada %29 oy ile Yeni Halk Cephesi (NFP) yer aldı. Macron’un Ensemble ittifakı %22, muhafazakâr Les Républicains (LR) %10 ile üçüncü ve dördüncü sıralarda yer aldı. 

İlk turun öncesinde ve sonrasında yapılan kamuoyu araştırmaları, Fransa’da hangi toplumsal grupların hangi partilere oy verdiğine dair bazı ipuçları sunuyor.

Örneğin ilk turdan önceki günlerde 10.200’den fazla seçmenle anket yaparak oy pusulasının demografik yapısını ortaya koyan Ipsos’a göre RN, 34 yaş altı ve 70 yaş üstü hariç tüm yaş gruplarında en fazla oyu aldı.

Yaşlıların en yüksek oyu (%32) Macron’un Ensemble koalisyonuna gitti. Gençler arasında ise NFP önde görünüyor: Ipsos anketine göre 18-24 yaş arası oyların %48’i sol koalisyona gitti. NFP, 25-34 yaş grubunda da %38 ile birinci sırada yer alıyor.

35-49, 50-59 ve 60-69 yaş gruplarında ise Le Pen’in partisi en çok oy kazanan grup olarak öne çıkıyor. RN ayrıca hem 18-24 hem de 25-34 yaş gruplarında oyların yaklaşık üçte birini elde ederek gençlerin oylarında ikinci oldu.

RN Başkanı Jordan Bardella’nın sosyal medyada, özellikle de TikTok’ta güçlü bir takipçi kitlesi var.

Sınıfsal konum: RN ile NFP yoksul ve mavi yakalılar arasında yaygın

Ipsos’a göre, kendini “dezavantajlı” olarak tanımlayan kişilerin çoğunluğu (%54) ezici bir çoğunlukla RN’yi destekledi. Sağcı parti aynı zamanda “halk” sınıfları arasında en yüksek oranı (%38) alarak sol koalisyonun üç puan önünde yer aldı.

Ay sonunu zor getirdiğini ya da geçinmek için tasarruf ve/veya krediye güvendiğini söyleyen seçmenlerin çoğu da RN’yi solcu rakiplerinin önünde (sırasıyla %46 ve %41) destekledi.

Ayda 1.250 avronun altında kazanan seçimenlerin %35’i NFP’ye, %38’i RN’ye oy verirken, ayda 1.250 ila 2.000 avro arasında kazanan seçimenlerin %33’ü sol ittifaka, %36’sı RN’ye evet dedi.

Anketteki daha ilginç noktalardan biri, RN’nin üst segment gelir gruplarında da birinci parti olması. Aylık hanehalkı geliri 2.000 ila 3.000 arasında olan Fransızların %35’i, 3.000 avronun üzerinde olanların da %32’si RN’ye oy verdi.

Partinin uzun zamandır varlıklı kesimler, üniversite ve üzeri eğitim almış olanlar ve 60 yaş üstü kişiler arasında düşük bir performans sergilediği görülüyordu. Ayrıca daha az kadın seçmenin ilgisini çekerek cinsiyet ayrımından da muzdaripti.

İlk tur sonuçları bu verilerin artık doğru olmadığını gösteriyor. RN’nin tabanı şu anda Fransa’nın tüm ana partileri arasında en geniş tabanlardan biri haline gelmiş görünüyor.

Protesto oylarının dağılımı

Ipsos anketine göre, Macron’dan memnun veya çok memnun olduğunu beyan eden seçmenlerin çoğunluğunun Ensemble’ye oy vermeye devam etti.

Fakat Macron’dan memnun olmadığını söyleyenlerin üçte biri NFP’yi tercih ederken, hiç memnun olmayanların çoğunluğu (%53) RN’yi seçti.

Hem sağdan hem de soldan gelen “Macronizmin öldüğüne” dair tespitler şimdilik doğru görünüyor.

Hangi bölgelerde, kim üstün? Göçmenler Halk Cephesi dedi

RN’nin en güçlü kaleleri, Le Pen ve müttefiklerinin on yılı aşkın bir süredir yerleştiği endüstriyel kuzeyde ve güney sahillerinde bulunuyor. Le Pen pazar günü Hénin-Beaumont’ta %50’nin üzerinde oy alarak yeniden seçildi.

Fakat RN, Bordeaux yakınlarındaki Gironde ve Burgundy’deki Haute-Saône gibi seçmenlerin kamu hizmetlerinin gerilediğini düşündüğü kırsal alanlarda ve küçük kasabalarda da gücünü pekiştirdi.

NFP, Paris’in doğu bölgelerinde ve Seine St-Denis gibi Paris çevresindeki yoksul, göçmen banliyölerinde kendi kalelerine sahip. Aynı zamanda benzer demografik özelliklere sahip Rennes ve Nantes gibi küçük şehirlerin dışındaki düşük gelirli bölgelerde ve Marsilya’nın kuzeyinde de Halk Cephesi büyük bir zafer kazandı.

Bunun bir nedeni, başta Müslüman toplum olmak üzere göçmen kökenli Fransız vatandaşlarının, son yıllarda tek savunucuları olarak gördükleri La France Insoumise’e (Boyun Eğmeyen Fransa – LFI) kitlesel olarak oy vermeye başlamaları.

Örneğin LFI liderlerinden Mathilde Panot, Paris’in güneyindeki Val-de-Marne’de kolayca yeniden seçildi.

76 bölgede adaylar, kayıtlı seçmenlerin en az %25’i ile mutlak çoğunluğu sağlayarak ikinci tura kalmaktan kurtuldular. Bu zaferler 39 seçim bölgesi ile RN ve 31 seçim bölgesi ile NFP arasında neredeyse eşit olarak paylaşıldı.

Macron’un Ensemble’ı sadece iki, çok zayıflamış olan muhafazakâr Les Républicains ise bir seçim bölgesine sahip oldu.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Ukrayna’dan göçmen işçi hamlesi

Yayınlanma

1 milyondan fazla aboneye sahip Telegram kanalı Rezident, Ukrayna Devlet Başkanlığı İdaresinden bir kaynağa dayandırdığı haberinde Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy yönetiminin cepheye gönderilen Ukraynalı erkeklerin yerine üçüncü dünya ülkelerinden göçmen işçi getirmeyi planladığını bildirdi.

Kanalın haberinde, yönetimin seferberliğin aksamaması adına Ukraynalıların yerine Asya ve Afrika ülkelerinden işçi getirmek üzere büyük şirketlerle koordinasyon kurduğu belirtildi.

Haberde, “Şu anda Genelkurmay Başkanlığı açısından ordunun rezervlerini yenilemek önemli ve işletmelerin çekinceleri, şu anda ayda 30 ila 40 bin kişi olarak belirlenen planın hızlı bir şekilde yerine getirilmesine izin vermiyor,” ifadelerine yer verildi.

Yine yaklaşık 1 milyon takipçili Legitimnıy Telegram kanalı ise göçmen işçilerin ülkenin yeniden inşasında yer alacağını belirtti.

Kanal, “Ukrayna’nın hayatta kalmasına yardımcı olacaklar. Yüzde 95’i Afrika, Orta Asya ve Orta Doğu sakinleri olacak. Görünen o ki Ukraynalı erkekler, ulusötesi şirketler tarafından topraklarında yaşamaları için getirilecek göçmenler uğruna ölüyorlar,” değerlendirmesini yaptı.

CNN: Tüm Ukraynalı erkekler ya cephede savaşacak ya da ülkeden kaçacak

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English