Bizi Takip Edin

AVRUPA

Almanya’da Sol Parti’nin beklenmedik dönüşü

Yayınlanma

Sol Parti, Almanya’da düzenlenen son seçimlerde beklentileri aşarak yaklaşık yüzde 8,5 oy oranıyla Federal Meclis’e geri dönmeyi başardı. Bu başarı, partinin göç konusundaki tutumu ve Friedrich Merz’in göç politikalarına karşı sergilediği muhalefetle desteklendi. Özellikle Heidi Reichinnek’in etkili konuşmaları genç seçmenler arasında büyük yankı uyandırarak partinin yeniden yükselişe geçmesinde önemli rol oynadı. Sol Parti, Merkel döneminin açık göç politikalarını savunarak ve “sosyal adaleti” ön planda tutarak toplumda kendine yeniden bir yer edinmeyi başardı.


Sol geri dönüşünü kutluyor, gelecek Gregor Gysi ve Heidi Reichinnek’in ellerinde

Tomasz Kurianowicz
Berliner Zeitung
23 Şubat 2025

Bu büyük bir başarı: Sol Parti, muhtemelen yaklaşık yüzde 8,5 oy oranıyla yeniden Federal Meclis’e giriyor.

2021 seçimlerinde bu oran sadece yüzde 4,9 iken, 2017’de yüzde 9,2 idi. Kısa süre önce birçok uzman ve analist, Sahra Wagenknecht’in ayrılması ve BSW’yi (Sahra Wagenknecht İttifakı) yeniden kurmasıyla çok fazla dikkat çekmesi nedeniyle partinin yakında tarihe karışacağını düşünüyordu.

Ayrıca Sol Parti, antisemitizm skandallarıyla sarsıldı. Eski Kültür Senatörü Klaus Lederer’in Ekim 2024’te Sol Parti’nin Orta Doğu sorununa ilişkin İsrail karşıtı açıklaması nedeniyle partiden istifa ettiğini hatırlatalım.

Şimdi ise şu var: Yüzde 8,5’lik muazzam bir seçim sonucu. Bu nasıl mümkün olabilir? Sol Parti, Friedrich Merz’den fayda devşirdi.

CDU (Hristiyan Demokrat Birlik) Genel Başkanı, göç konusunu en önemli seçim kampanyası teması yapma kararıyla toplumun büyük bir bölümünü kışkırttı ve öfkelendirdi.

Özellikle sol ve sol liberal kesimler, Friedrich Merz ve CDU’nun AfD (Almanya için Alternatif) ile gevşek işbirliği içinde yasa dışı göçü sınırlamak için Federal Meclis’e sunduğu yasa tasarısını engellemek ve “Brandmauer”un [güvenlik duvarı, aşırı sağ ile işbirliğini önleme politikası] sonuna karşı protesto etmek için sokaklara döküldü.

Yeşiller de protesto etti, ancak SPD (Sosyal Demokrat Parti), BSW, Yeşiller ve AfD gibi onlar da yasa dışı göçe karşı eylemi seçim kampanyası teması haline getirdi.

Sol Parti, kendisini tavizsiz bir şekilde göçe açık tek parti olarak konumlandı ve destekçilerinin gösterilerinde “Tüm mülteciler hoş geldiniz” sloganları yankılandı.

Hümanist değerlere ne pahasına olursa olsun sahip çıkmak, Sol Parti ile pek ilgisi olmayanların bile takdirini kazandı.

Sol Parti’nin haklılığı

Sol Parti milletvekili Heidi Reichinnek’in Federal Meclis’te Friedrich Merz ve onun göç yasasına karşı gösterdiği performans özellikle etkili oldu.

Merz’e karşı enerjik bir konuşma yaptı, AfD ile işbirliğine karşı bir uyarı konuşması yaptı ve bu konuşma TikTok’ta hızla yayılarak özellikle gençleri cezbetti.

Bir politikacının insan onurunu her şeyin üstünde tuttuğu fikri, diğer partilerle sadece pragmatizm ve uzlaşmacılık bağdaştıran birçok genç ve hayal kırıklığına uğramış insanı etkiledi.

Parti, birkaç hafta içinde önemsizlikten kurtulabildi ve yeni seçmen kitleleri kazandı.

Partinin İsrail’e ilişkin tartışmalı tutumlar benimsemesi, bazı üyelerinin sürekli olarak antisemitizmle suçlanması, seçim günü İsrail’in çıkarlarını savunanları bile ilgilendirmedi.

Nihayetinde mesele, her şeyden önce, insani bir Almanya’yı —Merkel yıllarında açık bir göç politikası izlemeye karar veren bir Almanya— savunmaktı.

Tam da bu soru şu anda toplumu bölse de, toplumun hala etkili bir bölümünün Merkel yıllarından kopmak istemediğini kabul etmek gerekiyor.

Sol Parti, göçü açıkça destekleyerek benzersiz bir nitelik buldu. Sol Parti, sosyal devletin daha da genişletilmesi talebinin yanı sıra, BSW’nin bile ulaşamadığı sosyal bir parti olarak kendini kabul ettirdi.

Sol Parti, yönetmek değil, uyarıcı ve tam muhalefet olarak sesini Federal Meclis’te duyurmak istediğini açıkladı. Bu bağlamda bugün şu görülüyor: Sol Parti, yeniden yerini buldu.

AVRUPA

Gagavuzya lideri Gutsul hakkında 20 gün tutuklama kararı

Yayınlanma

Moldova yargısı, Gagavuzya Özerk Bölgesi Başkanı Evgeniya Gutsul’u 20 gün süreyle tutukladı. Gutsul, tutuklanmasının siyasi amaçlı olduğunu savunarak Moldova Cumhurbaşkanı Maya Sandu’yu suçladı ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan yardım talep etti. Gutsul, 25 Mart’ta Kişinev Havalimanı’nda İstanbul’a gitmek üzereyken gözaltına alınmıştı.

Kişinev’deki mahkeme, Gagavuzya Özerk Bölgesi Başkanı Evgeniya Gutsul’u 20 gün süreyle tutukladı.

Savcılık, Gutsul için 30 gün tutukluluk talep etmişti, ancak mahkeme bu talebi kısmen kabul ederek siyasetçinin 20 gün tutuklu kalmasına karar verdi.

Mahkeme çıkışında konvoy eşliğinde ayrılırken Gutsul, “Gagavuzya bugün başsız bırakıldı,” dedi.

Savcı Adrian Scutaru, Gutsul’a yöneltilen suçlamaları “2023 yılında Gagavuzya’daki başkanlık seçimi kampanyasının yasa dışı finansmanı, evrakta sahtecilik, beyannamelerde sahtecilik, kampanya finansmanı raporlarında sahtecilik” olarak sıraladı.

Gutsul’un avukatları, tutukluluk kararına itiraz etmeyi planlıyor.

Evgeniya Gutsul, gözaltına alınmasının absürt olduğunu ve suçlamaların siyasi amaçlı olduğunu savundu ve kendisine yönelik bu baskının Moldova Cumhurbaşkanı Maya Sandu tarafından başlatıldığına işaret etti.

Gutsul, 25 Mart’ta Kişinev Havalimanı’nda İstanbul’a gitmek üzereyken gözaltına alındı.

Yetkililer, seçim fonlarının yönetimi düzeninin ihlali ve belgelerde sahtecilik suçlamalarıyla ilgili bir soruşturma kapsamında 72 saatliğine gözaltına alındığını açıkladı.

Gözaltına alınmasının hemen ardından Gutsul, avukatları aracılığıyla Gagavuzya halkına bir mesaj iletti.

Mesajında, “başkanlık görevinden ayrılması ve derhal ülkeyi terk etmesi karşılığında hakkındaki davanın düşürülmesinin teklif edildiğini” belirtti.

Gutsul’un avukatı Sergey Moraru, 2023 yılında da ceza davasının kapatılması karşılığında istifa etmesinin teklif edildiğini de sözlerine ekledi.

Gutsul, sadece özerk bölge halkına değil, aynı zamanda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da başvurdu.

Putin’den, “Moldova makamlarına baskı yapmak için tüm diplomatik, siyasi ve hukuki mekanizmaları kullanmasını” ve “bağımsız Moldova Cumhuriyeti içindeki Gagavuz Özerk Bölgesi’nin özel statüsüne kesin ve net bir destek vermesini” istedi.

Erdoğan’a hitaben ise Gutsul, Ankara’nın 30 yıl önce Gagavuzya’nın Moldova içinde özel statü kazanmasına yardımcı olduğunu hatırlattı ve özerk bölge halkının Türkiye Cumhurbaşkanı’nın müdahalesini beklediğini söyledi.

Gagavuzya, Moldova’nın güneyinde yaklaşık 135 bin kişinin yaşadığı özerk bir bölge.

Yerli halkın neredeyse tamamı Rusya’yı destekliyor ve ülkenin Avrupa Birliği’ne katılmasına karşı çıkıyor.

Geçen seneki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda, Gagavuzya’da özerk bölge doğumlu Aleksandr Stoianoglo birinci olurken, görevdeki Moldova Cumhurbaşkanı Maya Sandu (sonunda ikinci dönem için yeniden seçildi) ancak beşinci sırada yer aldı.

Evgeniya Gutsul, Temmuz 2023’ten beri Gagavuzya’yı yönetiyor.

Özerk bölge başkanlığı seçimlerine, iş insanı İlan Şor tarafından kurulan Şor Partisi’nden katıldı.

Haziran 2023’te, seçimlerden bir ay sonra, Moldova Anayasa Mahkemesi Şor Partisi’nin faaliyetlerini yasa dışı ilan etti.

Gözaltına alınan Gagavuzya lideri Gutsul, Putin ve Erdoğan’dan yardım istedi

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Fransa, savunma sanayisi için 450 milyon avroluk fon kuruyor

Yayınlanma

Fransa Ekonomi Bakanı Eric Lombard geçen hafta Fransa’nın kamu yatırım bankası BpiFrance’ın, insanların paralarını “uzun vadede” savunma şirketlerine yatırmaları için 450 milyon avroya kadar yeni bir fon açacağını duyurdu.

Fona minimum 500 avro yatırım yapılması gerekiyor ve garanti edilmeyen kazançlar beş yıl boyunca geri çekilemiyor.

Duyuru, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un bu ayın başlarında ülkenin zorunlu askerliği yeniden getirmeye hazır olmadığını, ama “sivilleri harekete geçirmenin yollarına bakmak” istediğini söylemesinin ardından geldi.

Lombard geçen hafta yaptığı açıklamada, sabit bir getiri oranı sunmayan yeni kişisel yatırım planının, Fransızların “uzun vadeli plasmanlarla” “savunma sektöründeki şirketlerde doğrudan hissedar” olmaları için bir yol olduğunu söyledi.

Lombard, fona doğrudan ya da hayat sigortası poliçeleri aracılığıyla yatırım yapmanın mümkün olacağını da sözlerine ekledi.

Lombard açıklamasının ardından yayın kuruluşu TF1’e yaptığı açıklamada, “Diğer özel şirketler, yatırım fonları ve bankalar müşterilerine uyarlanmış ürünler sunacaklar,” dedi.

Müşterilerin bu yılın ikinci yarısından itibaren programa abone olmaya başlaması bekleniyor.

Sıradan insanlar için cazip bir yatırım mı?

BFM TV’nin kısa süre önce yaptığı bir ankete göre, Fransa’nın Ukrayna’ya desteğinin artırılması ya da sürdürülmesinden yana olan insanlar arasında yatırım fonuna olan ilk ilgi oldukça yüksek görünüyor.

Ouest-France’a göre Fransa Silahlanma Bakanı Sébastien Lecornu kısa bir süre önce yaptığı açıklamada, “Bakanlık olarak yurttaşlarımızdan hiç bu kadar çok mektup almamıştık: ‘Nasıl yardımcı olabiliriz?’ [diye soruyorlar],” dedi.

Bpifrance Genel Müdürü Nicolas Dufourcq geçen hafta yatırımcılar ve savunma şirketleri arasında yapılan bir toplantıda fonun “savunma şirketlerine yatırım yapacağını” söyledi.

Ekonomi Bakanlığı, fonun Dassault Aviation, Safran, Thales ve Airbus gibi dokuz büyük grubun yanı sıra 4.500’den fazla küçük ve orta ölçekli işletmeyi içeren Fransa’nın “endüstriyel ve teknolojik savunma üssünü” desteklemeyi amaçladığını söyledi.

Başlıca Fransız bankaları Fransız savunma sanayine desteklerini ve sektörün beklenen ihtiyaçlarını finanse etmeye hazır olduklarını teyit ettiler.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

İsveç’ten Soğuk Savaş sonrası en büyük savunma harcaması artışı

Yayınlanma

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, ülkesinin Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük savunma harcaması artışını planladığını duyurdu. Silahlı kuvvetlerin modernizasyonu için 300 milyar İsveç kronundan (yaklaşık 30 milyar dolar) fazla kaynak ayrılacak ve savunma harcamalarının 2030’a kadar GSYİH’nin yüzde 3,5’ine çıkarılması hedefleniyor.

İsveç, silahlı kuvvetlerinin modernizasyonu için 300 milyar İsveç kronundan (yaklaşık 30 milyar dolar) fazla kaynak ayırarak savunma harcamalarını önemli ölçüde artırmayı planlıyor.

Başbakan Ulf Kristersson, bunun İsveç’in Soğuk Savaş’tan bu yana savunma kapasitesini en kapsamlı şekilde güçlendirmesi olacağını vurguladı.

Kristersson, sosyal medya platformu X (eski adıyla Twitter) üzerinden yaptığı paylaşımda, “İsveç ve tüm Avrupa, benzeri görülmemiş yeni güvenlik sınamalarıyla karşı karşıya. Bu nedenle bugün, İsveç silahlı kuvvetleri için Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük yeniden silahlanma planını sunuyoruz,” ifadelerini kullandı.

Başbakan, ülkenin savunma bütçesinin hâlihazırda NATO’nun yüzde 2’lik Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) hedefini aştığını ancak bunun yeterli olmadığını belirtti.

Yeni strateji kapsamında, savunma harcamalarının 2030 yılına kadar GSYİH’nin yüzde 3,5’ine çıkarılacağını açıkladı.

Kristersson, bu girişimin hayata geçirilmesi için kredi finansmanı kullanılmasının planlandığını da sözlerine ekledi.

Ayrıca Kristersson, NATO’nun üye ülkelerin askeri harcamalarına ilişkin gerekliliklerinin gözden geçirilmesini başlatmayı planladığını bildirdi.

Başbakan, haziran ayında Lahey’de yapılacak NATO zirvesinde, ittifakın asgari harcama oranının yüzde 2’den daha yüksek bir seviyeye çıkarılması için çaba göstereceğini ifade etti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English