Bizi Takip Edin

ASYA

APEC zirvesinde buluşan Xi ve Kishida ‘farklılıkları yönetme sözü’ verdi

Yayınlanma

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Japonya Başbakanı Fumio Kishida ile bir yıl sonra ilk kez bir araya gelirken Pekin ve Tokyo, aralarındaki çok sayıdaki sürtüşme kaynağını hafifletme sözü verdi.

İki lider cuma sabahı San Francisco’da düzenlenen yıllık Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) zirvesi çerçevesinde bir araya geldi ve 65 dakikalık bir görüşme yaptı.

Gözlemciler Asya-Pasifik’te gerginlik devam ederken Xi’nin Kishida ile görüşmesinin her iki ülke ve bölgesel istikrar için özellikle önemli olduğunu vurguladı.

Açılış konuşmasında Xi, her iki ülkenin de “farklılıkları uygun şekilde ele alması” ve stratejik bağlarını yeniden teyit etmesi gerektiğini söylerken, Kishida da farklılıklarına rağmen birlikte çalışmaları ve “komşular olarak bir arada var olmaları ve gelişmeleri” gerektiğini ifade etti.

Kishida, “Gelecek nesillerin iyiliği için Japonya-Çin ilişkilerine daha parlak bir gelecek yaratmak üzere sizinle birlikte çalışmak istiyorum” dedi ve ekledi: “Samimi görüşmeleri dört gözle bekliyorum.”

Çin devlet televizyonuna göre Xi, son 45 yıldaki iniş çıkışlara rağmen ikili ilişkilerin “genel olarak bir gelişme ivmesini koruduğunu” söyledi.

“Şu anda uluslararası durum kaos ve olaylarla iç içe geçmiş durumda ve riskler ve zorluklar birbiri ardına ortaya çıkıyor” diyen Xi, “Her iki taraf da tarihin genel eğilimini kavramalı… ortak çıkarlara odaklanmalı, farklılıkları uygun şekilde ele almalı, Çin ve Japonya arasındaki dört siyasi belgede belirtilen ilkelere bağlı kalmalı, stratejik karşılıklı yarar ilişkisinin konumunu yeniden teyit etmeli ve ona yeni bir anlam kazandırmalı ve yeni çağın gerekliliklerini karşılayan bir Çin-Japon ilişkisi inşa etmek için çaba göstermelidir” ifadelerini kullandı.

Xi’nin sözünü ettiği “ortak stratejik çıkarlara dayalı karşılıklı yarar sağlayan ilişki” kavramı, iki ülke arasındaki ilişkiler için en son yol gösterici ilkeyi temsil ediyor. Dönemin Japonya Başbakanı Shinzo Abe’nin 2006 yılındaki Çin ziyareti sırasında ortaya atılmış ve 2008 yılında dönemin Çin Devlet Başkanı Hu Jintao’nun Japonya’yı ziyareti sırasında resmiyet kazanmıştı.

Ancak bu vizyon ciddi bir baskı altında kaldı ve her iki taraf da ilişkilerin bozulması nedeniyle birbirlerini suçladı.

Xi ve Biden askeri iletişimi yeniden başlatmak üzere anlaştı

‘Biden’la görüşme etkili oldu’

Xi’nin altı yıldan uzun bir süre sonra gerçekleştirdiği ilk ABD gezisinde Biden ile ABD-Çin ilişkilerini istikrarlı hale getirme, askerden askere iletişimi yeniden başlatma ve fentanil ve iklim değişikliği konularında işbirliği yapma konusunda anlaşmasından bir gün sonra Japon mevkidaşı ile bir araya geldiler.

Pekin’deki Tsinghua Üniversitesi’nde bölgesel ilişkiler uzmanı olan Liu Jiangyong, South China Morning Post’a verdiği demeçte, Xi’nin Kishida ile görüşmesinin, Çin ve ABD’nin bir yıl sonra ilk liderler zirvesini gerçekleştirmeyi ve ilişkileri istikrara kavuşturmak için bazı önemli uzlaşmalara varmayı başarması nedeniyle gerçekleştiği yorumunu yaptı.

Liu, “Bu çerçevede Japonya’nın da Çin ile ilişkilerini ılımlı hale getirmesi gerekiyor” dedi.

Ancak Liu’ya göre, Japonya’nın giderek daha düşmanca ve Çin karşıtı olarak nitelendirdiği tutumunun, özellikle Japonya’da Senkaku Adaları olarak bilinen tartışmalı Diaoyu Adaları ve Tayvan gibi hassas konularda, Xi-Kishida görüşmesi öncesinde dilin yumuşamasına rağmen değişmesi olası değil.

“Bu daha çok Çin ve ABD’nin aralarındaki gerilimi azaltmaya çalışmasının ardından taktiksel bir değişiklik” dedi Liu.

Tokyo, Washington’ın peşine takıldı

Kishida ve Xi en son bir yıl önce Bangkok’ta düzenlenen APEC toplantısında bir araya gelmiş ve bu görüşme iki ülke liderleri arasında üç yıl sonra gerçekleşen ilk yüz yüze görüşme olmuştu. Ancak ilişkileri düzeltme niyetlerine rağmen Asyalı rakipler arasındaki ilişkiler, özellikle Kishida yönetiminin aralık ayında Japonya’nın yeni savunma stratejisini açıklayarak Çin’i tehdit ilan etmesinden sonra gerilemeye devam etti.

Son aylarda Tokyo, Tayvan ve çip ihracat yasağı gibi konularda Washington’a yakınlaştı ve Çin’den gelebilecek tehditleri savuşturmak için fiili bir üçlü askeri ittifak oluşturmak üzere Güney Kore ile bağlarını onardı.

Fukushima krizi

Cuma günkü görüşmede Kishida  ayrıca Xi’yi Fukushima’daki su salınımının ardından Japonya’nın deniz ürünleri ithalatına getirdiği yasakları derhal kaldırmaya çağırdı.

Kishida toplantı sonrasında yaptığı açıklamada, “Arıtılmış … suyun okyanusa boşaltılmasıyla ilgili olarak, bilimsel kanıtlara dayalı sakin bir yanıt verilmesini ve Japon gıda ürünlerinin ithalatı üzerindeki kısıtlamaların derhal kaldırılmasını şiddetle talep ettim” dedi.

Çin’den yapılan açıklamada “iki tarafın Fukushima meselesine müzakereler yoluyla uygun çözümler bulma konusunda mutabık kaldığı” belirtildi.

Xi, Japonya’yı deşarjı sorumlu ve yapıcı bir şekilde ele almaya çağırdı ve bunun küresel kamu yararını ilgilendiren bir mesele olduğunu söyledi.

Doğu Çin Denizi ve Tayvan gündemi

Kishida görüşmede ayrıca diğer tartışmalı konuları da gündeme getirdi. Çin’in Doğu Çin Denizi’nde, Japonya tarafından yönetilen Senkaku Adaları da dâhil olmak üzere, yürüttüğü faaliyetlere ilişkin “ciddi endişelerini” dile getiren Japon başbakan, Japonya’nın münhasır ekonomik bölgesine yerleştirilen şamandıraların derhal kaldırılmasını talep etti.

Ayrıca Çin’in Japonya’nın çevresinde Rusya ile koordineli askeri faaliyetlerde bulunmasını eleştirdi.

Kishida Çin’de casusluk suçlamasıyla tutulan Japon vatandaşlarının serbest bırakılması çağrısında bulundu. İlaç üreticisi Astellas Pharma’nın bir çalışanı mart ayında casusluk şüphesiyle gözaltına alınmış ve geçen ay resmen tutuklanmıştı. Çin tarafından yapılan açıklamada askeri faaliyetlerden ya da Japon vatandaşlarının gözaltına alınmasından açıkça bahsedilmedi.

İki lider aynı zamanda yanlış anlamaları ortadan kaldırmak için sıcak konulardaki tutumlarını açıklamaya çalıştı. Tayvan konusunda Xi Çin’in temel pozisyonunu ortaya koyarken, Kishida Tayvan Boğazında barış ve istikrarın uluslararası toplum için önemini yineledi ve “Japonya’nın Tayvan konusundaki pozisyonu 1972 tarihli Japonya-Çin Ortak Bildirisinde belirtildiği gibi değişmemiştir” dedi.

1972 tarihli bildiride Japonya’nın Çin’in Tayvan’ın kendi topraklarının devredilemez bir parçası olduğu yönündeki duruşunu “tamamen anladığı ve saygı duyduğu” kaydedilmişti.

Xi, Tayvan’ın Japonya-Çin ilişkilerinde temel bir mesele olduğunu ve Tokyo’nun pozisyonuna sadık kalması ve Çin-Japonya ilişkilerinin temelinin zarar görmemesini veya sarsılmamasını sağlaması gerektiğini söyledi.

Ekonomik diyalog toplantısı

İki taraf, yeşil ekonomi, enerji verimliliği ve sağlık hizmetleri gibi alanlarda işbirliğinde somut sonuçlar elde etmek amacıyla Japonya ve Çin arasında üst düzey bir ekonomik diyaloğu uygun bir zamanda yeniden toplama konusunda anlaştı.

Xi, endüstriyel tedarik zincirleri de dahil olmak üzere Çin ve Japonya’nın ekonomik çıkarlarının derinden iç içe geçtiğini belirterek, “küçük bahçe, yüksek çit” ekonomisine ya da “zincirleri ayrıştırma ve kırmaya” girişmenin kimsenin çıkarına olmadığını sözlerine ekledi.

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Malezya ve Vietnam yenilenebilir enerji işbirliğini geliştirme konusunda anlaştı

Yayınlanma

İki Güneydoğu Asya ülkesinin liderleri perşembe günü Malezya’da bir araya gelirken, Malezya ve Vietnam yenilenebilir enerji ve diğer alanlarda ilişkilerini güçlendirme konusunda anlaştı.

Vietnam Komünist Partisi Genel Sekreteri To Lam, Malezya’ya üç günlük resmi bir ziyaret gerçekleştiriyor. Bu, ağustos ayında göreve gelmesinden bu yana Malezya’ya yaptığı ilk ziyaret.

Ortak basın toplantısında konuşan Malezya Başbakanı Anwar İbrahim, To Lam’ın ziyaretinin iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin “kapsamlı stratejik ortaklık” düzeyine yükseltilmesi yolunda önemli bir adım olduğunu vurgulayarak, “Vietnam, ülkelerindeki 700 projeyle 13 milyar doları aşan iş girişimlerimize büyük destek veriyor” dedi.

Daha geniş kapsamlı bir anlaşmanın parçası olarak Malezya’nın devlet petrol grubu Petronas ve Vietnamlı mevkidaşı PetroVietnam, karbonsuzlaştırma ve sürdürülebilir enerji alanında çözümler geliştirme konularında işbirliğine ilişkin bir mutabakat zaptı teati etti.

Anwar, Malezya’nın Vietnam ile savunma, denizcilik ve dijital teknoloji dahil olmak üzere çeşitli diğer alanlarda işbirliğini kolaylaştıracağını da sözlerine ekledi.

To Lam ise Vietnam’ın helal endüstrinin geliştirilmesi, karşılıklı iş yatırımları, yeşil ekonomi inovasyonu, eğitim, spor ve turizm gibi alanlarda işbirliğini genişletme niyetini vurguladı.

“Özellikle ASEAN, BM, Bağlantısızlar Hareketi ve APEC gibi çok taraflı forumlarda barış, güvenlik ve istikrar başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası konularda yakın bir şekilde çalışacağız. Mekong alt bölgesi de dâhil olmak üzere bölgesel entegrasyon alanındaki işbirliğini de güçlendireceğiz” dedi.

Genel sekreter ayrıca Vietnam’ın Güney Çin Denizi’nde “barış, güvenlik, istikrar, emniyet ve seyrüsefer ve uçuş özgürlüğünü” koruma taahhüdünü vurgulayarak, “Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi dahil olmak üzere evrensel olarak tanınan uluslararası hukuk doğrultusunda, tehdit veya güç kullanımı olmaksızın anlaşmazlıkların barışçıl çözümünü teşvik ediyoruz” dedi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Trump’ın olası gümrük vergileri Güneydoğu Asya’yı nasıl etkileyecek?

Yayınlanma

Güneydoğu Asya, Donald Trump’ın evrensel gümrük vergileri tehdidine ve Çin ile yeni bir ticaret savaşına karşı endişeli görünüyor. Bölgenin en büyük altı ekonomisinden beşi ABD ile ticaret fazlası veriyor.

Ancak uzmanlara göre, durum o kadar da kötü olmayabilir. Jeopolitik olarak tarafsız durmaya çalışan bölge, Trump’ın ilk başkanlığı döneminde 2017-2020 yılları arasında hem Çin hem de ABD ile brüt ticaretinde artış gördü. Çin, Japonya, Güney Kore, Tayvan ve ABD’den şirketlerin ABD gümrük vergilerinden kaçınmak için Güneydoğu Asya’daki üretim üslerini çoğaltmasıyla Vietnam, Endonezya, Malezya ve Tayland büyük kazanç elde etti.

Uzmanlara göre, ihracat ve ekonomik büyüme kısa vadede darbe alacaktır ancak bölge ticaret sapması ve ikamesinden kazançlı çıkabilir.

Trump’ın gümrük vergisi tehdidi nedir?

Trump’ın ticaret politikasının amacı, imalat işlerini ABD’ye geri döndürmek ve tedarik zincirlerini Çin’den ayırmak. Trump ve danışmanları Çin’in ticari avantajının kur “manipülasyonu, fikri mülkiyet hırsızlığı ve zorla teknoloji transferinden” kaynaklandığını iddia ediyor.

İlk döneminde Trump, Çin’den ithal edilen 250 milyar dolar değerindeki elektronik, makine ve tüketim mallarına %25’e varan gümrük vergileri uygulamak için yürütme yetkilerini kullandı. Pekin de ABD’nin tarım, otomotiv ve teknoloji ihracatına karşı benzer önlemlerle misilleme yaptı.

Şimdi Trump, ABD’ye giren tüm Çin mallarına %60 vergi ve diğer her yerden yapılan ithalata %20’ye varan gümrük vergisi uygulanmasını önerdi.

Güneydoğu Asya için ne kadar kötü olabilir?

Oxford Economics’e göre Kamboçya’nın ihracatının yaklaşık %40’ı Amerika’ya gidiyor ve toplam ihracata oranla ASEAN’daki en büyük ihracatçı konumunda; onu %27,4 ile Vietnam ve %17 ile Tayland takip ediyor. Tayland Ticaret Odası Üniversitesi Başkanı Thanavath Phonvichai, Trump’ın vaatlerini yerine getirmesi halinde Tayland ekonomisinin 160,5 milyar baht (4,6 milyar dolar) darbe alabileceğini söyledi.

Vietnam, ABD ile dünyanın en büyük dördüncü ticaret fazlasına sahip. Çinli, Tayvanlı ve Güney Koreli firmaların Trump dönemi gümrük vergilerini aşmak için Vietnam’ı kullanmasıyla bu dengesizlik hızla büyüdü. Vietnam’ın talihi, özellikle de ABD’nin Vietnam’ı daha yüksek gümrük vergileri gerektiren “piyasa dışı ekonomi” olarak sınıflandırmaya devam etmesi halinde, aynı hızla dönebilir.

Trump’ın gümrük vergileriyle ilgili belirsizlik, firmaların Güneydoğu Asya’daki yatırım planlarını duraklatmalarına ya da durdurmalarına neden olabilir. Şehir devletinin Ekonomik Kalkınma Kurulu’na göre, ABD şirketleri geçen yıl Singapur’daki 9,5 milyar dolarlık sabit varlık yatırımının yaklaşık yarısını oluşturdu. Başbakan Lawrence Wong, Trump’a gönderdiği tebrik mektubunda ABD’nin Singapur ile “istikrarlı bir ticaret fazlası” verdiğini hatırlatmakta gecikmedi.

Çin ekonomisine vurulacak herhangi bir darbe, Çin tüketimine, ihracat talebine ve turizmine bağımlı olan ASEAN ülkelerine de yansıyacaktır. Çin mallarına yönelik iştahın azalması, Çinli üreticilere girdi sağlayan Güneydoğu Asyalı tedarikçileri de etkileyecektir. Güneydoğu Asya’nın en büyük ekonomisi olan Endonezya, Çin’e olan %24,2 oranındaki ihracatı ve ağırlıklı olarak emtia ihracatı nedeniyle bu durumdan en fazla zarar görecek ülke olacaktır.

Mallarını ABD’ye gönderemeyen Çinli ihracatçılar, hükümetlerin metal, tekstil ve tüketim mallarındaki dampingden zarar gören yerel üreticilerin şikayetleriyle karşılaştığı Güneydoğu Asya’ya yönlendirebilir.

Güneydoğu Asya’nın avantajı nedir?

Güneydoğu Asya’nın mevcut üretim patlaması ticaret savaşı nedeniyle başladı. Analistler zaman içinde ticari ikame ve sapmanın büyümeye vurulan darbeden daha ağır basacağını düşünüyor.

Macquarie Capital ASEAN araştırma müdürü Jayden Vantarakis, “Çin’e yönelik daha büyük bir baskının, Çinli işletmelerin Asya’da daha fazla ticaret ve yatırım yapmasıyla tedarik zincirinde daha fazla sapmaya yol açabileceğini düşünüyoruz” dedi.

Bazı Güneydoğu Asya hükümetlerinin agresif bir şekilde başvurduğu elektrikli araç fabrikaları ekonomik bir tampon sağlayabilir. “ABD dışında da elektrikli araç talebi artıyor, bu nedenle Endonezya’ya net bir fayda sağlayabileceğini düşünüyorum. Özellikle benzin fiyatları giderek pahalılaştığı için karbon nötr olmaya çalışan daha küçük ülkeler arzı devralmaya çalışacak ve daha fazla elektrikli otomobil satın alacaklar,” diyor Singapur Ulusal Üniversitesi İşletme Fakültesi profesörü Sumit Agarwal.

Trump’ın vaat ettiği gümrük vergileri, Tayland’ın bu yıl haddelenmiş çelikte yaptığı gibi, ASEAN hükümetlerine Çin mallarına antidamping tarifeleri uygulama konusunda itici güç sağlayabilir. Daha sıkı ABD menşe kuralları da hükümetlere daha fazla yüksek değerli parça üretimi ve montajının yerel olarak yapılmasını sağlama fırsatı verebilir.

Güneydoğu Asya para birimleri ve piyasaları nasıl etkilenecek?

Trump’ın gümrük vergileri Güneydoğu Asya merkez bankaları üzerindeki para politikasını daha da gevşetme baskısını hafifletebilir.

İngiltere merkezli Pantheon Macroeconomics’in gelişmekte olan Asya baş ekonomisti Miguel Chanco, “Esasen Trump’ın zaferi, planladığı gümrük tarifeleri nedeniyle dünya için enflasyonisttir, bu nedenle küresel parasal normalleşme veya gevşeme döngüsü muhtemelen Filipinler de dahil olmak üzere daha önce düşünüldüğü kadar keskin olmayacaktır” dedi.

Nikkei Asia’ya konuşan Chanco, Güneydoğu Asya para birimlerinin daha önce beklendiği gibi güçlenmeyeceğini, bunun kısmen piyasaların ABD Merkez Bankası’nın gevşeme hızını yeniden fiyatlandırmasından ve dolayısıyla doların güçlenmeye devam etmesinden kaynaklandığını söyledi.

Altı büyük Güneydoğu Asya ekonomisi arasında Tayland bahtı ve Malezya ringgiti, Trump’ın zaferinden bu yana en kötü performans gösteren para birimleri oldu ve çarşamba gününe kadar ABD doları karşısında sırasıyla %3,2 ve %2,9 değer kaybetti.

Taylandlı menkul kıymetler şirketi InnovestX, güçlü dolar ve zayıf bahttan faydalanacak hisse senetleri önerdi. Bunlar arasında CP Foods ve Delta Electronics gibi önemli ihracat gelirleri olan ya da Tayland Havalimanları, emlak geliştiricileri ve otelciler gibi turizmle ilgili şirketler yer alıyor.

Hükümetler, diğer ülke ve bölgelerle ilişkilerini derinleştirerek ve tarafsızlıklarını vurgulayarak ABD ya da Çin’e olan aşırı bağımlılıklarını azaltmak için şimdiden adımlar atıyor.

Özellikle Güneydoğu Asya ekonomilerinin de ASEAN içi ticareti güçlendirerek direnç oluşturmaya odaklanması bekleniyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English