Asya
ASEAN Zirvesine ABD-Çin rekabetinden duyulan endişe damga vurdu

Asya-Pasifik’teki jeopolitik çekişmeler bu hafta Cakarta’da düzenlenen 43. Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) zirvesine de yansıdı, bu yılın dönem başkanı Endonezya dünya liderlerine çatışmadan geri adım atmaları çağrısında bulundu.
Perşembe günü sona eren toplantılarda ABD, Japonya, Çin ve diğer ülkeler, Myanmar’daki iç çatışmaya verilecek yanıt ve Güney Çin Denizi’ndeki toprak anlaşmazlıkları da dahil olmak üzere önemli sorunlar karşısında kendi çözümlerini sunarken diğer yandan da bölgesel ortaklıklarını güçlendirmeye çalıştılar.
Dönem başkanlığını Laos’a devreden, Endonezya Devlet Başkanı Joko Widodo’nun perşembe günkü 18 ülkeli Doğu Asya Zirvesi’nde büyük güçler arasındaki “yıkıcı” rekabete karşı uyarıda bulunmasıyla birlikte ekonomik ve siyasi meselelere ilişkin görüşmelerde gerginlikler yaşandı.
Widodo, ABD, Japonya, Güney Kore, Avustralya, Kanada ve Hindistan gibi ortak ülkelerin üst düzey yetkililerinin önünde yaptığı konuşmada “Her liderin yeni çatışmalar, yeni gerilimler ve yeni savaşlar yaratmama konusunda eşit sorumluluğu vardır” dedi ve “farklılıkları yönetemezsek dünya yok olur” uyarısında bulundu.
ASEAN üyelerinin çoğu taraf tutmaktan özenle kaçınırken, özellikle Tayvan ya da Güney Çin Denizi konusunda bölgesel bir çatışma olasılığından ve bunun daha geniş ekonomik sonuçlarından endişe duymaya devam ediyorlar.
Yaklaşık 700 milyonluk bir nüfusa sahip olan ASEAN ülkeleri büyümenin merkez üssü olmaya çalışırken, bloğun istikrarın devam etmesi yönündeki arzularını da yansıttılar.
Bloğun önündeki önemli hedeflerden biri de ekonomik ve mali entegrasyonu derinleştirme meselesiydi.
Bu kapsamda, serbest ticaret alanlarının genişletilmesi ya da yükseltilmesine yönelik müzakereler, QR kodları ve bölgesel para birimlerinin kullanıldığı bölgesel bir sınır ötesi ödeme sisteminin kurulması ve elektrikli araçlara yönelik standartların uyumlaştırılması gibi adımlar atıldı.
Büyük güç rekabeti
ASEAN ekonomisi, bu yıl beklenen %4’lük büyüme ile küresel bağlamda önemli bir bileşen olduğunu kanıtladı. Bölgenin artan ekonomik önemi, başta Washington ve Pekin olmak üzere büyük güçlerin üye ülkelerle daha yakın ilişkiler kurmasına yol açarken, diğer yandan da bölge stratejik bir rekabet alanına dönüştü.
Bu haftaki toplantılara Devlet Başkanı Xi Jinping’in yerine katılan Çin Başbakanı Li Qiang, grubu yeni bir soğuk savaşa karşı çıkmaya ve artan rekabette taraf tutmamaya çağırdı.
Li, ASEAN ülkelerinin “farklılıkları ve anlaşmazlıkları uygun bir şekilde ele almaları” gerektiğini de sözlerine ekledi.
Çinli Başbakan ayrıca, biri tarımı “gıda direncini inşa etmek için yeni bir büyüme motoru” haline getirmeyi amaçlayan ve diğeri ileri imalat, dijitalleşme ve temiz enerji alanlarında teknoloji işbirliğini güçlendirmeye yönelik olmak üzere çeşitli anlaşmalar imzaladı. İki taraf ayrıca denizcilik işbirliğini ve altyapı gelişimini artırmayı taahhüt etti.
ABD ise, özellikle Pekin’in Güney Çin Denizi’ndeki denizcilik iddiaları ve eylemleri karşısında, “kurallara dayalı uluslararası düzenin korunmasında ASEAN ile ortak çıkarlarının” altını çizdi.
Başkan Yardımcısı Kamala Harris tarafından temsil edilen ABD ayrıca denizcilik işbirliğini genişletme, dijital inovasyon ve sürdürülebilir altyapı konularında ortaklıkları teşvik etme ve blokla resmi temasları kolaylaştırmak için yeni bir merkez kurma konusunda anlaştı.
ABD’nin bölgedeki dış politikası uzun zamandır güçlü savunma ve güvenlik bağlarına odaklanmış durumda ancak Washington aynı zamanda Çin’in bu bölgede artan etkisine karşı koymak için ittifak ve ortaklıkları güçlendirmenin yeni yollarını arıyor.
Uzmanlar ayrıca bu hafta sonu Yeni Delhi’de yapılacak G20 Zirvesine katılacak olan ABD Başkanı Joe Biden’ın Cakarta’da bulunmamasının, ABD’nin blok üzerindeki etkisini yeniden ortaya koymak için kaçırılmış bir fırsat olduğunu ve birçok bölge liderinin hayal kırıklığını ifade ettiğini belirtiyor.
Japonya açısından ise, Başbakan Fumio Kishida ve ASEAN liderleri, ikili işbirliğinin 50. yıldönümü münasebetiyle aralık ayında Tokyo’da düzenlenecek özel bir zirve öncesinde ilişkileri kapsamlı bir stratejik ortaklığa yükseltme konusunda anlaştı. Kishida ayrıca Tokyo’nun altyapı ve teknik işbirliği sunacağı yeni bir girişimi de duyurdu.
Uzmanlara göre, tüm büyük güçler uluslararası meşruiyetlerini artırmak için ASEAN’dan diplomatik destek almaya çalıştı.
Harita krizi ve Ukrayna savaşı bildiride yer almadı
Zirvedeki diğer önemli gündem de, Myanmar’da devam eden askeri yönetimdi. Ülkedeki askeri liderler görüşmelere davet edilmedi.
Toplantıda ASEAN liderleri, Filipinler’in 2026’da Myanmar’ın yerine blokun dönüşümlü liderliğini üstlenmesi ve sadece yıllık başkan yerine üç üyenin cuntaya karşı birlikte çalışması da dahil olmak üzere bir dizi önlem üzerinde anlaştı.
Güney Çin Denizi’nde tırmanan gerilime gelince, geçen ayın sonlarında Çin’in tartışmalı bölgelerde hak iddia eden yeni bir bölgesel harita yayınlamasına gelen eleştirilere rağmen, grubun sonuç bildirisinde deniz ihtilaflarından bahsedilmedi.
Liderlerin açıklamasında Ukrayna savaşına da değinilmedi.
Singapur Başbakanı Lee Hsien Loong perşembe günü, üye ülkelere yardımcı olacak politikalar üzerinde önemli anlaşmalara varma ve işbirliği yapma kabiliyetine atıfta bulundu.
Toplantıya, Endonezya Devlet Başkanı Widodo’nun, “ASEAN’ın büyük güçler için bir vekalet arenası haline gelmemesini ve kendi yönünü çizmesini sağlamak gerekiyor” ifadesi damga vurdu.
Asya
Hindistan’da yolcu uçağı düştü: 242 kişinin tamamı hayatını kaybetti

Hindistan’ın batısındaki Ahmedabad kentinden kalkan ve 242 kişinin bulunduğu yolcu uçağı, perşembe günü kalkıştan birkaç dakika sonra düştü. Havayolu şirketi Air India uçağındaki 242 kişinin tamamının hayatını kaybettiği bildirildi.
Air India, uçağın İngiltere’nin Gatwick Havalimanı’na gitmekte olduğunu, polis ise uçağın havalimanı yakınlarındaki sivil bir alana düştüğünü söyledi.
Üst düzey bir polis memuru gazetecilere, “Uçağın düştüğü bina bir doktorlar yurdu… Alanın yaklaşık %70 ila %80’ini temizledik, geri kalanını da yakında temizleyeceğiz” dedi.
Bir kaynak Reuters’a, 242 kişinin 217’sinin yetişkin, 11’inin çocuk olduğunu söyledi. Air India, bunların 169’unun Hindistan vatandaşı, 53’ünün İngiliz, 7’sinin Portekizli ve 1’inin Kanadalı olduğunu açıkladı.
Havacılık izleme sitesi Flightradar24, uçağın hizmet veren en modern yolcu uçaklarından biri olan Boeing 787-8 Dreamliner olduğunu söyledi.
Air India, X’te “Şu anda ayrıntıları tespit ediyoruz ve daha fazla bilgi paylaşacağız. Yaralılar en yakın hastanelere kaldırılıyor” dedi.
Televizyon kanalları, kazanın uçağın kalkışından hemen sonra meydana geldiğini bildirdi. Bir kanal, uçağın bir yerleşim bölgesi üzerinden kalkışını ve ardından evlerin ötesinden gökyüzüne yükselen dev bir alev sütunu ile birlikte ekrandan kaybolduğunu gösterdi.
Görüntülerde ayrıca, havaalanı yakınlarında gökyüzüne yükselen yoğun siyah dumanla birlikte yanan enkaz parçaları da görüldü.
Görüntülerde, sedyelerle taşınan ve ambulanslarla götürülen insanlar da görüldü.
Ahmedabad Havalimanı hava trafik kontrolüne göre, yolcu uçağı saat 13.39’da (08.09 GMT) 23 numaralı pistten kalkış yaptı. Acil durum sinyali olan “Mayday” çağrısı yaptı, ancak sonrasında uçaktan herhangi bir yanıt alınamadı.
Flightradar24 ayrıca, uçağın kalkışından saniyeler sonra son sinyalini aldığını da belirtti.
“Kazaya karışan uçak, VT-ANB tescilli bir Boeing 787-8 Dreamliner’dır” dedi.
Boeing, ilk raporlardan haberdar olduğunu ve daha fazla bilgi toplamak için çalıştığını söyledi. Boeing hisseleri, piyasa öncesi işlemlerde %6,8 düşüşle 199,13 dolara geriledi.
Şirket 2022’de özelleştirilmişti
İngiltere Dışişleri Bakanlığı, internet sitesinde yayınladığı açıklamada, kaza ile ilgili gerçekleri acilen ortaya çıkarmak ve kazazedelere destek sağlamak için Hindistanlı yetkililerle işbirliği içinde olduğunu belirtti.
Hindistan Havacılık Bakanı’nın ofisi, Başbakan Narendra Modi’nin kurtarma çalışmalarına derhal tüm desteğin sağlanması talimatını verdiğini açıkladı.
Havacılık Bakanı’nın ofisi, tüm ilgili kurumların yüksek alarmda olduğunu ve koordineli çalışmaların sürdüğünü ekledi.
Ahmedabad, Modi’nin memleketi Gujarat eyaletinin en büyük şehridir.
Ahmedabad havaalanı, tüm uçuşların derhal durdurulduğunu açıkladı. Havaalanı, Hindistan’ın Adani Group holdingi tarafından işletiliyor.
Holdingin kurucusu ve başkanı Gautam Adani, X’te “Air India’nın 171 sefer sayılı uçağının trajedisi karşısında şok ve derin bir üzüntü duyuyoruz” diye yazdı.
“Hayal edilemez bir kayıp yaşayan ailelerin acısını paylaşıyoruz. Tüm yetkililerle yakın işbirliği içindeyiz ve olay yerinde ailelere tam destek veriyoruz” dedi.
Hindistan’da son ölümcül uçak kazası 2020 yılında Air India Express’in düşük maliyetli havayolu şirketi tarafından gerçekleştirilmişti.
Havayolunun Boeing-737 uçağı, güney Hindistan’daki Kozhikode Uluslararası Havalimanı’nda “masa üstü” pistini aştı. Uçak pistten çıkarak bir vadiye düştü ve burun kısmı yere çarptı.
Kazada 21 kişi hayatını kaybetmişti.
Eskiden devlete ait olan Air India, 2022’de Hint holding Tata Group tarafından devralındı ve 2024’te grubun Singapur Havayolları ile ortak girişimi olan Vistara ile birleşti.
Tata, bir acil durum merkezinin faaliyete geçirildiğini ve bilgi almak isteyen aileler için bir destek ekibi kurulduğunu söyledi.
Asya
Rusya ortaklığı sonrası Kuzey Kore’den yeni nükleer tesis hamlesi

Kuzey Kore’nin ana nükleer kompleksi Yongbyon’da yeni bir tesis inşa ettiği ortaya çıktı. Bloomberg’in uzman analizleri ve uydu görüntülerine dayandırdığı haberine göre, uranyum zenginleştirme amacıyla kullanılabileceği düşünülen tesisin, ülkenin nükleer savaş başlığı üretim kapasitesini artırması bekleniyor. ABD Kongresi Araştırma Servisi, Pyongyang’ın Moskova’nın desteğiyle cephaneliğini önemli ölçüde büyütebileceğini bildirdi.
Bloomberg‘in analistlere ve uydu görüntülerine dayandırdığı haberine göre, Kuzey Kore, ana nükleer kompleksi olan Yongbyon’da yeni bir tesis inşa etti.
İnşaat hazırlıklarına 2024’ün sonlarında başlanan tesisin, uranyum zenginleştirmeyle bağlantılı olabileceği ve nükleer savaş başlığı üretimini artırmaya olanak tanıyacağı belirtiliyor.
Pyongyang’ın 100 kilometre kuzeyinde yer alan Yongbyon’daki yeni binanın, mevcut zenginleştirme tesislerine benzediği ifade ediliyor.
‘Tesis Kangson’dakiyle benzerlik gösteriyor’
Kuzey Kore’nin nükleer programı üzerine çalışan uzmanlar Jeffrey Lewis ve Sam Lair, Arms Control Wonk dergisi için kaleme aldıkları makalede, binanın merkezi salonunun boyutlarının, santrifüj ünitelerinin bulunduğu Kangson’daki tesisin merkezi salonuyla aynı olduğunu yazdı.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Direktörü Rafael Grossi de tesisin Kangson’dakiyle olan görsel benzerliğini doğruladı.
Ancak UAEA, görsel benzerliğe rağmen tesisin bir nükleer yakıt zenginleştirme tesisi olduğunu doğrudan beyan etmedi. BM’ye bağlı denetim organı, Yongbyon kompleksindeki yeni binayı izlemeye devam ettiğini açıkladı.
Kim Jong Un gizlilik politikasını terk etti
Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’un son zamanlarda tam gizlilik politikasından uzaklaşarak nükleer tesislerde daha sık görünmeye başladığı gözlemleniyor.
Kim, ocak ayında Yongbyon’daki uranyum zenginleştirme tesisinin fotoğraflarını ilk kez yayımlamış, Eylül 2024’te ise Kangson’daki tesisleri sergilemişti.
Bu politika değişikliğinin, Kim’in ABD, Güney Kore ve Japonya’yı hedef alan yeni kıtalararası füzeler için nükleer savaş başlığı stoklarını “katlanarak” artırma planlarını açıklamasının ardından gelmesi dikkat çekti.
‘Moskova’nın desteğiyle cephaneliğini artırabilir’
Mayıs ayının sonunda ABD Kongresi Araştırma Servisi (CRS), Kuzey Kore’nin Moskova’nın desteği sayesinde cephaneliğini önemli ölçüde artırabileceğini bildirdi.
CRS’nin verilerine göre, Pyongyang halihazırda 90 adede kadar savaş başlığı üretmeye yetecek nükleer materyal biriktirdi ve muhtemelen yaklaşık 50’sini monte etti.
2023-2024 yıllarına ait önceki raporlarda bu potansiyel 20 ila 60 savaş başlığı olarak belirtiliyordu.
Rusya, Kuzey Kore’ye direkt tren seferlerini yeniden başlatıyor
Asya
BYD, Avrupa’da elektrikli otomobillerdeki fiyat savaşını küçük otomobillere de taşıdı

BYD, Çinli otomobil üreticilerinin Avrupa’da fiyat savaşını kompakt otomobil segmentine taşırken, İngiltere’de en ucuz ve en küçük elektrikli aracını piyasaya sürdü.
Başlangıç fiyatı 18.650 sterlin olan Dolphin Surf, BYD’nin popüler Seagull hatchback modelinin İngiliz versiyonu. Bu model, dünyanın en büyük otomobil pazarında yaşanan fiyat savaşının ardından yapılan son indirimlerle Çin’de İngiltere fiyatının üçte birinden daha ucuza, 6.000 sterlinin altında satılıyor.
BYD’nin başkan yardımcısı Stella Li, Roma’da düzenlenen lansman etkinliğinde, elektrikli araçların Avrupa’da kompakt otomobillerde yaygınlaşacağını ve küçük otomobillerde elektrikli araçlara geçişin büyük spor araçlara göre daha yavaş olduğunu belirtti.
Önde gelen elektrikli araç üreticisi BYD, geçen ay Japon küçük otomobil pazarına giriş yapacağını duyurdu ve gelecek yıl düşük maliyetli, batarya ile çalışan bir kei otomobil piyasaya sürmeyi planladığını açıkladı. Kutu şeklindeki minik otomobil, Japonya’da 2,9 milyon yen (20.700 dolar) fiyatla satılan kompakt Dolphin modelinden daha ucuz olacak.
Dolphin Surf’ün birkaç hafta önce 23.000 avronun altında bir fiyatla Avrupa’da piyasaya sürülmesinden önce bile, Renault 5, Citroën ë-C3 ve Dacia Spring gibi rakip kompakt elektrikli araçlar benzer veya daha düşük fiyatlarla piyasaya çıkmıştı.
Çinli markalar, özellikle Brüksel’in geçen yıldan bu yana Çin yapımı elektrikli araçların ithalatına daha yüksek gümrük vergileri uygulamaya başlamasıyla, Avrupa’da kendi iç pazarlarına göre daha kısıtlı bir fiyatlandırma stratejisi benimsedi.
Yine de BYD’nin Avrupa’daki tüm otomobil segmentlerine yayılması, yurt dışı büyümesini hızlandıracak. Schmidt Automotive Research’e göre, BYD ve diğer Çinli markaların İngiltere ve Avrupa kıtasındaki pazar payı, 2024’ün ilk çeyreğinde yüzde 2,9’dan 2025’in ilk dört ayında yüzde 4,8’e çıktı.
Çin elektrikli araçlarına daha yüksek gümrük vergileri uygulamayan İngiltere, şu anda Batı Avrupa’ya giren tüm Çin markalı modellerin neredeyse üçte birini oluşturuyor.
İngiltere’nin çevrimiçi pazar yeri Auto Trader’a göre, Ocak ve Nisan ayları arasında satışa sunulan Çin elektrikli araçların stokları bir önceki yıla göre on kat artarak 3.300’ü aştı. Bu rakam, bir önceki yılın aynı dönemindeki %0,2’ye kıyasla, pazardaki yeni araç stokunun yaklaşık %3’ünü oluşturdu.
Analistler, Batılı otomobil üreticilerinin, gümrük vergilerinden kaçınmak için Avrupa’da yerel üretimi artıran Çinli rakipleriyle rekabet edebilmek için daha ucuz lityum demir fosfat piller kullandıkları için, daha küçük elektrikli otomobillerin fiyatlarında daha fazla düşüş olabileceğini belirtiyor.
Renault ve Volkswagen, araç geliştirmeyi hızlandırmak ve gelecek yıl piyasaya sürülmesi planlanan kompakt elektrikli araçların maliyetlerini düşürmek için Çin’in mühendislik uzmanlığının yanı sıra Çin’de üretilen bileşenleri kullanıyor.
Otomotiv analisti Matthias Schmidt, “Bu araçlar piyasaya çıkmaya başladığında fiyatlarda düşüş göreceğiz” dedi.
Stellantis destekli Çinli otomobil üreticisi Leapmotor’un kıdemli başkan yardımcısı Cao Li Çarşamba günü gazetecilere verdiği demeçte, elektrikli araçlar ile benzinli araçların fiyatlarının birbirine yaklaşmasının Avrupa pazarında genel bir eğilim olduğunu söyledi.
Bazı Çinli otomobil yöneticileri, kendi pazarlarında yaşanan şiddetli fiyat savaşının Avrupa’ya sıçrayabileceğinden korkuyor. Ancak Çin ile AB arasında tırmanan ticaret gerilimleri, Avrupa’daki fiyat dinamiklerini değiştireceği düşünülüyor.
Pekin ve otomobil üreticileri, AB tarifelerinin yerine gönüllü fiyat kontrol sistemi getirmeyi teklif etti, ancak Brüksel’in bu asgari fiyatlandırma yaklaşımını kabul edip etmeyeceği henüz belli değil.
Müzakerelere yakın kaynaklar, Pekin’in önceki görüşmelerde modelden bağımsız olarak 35.000 avroluk bir asgari fiyat teklif ettiğini söyledi. Bu seviyede, BYD ve Leapmotor gibi daha ucuz otomobiller piyasadan çıkarılacaktır.
Ancak analistler, fiyat indirimleri Avrupa’da daha sınırlı olsa bile, tüketicilerin Çinli üreticilerin yüksek kaliteli teknolojisi ve yazılımı nedeniyle bu araçlara yöneleceğini belirtiyor.
Örneğin BYD’nin Başkan Yardımcısı Li, Belçika basınına verdiği demeçte, Çinli grubun süper hızlı şarj teknolojisini önümüzdeki 12 ay içinde Avrupa’ya getirmeyi planladığını söyledi.
Çin’deki fiyat savaşı, yerli otomobil endüstrisi için yıkıcı olarak değerlendirilirken, İngiltere ve Avrupa’da artan rekabet, hala salgın öncesi seviyelerin altında olan araç talebini artırmaya yardımcı olabilir.
Auto Trader’ın ticari direktörü Ian Plummer, “Pazarımızda görülen artan rekabet ve bazı yeni öne çıkan oyuncular, kısa vadede otomobil alıcıları için olumlu olacak ve orta vadede de daha fazla inovasyon ve pazar büyümesini tetikleyecek daha geniş fiyat baskısı yaratacaktır” dedi.
-
Görüş2 hafta önce
ABD Dışişleri’nin Avrupa eleştirisi ne anlama geliyor?
-
Asya5 gün önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Dünya Basını1 hafta önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Avrupa2 hafta önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor
-
Rusya2 hafta önce
Ukrayna’dan Rus stratejik bombardıman üslerine kamyonlardan kalkan İHA’larla saldırı
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 2
-
Dünya Basını2 hafta önce
Rusya ve Ukrayna heyetleri tekrar İstanbul’da: Masada neler var?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Savaş sonrası Suriye’yi dönüştüren ‘Sünni popülizm’