Bizi Takip Edin

Avrupa

Avrupa sağında gerilim sürüyor

Yayınlanma

Almanya için Alternatif’in (AfD) Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerindeki liste başı adayı Maximilian Krah’ın geçen hafta sonu yaptığı açıklamalar nedeniyle Avrupa sağında ipler kopma noktasına geldi.

Krah’ın, “SS üniforması giydi diye herkes otomatik olarak suçlu olmaz,” açıklaması sonrasında Fransız sağının en önemli partisi Ulusal Birlik’in (RN) lideri Jordan Bardella, Alman partisiyle işbirliğini sonlandırdığını duyurmuştu. 

RN’nin tarihsel lideri Marine Le Pen ise çarşamba günü Europe 1 radyosuna verdiği demeçte, “Artık yeter: AfD bir provokasyondan diğerine geçiyor,” diyerek partinin kararını açıkladı.

İki parti de AP’deki Kimlik ve Demokrasi (ID) grubuna mensup. RN, anketlerde Fransa’da birinci parti olarak görünürken, AfD Almanya’da ikinci parti konumunda.

POLITICO’ya konuşan bir ID çalışanı, AfD’nin gruptan şimdi resmen atılmasa bile, seçimden sonra grup yeniden oluşturulurken çıkarılabileceğini öne sürdü.

RN, AfD’den iyice uzaklaşıyor

Brüksel’de isminin açıklanmaması kaydıyla FT’ye konuşan bir RN yetkilisi, seçimlerden sonra Avrupa Parlamentosu’ndaki grupların yeniden düzenlenmesinin kaçınılmaz olduğunu söyledi ve Krah dahil AfD’deki radikal unsurlarının partiyi “çok tecrit edilmiş” hale getireceğini öngördü.

RN kaynağı, “Avrupa’da oluşturdukları itibar göz önüne alındığında, AfD yanına yaklaşılmaz olacak ve hatta Almanya’da yasaklanabilir,” dedi.

RN yetkilisi, Le Pen’in pazar günü Madrid’de sağcı VOX tarafından düzenlenen ve Macaristan’dan Viktor Orbán ve İtalya’dan Giorgia Meloni’nin de aralarında bulunduğu diğer milliyetçi-muhafazakâr liderlerin de yer aldığı bir konferansa katılmasının, yakın ilişkilerin ve seçimlerden sonra nelerin mümkün olabileceğinin bir işareti olduğunu söyledi.

Le Pen, Meloni’nin AP’deki milletvekilleri ile olası bir birliktelik konusunda değişimin mümkün olduğunu söylemiş ve “Gruplar arasında bir savaş yok. Avrupa Parlamentosu’ndaki çoğunluğu nasıl tersine çevirebileceğimize dair tartışmalar devam ediyor,” demişti.

‘Milli Muhafazakâr Enternasyonal’den İsrail’e destek

Krah tam olarak ne dedi?

FT’ye verdiği mülakatta Krah, Adolf Hitler’in imha kamplarını yöneten SS’ler hakkında, “Birine suçlu demeden önce, kişisel olarak ne yaptığını gerçekten bilmek isterim,” demişti.

SS’in 900,000 üyesinin çoğunun “başka seçeneği olmayan basit çiftçiler” olduğunu da ileri süren Krah, ünlü Alman yazar Günter Grass’ın da Waffen-SS üyesi olduğunu hatırlattı.

AfD’li siyasetçi, “Bu, bu birimlerde özellikle yüksek oranda suçlu olmadığı ve genel olarak SS’lerin suçlara karışmadığı anlamına gelmez; bu açıkça doğrudur. Fakat yanlış üniforma giydiği için [birinin] otomatik olarak suçlu olduğunu söylemeyeceğim,” ifadelerini kullandı.

Çarşamba günü yaptığı açıklamada Krah, “objektif ve incelikli açıklamalarım partiye zarar vermek için bahane olarak kullanıldığını” savunarak partinin Federal Yürütme Kurulundan ayrıldığını açıklamıştı. Krah, AfD’nin seçim kampanyalarında da boy göstermeyecek.

Meloni ile Le Pen işbirliği arayışında

Partiler taraflarını seçmeye başladı

Öte yandan Avrupa’daki diğer sağ partiler de taraflarını açıklamaya başladılar. Çekya’dan ID üyesi Özgürlük ve Doğrudan Demokrasi Partisi (SPD) 22 Mayıs Çarşamba günü yaptığı açıklamada, RN’nin ardından AfD ile aynı Avrupa siyasi grubunu paylaşmayacağını duyurdu.

Parti sözcüsü Barbora Šťastná çarşamba günü Çek Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, AfD temsilcilerinin Üçüncü Reich döneminde Almanların SS’teki rolü hakkında yaptıkları açıklamalar nedeniyle parti yönetiminin bu kararı aldığını söyledi.

Šťastná, “Özgürlük ve Doğrudan Demokrasi Başkanlığı, açıklamalarında eski SS üyelerinin faaliyetlerini savunan AfD hareketi liderleri tarafından yapılan tartışmalı açıklamalarla arasına güçlü bir mesafe koymakta ve bunları kınamaktadır,” dedi.

Çek Haber Ajansı’nın aktardığına göre Šťastná, “SPD, Marine Le Pen tarafından RN liderliğinde bu konuda açıklanan adımları tamamen desteklemekte ve takip etmektedir,” dedi.

Çek partisinin hazirandaki AP seçimlerinde 2 koltuk kazanması bekleniyor.

Avrupa sağı Brüksel’de bir araya geliyor

İtalya’da koalisyon içi gerginlik

İtalya’da farklı ailelerden gelen sağ partilerin kurduğu koalisyon hükümetinde de kazan kaynamaya başladı.

Hükümeti oluşturan üç parti İtalya’nın Kardeşleri, Forza Italia ve Lega AP’de farklı gruplara mensup. Bunlar sırasıyla; Avrupa Muhafazakârları ve Reformistleri (ECR), Avrupa Halk Partisi (EPP) ve Kimlik ve Demokrasi (ID).

Lega, AfD’nin ID’den çıkarılmasına destek olurken, Forza Italia mensubu Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, bunun yeterli olmadığını savundu.

Sorunun sadece AfD değil, aynı zamanda RN olduğunu ileri süren Tajani, “Le Pen NATO’dan ayrılmak istiyor ve kesinlikle bir Avrupacı değil. Hem Avrupa’ya karşı olup hem de Avrupa’yı yönetmeyi düşünemezsiniz. Avrupa’yı yok etmek isteyenlerle nasıl aynı fikirde olabiliriz? Biz NATO’yu ve birleşik bir Avrupa’yı savunuyoruz,” dedi.

Meloni’nin haziran seçimlerinden sonra sağcı bir ittifak umudunun aksine, Tajani daha ziyade “EPP, Liberaller ve Muhafazakârlar arasında bir ittifaktan” yana olduğunu açıkladı.

Lega kurucusu Umberto Bossi: Salvini istifa etmeli

Tajani’nin yorumlarına Lega lideri ve Başbakan Yardımcısı Matteo Salvini birkaç saat sonra yanıt verdi.

Salvini, “Avrupa merkez sağını yeniden inşa etmeyi umuyorum ama Tajani’nin Le Pen’e saldırmasının yanlış olduğuna inanıyorum. Biz birleşmek için çalışıyoruz,” dedi.

Salvini’den önce demeç veren bazı Lega kaynakları ise, Tajani’nin “savaş kışkırtıcısı Emmanuel Macron’u Marine Le Pen’e tercih etmesinin” şaşırtıcı olduğuna dikkat çekti.

Kaynaklar, Tajani’nin, Lega’nın “daha az Avrupa” sloganını eleştirmesini de şaşkınlıkla karşıladıklarını, zira bu sloganın Silvio Berlusconi’nin 2014 seçim kampanyasında, şimdiki Dışişleri Bakanı’nın Avrupa Komisyonu Üyesi olduğu dönemde kullandığı slogan olduğunu hatırlattılar.

Öte yandan aynı kaynaklara göre Lega’nın, İtalya’da” başarılı bir şekilde yönetilen merkez sağ modelin” Brüksel’de de önerilmesi gerektiğine olan inancını koruduğunu belirttiler.

Avrupa

Almanya, Kuzey Akım’ı yeniden başlatma girişimlerini engellemek için harekete geçti

Yayınlanma

Friedrich Merz hükümeti, Almanya ile Rusya’yı birbirine bağlayan Kuzey Akım doğalgaz boru hatlarının yeniden faaliyete geçirilmesine yönelik her türlü girişimi engellemek için yollar arıyor.

Ekonomi Bakanlığı’ndan gelen yazışmalara göre, Berlin, boru hatlarının yeniden faaliyete geçirilmesini mümkün kılacak her türlü sahiplik değişikliğini tespit edebilmek için yatırım inceleme yasalarını güçlendirmeyi düşünüyor.

Financial Times‘ın gördüğü, Yeşiller milletvekillerinin boru hatlarıyla ilgili sorularına yazılı yanıtında, bakanlık “yatırım taramasına ilişkin yasal bir değişiklik olup olmayacağını şu anda tartıştığını” belirtti.

2022’de sabotaj sonucu hasar gören boru hatları, Berlin’in enerji konusunda Moskova’ya aşırı bağımlılığının sembolü haline geldi. Geçmişte gaz arzının yüzde 50’sinden fazlasını Rusya’dan sağlayan Almanya, Ukrayna müdahalesi sonrası rotayı değiştirdi.

Alman hükümeti, mart ayında Financial Times’ta yer alan, Kremlin bağlantılı Rus ve ABD’li işadamlarının boru hatlarını yeniden faaliyete geçirmek için girişimlerde bulunduğu yönündeki haberler üzerine alarma geçti ve Merz, boru hatlarının kapatılmasının devamı için Berlin ve Brüksel’deki yetkililerle görüşmelere başladı.

Konuyla ilgili bilgisi olan kişilere göre, Berlin dört Kuzey Akım boru hattının hiçbirinde devlet kontrolü bulunmuyor ve mevcut mevzuat uyarınca, boru hatlarının sahibi olan İsviçre merkezli şirketin sahipliğinde herhangi bir değişiklik yapılmasını engellemek için çok az şey yapabilir.

Boru hatlarının yeniden faaliyete geçirilmesi için teknik sertifika verilmesi gerekecek, ancak kurallar değiştirilmedikçe bunu durdurma yetkisi yok.

Almanya başbakanı, AB’nin Rusya’ya uygulayacağı yeni yaptırımlar kapsamında boru hatlarının yasaklanmasını istedi.

Ancak, Slovakya’nın muhalefeti nedeniyle AB liderleri bu hafta yeni yaptırım paketini onaylayamadı.

Görüşmelere doğrudan bilgi sahibi bir kişiye göre, boru hatlarının yeniden kullanıma açılmasını isteyenlerden biri olan ABD’li yatırımcı Stephen Lynch, 6 Mayıs’ta planlarını görüşmek üzere Alman ekonomi bakanlığına davet edildi. Toplantı ilk olarak Die Zeit tarafından haberleştirildi.

Yeşiller milletvekillerinin Lynch ile yapılan toplantı hakkında soruları üzerine ekonomi bakanlığı, üst düzeyde herhangi bir toplantı yapılmadığını, ancak yetkililerin uzmanlık alanlarıyla ilgili kurum ve kişilerle sık sık bilgi alışverişinde bulunduğunu söyledi.

Lynch’in düşüncelerini yakından bilen bir kişiye göre, ABD’li yatırımcı Stephen Lynch, Avrupa’nın bir gün tekrar Rus gazını satın almaya hazır olacağına inanıyor. ABD’li yatırımcı, hasarlı boru hatlarının onarımının maliyetli bir iş olduğunu ve Avrupa’nın talebini karşılamak için bir tanesinin yeterli olacağını savunarak, bu onarımın gerekli olmayacağına inanıyor.

Lynch, FT’nin yorum talebine hemen yanıt vermedi.

Almanya yasalarına göre, Berlin, işlem “Almanya’nın kamu düzeni veya güvenliği için bir tehdit” olarak değerlendirilirse, kritik altyapı ile ilgili AB dışı yatırımcıların mülkiyet değişikliklerini engelleyebilir.

Kuzey Akım boru hatlarını işleten şirketin merkezi, Avrupa Serbest Ticaret Birliği’ne üye olan İsviçre’de bulunduğu için, devralma işlemi mevcut kurallara göre yatırım incelemesine tabi olmayacak.

Kuzey Akım projesi, Rusya Devlet Başkanı Putin ile yakın ilişkileri olan eski Şansölye Gerhard Schröder tarafından başlatılmıştı.

İlk Trump yönetimi, dönemin Şansölyesi Angela Merkel’e projeden çekilmesi için baskı yapmıştı.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov’un sözcüsü perşembe günü yaptığı açıklamada, boru hatlarının yeniden faaliyete geçmesini engelleme çabalarının, Rusya’nın bağımsız politikasına karşı Avrupa’nın “öfkesini” gösterdiğini ve Rusya’nın “ne pahasına olursa olsun” bu politikayı izleyeceğini söyledi.

Son aktivasyon planları, Almanya’da ucuz Rus gazı konusunda tartışmaları yeniden alevlendirdi.

Almanya için Alternatif partisi (AfD) boru hatlarının yeniden faaliyete geçirilmesini isterken, bazı önde gelen CDU ve SPD politikacıları da yüksek enerji fiyatlarını hafifletmek ve Almanya’nın zor durumdaki sanayisine yardımcı olmak için bu çağrıları destekledi.

Ancak Alman hükümeti Yeşiller milletvekillerine, AB Komisyonu’nun “Rusya’dan AB’ye enerji ithalatını kademeli olarak sona erdirme” çabalarını desteklediğini söyledi.

“Bu, AB’nin enerji bağımsızlığını ve güvenliğini artırmaya önemli bir katkı sağlayacaktır” diye yazdı.

Okumaya Devam Et

Avrupa

İngiliz yargısı: İsrail’e silah satışı yargının konusu değil

Yayınlanma

Yüksek Mahkeme, İsrail’e silah satışı kararının mahkemelerin değil, yürütmenin yetki alanına girdiğine hükmetti. Kararda, İsrail’e silah satışı konusunun anayasal olarak son derece siyasi bir mesele olduğu vurgulandı.

Filistin merkezli insan hakları örgütü Al-Haq ile İngiltere merkezli Küresel Hukuki Eylem Ağının (GLAN) İsrail’e silah satışını sürdüren İngiltere hükümeti aleyhine açtıkları davada Yüksek Mahkeme, konunun yargının meselesi olmadığına hükmetti.

İngiltere’de Yüksek Mahkeme, Al-Haq ile GLAN’ın, İsrail’e askeri teçhizat ihracatı konusunda İngiliz hükümetine karşı açtıkları davaya ilişkin kararını yazılı açıkladı.

Yargıçlar Stephen Males ve Karen Steyn, 72 sayfalık karar metninde davanın yalnızca muafiyet düzenlemesiyle ilgili genel tartışmadan ibaret olmadığını, bunun ötesinde “çok daha dar ve odaklanmış mesele”ye ilişkin olduğunu belirtti.

Karar metninde şu ifadelere yer verildi:

“Bu mesele, İngiltere’de üretilen bazı bileşenlerin İsrail’e tedarik edileceği ya da edilebileceği ve Gazze’deki çatışmada uluslararası insancıl hukukun ciddi şekilde ihlal edilmesinde kullanılabileceği ihtimali nedeniyle, sorumlu bakanlar tarafından makul şekilde İngiltere’nin savunması ve uluslararası barış ve güvenlik için hayati önem taşıdığı düşünülen belirli birçok taraflı savunma işbirliğinden çekilmesi gerektiğine karar vermenin mahkemeye açık olup olmadığıdır.”

Yargıçlar, bu konunun Anayasa’ya göre son derece hassas ve siyasi olduğunun, mahkemelerin meselesi olmadığının, buna karşın demokratik açıdan parlamentoya ve seçmenlere karşı sorumlu bulunan yürütmenin sorunu olduğunun altını çizdi.

İsrail’e tüm silah satış lisanslarının durdurulması talep edilmişti

Al-Haq ve GLAN, İsrail’e yönelik silah satışlarının askıya alınmasına ilişkin yazılı taleplerinin sürekli görmezden gelinmesi üzerine geçen yıl Yüksek Mahkemeye İngiltere aleyhine başvuru yapmıştı. İngiltere hükümetinden, F-35 savaş uçaklarının parçaları dahil İsrail’e tüm silah satış lisanslarının durdurulması talep edilmişti.

Başvuruda, İsrail’in sivillere, sivil altyapıya, sivillerin sığındığı hastane, fırın, okul gibi yapılara, gıda depolarına, su rezervlerine saldırıları ile zorla yerinden etme ve açlığa mahkûm etme gibi politikalarına ilişkin detaylar paylaşılmıştı.

Davanın duruşmaları, 18 Kasım 2024’te ve 13 Mayıs 2025’te yapılmıştı.

Oxfam, Uluslararası Af Örgütü (Amnesty) ve İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi uluslararası sivil toplum kuruluşları da İngiltere’nin silah satışlarını sürdürerek uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmediği yönündeki kanıtları mahkemeye sunmuştu.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Trump’ın gümrük vergileri nedeniyle Avrupa limanları ‘taşıyor’

Yayınlanma

Nakliye ve lojistik şirketleri uyardı: Donald Trump’ın düzensiz gümrük vergisi politikaları ve nehir seviyelerinin düşmesi, koronavirüs pandemisinden bu yana Avrupa’nın en kötü tedarik zinciri tıkanıklığına neden oluyor. Avrupa limanları “taşıyor”.

Financial Times’a göre, Mavnalar, malları almak için günlerce beklemek zorunda kalırken, konteyner gemileri de uzun bekleme süreleriyle karşı karşıya kaldı. En kötü durumun Rotterdam, Anvers ve Hamburg limanlarında yaşandığı belirtilirken, sorunların en az birkaç ay daha devam etmesi bekleniyor.

“Hollanda merkezli nakliye şirketi WEC Lines’ın genel müdürü Caesar Luikenaar, “Tüm büyük merkezler dolup taşıyor” dedi. FT’ye konuşan Luikenaar, Avrupa’daki bir dizi önemli limanın maksimum kapasiteyle çalıştığını söyledi.

Hollanda merkezli lojistik şirketi Euro-Rijn Group’un CEO’su Albert van Ommen, kargo akışının beklenmedik bir şekilde dirençli kalması ve personel sıkıntısı çeken limanları zorlaması nedeniyle, bu tıkanıklığın pandemiden bu yana en kötüsü olduğunu düşündüğünü söyledi.

Bu sorunlar, yakın zamana kadar birçok şirketin, planlı nakliye hizmetlerinin sabit bir takvime göre düzenli olarak stokları yenileyeceği bilgisiyle minimum stok seviyelerini korumasını sağlayan küresel lojistik sistemine son darbe oldu.

Alman lojistik şirketi Contargo, müşterilerine Antwerp’te mavnaların konteyner yüklemek için ortalama 66 saat, Rotterdam’da ise 77 saat beklediğini bildirdi. Mavnalara normalde konteyner terminallerinde yükleme için sabit zaman dilimleri verilir, böylece konteynerleri hızlı ve verimli bir şekilde boşaltabilmeleri sağlanır.

Almanya’nın DHL şirketinde üst düzey yönetici olan Casper Ellerbaek, gecikmelerin henüz hiçbir müşterisini bileşen kıtlığı nedeniyle üretimi durdurmaya zorlamadığını, ancak bu tür “dramların” risk olmaya devam ettiğini söyledi.

Van Ommen, Avrupa’nın en yoğun ikinci konteyner limanı olan Antwerp’te gemilerin planlanan programın üç ila beş gün gerisinde yük boşaltma yaptığını söyledi.

Van Ommen, “Mavnalarla konteynerleri topladığımızda, deniz araçları zamanında gelmediği için konteynerleri zamanında yükleyemiyoruz” dedi ve ekledi: “Sonunda, müşteri veya nihai kullanıcı mallarını geç alıyor.”

Lojistik şirketleri, krizi ABD Başkanı Donald Trump’ın ABD gümrük vergisi politikasında yaptığı keskin değişiklikler gibi sorunlara bağladı. Bu değişiklikler, konteyner nakliye şirketlerini, hızla değişen küresel ticaret akışlarına uyum sağlamak için ağlarını yeniden düzenlemeye zorladı.

Kuru bir bahar mevsiminin ardından Ren Nehri’nde su seviyesinin olağanüstü derecede alçalması nedeniyle mavnaların yükleme kısıtlamaları getirilmesi, sorunları daha da ağırlaştırdı.

Bu arada, Avrupa limanları da ABD’nin yüksek gümrük vergileri nedeniyle malların başka yerlere yönlendirilmesinden kaynaklanan Asya’dan gelen ithalat hacminin artmasıyla başa çıkmaya çalışıyor. Bu durum, malların başka yerlere yönlendirilmesine neden oluyor.

DHL’den Ellerbaek, Asya’dan Avrupa’ya konteyner hacmindeki keskin artışı (yıllık yaklaşık %7 olarak tahmin ediyor) Asyalı ihracatçıların strateji değişikliklerine bağladı.

Ellerbaek, “Farklı ticaret hacimlerindeki büyüme seviyelerine bakıldığında, Avrupa’nın tarihsel olarak ABD pazarına ait olan büyük bir payı aldığından şüphe yok” dedi.

Sektör yetkilileri, çoğunluğu kamuya ait liman idarelerinden rıhtım alanı kiralayan özel şirketlerden oluşan terminal işletmecilerinin, bu sıkıntıları hafifletmek için yeni personel alımı ve yeni ekipman satın almaya koştuğunu belirtti.

Luikenaar, Avrupa’daki yerel pazara hizmet veren bazı nakliye şirketlerinin, bölgedeki limanlara dağıtım için Rotterdam’daki farklı terminallerden konteynerleri toplamak için normalde en fazla üç gün süren işlemi bir hafta boyunca yapmak zorunda kaldığını söyledi.

Kapasiteye yapılacak yatırımların tüm sorunları çözmesinin yıllar alacağını belirtti. “Bu kolayca çözülecek bir sorun değil” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English