Bizi Takip Edin

AMERİKA

Biden veto yetkisini ilk kez kullandı: ‘ESG’ kavgası büyüyecek

Yayınlanma

ABD Başkanı Joe Biden, iki yılı aşkın başkanlık döneminde ilk kez veto yetkisini kullandı ve bir yasayı Kongreye geri gönderdi.

Söz konusu yasa, Biden yönetimindeki Çalışma Bakanlığının emeklilik fonu yöneticilerine yönelik bir talimatını tersine çevirmeyi amaçlayan bir önlemi engelliyor.

Söz konusu kural, özellikle Cumhuriyetçi çevrelerde eleştirilere neden olan ve yatırımcılara çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim (ESG) faktörlerini dikkate alarak yatırım kararları almalarına olanak tanıyordu.

Biden veto mesajında, “Emeklilik planı mutemetleri, ülke genelindeki emekliler için finansal getirileri en üst düzeye çıkaran her türlü faktörü göz önünde bulundurabilmelidir. Bu tartışmalı değil, sağduyulu bir yaklaşımdır,” dedi.

Başkan Twitter mesajında ise, “Az önce bir yasa tasarısını ilk kez veto ettim. Bu tasarı, MAGA [Amerika’yı Yeniden Büyük Yap] Cumhuriyetçilerinin sevmediği risk faktörlerini göz önünde bulundurmayı yasa dışı kılarak emeklilik birikimlerinizi riske atacaktı. Temsilci Marjorie Taylor Greene istese de istemese de, plan yöneticiniz zor kazanılmış birikimlerinizi koruyabilmeli,” ifadelerine yer verdi.

Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy, Biden’ın söz konusu tasarıyı veto etmesini eleştirerek, “Biden’ın, Wall Street’in, emeklilik tasarruflarınızı aşırı sol siyasi amaçlarını finanse etmek için kullanmasını istediği açık,” iddiasında bulundu.

Büyük yatırım firmaları, ‘sosyal açıdan sorumlu’ yatırımlar yapmak isteyen ve örneğin fosil yakıt endüstrisine yatırım yapmanın uzun vadede riskli olduğunu düşünen müşterilerden gelen çağrılara yanıt vererek bir süredir ESG faktörlerini dikkate alıyor.

Cumhuriyetçiler bunu ‘duyarcı’ (woke) yatırımcılık olarak eleştiriyor. Trump yönetimi, büyük emeklilik fonlarının bu şekilde yatırım yapmasını yasaklayan bir kural çıkararak emeklilik yöneticilerinin ESG kriterlerini kullanmasını engellemeye çalışmıştı.

ESG yatırımlarını destekleyenler, bu ilkelere uymanın insanların daha fazla para kazanmasına, çevrelerindeki dünya üzerinde olumlu bir etki yaratmasına ve iklim değişikliğinin neden olduğu bazı finansal risklerden kaçınmasına olanak tanıdığını savunuyor.

Biden yönetiminin Trump döneminde getirilen kuralı tersine çevirmesinin ardından Cumhuriyetçiler yeni bir tasarı hazırlamış, bu tasarı Demokratların kontrolündeki Senato’da iki Demokrat senatörün desteğini almıştı. Bu senatörler Joe Manchin ve Jon Tester idi.

Kongrenin Biden’ın vetosunu geçersiz kılması pek mümkün görünmüyor zira bunun için her iki meclisin üçte ikisinin desteği gerekiyor.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English