Bizi Takip Edin

AMERİKA

Warren Buffett, bankacılık krizinin ardından Beyaz Saray ile temasta

Yayınlanma

Berkshire Hathaway yatırım şirketinin CEO’su ve dünyanın en büyük yatırımcılarından Warren Buffett’ın, Silikon Vadisi Bankasının (SVB) iflasından sonra gündeme gelen bankacılık krizine karşı Beyaz Saray ile temasa geçtiği öğrenildi.

Bloomberg’deki habere göre, Başkan Joe Biden’ın ekibi ile Buffett arasında geçen hafta boyunca birden fazla kez görüşme yapıldı.

Görüşmelerde, Buffett’ın bölgesel bankacılık sektörüne yatırım yapması ihtimali üzerinde duruldu.

Bununla birlikte Buffett’ın aynı zamanda ‘mevcut kargaşa hakkında daha geniş kapsamlı tavsiye ve yönlendirmelerde de bulunduğu’ belirtiliyor.

Buffett’ın krizdeki bankalara ‘yardım etme’ konusunda etkili bir geçmişi var. Bank of America, 2011 yılında mortgage kredilerine bağlı kayıplar nedeniyle hisselerinin düşmesinin ardından Buffett’tan büyük bir sermaye desteği almıştı. 

Buffett ayrıca Lehman Brothers’ın çöküşünün ardından bankayı desteklemek için 2008 yılında Goldman Sachs’a 5 milyar dolarlık bir destek vermişti.

AMERİKA

Kamala Harris’in ardındaki isimler

Yayınlanma

Yazar

Geçtiğimiz ay, milyarder risk sermayedarı ve Chamath Palihapitiya ile risk sermayedarı ve “PayPal Mafyası” üyesi David Sacks, San Francisco’da Trump adına düzenlenen bir bağış etkinliğine ev sahipliği yaptı. Diğer bazı teknoloji tekellerinin tercih ettikleri adaylar konusunda sessiz kalıyor. Meta’nın kurucusu ve CEO’su Mark Zuckerberg, Trump’ın hayatına kastedilmesinin ardından ayağa kalkıp yumruğunu havaya kaldırmasının kendisini heyecanlandırdığını söylese de Trump’ı “belalı” olarak nitelendirdi, kimi desteklediğine dair resmi bir beyanda bulunmadı. Bu, etkili CEO’lar için standart bir uygulama ve Amazon, Apple, Nvidia, Google ve diğerlerini yönetenler geleneğe bağlı kalıyorlar.

Fakat Joe Biden’ın “meşaleyi devrettiği” Kamala Harris’in yakın çevresi, Silikon Vadisi’yle bir hayli içli dış olduğunu gösteriyor. Gazeteci Lee Fang derlemiş.


Kamala Harris’in ardındaki isimler

Yakın çevresinin kurumsal dünya ile bağları

Lee Fang

Unherd

25 Temmuz 2024

Pazar günü Demokrat camianın ağırlık merkezi sarsıldı ve bir anda her şey değişti. İlahi bir müdahale olmazsa, Kamala Harris bir aydan kısa süre içinde Chicago’da partinin temsilcisi olacak.

Fakat onun yükselişi sadece nominal bir değişimden fazlasına delalet. Washington DC koridorlarında, bu durum, büyük ölçüde gözlerden uzak bir şekilde, başkanlık kampanyasında yer alan çalışanlar, bağışçılar ve danışmanlar arasında hızlı bir yetki transferini temsil edecek.

Harris’in kendini Joe Biden’dan nasıl farklılaştıracağı hala bir muamma. Muhtemelen Biden yönetiminin aynı pek çok politikası ve başarılarıyla yola çıkacak ve aynı parti organları ve destekçilerinden de yardım alacak. Ancak Harris’in kampanyasına kimleri danışman olarak getireceği konusundaki kararları daha belirleyici olacak. Reagan yönetiminde popülerleşen ve daha sonra senatör Elizabeth Warren tarafından da dile getirilen bir deyişle, “Personel, politika demektir”.

2019’daki talihsiz başkanlık adaylığında Harris’in kampanyasına kız kardeşi Maya Harris başkanlık etmişti. Maya Harris’in eşi Tony West ise Silikon Vadisi’nde etkili bir ses ve Demokrat politikacılar için önemli bir bağış toplayıcı. West’in Uber’deki o zamanki unvanı —baş hukuk sorumlusu— şirketteki rolünün büyüklüğünü tam olarak yansıtmıyordu. 2020 seçimlerinin ardından geçen yıllarda, Uber’in örgütlü işçilere karşı art arda siyasi zaferlerini tasarlamaya yardımcı oldu.

Harris ayrıca, Washington’da pek bilinmeyen ama Kaliforniya’nın siyasi sahnesinde etkili olan bir danışmanlık firması olan Bearstar Strategies ile müzakerelerde bulunuyor. Derinlemesine “muhalefet araştırması” yapmaları ve kültür savaşı meselelerine duyarlılıklarıyla orta yolcu, sermaye dostu davaları ve adayları pazarlamada kurnazca taktikler kullanmalarıyla tanınan Bearstar stratejistleri, Harris’i eyalet başsavcılığından Senato’ya ve son başkanlık kampanyasına taşıyan kişilerdi. Ayrıca Bearstar stratejistleri, son on yılda Kaliforniya’da önde gelen bir grup Demokrat’ı seçerken, aynı zamanda eyaletin en büyük şirketlerine de siyasi strateji konusunda danışmanlık yapmışlardı. Geçen yıla kadar, Kaliforniya senatörü Laphonza Butler da Uber’in sürücüleri işçi olarak saymaktan kaçınma kampanyasında firmaya danışmanlık yapıyordu. Başka bir deyişle, Trump kampanyasının karşısına çıkmak için hazırlandığı aşırı liberal figürden çok uzak olan Harris’in danışmanları ve bağışçıları, uzun zamandır Batı Kıyısı tarzı ılımlı güç politikasını somutlaştırdı.

Son günlerde, Cumhuriyetçi Parti kampanyaları Harris’in 2019 ön seçim kampanyasındaki konuşmalarından kesitler içeren videolar hazırladı. O zamanlar, Harris, Medicare for All ve Yeni Yeşil Mutabakat’ı destekleyerek sola doğru kaymıştı; hatta ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Kurumun kaldırmayı düşünebileceğini bile söylemişti. Ancak Harris’in yakın çevresine bakıldığında, neredeyse hiç radikal isim görülmüyor. Harris’in eski en yakın yardımcılarından Yasmin Nelson, Meaghan Lynch, Andy Vargas, Michael Collins, Michael Fuchs ve Deanne Millison, kendisinden ayrıldıktan sonra kurumsal lobicilik dünyasında iş buldu. Esasında, Harris sivil hak yürüyüşleri ve aktivizmi ikonografisinden beslenmeye hevesli olsa da 20 yıllık kamu görevinde hiçbir zaman solcuların yanında yeri olmadı.

Belki de şaşırtıcı olmayan bir şekilde, ilk bağış toplama çabaları bu eğilimi pekiştiriyor. Örneğin, Obama yönetiminden Karen Dunn ve David Plouffe’yi işe almaya çalıştığı yönündeki haberleri ele alalım. Her iki seçim de popüler Harris anlatısından çok daha fazla sermaye dostu bir çizgiyi işaret ediyor. Plouffe daha önce Uber’e danışmanlık yapmıştı, Dunn ise Biden yönetimi tarafından açılan antitröst davasında Google’ı temsil eden baş avukat. Eğer ekibe alınırlarsa, Obama’nın başsavcısı olarak görev yaptıktan sonra avukatlık-lobi firması Covington & Burling’de kurumsal danışman olarak çalışan ve şimdi Harris tarafından potansiyel koşu arkadaşlarını değerlendirmek üzere seçilen Eric Holder’a katılacaklar.

Özünde bu, son derece Kaliforniya’‘ya özgü bir siyaset yapma biçimi. Vali Gavin Newsom —San Francisco’da belediye başkanıyken Harris’in de bölge savcısı olarak görev yaptığı dönemde Harris’in yanında görev yapmıştı— seçim zaferlerini de Bearstar’a borçluydu. Liderlik tarzı, eski meslektaşıyla çarpıcı bir benzerlik taşıyor; tıpkı Harris gibi, sola şirin gözüküyor ama büyük ölçüde orta yolcu. 2019’da, valilik ön seçimlerinde ilerici oyları harekete geçirmek amacıyla Newsom, sola büyük vaatlerde bulundu ve tek ödemeli sağlık hizmeti ve yeni konut alanları inşa etmeye yönelik bir “Marshall Planı” ile kampanya yürüttü. Fakat göreve geldikten sonra her iki hedef de rafa kalktı.

Dokuz yıl önce, başsavcılık için ilk adaylığında Harris benzer bir şekilde kampanya yürüttü: Sol eğilimli seçmenlerin büyük memnuniyeti için kurumsal suçlulara karşı sert tedbirler alacağını vaat etti ama göreve geldikten sonra yasaları pek fazla uygulamadı. En tartışmalı olanı, büyük işletmelere karşı davalardan kaçındı; dolandırıcı haciz uygulamalarıyla suçlanan OneWest Bank ve San Bruno’daki doğalgaz boru hattı patlamasıyla sekiz kişinin ölümüne neden olan enerji devi PG&E gibi finans firmalarına suç duyurusunda bulunmadı. New York Times’ın daha sonra belirttiği üzere PG&E, Bearstar Strategies’in öncülünde Harris’in siyasi danışmanlarının hizmetlerinden yararlanmıştı. Başka yerlerde, Harris’in düşük gelirli, etnik azınlık mahallelerine tehlikeli atık döken kirleticilere dönük eşi benzeri görülmemiş bir teşebbüs olarak sunduğu iklim adaleti birimi, bu tür olaylara hiç müdahale etmedi. Bunun yerine ofisi, birkaç düşük profilli sanığı soruşturdu ve büyük sermaye çıkarlarını yargılanmaktan korudu.

Tabii ki, siyasi kampanyalar her zaman yüksekten atılan politika vaatleriyle doludur. Ancak tüm bu boş laflar ve kandırmacalar arasında, bir liderin gerçek motivasyonları personel seçimlerinden anlaşılabilir. Obama, 2008 mali krizinin ardından Wall Street’in “açgözlülük ve entrika kültürüne” sert bir şekilde müdahale edeceğine dair ünlü bir söz vermişti; fakat deneyimli yatırım bankerlerini yönetiminde görevlendirme seçimi, hiçbir büyük bankanın krize neden olan suçlarından dolayı cezai yargılamaya uğratılmayacağının doğru bir işaretiydi. Aynı şekilde, Trump’ın en ciddi ataması —serbest ticarete şüpheyle bakan Robert Lighthizer— Amerika’nın ağır işleyen ticaret politikasını alt üst etme niyetini bariz biçimde ortaya koymuştu.

Biden’a gelince; Başkanın en önemli ataması, Federal Ticaret Komisyonu Başkanı olarak Lina Khan’ı seçmesi olabilir. Khan, bir zamanlar unutulmuş olan federal kurumu yeniden canlandırdı ve yeni bir yol çizmek için kullanarak, çok sayıda kurumsal birleşmeyi caydırdı, özel sermayeye sıkı yönetmelikler getirdi ve ilaç firmaları ile teknoloji devlerine karşı yeni davalara öncülük etti. Ancak belki de daha da belirleyici olan Biden’ın Avrupa politikasını belirlemek üzere bir grup Rusya şahinini seçmesiydi: Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak Jake Sullivan ve yakın zamana kadar, Dışişleri Bakanlığı’nda Victoria Nuland. Onların Putin ile müzakere etmekteki görünür isteksizliği, Biden Beyaz Saray’dan ayrıldıktan uzun süre sonra bile Amerika’nın küresel tavrını etkilemeye devam edebilir.

Her ne şekilde olursa olsun, Amerika’nın kazananın her şeyi aldığı başkanlık sistemi ile birlikte eğlence siyaseti şeklinde profesyonelleşmiş yapısının, başkanlığı tek bir kişi olarak gereksiz yere odaklanmaya teşvik edebileceğini göz ardı etmek yanlış olur. Aslında bu rol, yüzlerce yöneticinin ekip çalışmasıdır. Federal hükümetin yaklaşık 2,5 milyon sivil çalışanı ve 2,2 milyon askeri personeli, sonuçta Oval Ofis’in gündemini yerine getirmekle görevlendirilen yaklaşık 4 bin başkanlık atamasına cevap verir. Ve her yeni yönetimle birlikte, bu 4 bin yöneticinin koltuğunu değiştirme gücü gelir.

Biden’ın kabinesi, daha iyi ya da daha kötü olmak üzere, ilerici ve muhafazakâr eğilimli Demokratlarla dikkatlice karıştırılmıştı; bu durum, Başkan’ın bir lider olarak tercihlerini yansıtıyor. Fakat Harris’in bilinen bir niteliği yok. Bu gerçekle yüzleştiğimizde, sadece onun yakın çevresine bakabiliriz. Orada, Silikon Vadisi ve Demokrat Parti’nin sermaye kanadına olan derin bağlarıyla, Harris 2024’ün gerçek vizyonu görünmeye başlayacaktır.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

LinkedIn kurucusu Hoffman, Harris’ten FTC şefi Khan’ı kovmasını istedi

Yayınlanma

LinkedIn’in kurucusu milyarder Reid Hoffman birkaç gün önce Kamala Harris’in seçim kampanyasına 10 milyon dolar bağışladı ve çok daha fazlasını vaat etti.

Dün CNN’e konuşan Hoffman Harris’ten istediklerini sıraladı. Milyarder, Harris’in Biden’ın gümrük vergisi ve antitröst rejimlerini sona erdirmesi ve Federal Ticaret Komisyonu (FTC) Başkanı Lina Khan’ı kovması gerektiğini söyledi.

Bu görüntünün ardından Reid Hoffman’ın Harris için bir “Silikon Vadisi bağış toplama turu” planlandığı haberi geldi.

Lever’ın haberine göre Hoffman, şu anda FTC tarafından dava edilen ve soruşturulan Microsoft’un yönetim kurulunda yer alıyor.

Öte yandan Hoffman siyasette belirleyici bir isim olmak istiyor. Hoffman Harris’in, büyük şirketlerin istediklerini yapabilmeleri için ticaret ve antitröst yoluyla işçileri koruyan Biden politikalarından kurtulmasını istiyor. Harris’in bu talepleri karşılayacağını vaat etmesi halinde kampanyasına finansman sağlayacak.

Dün New York Times’ta (NYT) yayınlanan bir yazıya göre, Başkan yardımcısı olarak Harris yapay zekanın düzenlenmesine destek verdiğini dile getirdi.

Fakat başkan yardımcısı ile özel olarak görüşen bir bağışçıya göre, Khan’ın antitröst yetkilerini genişletme konusundaki görüşüne şüpheyle yaklaştığını ifade etti.

Hoffman Uber, Google, Microsoft, AirBNB, Amazon, Apple ve benzeri şirketlerin yükselişini analiz ettiği kitabında, ucuz sermaye ve yasaları çiğneme yoluyla tekelleşmenin “sosyal açıdan faydalı olduğunu” ve bu tür firmaların birleşme ve satın alma stratejileri ve rakipleri engelleyen etkileri nedeniyle “takdir edilmesi” gerektiğini savunmuştu.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Barack ve Michelle Obama’dan Kamala Harris’e destek

Yayınlanma

Barack ve Michelle Obama, Demokratların başkan adaylığı için Kamala Harris’i destekleyerek başkan yardımcısının Donald Trump’a karşı Beyaz Saray için yürüttüğü yeni kampanyada partiyi birleştirme çabalarını tamamlamış oldu.

Eski başkan ve first lady cuma günü Harris’i telefonla arayarak desteklerini ifade ettikleri bir video ile tartışmaları sona erdirdiler.

Barack Obama videoda, “Michelle ve ben seni desteklemekten ve bu seçimlerde seni Oval Ofis’e taşımak için elimizden gelen her şeyi yapmaktan daha fazla gurur duyamayacağımızı söylemek için aradık,” dedi.

Kamala Harris’in adaylığı garanti değil

Michelle Obama ise Harris ile “gurur duyduğunu” söyledi ve kasım ayındaki seçimlerin “tarihi bir seçim olacağını” belirtti.

Obamaların desteği önemli çünkü Biden’ın çekilmesinin ardından eski başkan ve ailesinin aday olarak Michelle Obama’yı göstermek istediği konuşuluyordu.

Obamalar Harris’in kampanyası konusunda cuma gününe kadar sessiz kalmışlardı. Harris’i desteklemek için daha fazla beklemiş olsalardı, başkan yardımcısının kampanyasına duydukları güven konusunda şüphe uyandırmaya başlayabilirlerdi.

Axios: Biden, Harris’in Trump’ı yenebileceğine inanmıyor

Perşembe günü Trump’ın kampanyası, aralarında eski başkan Obama’nın da bulunduğu bazı Demokratların “daha ‘iyi’ birini beklediklerini” iddia eden bir açıklama yayınladı.

Barack Obama, Başkan Joe Biden’ın haziran ayında Trump’la girdiği ve birçok Demokrat açısından “felaketle sonuçlanan” münazaranın hemen ardından Biden’ı açıkça desteklemiş olsa da daha sonra sessizliğe büründü.

Bu sessizlik pek çok Demokrat tarafından Başkanın Cumhuriyetçi rakibini yenebileceğine dair güvenini kaybettiği şeklinde değerlendirildi.

Biden çekilecek mi?

Bunun yanı sıra Michelle Obama’nın Biden ailesi ile olan ilişkisinin bozulduğu, Başkana yönelik “çekil” baskısında da Barack Obama’nın payının bulunduğu öne sürülüyordu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English