Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Çin-AB zirvesi öncesi Wang Yi ‘çatışma değil, diyalog’ çağrısı yaptı

Yayınlanma

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi pazartesi günü yaptığı açıklamada, Çin’in Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerini derinleştirmeye çalıştığını ve karmaşık durumlar ve zorluklar karşısında ikili koordinasyonu teşvik ettiğini söyledi.

Çin Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, AB’nin Çin’deki diplomatik temsilcileriyle Pekin’de bir araya gelen Wang, iki tarafın başarılı zirve sonuçları elde etmek ve “Çin-AB ilişkilerini yeni umutlarla yeni bir düzeye taşımak” için birlikte çalışması gerektiğini söyledi.

“Çin ve Avrupa diyalog ve işbirliğini seçerse, blok çatışması ortaya çıkmayacaktır… Çin ve Avrupa kapsayıcı olamayı ve kazan-kazan yolunu seçerse, küresel kalkınma ve refah için umut olacaktır” diyen Wang, Çin’in Avrupa’ya yönelik politikasının istikrarlı olduğunu da sözlerine ekledi.

Söz konusu açıklamalar, Başbakan Li Qiang ile Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen arasında perşembe günü yapılacak olan ve dört yıl sonra ilk kez yüz yüze gerçekleştirilecek olan Çin-AB zirvesi öncesinde yapıldı. Üçlü aynı gün Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile de bir araya gelecek.

Çin Dışişleri Bakanlığı tarafından pazartesi günü yapılan açıklamada Li, Michel ve von der Leyen’in zirveye birlikte başkanlık edecekleri belirtildi.

Sıcak noktalar masada olacak

Elçilerle görüşmesi sırasında Wang, Çin ve AB’nin uluslararası ve bölgesel konularda tamamen aynı görüşlere sahip olmadığını vurguladı.

“Sadece iletişim ve koordinasyona bağlı kalarak dünya barışı ve istikrarının korunmasında ve küresel zorlukların ele alınmasında yapıcı bir rol oynayabiliriz” dedi.

Avrupa Konseyi, toplantının odak noktasının AB-Çin ilişkilerinin durumu ve Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı ve Orta Doğu’daki durum da dahil olmak üzere küresel sıcak nokta sorunları olacağını ve “yapıcı ve istikrarlı AB-Çin ilişkilerinin” sürdürülmesine yardımcı olacağını söyledi.

Zirve, Başbakan Li ve Başbakan Yardımcısı He Lifeng’in AB ülkelerini ziyaret ettiği son aylarda AB ve Çinli yetkililer arasında gerçekleşen üst düzey temasların ardından geldi.

AB’nin ticaret şefi Valdis Dombrovskis ve bloğun en üst düzey diplomatı Josep Borrell’in yanı sıra bazı Avrupa ülkelerinin liderleri de değişimin bir parçası olarak Çin’i ziyaret etmişti.

Çin-AB ticareti

Eurostat’a göre geçen yıl Çin, AB’nin ihraç ettiği malların en büyük üçüncü alıcısı ve AB’ye en çok mal ithal eden ülke oldu. AB’nin Çin’e mal ihracatı büyük ölçüde sabit kalırken, son yıllarda Çin’den yapılan ithalatta güçlü bir artış yaşandı.

Haziran ayında AB, iklim değişikliği ve küresel kamu sağlığı gibi ortak çıkar alanlarında Pekin ile işbirliği yaparken kritik sektörlerde riskleri azaltarak ekonomik bağımlılığını sınırlayan Çin’e yönelik çok yönlü yaklaşımını bir kez daha teyit etti.

Ekim ayı başında Avrupa Komisyonu, Çin’den ithal edilen elektrikli araçlara yönelik sübvansiyon karşıtı bir soruşturmayı resmen başlattı.

Soruşturma, yerel üreticileri korumak için cezalandırıcı tarifelerin uygulanıp uygulanmayacağına karar verecek. Çin bu hamleye şiddetle karşı çıkıyor ve bunu “açık bir korumacılık eylemi” olarak nitelendiriyor.

Çin tarafından yapılan açıklamaya göre elçiler, AB’nin Çin’den ayrılmak gibi bir niyeti olmadığını ve “karşılıklı olarak faydalı ve dengeli ekonomik ve ticari ilişkiler” kurmayı umduklarını söyledi.

DİPLOMASİ

ABD, Arap ve İsrailli bakanları NATO zirvesine davet etti

Yayınlanma

ABD’nin İsrail ve bazı Arap ülkelerinin dışişleri bakanlarını önümüzdeki ay Washington’da yapılacak NATO zirvesine davet etmesi, Gazze’deki savaşla ilgili gerilimi zirveye taşıdı.

75. kuruluş yıldönümü zirvesi ABD Başkanı Joe Biden’a Washington’un uluslararası ortaklıklarını ve ittifaklarını güçlendirme politikasını sergileme fırsatı sunuyor. Fakat Financial Times’a göre aynı zamanda birçok diplomatın Washington’un Ukrayna ve Gazze savaşı konusundaki tutumunda çelişkiler olduğunu düşündüğü noktaların da altını çizecek.

Üye devletler Rusya’ya karşı mücadelesinde Ukrayna’yı destekleme konusunda hemfikirken, NATO’nun pek çok üyesi ve ortağı İsrail’in Gazze’de yürüttüğü savaş konusunda derin görüş ayrılıkları yaşıyor.

NATO genellikle yıllık toplantılarına ortaklarından en azından bazılarını davet ediyor fakat yıldönümü zirvesinin ev sahibi olarak ABD, kısmen İsrail’e yaptığı davetle ilgili olası gerilimleri önlemek amacıyla, aralarında Japonya, Avustralya ve Güney Kore’nin de bulunduğu ittifakla ortaklığı olan 31 kadar ülkenin dışişleri bakanlarını davet etti.

Arap davetliler arasında Mısır, Ürdün, Katar, Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn bulunuyor.

Geçen yıl Vilnius’ta düzenlenen NATO zirvesinde Ukrayna’dan temsilciler ve Asya-Pasifik bölgesinden ortaklar da yer almıştı. Madrid’deki 2022 zirvesi biraz daha geniş bir grubu içeriyordu. 

Ortak ülkelerin dışişleri bakanları resmi NATO toplantılarına katılmayacak ve 75. yıldönümü yemeği gibi zirve dışındaki etkinliklere katılacaklar.

Bir NATO yetkilisi yaptığı açıklamada, “Genel Sekreter Stoltenberg 32 müttefikin tamamının devlet ve hükümet başkanlarının yanı sıra Hint-Pasifik ortaklarımızın (Avustralya, Japonya, Yeni Zelanda ve Güney Kore) liderlerini de davet etti,” dedi.

Yetkili, diğer NATO ortaklarının temsilcileriyle bakanlar düzeyinde toplantıların ABD yetkilileri tarafından organize edildiğine işaret etti.

Analistler, bazı Arap devletleri ve İsrail’in zirveye dahil edilmesinin ABD’nin bir araya getirici güç olarak değerini ve çok taraflı ittifaklarının faydalarını göstermesinin bir yolu olduğunu söylüyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Bolivya Savunma Bakanı, darbe girişimini Devlet Başkanı Arce’nin Rusya ziyaretine bağladı

Yayınlanma

Bolivya Savunma Bakanı Edmundo Novillo, engellenen darbe girişiminin gerekçesinin Bolivya Devlet Başkanı Luis Arce’nin bu ayın başında Rusya’ya yaptığı ziyaret olabileceğini söyledi.

Novillo, Bolivya ve Rusya’nın özellikle lityum üretimi alanındaki yakınlığı diğer ülkelerin olumsuz tepkisine neden olabileceğine işaret etti.

Sürece ilişkin RİA Novosti ajansına demeç veren Novillo, “Devlet Başkanı Luis Arce’nin Rusya’ya yaptığı bu ziyaretin BRICS’e muhalif ülkelerde bir tepki yarattığını ve Bolivya devletine uzun zaman hakim olan bu ülkelerin siyasi kontrolü ele geçirmek ve kaynaklarımızı yeniden yağmalamak için darbe hazırlamış olabileceklerini göz ardı etmiyoruz,” ifadelerini kullandı.

Arce, St. Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu (SPIEF) için 5 Haziran’da Rusya’yı ziyaret etmişti.

Ziyaretinde Arce, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ikili ilişkiler, ortak lityum madenciliği projeleri ve diğer ortak projelerin hayata geçirilmesi konularını ele alan görüşmelerde bulunmuştu. Bu, liderler arasındaki ilk yüz yüze görüşmeydi.

Hafta başında Bolivya ordusu, kısa bir süre önce görevden alınan General Juan José Zúñiga liderliğinde, devlet binalarının çoğunun bulunduğu La Paz’ın merkez meydanını işgal etmişti.

Başkanlık sarayını basma girişiminde bulunan darbeciler, hükümetin istifasını talep etmiş, ancak arkasından gelen ordu sarayı terk etmeye başlamıştı.

Bolivya’da darbe girişimi başarısız oldu

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

AB ülkeleri Ursula von der Leyen’in ikinci dönemine yeşil ışık yaktı

Yayınlanma

AB liderleri perşembe günü, önümüzdeki beş yıl boyunca AB’nin üç büyük kurumuna liderlik etmek üzere Ursula von der Leyen, Antonio Costa ve Kaja Kallas’tan oluşan üç isme siyasi onay verdi.

Bazı AB diplomatlarının da teyit ettiği üzere, AB’nin en üst düzeydeki “paket anlaşması”, merkez sağ Avrupa Halk Partisi’nden (EPP) görevdeki Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in ikinci dönemini, Portekiz’in eski Sosyalist başbakanı Antonio Costa’nın Avrupa Konseyi başkanlığını ve Estonya Başbakanı Kaja Kallas’ın AB’nin yeni dış politika şefi olmasını içeriyor.

Euractiv’e konuşan müzakereler hakkında bilgi sahibi olan kişiler, Leyen ve Kallas’ın odadan ayrılmasının ardından AB liderlerinin bir anlaşma üzerinde uzlaşmasının yaklaşık bir saat sürdüğünü söyledi.

Meloni ve Orbán’ın tutumu ne oldu?

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Leyen konusunda çekimser kalırken Costa ve Kallas’a karşı oy kullandı.

Diplomatik bir kaynağa göre Macaristan Başbakanı Viktor Orbán ise Leyen’e karşı oy kullanırken, Costa’nın lehine oy verdi; Kallas için ise çekimser kaldı. 

Tartışmalar hakkında bilgi sahibi olan kişiler, paketteki adaylardan biri olduğu için toplantı salonunu terk eden Kallas’ın oyunu Finlandiyalı mevkidaşı Petteri Orpo’ya devrettiğini söyledi.

Leyen atanmasına cevaben, ikinci bir görev için adaylığını onayladıkları için AB liderlerine minnettar olduğunu söyledi.

Costa ise “Avrupa kurumları arasında sadık bir işbirliği ruhu içinde onlarla yakın çalışmayı dört gözle beklediğini” söyledi ve “Güveniniz çok şey ifade ediyor. Avrupa’nın vatandaşlarımızı özgür, güvenli ve müreffeh tutmak için etkili bir küresel ortak olmasını sağlamak üzere birlikte çalışmaya devam etmeliyiz,” dedi.

Liderlerin kararı, merkez partilerin (Sosyalistler, merkez sağ EPP ve Liberaller), sağcı Avrupa Muhafazakârları ve Reformistleri (ECR) ile sağcı Kimlik ve Demokrasi (ID) partilerinin büyük zaferlerine rağmen çoğunluğu elde ettiği Avrupa seçimlerinden üç hafta sonra geldi.

Leyen AP’de çoğunluğu sağlayamayabilir

Leyen’in adaylığının 19 Temmuz Perşembe günü Avrupa Parlamentosu’nda yapılacak oylamada salt çoğunluk tarafından onaylanması gerekiyor. Leyen’in onaylanması için gerekli olan 362 oyu toplamakta zorlanabileceğine işaret ediliyor.

EPP, Sosyalistler ve liberal Renew siyasi gruplarından Avrupa Parlamentosu üyeleriyle birlikte 399 oya ulaşabilir, fakat sadece hiçbir vekil anlaşmaya karşı çıkmazsa. Üstelik bu grupların tüm ulusal delegasyonlarının onu destekleyeceği garanti değil.

Leyen, yeniden seçilmesini garanti altına almak için Yeşiller’i ve muhtemelen daha “ılımlı” olarak kabul edilen Avrupa Muhafazakârları ve Reformistleri’nin (ECR) bazı bölümlerini ikna etmesi gerekebilir.

Leyen önümüzdeki ay parlamentodan onay alamazsa, AB liderlerinin başka bir aday seçmek ve süreci yeniden başlatmak için bir ay süreleri olacak.

Kallas ve Costa kendilerini ispat edecek

AB’nin bir sonraki baş diplomatı olarak Kallas’ın, Avrupa Parlamentosu’nun Dış İlişkiler Komitesi (AFET) ve Güvenlik ve Savunma Alt Komitesi’ndeki (SEDE) milletvekillerinin politika vizyonu konusunda kendisini sorgulayabilecekleri eylül ayı sonunda başlayacak bir dizi halka açık oturumla yüzleşmesi gerekiyor.

Nihayetinde, Kallas da dahil olmak üzere tüm Komisyon Üyeleri Heyetinin tek bir oylamayla onaylanması gerekiyor.

AB parlamentosundaki siyasi gruplar ve Komisyon Üyeleri arasında yapılan uzun müzakerelerin ardından önümüzdeki beş yıl için AB’ye özgü bir çalışma programı üzerinde anlaşmaya varılmıştı.

Costa artık seçilmiş başkan olarak kabul ediliyor ve görevdeki Konsey başkanı Charles Michel’in kasım ayı sonunda görevi bırakmasının ardından 1 Aralık’ta görevi devralacak.

AB anlaşmalarına göre Costa’nın bu görevde 2,5 yıl kalması bekleniyor. Bir centilmenlik anlaşması temelinde, daha sonra muhtemelen bir dönem için yeniden seçilecek.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English