Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

‘Çin hattı’: Rus bankaları Çin ile ticarette yeni bir ödeme yöntemi oluşturdu

Yayınlanma

Rusya’daki büyük bankalar, Çin ile ticarette ödeme zorluklarını aşmak için ‘Çin hattı’ adı verilen yeni bir ödeme yöntemi geliştirdi. Bu sistem, ticaret işlemlerinin belirli Çin eyaletleri üzerinden daha hızlı ve sorunsuz gerçekleşmesini sağlıyor.

Rusya’daki büyük bankalar, Çin ile dış ticarette yaşanan ödeme sorunları nedeniyle güçlerini birleştirerek, ticaret işlemlerini kolaylaştırmak için yeni bir sistem oluşturdu.

Bu sistem, “Çin hattı” olarak adlandırılıyor ve ithalatçılara, belirli aracı kurumlar aracılığıyla Çin’deki alıcılara ödeme yapma imkânı sunuyor.

Söz konusu bilgi, The Moscow Times gazetesine konuşan beş ithalatçı tarafından doğrulandı; ayrıca sisteme katılan bankalardan biri, büyük bir hukuk firması ve uluslararası bir lojistik şirketi de doğruladı.

Sisteme dahil olan bankalar arasında Sberbank, Alfa-Bank, Sovkombank, T-Bank ve Tochka Bank bulunuyor. Bir finans danışmanına göre, bu sistemin oluşturulmasına yönelik anlaşma üst düzey siyasi düzeyde sağlandı.

Bir hukuk firması çalışanı, bazı bankaların ithalatçılara sistemin Rusya ve Çin merkez bankaları tarafından geliştirildiğini söylediğini aktardı.

Sistemi kullanan bankalar, işlemlerin herhangi bir Çin bankasına gecikme olmaksızın ve “aşırı” uyumluluk kontrollerine tabi olmaksızın yapılabileceğini garanti ediyor.

Fakat bu kolaylık, yalnızca Çin’in 11 eyaletindeki (toplamda 34 eyalet) tedarikçilerle sınırlı. Bu eyaletler arasında Heilongjiang, Shandong, Zhejiang, Anhui, Guangdong, Xinjiang, Jilin, Shaanxi, Hebei, Sichuan ve Fujian yer alıyor. Neden bu eyaletlerin seçildiği ise bilinmiyor.

Sistemde yer alan bir bankacı, bu bölgelerin iki ülke arasında yapılan anlaşmalarda geçtiğini söylerken, başka bir kaynak, bu durumun Çin’in dış ticarette geride kalan bölgelerine destek sağlama amacı taşıdığını öne sürdü.

Sistemde ödeme için herhangi bir alt limit bulunmuyor ve işlemlerin tamamlanma süresi ortalama dört gün olarak belirtiliyor.

Rusya’da işlemler ruble, Çin’de ise yuan üzerinden gerçekleştiriliyor. Ödemeler, Rusya Merkez Bankası’nın belirlediği kura göre yapılırken, sistemin komisyon oranları banka ve ödeme tutarına bağlı olarak yüzde 1 ile 2,5 arasında değişiyor.

Karşılaştırma yapmak gerekirse, bağımsız ödeme aracıları şu anda işlemler için ortalama yüzde 2 ila 2,5 oranında komisyon alırken, Rus ithalatçılar arasında popüler olan VTB’nin Şanghay şubesi yüzde 2,45 oranında komisyon uyguluyor. Yeni sistemdeki komisyonlar, aracı kurumların hizmet bedelini ve bankanın döviz kontrol hizmetlerini kapsıyor.

Bir bankada ithalatçıya yeni sistem şu şekilde tanıtıldı: Müşteri önce bankayla bir aracı sözleşmesi imzalıyor. Cuma günleri, işlemle ilgili tüm bilgileri içeren bir fatura (invoice) ve ödeme talimatı bankaya gönderiliyor. Salı günü müşteri, Rusya Merkez Bankası’nın o günkü kuru üzerinden belirlenen miktarın yüzde 3 fazlasını bankaya ruble olarak transfer ediyor.

Ancak banka, ödemeyi sadece perşembe günü, o günkü resmi kura göre gerçekleştiriyor. Eğer perşembe günü yuan, salı gününe göre daha ucuz olursa banka aradaki farkı iade ediyor; fakat ödenen miktar kur farkını karşılamazsa müşteriden ek ödeme talep ediliyor.

Bu sistemin, işlemleri 1-2 gün içinde tamamladığı ve gönderen banka kısıtlamalarının olmaması, ek belgeler talep edilmemesi gibi birçok avantaj sunduğu belirtiliyor.

Ancak, bu yöntemi pratikte henüz denememiş bir bankacı, finansal danışmanların sistemin karmaşıklığından ve uzun, çoğunlukla başarısız olan onay süreçlerinden şikâyet ettiğini belirtti.

İki ithalatçıya göre, bu sistem, Rus ihracatçıların offshore hesaplarda biriktirdiği yuanlar sayesinde çalışıyor. İhracatçılar, vergi ve diğer harcamalar için rubleye ihtiyaç duyarken, ruble-yuan dönüşümü yaptırımlar nedeniyle zorlaştığı için, “karşılıklı akış” yöntemi uygulanıyor.

Bu yöntemde, ihracatçılardan elde edilen döviz gelirleri, ithalatçıların ödemeleri için kullanılıyor. Yaz aylarında Moskova Borsası’na yönelik yaptırımların ardından, hükümet ihracatçıların döviz gelirlerinin zorunlu geri getirilme oranını yüzde 80’den yüzde 40’a düşürdü.

Rusya Maliye Bakanı Anton Siluanov, bu değişikliğin dış ticaret ödemelerini kolaylaştırmak amacı taşıdığını açıklamıştı.

Yüksek Ekonomi Okulu Profesörü Oleg Şibanov ise bu tür sistemlerin, ithalatçı ve ihracatçıların işbirliğini artırarak dış ticarette rublenin kullanım oranını artırdığını belirtti. Rusya Merkez Bankası’nın verilerine göre, ekim ayında ithalat ödemelerinde rublenin payı yüzde 49,5, ihracat ödemelerinde ise yüzde 41,5 olarak kaydedildi.

Çin’deki likidite sıkıntısı nedeniyle bankaların bu sistemde işbirliği yapması daha avantajlı görünüyor. Ancak, sistem tüm müşterilere açık değil.

Bazı ithalatçılar, Çinli tedarikçilerin bu sisteme katılmak istemediğini, bunun nedeninin yaptırım riskleri ve ihracatta KDV iadesi ile ilgili sorunlar olduğunu belirtti. Bankacılar ise bu kaygıların yersiz olduğunu savunuyor ve KDV’nin iade edilebileceği konusunda müşterilere güvence veriyor.

Bir lojistik şirketi çalışanı, yeni sistemin klasik aracı sistemlerden farklı olarak belirli eyaletlerle sınırlandırıldığını vurguladı. Bu sistemde iki aracı kurum bulunuyor; biri Rusya’da, diğeri ise Çin’in belirli eyaletlerinden birinde yerleşik.

Ödemeler sınır ötesine geçmediği, her iki aracı kurumda toplandığı için bu tür nakit akışlarını eş zamanlı olarak senkronize etmek neredeyse imkânsız. Bu durum, sistemin belirli bir takvimle çalışmasını zorunlu kılıyor.

Rusya Merkez Bankası ve ilgili bankalar, bu sistemle ilgili henüz bir açıklamada bulunmadı.

Çin-Rusya ödemeler sorunu

DİPLOMASİ

Rusya ve Vietnam, askeri işbirliği planı üzerinde anlaştı

Yayınlanma

Rusya ve Vietnam, 2025 yılı için askeri işbirliği planını Moskova’daki savunma işbirliği toplantısında kabul etti. Ayrıca, iki ülke liderleri, iktisadi, kültürel ve teknolojik alanları kapsayan uzun vadeli işbirliği anlaşmaları imzaladı.

Moskova’da düzenlenen Rusya-Vietnam savunma işbirliği çalışma grubu toplantısında, 2025 yılı için askeri işbirliği planı onaylandı ve uygulanma süreci belirlendi.

Rusya Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Askeri kurumlar arası diyaloğun güçlendirilmesi ve her iki ülkenin silahlı kuvvetleri arasında karşılıklı fayda sağlayan bağların artırılması yönünde karşılıklı bir tutum vurgulandı,” ifadeleri yer aldı.

Geçen günlerde Rusya Başbakanı Mihail Mişustin ve Vietnam Başbakanı Pham Minh Chinh, Hanoi’de bir araya gelerek 2030 yılına kadar kapsamlı işbirliği planını içeren bir bildiriyi imzaladı.

Ayrıca, Rusya Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Vietnam Bilgi ve İletişim Bakanlığı arasında radyoelektronik sanayi ve dijital teknolojiler alanında bir anlayış memorandumu, kültürel işbirliği programı ve diğer belgeler üzerinde mutabakata varıldı.

Putin’i ağırlayan Vietnam, ‘bambu diplomasisi’ni sürdürmeye çalışıyor

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Britanya, Ukrayna’da askeri üs kurmayı değerlendirecek

Yayınlanma

Britanya, Ukrayna’da askeri üsler ve savunma altyapısı kurmayı değerlendireceğini duyurdu. Bu plan, iki ülke arasında imzalanan 100 yıllık ortaklık anlaşmasının bir parçası olarak açıklandı. Ayrıca, Britanya’nın 2025 yılında Ukrayna’ya 6,6 milyar dolar değerinde askeri yardım yapacağı belirtildi.

Birleşik Krallık, Ukrayna’da askeri üsler ve savunma altyapısı kurma konusunu değerlendirecek.

Britanya Başbakanı Keir Starmer’in Kiev ziyareti sonrasında yayımlanan ve iki ülke arasındaki 100 yıllık ortaklığı içeren deklarasyonda, Britanya ve Ukrayna’nın ortak askeri ihtiyaçları belirlemek için birlikte çalışacağı ve ortak üretim amacıyla kabiliyetler ile teknolojileri genişletme konusunda işbirliği yapacağı vurgulandı.

Ayrıca, Ukrayna’da askeri üsler, lojistik depolar, yedek askeri teçhizat depoları ve silah stoklarının oluşturulması gibi savunma altyapısının kurulması ve desteklenmesi seçeneklerinin değerlendirileceği ifade edildi.

10 Ocak’ta Bloomberg, Starmer’in yakın zamanda Ukrayna’yı ziyaret ederek, Rusya ile çatışma sona erdikten sonra uluslararası barış gücü birliklerinin Ukrayna’ya konuşlanmasını tartışacağını bildirmişti.

Habere göre, bu konuyu Starmer, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile de görüştü.

16 Ocak’ta Starmer, Kiev’i ziyaret ederek Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile iki ülke arasında 100 yıllık ortaklık anlaşmasını imzaladı.

Anlaşmanın ilan edilen hedefleri arasında güvenlik ve savunma, uzay, ticaret, tarım, eğitim ve kültür alanlarında işbirliği yer aldı. Zelenskiy ayrıca, anlaşmanın gizli bir bölümünün bulunduğunu ve Britanya’nın 2025 yılı için Ukrayna’ya 6,6 milyar dolar değerinde askeri yardım planladığını, bu tarihten sonra ise yıllık en az 3 milyar dolar yardım yapacağını belirtti.

Fransa ve İngiltere Ukrayna’ya asker göndermeyi görüşüyor

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Trump’tan Danimarka Başbakanına gümrük vergisi tehdidi

Yayınlanma

ABD Başkanı seçilen Donald Trump, Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen ile yaptığı telefon görüşmesinde Danimarka mallarını hedef alan gümrük vergisi tehdidini geri çekmezken, Grönland’ı kontrol etme arzusu da azalma belirtisi göstermiyor.

Frederiksen’in ofisinden sosyal medyaya yapılan açıklamada, Trump ile Frederiksen arasında çarşamba günü gerçekleşen 45 dakikalık görüşmenin Grönland’a odaklandığı belirtildi.

Perşembe günü Frederiksen Danimarka medyası TV2’ye verdiği demeçte Trump’ın Danimarka mallarına yönelik gümrük vergisi tehditlerinin görüşmeden sonra da devam ettiğini söyledi.

Frederiksen, Grönland Başbakanı Múte B. Egede ile hem telefon görüşmesinden önce hem de hemen sonra konuştuğunu söyledi.

Frederiksen: Çok ciddi bir durumdayız

Danimarka iş dünyasından üst düzey isimler perşembe günü ilerleyen saatlerde Kopenhag’daki başbakanlık ofisinde bir brifing için davet edildi.

Trump Danimarka’ya yönelik ekonomik tehditlerini ilk kez geçen hafta Mar-a-Lago’daki malikanesinde düzenlediği basın toplantısında dile getirmiş ve Danimarka’nın Grönland’ı terk etmemesi ya da satmaması halinde bu ülkeye “çok yüksek düzeyde gümrük vergisi uygulayacağını” söylemişti.

Frederiksen perşembe günü Kopenhag’da gazetecilere yaptığı açıklamada, “ciddi bir durumda olduklarını” söyledi.

Avrupa Komisyonundan bir sözcü Euractiv’e yaptığı açıklamada “AB’nin tek bir üye devlete karşı haksız ekonomik zorlamalarla başa çıkmak için araçları ve süreçleri vardır,” dedi.

Donald Trump’ın Beyaz Saray’daki ilk döneminin ardından Avrupa Komisyonu bu tür amaçlar için Zorlama Karşıtı Aracı (Anti-Coercion Instrument – ACI) önermişti. Komisyon, üye devletlerin onayı olmadan tek taraflı olarak karşı tarifeler uygulayabilir.

Grönland lideri: Bağımsız olmak ama NATO’da kalmak istiyoruz

Öte yandan Grönland Başbakanı Mute Egede de perşembe günü yaptığı açıklamada adanın ABD ve Danimarka ile yakın ilişkiler kurmak istediğinde ısrar etti fakat bağımsızlık konusunu da masada tuttu.

Egede Fox News’e verdiği mülakatta, “Grönland halkı Danimarkalı olmak istemiyor. Grönland halkı Amerikalı olmak istemiyor,” dedi.

Egede, Bret Baier’e verdiği röportajda hem AB hem de ABD ile güçlü bir ortaklığı memnuniyetle karşıladı ve adanın madencilik sektöründe Avrupa ve Amerikan yatırımlarının artmasına açık olduğunu ifade ederek, adanın doğal kaynaklar bakanı Naaja H. Nathanielsen’in perşembe günü Washington Post’ta kaleme aldığı görüşü yineledi.

Egede, Grönlandlılara bir referandumda oy kullanma şansı verilmesi halinde bağımsızlığı seçeceklerini ve kararın onların ellerine bırakılması gerektiğini söyledi ve “Grönland’ın geleceğine Grönland halkı karar verecektir,” dedi.

Danimarka topraklarının bağımsızlığını kazanması halinde Grönland’ın bir üye devlet olarak NATO’nun bir parçası olarak kalmak ve hem ABD hem de AB ile güçlü bir güvenlik ve savunma ortaklığını sürdürmek isteyeceğini söyledi. 

Egede, “Grönland’ın bu adımları atması halinde her zaman Batı ittifakının bir parçası ve ABD için güçlü bir ortak olacağımızı görmek önemlidir, çünkü sizin güvenliğiniz bizim güvenliğimizdir,” dedi.

Trump’ın Grönland iştahı

Seçilmiş başkan ile Danimarka lideri arasındaki görüşme, Washington, Nuuk ve Kopenhag arasındaki ilişkileri geren olaylı birkaç haftanın ardından gerçekleşti.

Trump, bir AB ve NATO üyesi olan Danimarka’ya bağlı özerk bir bölge olan Grönland’ın “kontrolünü ve sahipliğini” elde etme arzusunu defalarca dile getirmiş ve bunu yapmak için askeri ya da ekonomik güç kullanma ihtimalini dışlamayı reddetmişti.

Oğlu daha sonra Grönland’ın başkentine sürpriz bir ziyarette bulunarak spekülasyonları daha da körükledi.

Fakat Danimarka ve Grönland’dan yetkililer özerk bölgenin satılık olmadığını defalarca ifade ettiler. Trump Grönland’ı satın almaktan ilk kez 2019’da bahsetmişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English