Bizi Takip Edin

Diplomasi

Putin ve Wang buluştu: Her alanda stratejik işbirliğini güçlendirmeye hazırız

Yayınlanma

Çin Komünist Partisi (ÇKP) Merkez Komitesi Dışişleri Direktörü Wang Yi, salı günü Fransa, İtalya, Macaristan ziyareti ve Münih Güvenlik Konferansı çerçevesinde Almanya’da yaptığı bir dizi görüşmenin ardından Rusya ziyaretine başladı.

Çinli üst düzey diplomat Wang Yi, bugün ziyaretinin ikinci gününde erken saatlerde Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir araya geldi. İkili görüşmede, çok kutuplu dünya taahhüdünü yeniden teyit etti.

Ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Wang Yi ile Moskova’da bir görüşme gerçekleştirdi.

Sputnik’in bildirdiğine göre Putin, “Öncelikle burada bulunmanızın fırsatını değerlendirmek ve sohbetin başında dostumuz Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping yoldaşa en iyi dileklerimi doğrudan iletmek istiyorum” diye konuşmasına başladı.

Wang da Rusya Devlet Başkanı’na Xi’nin “en içten selamlarını ve en iyi dileklerini” iletti.

Putin konuşmasının devamında, Rusya’nın Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesine ivme kazandıracak ziyaretini beklediğini vurguladı.

Rus medyası daha önce Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in bahar aylarında Rusya’yı ziyaret edebileceğini duyurmuştu.

Putin, Xi’nin ziyareti ile ilgili şunları söyledi: “Tabii ki Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı’nın Rusya’yı ziyaret etmesini bekliyoruz. Bu konuda daha önce anlaşmıştık. İçeride siyasi bir gündemin olduğunu anlıyoruz. Ancak bu gündemle ilgili tüm sorunların çözüldüğü gerçeğinden hareket ediyoruz. Planlarımızı, ilişkilerimizin gelişimine ek bir ivme kazandıracak olan kişisel görüşmelerle de hayata geçirdiğimiz gerçeğinden hareket ediyoruz.”

Rus lider devamında, Çin ile Rusya arasındaki ilişkilerin planlandığı gibi geliştiğini ve iki ülkenin yeni kilometre taşlarına ulaştığını ifade etti ve iki ülke arasındaki işbirliğinin uluslararası durumun istikrara kavuşturulması için de büyük önem taşıdığını sözlerine ekledi.

Putin, Rusya ile Çin arasındaki ticaret hacmini 2024’ten önce 200 milyar dolara ulaştırma hedefi koyduklarını söyleyerek, bunun gerçekleşmesine inanmak için her türlü nedenin var olduğunu vurguladı.

Wang Yi de, Çin’in Rusya ile her alanda stratejik işbirliğini güçlendirmeye hazır olduğunu belirtti.

Çinli diplomat, “Rus tarafıyla karşılıklı siyasi güveni ve stratejik işbirliğini derinleştirmeye, pratik işbirliğini kapsamlı bir şekilde genişletmeye, ülkelerimizin çıkarlarını sağlamanın yanı sıra tüm dünyanın kalkınmasını teşvik etmeye hazırız” dedi.

‘Batı hegemonyasına meydan okuyan yeni bir düzen’

Wang Yi, salı günü Moskova’ya varır varmaz Rusya Federasyonu Güvenlik Konseyi sekreteri Nikolai Patrushev ile görüşmüştü.

Patrushev görüşmede, Rusya ve Çin’in Batı’nın tek kutuplu hegemonyasına meydan okuyan yeni ve “daha adil” bir dünya düzeni yaratmaya çalıştıklarını söyledi.

“Ülkelerimiz daha adil bir dünya düzeni inşa etmekten yana ve kendi kimlikleri ve gelenekleri temelinde özgür, egemen kalkınma yolunu seçen devletlerin sayısının artışını memnuniyetle karşılıyor” diyen Patrushev, şöyle devam etti:

“Özellikle Batılı güçler, silah kontrolü alanı da dahil olmak üzere bir dizi büyük uluslararası anlaşmayı tek taraflı olarak rafa kaldırdı. Dünyanın çeşitli bölgelerinde yeni askeri bloklar alanında sadece küçük bir grup ülkeye fayda sağlayan projeler yürütülüyor. ABD ve Batılı müttefikleri, uluslararası hukukun evrensel normlarını sözde ‘kurallara dayalı düzen’ ile değiştirmeye çalışıyor.”

Patrushev, Batı’nın her iki ülke üzerindeki artan baskısı karşısında, genişletilmiş Rusya-Çin koordinasyonu ve işbirliğinin “bugün her zamankinden daha önemli” olduğunu belirtti.

‘Çin ile stratejik ortaklığı geliştirmek koşulsuz öncelik’

Rus dış politikasının Çin Halk Cumhuriyeti ile stratejik ortaklığı genişletmeye yönelik “koşulsuz önceliğini” vurgulayan Patrushev, Rusya-Çin ilişkilerinin karşılıklı saygı ve diyalog ilkelerine ve çeşitli küresel sorunların çözümüne yönelik yakın yaklaşımlara dayandığını söyledi.

Patrushev ayrıca, Rusya’nın Çin’in Tayvan konusundaki tutumuna verdiği desteğin sürdüğünü bildirdi. Rus yetkili, “Batı tarafından Çin’i itibarsızlaştırmak için kullanılan Tayvan, Sincan, Tibet ve Hong Kong konularında Pekin’e olan sarsılmaz desteğimizi yeniden teyit etmek istiyorum” ifadesini kullandı.

‘Çin-Rusya ilişkileri kaya gibi sağlam’

Üst düzey diplomat Wang Yi de, işbirliğini genişletme ihtiyacı konusunda Patrushev’i yineledi ve Rus mevkidaşına BM Güvenlik Konseyi üyeleri olarak Çin ve Rusya’nın dünya barışını koruma konusunda özel sorumluluk taşıdıklarını söyledi.

Değişen uluslararası koşullara vurgu yapan Wang, “Bugün ortak stratejik çıkarlarımızı savunmak ve yakın stratejik etkileşimimizi ve temaslarımızı sürdürmek için çok iyi fırsatlara sahip olduğumuza inanıyorum” dedi.

“Çin-Rusya ilişkileri olgun ve kaya gibi sağlam ve değişen uluslararası durumun sınamalarına direnecek” ifadesini kullanan Wang, “Rus tarafıyla birlikte, üst düzey anlaşmalara uygun olarak, ulusal çıkarları ve değerlerimizi kararlı bir şekilde savunmaya ve tüm alanlarda karşılıklı yarar sağlayan işbirliğini teşvik etmeye hazırız” dedi.

Ukrayna savaşının yıldönümü arifesinde

20. ÇKP Ulusal Kongresi’nin sona ermesinden bu yana Avrupa’yı ziyaret eden en üst düzey Çinli yetkili olan Wang’ın Rusya gezisi ayrıca Ukrayna savaşının birinci yıl dönümünden birkaç gün önce gerçekleşmesi nedeniyle büyük dikkat çekti.

Diğer yandan Wang’ın ziyareti ABD Başkanı Joe Biden’ın pazartesi günü Ukraynalı mevkidaşı Volodimir Zelenski ile görüştüğü ve “sarsılmaz destek” sözü verdiği Kiev’e yaptığı geziyle tam bir tezat oluşturuyor.

Çin kamuoyuna göre, Wang’ın Rusya gezisinin karşılıklı siyasi güveni derinleştirmeye hizmet etmesi bekleniyor.

Çin ve Rusya, son yıllarda devlet başkanlarından diplomatik kurumlara kadar sık ​​sık üst düzey etkileşimleri sürdürdü. En son şubat başında Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Ma Zhaoxu Rusya’yı ziyaret ederek Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile görüşmüştü.

Silah yardımı tartışması

Diğer yandan geçen cumartesi günü Münih Güvenlik Konferansı’nda Wang Yi ile görüşmesinden bir gün sonra, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken medyaya Çin’in Rusya’ya Ukrayna savaşı için silah ve mühimmat vermeyi düşündüğünü iddia etmişti.

Blinken’in sözlerine yanıt veren Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Wang Wenbin, pazartesi günü ABD’nin Çin’e akıl verecek pozisyonda olmadığını ve savaş alanını asıl ABD’nin silahlandırdığını söylemişti.

Wang Yi de Münih Güvenlik Konferansı’ndaki konuşmasına, Çin’in Ukrayna krizine siyasi bir çözüm bulma konusundaki duruşuna ilişkin bir belge yayınlayacağını açıklamıştı.

Wang Yi’nin bu belgeyi Rusya ziyareti sonrasında açıklayabileceği söyleniyor.

Rusya’ya yönelik yaptırımlara katılmayı reddeden Pekin’in defalarca barış görüşmesi çağrısında bulunmasına rağmen Moskova ile “derin” ortaklığı, ABD ve birçok Avrupa ülkesini endişelendiriyor.

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Ukrayna krizi boyunca Rusya’yı izole etmeye yönelik Batı baskısına direnerek Putin’in yanında yer aldı. Çin-Rus ticaret hacmi Ukrayna savaşından bu yana artarken, Rusya’nın Çin’e petrol satışı da artış gösterdi.

Diplomasi

Ukrayna, kendi balistik füzelerinin seri üretimine hazırlanıyor

Yayınlanma

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, ülkesinin kendi operasyonel-taktik balistik füzeleri Sapsan’ın seri üretimine aktif olarak hazırlandığını duyurdu. Zelenskiy, füzelerin başarılı testlerinin daha önce yapıldığını belirtirken, seri üretimin ne zaman ve ne miktarda başlayacağı konusunda detay vermedi.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, ülkesinin kendi operasyonel-taktik balistik füzeleri Sapsan’ın seri üretimine aktif olarak hazırlandığını duyurdu. Zelenskiy, füzelerin başarılı testlerinin daha önce yapıldığını belirtti.

13 Haziran’da gazetecilerle yaptığı görüşmede Zelenskiy, “Sapsan füzeleri bugünün konusu değil, olumlu testler çok daha önce yapıldı. Bugün balistik füzenin seri üretim imkanının geliştirilmesi devam ediyor. Ne zaman, nasıl, ne miktarda olacağını söyleyemem,” ifadelerini kullandı ancak detay vermedi.

Zelenskiy, Ukrayna yönetiminin daha önce güdümlü hava bombaları (KAB), insansız hava araçları, optik fiber teknolojileri ve diğer konulara ilişkin bir dizi toplantı yaptığını da sözlerine ekledi.

Ukrayna lideri, “Ve ayrıca füzelerle ilgili toplantılar da yaptık,” diye ekledi.

13 Haziran’da Zelenskiy, Yüksek Başkomutanlık Karargahı toplantısına başkanlık etti.

Toplantıda Ukrayna ordusu birliklerinin teçhizatı, tugayların tamamlanması ve Ukrayna füze programı konuları ele alındı.

Obozrevatel gazetesinin haberine göre, Sapsan (veya Grom-2) operasyonel-taktik bir füze sistemi olup, Ukrayna savunma sanayii işletmeleri tarafından geliştiriliyor.

Doğrulanmamış verilere göre, füzenin menzili yaklaşık 300 kilometre, savaş başlığının ağırlığı ise 480 kilogram.

Daha önce Ordu, Dönüşüm ve Silahsızlanma Araştırmaları Merkezi Direktörü Valentin Badrak, mayıs ayında Sapsan’ın başarılı testlerinin yapıldığını ve füzenin iddiaya göre 300 kilometre mesafedeki bir Rus askeri hedefini vurduğunu bildirmişti.

Badrak, füzenin 5,2 Mach (yaklaşık 6370 km/saat) hıza ulaştığını da belirtmişti.

Ukrayna’dan Patriot itirafı: İskender füzelerini durdurmakta zorlanıyoruz

Okumaya Devam Et

Diplomasi

İsrail’e adanmış bir devlet: Almanya

Yayınlanma

İsrail’in İran’a yönelik saldırının ardından yükselen çatışma ortamında, Avrupa’da Tel Aviv’e en büyük ve koşulsuz destek veren ülke Almanya.

Federal hükümet, İsrail’in İran’a karşı savaşını onaylayıp İsrail’in sivil bilim adamlarının öldürülmesini eleştirmezken, İran’ın misillemelerine itiraz ediyor.

Şansölye Friedrich Merz, cuma günü İran’a yapılan saldırı hakkında yaptığı açıklamada, “İsrail’in varlığını ve vatandaşlarının güvenliğini savunma hakkını teyit ediyoruz,” dedi.

Merz ayrıca hükümetinin, İran’ın “İsrail ve Yahudi hedeflerine yönelik olası saldırılara karşı” hazırlık yaptığını açıkladı. Şansölye, pazar günü Kanada’daki G7 zirvesine gitmeden önce yaptığı açıklamada, “Tahran, İsrail’deki sivil hedeflere yönelik bombardımanı derhal durdurmalıdır,” dedi.

İsrail’in Berlin Büyükelçiliği cuma gününden itibaren süresiz olarak kapatıldı. Federal hükümet ayrıca Yahudi kurumların güvenliğini artırdı.

Merz cuma günü yaptığı açıklamada, güvenlik yetkililerinin gerekli önlemleri aldığını belirtti.

Şansölye, İran’ın nükleer silah geliştirmemesi veya sahip olmaması gerektiği yönündeki Almanya’nın tutumunu da yineledi. Merz, “Bu, İsrail, Orta Doğu ve uluslararası toplumun tamamı için bir tehdit oluşturur,” iddiasında bulundu.

İran’ın nükleer programının “İsrail devleti için varoluşsal bir tehdit” oluşturduğu için, ülkenin “varlığını ve vatandaşlarının güvenliğini savunma hakkı” olduğunu savunan Merz, “Bu, İsrail’in meşru bir hakkıdır,” dedi.

Merz ayrıca, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde (UCM) verilen tutuklama kararı olmasına rağmen hükümetinin Netanyahu’ya dokunmayacağının garantisini vermişti.

Friedrich Merz daha resmi olarak şansölye olmadan önce, “Netanyahu’ya planlaması halinde tutuklanmadan Almanya’yı ziyaret edebilmesinin ve tekrar ayrılabilmesinin yollarını ve araçlarını bulacağımıza söz verdim,” demişti.

Dışişleri Bakanı Johann Wadephul de cuma günü büyük ölçüde aynı ifadeleri kullanarak, Berlin’in İsrail’e “dayanışma içinde eşlik edeceğini” söyledi.

Öte yandan Wadephul, Almanya, Fransa ve İngiltere’nin Orta Doğu’daki gerginliği azaltmak amacıyla Tahran’ın nükleer programı hakkında İran ile acil görüşmeler yapmaya hazır olduğunu açıkladı.

Orta Doğu’da temaslarda bulunan ve Mısır, Lübnan, Ürdün, Umman ve İsrail’i ziyaret edecek Alman bakan, İsrail ile İran arasındaki gerginliğin azaltılmasına katkıda bulunmaya çalıştığını belirterek, Tahran’ın daha önce yapıcı görüşmeler için fırsatı kaçırdığını ileri sürdü.

Wadephul cumartesi günü (14 Haziran) geç saatlerde Alman kamu yayıncısı ARD’ye verdiği demeçte, “Umarım bu hâlâ mümkündür. Almanya, Fransa ve İngiltere hazır. İran’a nükleer program hakkında acil müzakereler teklif ediyoruz, umarım (teklif) kabul edilir. Bu, İran’ın bölgeye, İsrail devletine veya Avrupa’ya hiçbir tehlike oluşturmaması için bu çatışmanın yatışması için de önemli bir ön koşuldur,” dedi.

Pazar günü Umman’da bulunan Wadephul, çatışmanın ancak İran ve İsrail’e tüm taraflarca baskı uygulandığında sona erebileceğini ileri sürdü.

Bakan, “Önümüzdeki hafta içinde her iki tarafın da şiddet sarmalını durdurmak için ciddi bir girişimde bulunması gerektiği konusunda ortak bir beklenti var,” dedi.

İran hükümetinin düşebileceğine inanıp inanmadığı sorulan Wadephul, İsrail’in Tahran’daki yönetimi devirmek niyetinde olmadığını düşündüğünü söyledi.

Gazze’ye de değinen Wadephul, Filistin’deki insani durumun “kabul edilemez” olduğunu söyledi ve İsrail’e yardım kuruluşlarına sınırsız erişim izni verilmesi çağrısında bulundu.

“Gazze’deki insanların açlığı, ölümü ve acıları sona ermelidir,” diyen Wadephul, çatışmanın sorumlusunun Hamas olduğunu ileri sürdü ve örgütün 7 Ekim 2023’te İsrail’e düzenlediği saldırıda kaçırılan rehineleri serbest bırakması gerektiğini ekledi.

Fransa, Polonya ve Ukrayna ziyaretlerinin ardından göreve başladığı ilk haftasında Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, İsrail’e gitmişti.

Alman devletinin, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarını ve İranlı sivillere yönelik cinayetlerini onaylaması, Angela Merkel döneminde formüle edilen “devlet aklı” (Staatsräson) ile bağlantılı görünüyor. Bu, İsrail’in varlığının ve güvenliğinin Alman devletinin de varlığını ve güvenliğini temin edeceği düşüncesine dayanıyor.

Bir önceki “Yeşil” Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da İsrail’in Gazze’de hedef gözetmeksizin yürüttüğü işgale tam destek vermişti.

Baerbock’un 10 Ekim 2024’te Federal Parlamento oturumunda yaptığı konuşmada, “Meşru müdafaa, teröristlere saldırmakla kalmaz, onları yok etmek anlamına da gelir. Hamas teröristleri insanların, okulların arkasına saklandığında… sivil yerler, teröristler tarafından suistimal edildiği için koruma statüsünü kaybeder,” demişti.

Baerbock, BM’ye, “sivil bölgelerin teröristler tarafından suistimal edildiği için koruma statüsünü kaybedebileceğini” açıkça ilettiğini de söylemişti.

İsrail, 2024 yılında dünya çapında 91,5 milyar dolarlık mal satın aldı. İsrail’in en büyük ihracatçıları 19 milyar dolar ile Çin, 9,4 milyar dolar ile Amerika Birleşik Devletleri ve 5,6 milyar dolar ile Almanya oldu.

Almanya İsrail’e özellikle araç, ilaç, makine ve elektronik ürünleri ihraç ediyor. Örneğin Mart 2025’te, Almanya’nın İsrail’e en çok ihraç ettiği ürünler ilaç (43,5 milyon avro), motorlu taşıtlar ve karavanlar (43,5 milyon avro) ve demiryolu veya tramvay lokomotifleri ve vagonları (30,4 milyon avro) oldu.

Almanya, bu ayın başında yaptığı açıklamada, Ekim 2023’ten bu yana İsrail’e yaklaşık yarım milyar avro değerinde silah satışı onayladığını duyurdu.

Almanya hükümetinin Sol Parti’nin parlamentoda sorduğu soruya verdiği yanıtta, 7 Ekim 2023’ten 13 Mayıs 2025’e kadar İsrail’e toplam 485,1 milyon avro (554,3 milyon dolar) tutarında silah sevkiyatı için ihracat lisansı verildiğini belirtti.

Onaylanan ihracat, silah sistemleri, mühimmat, radar ve iletişim cihazları ile zırhlı araç parçaları dahil olmak üzere çok çeşitli askeri teçhizatı içeriyor.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

SIPRI raporu uyardı: Dünya yeni bir nükleer silahlanma yarışına girdi

Yayınlanma

Yazar

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) yeni raporuna göre, nükleer silahsızlanma dönemi sona erdi ve dünya yeni bir silahlanma yarışına girdi. Raporda, çatışma sayısı azalmasına rağmen can kayıplarının arttığı ve küresel askeri harcamaların Soğuk Savaş’tan bu yana en yüksek seviyeye ulaştığı belirtildi.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI), “Silahlanma, Silahsızlanma ve Uluslararası Güvenlik” başlıklı yeni raporunda, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana devam eden nükleer silahların azaltılması döneminin fiilen sona erdiğini duyurdu.

Rapora göre, 2024 yılında dünyadaki askeri çatışmaların sayısı azalırken, bu çatışmalarda hayatını kaybedenlerin sayısı arttı. Küresel askeri harcamalar ve uluslararası silah transferleri de Soğuk Savaş’tan bu yana rekor seviyelere ulaştı.

Nükleer silahsızlanma dönemi sona erdi

SIPRI raporunun yazarları, “nükleer silahların azaltılması döneminin açıkça sona erdiğini” ve nükleer silahsızlanma ihtimalinin Soğuk Savaş’ın bitiminden bu yana en zayıf seviyede olduğunu belirtiyor.

Bu durumun temel tetikleyicisi olarak, ABD ve Rusya arasında 2026’ya kadar yürürlükte olan Yeni START (СНВ-III) Anlaşması çerçevesindeki karşılıklı denetim krizinin yaşanması gösteriliyor.

Moskova, NATO’yu Ukrayna’nın stratejik havaalanlarına yönelik saldırılara karışmakla suçlayarak Şubat 2023’te anlaşmaya katılımını askıya almıştı. Bu gelişme, Avrupa ve Orta Doğu’da nükleer statü tartışmalarını ve bu tür silahların yayılması olasılığına karşı stratejilerin güncellenmesini yeniden canlandırıyor.

Raporda, Donald Trump’ın 2025’te yeniden ABD başkanı seçilmesi durumunda, ilk dönemindeki “paradoksal durumun” tekrarlanacağı ve kilit nükleer güçlerden hiçbirinin “dünya düzenini savunma taahhüdü altına girmeyeceği” öngörülüyor.

ABD, Çin ve Rusya’nın cephaneliklerini modernize etmeye başladığı, Rusya’nın doktrinini, ABD’nin ise savaş başlıklarını güncellediği belirtiliyor.

Raporda, “Kısıtlamalar dönemine geri dönmek, üç nükleer gücün anlaşmasını gerektirecektir,” deniliyor. SIPRI, ABD’nin Çin ile bu konudaki temaslarını daha olumlu değerlendirse de bu temasların “Tayvan’a destek ve yaptırımlar tarafından baltalandığını” ifade ediyor.

Çatışma sayısı azaldı, can kaybı arttı

SIPRI’nin hesaplamalarına göre, 2023 yılında 51 devlet çatışmalara dahil olurken, bu sayı 2024’te 49’a düştü. Can kaybı sayısının 10 bini aştığı çatışmaların sayısı ise 20’den 19’a geriledi.

En büyük çatışmalar Rusya-Ukrayna, İsrail-Hamas, Sudan ve Myanmar’daki iç savaşlar ile Etiyopya’nın Tigray bölgesindeki isyan olarak sıralandı.

Buna karşın, çatışmalardaki toplam can kaybı 2023’te 188 bin iken 2024’te 239 bine yükseldi. Ukrayna’daki çatışma nedeniyle Avrupa, en çok can kaybının yaşandığı bölge oldu.

Avrupa dışında ise çatışmaların çoğunun “devletler içinde veya geçirgen sınırlara sahip devlet kümeleri arasında” yaşandığı, Gazze’deki savaşın da bu kategoriye dahil olduğu kaydedildi.

Savunma harcamaları rekor kırdı

SIPRI’nin nisan ayındaki raporunda, 2024 yılında devletlerin askeri harcamalarındaki artış oranının (yüzde 9,4) ve toplam tutarın (2,7 trilyon dolar) Soğuk Savaş’ın bitiminden bu yana rekor seviyede olduğu belirtilmişti. Avrupa’da savunma ödenekleri yüzde 17, Ukrayna’da ise yüzde 3,9 arttı.

Harcamalarda ikinci sırada yer alan Çin, 2024’te harcamalarını yüzde 7 artırırken, Rusya da harcamalarını yükseltti. Dünya lideri ABD’nin harcamaları ise yüzde 5,7 arttı.

Orta Doğu’da ise 2023’ten beri savaşta olan İsrail’in harcamalarını yüzde 65, yeniden silahlanan Türkiye’nin ise yüzde 12 artırmasıyla bölgedeki toplam artış yüzde 9,4 oldu.

SIPRI, askeri harcamalarda lider olan ülkeleri açıkladı

Silah şirketlerinin gelirleri artıyor

SIPRI, en büyük savunma sanayii şirketlerine ilişkin verileri 2023 yılı için sunuyor. Dünyanın en büyük 100 savunma sanayii şirketinin geliri, 2022’den 2023’e yüzde 2,8 artarak 632 milyar dolara ulaştı.

İlk 100’deki şirketlerden 75’i gelirini artırırken, 39’u gelirini ikiye katladı. Gelire göre en büyük 100 şirket listesinde 41 ABD şirketi yer alırken, ikinci sırada dokuz şirketle Çin bulunuyor.

En yüksek gelirli ilk 10 şirketin yarısı ABD’den. Amerikalı silah üreticilerinin toplam geliri, dünya toplamının yarısını oluşturarak 315 milyar dolara ulaştı.

Uluslararası silah ticareti zirvede

SIPRI raporuna göre, 2020-2024 dönemi, uluslararası silah transferleri açısından Soğuk Savaş’ın son alevlendiği 1980-1984 döneminden sonraki en yoğun ikinci beş yıllık dönem oldu.

Raporda, en büyük ihracatçıların geleneksel olarak ABD, Fransa, Rusya, Çin ve Almanya (küresel ihracatın yüzde 71’i) olduğu belirtiliyor.

En büyük alıcılar ise Ukrayna, Hindistan, Katar, Suudi Arabistan ve Pakistan (ithalatın yüzde 35’i) oldu. Çin, son 10 yılda dış alımlarını üçte iki oranında azaltarak ithalatçıdan ihracatçı konumuna geçti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English