Bizi Takip Edin

AVRUPA

Der Spiegel: Almanya, BND çalışanını başka bir istihbaratın desteğiyle yakaladı

Yayınlanma

Almanya’da bir Federal İstihbarat Servisi (BND) çalışanının ‘Rusya’ya bilgi vermek’ suçlamasıyla gözaltına alınmasının perde arkasına ilişkin iddialar gelmeye devam ediyor.

Der Spiegel’in öğrendiğine göre, BND ajanının ortaya çıkarılmasında bir başka batılı istihbarat servisinin verdiği ipucu etkili oldu.

Haberde aktarıldığına göre, birkaç hafta önce batılı bir istihbarat servisi Rus istihbaratındaki bir veriyi fark etti.

Yabancı istihbarat servisi, bu verinin açıkça BND’ye atfedilebileceğini ortaya çıkardı. Ortaya çıkarılan ve Rusya’nın eline geçtiği görülen bir veya daha fazla belgede, Rusya hakkında bilgiler yer alıyordu.

Yabancı servisin verdiği ipucuyla sızıntıyı takip eden BND, kendi çalışanı ‘Carlsten L.’ isimli kişiyi yakaladı. Adı geçen kişi, istihbarat kurumunun ‘teknik keşif’ biriminde çalışıyordu.

Der Spiegel’in öğrendiğine göre, bir başka BND çalışanı da soruşturuluyor. Bu çalışanın kendi iş bilgisayarından Carlsten L. soruşturmasıyla ilgili dosyaları açtığı tespit edildi.

Bununla birlikte Başsavcılık, ikinci kişinin de Rus ajanı olduğuna ilişkin kesin kanıtlar bulamadı. Carlsten L.’nin, soruşturmayı başka yöne çekmek için bu türden yöntemlere başvurmuş olabileceği düşünülüyor.

AVRUPA

Le Pen ile Orbán güçlerini birleştiriyor

Yayınlanma

Fransa’da seçimlerden umduğunu bulamayan Marine Le Pen’in Ulusal Birlik (RN) partisinin, Avrupa Parlamentosu’nda Viktor Orbán’ın Fidesz partisinin öncülüğünde kurulan Avrupa için Vatanseverler grubuna katılacağı belirtiliyor.

AP’deki en büyük “milli muhafazakâr” parti olan RN, 8 Temmuz Pazartesi (bugün) yapılacak toplantısında Avrupa için Vatanseverler’e resmen katılmaya hazırlanıyor.

İtalya’da Matteo Salvini’nin Lega’sının da onu takip etmesiyle AP’deki Kimlik ve Demokrasi (ID) grubunun dönüşümü tamamlanacak ve Vatanseverler Brüksel’deki üçüncü büyük parlamento grubu olacak. RN de ID üyesiydi.

Fransızların ve diğer delegasyonların çoğunun ID’den Vatanseverler’e geçişi geçtiğimiz hafta boyunca yoğun bir şekilde dile getirilmişti, fakat resmi geçiş Fransa seçimlerin ikinci turu nedeniyle ertelendi.

RN Başkanı Jordan Bardella dün, “Nihayet yarından itibaren AP üyelerimiz, Avrupa’daki güç dengesini etkileyecek, göçmen akınını, cezalandırıcı çevreciliği ve egemenliğimize el konulmasını reddedecek büyük bir grupta rollerini tam olarak oynayacaklar,” diyerek geçişin sinyalini verdi.

Avrupa için Vatanseverler bir hafta önce üç parti tarafından kuruldu: Macaristan’da iktidardaki Fidesz, Çekya’dan Memnuniyetsiz Yurttaşlar Hareketi (ANO) ve Avusturyalı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ).

Bu partilere hafta içinde Hollanda’dan Geert Wilders’in PVV’si, Portekizli Chega, Danimarka Halk Partisi ve Flaman Vlaams Belang da katıldı.

Bu arada İspanya’dan Vox da, Giorgia Meloni’nin Avrupa Muhafazakârları ve Reformistleri (ECR) grubundan sürpriz bir çıkış yaparak onlara katıldı.

Bardella’nın açıklamasıyla, artık tek başına yaşayamaz hale gelen ve beş yılın ardından cuma günü resmen feshedilecek olan ID’de sadece iki parti kaldı. Matteo Salvini’nin Lega’sı altı sandalye ile RN’yi takip edecek. Çek SPD’nin tek milletvekili ise artık bir yere sahip olmayacak.

Böylece Vatanseverler 79 sandalye ile Brüksel’deki en büyük üçüncü grup haline gelecek. Bu prestijli konum uzun süredir Macron’un liberal Renew’inin elindeydi.

Diğer milli muhafazakâr grup ECR, Vox’un ayrılmasıyla 78 sandalyeye düşecek.

Avrupa için Vatanseverler pazartesi günü Brüksel’de yapılacak kurucu toplantısında resmiyet kazanacak. Macaristan Başbakanı Viktor Orbán tarafından kurulmasına rağmen (Fidesz 11 sandalye ile ikinci en büyük delegasyon) Vatanseverler’in ID’nin yeniden kurulmuş bir versiyonu olduğu ve 30 AP üyesi ile Fransız RN tarafından yönetileceği söyleniyor.

Grubun iç yönetimi büyük ölçüde aynı kalacak. Eski ID’ye yeni katılan Macar, Çek ve İspanyol delegasyonlarına birer başkan yardımcılığı verilmesi de muhtemel.

ID’de kalan Çek SPD üyesi Ivan David’in, Almanya için Alternatif’in (AfD) yer alacağı “Egemenlikçiler” isimli küçük bir gruba katılabileceği söyleniyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Welt: Kuzey Akım sabotajı 2014 gibi erken bir tarihte planlanmıştı

Yayınlanma

Alman Welt am Sonntag gazetesine konuşan Alman ve uluslararası istihbarat personeli, Kuzey Akım ve Kuzey Akım-2 doğalgaz boru hatlarına yönelik sabotajın 2014 yılında, Kırım Rusya’nın bir parçası olmadan önce planlandığını bildirdi.

Gazetede yer alan haberde, “Baltık Denizi’ndeki iki Kuzey Akım boru hattına yönelik saldırının 2014 yılında Ukraynalı bir grup tarafından planlandığı iddia ediliyor,” ifadeleri kullanıldı.

Kaynaklar, ‘Ukraynalı grubun’ boru hattı patlamalarına karıştığı anlatısının doğru olup olmadığından emin değil.

2011-2016 yılları arasında Alman Federal İstihbarat Teşkilatının (BND) başında bulunan Gerhard Schindler, gazeteye verdiği demeçte, Ukrayna’nın dahline işaret eden kanıtların müşterinin Kiev olduğu anlamına gelmediğini belirtti.

Schindler, söz konusu anlatının kasten üretilmiş olabileceğine dikkat çekti.

26 Eylül 2022 gecesi Kuzey Akım doğalgaz boru hatlarında patlama meydana geldi. Her iki boru hattı da basınç kaybetti. İsveç, Danimarka ve Almanya soruşturmayı devraldı.

Şubat 2024’te ilk iki ülke failleri tespit etmeden soruşturmalarını kapattı. Alman Başsavcılığı soruşturmanın devam ettiğini bildirdi.

Moskova defalarca Rusya’nın da katılımıyla bağımsız bir soruşturma yürütülmesi çağrısında bulundu. Kuzey Akım-2’nin sadece bir hattı sabotajdan kurtuldu, ancak Almanya’nın izni olmadığı için gaz tedariki için kullanılamıyor.

Şubat ayının ortasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, sabotajdan kurtulan Kuzey Akım boru hattının bir hafta içinde açılabileceğini, ancak Almanya’nın bunu yapmak istemediğini diel getirdi.

Bundan önce de Rusya Devlet Başkanı, doğalgaz boru hatlarına yönelik sabotajların arkasında Batılı ülkelerin olduğunu söylemişti ki bu tez, bazı Batılı gazeteci ve siyasetçiler tarafından da dile getirilmişti.

Handelsblatt: Şansölye Scholz, 2020’de ABD’ye Kuzey Akım-2 için gizli bir anlaşma teklif etti

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Fransa’da Halk Cephesi seçimlerden birinci çıktı ama kimse çoğunluk elde edemedi

Yayınlanma

Fransa’da aralarında Boyun Eğmeyen Fransa (LFI), Fransız Komünist Partisi (PCF), Sosyalist Parti (PS) ve Yeşiller’in de bulunduğu Yeni Halk Cephesi (NFP), Ulusal Meclis seçimlerinin ikinci turunda büyük bir sürpriz yaparak birinci parti oldu.

NFP 182 milletvekili çıkarırken, Emmanuel Macron’un ittifakı Ensemble 168 sandalye elde etti. Seçimin en büyük sürprizi ise, ilk turda büyük bir galibiyet elde eden Marine Le Pen’in Ulusal Birlik’i (RN) oldu: RN, yalnızca 143 vekil elde ederek 3. sıraya geriledi. Muhafazakâr Les Républicains da 45 koltuk kazandı.

AB’nin en büyük ikinci ekonomisinde pazar günü yapılan seçimlere katılım oranı %67 ile rekor seviyeye ulaştı. Bu oran ilk turla neredeyse aynı ve parlamento seçimleri için son 30 yılın en yüksek seviyesi.

RN, “taktik oy” sayesinde birinci ve ikinci seçim turları arasında etkin bir şekilde korunan cordon sanitaire’i (güvenlik kordonu) aşmayı başaramadı. Macron yanlısı ve sol görüşlü 200’den fazla aday seçimin ikinci turuna kalırken, üçüncü gelenler geri çekildi, böylece RN karşıtı oylar tek bir adayın arkasında toplanabildi.

Bu da RN’nin yakın gelecekte, her ne kadar 2022’de kazandıkları 88 sandalyeye ek olarak 50 ila 70 sandalye daha kazanmış olsalar da, hükümete girme ihtimalinin şimdilik neredeyse tamamen ortadan kalktığı anlamına geliyor.

Başbakan Gabriel Attal pazar günü yaptığı açıklamada, geleneklere uygun olarak ertesi sabah istifasını cumhurbaşkanına sunacağını duyurdu.

Koalisyon tartışmaları başladı

Yeni Halk Cephesi’nin de 289 sandalyelik mutlak çoğunluğun çok altında kalması, şimdi hangi parlamento koalisyonunun ortaya çıkabileceğini belirlemek için müzakerelerin başlayacağı anlamına geliyor.

Yeşiller, sosyalistler, Ensemble ve LR’nin dahil olduğu ama RN ve LFI’nin yer almadığı bir “merkez” koalisyonu kurulması yönündeki çağrılar artıyor.

Liberal Horizons partisinin başkanı olan eski başbakan Edouard Philippe pazar günü yaptığı açıklamada ancak böyle bir ittifakın “ülkeye hak ettiği istikrarı” sağlayacağını savundu ve “Herhangi bir [net] çoğunluğun ve bir hükümetin olmaması Fransa’yı aşılamaz tehlikelere maruz bırakacaktır. Ülkemizin güvenilirliği etkilenebilir ve kredi notu düşebilir,” dedi.

Mélenchon başbakanlığı istiyor

Yeşiller’in lideri Marine Tondelier bu hafta başında yaptığı açıklamada sosyalistler ve diğer daha merkezci isimlerle geniş bir koalisyona sıcak baktığını söylemişti. Tondelier ayrıca sosyalist meslektaşlarıyla birlikte Jean-Luc Mélenchon’un asla başbakan olmaması gerektiği konusunda ısrar etti.

LFI lideri hem siyasi muhaliflerinden hem de kendi kampından ciddi eleştiriler alıyor ve pek çok kişi onun varlığının istikrarlı bir ittifak umutlarını yok edebileceğinden korkuyor.

Fakat Mélenchon, pazar akşamı yeni hükümete kendisinin liderlik etmesi gerektiğini söyledi.

Oylamadan dakikalar sonra yaptığı konuşmada LFI lideri, “Cumhurbaşkanı, Yeni Halk Cephesi’ni yönetime çağırma yetkisine ve yetkisine sahiptir. Herhangi bir [koalisyon] müzakeresine girmeyi reddediyoruz,” dedi.

Mélenchon, kendi partisi adına yaptığı konuşmada, “hiçbir hile, düzenleme ya da [siyasi] kombinasyonun kabul edilemez olduğunu” söyledi.

“Macron yenilgiyi kabul etmeli”

Mélenchon, sonuçların nüfusun büyük bir kısmı ve kendilerini “tehdit altında” hisseden insanlar için bir “rahatlama” olduğunu ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve bloğunun “yenilgisinin teyit edildiğini” söyledi.

Fransız lider, Macron’u “yenilgiyi” kabul etmeye çağırdı ve ülkeyi yönetmesi için NFP’yi göreve çağırması gerektiğini söyledi.

Mélenchon, “NFP ülkeyi yönetmeye hazır. Rakamlarla desteklenen, iyi organize edilmiş bir planla donatılmış … tek tutarlı seçenektir,” diye ekledi.

Halk Cephesi içindeki çatlaklar belirginleşecek

Sol ittifak ve Macron’un liberalleri, RN’yi kazanmasını engellemek için işbirliği yapma ve taktiksel oy kullanma konusunda anlaşmış olsalar da, Fransa’yı yönetmek için iki grup arasında daha derin bir koalisyon olası görünmüyor.

Mélenchon’un başbakan olmaması konusunda da bir uzlaşma olduğu görülüyor. LFI lideri buna hazır olduğunu söylese de NFP içinde buna onay verecek parti sayısı pek de fazla değil. Dahası, Filistin ve 7 Ekim konusundaki tutumu nedeniyle Mélenchon, “antisemitizmi alevlendirmekle” suçlanıyor.

Mélenchon NFP’nin hükümette “yalnızca kendi manifestosunu” uygulayacağını söylerken, ittifaktaki PS’nin lideri olan milletvekili Raphaël Glucksmann daha uzlaşmacı görünerek “konuşmayı, tartışmayı ve siyasi kültürü değiştirmeyi” teklif etti.

Macron “fikirlerinin hâlâ yaşadığına” inanıyor

İlk ve ikinci tur sonuçlarının artık birinci parti olmadığını göstermesine rağmen, Macron’un hâlâ sonuçlardan memnun olduğu ileri sürülüyor.

Politico’ya konuşan ve seçim sonuçlarını takip ederken Macron’un yanında olduğunu söyleyen bir kişi, Cumhurbaşkanının, “Fikirlerimiz hâlâ canlı ve seçmenlerimizi kaybetmedik,” dediğini aktardı.

Macron’un Rönesans partisi milletvekili Sylvain Maillard, “240 ila 250 milletvekiliniz yoksa Fransa’yı yönetmek mümkün değil. 250 milletvekilinden oluşan bir koalisyonla Rönesans grubunun başkanıydım ve bu zaten çok karmaşıktı,” diyerek parlamento aritmetiğine işaret etti.

Sol ittifak içindeki partilerden biri olan aşırı solun deneyimli ateşli ismi LFI, cumhurbaşkanının liberalleriyle birlikte hükümet kurmayı reddetti. Aynı şekilde Macron’un Başbakanı Gabriel Attal da kendi partisinin iktidarı asla Mélenchon ile paylaşmayacağını söyledi.

RN de moral bozukluğu

İkinci turda aradığını bulamayan Ulusal Birlik’te ise yenilginin nedenleri tartışması başladı.

Parti aktivistleri sonuçlar açıklanırken Mélenchon’u yuhalarken, Başkan Jordan Bardella merkez ve solun “doğal olmayan ittifakını” “müesses nizamın bir oyunu” olarak kınadı.

RN taraftarlarına seslenen Bardella, “Emmanuel Macron, kurumlarımızı kasten felç ettikten sonra, ülkeyi belirsizliğe ve istikrarsızlığa sürükledi. Bunun sonucunda, Fransız halkını aylar boyunca günlük zorluklara herhangi bir yanıt verilmesinden mahrum bıraktı,” dedi.

RN lideri, ülkenin “aşırı solun ellerine itildiğini” öne sürdü.

Le Pen de “Macron’un savunulamaz bir durumda olduğunu” söyledi ve RN’nin yalnızca NFP ile Macron cephesi arasındaki taktiksel oylama nedeniyle kaybettiğini savundu.

Le Pen, “bugünün sonuçlarında yarının zaferinin tohumlarını gördüğünü” dile getirerek, “Zaferimiz yalnızca ertelendi,” dedi.

Teknokrat hükümet ihtimali

Fransa’da kimsenin hükümet kuramaması durumunda konuşulan senaryolardan biri de “teknokrat hükümet.”

“İtalyan usulü teknokrat hükümet” modeli tartışması şimdiden başlarken, Macron’un Ulusal Meclis’in çalışamaması halinde, 1990’ların başından bu yana dört teknokrat hükümete sahip olan İtalya’dan “ilham almak isteyebileceği” konuşuluyor.

Öte yandan İtalya’ya kıyasla Fransa’da daha geniş kapsamlı bir siyasi role sahip bir cumhurbaşkanı olması, teknokrat hükümeti hitmalini azaltıyor. İtalyan cumhurbaşkanının görevi, öncelikli amacı yönetimin ve ülkenin işleyişini sağlamak olan bir uzlaşı hükümeti atamak.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English