Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Dr. Barış Adıbelli Xi’nin Moskova ziyaretini yorumladı: İki kutuplu bir dünyaya doğru

Yayınlanma

Moskova’ya yaptığı üç günlük resmi ziyareti tamamlayan Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, çarşamba sabahı Rusya’dan ayrıldı.

Çinli liderinin ayrılışı sırasında resmi bir tören düzenlendi. Çin ve Rusya devlet bayrakları göndere çekilerek iki ülkenin marşları çalındı. Çinli lider, askeri orkestra eşliğinde kırmızı halıdan uçağına yürüdü. Xi Jinping, Rusya Başbakan Yardımcısı Dimitri Çernişenko, Dışişleri Bakan Yardımcısı Andrey Rudenko ve çok sayıda başka yetkili tarafından uğurlandı.

Xi Jinping’in Rusya’ya resmi ziyareti pazartesi günü başlamıştı.

Çin Devlet Başkanı, Rus mevkidaşını Çin’i ziyaret etmeye davet etti.

Xi Jinping, salı günü Putin ile yaptığı ortak basın toplantısında, Çin-Rusya ilişkilerinin ikili kapsamın çok ötesine geçtiğini ve dünya ve insanlığın geleceği için çok önemli olduğunu vurguladı. Xi, Çin ve Rusya’nın gerçek çok taraflılığı uygulamak, salgın sonrası ekonomik toparlanmayı desteklemek ve çok kutuplu bir dünya inşa etmek için birlikte çalışacağını sözlerine ekledi.

Kapsamlı Stratejik Koordinasyon Bildirisi

İkinci gün devam eden kapsamlı görüşmelerin ardından, iki taraf, yeni dönem için kapsamlı stratejik koordinasyon ortaklığının derinleştirilmesine ilişkin ortak bildiri yayınladı.

Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu’nun Yeni Dönem İçin Kapsamlı Stratejik Koordinasyon Ortaklığını Derinleştirmeye İlişkin Ortak Bildirisi, iki lider tarafından Kremlin’de imzalandı.

Ukrayna konusunda iki taraf da müzakereleri vurguladı ve krizin çözümünde tüm ülkelerin güvenlik kaygılarına saygı gösterilmesi çağrısında bulundu. Rusya, barış görüşmelerinin mümkün olan en kısa sürede yeniden başlamasına kararlı olduğunu söyledi.

Çin’in Ukrayna krizinin siyasi ve diplomatik çözümü için yapıcı rol oynamaya yönelik iradesinin ve bu konudaki önerilerinin takdirle karşıladığının belirtildiği açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Taraflar, Ukrayna krizinin çözümü için tüm ülkelerin meşru güvenlik kaygılarına saygı gösterilmesi, bloklar arası cepheleşmeden ve ateşe körükle gitme yaklaşımından kaçınılmasının önemini vurgulamıştır. Taraflar, gerginliği artıracak, çatışmanın uzayarak kötüye gitmesine ve dahi kontrolden çıkmasına yol açacak adımlara karşıdır. Taraflar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin onay vermediği her tür tek taraflı yaptırıma karşıdır.”

İkili ticarette 2030 hedefi ve dolar yerine yuan’ın kullanılması

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin 2030 yılına kadar iki ülkesi arasındaki ticareti “önemli ölçüde artırma” sözü verdiler. Ayrıca ikili ticarette yuan’ın kullanılması gündeme alındı.

RIA Novosti haber servisine göre Putin, “Rusya ile Asya ülkeleri, Afrika, Latin Amerika arasındaki yerleşimlerde Çin yuanının kullanılmasından yanayız” dedi ve bu uygulamanın daha fazla teşvik edilmesi gerektiğini vurguladı.

Putin, Rusya ile Çin arasındaki ticaretin üçte ikisinin zaten ruble ve yuan cinsinden olduğunu kaydetti.

Rusya Merkez Bankası’na göre, 2022’nin başında, Rusya’nın ihracat anlaşmalarının yüzde 50’den fazlası ABD doları cinsindendi, bu rakam, savaşın uzamasıyla eylülde yaklaşık yüzde 35’e düştü.

İki lider ayrıca, Çin-Rusya Ekonomik İşbirliği Önceliklerine İlişkin 2030 Öncesi Kalkınma Planı başlıklı bir ortak bildiri imzaladı.

Bildiriye göre, iki taraf karşılıklı saygı, eşitlik ve karşılıklı yarar ilkelerini sıkı bir şekilde destekleme, iki ülkenin uzun vadeli bağımsız kalkınmasını gerçekleştirme, Çin-Rusya ekonomik ve ticari işbirliğinin yüksek kaliteli gelişimini teşvik etme ve 2030 yılına kadar ikili ticaret hacminin önemli ölçüde artırılması konusunda anlaştılar.

İki taraf, ticaret ölçeğini genişletmek, ticaret yapısını optimize etmek ve e-ticaret ve diğer yenilikçi işbirliği modellerini geliştirmek dahil olmak üzere birçok önemli yönde ekonomik işbirliği yürütme sözü verdiler.

Taraflar, pazar talebini karşılamak için finansal işbirliğini geliştirmeyi ve ikili ticaret, yatırım, krediler ve diğer ekonomik ve ticari işlemlerde yerel para birimi mutabakat oranını istikrarlı bir şekilde artırmayı taahhüt ettiler.

Açıklamaya göre, taraflar, çok yönlü enerji ortaklığını pekiştirecek ve kilit enerji alanlarında uzun vadeli işbirliğini güçlendirecekler.

Taraflar ayrıca, iki ülkede teknolojinin üst düzey gelişimini sağlamak için teknoloji ve inovasyonda değişim ve yüksek kaliteli işbirliğini teşvik etme çağrısında bulundular.

Sanayi işbirliğini geliştirmenin yanı sıra, iki ülkenin gıda güvenliğini sağlamak için tarımsal işbirliğini geliştirme sözü de verdiler.

Xi’nin Moskova ziyaretini, Putin ile verdikleri mesajları ve ziyaretin yankılarını, Dumlupınar Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Barış Adıbelli değerlendirdi.

Xi’nin ziyareti kendisi için de kritik bir dönemde geldi

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in Moskova ziyaretini “tarihi” diye nitelendiren Adıbelli, Pekin’in bu ziyarete atfettiği önemi şöyle anlattı:

“Mart ayı Çin için çok önemli bir aydır. Martın ikinci haftasında Çin Ulusal Halk Kongresi toplanır ve kritik kararlar alınır. Kongrede ülkeyi gelecek 5 yılda yönetecek devlet kademeleri için kritik seçim ve atamalar yapılır, aynı seçimler gibi. Bu seferki Kongre daha da önemliydi. Çünkü, bu yılki kongrede ilk defa aynı lidere üçüncü defa devam etme yolu açıldı. Xi, iki dönemden fazla devlet başkanlığı yapan ilk isim oldu. Bu gündem mesela Kongrede de tartışıldı. Yani Xi Jinping, böyle önemli bir siyasi süreçte Moskova ziyareti için vakit bulamayabilir deniyordu. Ancak öyle olmadı ve üçüncü döneminde yeniden seçilen Xi, bu atmosferde Moskova’yı ziyaret etti.”

‘Çin, Batı ve Rusya arasında bir seçim yaptı’

Çin-Rusya ilişkilerindeki son 6 aylık dönemi ve ziyarete etkilerini değerlendiren Adıbelli, şunları söyledi:

“Son 6 ay içinde Çin-Rusya ilişkilerinde gitgeller oldu. Geçtiğimiz dönemde Çin, Ukrayna konusunda NATO’ya tepki gösterdi, Rusya’nın yanında olduğunu gösterdi. Ancak son dönemde yaptırımların etkisinin artmasıyla Çin, savaşın uzamasından dolayı rahatsızlığını belli etti. Hatta Şanghay İşbirliği Örgütü toplantısında da “savaşı daha fazla uzatmayalım” mesajı verdi ve savaşın kendilerine de zarar verdiğini belirtti. ABD ise Çin’in bu tavrı üzerine umutlandı. Sonrasında ABD Başkanı Biden ve Xi, Özbekistan’da ŞİÖ toplantısında yüz yüze gelerek görüştüler. Ardından ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın Pekin ziyareti planlandı. Buzlar eriyor dendi. O sırada Çin balonu krizi gündeme geldi. ABD balona müdahale etti, Blinken’in ziyareti iptal edildi. İlişkiler yeniden gerildi. Ve Çin stratejik olarak bir tercih yapmak zorunda kaldı. Ya Batı ve ABD ile yola devam edecekti ya da geleneksel müttefiki Rusya ile bir araya gelip savundukları küresel düzene yönelik süreci başlatacaklardı.”

‘Görüşmelerde Batı’yı şaşırtan ılımlı bir dil kullanıldı’

Çin liderinin ziyarette kullandığı dili ve üslubu yorumlayan Dr. Barış Adıbelli, Pekin’in Ukrayna krizinde oynamak istediği arabuluculuk rolüne dikkat çekti:

“Çin Ukrayna’da çözüm için geçen ay 12 maddelik bir barış planı sunmuştu. Moskova ziyaretinin ise bu planı görüşmek adına düzenlediği bildirildi. Daha öncesinde mart başındaki parlamento toplantısında Xi Jinping’in ABD’ye karşı çok set açıklamaları var. Balon hadisesi ile birlikte Çin’in kullandığı dil değişti. Çin Dışişleri Bakanlığının aynı şekilde çok set açıklamaları var. Hem Xi Jinping hem de Çin dışişleri, ilk defa, ‘ABD’nin Çin’i kuşatmaya çalıştığını’ söyledi. Küresel Güvenlik planı açıklandı, ardından da ABD’nin hegemonyacılığına dair belge yayınlandı. Ben ilk defa Çin’in dilinin bu kadar sert ve net olduğunu görüyorum. İlk defa Pekin tarafından ‘hegemonya’, ‘çevreleme’ gibi sert ifadeler kullanılıyor. Dünkü ziyaretlerde ise Xi, sert bir ton ve agresif bir dil kullanmadı. Genel çerçevede ikili ilişkilerin gözden geçirilmesi, eksikliklerin giderilmesi adına yapılmış bir toplantı gibi yansıdı basına. Hatta toplantı öncesi Batı ve ABD farklı bir hava bekliyordu. Batı basınında ziyarete ilişkin çok sert başlıklar yer aldı, ‘kabus’ vs. denildi. Ancak iki lider bir araya geldiklerinde ben bu dili ve üslubu görmedim.”

Ukrayna çözümünde Çin’in rolü

Çin’in sunduğu 12 maddelik barış önerisinde, Rusya’nın askerlerini Ukrayna’dan çekmesine dair bir madde olmadığını hatırlatan Adıbelli, ABD’nin de bunu karşılık olarak, “Ukrayna konusundaki önerilerin savaşın yakın zamanda biteceğine dair büyük umutlar vermediğini” söylediğini ve Washington’ın Çin’in Rusya’ya nefes kazandırmaya çalıştığını iddia ettiğini kaydetti.

Xi’nin Pekin’e döndükten sonra, Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky ile video konferans aracılığıyla görüşmesinin beklendiğini söyleyen Adıbelli, bunun savaş başladığından beri Xi ile Zelensky arasındaki ilk görüşme olacağını Ukrayna liderinin bu görüşmeye çok istekli ve hevesli göründüğünü vurguladı. Bu bağlamda Xi’nin Moskova ziyaretindeki “ılımlı” üslubunu yeniden hatırlatan Adıbelli:

“Xi Jinping’in daha ılımlı tonu kullanmasının sebebi de savaşı daha fazla kışkırtmamak ve içinden çıkılmaz bir hale getirmemek. Kelimelerini seçerek daha ılımlı bir dil kullandı. Ben bu ziyaretin barış yönü olduğu için, daha çok Rusya ve Çin’in kendi iç ilişkilerine odaklanıldığını düşünüyorum. Ziyarette bildiğimiz kadarıyla ne Çin balonu konuşuldu ne de Karadeniz’de düşen İHA. Meydan okumadan ziyade, ikili ilişkilere odaklanılan bir ziyaretti. Xi Jinping açılış konuşmasında da kısa konuştu ve sakindi. Batı da bence bu duruma şaşırdı ve bunu beklemiyordu” dedi.

Xi’nin, “Batı sürekli benzin dökerek savaşı körüklüyor” sözlerini hatırlatan Adıbelli’ye göre, Xi bu bakışla Moskova’da “kışkırtıcı bir dil” kullanmadı. Adıbelli, Xi’nin Zelensky ile görüşmesinin bu durumu pekiştireceğini kaydetti ve şunları ekledi: “Ukrayna hep, küresel bir barış görüşmesi olsun diyordu. Bölgesel değil, küresel aktörler yer alsın diyordu. Çin bu bağlamda rol oynayabilir.”

Pekin’in diplomasi atağının altındaki pratik gerekçe

Salı günü yapılan kapsamlı görüşmeler sonrası imzalanan ortak metinlere de değinen Dr. Barış Adıbelli, özellikle de enerji işbirliğine dikkat çekti.

Enerji meselesinin Çin’in “en önemli zayıf noktası” olduğunu belirten Adıbelli, şöyle devam etti:

“Çin ulusal güvenliği açısından enerji güvenliğini şöyle ifade ediyor; enerjinin kesintisiz şekilde güvence altına alınması. Çin, Ortadoğu’dan enerji alıyor, ama bu bölgede ABD askeri müdahaleleri sebebiyle kendini güvencesiz hissediyor. Bu anlamda enerjide alternatif Rusya. Çin kalkınma ve büyüme için enerjiye ihtiyaç duyuyor. Kendi enerjisi kendisine yetmiyor. Pekin’in Suudi Arabistan ve İran’ı barıştırmasının en önemli sebeplerinden biri de budur. Çin’in diplomasi atağının arkasında pratik bir sebep var. Ukrayna konusu da aynı şekilde. Arabuluculuk çabalarının altından pratik gerekçeler var.”

Yeni bir küresel düzen vurgusu

Metinlerde, ŞİÖ, BRICS, G20 gibi uluslararası örgütlerle birlikte çalışmaya dair yapılan vurguya da işaret eden Adıbelli, Çin’in son dönemde ortaya attığı Küresel Medeniyet Girişimi, Küresel Güvenlik Girişimi, Küresel Kalkınma Girişimi gibi örgütlenmelere dikkat çekti. Rusya’nın da desteklediği bu forumların, Kuşak Yol İnisiyatifi’nin fikirsel altpasını oluşturduğunu kaydeden Adıbelli, Çin’in bu planının “BM’nin yeniden güçlendirilerek küresel etkisi olan bir kuruluşa kavuşturulmasını ve yeni bir küresel düzen isteğini” içerdiğini ifade etti.

Tarafların, ayrıca, AUKUS ittifakına ve nükleer enerjili denizaltılara ilişkin çekincelerini dile getirdiklerini hatırlatan Adıbelli, Moskova ve Pekin’in, “nükleer silahlandırmayı hızlandırıyorsunuz, o zaman Kuzey Kore ve İran’ın nükleer silahı seni rahatsız etmemeli” mesajı verdiklerini ve uluslararası ilişkilerde “karşılıklılık esası”nı vurguladıklarını söyledi.

Liderlerin, NATO’yu, diğer ülkelerin egemenliğine, çıkarlarına, medeniyet çeşitliliğine, tarihine, kültürüne saygı duymaya, bunları objektif şekilde ele almaya çağırdığını ve NATO’nun Asya-Pasifik’te barışı baltalama konusundaki endişelerini dile getirdiklerini belirten Adıbelli, “Çin her ne kadar eski Soğuk Savaş dilini kullanmayalım dese de tüm bunlar dünyanın yeni bir döneme girdiğini ve bölünmüş bir dünya olduğunu gösteriyor” dedi.

Bu bölünmüş dünyayı, “ABD ve müttefikleri, Çin ve müttefikleri” diye tarif eden Adıbelli, blokların birinde ABD ve İngiltere var, diğerinde de Çin ve Rusya. İngiltere diyorum çünkü AUKUS bunu gösteriyor, bakın AUKUS’a Fransa’yı dahi almadılar. ABD, İngiltere ile hareket ediyor” ifadelerini kullandı.

Dünyanın yeni bir kutuplaşmanın eşiğinde olduğunu söyleyen Adıbelli, “Her ne kadar çok kutupluluk dense de dünya iki grubun etrafında şekilleniyor. Ukrayna savaşında ve BM oylamalarında bunu gördük. Herkes iki blok arasında taraf belirliyor, çekimser kalanları bile ABD kendi blokunda sayıyor” dedi.

“Bu noktada bir soru ortaya çıkıyor: 21. yüzyılda dünyayı kim ya da hangi blok yönetecek?” diyen Adıbelli, bugün bütün küresel mücadelenin bu soru üzerinden yürüdüğü yorumunu yaptı.

DİPLOMASİ

BAE liderinin ilk Washington ziyaretinde önceliği ekonomi

Yayınlanma

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid en-Nehyan, göreve geldiği 2022’den bu yana ilk kez Washington’u ziyaret edecek. Bu ziyaret ayrıca bir BAE devlet başkanının Beyaz Saray’a yaptığı ilk ziyaret olacak. BAE lideri, ziyarette jeopolitik konulardan önce ekonomik ilişkilerle öncelik verecek.

23 Eylül’de başlaması planlanan ziyarette Nehyan, ABD Başkan Joe Biden ve Kasım ayındaki seçimlerde Demokratların adayı olan Başkan Yardımcısı Kamala Harris ile bir araya gelecek. Ziyaret kapsamında Nehyan’ın ABD merkezli büyük şirketlerin yöneticileriyle toplantılar yapması bekleniyor.

Microsoft anlaşması için ABD’ye “Çin” güvencesi

BAE Devlet Başkanı’nın diplomatik danışmanı Enver Gargaş, Dubai’de gazetecilere verdiği brifingde, “Bazen insanlar ilişkilerdeki bazı gerilimlerden bahsetmeyi seviyorlar ama asıl hikâye bunun bizim en önemli stratejik ittifakımız olduğu” dedi.

ABD ziyaretinin ve orada ekonomik ve teknolojik konulara odaklanmanın, BAE’nin “jeoekonomiye” daha geniş bir şekilde odaklanmasının bir parçası olduğunu belirten Gargaş, “Jeostratejik bir aşamada değiliz, daha çok jeoekonomik bir aşamadayız. Dolayısıyla BAE’nin bugün yaptığı pek çok şey önce ekonomi, önce refah perspektifiyle yapılıyor” ifadelerini kullandı.

Gargaş bu önceliğin Gazze’de ya da diğer bölgelerdeki sıkıntıları görmezden gelebilecekleri anlamına gelmediğini ancak BAE’nin ekonomik ve teknolojik bir bakış açısıyla hareket etmeye çalıştığını söyledi. Gargaş, BAE’nin geleceği planlarken, başarı için ABD ile işbirliğinin gerekli olduğunu iddia etti.

Bu yılın başlarında Microsoft ile BAE’nin yapay zekâ firması G42 arasında 1,5 milyar dolarlık yatırım anlaşması imzalanmış, bu anlaşma kapsamında G42, Çin sistemlerini terk etmeyi taahhüt etmişti.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Zelenskiy ABD’de Biden, Harris ve Trump ile görüşecek

Yayınlanma

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, BM Genel Kurulunda konuşma yapmak üzere önümüzdeki hafta ABD’ye yapacağı ziyaret sırasında Başkan Joe Biden ve hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi başkan adaylarıyla görüşecek.

Basın sözcüsü Sergey Nikiforov perşembe günü geç saatlerde yaptığı açıklamada Zelenskiy’in Rusya-Ukrayna savaşını sona erdirmek için hazırladığı “zafer planını” Biden ile paylaşacağını söyledi.

Zelenskiy planını kamuoyuna açıklamadı fakat bu hafta yaptığı açıklamada “barışa alternatif, savaşı dondurma ya da Rus saldırganlığını başka bir aşamaya kaydıracak başka manipülasyonlar” olmadığını söyledi.

Zelenskiy ayrıca Başkan Yardımcısı ve Demokratların başkan adayı Kamala Harris, eski Başkan ve Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump ve her iki partiden Kongre üyeleriyle de görüşmeyi planlıyor.

Ukraynalı lider bunun yanı sıra ABD savunma ve enerji şirketlerinin temsilcileriyle de bir araya gelecek.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Rus basını: Türkiye Mir ödeme sisteminin yeniden faaliyete geçmesini gündemine almıyor

Yayınlanma

Türk kamu bankalarından bir kaynağın RIA Novosti haber ajansına yaptığı açıklamaya göre, Türk yetkililer Rus ödeme sistemi Mir’in ülkede yeniden başlatılmasını gündeme almamış durumda.

Kaynak, “Bu tür kararlar hükümet düzeyinde alınıyor, bize bir kararname ulaştığında buna uyuyoruz. Şu anda böyle bir karar söz konusu değil,” diye belirtti. Ayrıca kaynak, kamu bankalarının Türkiye ile Rusya arasındaki banka transferleriyle ilgili sorunları çözmek için henüz herhangi bir talimat almadığını da ekledi.

Daha önce, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi Başkan Vekili Emre Doğan, Türk hükümetine, ülkede Rus ödeme sisteminin tekrar çalışmasına izin verilmesini önermeyi düşündüğünü açıklamıştı. Beş Türk bankası Mir kartlarını kabul ediyordu, ancak ikincil yaptırım tehdidi nedeniyle bu hizmeti durdurdu.

Bu yılın şubat ayında ABD Hazine Bakanlığı, Mir’in operatörü olan Ulusal Ödeme Kartı Sistemi’ne yaptırım uyguladı. Bu yaptırımların ardından, Rus kartlarını kabul eden tüm “dost” ülkeler bu hizmeti sonlandırdı.

Bu yılın başından itibaren, Türk bankaları Rusya’dan gelen ödemelerle işlem yapmayı reddetmeye başladı. Konuyla ilgili bilgi sahibi bir kaynak, TASS’a yaptığı açıklamada, Rusya makamlarının Ankara ile görüşmelerde bulunduğunu ancak sonbaharın başlarında neredeyse tüm Türk bankalarının Rusya ve Belarus ile ilgili işlemleri durdurma kararı aldığını belirtti.

Kaynağa göre, Türkiye’de yabancı ortaklı tüm bankalar Rus şirketlerine yönelik ödemeleri çoktan durdurdu ve şimdi yabancı ortakları olmayan devlet ve özel bankalar da bu karara katılma eğiliminde. Kaynak, bankaların “gelecekte olası kısıtlamalar ve yaptırımlar şeklinde karşılarına çıkabilecek sorunlardan kendilerini korumaya çalıştıklarını” ifade etti.

Rus-Türk ticaretine hizmet vermeye devam edebilen tek bankanın Emlak Katılım olduğunu belirten kaynak, bu bankanın işlemleri lira ve ruble cinsinden yaparken, dolar ve avro cinsinden yapılan işlemlerin birçok Türk bankası tarafından anında bloke edildiğini söyledi.

İthalatçılar ve aracılardan alınan bilgiye göre, eylül ayında Türk bankaları, Rus şirketlerinin Avrupa Birliği (AB) ve diğer ülkelere ödeme yapmasını reddetmeye başladı. İlgili kaynaklar, bankaya teslimatla ilgili ek belgeler sunulmasının bile bu sorunu çözmediğini belirtiyor.

Neredeyse tüm Türk bankaları Rusya ile iş yapmayı kesti

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English