Bizi Takip Edin

AMERİKA

‘Epstein belgeleri’ açıklandı: Prens Andrew, Bill Gates, Bill Clinton, Donald Trump gibi isimler var

Yayınlanma

Ünlüler, politikacılar, dolar milyarderleri ve akademisyenlerle ilişki kurmasıyla tanınan biri olan Jeffrey Epstein, 2019 yılında reşit olmayan kızları fuhuşa zorlamaktan tutuklanmış ve hakkında dava açılmıştı.

İlk olarak 2005 yılında Florida, Palm Beach’te 14 yaşındaki bir kıza seks için para ödemekle suçlandıktan sonra tutuklanan Epstein, düzinelerce reşit olmayan kız çocuğunun da benzer cinsel istismarı anlatmasına rağmen o dönem yalnızca tek bir kurbanla ilgili bir suçlamayı kabul etmiş ve savcılar da buna izin vermişti.

Son davasında hapishanede intihar ettiği söylenen Epstein’ın dava dosyalarının bir kısmı açıklandı. 18 Aralık 2023’te federal yargıç Loretta Preska, Virginia Giuffre’nin 2015’te Ghislaine Maxwell’e karşı açtığı karalama davasının kamuoyuna açıklanmayan belgelerinin 1 Ocak 2024 tarihinde yayınlanacağına karar vermişti. Kırk beş belge nihayetinde 3 Ocak akşamı yayınlandı ve dünya çapındaki ilgi, belgeleri barındıran web sitesinin çökmesine neden oldu.

Ghislaine Maxwell, Epstein’ın eski kız arkadaşı ve reşit olmayan kızların fuhuşa zorlanmasına yardım ettiği için 2021’de hüküm giydi ve 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Dava sürecinde intihar ettiği söylenen tek kişi Epstein değildi. Bunlardan biri, 2022’de Paris’teki bir hapishanede intihar ettiğinde reşit olmayan kızlara tecavüz ettiği suçlamasıyla yargılanmayı bekleyen Epstein’a yakın bir Fransız mankenlik ajansı olan Jean-Luc Brunel. Giuffre, Brunel’i cinsel tacizle suçlayan kadınlar arasındaydı.

Virginia Giuffre, Florida, New York, ABD Virjin Adaları ve New Mexico’daki evlerinde taciz ettiğini söyleyerek Epstein’a dava açan onlarca kadından biri.

Şu anda kamuoyuna açıklanan belgeler, Epstein’ın kurbanlarının ve yasal süreç sırasında isimleri ortaya çıkan fakat suçlarına ortak olmayan diğer kişilerin gizlilik haklarıyla ilgili endişeler nedeniyle karartılan veya tamamen mühürlenen bölümlere dair yaklaşık 250 kayıt içeriyor.

Bu belgelerden sadece 40 kadarı çarşamba günü kamuoyuna açıklandı. Önümüzdeki günlerde daha fazlası yayınlanacak.

Yargıç Preska, belgeleri, ‘halihazırda birçoğunun kamuoyunca biliniyor olması nedeniyle’ yayınladığını açıkladı.

107 ve 110 numaralı iki istismar mağdurunun belgeleri hemen açıklanmayacak. Belgelerde reşit olmayan kızların ve istismar kurbanlarının isimleri yerine ‘Jane Doe’ (Kimliği Belirsiz Kadın) takma adları kullanılıyor.

İddialar neydi?

Giuffre, 17 yaşına girdiği yaz, Trump’ın Mar-a-Lago kulübünde spa görevlisi olarak çalışırken, Epstein için bir ‘masöz’ olarak işe alındığını söyledi.

Giuffre ayrıca, İngiltere Prensi Andrew, eski New Mexico Valisi Bill Richardson, eski ABD Senatörü George Mitchell ve milyarder Glenn Dubin de dahil olmak üzere Epstein’ın sosyal çevresindeki erkeklerle seks yapması için baskı gördüğünü iddia etti.

Prens Andrew ve Bill Clinton gibi isimler, Epstein’ın ‘pedofil çetesi’nde bulunduklarına ilişkin iddiaları reddetmişlerdi. Fakat 2016’daki ifadesinde, Epstein’ın kurbanlarından biri olduğu belirtilen Johanna Sjoberg’e, Epstein’ın eski başkan Bill Clinton’dan hiç bahsedip bahsetmediği sorulunca Sjoberg, “Bir keresinde kızlara atıfta bulunarak, Clinton’ın onları genç sevdiğini söyledi,” diyor.

Sjoberg ayrıca bir keresinde Atlantic City’de beklenmedik bir şekilde durduklarında Epstein ile özel bir uçakta olduğunu iddia etti ve Epstein’ın, “Harika, Trump’ı arayacağız,” dediğini aktardı.

Sjoberg, Epstein’ın onu ilk kez Prens Andrew ile tanıştırdığında prensin ‘elini göğsüne koyduğunu’ da ileri sürüyor.

Sjoberg ayrıca ifadesinde iki yeni isim de veriyor: David Copperfield ve Michael Jackson. Jackson ile Epstein’ın Palm Beach malikanesinde tanıştığını iddia ediyor. Başka bir olayda Epstein’ın evlerinden birinde, ‘bazı sihir numaraları yaptığını’ söylediği Copperfield ile tanışmış. Sjoberg, Copperfield’ın ‘kızların başka kızlar bulmak için para aldığının farkında olup olmadığımı sorguladığını’ iddia ediyor.

Mağdurlara göre Epstein, kadınları kariyerlerinde veya ABD’ye göç etme girişimlerinde onlara yardım edebileceğine ikna etmek için elit arkadaşlarının çoğunun isimlerini ortaya atıyordu.

Epstein’ın mağdurlarından birinin avukatına göre, “Seks kaçakçılığı planını daha da kolaylaştırmak için karıştığı güçlü insanları, bu insanlar bilsin ya da bilmesin, kullandı. Bu meşruiyet cephesini yaratmak için etrafındaki herkesi kullanıyordu.”

‘2016 seçimlerini iptal ettirecek bilgilerim var’

Belgelerin açıklanmasından sonra New York Post’a konuşan  Epstein’ın kardeşi Mark Epstein ilginç bir iddiada bulundu.

Mark, kardeşinin kendisine hem Hillary Clinton hem de Donald Trump hakkında birçok ayrıntıları bildiğini söylediğini aktardı.

Mark Epstein, kardeşinn sözlerini aktararak, “İşte doğrudan bir alıntı: ‘Her iki aday hakkında da bildiklerimi söyleseydim, seçimi iptal etmek zorunda kalırlardı,’” ifadelerini kullandı.

Bu bilgilerin ne olduğu sorulduğunda kardeş Epstein, ağabeyinin kendisine bu konuda daha fazla açıklama yapmadığını söyledi.

Her iki adayın da doğrudan veya dolaylı olarak Epstein’ın çevresi içinde hareket ettiği biliniyordu.

Uçuş kayıtlarına göre Trump, 90’lı yıllarda Epstein’ın özel jetiyle yedi kez uçtu ve en az iki kez aile üyeleriyle birlikte Palm Beach, Florida ve New York arasında gidip geldi.

Hillary Clinton’ın Epstein ile doğrudan bir bağı olup olmadığı bilinmese de kocası Bill Clinton hakkındaki iddialar henüz sonuca bağlanmış değil. Bill ve Epstein, Epstein’ın Beyaz Saray’a en az 17 ziyarette bulunması da dahil olmak üzere yıllar boyunca birbirlerini defalarca ziyaret ettiler.

Eski başkan ayrıca Epstein’ın jetiyle dünyayı dolaştı, 2002 ve 2003’te Avrupa, Asya ve Afrika’ya geziler yaptı.

Epstein davasında ismi geçen ünlüler

Yeni yayınlanan belgelerde, Jeffrey Epstein ile ilişkilendirilen ünlü isimler şöyle:

  • Vera Wang: Ünlü moda tasarımcısı. Epstein, fuhuşa zorladığı genç kızlara modellik kariyerinde yükselebilmeleri için Wang’ın ismini veriyordu.
  • Naomi Campbell: Ünlü model. Epstein’ın suçlayan bir Ukraynalı model, 2010 yılında Paris’te Naomi Campbell için düzenlenen bir moda etkinliğine katıldığında Epstein’ın onu gördüğünü ve onunla konuşması için bir Rus kadını gönderdiğini söyledi. Kadın, Epstein’ı kendisine Campbell’ın arkadaşı olan ve modellik kariyerine yardımcı olabilecek ‘zengin bir hayırsever’ olarak tanımladı. Ukraynalı, Rus kadın için, “Çok üst sınıf görünüyordu,” dedi.
  • Thorbjørn Jagland: Eski Norveç Başbakanı. Wall Street Journal’ın haberine göre, Epstein’ı suçlayanlardan biri, Epstein’ın Jagland ile paylaştığı e-postaları gösterdiğini ve onunla tanışmasını istediğini açıkladı.
  • Robert Kennedy Jr.: Eski Başkan John F. Kennedy’nin yeğeni ve şimdi başkanlık için aday adayı. Fox News röportajında Jeffrey Epstein’ın uçağında iki kez uçtuğunu söyledi.
  • Sergey Brin: Google’ın kurucularından. Bir mahkeme dosyasına göre, Epstein Brin’e JPMorgan’daki bankacılarla birlikte, 2004’ten 2007’ye kadar bir vergi sığınağının nasıl kurulacağına dair rehberlik de dahil olmak üzere tavsiyelerde bulundu. Brin, Epstein’ın tavsiyesi üzerine 2004 yılında bankanın müşterisi olmuş ve daha sonra orada 4 milyar dolardan fazla para tutmuştu. Wall Street Journal, Epstein’ın Brin ve Apollo Global Management’ın kurucu ortağı Leon Black’in benzer bir vergi sığınağı kurmasına yardım ettiğini belirtiyor. Epstein’ın Brin ile ilişkisi, ABD Virjin Adaları’nın bankanın Epstein ile ilişkisi nedeniyle JPMorgan’a karşı açtığı hukuk davasında Ağustos 2023’te yapılan bir mahkeme başvurusunda ortaya çıktı.
  • Cecile de Jongh: ABD Virjin Adaları eski First Lady’si. Wall Street Journal’ın haberine göre, JPMorgan’ın ABD Virjin Adaları tarafından bankaya karşı açılan hukuk davasına cevaben yaptığı mahkeme dosyalarına göre, Cecile de Jongh’un 2000 yılından itibaren Epstein için çalışmaya başladığı ve kocası John de Jongh ABD topraklarının valisi olarak görev yaparken (2007’den 2015’e kadar) onun için çalışmaya devam ettiği iddia ediliyor.
  • Ehud Barak: Eski İsrail başbakanı. Belgelere göre,İsrailli politikacı, 2013’ten 2017’ye kadar Epstein’ın Yukarı Doğu Yakasındaki evinde düzenli olarak misafir oldu ve o dönemin büyük bir bölümünde finansörle aylık olarak görüştü. Barak ayrıca Epstein’ın jetiyle uçtu.
  • Bill Gates: Microsoft’un kurucusu. Epstein ve Gates arasındaki bağlantı yıllardır iyi biliniyordu, fakat Mayıs ayı sonlarında Wall Street Journal, ilişkileri hakkında aydınlatıcı yeni bir hikaye yayınladı. Gazete, Gates’in 2010’ların başında Mila Antonova adında bir briç oyuncusuyla ilişkisi olduğunu ve Epstein’ın Microsoft’un kurucu ortağına karşı durum hakkındaki bilgisinden yararlanmaya çalıştığını bildirdi.
  • William Burns: CIA direktörü. Belgeler, Epstein’ın 2014 yılında, o sırada Obama yönetiminde Dışişleri Bakan Yardımcısı olan Burns ile planlanmış üç toplantı yaptığını gösteriyor. İkili Washington DC’de bir araya geldi.
  • Noam Chomsky: Dünyaca ünlü dil bilimci. Belgelere göre Epstein, 2015 ve 2016 yıllarında, Epstein’ın yüz binlerce dolar bağışladığı MIT’de ders veren Chomsky ile birkaç görüşme ayarladı. Planlanan toplantılar arasında akademisyenlerin bir araya gelmesinin yanı sıra Epstein’ın özel jetiyle New York’a uçuş, film yönetmeni Woody Allen ve eşi Soon-Yi Previn ile bir akşam yemeği yemeyi içeriyordu. Wall Street Journal konu hakkında bilgi almak için Chomsky’e ulaştığında, profesörün cevabı, “Birincisi bu sizi veya kimseyi ilgilendirmez. İkincisi, onu [Epstein’ı] tanıyordum ve ara sıra buluşuyorduk,” olmuştu.
  • Ariane de Rothschild: Edmond de Rothschild Group başkanı. İsviçreli banka Edmond de Rothschild Group 2019 yılında kurumun ya da başkanın Epstein ile ilişkisi olduğunu yalanlasa da Wall Street Journal’ın ulaştığı belgeler tersini söylüyor. Rothschild, Epstein ile onlarca toplantı yapmıştı. Belgelere göre Epstein, personel ve mobilya konusunda Rothschild’ın yardımını istedi ve onunla iş anlaşmalarını tartıştı.
  • Kathryn Ruemmler: Goldman Sachs Baş Hukuk Müşaviri ve eski Beyaz Saray Hukuk Danışmanı. Belgeler, Epstein’ın, Beyaz Saray’dan ayrıldıktan ve özel sektöre hukuk firması Latham & Watkins’e ortak olarak katıldıktan sonra, 2014’ten başlayarak Ruemmler ile onlarca toplantı planladığını ortaya koyuyor. 
  • Peter Thiel: Eski PayPal CEO’su. New York Times, Epstein’ın takvim kayıtlarına göre, 2014 yılında PayPal kurucu ortağıyla birkaç toplantı yaptığını bildirdi.
  • Michael Jackson: Belgelere göre, Epstein’ı suçlayanlardan biri olan Johanna Sjoberg, bir keresinde Michael Jackson ile Epstein’ın Florida, Palm Beach’teki evinde tanıştı, fakat pop ikonu ile ‘istenmeyen bir şey’ yaşanmadığını söyledi.
  • Stephen Hawking: Ünlü fizik profesörü. 2015 yılında, Virginia Giuffre’nin ABD’de hukuk davası açmasından kısa bir süre sonra, Jeffrey Epstein’ın Ghislaine Maxwell’e gönderdiği bir e-posta dikkat çekiyor. E-postada Epstein, Hawking’in reşit olmayan kızların yer aldığı bir grup seks partisine katıldığı iddialarına karşı koymanın bir yolu olarak, Giuffre’nin arkadaşlarından herhangi birine ‘ödül vermesini’ istediğini ortaya koyuyor. Epstein, “Virginia’nın öne çıkan ve iddialarının yanlış olduğunu kanıtlamaya yardımcı olan herhangi bir arkadaşına, tanıdığına, ailesine ödül verebilirsiniz,” diyor.

AMERİKA

ABD Kongresi, donanmayı güçlendirmek için Japonya’nın denizaltı üretim programını inceliyor

Yayınlanma

ABD, Çin’in artan denizcilik gücüne ayak uydurmakta zorlanırken, Washington’daki kanun yapıcılar, Japonya’nın her yıl belirli sayıda denizaltı üretme yöntemini benimsemek de dahil olmak üzere, ülkenin gemi inşa kısıtlamalarını ele almanın yollarını araştırıyor.

Salı günü Kongre’de yapılan bir oturumda Japonya’nın yaklaşımının benimsenmesi önerildi.

Kongre Araştırma Servisi’nde (CRS) deniz kuvvetleri uzmanı olan Ronald O’Rourke, Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komitesi’nin deniz gücü ve projeksiyon kuvvetleri alt komitesine verdiği demeçte “Japonya’dan, kuvvet büyüklüğü değişse bile tedarik oranını sabit tutma modelini öğrenebilirsiniz” dedi.

Donanma gemilerinin ve denizaltılarının sayısının her yıl bütçe görüşmeleri yoluyla belirlendiği ABD’nin aksine, Japonya üretim sayısını yılda bir tekne olarak sabit tutmaktadır. Mitsubishi Heavy Industries ve Kawasaki Heavy Industries gemileri dönüşümlü olarak teslim etmektedir.

CRS’nin 41 yıllık emektarı ve ülkenin en etkili deniz analistlerinden biri olan O’Rourke, Tokyo’nun denizaltı filosunun büyüklüğünü “önceden tedarik oranı ile oynayarak değil, ‘kullanım ömrü sonu’ kararlarıyla” yönettiğini söyledi.

O’Rourke hazırladığı konuşmada Japonya’nın yılda bir kez yaklaşımının “denizaltı inşa sanayi tabanı için istikrar sağlamak ve denizaltı üretiminde verimliliği en üst düzeye çıkarmak” için tasarlandığını söyledi.

“Japonya 18 denizaltıdan oluşan bir gücü muhafaza etmeyi planladığında, bunu denizaltılarını yaklaşık 18 yaşına kadar hizmette tutarak yılda bir inşa oranıyla yaptı” dedi. “Japonya denizaltı kuvveti seviyesindeki hedefini 22 tekneye çıkardığında, yılda bir inşa oranını korudu ve denizaltılarını yaklaşık 22 yaşına kadar hizmette tutmaya başladı” diye ekledi.

Japonya yıllarca 16 denizaltı ve iki eğitim botundan oluşan bir filo büyüklüğünü korudu. Amaç Rus gemilerinin sıklıkla geçtiği üç boğazı – Soya, Tsugaru ve Tsushima – savunmaktı. Her boğaza iki denizaltı tahsis edilecek, geri kalanlar ise eğitimde ya da bakımda olacaktı.

2010 yılında, Japonya’nın Tayvan’a yakın güneybatı adalarının etrafındaki sularda Çin denizaltılarına karşı savunma yapmak üzere filonun 22 denizaltı ve iki eğitim botuna çıkarılmasına karar verildi.

Bunu yapmak için Japonya’nın denizaltı üretimini artırması gerekmedi. Sadece denizaltılarının ömrünü 16 yıldan 22 yıla uzattı.

O’Rourke alt komiteye, Japonya’nın denizaltı filosunu 30 gemiye çıkarmaya karar vermesi halinde, “yine yılda bir inşa oranını koruyabileceğini ve gemilerini 30 yaşına kadar hizmette tutmaya başlayabileceğini” söyledi. O’Rourke genişletilmiş bir Japon denizaltı filosunu ABD Donanması için en iyi tamamlayıcı olarak görüyor, zira ABD Donanmasının önümüzdeki yıllarda saldırı denizaltılarının sayısında bir düşüş yaşayacağı düşünülüyor.

Geçtiğimiz perşembe günü Kawasaki, Taigei sınıfı denizaltı Raigei’yi Kobe Tersanesi’nde Japonya Savunma Bakanlığı’na teslim etti. Taigei sınıfının dördüncü teknesi olan Raigei, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana tersanede inşa edilen 31. denizaltı oldu.

Mitsubishi neredeyse tam bir yıl önce Taigei sınıfının üçüncü teknesi olan Jingei’yi bakanlığa teslim etmişti.

Bu arada ABD Donanması da maliyet aşımları, işgücü sıkıntısı ve gemi inşasındaki gecikmelerle boğuşuyor. “Donanma şu anda gemilerin tasarımı, inşası, mürettebatı ve bakımı konusunda zorluklarla karşı karşıya” diyen O’Rourke, zorlukların birleşiminin ”41 yıllık CRS kariyerimde gördüğüm en önemli zorluk” olarak tanımladı.

Kongre Bütçe Ofisi’nden Eric Labs salı günkü oturumda yaptığı açıklamada, ABD Donanması’nın inşa halindeki 46 gemisi için maliyet aşımlarının geçtiğimiz bütçe yılında üç kat artarak 3.4 milyar dolardan 10.4 milyar dolara çıktığını söyledi.

Deniz kuvvetleri ve silahlar konusunda kıdemli bir analist olan Labs, gemiler için gerekli olan daha uzun inşa sürelerine de işaret etti. “Uçak gemilerinin yapımı eskiden sekiz yıl sürerdi. Şimdi 11 yıl sürüyor. 2000’li yıllarda saldırı denizaltılarının yapımı altı yıl sürüyordu. Şimdi ise dokuz yıl sürüyor” dedi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Blackstone ve Goldman Sachs’tan Trump yönetimine övgüler

Yayınlanma

Wall Street’in en önde gelen iki yöneticisi, ABD Başkanı Donald Trump dünyanın en büyük ekonomisinde yavaşlama korkularını körükleyen ithalat tarifelerini de içeren korumacı önlemlere devam ederken Başkanın politikalarının “olumlu yanları” olduğunu söyledi.

Blackstone’un CEO’su Stephen Schwarzman çarşamba günü Hindistan’da gazetecilere verdiği demeçte gümrük vergilerinin “günün sonunda” ABD’deki üretim faaliyetlerinde önemli bir artışa yol açacağını savundu.

Trump’ın önde gelen bağışçılarından biri olan Schwarzman, “ABD’nin büyüklüğü göz önüne alındığında, bu dünya için iyi bir şey olma eğilimindedir. Eğer daha hızlı büyürsek daha fazla şey tüketebiliriz. Yani, bilirsiniz, bu bir senaryo . . başka senaryolar da var, çünkü bu senaryo için henüz çok erken,” dedi.

Ayrıca Goldman Sachs’ın CEO’su David Solomon da, iş dünyasının “Başkanın gümrük vergileriyle ne yapmaya çalıştığını anladığını” söyledi, fakat Trump yönetiminin politika gündemi konusunda daha fazla “kesinlik” talep etti.

Solomon “iş dünyası dünyanın her yerinde her zaman daha düşük gümrük vergileri isteyeceğini” kabul etti fakat Trump’ın daha geniş gündemini ve yöneticilerle anlaşmaya açık olmasını memnuniyetle karşılayarak, “Başkanın iş dünyasıyla ilişki kurma biçimini” beğendiğini söyledi.

“Bu, son dört yıl boyunca yaşadıklarımızdan farklı bir deneyim. CEO’lar, düzenlemelerin azaltılması gibi bazı destek rüzgarlarından heyecan duyuyor” diyen Solomon, bürokrasinin “büyüme ve yatırım için önemli bir engel” olduğunu da sözlerine ekledi.

Solomon, son birkaç yıldır “sessiz” olan ilk halka arzların sayısının 2025’te artmasını beklediğini söyledi. Goldman’ın başkanı, büyük Amerikan şirketlerinin 200 CEO’sundan oluşan Business Roundtable tarafından salı akşamı düzenlenen bir etkinlikte Trump’la bir araya gelen bir grup iş dünyası liderinin bir parçasıydı.

Katılımcıların birçoğu son günlerde resesyon ve genişleyen ticaret savaşı korkuları nedeniyle şirketlerinin piyasa değerlerinin düştüğünü gördü.

Trump toplantıda gümrük vergilerinin ABD’de istihdamı ve sanayi üretimini artıracağını söyledi.

Trump, “En büyük kazanç, [işletmelerin] ülkemize taşınması ve iş üretmesidir. Bu, tarifelerin kendisinden daha büyük bir kazançtır,” diye konuştu.

Trump’ın ticaret konusundaki agresif hamleleri, ABD imalatını canlandırmanın yanı sıra ülkenin ticaret açığını azaltmayı ve Meksika ile Kanada’yı Amerika’nın güney ve kuzey sınırlarından düzensiz göçmen ve fentanil akışını durdurmaya zorlamayı amaçlıyor. 

Fakat ABD ile en yakın müttefiklerinden bazıları arasında derinleşen sürtüşmeler iş dünyasında tedirginliğe neden oluyor. AB ve Kanada’nın misilleme gümrük vergilerine ek olarak, Trump’ın 2 Nisan’dan itibaren tüm ticaret ortaklarına Washington’un haksız bulduğu vergi, harç, düzenleme ve sübvansiyonlar için cezalandırmak üzere sözde karşılıklı gümrük vergileri uygulama tehdidini yerine getirme olasılığından endişe duyuluyor.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin çelik ve alüminyum vergileri 150 milyar dolarlık pazar üzerinde baskı yaratıyor

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin çarşamba günü çelik ve alüminyum ürünlerine getirdiği %25’lik gümrük vergisinin, yaklaşık 150 milyar dolarlık ithalatın fiyatları üzerinde yukarı yönlü bir baskı yaratması ve Amerikan otomobil üreticileri ile diğer şirketlerin kârlarını olumsuz etkilemesi bekleniyor.

ABD tükettiği çeliğin yaklaşık beşte birini ithal ediyor. Bu ithalatın ağırlık olarak %20’sinden fazlası Kanada’dan yapılırken, onu %16 ile Brezilya ve %7 ile Avrupa Birliği takip etmekte, Japonya ise %4 ile yedinci sırada yer almaktadır. Kanada aynı zamanda ABD’nin en büyük alüminyum tedarikçisi konumunda.

Tarifelerin doğrudan maliyeti ithalatçılara düştüğü için, özellikle ABD otomobil endüstrisindeki üreticiler için daha yüksek maliyetler anlamına gelecektir.

ABD merkezli Wolfe Research, %25’lik gümrük vergisinin çelik ürünlerinin fiyatını 2024 ortalamasının %16 kadar üzerine çıkarmasını bekliyor. Halihazırda yükselme eğiliminde olan alüminyum fiyatlarının ise yaklaşık iki katına çıkması bekleniyor.

Nomura Securities araştırma analisti Anindya Das, çelik ve alüminyum fiyatlarında 2024 ortalamasına kıyasla %10’luk bir artışın otomobil üreticilerinin 2025 mali yılı işletme karları üzerindeki etkisini tahmin ediyor. Bu analize göre, Amerikalı oyuncular Ford Motor ve General Motors, maliyetlerini daha yüksek fiyatlarla yansıtamazlarsa yaklaşık %3 ila %4’lük bir darbe ile karşı karşıya kalacak.

Toyota Motor %0,5’lik daha küçük bir düşüş yaşarken, üretiminin büyük bir kısmını Kuzey Amerika’da gerçekleştiren Subaru üzerindeki etki yaklaşık %2 olacak.

Toyota’ya bağlı bazı parça üreticileri, ABD’deki üretim tesislerinde kullanılmak üzere Japonya’dan çelik getiriyor ve şirketin gümrük vergilerinden kaynaklanan yüksek maliyetleri karşılaması için çağrılar yapıldı.

Bir Toyota yöneticisi, “Tarifeler onların kontrolü dışında bir faktör, bu nedenle uygun şekilde yanıt vereceğiz” dedi.

Japonya gümrük vergilerinden muaf tutulmak için bastırdı. Kabine Baş Sekreteri Yoshimasa Hayashi çarşamba günü gazetecilere yaptığı açıklamada “Japonya’dan gelen çelik ve alüminyum ürünleri ABD’nin ulusal güvenliğine zarar vermiyor” dedi. “Aksine, yüksek kaliteli Japon ürünlerinin ikame edilmesi zordur ve ABD imalat sektörünü daha rekabetçi hale getirmek için gereklidir ve ABD sanayisine ve istihdamına büyük katkı sağlamaktadır” diye ekled.

AB merkezli Global Trade Alert’e göre, Trump yönetiminin geçen ay açıkladığı gümrük vergileri, çelik ve alüminyum listeleri arasındaki çakışmalar hariç olmak üzere toplam 289 kategoriyi kapsıyor. Mutfak ve spor malzemelerini de içeren bu kalemler geçen yıl 151 milyar dolarlık ithalatla ABD toplamının yaklaşık %4.5’ini oluşturdu.

Çin 35 milyar dolarla en fazla ithalat yapan ülke olurken, onu 30,6 milyar dolarla Meksika, 20,3 milyar dolarla AB ve 17,1 milyar dolarla Kanada takip etti. Japonya 7 milyar dolarla yedinci sırada yer aldı. AB üyeleri tek bir blok yerine ayrı ayrı ülkeler olarak sayıldığında, 27 ekonominin 500 milyon doları aşan maruziyeti vardı.

Gümrük vergilerinden kaçınmak için, daha önce ABD’ye giden çelik ve alüminyum ihracatı bunun yerine başka pazarlarda satılabilir. Anglo-Avustralyalı demir cevheri madencisi Rio Tinto’nun CEO’su Jakob Stausholm geçen ay yaptığı açıklamada alüminyumun Avrupa gibi diğer pazarlarda satılmasının bir seçenek olduğunu söyledi.

Japonya Demir ve Çelik Federasyonu Başkanı ve Nippon Steel Başkanı Tadashi Imai, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada en büyük endişenin tarifelerin “Çin’in aşırı ihracatının neden olduğu piyasa çöküşüne katkıda bulunması” olduğunu söyledi.

Çin’in ekonomisinin gerilemesiyle birlikte, çelik üreticileri iç pazar tarafından emilemeyen ürünleri başka yerlerde düşük fiyatlarla satıyor. ABD’de daha yüksek engellerle karşılaşırlarsa, bu mallar diğer ülkelere akabilir.

ABD aynı zamanda dünyanın en büyük hurda demir ve çelik ihracatçısı ve ülkeden çıkan hurda fiyatlarının yükselmesi muhtemelen küresel piyasada yankı bulacaktır.

Japon alüminyum üreticisi UACJ’den bir temsilci, “Kısa vadeli etki küçük olacaktır, ancak uzun vadede daha büyük olabilir,” dedi.

Şirket genellikle ABD’ye yönelik ürünleri ülke içinde üretiyor olsa da, Japonya’dan özel gereksinimleri olan bazı ürünleri küçük miktarlarda ithal ediyor. UACJ’ye göre ABD’de alternatif üretime başlamak üç ila dört yıl sürebilir.

Diğer şirketler ise tamamen farklı malzemelere yöneliyor. Coca-Cola geçen ay yaptığı açıklamada, gümrük vergilerinin yürürlüğe girmesi halinde bazı ambalajları alüminyumdan plastiğe çevireceğini söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English