Bizi Takip Edin

AVRUPA

Foreign Policy: Alman-İngiliz savunma anlaşması NATO’yu güçlendirebilir

Yayınlanma

Avrupa Birliği’nden ayrıldıktan sonra daha aktif bir dış politika izlemeye çalışan Birleşik Krallık ile AB’nin motor gücü Almanya arasında yeni bir savunma işbirliğine dair dikkat çekici bir yazı yayınlandı.

Foreign Policy’de (FP) Birleşik Krallık’ın savunmadan sorumlu gölge Dışişleri Bakanı John Healey ve Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nin (SPD) dış politika sözcüsü Nils Schmid imzasıyla yayınlanan makale, Rusya-Ukrayna savaşının önemine dikkat çekiyor.

Yazarlar, SPD bağlantılı Alman Friedrich-Ebert-Stiftung (FES) ile İngiltere merkezli düşünce kuruluşu Royal United Services Institute (RUSI) tarafından hazırlanan raporun bulgularına dikkat çekiyor ve Almanya ile Birleşik Krallık’ın Avrupa’nın güvenliğini güçlendirmek için savunma işbirliğini artırmaları gerektiğini belirtiyor.

Yazarlar, “Bu raporu memnuniyetle karşılıyor ve Birleşik Krallık İşçi Partisi lideri Keir Starmer ile Almanya Başbakanı Olaf Scholz’ün ortak girişimi olarak, bir sonraki Birleşik Krallık genel seçimlerinden sonraki altı ay içerisinde geniş kapsamlı bir Birleşik Krallık-Almanya savunma ve güvenlik anlaşmasının imzalanmasını istiyoruz,” diyor.

Raporda, Birleşik Krallık ve Almanya’nın ikili bir anlaşma geliştirmesi, ortak tedarik projelerinde daha fazla birlikte çalışması ve Birleşik Krallık Silahlı Kuvvetleri ile Alman Bundeswehr arasında operasyonlar ve eğitim konularında işbirliğinin artırılması da dahil olmak üzere Birleşik Krallık-Almanya savunma işbirliğini geliştirmeye yönelik 19 öneri yer alıyor.

Birleşik Krallık Silahlı Kuvvetleri ve Bundeswehr’in birlikte operasyon ve tatbikat yapma konusunda uzun bir geçmişi ve Almanya’daki İngiliz üsleri aracılığıyla derin bir ortak anlayışı bulunduğuna dikkat çeken yazarlar, buna rağmen işbirliğinin hâlâ zayıf olduğunu düşünüyor.

RUSI-FES raporunda, İngiltere ve Almanya’nın şu anda Avrupa’nın en çok savunma harcaması yapan iki ülkesi ve askeri, ekonomik ve insani yardım hacmi bakımından Ukrayna’nın en büyük destekçileri olduğu vurgulanıyor. Yine rapora göre, ‘transatlantikçilik’ ve NATO her iki ülkenin de politikalarının merkezinde yer alıyor.

“İşçi Partisi ve SPD’nin NATO’ya bağlılığı sarsılmazdır,” diyen yazarlar,  NATO’nun ‘Avrupa’yı savunmanın temel taşı’ olduğunu ileri sürüyor ve ABD’nin Hint-Pasifik bölgesindeki stratejik kaygıları arttıkça, Avrupa’nın güvenliği için Avrupalı NATO üyelerinin daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerektiğini düşünüyor.

Yazarlar, “AB’nin bir parçası olarak Almanya ve Birleşik Krallık, NATO’nun daha güçlü bir Avrupa ayağının merkezinde birlikte yer almalıdır,” ifadelerini kullanıyor.

Yazarlara göre, savunma sanayileri, hükümetlerin artan talepleriyle birlikte bu yeni güvenlik ortamına hızlı bir şekilde yanıt vermeli.

İşçi Partisi’nin Ukrayna savaşından bu yana Birleşik Krallık’ın savunma planlaması ve harcamalarını da yeniden başlatması gerektiğini savunurken, SPD ve İşçi Partisi’nin ‘uluslararası kurallara ve çok taraflı kurumlara olan derin bağlılığı’na dikkat çekiliyor.

Yazarlar şöyle bitiriyor:

“İşçi Partisi için bu rapor, Avrupalı müttefiklerle yeniden bağlantı kurmanın İngiltere’nin ulusal güvenliği için hayati önem taşıdığını hatırlatıyor. İşçi Partisi Brexit’i kabul etmektedir ve Avrupa Birliği’ne ya da ortak pazara yeniden katılmayacaktır; fakat Brexit’in işe yaraması için İngiltere’nin, hükümetin son yıllarda attığı adımlarla, genellikle kasıtlı olarak zarar gören Avrupalı kilit müttefikleriyle ilişkilerini yeniden inşa etmesi gerekmektedir. İngiltere-Almanya güvenlik anlaşması bu süreçte önemli bir adım olacaktır.

Bunun gerçekleşmesi için yeni bir liderliğe ve Avrupa’nın güvenliğini güçlendirmek üzere Berlin ve Londra arasında güven ve saygıya dayalı bir ilişkiye ihtiyacımız var. Ukrayna’nın da gösterdiği üzere, müttefikler ve ittifaklar önemlidir. Almanya ve Birleşik Krallık birlikte daha yakın çalıştıklarında dünyada iyilik için daha etkin bir güç olabilirler.”

AVRUPA

İngiliz The Times, Kirillov suikasti için “meşru savunma eylemi” dedi

Yayınlanma

17 Aralık sabahı Rus Korgeneral İgor Kirillov Moskova’da patlayıcı bir düzenekle öldürüldü. Bombanın bir elektrikli scooter’a bağlı olduğu anlaşıldı ve Kirillov’un yardımcılarından biri de öldü. Birkaç saat sonra Ukrayna iç istihbarat servisi saldırının sorumluluğunu üstlendi.

Yüksek rütbeli bir subay olan 54 yaşındaki Kirillov, Rus ordusunun nükleer, biyolojik ve kimyasal savunma güçlerinin başındaydı.

Kirillov Batılı ülkelerin de hedefindeydi. Britanya hükümeti ekim ayında, “Kirillov Rusya’nın utanç verici ve tehlikeli davranışlarını örtbas etmek için yalanlar yayıyor,” demiş ve kendisine karşı yaptırımlar uygulamıştı.

Londra, Kirillov’un “Ukrayna’da insanlık dışı kimyasal silahların iğrenç kullanımına” karıştığını ileri sürüyordu.

Kirillov suikasti, olası sonuçlar  

Medvedev’den gazeteye sert tepki: Meşru askeri hedefler

İngiliz The Times gazetesi Kirillov’un öldürülmesiyle ilgili bir başyazı yayınlayarak suikaste destek çıktı. Başyazıda, Kirillov suikasti Ukrayna’nın “meşru savunma eylemi” olarak tanımlandı.

Başyazı Moskova’da pek hoş karşılanmadı. Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev, Telegram kanalında “Rusya’ya karşı suç işleyenlerin her zaman suç ortakları olduğunu” söyledi ve “Onlar da artık meşru askeri hedeflerdir,” dedi.

Eski Rusya Devlet Başkanı, The Times’ın “sefil çakallarının” da bu kategoriye girebileceğini ve buna gazetenin tüm yönetim kademesinin dahil olduğunu sözlerine ekledi. Medvedev, The Times’ın gazetecilerini “dikkatli olmaya” çağırdı ve “Londra’da her şeyin olabileceğini” söyleyerek üstü kapalı bir imada bulundu.

Rus korgeneral Kirillov patlamada hayatını kaybetti

İngiliz siyasetinden açıklamalar

Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı David Lammy, Medvedev’in X’teki paylaşımına tepki gösterdi.

Lammy, “‘Times’ gazetecilerine yönelik gangster tehdidi çaresizlik kokuyor,” diye yazdı. Lammy, gazetelerin “İngiliz değerlerinin en iyilerini temsil ettiğini” savundu ve bu değerlerin “özgürlük, demokrasi ve bağımsız düşünce” olduğunu ileri sürdü.

Lammy ayrıca The Times okurken çekilmiş bir fotoğrafını da yayınladı.

The Guardian ise, Britanya Başbakanı Keir Starmer’ın sözcüsünün Medvedev’in yorumlarının “Putin hükümetinden gelen bir dizi umutsuz söylemin sonuncusu” olduğunu ve Rusya’nın “tüm tehditleri çok ciddiye alındığını” söylediğini aktardı.

‘Ukrayna istihbaratı, Mossad’ı örnek alıyor’

Okumaya Devam Et

AVRUPA

AB, Ukrayna’ya 100 bin askeri personel göndermeyi tartışıyor

Yayınlanma

Avrupa ülkeleri, Rusya ile savaşın dondurulması halinde Ukrayna’ya 40 bin ila 100 bin askerlik bir barış gücü göndermeyi tartışıyor. Ancak birliklerin himayesi, görev tanımı ve muhtemel sonuçlar konusunda ciddi belirsizlikler bulunuyor. Rusya ise bu planları Ukrayna’nın fiili işgali olarak nitelendiriyor.

Reuters ajansının haberine göre Avrupa ülkeleri, Rusya ile savaşın durdurulması ya da dondurulması durumunda Ukrayna’ya askeri birlik gönderilmesi konusunu detaylı bir şekilde ele alıyor.

Ajansa bilgi veren yetkililere göre, söz konusu misyonun asgari asker sayısının 40 bin olması öngörülüyor.

Ancak, Avrupa güvenlik kurumlarından bir temsilci, Ukrayna’yı Rusya’dan korumak için 100 bin askere ihtiyaç duyulacağı görüşünde.

Birliklerin, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya ve Polonya gibi beş ila sekiz ülkeden oluşması bekleniyor.

Fakat, birliklerin toplam sayısı ve görev formatı hâlâ tartışma konusu. Örneğin, İtalya barış gücü misyonuna odaklanmayı önerirken, Fransa ve Ukrayna, Rusya’nın çevrelenmesine öncelik verilmesini savunuyor.

Birliğin kimin himayesinde konuşlandırılacağı da Avrupa ülkeleri arasında fikir ayrılığı yaratıyor.

İtalya Savunma Bakanı Guido Crozetto, barış gücü askerlerinin Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde görev yapması gerektiğini ifade etti. Ancak diğer Avrupa yetkilileri, BM Güvenlik Konseyi’nin daimî üyelerinden biri olan Rusya’nın bu durumda çok fazla nüfuza sahip olabileceğini belirterek bu seçeneğe karşı çıkıyor.

Analistler, Avrupa ülkelerinin ABD’yi de en azından istihbarat ve operasyonel yardım gibi dolaylı destekler sunması için ikna etmesi gerektiğini ifade ediyor.

Fakat ABD Başkanı seçilen Donald Trump, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy ile yaptığı görüşmelerde, Amerikan askerlerinin ateşkesi izleme görevine katılmasını reddetmişti.

Bazı kaynaklar, Ukrayna’ya bir birlik gönderilmesinin Rusya ile doğrudan savaş riskini artırabileceği ve Avrupa ülkelerinin silahlı kuvvetleri üzerindeki yükü büyütebileceği uyarısında bulunuyor.

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nden Franz-Stephan Gadi’ye göre, 100 bin barış gücü askerinin tahsis edilmesi, Avrupa Birliği (AB) ülkelerini kara kuvvetlerini genişletmeye zorlayabilir ve örneğin Balkanlar’daki diğer görevlerde katılımı azaltabilir.

Silah kullanımı gibi çeşitli konularda belirsizlikler devam ediyor. Reuters’a konuşan bir Fransız askeri yetkili, “Avrupalı bir asker vurulursa ne olur?” sorusunu gündeme getirdi.

Öte yandan Rusya Dış İstihbarat Teşkilatı (SVR), Batı’nın Ukrayna’da 100 bin askerden oluşan bir askeri birlik konuşlandırmayı planladığını geçen ay bildirmişti. Bu hamleyi Ukrayna’nın “fiili işgali” olarak nitelendiren SVR, NATO’nun Ukrayna ordusunun savaş kabiliyetini yeniden tesis etmek ve onları bir “intikam girişimine” hazırlamak için çatışmayı dondurmaya çalıştığını belirtmişti.

Konuyla ilgili açıklama yapan Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, barış gücü askerlerinin yalnızca çatışmaya taraf olan tüm aktörlerin rızasıyla konuşlandırılabileceğini vurgulamıştı.

İsviçreli Büyükelçi Buch: Rusya’yı zayıflatmış olabilirler, ama aynı zamanda tüm Batı’yı da zayıflatmış oldular

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Britanya, “eğitim” amacıyla Ukrayna’ya asker göndermeyi düşünüyor

Yayınlanma

Birleşik Krallık Savunma Bakanı John Healey, İngiliz askerlerinin Ukrayna’daki askerlerin eğitimine yardımcı olmak üzere bu ülkeye gönderilmesinin önünü açtı.

Healey Kiev’e yaptığı bir ziyaret sırasında Birleşik Krallık’ın “eğitimi Ukraynalıların ihtiyaçlarına daha uygun hale getirmesi” gerektiğini söyledi.

The Times’a verdiği demeçte bakan, “Ukraynalıların eğitime erişimini kolaylaştırmamız ve daha fazla askeri motive edip harekete geçirmelerine yardımcı olmak için Ukraynalılarla birlikte çalışmamız [gerekiyor],” dedi.

Bunun Birleşik Krallık’taki Ukraynalı askerlerin eğitiminin Ukrayna’ya da yayılması anlamına gelip gelmediği sorulduğunda ise, “Ukraynalıların isteklerine cevap verebilmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Savaşanlar onlar,” cevabını verdi.

Geçtiğimiz yıl eski savunma bakanı Grant Shapps, Sunday Telegraph’a verdiği bir röportajda böyle bir hamleyi desteklediğini ifade etmişti.

Healey’nin de aynı öneriyi ortaya atan ilk İşçi Partisi hükümeti üyesi olduğuna inanılıyor.

Healey bu yorumları, Rusya ile barış görüşmelerine başlaması için giderek artan bir baskı altında olan Ukrayna’ya Britanya’nın 225 milyon sterlinlik bir destek paketi taahhüt ettiği sırada yaptı.

Healey, Kiev’in görüşmelere “zayıf değil güçlü bir pozisyondan” girmesi gerektiğini söyledi.

Ukrayna’nın “Putin’le mücadele etme ve onu caydırma” kabiliyetini geliştirmeye devam etmesi gerektiğini de sözlerine ekleyen Healey, “Gözümüzü toptan ayıramayız,” dedi.

Destek paketini açıklarken İngiliz bakan, “Putin’in yasadışı geniş çaplı işgalini başlatmasından yaklaşık üç yıl sonra, Ukrayna’nın cesur insanları kırılmaz ruhlarıyla tüm beklentilere meydan okumaya devam ederken, yanlış hesaplarının derinliği her zamankinden daha açık,” dedi.

Healey, Birleşik Krallık’ın 2025 yılı boyunca Ukrayna konusundaki “uluslararası liderliğini” artıracağını da sözlerine ekledi.

Bakan, “Ruslar Ukrayna’yı cephede baskı altında tutuyor ama Putin’in kendisi de kendi ordusunu takviye etmek üzere Kuzey Kore birliklerini çağırarak, Esad’ı terk ederek ve Suriye’de kendi mevzilerini savunamayarak zayıflık işaretleri veriyor,” iddiasında bulundu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English