Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Gallant ile görüşen Blinken’ın ana gündemi “Hizbullah” oldu

Yayınlanma

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Washington’da İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ile bir araya geldi. Görüşmede Blinken İsrail’i, Hizbullah’a karşı büyük bir saldırı başlatmaması konusunda uyardı.

ABD Dışişleri Bakanlığı, görüşmeye ilişkin açıklamasında, Blinken’in “çatışmanın daha fazla tırmanmasından kaçınmanın ve hem İsrailli hem de Lübnanlı ailelerin evlerine dönmelerine olanak tanıyan diplomatik bir çözüme ulaşmanın öneminin altını çizdiğini” söyledi.

ABD’li üst düzey diplomatın uyarısı, Hizbullah ile İsrail arasında tam teşekküllü bir savaşın gündeme geldiği son günlerde ABD’den gelen son uyarı oldu.

ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Charles Q. Brown, Pazar günü yaptığı açıklamada İsrail’in Lübnan’a yönelik herhangi bir askeri saldırısının İran’ın Hizbullah’ı savunmak için karşılık vermesi riskini doğuracağı ve ABD güçlerinin İsrail’in hava savunmasını desteklemek zorunda kalacağı uyarısında bulundu.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu pazar günü verdiği bir röportajda kuzey sınırındaki çatışmalara diplomatik bir çözüm bulunması umudunu yinelerken, İsrail’in gerekirse tehdidi askeri olarak ele almaya hazır olduğunu belirtti. Netanyahu Kanal 14’e verdiği demeçte herhangi bir diplomatik çözümün “Hizbullah’ın sınırdan fiziksel olarak uzaklaştırılmasını içermesi gerektiğini ve bunu uygulamamız gerekeceğini” söyledi.

Gazze saldırılarının “yoğun safhası sona ermek üzere”

Hochstein ile görüşme

Gallant ayrıca dün Tel Aviv ile Hizbullah arasındaki gerilimi yatıştırmak ve bunun kapsamlı savaşa dönüşmesini önlemek için İsrail ile Lübnan arasında arabuluculuk yapan Biden’ın kıdemli danışmanı Amos Hochstein ile de bir araya geldi.

İsrail Savunma Bakanlığından yapılan açıklamaya göre Gallant, Hochstein’a, “Gazze’deki savaşın üçüncü aşamasına geçişin tüm sektörleri etkileyeceğini ve İsrail’in tüm askeri ve siyasi olasılıklara hazırlandığını” belirtti.

Gallant ile Hochstein, “kuzeyde (İsrail) yaşayanların evlerine dönmesine imkân sağlamak için alınması gereken önlemleri” tartıştı.

Lübnan’dan gelen saldırıları durdurmaya atıfta bulunan Gallant, “sınır bölgesindeki güvenlik durumunu değiştirme konusundaki kararlılığını” vurguladı.

İsrailli yetkililerin daha önceki açıklamalarına göre üçüncü aşama, yoğun (ayrım gözetmeyen) bombardımandan hedefe yönelik bombardımana geçiş anlamına geliyor, mevcut aşama ise geçen yıl 27 Ekim’de başlayan karadan saldırıları içeriyor.

İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışmalar son haftalarda yoğunlaşmaya devam ederken tansiyonu düşürmenin tek yolunun Gazze’deki savaşın sona ermesi olduğuna dikkat çekiliyor.

Ancak İsrail’in Hamas yenilgiye uğratılana kadar savaşı sürdürmedeki Hamas’ın ise kalıcı ateşkesteki ısrarı nedeniyle ateşkes anlaşmasında henüz bir ilerleme kaydedilmiş değil.

“ABD silah verdiği sürece şahsıma saldırabilir”

Silah sevkiyatı anlaşmazlığı

Gallant’ın ABD ziyareti, Netanyahu hükümeti ile Biden yönetimi arasındaki ilişkilerin bir başka gerilim noktasına denk geldi.

Geçen hafta Netanyahu ABD’yi İsrail’den silah esirgemekle suçlamış, Washington ise bu suçlamayı şiddetle reddederek İsrail’in Gazze’nin güneyindeki yoğun nüfuslu Refah kentinde kullanmasından endişe ettiği ağır bombaların sadece bir sevkiyatını durdurduğunda ısrar etmişti.

ABD’li bir yetkili pazar günü The Times of Israel’e yaptığı açıklamada Biden yönetiminin geçen aylarda, savaşın başlangıcında İsrail’e silah sevkiyatını hızlandırmak için yürürlükte olan acil durum prosedürlerini kaldırdığını söyledi.

ABD’li yetkiliye göre bu hamle, İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) Gazze’deki operasyonlarında önemli bir yavaşlama ve Washington’da İsrail’in Hizbullah’a karşı bölgesel bir savaşa yol açabilecek olası bir önleyici saldırısından duyulan endişeyle aynı zamana denk geldi.

İsrailli bir yetkili ise, ABD’nin silah sevkiyatının savaş öncesindeki hızına dönmesinin IDF’nin Gazze ya da Lübnan’daki operasyonel kapasitesini etkilemediğinde ısrar etti.

ABD’li yetkili, Netanyahu’nun ABD’ye alenen saldırma kararının Biden yönetimini şaşırttığını ve hayal kırıklığına uğrattığını söyledi.

ABD’li yetkili, Netanyahu’nun Washington’la arasını açarak kendi ülkesinde siyasi fayda sağlayabileceğini düşündüğünü ya da Gallant’ın bu hafta Beyaz Saray’da yapacağı görüşmelerde ABD’yi daha hızlı silah sevkiyatına devam etmeye ikna edeceğinden ve Netanyahu’nun sorunu kendi değil bir başkasının çözdüğü için itibar görmeyeceğinden endişe ettiğini öne sürdü.

Hamas Biden’ın önerisine yanıt verdi: Ne evet ne hayır

Ateşkes ve rehine anlaşması krizi

Netanyahu pazar günü yaptığı açıklamada Hamas ile kısmi bir ateşkes anlaşmasını desteklediğini ancak savaşı bitirmeye hazır olmadığını söyleyerek ABD yönetimini daha da kızdırdı.

Bu yorumlar, Netanyahu’nun geçen ay bizzat onayladığı ve Biden yönetiminin ilerletmeye çalıştığı rehine anlaşması teklifinin şartlarıyla çelişiyor gibi göründü.

Söz konusu teklif, kalan kadın, yaşlı ve hasta rehinelerin serbest bırakılması karşılığında altı haftalık bir ateşkes öngörüyor. Ancak bu süre zarfında taraflar, kalan rehinelerin serbest bırakılacağı ateşkesin ikinci aşamasının şartları üzerinde görüşmeler yapacaktı. Ardından Gazze’nin yeniden inşasının başlayacağı ve Hamas’ın ölen rehinelerin cenazelerini iade edeceği üçüncü aşamaya geçilecekti.

Nihayetinde öneri, geçici ateşkesin kalıcı bir ateşkese dönüştürülmesini öngörüyor ki bu da Netanyahu’nun altı hafta sonra çatışmaların yeniden başlayacağı açıklamasıyla çelişiyor.

Netanyahu, kendisini İsrail’in son teklifine olan bağlılığından geri adım atmakla ve erkek rehineleri ölüme mahkûm etmekle suçlayan rehinelerin aileleri tarafından eleştirilirken, Gallant Washington’da gazetecilere yaptığı açıklamada İsrail’in “istisnasız” tüm rehineleri kurtarmaya kararlı olduğunu söyledi.

Gallant bu açıklamaları, İsrail ve Hamas arasındaki görüşmelerde Katar Başbakanı Muhammed bin Abdurrahman es-Sani ve Mısır istihbarat şefi Abbas Kamil ile birlikte arabuluculuğu üstlenen CIA şefi William Burns ile görüşmesinden önce yaptı.

Austin ile bir araya gelecek

Gallant bugün ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ile bir araya gelecek ve ABD’nin İsrail’e silah sevkiyatı konusu muhtemelen gündemin üst sıralarında yer alacak. Gallant’ın silah sevkiyatının hızlandırılmasını isteyeceğine kesin gözüyle bakılırken, ABD’li bir yetkili Washington’un geçen ay koyduğu ağır bomba sevkiyatı üzerindeki ambargoyu kaldırmayı planlamadığını söyledi.

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Matthew Miller pazartesi günü yaptığı açıklamada, bu sevkiyat dışında ABD’nin silah göndermeye devam ettiğini söyledi.

ORTADOĞU

İsrail’den Suriye ve Gazze’de uzun süreli işgal sinyali

Yayınlanma

Suriye’de Baas yönetiminin devrilmesinden saatler sonra Suriye topraklarındaki tampon bölgeye giren İsrail ordusu, bölgede uzun sürece kalacağının işaretlerini veriyor. Ayrıca ateşkes müzakerelerinin hızlandığı bir dönemde İsrail Savunma Bakanı, İsrail’in Batı Şeria’da olduğu gibi Gazze’de de güvenlik kontrolünü sürdüreceğini söyledi.

İsrail basını, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun Baas rejiminin devrilmesinin ardından Suriye’nin Hermon Dağı’ndaki tampon bölgede başlattığı işgalin gelecek yılın sonuna kadar devam ettirilmesi talimatını verdiğini yazdı. İsrailli yetkililer daha önce bu bölgedeki işgalinin geçici olduğunu iddia etmiş daha sonra kış ayları boyunca işgalin süreceğini söylemişti.

Kanal 12 televizyonunda yer alan haberde, Netanyahu’nun dün gittiği Hermon Dağı’ndaki tampon bölgede İsrail ordusuna işgalin 2025 sonuna kadar sürdürülmesi talimatı verdiği ifade edildi.

İsrail Başbakanı, dün Savunma Bakanı Yisrael Katz ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi’yle birlikte 7 Aralık sonrası işgal edilen Hermon Dağı’ndaki tampon bölgeye gitmişti. Başbakanlık Basın Ofisinden yapılan açıklamada, Netanyahu’nun burada İsrail ordusunun Hermon Dağı’nda tampon bölgedeki işgalinin “geleceğine yönelik yönergeleri belirlediği” belirtilmiş ancak detay verilmemişti. Netanyahu, Hermon Dağı’ndaki tampon bölgede yaptığı açıklamada, buradaki işgalin “İsrail’in güvenliğini sağlayacak düzenleme bulunana kadar” süreceğini belirtmişti.

İsrail Savunma Bakanı Katz da orduya tahkimat kurmalarını ve bölgede uzun süre kalmaya hazırlanmalarını söyledi. Katz, Hermon Dağı’nı “İsrail devletinin gözü” olarak nitelendirdi.

Esad yönetimini deviren saldırıyı yöneten HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Colani pazartesi günü verdiği bir röportajda İsrail ordusunun Suriye’de asker bulundurması için hiçbir gerekçe olmadığını söyledi. Katz ise yönetimi deviren isyancıları radikal olarak nitelendirdi ve caydırılmaları gerektiğini söyledi.

İsrail’in 1974’te İsrail ve Suriye arasında imzalanan ve Birleşmiş Milletler barış güçlerinin burada konuşlanmasını öngören bir anlaşmayla oluşturulan tampon bölgeye girmesi BM ve Fransa, Türkiye, İran, Suudi Arabistan, Kuveyt, Mısır ve Ürdün gibi ülkeler tarafından kınandı ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden bir uluslararası hukuk ihlali olarak nitelendirildi. İsrail ise Şam’daki yönetimin çökmesiyle birlikte Suriyeli askerlerin görev yerlerini terk etmelerinin ardından anlaşmanın geçersiz olduğunu iddia ediyor.

Bu arada İsrail’in Gazze Şeridi’nde süresiz işgale hazırlandığına dair işaretler artmaya devam ederken Katz, ordunun işgal altındaki Batı Şeria’da olduğu gibi Gazze’de de güvenlik kontrolünü sürdüreceğini söyledi. Katz, X’te yaptığı bir paylaşımda “Gazze konusundaki tutumum net. Hamas’ın Gazze’deki askeri ve hükümet gücünü yendikten sonra İsrail, tıpkı Batı Şeria’da olduğu gibi Gazze üzerinde de tam hareket özgürlüğü ile güvenlik kontrolüne sahip olacaktır” dedi. Filistin Yönetimi Batı Şeria’daki bazı bölgeleri kısmen yönetirken İsrail bölgede sıkı güvenlik kontrolünü sürdürüyor ve düzenli olarak askeri baskınlar düzenliyor.

Katz’ın bu açıklamaları Gazze’de ateşkes için yürütülen diplomasinin hızlandığı bir dönemde geldi. İsrail’in Gazze’nin kritik bölgelerinde kuvvet bulundurma ısrarı konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle daha önceki ateşkes müzakereleri başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Wall Street Journal’a göre (WSJ) Filistinliler ve bazı İsrailliler  “güvenlik kontrolünün” bölgede uzun süreli askeri işgale yol açacağını düşünüyor.

Netanyahu’nun liderliğini yaptığı Likud partisi ve koalisyondaki diğer partilerin üyeleri, bölgede Yahudi yerleşimleri kurmak da dahil çok daha sıkı bir kontrolü desteklediklerini dile getiriyorlar.

Birleşmiş Milletler’in en yüksek mahkemesi olan Uluslararası Adalet Divanı Temmuz ayında verdiği bir kararda İsrail’in Gazze ve Batı Şeria da dahil Filistin topraklarını on yıllardır işgal altında tutarak çeşitli uluslararası yasaları ihlal ettiğini belirtti. Mahkeme, uluslararası hukuka göre işgalin geçici olması gerektiğini ve işgalci bir gücün işgal altındaki topraklarda yaşayanlara karşı yasal sorumlulukları olduğunu söyledi.

Mahkeme, İsrail’in Filistin topraklarındaki işgalinin geçici olmadığını gösteren eylemlerde bulunduğunu ve işgalci bir güç olarak bazı görevlerini ihmal ettiğini söyledi. İsrail mahkemenin görüşüne ve yargı yetkisine itiraz etti.

Gazze’nin işgalinin ilk günlerinden bu yana İsrail ordusu, adını Gazze’deki eski bir Yahudi yerleşiminden alan ve Netzarim olarak bilinen geniş bir güvenlik koridoru inşa ediyor. Askeri üsler, ileri karakollar, elektrik direkleri, baz istasyonları ve hatta bir sinagogdan oluşan koridor, Gazze’yi ikiye bölüyor. Kuzeye geçmek isteyenlerin koridordan geçen iki kontrol noktasından birinden geçmesi gerekiyor.

Filistin Kurtuluş Örgütü’nün eski hukuk danışmanı ve UAD davalarında çalışmış olan Diana Buttu, WSJ’ye Katz’ın yorumlarının ve İsrail’in Gazze’de askeri altyapı inşa etmesinin uzun vadede “Gazze’deki Filistinlilerin yaşamlarının sadece etkin kontrolü değil, düpedüz askeri kontrolü yönünde ilerlediğini” gösterdiğini söyledi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Hamas, rehine anlaşmasının savaşı sona erdirmesini istiyor

Yayınlanma

Gazze’de ateşkes ve esir takası için müzakereler sürerken İsrail basını Hamas’ın süreli bir ateşkese ikna olmadığını yazdı.

CIA Direktörü Bill Burns, Hamas ve İsrail heyetlerinin önceki iki gün Doha’da yaptığı görüşmelerin ardından Katar Başbakanı ile bir araya gelecek; Trump’ın elçisinin de Kahire ziyaretinin ardından Doha’ya gelmesi bekleniyor.

Axios haber sitesinin İsrailli bir yetkiliye dayandırdığı haberinde, CIA Direktörü Burns’un, Doha’da Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile bir araya geleceği belirtildi.

Haberde, Burns’un, Katar Başbakanı ile İsrail ve Hamas arasındaki dolaylı müzakerelere ilişkin son durumu ele alacağı kaydedildi.

İsrail devlet televizyonu KAN, 16 Aralık’ta, “kısıtlı yetkilere” sahip bir İsrail heyetinin, Gazze’de ateşkes ve esir takası müzakereleri için Katar’ın başkenti Doha’ya gittiğini aktarmıştı.

Hamas da yaptığı açıklamada “Katarlı ve Mısırlı kardeşlerimizin himayesinde Doha’da gerçekleşen ciddi ve olumlu görüşmeler ışığında, işgalin yeni koşullar dayatmaktan vazgeçmesi halinde ateşkes ve esir değişimi için bir anlaşmaya varmanın mümkün olduğunu teyit etmektedir” ifadelerini kullanmıştı.

Doha’daki görüşmelerin yanı sıra Kahire’de de müzakereler yürütülüyor ve toplantı hakkında bilgi sahibi olan kaynaklar Reuters’a önümüzdeki günlerde bir anlaşma imzalanabileceğini söyledi.

Hamas’ın müttefiki Filistin İslami Cihad’ın başkan yardımcısı Muhammed el-Hind’in de Mısırlı yetkililerle görüştüğü belirtildi.

Görevi henüz devralmayan ABD’nin yeni başkanı Trump’ın kısa süre önce rehineler için atadığı özel temsilci Adam Boehler’in de esir takası ve ateşkes müzakereleri çerçevesinde dün Mısırlı yetkililerle görüşmek üzere Kahire’de olduğu kaydedildi. Boehler’in pazartesi günü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüştüğü bugün de Doha’ya gitmesinin planlandığı belirtiliyor.

‘Daha önce de bu noktaya geldik’

ABD Başkanı Joe Biden’ın, Trump’ın ekibiyle birlikte çalışarak 20 Ocak’taki yemin töreninden önce Gazze için ateşkes anlaşmasını sonuçlandırmaya çalıştığını ifade ediliyor.

Müzakerelerde ilerleme kaydedilmiş olsa da bazı noktalardaki anlaşmazlıkların sürdüğünü belirten İsrail medyasına konuşan kaynaklar anlaşmanın sonuçlanması noktasında temkinli bir yaklaşım sergiliyor. Beyaz Saray Sözcüsü John Kirby de Fox News’e verdiği röportajda “Daha önce de bu noktaya geldik, ancak sonuca ulaşamadık” dedi.

İsrailli kaynaklar ise daha şüpheci bir tavır sergileyerek anlaşmanın önünde hala büyük engeller olduğunu belirtiyor. Walla haber sitesi, üç üst düzey İsrailli kaynağa atıfta bulunarak, son haftalarda ilerleme kaydedilmiş olsa da taraflar arasında hala büyük farklar olduğunu bildirdi. Özellikle Hamas’ın, herhangi bir rehine anlaşmasının savaşın sona ermesini sağlaması gerektiği konusunda ısrar ettiği kaydedildi. İsrail, belli sayıda rehinenin serbest bırakılması karşılığında bir ya da iki ay sürecek bir ateşkes istiyor. Hamas ise savaş sonrası Gazze’nin yönetiminde yer almamayı bazı şartlar karşılığında kabul etti. Ancak olası bir anlaşmanın savaşı ve işgali sona erdirmesi konusunda geri adım atmıyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Colani: Suriye, İsrail’e yönelik saldırılar için üs olarak kullanılmayacak

Yayınlanma

HTŞ lideri Colani, Suriye topraklarının İsrail’e saldırı için kullanılmayacağını söylerken Esad yönetimini deviren örgütler güneyde Suriye ordusundan kalan silah ve mühimmatları İsrail ordusuna teslim ediyor.

Esad’ı yönetimini devirerek Şam’da yönetimi devralan El Kaide bağlantılı HTŞ’nin lideri Ahmed eş-Şara (Ebu Muhammed el-Colani) Şam’da aralarında The Times’ın da olduğu yabancı basına konuştu.

İsrail’in Suriye’ye saldırının son bulması gerektiğini söyleyen Şara, “İsrail’in gerekçesi Hizbullah ve İranlı milislerin varlığıydı, artık bu gerekçe ortadan kalktı” dedi.

Beşar Esad’ın ülkeden ayrılmasından sonra İsrail’in ele geçirdiği Suriye topraklardan da çıkması gerektiğini söyleyen Şara, şöyle devam etti: “1974 anlaşmasına bağlıyız ve BM gözlemcilerini yeniden kabul etmeye hazırız. Ne İsrail ne de başka bir ülkeyle çatışma istemiyoruz ve Suriye’nin saldırılar için bir üs olarak kullanılmasına izin vermeyeceğiz. Suriye halkının artık bir nefes alması gerekiyor, saldırılar sona ermeli ve İsrail önceki pozisyonlarına geri çekilmeli.”

İsrail, HTŞ liderliğindeki örgütlerin Şam’ı ele geçirmesinden saatler sonra Golan Tepeleri’nde Birleşmiş Milletler tarafından korunan tampon bölgeye girdi. Suriye topraklarında ilerleyen ve kış ayları boyunca çekilmeyi düşünmeyen İsrail, bunun geçici bir savunma hamlesi olduğunu iddia ediyor.

Öte yandan Suriye sınırında bulunan HTŞ ile birlikte Esad yönetiminin devrilmesi operasyonuna katılan örgütler Suriye ordusundan kalan silah toplayıp İsrail ordusuna teslim ediyor. Suriye içinden çekilen videoda kamyonlara yüklenen tonlarca silah ve mühimmat görülüyor. İsrail ordusu mühimmatlardan bazılarının ‘kimyasal savaş malzemesi’ içerdiğini söylüyor.

Kanal 12’nin yayınladığı görüntülerde içinde mühimmat ve silah bulunan yüzlerce kasanın toplandığı ve daha sonra kamyonlara yüklendiği görülüyor. Habere göre, geçen hafta Esad yönetimini deviren isyancılar da silah teslimine yardım ediyor. Habere göre silahlar Suriye ordusuna ait üs ve karakollardan geliyor ve aralarında genellikle göz yaşartıcı gaz olarak kullanılan CS gazı gibi kimyasal silahlar da bulunuyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English