Bizi Takip Edin

Ortadoğu

HTŞ yönetimi, Tartus limanını Rusya’dan alıp BAE’ye devretti

Yayınlanma

Suriye’deki HTŞ yönetimi, Tartus limanının geliştirilmesi ve işletilmesi için Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) merkezli DP World ile 800 milyon dolarlık bir mutabakat zaptı imzaladı.

Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) yönetiminin kontrolündeki Suriye Limanlar İdaresi, dünyanın en büyük liman operatörlerinden biri olan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) merkezli DP World ile bir mutabakat zaptı imzaladı.

Suriye devlet televizyonunun haberine göre, anlaşma kapsamında Tartus liman terminalinin geliştirilmesi ve lojistik hizmetleri için 800 milyon dolar yatırım yapılacak.

Yapılan açıklamada, projenin, limanın “bölgesel ve uluslararası ticaretin kilit bir merkezi” olarak konumunu güçlendirmesinin hedeflendiği belirtildi.

Suriye ve BAE’li şirket ayrıca, ülke genelinde özel ekonomik bölgeler oluşturulması, terminaller ve transit merkezleri inşa edilmesi konularında ortak çalışma yürütme konusunda anlaştı.

Bu yeni anlaşma, Şam yönetiminin Rusya ile Tartus limanının ortak yönetimine ilişkin daha önce yaptığı sözleşmeyi feshetmesinin beraberinde geldi.

Ocak ayında Suriye gazetesi el-Vatan, Tartus Gümrük Müdürü’ne dayandırdığı haberinde, yeni hükümetin 2019’da imzalanan ve 49 yıl geçerli olacak liman işletme anlaşmasını iptal ettiğini bildirmişti.

Tartus Gümrük Müdürü Riyad Codi, limanın yasalar, yüksek liman hizmet bedelleri ve teknik sorunlar nedeniyle neredeyse hiç çalışmadığını söylemişti.

Şam yönetiminin feshettiği 2019 tarihli anlaşma, limanın sivil kısmıyla ilgiliydi. Rusya’nın Suriye’deki askeri üslerinin kontrolünü kaybetmesi gibi bir durumun şu an için söz konusu olmadığı belirtiliyor.

Anlaşmanın iptal edilmesinin ardından Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya’nın Suriye’deki yeni yönetimle tüm güncel konularda temas halinde olmaya devam ettiğini açıklamıştı.

Bu, Suriye’nin liman yönetimi konusunda yaptığı ilk anlaşma değil. Suriye makamları, 1 Mayıs’ta Fransız lojistik operatörü CMA CGM ile diğer önemli liman olan Lazkiye’nin işletilmesi için de bir anlaşma imzalamıştı. Bu anlaşma, 4 yıl içinde 230 milyon avroluk bir yatırımı içeriyor.

Ortadoğu

İran: ABD savaşa dahil olursa yanıtımız sert olur

Yayınlanma

İran ile İsrail arasında 13 Haziran’da başlayan karşılıklı saldırılar bölgede tansiyonu yükseltmeye devam ederken ABD savaşa dahil olma sinyalleri veriyor. İran yönetimi ABD’yi böyle bir senaryoda sert yanıt vermekle tehdit etti.

İran’ın Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi nezdinde Daimî Temsilcisi Büyükelçi Ali Bahreyni, “Herhangi bir noktada ABD’nin İran’a yönelik saldırılarda doğrudan yer aldığı sonucuna varırsak ABD’ye yanıt vermeye başlayacağız” dedi.

Bahreyni, BM Cenevre Ofisine Akredite Basın Mensupları Birliği (ACANU) üyesi gazetecilerle bir araya gelerek İsrail’in İran’a saldırılarıyla başlayan çatışmalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İsrail rejiminin 13 Haziran’dan bu yana İran’a saldırılar düzenlediğini hatırlatan Bahreyni, “Bunlar sivil, kadın, çocuk, sivil altyapı hatta ülkemizdeki barışçıl nükleer tesislerini hedef alan İsrail saldırganlığıdır. Bu saldırılar sırasında çok sayıda çocuk ve kadın dahil, yüzlerce masum insan öldürüldü. Sadece İran’da değil, aynı zamanda bölgemizdeki insanların tehlikeli sızıntılara maruz kalması nedeniyle barışçıl nükleer tesislerimiz etrafında büyük bir tehlike var” diye konuştu.

Bahreyni, İsrail’in, ABD’nin yanı sıra birçok Batılı ülke tarafından finansal, lojistik ve askeri alanda desteklenmesini eleştirdi.

İsrail’in, İran’a sebepsiz yere saldırdığını belirten Bahreyni, “İsrail bu saldırılar sırasında sivilleri hedef alarak ayrımcılık, orantılılık ve saldırılar hakkında halkın bilgilendirilmesi ilkesini ihlal etti. İsrail, uluslararası hukukun ve insan haklarının tüm normlarını ihlal etti. İran, İsrail saldırılarına karşılık verme konusunda kararlı. Halkımızı, güvenliğimizi ve topraklarımızı savunmada hiçbir şüphe, tereddüt göstermeyeceğiz. Çok ciddi ve güçlü bir şekilde karşılık vereceğiz. Şu anda yaptığımız da bu. Kendimizi savunmaktan başka bir şeye odaklanamayız” ifadelerini kullandı.

Bahreyni, ABD’nin, İsrail’in yaptıklarına ortak olduğuna işaret ederek “ABD olmadan İsrail hiçbir şey. İsrail ne yapıyorsa ABD’nin askeri ve istihbarat desteğiyle yapıyor. ABD’nin eylemlerini takip edeceğiz. Herhangi bir noktada ABD’nin İran’a yönelik saldırılarda doğrudan yer aldığı sonucuna varırsak ABD’ye yanıt vermeye başlayacağız” diye konuştu.

BM Güvenlik Konseyinin yanı sıra diğer uluslararası örgütlerin bu süreçte İsrail’in işlediği suçları durdurma konusunda başarısız olduğuna dikkati çeken Bahreyni, uluslararası kuruluşların varlık nedenlerini kaybettiklerini söyledi.

Bahreyni, İran’ın nükleer programının barışçıl olduğunu vurguladı.

“Kırmızı çizgilerimizin aşılması halinde buna yanıt gelecek”

AA’nın, “ABD Başkanı Donald Trump’ın son gerginliklere ilişkin açıklamalarını bir müdahale olarak mı görüyorsunuz” sorusuna Bahreyni, şu yanıtı verdi:

“Evet, ABD Başkanı dahil ABD yetkililerinin açıklamalarını izliyoruz. Bunları İran’a yönelik meydan okumalara karşı sorumsuz tavırlar olarak görüyoruz ve ABD’nin İran’a yönelik politikalarının son 40 yıldır düşmanca olduğuna inanıyoruz. Bu, yeni bir şey değil. ABD’nin İran’a yönelik tehditleri yeni bir şey değil. ABD’nin İran’a karşı düşmanca bir tavrı olduğu açık. İran, daha önce de ABD’nin kibirli politikalarına karşı duran ülkeydi. Trump’ın yaptığı açıklamalar tamamen dengesiz. Bu açıklamaları görmezden gelemeyiz.”

İran’ın kırmızı çizgilerinin olduğunu söyleyen Bahreyni, bunların aşılması halinde yanıt vereceklerini söyledi.

İsrail’in geçen cuma günü başlattığı geniş çaplı hava harekâtında, İran’ın nükleer programının kritik merkezleri ve üst düzey askeri yetkililer hedef alınmıştı. İran medyası, saldırılar sonrası başkent Tahran ve diğer büyük şehirlerden binlerce kişinin tahliye edildiğini bildiriyor.

ABD ise şu ana kadar doğrudan bir saldırı gerçekleştirmemiş olsa da İsrail’e yönelik füzeleri havada imha etmek gibi dolaylı savunma desteği sağlıyor. Pentagon, bölgeye ek savaş uçakları ve hava gücü takviyesi gönderdiğini açıklamıştı.

Pezeşkiyan’dan ulusal birlik vurgusu

ABD nükleer şartlarına boyun eğmesi için İran’a karşı elini yükseltirken İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, kabine toplantısında yaptığı konuşmada, ülkenin iç dayanışmasının dış tehditlere karşı en büyük güvence olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanlığı internet sitesinde yayımlanan açıklamaya göre Pezeşkiyan şöyle konuştu:

“Eğer halk bizimle birlikte olursa, hiçbir sorun ülkeyi tehdit edemez. Tüm adımlar ulusal birliği koruma yönünde atılmalıdır.”

Pezeşkiyan ayrıca, İsrail’in saldırıları sırasında İran’a destek mesajı ileten başta komşu ülkeler olmak üzere çok sayıda ülkeye teşekkür etti. Toplantı sonunda güvenlik önlemlerinin azami düzeyde tutulması ve tüm devlet yetkililerinin ilgili mercilerin talimatlarına uygun hareket etmesi istendi.

Tahran’da halk sokakta

İsrail’in saldırıları ve ABD’nin tehditlerine rağmen Tahran’da kalabalık gruplar, ülke yönetimine destek için Filistin Meydanı’nda toplandı.

İran lideri Ayetullah Ali Hamaney’in konutuna yakın bir yerde bulunan Filistin Meydanı’nda gece yarısı toplanan vatandaşlar Hamaney’in posterlerini ve İran bayraklarını taşıdı, İsrail ve ABD aleyhine sloganlar attı.

ABD Başkanı Donald Trump’ın “Tahran’ı tahliye edin” tehdidine rağmen gösteriye bazı ailelerin çocuklarıyla gelmesi dikkati çekti. Bazı polis ve askerlerin de gösterilere katıldığı görüldü.

Hamaney: Siyonistlerle pazarlık yok

Öte yandan İran lideri Ayetullah Ali Hamaney de X hesabından yaptığı paylaşımda İsrail’in saldırılarına karşılık vermeye devam edeceklerini ve onlarla asla pazarlık yapmayacaklarını belirtti: “Terörist siyonist rejimle kararlılıkla mücadele edilmelidir. Siyonistlerle asla pazarlık yapmayacağız.”

Nükleer tesislerde hasar sınırlı

Çatışmaların doğrudan hedefi olan İran’ın nükleer altyapısına ilişkin de açıklamalar geldi. İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami, devlet televizyonuna verdiği demeçte, “Nükleer tesislerin durumu iyi. Çalışanların morali yüksek” dedi.

Kurum sözcüsü Behruz Kemalvendi ise geçen günlerde yaptığı açıklamada, Kum kentindeki Fordo Nükleer Tesisi’ne düzenlenen saldırı sonrası küçük çapta hasar oluştuğunu, ancak herhangi bir nükleer sızıntı yaşanmadığını ifade etmişti. İsfahan’daki Natanz Nükleer Tesisi ise saldırıda daha fazla etkilenmiş, ancak burada oluşan nükleer kirliliğin tesis dışına yayılmadığı açıklanmıştı.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

Tucker Carlson ile Ted Cruz arasında İran tartışması

Yayınlanma

ABD’li sunucu Tucker Carlson ve Cumhuriyetçi Teksas Senatörü Ted Cruz, senatörün Başkan Donald Trump’a verdiği destek ve İran ile tırmanan çatışmada İsrail’e yönelik tutumu nedeniyle ateşli bir tartışma yaşadı.

Muhafazakâr medya kişiliği salı günü, bugün (18 Haziran) tam olarak yayınlanacak olan röportajdan bir kesit yayınladı. Bu kesitte Carlson, Cruz’a İran ve demografik yapısı hakkında ayrıntılı sorular sordu. Cruz, Carlson’un aradığı cevapları bilmeyince, sunucu senatörü “devirmek istediğin ülkenin” ayrıntılarını bilmemesi nedeniyle sert bir şekilde eleştirdi.

İkili arasındaki diyalog şöyle gelişti:

Carlson: Bu arada, İran’da kaç kişi yaşıyor?
Cruz: Nüfusunu bilmiyorum.
Carslın: Hiç mi?
Cruz: Hayır, nüfusunu bilmiyorum.
Carlson: Devirmeye çalıştığın ülkenin nüfusunu bilmiyor musun?
Cruz: İran’ın nüfusu kaç?
Carlson: 92 milyon. Bunu nasıl bilmezsin?
Cruz. Nüfus tabloları ezberlemek için oturup zaman harcamam.
Carlson: Hükümetin devrilmesi çağrısı yaptığınız için bu rakamlar bir şekilde önemli.
Cruz: 90 milyon mu, 80 milyon mu, 100 milyon mu, bunun ne önemi var? Neden önemli?
Carlson: İran’ın etnik yapısı nedir?
Cruz: Pers ve ağırlıklı olarak Şii.
Carlson: Yüzde kaç?

İki adam daha sonra birbirlerine bağırmaya başladı.

Ted Cruz, İsrail’in savaşı için ‘biz’ deyince…

Carlson, sözünü keserek “İran hakkında hiçbir şey bilmiyorsun” dediğinde Cruz, “Tamam, bu çok sevimli” dedi ve “Yani, ben İran konusunda Tucker Carlson kadar uzman değilim…” dedi.

Carlson ise cevap olarak, “Sen, bir hükümetin devrilmesini isteyen bir senatörsün ve ülke hakkında hiçbir şey bilmiyorsun,” dedi.

Cruz daha sonra, “Hayır, sen ülke hakkında hiçbir şey bilmiyorsun. Donald Trump’ı öldürmeye çalışmadıklarını iddia eden sensin. General [Kasım] Süleymani’yi öldürmenin iyi bir fikir olup olmadığını anlayamayan sensin ve bunun kötü bir fikir olduğunu söyledin,” diye konuşunca Carlson, Cruz’un ilk iddiasına karşı çıkarak, ”Hayır, ben öyle demiyorum. Ben senin onların Trump’ı öldürmeye çalıştıklarına inanmadığını söylüyorum,” iddiasında bulundu.

Daha sonra Senatör, “Biz bugün askeri saldırılar gerçekleştiriyoruz,” diye karşılık verince, Carlson senatöre “biz” kelimesini kullanması konusunda baskı yaptı.

Cruz ise ABD’nin İsrail’in çabalarını desteklediğini, fakat saldırıları İsrail’in gerçekleştirdiğini savundu.

Carlson, “Az önce ‘biz’ dedin. Bu çok önemli bir konu. Sen bir senatörsün. Eğer ABD hükümetinin şu anda İran’la savaşta olduğunu söylüyorsan, insanlar seni dinliyor,” dedi.

Başkanın uzun süredir destekçisi olan Carlson, İran’da izlenecek en iyi yaklaşım konusunda çelişen görüşleri nedeniyle kendini Trump ile karşı karşıya buldu.

İsrail’in geçen hafta İran’a füze saldırısı düzenlemesinin ardından Carlson, Trump’ı gerginliğin tırmanmasında “suç ortağı” olarak nitelendirdi ve “bundan sonra ne olacağına” bağlı olarak başkanın mirasının tehlikede olduğunu söyledi.

Trump’ın yanıtı gecikmemişti

Carlson, yıllardır Orta Doğu’ya askeri müdahaleyi savunan Cumhuriyetçi liderleri, diplomatları ve diğerlerini eleştiriyor.

Geçen hafta, Fox’taki eski meslektaşları ve Trump’ı gereksiz bir savaşa ittiğini söylediği parti üyeleri de dahil olmak üzere, “savaş çığırtkanlarına” sert çıkıştı.

Carlson geçen hafta sosyal medyada, “Gerçek ayrım, İsrail’i destekleyenlerle İran’ı veya Filistinlileri destekleyenler arasında değil. Gerçek ayrım, şiddeti kayıtsızca teşvik edenlerle bunu önlemeye çalışanlar arasında,” yazmıştı.

Trump ise gazetecilere, “Tucker Carlson’ın ne dediğini bilmiyorum. Gitsin bir televizyon kanalı bulsun ve insanlar dinlesin,” diye karşılık vermişti.

Başkan pazartesi günü bir adım daha ileri giderek, eski prime time sunucusu ve internet yorumcusu Carlson’u “çılgın Carlson” olarak nitelendirdi ve Truth Social hesabında “İRAN ASLA NÜKLEER SİLAH SAHİBİ OLAMAZ” diye yazdı.

Graham de Greene’e sataştı

İran gündemi dolayısıyla Cumhuriyetçiler arasında başlayan tartışma yayılarak sürüyor.

Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Grahamsalı günü verdiği bir röportajda, Cumhuriyetçi Temsilci Marjorie Taylor Greene’in “İran’ın oluşturduğu nükleer tehdidi anlamadığını” ileri sürdü.

Graham, Fox News‘ten John Roberts ile yaptığı röportajda, “Marjorie’yi severim, ama dürüst olmak gerekirse, bana göre o tehdidi anlamıyor,” dedi.

“Dini bir teokrasi olan İran’ın, dinci Nazilerin, tüm Yahudileri öldürmek için nükleer silah kullanacağını anlamıyorsanız, onların söylediklerini dinlemiyorsunuz demektir,“ diye devam eden Graham, İran’ın ABD ve İsrail için tehdit oluşturduğunu ve “bu dini fanatiklere nükleer silah vermenin” dünyanın çıkarına olmadığını söyledi. 

Graham’ın sözleri, Greene’in İsrail-İran çatışmasına ABD’nin olası müdahalesine karşı çıkmasına yanıt olarak geldi. Greene’in, ”ABD’nin İsrail-İran savaşına tam olarak müdahil olmasını isteyenler Önce Amerika/MAGA değildir“ önerisine yanıt vermesi istendi.

X’te yayınladığı bir gönderide Temsilci, ”Masum insanların öldürülmesini dilemek iğrençtir. Yabancı savaşlardan bıktık, usandık. Hepsinden,” dedi.

Ne var ki Graham, Cumhuriyetçiler arasındaki bölünme olduğu iddiasını reddederek, partide İsrail’i desteklemeye karşı çıkan çok az kişi olduğunu söyledi.

Graham, “İsrail’e karşı İran’ı desteklemeye karşı çıkan Cumhuriyetçiler, kelimenin tam anlamıyla bir telefon kulübesine sığabilir. Cumhuriyetçilerden endişelenmiyorum. Cumhuriyetçiler İsrail’in yanındadır” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

Grossi: İran’ın nükleer silah peşinde olduğuna dair kanıtımız yok

Yayınlanma

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Direktörü Rafael Grossi, ajansın İran’ın nükleer silah elde etmeye çalıştığına dair hiçbir kanıta sahip olmadığını söyledi. Grossi, denetçilerin erişimi dışında gizli faaliyetler olup olmadığını bilmediğini ancak mevcut bilgilere göre sistematik bir çaba görmediklerini vurguladı.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Direktörü Rafael Grossi, Amerikan yayın kuruluşu CNN‘e yaptığı açıklamada, ajansın “İran’ın nükleer silah elde etmeye çalıştığına dair hiçbir kanıta sahip olmadığını” ifade etti.

Grossi’nin açıklamalarının bir bölümü, sunucu Christiane Amanpour tarafından X platformunda paylaşıldı.

‘Gizli faaliyetler olup olmadığını bilmiyoruz’

İran’ın nükleer programına ilişkin konuşan Grossi, denetçilerin erişim alanı dışında veya gizlice yürütülmüş faaliyetler olup olmadığını bilmediğini belirtti.

Grossi, “Bu şeyleri bilmiyoruz. Zira eğer bir aktivite olsaydı, gizli olsaydı, denetçilerimizden uzak olsaydı bilemezdik,” şeklinde konuştu.

Grossi, mevcut duruma ilişkin ise “Bize ulaşan ve raporlanan bilgilere göre, İran tarafından bir nükleer silaha ulaşmak için sistematik bir girişim olduğuna dair hiçbir kanıtımız olmadı,” ifadelerini kullandı.

‘İran’da kalmaya devam edeceğiz’

Grossi, daha önceki bir zamanda İranlı yetkililer ile ajans arasındaki işbirliği ve bilgi alışverişini övdüğünü hatırlatarak, UAEA’nın İran’daki varlığını sürdüreceğini teyit etti.

Ajans direktörü, “güvenlik koşulları izin verir vermez, İran’ın Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması kapsamındaki yükümlülükleri uyarınca denetimlerin devam edeceğini” vurguladı.

İran’ın nükleer programı hakkında neler biliniyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English