Bizi Takip Edin

Avrupa

İngiliz hükümeti, savaştan 14 yıl önce Falkland/Malvinas adalarını devretmeyi planlamış

Yayınlanma

Gizliliği yeni kalkan belgelere göre, Falkland/Malvinas savaşından 14 yıl önce İngiliz hükümeti adaların egemenliğini Arjantin’e devretmeyi planladı.

Declassified UK’de yayınlanan habere göre, 1966-1968 yılında dönemin İşçi Partili başbakanı Harold Wilson’ın kabinesi, özel olarak bölgenin maliyetli olabileceğini, savunulamayacağını ve Buenos Aires ile askeri gerilim kaynağı olduğunu savunarak adaların egemenliğini devretmeyi düşünüyordu.

Belgelere göre Londra, adaların egemenliğinin devri ile ilgili Buenos Aires ile gizli müzakereler yürüttü.

BBC, 1990’ların sonunda iki ülkenin 1968’de İngiltere’nin ‘Arjantin’in Adalar üzerindeki egemenliğini kararlaştırılacak bir tarihten itibaren tanıyacağını’ ve ‘Adalar nüfusunun çıkarlarını usulüne uygun olarak dikkate alacağını’ belirten bir anlaşma imzaladığını ortaya çıkarmıştı.

Yeni belgelere göre, Bakanlar Kurulu’nun 24 Eylül 1968 tarihli toplantısında bakanlar özel olarak Falkland Adaları’nın artık Londra için stratejik ya da ticari bir değeri kalmadığını belirttiler ve Birleşik Krallık hükümetinin yakında bölgeye ‘bütçe yardımı’ sağlamak zorunda kalacağından endişe ettiklerini dile getirdiler.

Bakanlar ayrıca Falkland Adaları konusunda Arjantin ile askeri çatışma tehdidini de öngörerek, “Nüfus ve kaynaklarımıza oranla gülünç derecede büyük bir güç dışında Falkland Adaları’nı artık savunamayız,” diyorlardı.

Ocak 1966’da Dışişleri Bakanı Michael Stewart Buenos Aires’i ziyaret eden ilk İngiliz Dışişleri Bakanı oldu ve adaların egemenliği konusunda bir dizi gizli müzakere başlattı.

Ertesi yıl, Mart 1967’de ise Stewart’ın halefi George Brown Arjantin büyükelçisine İngiltere’nin ‘Ada sakinleri tarafından kabul edilebilir ve belirli koşullara tabi olmak kaydıyla egemenliği Arjantin’e devretmeye istekli olduğunu’ söyledi.

1968 yılına gelindiğinde Birleşik Krallık ve Arjantin, taslak bir Mutabakat Zaptı üzerinde anlaşmaya varmıştı, taslakta şu yazıyordu: “Böyle bir nihai çözümün bir parçası olarak Birleşik Krallık Hükümeti, üzerinde mutabık kalınacak bir tarihten itibaren Arjantin’in Adalar üzerindeki egemenliğini tanıyacaktır.”

Mutabakat Zaptına Birleşik Krallık hükümetinin ‘Adalıların rızası olmadan egemenliğin devredilmeyeceğini vurgulayan’ tek taraflı bir açıklaması eşlik edecekti. 

Fakat Wilson hükümeti parlamentonun ve Falkland Adalılarının güçlü muhalefetiyle karşılaştı ve müzakereler sonunda çöktü.

Bakanlar, “Koloni artık bizim için stratejik ya da ekonomik bir değer taşımıyor. Şimdiye kadar neredeyse kendi kendine yetiyordu ama ekonomisi büyük ölçüde yüne bağlıydı. Bu malın fiyatları şu anda dünya piyasalarında düşmektedir ve gelecekte bunu telafi etmek için bütçe yardımı yapmak zorunda kalmamız muhtemeldir,” gözleminde bulunuyordu.

Ayrıca ekonomik refahları azaldıkça, Ada sakinlerinin arasında Arjantin yanlısı duyguların artabileceğinden de endişe ediliyordu.

Avrupa

Birleşik Krallık’ı ziyaret eden Macron: Monarşiyi seviyoruz

Yayınlanma

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İngiltere ve Fransa’yı, Brexit gibi gündemlerden uzaklaşarak göç ve savunma gibi konularda “yan yana” çalışmaya çağırdı.

Üç günlük İngiltere ziyaretinin başında Parlamento’nun iki meclisine hitap eden Macron, Brexit’in “derinden üzücü” olduğunu ancak son birkaç yılda “bu ittifakın daha da güçlendiğini” vurguladı.

İngiltere’nin artık AB üyesi olmasa da Avrupa’nın kenarında durmasının mümkün olmadığını söyledi. İki ülkenin yasadışı göçle mücadelede “birlikte hareket edeceğini” taahhüt etti.

Brexit’ten bu yana bir AB liderinin yaptığı ilk devlet ziyaretinde Macron, savunma, ticaret ve göç konularında ortak çıkarları vurguladı ve iki ülkenin Avrupa’nın güvenliği konusunda “özel bir sorumluluk” paylaştığını savundu.

Macron, “Avrupa’da, revizyonist komşularla karşı karşıya olan iki ülkemizin kıtanın güvenliği konusunda özel bir sorumluluğu olduğu yönünde bir beklenti var” dedi. “Ve bunu açıkça ifade etmenin zamanı geldi” diye ekledi.

Konuşma, iki ülkenin ABD’de giderek izolasyonist bir politika izleyen Trump yönetimi gibi zorluklarla karşı karşıya olduğu bir dönemde, Fransız liderin İngiltere ile ortak bir cephe oluşturma çabası olarak değerlendirildi.

Macron, İngiltere’nin AB’den ayrılma kararının “derin bir üzüntüyle karşıladığımız, ancak saygı duyduğumuz bir karar” olduğunu söyledi ve son yıllarda İngiltere ile ilişkilerin iyileştiğini ekledi.

Ancak iki ülke arasında hala belirgin ayrılıklar var.

Tartışmalı başlıklar

Sığınmacıların Fransa’ya iadesi konusunda bir göç anlaşması henüz imzalanmadı ve Macron, bazı İngiliz siyasetçiler tarafından düzensiz göçle mücadele konusunda yeterince çaba göstermediği için eleştiriliyor.

Macron, “başka yerlerde daha iyi bir yaşam umudunun meşru olduğunu” belirtirken, “insanları kabul etme kurallarımızın istismar edilmesine izin veremeyiz” diye ekledi. İngiltere ve Fransa’nın, kıtadaki göçmen akınını durdurmak için üçüncü ülkelerle işbirliği yapmasının hayati önem taşıdığını söyledi.

Son zamanlarda başka gerilimler de yaşandı. Fransa, AB ile İngiltere arasında son dönemde yürütülen müzakerelerde, özellikle balıkçılık hakları konusunda, ancak aynı zamanda İngiliz şirketlerinin yeni AB silahlanma fonuna erişim koşulları konusunda da sert bir tutum sergiledi.

Ancak Macron, mayıs ayında imzalanan AB-İngiltere anlaşmasında öngörülen yeni bir gençlik hareketliliği programının oluşturulması da dahil olmak üzere, ilişkilerin yeniden inşa edilmesinin hayati önem taşıdığını söyledi.

Macron, “Manş Denizi’nin daha da genişlemesine izin vermeyelim” diyerek “öğrenciler, araştırmacılar ve sanatçılar için değişim programları” çağrısında bulundu. “Çocuklarımız da bizim sahip olduğumuz fırsatlara sahip olmalı” dediğinde milletvekilleri ve lordlar uzun süre alkışladı.

Macron’un devlet ziyaretinin ilk gününde yaptığı konuşma, salı gecesi Windsor Kalesi’nde Kral Charles’ın ev sahipliğinde düzenlenecek devlet yemeği de dahil olmak üzere bir dizi resmi tören ve siyasi görüşmenin öncüsü oldu.

Macron, “Monarşiyi seviyoruz, özellikle de kendi ülkemizde değilse” diye espri yaptı.

Yakınlaşmanın devam etmesi çağrısında bulunan Macron, “Sonunda tekrar bir araya geldik. Ve on yıllar boyunca tekrar bir araya gelmeyi sağlayalım. Ortak geleceğimiz bizi birbirimize bağlıyor. El ele, omuz omuza, birlikte yürüyelim, bu bizim ortak kaderimiz” dedi.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Fransız polisi, Le Pen’in partisi Rassemblement National ofisine baskın düzenledi

Yayınlanma

Fransız mali polisi, ülkenin aşırı sağcı Rassemblement National (RN) partisinin genel merkezine baskın düzenleyerek son seçim kampanyalarıyla ilgili belgelere el koydu.

Parti lideri Jordan Bardella, X’te yaptığı paylaşımda, Fransa mali polisi tugayından yaklaşık 20 silahlı memurun çarşamba sabahı partinin Paris ofisine baskın düzenleyerek e-postalara, belgelere ve muhasebe bilgilerine el koyduğunu söyledi. Bardella, baskının nedenini bilmediğini belirtti.

Bardella, “Son bölgesel, cumhurbaşkanlığı, parlamento ve Avrupa seçim kampanyalarıyla ilgili tüm dosyalar, yani partinin tüm seçim faaliyetleri bugün yargının elinde” dedi.

Polis memurlarının iki soruşturma hakimi eşliğinde hareket ettiğini de belirtti.

Operasyon, RN’nin üç kez cumhurbaşkanı adayı olan Marine Le Pen ve diğer parti üyelerinin AB fonlarını zimmetlerine geçirmekten suçlu bulunarak 2027 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmalarının engellenmesi ihtimalinin ortaya çıkmasından aylar sonra gerçekleşti. Le Pen, karara itiraz ediyor.

Bardella, “Bu olağanüstü ve eşi görülmemiş operasyon, açıkça yeni bir [tür] taciz. Bu, çoğulculuğa ve demokratik geçişe yönelik ciddi bir saldırı. Beşinci Cumhuriyet döneminde hiçbir muhalefet partisi böyle bir zulüm görmemişti” dedi.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Norveç, casuslukla suçladığı Rus şirketlerinin balık avlamasını yasakladı

Yayınlanma

Norveç hükümeti, casusluk faaliyetlerine karıştıkları ve denizaltı altyapısı için tehdit oluşturdukları gerekçesiyle iki büyük Rus balıkçılık şirketi olan Norebo ve Murman Seafood’a yaptırım uyguladı. Karar uyarınca şirketlerin gemilerinin Norveç sularında balık avlaması ve limanlara girmesi yasaklandı.

Norveç hükümeti, iki büyük Rus balıkçılık şirketi olan AO Norebo ve OOO Murman Seafood’a yaptırım uyguladığını duyurdu.

Hükümetin internet sitesinde yer alan açıklamaya göre, bu karar şirketlere ait gemilerin Norveç sularında balık avlamasını ve ülke limanlarına girişini fiilen yasaklıyor.

Kararın, Avrupa Birliği’nin (AB) 20 Mayıs 2025 tarihli 17. yaptırım paketinin uygulanması kapsamında alındığı bildirildi.

Norveç Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide, atılan adımın Rus istihbarat kurumlarının artan faaliyetlerine ve Moskova’nın Batılı ülkelere yönelik “hibrit kampanyasına” karşı koyma çabalarının bir parçası olduğunu iddia etti.

‘Casusluk ve sabotaj’ iddiası

Bakan Eide, “Rusya’nın müttefiklere karşı giderek daha saldırgan eylemlerde bulunduğunu gözlemliyoruz. Değerlendirmelerimize göre bu eğilim devam edecek,” ifadelerini kullandı.

Eide, Norebo ve Murman Seafood’un, Norveç ve müttefiklerinin karasularındaki kritik öneme sahip denizaltı altyapısını gözetlediğini öne sürdü.

Bakan, “Bu tür faaliyetler gelecekteki sabotajlara zemin hazırlayabilir ve ulusal güvenliğe yönelik bir tehdit oluşturmaktadır,” diye vurguladı.

Norveç: Rusya’nın Arktik sınırı NATO’nun sorunu olmalıdır

Kritik altyapı NATO ile korunuyor

Norveç’in kıta sahanlığı, ülkeyi kıtanın geri kalanına bağlayan Avrupa’nın en büyük doğalgaz boru hattı, telekomünikasyon ve enerji kabloları ağlarından birine ev sahipliği yapıyor.

Söz konusu altyapının korunması, NATO ile yakın işbirliği içinde yürütülüyor. Norveçli yetkililer, yeni yaptırımların yakın zamanda ulusal mevzuata dahil edileceğini de bildirdi.

AB de yaptırım listesine almıştı

Norebo ve Murman Seafood, mayıs ayında AB tarafından da yaptırım listesine alınmıştı.

AB’nin ilgili belgelerinde, bu şirketlere ait gemilerin Barents ve Norveç denizlerinde balıkçılık yaparken aynı zamanda sivil ve askeri altyapıya yönelik istihbarat faaliyetlerinde bulunduğu savunuluyor.

AB Konseyi, Rus balıkçı teknelerinin gizli bilgi toplamak için kullanıldığını ve Norebo’ya ait bazı gemilerin casusluk amaçlı kullanılabilecek teknolojilerle donatıldığını iddia ediyor.

RBK gazetesine göre, iki şirketin filosunda yaklaşık 50 balıkçı gemisi bulunuyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English